Herkese merhabalar efenim ...
Oldukça uzun bir gezi postuna hazır olun ! Benim için kısacıktı 2 gün yolla birlikte çok çabuk gelip geçti ne yollara ne de Eskişehir' e ne de böyle kısa kaçamaklar yapmaya doyabildim ! Tog'dan sonra katıldığım en güzel gruplardan biri olan BalıkesirReil grubu daha çok bir grup gencin toplanıp yollara düşmesini,kamp yapmasını,bol bol gezmesini amaç ediniyor ! Tam da bana göre bir grup değil mi ! Benim için tam da nokta atışı bir grup oldu beni bu gruba dahil eden sevgili arkadaşım Ömer'e de burdan sevgiler !
Neyse efenim gelelim yolculuğa ! 5 kafadar Balıkesir-Eskişehir yolcuğuna çıkmaya karar verdik ve bir güzel dolabımızda en kalın ne varsa giyinip - hele de ben çok üşüdüğüm için lahana dolması gibi sarıp sarmalanıp - yollara düştük.Aslında istikamet direk Eskişehir olmadı giderkende dönerkende aralarda bol bol mola verdik.
İlk molamız Balıkesir'in ilçesi olan Susurlukta oldu.Daha önce gelmeyi istediğim ama bir türlü gelmeye fırsatımın olmadığı bir yerdi.Sabah erken saatlerde kalkıp yollara düştüğümüz için çok açtık ve kahvaltı yapmamıştık bu yüzden ilk durak Yörsan'da Susurluk Tostu ve Ayranı keyfi yaptık.Ayranını zaten çok beğeniyordum açık,köpüklü ayran ama tostunun öyle çok bi farklılığı yoktu açıkçası ikisine 9 TL gibisinden bi fiyatta bence gereksiz pahalıydı.
Neyse efenim kahvaltımızı yaptıktan sonra tekrardan yollara düştük ve ortalama 4.5 - 5 saat içinde Eskişehir'e geldik.Yine yollarda acıktığımız için Eskişehir'i gezmemeye başlamadan önce enerjimizi fullemek adına Eskişehir'in meşhur yerinde meşhur atıştırmalığından yedik.Papağan'da Çibörek !
Böyle salaş çarşı ortasında kendi halinde kçük bir yer ama içerisi tıklım tıkıştı biraz ayakta bekledikten sonra boşalan masalardan birine geçtik.Tanesi 2.5 TL ama en az yarım porsiyon yani 4 tane şeklinde almak zorundasın :/ Biraz garip bi sistem o zaman niye tane fiyatı satıyorsun yani.Benim bu tür hamur işleriyle pek aram olmadığı için çok yiyemem zannediyordum ama çiböğrek benim beklediğim gibisinden çıkmadı böyle içi biraz havayla şişirilmiş ve kıyma konulmuş ince bir hamuru var öyle aman aman çok doyuran şekilde de değil ama ayranla atıştırmalık olarak iyi gider.Yarım porsiyonu ben çok rahat bir şekilde yedim hatta çokta sevdim.
Enerjimizi fulledikten sonra Eskişehir'i gezmeye koyulduk.O kadar güzel bir yerdi resmen aşık oldum ! Biraz Amasya'ya benzettim ama oranın daha modern hali tabiki.Ortadan Porsuk çayı geçiyor ve iki yarıya ayırıyor iki tarfında da bir çok ilde bulamayacağınız genelde metropol illerde olan dükkanlar,cafeler,barlar falan var.Porsuk çayını etrafında banklar,kışın çıplak bıraktığı ağaçlar çok güzel bir manzaraydı ...
Tam bir öğrenci şehri ! Biz gittiğimizde daha kar yağmamıştı o yüzden rahatça gezebildik ama buna rağmen -4 dereceye kadar indi gündüz vakitleri bile akşamları daha da soğuktu dışarda kaldıkça dondum resmen !
Gezerken "Devrim Arabası" denen Tülomsaş'ın içine bir yere girdik ve Türkiye'nin ilk yerli malı arabasını gördük.
Daha sonra gezmelerimize İstiklal Caddesine benzeyen tramvayların gelip geçtiği geniş bir caddede yürüyerek devam ettik.
Daha sonra arabamıza geri atlayıp merkezin biraz uzağındaki Sazova Bilim Parkına gittik.Rahat 3 saate yakın zaman geçirdik orada.İlk olarak Bilim Merkezine girdik.Burada bazı deneyler vardı hepsini denedik.Ben daha çok sözelci bir kafada olduğum için sadece eğlenceli amacıyla baktım ama kardeşim eminim benden daha çok ilgilenirdi ve beğenirdi burayı bilime ve fene benden daha meraklı :)
Bilim Merkezini gezdikten sonra Sabancı Uzay Evine girdik.Buralara toplam giriş öğrenci 2.5 tam 5 TL şeklinde ikisinin girişi içinde ayrı ayrı bilet alıyorsunuz.Sabancı Uzay Evinde bir uzay gösterisi izledik.Altta ki resimde de gördüğünüz gibi yatan sinema koltukları vardı ve tavanı boydan boya kubbeli bir şekilde kaplayan beyaz bir perde vardı burada gerçek uzay çekimlerinden alınmış görüntüler,yıldızların ve uzayın tanıtımı yapıldı izlemesi cidden çok heyecanlı ve unutulmaz görüntülerdi.
Aşağıdaki deneyde gaz basıncı ile balonu uçuruyordunuz.
Aşağıdaki deneyde de genelde yarışmalarda da oyun olarak çok kullanılan - bizim de kendi aramızda bir yarışmaya dönüştürdüğümüz ve çok eğlendiğimiz - çucuğu metal yerlere değdirmeden sona getirmeceydi.
Aşağıdaki deneyde bisikleti sürdükçe resimde gördüğünüz leopar koşuyormuş gibi görünüyordu.
BalıkesirReil'den Sevgiler ...
Yerli ve yabancı bilim adamlarından ...
Kütle çekimi ile arabayı kaldırmaca
Girdap,hortum,tsunami gibi doğal afetlerin oluşum similatörleri vardı
Bilim bölümünden çıktıktan sonra Sualtı Dünyasına gittik bilet fiyatları burada da aynı şekildeydi.ir çok balık türü vardı içerisi karanlık ve flashlı resim çekmekte yasak olduğu için kısıtlı şekilde çekimler yapabildik.
Buralarda da muzipli elden bırakmadım elbette !
Ben ve yakaladığım muhteşem köpekbalığı !
Hayvanat Bahçesi daha hizmeye açılmadığı için giremedik sadece önünde resim çektirebildik :/
Bir sonraki durağımız Eskişehir'in simgelerinden biri olan ve benim en sevdiğim ve en çok görmek istediğim gitme zamanını çocuklar gibi heyecanla beklediğim Masal Şatosu oldu !
İçi beklediğimden daha boştu ve bir kaç şey dışında gezilecek çok fazla yeri yoktu bütün parayı sanırım sadece dış cepheye dökmüşer bence içerisinede biraz para harcasalarmış iyi olurmuş !
Şekerden maket ev,yılbaşı süsleri satan bir hediyelik dükkan,biraz dandik yapılmış bir prens ve prenses ve onların balkabağından arabaları,masallardan oluşan bir kulübe ve bir kaç kitap figürü ...
Nasreddin Hoca'nın doğuran kazanından selamlar ! Oraya nasıl sığmayı başardım hiç sormayın :D
Daha sonra akşam yemeğimizi Donas'da döner olarak yedikten sonra Eskişehir'in meşhur Odunpazarına gitmek için yollandık ama saat hem çok geç olmaya hem de hava aşırı derece de soğumaya başlayınca çok ayrıntılı bir şekilde gezemedik sadece ışıltı yerlerde fotoğraf çekindik,daracık sokaklar ve meşhur Bolu evlerine benzer evleriyle Odunpazarı da kısada olsa zihinlerimize kazındı.
Daha sonra dışardaki soğuğa daha fazla dayanamayıp kendimizi çok tatlı bir kafeye attık ayrıca arkadaşlarımın Eskişehir'den tanıdıklarıyla buluştuk ve çay,kahve - ben sıcak çikolata içtim bu havada kaçırmam tam yeri tam zamanı ! - içtik,sohbet ettik.Dışardaki soğuk havayı içerdeki sıcacık muhabbetimiz ve samimiyetimiz ile unuttuk gitti.
Buralarda gece hayatı saat 10 'dan sonra başladığı için muhabbet sonrası yine Eskişehir'in meşhur yerleriden biri olan "Barlar Sokağı" na attık.Bilirsiniz pek gece hayatını seven bir insan değilimdir alkol zaten kullanmıyorum,yüksek sesli müziktende pek hazetmem ayrıca genelde Türkçe müzikte dinlemiyorum ayrıca günün verdiği yorgunlukta vardı üzerinde o yüzden arkadaşlarımı ayıp olmasın diye biraz kaldıktan sonra kalacağım yere gittim ve bir güzel uyudum :D
Onlarda zaten biraz içip müzik dinledikten sonra saat 1 gibi evlere dağılmışlardı.Barlar sokağını ama ben çok sevdim çok dar bir sokak ve ortada insan seli olan bir yol var iki tarafında da türlü türlü konseptlere ve müzik tarzlarına sahip barlar,publar var.İnsanların ve kalabalığın olduğu her şeyi çok ama çok seviyorum :)
Ertesi sabah yine erkenden kalkıp evde kahvaltı yaptıktan sonra yola koyulduk Balıkesir'e dönme vaktiydi ama yine yollarda durduk kar manzaralarını kaçırmadık ve fotoğraf çekindik soğuk olmasına rağmen öyle güzeldi ki ama resmen gözümdeki lens donacak zannetim bi ara !
Bembeyaz her yer pamuk gibi ...
Bu arada karlı yollar falan diyorum ama arabanın içi sıcacıktı hatta arabanın içi fazla sıcak olacak ki bizim erkeklerin beyinleri mayıştı herhalde Jennifer Lopez'in Aint Your Mama şarkısında eşliğinde arabayı bir kenara çekip Ankara havası tarzında yolun ortasında oynamaya başladılar :D O anların görüntüleri bende mevcut elbete ama onları burada ifşa etmek istemediğim için şimdilik aramızda :D ama ben asla böyle bir şey yapamazdım normal olmayan arkadaşlara sahip olmak çok güzel gençlik çok güzel :D Yanımızdan geçen arabalarda bazıları bize korna çalıp eşlik bile etti sonrasında Allah'ım o anları görmeliydiniz cidden çok komiklerdi :D İnsan ailesiye tatile çıktığında böyle uçarılıklar yapamıyor maalesef :D
Karlı yolları geçtikten sonra yolumuzun üzerinde olan Bursa'nın Tirilye ilçesine uğradık.Sahil kenarında genelde balıkçılıkla geçinen,eski evleri ve dar sokakları olan oldukça küçük bir kasaba aslında burası.Kar manzaralarından sonra deniz manzarasını da kaçırmadık elbette :)
Sahil kenarını biraz gezdikten sonra bir kaç süs eşyasına baktık,daha sonra öğle yemeği niyetine bir balıkçıya girip 7.5 TL gibi bir civara hamsi balık ekmek yedik ama sanırım hayatımda yediğim en güzel balık ekmekti,buralarda ki gibi 4-5 tane balık birazcıkta salata koymuyorlar.Ekmeklerden taşıyordu resmen balıklar ayrıca salatadaki malzemelerde oldukça diri ve güzeldi hatta erkekler hızını alamayıp 2 tane birden yediler biz kızlar hanfendiliğimizi bozmayaraktan 1 tane ile doyduk :D
Daha sonrasında bir sokak satıcısıdan çamfıstığı alıp elimizde yiyerekten dar sokaklarda çevremize aval aval bakınırak gezdik.Hatta bir yerde "Perili Ev" yazan bir yer gördük açıkçası biran tırstım çünü ev resmen harabe gibiydi ve içi çok karanlıktı insanları çekmek amacıyla yapıldığı çok belliydi ama yinede içten içten biraz tırstım aslında içimizde içeri girmek isteyen bi taraf vardı ama ev üstümüze yıkılır altında kalırız korkusuyla da çok fazla yaklaşamadık bile.
Bu arada mandalina ağaçları gördük ve hayatımda ilk defa bir haytalık yaparak biraz destekle göz hakkımız olaraktan tane mandalina aldım ağaçtan :D Hayatım boyunca unutmayacağım bir deneyim oldu benim için.Genelde uslu bir kız olduğum için bu tarz şeyler pek yapmam ama sonuçta kaçamak bir tatildeyiz öyle değil mi bu zamanda yapmayacağımda ne zaman yapacağım böyle şeyleri :D
Daha sonra gitmeye yakın bir vakitte sokağın ortasında kestane-çay keyfisi yapan bir amca ile bir teyzeye denk geldik bizi görünce durdular nerden gelip gidiyorsunuz tarzında biraz muhabbet ettik ve bize kestane ikram ettiler.Amca uçuk kaçık çok tatlı biriydi.Hatta yarı ünlü biriymişte haberimiz yokmuş :D Asuman Kause 'nin bir zamanlar sunduğu bir yarışma programı vardı belki hatırlarsınız adı Fair Factor tarzından bir şeydi işte bu amcamız oraya katılmış hatta adından Disko Kralında falan bahsettitmiş hatta bize de ayak üstü "Adnan Bey yazın Google çıkarım" deyip kendi meşhur olma videosunu izlettirdi.
Bir gezinin daha sonuna geldik Tirilye'de böyle gelip geçti ve yeniden yollara düştük hatta giderken böyle güzel bi manzara eşliğinde gittik akşam 8 gibi Balıkesir'e vardık hatta en sonunda günün ve gezinin değerlendirilmesi olaraktan Susurluktaki alışveriş merkezinin Starbucks'ında oturup bir yorgunluk kahvesi içtik.
Son olarak bunlarda bana kalan minik kendime hediyeler oldu eve gidince kütüphanemde yerlerini alacaklar.
Denizsiz de güzel olunabileceğini anlatan kentlerden Eskişehir. Tıpkı Safranbolu, Erzincan gibi. Bolu gibi.
YanıtlaSilOrada olup da balkı kaymaklı gözleme bir d çiğ börek yenmeden olmaz, di mi? :))))
ballı kaymaklı gözlemeside mi meşhurmuş tüh bak kaçırdık :D
YanıtlaSil