Herkese merhabalar efenim ...
Daha dün bitirdiğim tazecik bir Kore dizisinden bahsetmek istiyorum sizlere.Aslında Kore dizilerinde nadir olarak görülen bir şey olan serinin 2.sezonu bu dizi.Daha önce blogta 1.sezonu yazmıştım.1.sezonda olan kızlar yine devam ediyor sadece yeni bir kız daha eklenmiş ve bu sezon onun üzerinden devam ediyor dizi ve 14 bölüm ve finalde çok açık bitti sanırım 3.sezonda gelebilir :)
Konusu:
Dizi, ilk sezonunun kaldığı yerden 1 yıl sonra 'Belle Epoque' evini paylaşan 5 kızın (Han Ye-Ri, Han Seung-Yeon, Park Eun-Bin, Ji Woo, Choi A-Ra) etrafında dönmektedir.
Karakterleri:
Han Ye-Ri dizide iktisat bölümünden mezun olan Yoon Jin-Myung karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri Çin’de 1 yıl geçirdikten sonra Kore’ye geri dönmüş ve iyi bir iş bulmuştur. – "Demir leydi, değişmeyen poker yüz."
Han Seung-Yeon dizide beslenme uzmanlığı bölümünde okuyan Jung Ye-Eun karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri, erkek arkadaşı ile yaşadığı olayların kötü etkisinden dolayı 1 yıl okulunu dondurmuştur ve artık üniversiteye geri dönmüştür. – "Yeni bir romantizmle yeni bir ilişkiye başlayabilir mi?"
Park Eun-Bin dizide medya öğrencisi olan Song Ji-Won karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri geçen bir yıl boyunca hâlâ kendine bir erkek arkadaş bulmamıştır. – "Artık bir ilişkisi olabilecek mi?"
Ji Woo dizide psikoloji bölümünde okuyan Yoo Eun-Jae (1. sezonda Park Hye-Soo canlandırmıştı) karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri, erkek arkadaşından yeni ayrılmışltır ve bu yüzden duygusal olarak bunalımdadır. – "Utangaçlığını üstünden atıyor ve öfkesini dışarı vuruyor."
Choi A-Ra dizide kızların yeni ev arkadaşı olan Jo Eun karakterini canlandırmaktadır. O, Kang Yi-Na’nın (Hwa Young) boşalttığı oda da kalmaya başlar. – "Siyah ve kısa saçı ile bu çocuk 'Belle Epoque'un yeni yüzü."
Kim Min-Suk dizide 'Belle Epoque' ev sahibesinin vekili olan Seo Jang-Hoon karakterini canlandırmaktadır.
Lee You-Jin dizide mühendislik bölümünde okuyan bir üniversite öğrencisi olan Kwon Ho-Chang karakterini canlandırmaktadır. O, oldukça zeki birisidir ancak otistik engelli olması nedeniyle insanlarla iletişim kurmakta zorluk çekmektedir. Ayrıca onun karakteri Jung Ye-Eun’da (Han Seung-Yeon) hoşlanmaktadır.
An Woo-Yeon dizide bir idol grubunun üyesi olan He Im-Dal karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri, küstah olmasına karşın neşeli birisidir.
Son Seung-Won dizide, Ji-Won’un (Park Eun-Bin) arkadaşı olan Im Sung-Min karakterini canlandırmaktadır.
Shin Hyun-Soo dizide Yoo Eun-Jae’nin (Ji Woo) eski sevgilisi Yoon Jong-Yeol karakterini canlandırmaktadır.
Hwa Young dizide güzel bir kadın olmasından dolayı popüler olan Kang Yi-Na karakterini canlandırmaktadır. O, 'Belle Epoque' evinden ayrılmıştır ve onun yerine yeni bir kız taşınmıştır.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
16 Nisan 2018 Pazartesi
14 Nisan 2018 Cumartesi
Dram Film - Boys Don't Cry
Herkese merhabalar efenim ...
Nostalji film serisi kaldığı yerden devam ediyor.Yine bir Oscar filmi ile devam ediyoruz.Hilary Swank'in gerçekten çok iyi bir erkek olduğu cinsel kimlik bunalımı yaşayan bir kızın gerçek hayat hikayesini anlatan Türkçe çevisiyle "Erkekler Ağlamaz" filmi var.Cinsel kimliği kızken erkek gibi davranan,içinde erkek olan bir kızın gerçek hayat hikayesi.Aslında bir toplumsal nefret hikayesi de diyebiliriz.Sonu elbette gerçekten çok kötü bitiyor.(Spoiler olmasın diye demiyorum).En alta da Teena Brandon'nun gerçek haliyle Swank'i bıraktım.Diğer karakterlerde oldukça benziyor.Bu konuyla aslında bir psikolojik danışman olarak elbette diyeceğim çok şey var ama konu dağılmasın diye şu an burada bırakıyorum belki başka bir konuya uzun uzun görüşlerimi paylaşabilirim :)
Nebraska’nın Falls şehri, Brandon Teena (Hilary Swank) adındaki delikanlıyla ilgili dedikodularla çalkalanıyordu, tüm kadınların olduğu gibi tüm kasabalının da dikkatini ve ilgisini çekmişti. Karizmatik kişiliği ve masum yüzünün arkasında kocaman bir sır gizliyordu. O herkesin olduğunu zannettiği kişi değildi. Brandon Teena hararetli bir aşık, toplumdan dışlanmış kimsesiz bir hayalperest, cesur bir hırsız ve haksızlığa uğramış trajik bir suçluydu.
Nostalji film serisi kaldığı yerden devam ediyor.Yine bir Oscar filmi ile devam ediyoruz.Hilary Swank'in gerçekten çok iyi bir erkek olduğu cinsel kimlik bunalımı yaşayan bir kızın gerçek hayat hikayesini anlatan Türkçe çevisiyle "Erkekler Ağlamaz" filmi var.Cinsel kimliği kızken erkek gibi davranan,içinde erkek olan bir kızın gerçek hayat hikayesi.Aslında bir toplumsal nefret hikayesi de diyebiliriz.Sonu elbette gerçekten çok kötü bitiyor.(Spoiler olmasın diye demiyorum).En alta da Teena Brandon'nun gerçek haliyle Swank'i bıraktım.Diğer karakterlerde oldukça benziyor.Bu konuyla aslında bir psikolojik danışman olarak elbette diyeceğim çok şey var ama konu dağılmasın diye şu an burada bırakıyorum belki başka bir konuya uzun uzun görüşlerimi paylaşabilirim :)
Nebraska’nın Falls şehri, Brandon Teena (Hilary Swank) adındaki delikanlıyla ilgili dedikodularla çalkalanıyordu, tüm kadınların olduğu gibi tüm kasabalının da dikkatini ve ilgisini çekmişti. Karizmatik kişiliği ve masum yüzünün arkasında kocaman bir sır gizliyordu. O herkesin olduğunu zannettiği kişi değildi. Brandon Teena hararetli bir aşık, toplumdan dışlanmış kimsesiz bir hayalperest, cesur bir hırsız ve haksızlığa uğramış trajik bir suçluydu.
Gençlik Film - 5 Tane Japon Filmi
Herkese merhabalar efenim ...
Nostalji film serisine elbette kaldığımız yerden devam edicez ama bugün araya İzmir'deyken izlediğim konusu daha çok Gençlik-Romantik/Komedi olan Japon filmlerinden bahsedicem.Aslında bir kaçı direk animeden ya da mangadan live action olarak çevrilmiş diyebiliriz o yüzden biliyor olabilirsiniz.
Daytime Shooting Star / 2017
Kırsal kesimde yaşayan, 15 yaşındaki Suzume Yosano (Mei Nagano); babasının işteki transferi nedeniyle, Tokyo'daki amcasının (Ryuta Sato) yanında yaşamak zorunda kalır. Suzume'nin daha önce hiç erkek arkadaşı olmamıştır, ancak; sınıf öğretmeni Satsuki Shishio'ya (Shohei Miura) karşı birtakım hislere sahiptir. Okula alışma ve arkadaş edinmede sıkıntı yaşayan, kızlara dokunamayan ve kızlarla hiç konuşmayan Daiki Mamura da (Aran Shirahama), Suzume'ye karşı ilgi duymaktadır.
Tsuugaku Densha / 2015
Yuna, Haru'yu her sabah okula giderken trende görür. Farklı bir okullara gittikleri için Haru hakkında hiçbir şey bilmiyordur ancak bir sabah uyanıp Haru'yu onun yanında uyurken bulur.
Sukitte Ii na yo: Say I Love You
Mei Tachibana bir lise öğrencisidir. Çocukken geçirdiği travmatik bir olay nedeniyle Mei`nin hiç arkadaşı ve sevgilisi olmamıştır. Bir hata sonucu Mei, okulun en popüler çocuğu olan Yamato Kurosawa`yı yaralar. Bir şekilde Yamato Kurosawa, Mei Tachibana`dan hoşlanır ve herkese Mei ile tek taraflı arkadaş olduklarını söyler. Bir gün Yamato Kurosawa, Mei Tachibana`nın peşine takıldığı sapıktan kurtarmak adına onu öper. Bu öpücükten itibaren onların aşk hikayesi başlar.
Closest Love to Heaven / 2017
Ninon Okamura omzunda papağanla dolaşan ve arkadaşı olmayan bir lise öğrencisidir.
Sınıf arkadaşı Yuiji Kira ise her gün başka bir kızla gönül eğlendiren fakat aslında ölümcül
bir hastalığa yakalanan ve yalnızca bir yıllık ömrü kalan bir lise öğrencisidir.
Ninon ve Kira komşudur. Fakat okulda birbirleriyle pek konuşmazlar. Bir gün Ninon ailesinden
Kira'nın hasta olduğunu ve bir yıllık ömrü kaldığını öğrenir. Kira'ya bu konuyu açtığında onun
ağzından dökülen cümleler; "Ölmek istemiyorum, yalnız kalmak istemiyorum..." olur. Ninon,
ölene kadar onun yanında kalacağına dair söz verir.
Wolf Girl And Black Prince
Erika Shinohara (Fumi Nikaido) lise birinci sınıf öğrencisidir. Arkadaşlarına, erkek arkadaşıyla ilgili hikayelerini anlatmaktadır. Fakat gerçekte, Erika'nın bir erkek arkadaşı yoktur. Arkadaşları Erika'dan şüphelenmeye başlarlar ve bunu anlayan Erika'nın yalanlarının ardı arkası kesilmez. Erika yolda yürüyen yakışıklı bir çocuğun fotoğrafını çeker ve arkadaşlarına fotoğraftakini erkek arkadaşı olarak tanıtır. Fotoğraftaki çocuk Erika'yla aynı okula giden Kyouya Sata (Kento Yamazaki)'dır. Erika ona her şeyi anlatır ve ondan erkek arkadaş numarası yapmasını rica eder. Bu teklif ile Erika, güzel görünüşlü Kyouya'nın karanlık ve sadist tarafına şahit olur.
Nostalji film serisine elbette kaldığımız yerden devam edicez ama bugün araya İzmir'deyken izlediğim konusu daha çok Gençlik-Romantik/Komedi olan Japon filmlerinden bahsedicem.Aslında bir kaçı direk animeden ya da mangadan live action olarak çevrilmiş diyebiliriz o yüzden biliyor olabilirsiniz.
Daytime Shooting Star / 2017
Kırsal kesimde yaşayan, 15 yaşındaki Suzume Yosano (Mei Nagano); babasının işteki transferi nedeniyle, Tokyo'daki amcasının (Ryuta Sato) yanında yaşamak zorunda kalır. Suzume'nin daha önce hiç erkek arkadaşı olmamıştır, ancak; sınıf öğretmeni Satsuki Shishio'ya (Shohei Miura) karşı birtakım hislere sahiptir. Okula alışma ve arkadaş edinmede sıkıntı yaşayan, kızlara dokunamayan ve kızlarla hiç konuşmayan Daiki Mamura da (Aran Shirahama), Suzume'ye karşı ilgi duymaktadır.
Tsuugaku Densha / 2015
Yuna, Haru'yu her sabah okula giderken trende görür. Farklı bir okullara gittikleri için Haru hakkında hiçbir şey bilmiyordur ancak bir sabah uyanıp Haru'yu onun yanında uyurken bulur.
Sukitte Ii na yo: Say I Love You
Mei Tachibana bir lise öğrencisidir. Çocukken geçirdiği travmatik bir olay nedeniyle Mei`nin hiç arkadaşı ve sevgilisi olmamıştır. Bir hata sonucu Mei, okulun en popüler çocuğu olan Yamato Kurosawa`yı yaralar. Bir şekilde Yamato Kurosawa, Mei Tachibana`dan hoşlanır ve herkese Mei ile tek taraflı arkadaş olduklarını söyler. Bir gün Yamato Kurosawa, Mei Tachibana`nın peşine takıldığı sapıktan kurtarmak adına onu öper. Bu öpücükten itibaren onların aşk hikayesi başlar.
Closest Love to Heaven / 2017
Ninon Okamura omzunda papağanla dolaşan ve arkadaşı olmayan bir lise öğrencisidir.
Sınıf arkadaşı Yuiji Kira ise her gün başka bir kızla gönül eğlendiren fakat aslında ölümcül
bir hastalığa yakalanan ve yalnızca bir yıllık ömrü kalan bir lise öğrencisidir.
Ninon ve Kira komşudur. Fakat okulda birbirleriyle pek konuşmazlar. Bir gün Ninon ailesinden
Kira'nın hasta olduğunu ve bir yıllık ömrü kaldığını öğrenir. Kira'ya bu konuyu açtığında onun
ağzından dökülen cümleler; "Ölmek istemiyorum, yalnız kalmak istemiyorum..." olur. Ninon,
ölene kadar onun yanında kalacağına dair söz verir.
Wolf Girl And Black Prince
Erika Shinohara (Fumi Nikaido) lise birinci sınıf öğrencisidir. Arkadaşlarına, erkek arkadaşıyla ilgili hikayelerini anlatmaktadır. Fakat gerçekte, Erika'nın bir erkek arkadaşı yoktur. Arkadaşları Erika'dan şüphelenmeye başlarlar ve bunu anlayan Erika'nın yalanlarının ardı arkası kesilmez. Erika yolda yürüyen yakışıklı bir çocuğun fotoğrafını çeker ve arkadaşlarına fotoğraftakini erkek arkadaşı olarak tanıtır. Fotoğraftaki çocuk Erika'yla aynı okula giden Kyouya Sata (Kento Yamazaki)'dır. Erika ona her şeyi anlatır ve ondan erkek arkadaş numarası yapmasını rica eder. Bu teklif ile Erika, güzel görünüşlü Kyouya'nın karanlık ve sadist tarafına şahit olur.
12 Nisan 2018 Perşembe
Dram Film - American Beauty
Herkese merhabalar efenim ...
Bugün Nostalji filmi olarak American Beauty var.Karmaşık aile ilişkileri ve sıkı bir Amerika ahlakı eleştirisi bir film daha.Sanırım o yıllarda Amerika'ya baya bir giydiriyorlarmış.Hatta Oscar bile almış bu film.Gerçi hala bugünde Amerika hükümeti ile sanat camiasının hatta Oscar'ın yıldızı barışmış değil.Filme gelicek olursak başrolde Olağan Şüpheliler filminden hatırlayacağınız Kevin Spasey var.Film daha çok "orta yaş krizi" ve "karmaşık aile ilişkileri" temasında ilerliyor.
Amerikan Güzeli filmi hikaye olarak Amerikalı bir ailenin içerisinde geçen bir takım olaylar dizisini ve bunlarla birlikte yaşadıkları çöküntüler ile kopmaları konu alıyor. Amerikan rüyasının en olağan taşlama yapımlarından biri olarak gösterilen yapımda Lester isimli adamın kızıyla ve aynı zamanda orta yaş bunalımına giren karısı ile iletişim kurmaya çalışarak, her günü aynı geçen bir babanın hayatını tiksinerek yaşayacak seviyeye geldiğini görüyoruz. Çalıştığı iş yerinden ayrılan Lester zamanını şimdiye kadar hiç yapmadığından daha fazla değerlendirmeye çalışarak, kendisini birazda olsa genç hissetmek ister. Bir süre sonra kızının 16 yaşındaki yakın arkadaşı Angela ile aralarında ilginç bir cinsel yakınlaşma doğar. Kızı ve karısıyla zaten arası oldukça açık olan adamın ailesiyle arasındaki bağ neredeyse tamamen kopma aşamasına gelecek ve böylece ailenin her bireyi yollarını farklı bir yöne çevirecektir.
Bugün Nostalji filmi olarak American Beauty var.Karmaşık aile ilişkileri ve sıkı bir Amerika ahlakı eleştirisi bir film daha.Sanırım o yıllarda Amerika'ya baya bir giydiriyorlarmış.Hatta Oscar bile almış bu film.Gerçi hala bugünde Amerika hükümeti ile sanat camiasının hatta Oscar'ın yıldızı barışmış değil.Filme gelicek olursak başrolde Olağan Şüpheliler filminden hatırlayacağınız Kevin Spasey var.Film daha çok "orta yaş krizi" ve "karmaşık aile ilişkileri" temasında ilerliyor.
Amerikan Güzeli filmi hikaye olarak Amerikalı bir ailenin içerisinde geçen bir takım olaylar dizisini ve bunlarla birlikte yaşadıkları çöküntüler ile kopmaları konu alıyor. Amerikan rüyasının en olağan taşlama yapımlarından biri olarak gösterilen yapımda Lester isimli adamın kızıyla ve aynı zamanda orta yaş bunalımına giren karısı ile iletişim kurmaya çalışarak, her günü aynı geçen bir babanın hayatını tiksinerek yaşayacak seviyeye geldiğini görüyoruz. Çalıştığı iş yerinden ayrılan Lester zamanını şimdiye kadar hiç yapmadığından daha fazla değerlendirmeye çalışarak, kendisini birazda olsa genç hissetmek ister. Bir süre sonra kızının 16 yaşındaki yakın arkadaşı Angela ile aralarında ilginç bir cinsel yakınlaşma doğar. Kızı ve karısıyla zaten arası oldukça açık olan adamın ailesiyle arasındaki bağ neredeyse tamamen kopma aşamasına gelecek ve böylece ailenin her bireyi yollarını farklı bir yöne çevirecektir.
Gerilim Film - The Shinning
Herkese merhabalar efenim ...
Nostalji film kuşağında bugün Türkçe'ye "Cinnet" olarak çevirilen ve Psikolojik-Gerilim türünün atalarından olarak sayılan The Shinnig filmi var.Tam bir Jack Nicholson oyunculuğu izleme filmi de diyebiliriz.Tabi dahi yönetmen Kubrick'inde Stephen King'in romanını beyaz perdeye uyarlama şekli de enfes diyebiliriz.Bu arada King filmi izleyip beğenmemiş ve kendi bir dizi şeklinde çekmiş kafasına göre ama seyirci de onun yaptığını beğenmemiş ki haklıda burada bir Kubrick harikası var King lütfen !
Neyse efenim.Aslında film sahne sahne üzerine sayfalar yazılacak derinlikte bir film.Bir çok sahnede açıkça "Amerika" eleştirisi var ama ben izlerken bazılarını anlayabildim gerisi için sözlüklerden yararlandım.Cidden çok derinliği olan bir film.Eğer araştırarak izlemezseniz çok havada kalacak hatta çoğu kişiye de saçma bir korku filmi gibi gelicek.Ki korku filmi de değil türü Psikolojik-Gerilim.Kubrick'in kendine has sinema çekimleri ve dekor kullanımı... Film baştan sona resmen bir sanat.Tek sevmediğim şey başrolde ki kadın ve onun lanet olası oyunculuğu oldu.Küçücük çocuk bile harika bir oyunculuk performansı yaşatırken Shelley Duvall'in oyunculuğu çoook vasat ve samimiyetsiz kalmış.Bence Kubrick onu sırf tipi dolasıyla seçti.Çünkü kadının tipi tam bir "korku filmi kadın tipi" diyebiliriz.
Stephen King’in romanından Stanley Kubrick’in elini atarak sinemaya aktardığı film, klasik filmler arasında kült sayılan bir psikolojik gerilim filmidir. Yazarlık yapan Jack Torrance (Jack Nicholson) Overlook isminde bir oteli satın alır. Ailesi ile birlikte otele yerleşirler. Jack’in doğaüstü psikşik yetilere sahip ufak oğlunun, zamanla otelde yalnız olmadıklarının farkına varmasıyla ve bu konuda ailesini inandırmaya çalışması onların olağan dünya ile fantastik bir dünya arasında sıkışmasına sebep olur. Kar fırtınasının çıkması ile aile otelde mahsur kalınca Jack yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar.
Nostalji film kuşağında bugün Türkçe'ye "Cinnet" olarak çevirilen ve Psikolojik-Gerilim türünün atalarından olarak sayılan The Shinnig filmi var.Tam bir Jack Nicholson oyunculuğu izleme filmi de diyebiliriz.Tabi dahi yönetmen Kubrick'inde Stephen King'in romanını beyaz perdeye uyarlama şekli de enfes diyebiliriz.Bu arada King filmi izleyip beğenmemiş ve kendi bir dizi şeklinde çekmiş kafasına göre ama seyirci de onun yaptığını beğenmemiş ki haklıda burada bir Kubrick harikası var King lütfen !
Neyse efenim.Aslında film sahne sahne üzerine sayfalar yazılacak derinlikte bir film.Bir çok sahnede açıkça "Amerika" eleştirisi var ama ben izlerken bazılarını anlayabildim gerisi için sözlüklerden yararlandım.Cidden çok derinliği olan bir film.Eğer araştırarak izlemezseniz çok havada kalacak hatta çoğu kişiye de saçma bir korku filmi gibi gelicek.Ki korku filmi de değil türü Psikolojik-Gerilim.Kubrick'in kendine has sinema çekimleri ve dekor kullanımı... Film baştan sona resmen bir sanat.Tek sevmediğim şey başrolde ki kadın ve onun lanet olası oyunculuğu oldu.Küçücük çocuk bile harika bir oyunculuk performansı yaşatırken Shelley Duvall'in oyunculuğu çoook vasat ve samimiyetsiz kalmış.Bence Kubrick onu sırf tipi dolasıyla seçti.Çünkü kadının tipi tam bir "korku filmi kadın tipi" diyebiliriz.
Stephen King’in romanından Stanley Kubrick’in elini atarak sinemaya aktardığı film, klasik filmler arasında kült sayılan bir psikolojik gerilim filmidir. Yazarlık yapan Jack Torrance (Jack Nicholson) Overlook isminde bir oteli satın alır. Ailesi ile birlikte otele yerleşirler. Jack’in doğaüstü psikşik yetilere sahip ufak oğlunun, zamanla otelde yalnız olmadıklarının farkına varmasıyla ve bu konuda ailesini inandırmaya çalışması onların olağan dünya ile fantastik bir dünya arasında sıkışmasına sebep olur. Kar fırtınasının çıkması ile aile otelde mahsur kalınca Jack yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar.
11 Nisan 2018 Çarşamba
Romantik Komedi Film - Pretty Woman
Herkese merhabalar efenim ...
Derslerimi şu ara yoluna soktuğuma göre şöyle güzel bir film serisi yapmaya karar verdim.Eh yaş 22 olunca 90'lar kuşağındaki o "unutulmaz" filmleri duydum ama izlemedim maalesef.Bayılıyorum o dönemlere ! O yüzden belki sizin içinde bir nostalji kuşağı olucak olan nostalji filmleri izlemeye başladım.İlk film : Richard Gere tatlılığı ve Julia Roberts güzelliği ve ikisinin harika kimyasının olduğu film : Pretty Woman ! Romantik-Komedi filmlerinin atası da olur bu film.Ayrıca çokta beğendim.Richard Gere pek kalıbım bir adam değil ama o kısık gözleriyle cidden gençliğince çok karizmatik bir adammış.30'lu yaşlardaki hanımların neden şimdi Richard Gere diye ölüp bittiklerini anlıyorum sanırsam :) Julia Roberts'a diyecek lafım yok zaten kadının yeğeni olan Emma Roberts'a bile bayılıyorum :D Roberts geninde cidden çok ayrı bir güzellik var !
Zengin ve yakışıklı işadamı Edward etrafındaki kadınlardan ve hayatının tekdüzeliğinden çok sıkıldığı bir anda Los Angeles caddelerinde güzel Vivian ile tanışır. Beraber geçirdikleri büyülü bir geceden sonra aralarında bir anlaşma yaparlar. Bir hafta boyunca sevgili olacaklar ama bu haftanın sonunda herkes yoluna devam edecektir. Vivian geceleri tekrar yol kenarlarına, Edward da elit yaşamına...
Derslerimi şu ara yoluna soktuğuma göre şöyle güzel bir film serisi yapmaya karar verdim.Eh yaş 22 olunca 90'lar kuşağındaki o "unutulmaz" filmleri duydum ama izlemedim maalesef.Bayılıyorum o dönemlere ! O yüzden belki sizin içinde bir nostalji kuşağı olucak olan nostalji filmleri izlemeye başladım.İlk film : Richard Gere tatlılığı ve Julia Roberts güzelliği ve ikisinin harika kimyasının olduğu film : Pretty Woman ! Romantik-Komedi filmlerinin atası da olur bu film.Ayrıca çokta beğendim.Richard Gere pek kalıbım bir adam değil ama o kısık gözleriyle cidden gençliğince çok karizmatik bir adammış.30'lu yaşlardaki hanımların neden şimdi Richard Gere diye ölüp bittiklerini anlıyorum sanırsam :) Julia Roberts'a diyecek lafım yok zaten kadının yeğeni olan Emma Roberts'a bile bayılıyorum :D Roberts geninde cidden çok ayrı bir güzellik var !
Zengin ve yakışıklı işadamı Edward etrafındaki kadınlardan ve hayatının tekdüzeliğinden çok sıkıldığı bir anda Los Angeles caddelerinde güzel Vivian ile tanışır. Beraber geçirdikleri büyülü bir geceden sonra aralarında bir anlaşma yaparlar. Bir hafta boyunca sevgili olacaklar ama bu haftanın sonunda herkes yoluna devam edecektir. Vivian geceleri tekrar yol kenarlarına, Edward da elit yaşamına...
3 Nisan 2018 Salı
Müzik - Sia Never Give Up
Herkese merhabalar efenim ...
Bu dönem resmen bir savaş içerisindeyim.Hem içeri (kendime karşı) hem de dışarı karşı (aile,arkadaşlar,okul vb).Bu savaşlar insanı büyütüyor derler bilmiyorum doğru mu ? Tek bildiğim ne istediğim.Biran önce okul ve şu süreç bitsin KPSS sınavına girmiş hatta kazanmış tain olacağım yeri bekleyip görmek ve en sonunda gitmek,kendi hayatıma başlamak istiyorum.Bence insanın gerçek hayatı asıl o zaman başlıyor.Kendine ait bir ev,kendi işin,kendi kazandığın paran,kendi eşyaların kendi düzenin ve kendi hayatın.Daha sonra evlilik,çocuk falan ... Bu süreçleri yaşamadan o mutluluklar gelmiyor biliyorum ... Kendime ait iyi bir gelecek hazırlamak için bu kadar çabalıyorum."Millet ne savaşlar veriyor " demeyin sakın bana ! Allah dağına göre kış verir.Herkesin savaşı,istekleri,fedakarlıkları ayrıdır.Elbette Allah kimseyi sevdikleriyle,evladıyla sınamasın ! Ama bu da benim mütevazi savaşım.Biliyorum gelip geçecek (nasıl üniversite döneminde geçtiyse) o zamana kadar "Evin yolunu bulana kadar pes etme !" diyorum ve ne zaman kendimi böyle sıkılmış ve bu düşünceler içince boğulmuş hissetsem Sia ablamızdan bu şarkıyı dinliyorum bana çok iyi geliyor :)
Beni uyutmayan şeytanlarla savaştım
Denize seslendim ama o beni terketti...
Ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
Hayır, vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır...
Ve beni hayal kırıklığına uğratmana izin vermeyeceğim
Yere düştüğünde ayağa kakmaya devam edeceğim
Ah,asla vazgeçme,hayır,asla vazgeçme,hayır hayır,oh
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım...
Bu dönem resmen bir savaş içerisindeyim.Hem içeri (kendime karşı) hem de dışarı karşı (aile,arkadaşlar,okul vb).Bu savaşlar insanı büyütüyor derler bilmiyorum doğru mu ? Tek bildiğim ne istediğim.Biran önce okul ve şu süreç bitsin KPSS sınavına girmiş hatta kazanmış tain olacağım yeri bekleyip görmek ve en sonunda gitmek,kendi hayatıma başlamak istiyorum.Bence insanın gerçek hayatı asıl o zaman başlıyor.Kendine ait bir ev,kendi işin,kendi kazandığın paran,kendi eşyaların kendi düzenin ve kendi hayatın.Daha sonra evlilik,çocuk falan ... Bu süreçleri yaşamadan o mutluluklar gelmiyor biliyorum ... Kendime ait iyi bir gelecek hazırlamak için bu kadar çabalıyorum."Millet ne savaşlar veriyor " demeyin sakın bana ! Allah dağına göre kış verir.Herkesin savaşı,istekleri,fedakarlıkları ayrıdır.Elbette Allah kimseyi sevdikleriyle,evladıyla sınamasın ! Ama bu da benim mütevazi savaşım.Biliyorum gelip geçecek (nasıl üniversite döneminde geçtiyse) o zamana kadar "Evin yolunu bulana kadar pes etme !" diyorum ve ne zaman kendimi böyle sıkılmış ve bu düşünceler içince boğulmuş hissetsem Sia ablamızdan bu şarkıyı dinliyorum bana çok iyi geliyor :)
Beni uyutmayan şeytanlarla savaştım
Denize seslendim ama o beni terketti...
Ama asla vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır
Hayır, vazgeçmeyeceğim, hayır, asla vazgeçmeyeceğim, hayır, hayır...
Ve beni hayal kırıklığına uğratmana izin vermeyeceğim
Yere düştüğünde ayağa kakmaya devam edeceğim
Ah,asla vazgeçme,hayır,asla vazgeçme,hayır hayır,oh
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım
Yolumu bulacağım,eve giden yolumu bulacağım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney
Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...