Herkese merhabalar efenim ...
Nihayet izlemek istediğim film internete düştü de ben de izleyebildim :D Sıkı bir Lawrance hayranı olduğumu söylemiştim.Kadının her filmi gibi bu filme de bayıldım.A.Jolie'den sonra bu tarz kadın ajan filmlerine çok iyi giden bir isim Lawrance.Öyle çok vurdulu kırdılı ya da maceralı sahneler yok maalesef.Gönül isterdi ki Lawrance'ı şöyle dövüşlü sahnelerde görelim :D Ama daha çok çıplak hallerini görebildik evet o taraflardan film baya baya +18 diyebilirim.Ama kadın ajan filmlerini izlemeyi özlemişim :)
Dominika Egorova (Jennifer Lawrence), yetenekli bir Rus balerindir. Ancak hasta olan annesini tedavi ettirebilmek için karıştığı olaylar zinciri, onu bir 'serçe' olmaya kadar götürür. 'Serçeler', güzelliklerini ve vücutlarını kullanarak hedeflerini istedikleri şekilde yönlendirmek üzere eğitililen, eğitimleri sonunda kişiliklerini yitirerek adeta makineye dönüşen özel ajanlardır. Dominika, ilk görevinde CIA ajanı Nate (Joel Edgerton) ile karşılaştığında, her iki ülkenin güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkar.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
29 Nisan 2018 Pazar
28 Nisan 2018 Cumartesi
Dram Film - İstanbul Kırmızısı
Herkese merhabalar efenim ...
Uzun zamandır izlemek istediğim ama fırsat bulamadığım filmlerdendi aslında ki izleyince anladım ki izlemesem de çok bir şey kaybetmiş olmazmışım.Çünkü hiç bir şey anlamadım.Daha doğrusu elbette bir şeyler anladım ama sözel olarak anladıklarımı ifade etmek cidden çok zor çünkü senaryo cidden çok karmaşık Özpetek filmde ne anlatmak istemiş pek anlaşılmıyor çok dolaylı yollardan anlatmak istemiş eğer anlatmak istediği bir şey varsa da.Evet kadro cidden iyi ama bence oyuncularında pek keyfi yok sanırım ki oyunculukları çokta iyi değildi.Bence film tam bir hayalkırıklığı olmuş bilemedim :/
Uzun zamandır izlemek istediğim ama fırsat bulamadığım filmlerdendi aslında ki izleyince anladım ki izlemesem de çok bir şey kaybetmiş olmazmışım.Çünkü hiç bir şey anlamadım.Daha doğrusu elbette bir şeyler anladım ama sözel olarak anladıklarımı ifade etmek cidden çok zor çünkü senaryo cidden çok karmaşık Özpetek filmde ne anlatmak istemiş pek anlaşılmıyor çok dolaylı yollardan anlatmak istemiş eğer anlatmak istediği bir şey varsa da.Evet kadro cidden iyi ama bence oyuncularında pek keyfi yok sanırım ki oyunculukları çokta iyi değildi.Bence film tam bir hayalkırıklığı olmuş bilemedim :/
26 Nisan 2018 Perşembe
Etkinlik - Şebnem Ferah Ve Doğukan Manço Konseri !
Herkese merhabalar efenim !
Bahar geldi geçiyor dedik tabi okulda bitiyor.Üniversitede olduğumu bi ilk yıl hissettim bir de son yılımda onun dışındaki zamanlar neydi bende bilmiyorum.Sadece debelenip gidiyordum ... Bahar geldiğinin göstergelerinden biri de elbette Üniversite Bahar Festivalleridir.İlk yılımda Athena konseri olmuştu bu yılda Şebnem Ferah konseri oldu festival adı altında.Tabi festival görmesek inandıracaklar bizi ya neyse buna razı olur olduk artık :D
Ferah'ı ilk defa sahnede izleyeceğim için çok heyecanlıydım ve çokta seviniyordum çünkü küçüklüğümde hayran olduğum ve bir çok şarkısını bildiğim sayılı kişilerden.Ama daha 1 hafta önce çıkardığı yeni albümünden şarkılar okuyunca hepimizi hayal kırıklığına uğrattı maalesef :/ Kimse o şarkıları bilmiyor haliylen hiç zevkte almıyorlardı.Albüm tanıtımı yapmıyorsun ki sonuçta üniversite şenlik konseri bu herkesin bildiği şarkıları söylesene :/ Şebnem'den önce çıkan Doğukan Manço bile daha çok eğlendirdi insanları.İnsanlar daha konserin başlarında dağılmaya başladı yeni şarkıları bilmedikleri için haliylen :/ Konserin sonlarına doğru eski şarkılarını söylemeye başladı ama seyircisini kaybetti bi kere ki bizde çok yorulduk o kalabalık,konser alanı dağın başında gitmesi gelmesi çok zor :/ Bu festival biraz hayal kırıklığı oldu bizim için anlayacağınız neyse arkadaşlarımla üniversitemin son senesinde böyle de bir anı kalsın ...
Bahar geldi geçiyor dedik tabi okulda bitiyor.Üniversitede olduğumu bi ilk yıl hissettim bir de son yılımda onun dışındaki zamanlar neydi bende bilmiyorum.Sadece debelenip gidiyordum ... Bahar geldiğinin göstergelerinden biri de elbette Üniversite Bahar Festivalleridir.İlk yılımda Athena konseri olmuştu bu yılda Şebnem Ferah konseri oldu festival adı altında.Tabi festival görmesek inandıracaklar bizi ya neyse buna razı olur olduk artık :D
Ferah'ı ilk defa sahnede izleyeceğim için çok heyecanlıydım ve çokta seviniyordum çünkü küçüklüğümde hayran olduğum ve bir çok şarkısını bildiğim sayılı kişilerden.Ama daha 1 hafta önce çıkardığı yeni albümünden şarkılar okuyunca hepimizi hayal kırıklığına uğrattı maalesef :/ Kimse o şarkıları bilmiyor haliylen hiç zevkte almıyorlardı.Albüm tanıtımı yapmıyorsun ki sonuçta üniversite şenlik konseri bu herkesin bildiği şarkıları söylesene :/ Şebnem'den önce çıkan Doğukan Manço bile daha çok eğlendirdi insanları.İnsanlar daha konserin başlarında dağılmaya başladı yeni şarkıları bilmedikleri için haliylen :/ Konserin sonlarına doğru eski şarkılarını söylemeye başladı ama seyircisini kaybetti bi kere ki bizde çok yorulduk o kalabalık,konser alanı dağın başında gitmesi gelmesi çok zor :/ Bu festival biraz hayal kırıklığı oldu bizim için anlayacağınız neyse arkadaşlarımla üniversitemin son senesinde böyle de bir anı kalsın ...
25 Nisan 2018 Çarşamba
Kitap - Dünya Bu Kadar Mahir Ünsal Eriş
Herkese merhabalar efenim ...
Aslında bu kitabı geçen ayın başında okumuştum.Güya Kitap Ağacına nisan ayında Eriş gelecekti ama programlardan dolayı gelemedi,gelmedi mi bilmiyorum açıkçası takip etmeyi de bıraktım zaten Balıkesir'de son zamanlarım bu nisan ayı da Balıkesir Kitap Ağacı ile son ayım olacak.Ya İzmir'dekine ya da nereye gidersem artık oradakine girer devam ederim.
Neyse efenim madem gelmiyor postunu yazıp kitabı arşivlerime ekleyeyim dedim.Yazardan bu okuduğum ilk kitap genelde nostaljik ögeleri benimseyip yazan bir yazarmış bu kitapta daha farklı bir tür denemek istemiş ama pek olmamış sanki.Daha doğrusu kitabı çok fazla anlamış değilim.Sürekli olaylar,hikayeler,karakterler değişiyor.Bir sayfada başka bir karakteri anlatırken bir sayfada başkasını anlatıyor ve karakterlerin birbiriyle olan bağlantısını çok fazla çözemedim.O yüzden okurken çok fazla zevk alamadım maalesef.Ama nostaljik ögeleri çok severim o yüzden yazarın diğer kitaplarını kesitirip atmayacağım ve eğer denk gelirsem diğer kitaplarını da okumaya çalışacağım.
Aslında bu kitabı geçen ayın başında okumuştum.Güya Kitap Ağacına nisan ayında Eriş gelecekti ama programlardan dolayı gelemedi,gelmedi mi bilmiyorum açıkçası takip etmeyi de bıraktım zaten Balıkesir'de son zamanlarım bu nisan ayı da Balıkesir Kitap Ağacı ile son ayım olacak.Ya İzmir'dekine ya da nereye gidersem artık oradakine girer devam ederim.
Neyse efenim madem gelmiyor postunu yazıp kitabı arşivlerime ekleyeyim dedim.Yazardan bu okuduğum ilk kitap genelde nostaljik ögeleri benimseyip yazan bir yazarmış bu kitapta daha farklı bir tür denemek istemiş ama pek olmamış sanki.Daha doğrusu kitabı çok fazla anlamış değilim.Sürekli olaylar,hikayeler,karakterler değişiyor.Bir sayfada başka bir karakteri anlatırken bir sayfada başkasını anlatıyor ve karakterlerin birbiriyle olan bağlantısını çok fazla çözemedim.O yüzden okurken çok fazla zevk alamadım maalesef.Ama nostaljik ögeleri çok severim o yüzden yazarın diğer kitaplarını kesitirip atmayacağım ve eğer denk gelirsem diğer kitaplarını da okumaya çalışacağım.
22 Nisan 2018 Pazar
Kore Dizi - Go Back Couple
Herkese merhabalar efenim ...
Kore dizilerine kaldığımız yerden devam.Biten dizilerden izlemediklerimi şu boşluğumda geri dönüp izlemek istedim.Jang Na Ra'yı çok sevsem de şu başroldeki adamı hiç sevemediğim için konusu da güzel olsa da diziyi es geçmiştim ama şimdi iyi ki dönüp izlemişim diyorum çünkü AŞIK OLDUM ! Lee Dong Wook Oppamıda şıllık Suzy'e kaptırınca oppasız kaldım resmen şu günlerde :D Ama artık yeni bir oppam var.Kendisi YG'nin hem çaylak modeli hem de oyuncusu : Jang Ki Yong .
Dizide de 2.adam sendromunu dibine kadar yaşattı bana resmen hatta 1.adamın sahnelerini geçip sırf Yong Oppamın sahnelerini izledim zalımın çocuğu bir de üniformayla dolaşıyordu sürekli bu da kalp arkadaş ! Başroldeki kıza şöyle (2.resimde) ki baktığı zamanlarda sanki bana bakıyormuş gibi benim kalbim çarptı ulaaa :D 1.87 boyunca 92'li taş gibi bir oppa bak bak bitmiyor adam.Tam araştırmalara geçtiydim ki yakında gelecek olan yeni bir dizi de başrol alacağını gördüm yess be dedim ! Demek ki sadece ben sevmemişim adamı Kore dizi sektörü de sevmiş :D Dizi benim tarzım olmasa bile sırf Yong Oppa için açar izlerim :D
Konusu:
Dizi, evlendiğinden dolayı bundan pişmanlık duyan bir çifti konu almaktadır. Ban-Do (Son Ho-Jun) ve Jin-Joo (Jang Na-Ra) birbirlerini severek evlenmiş evli bir çifttir. Ancak şimdilerde genç yaşlarında evlendikleri için pişman olmuştur. Bir gün, zamanda geriye giderek ilk birbirleri ile tanıştıkları, 20 yaşında üniversite öğrencisi oldukları yılla dönerler.
Karakterleri:
Jang Na-Ra dizide kendine güveni olmayan bir ev kadını olan Ma Jin-Joo karakterini canlandırmaktadır.
Son Ho-Jun dizide eve ekmek getirmekle yükümlü olan Choi Ban-Do karakterini canlandırmaktadır.
Kore dizilerine kaldığımız yerden devam.Biten dizilerden izlemediklerimi şu boşluğumda geri dönüp izlemek istedim.Jang Na Ra'yı çok sevsem de şu başroldeki adamı hiç sevemediğim için konusu da güzel olsa da diziyi es geçmiştim ama şimdi iyi ki dönüp izlemişim diyorum çünkü AŞIK OLDUM ! Lee Dong Wook Oppamıda şıllık Suzy'e kaptırınca oppasız kaldım resmen şu günlerde :D Ama artık yeni bir oppam var.Kendisi YG'nin hem çaylak modeli hem de oyuncusu : Jang Ki Yong .
Dizide de 2.adam sendromunu dibine kadar yaşattı bana resmen hatta 1.adamın sahnelerini geçip sırf Yong Oppamın sahnelerini izledim zalımın çocuğu bir de üniformayla dolaşıyordu sürekli bu da kalp arkadaş ! Başroldeki kıza şöyle (2.resimde) ki baktığı zamanlarda sanki bana bakıyormuş gibi benim kalbim çarptı ulaaa :D 1.87 boyunca 92'li taş gibi bir oppa bak bak bitmiyor adam.Tam araştırmalara geçtiydim ki yakında gelecek olan yeni bir dizi de başrol alacağını gördüm yess be dedim ! Demek ki sadece ben sevmemişim adamı Kore dizi sektörü de sevmiş :D Dizi benim tarzım olmasa bile sırf Yong Oppa için açar izlerim :D
Konusu:
Dizi, evlendiğinden dolayı bundan pişmanlık duyan bir çifti konu almaktadır. Ban-Do (Son Ho-Jun) ve Jin-Joo (Jang Na-Ra) birbirlerini severek evlenmiş evli bir çifttir. Ancak şimdilerde genç yaşlarında evlendikleri için pişman olmuştur. Bir gün, zamanda geriye giderek ilk birbirleri ile tanıştıkları, 20 yaşında üniversite öğrencisi oldukları yılla dönerler.
Karakterleri:
Jang Na-Ra dizide kendine güveni olmayan bir ev kadını olan Ma Jin-Joo karakterini canlandırmaktadır.
Son Ho-Jun dizide eve ekmek getirmekle yükümlü olan Choi Ban-Do karakterini canlandırmaktadır.
21 Nisan 2018 Cumartesi
Kore Dizi - Eulachacha Waikiki
Herkese merhabalar efenim ...
Çok güzel bir dizi daha bitti.Hatta o kadar sevildi ki dizi 16 bölümken 4 bölüm daha uzatılıp 20 bölüm oldu ama bence Amerikan komedi dizileri gibi sezon sezon sürebilecek nitelikte bir diziydi.Her bölümü absürd komedi,aşk,romantizm,arkadaşlık :) Bu tarz dizilere Kore dizi dünyası hasret kalmıştı bence gelmesi çok iyi oldu çok güzel oldu :) Kesinlikle izlemenizi tavsiye ettiğim dizilerden biri :)
Konusu:
Dizi, Itaewon'daki iflasın eşiğindeki Waikiki konuk evini işleten üç kişi (Kim Jung-Hyun, Lee Yi-Kyung, Son Seung-Won) etrafında dönmektedir. Bir gün, kucağında gizemli bir bebek ile bekâr bir anne (Jung In-Sun) çıkagelir.
Karakterleri:
Kim Jung-Hyun dizide bir gün bir filmin yönetmenliğini yapma hayalleri kuran Kang Dong-Goo karakterini canlandırmaktadır. Dong-Goo kötü şansından dolayı alaycı bir karaktere sahiptir.
Lee Yi-Kyung dizide popüler bir oyuncu olma hayalleri kuran Lee Jun-Ki karakterini canlandırmaktadır. Joon-Ki babasının izinden gitmek istediği için bir oyuncu olmak istemektedir. Ancak, şuana kadar çok küçük rollerde yer alabilmiştir.
Son Seung-Won dizide bir senarist olma hayali kuran Bong-Doo-Sik karakterini canlandırmaktadır. Seul’e senarist olma hayali ile gelmiştir. Ancak, işler düşündüğü gibi kolay gitmemiştir.
Jung In-Sun dizide gizemli bir bekâr anne olan Yoon-A karakterini canlandırmaktadır.
Go Won-Hee dizide Kang Dong-Goo’nun (Kim Jung-Hyun) kız kardeşi olan Kang Seo-Jin karakterini canlandırmaktadır. Bir muhabir olmaya çalışmaktadır.
Lee Joo-Woo dizide Kang Dong-Goo’nun (Kim Jung-Hyun) eski kız arkadaşı olan Min Soo-A karakterini canlandırmaktadır. Bir online alışveriş mağazası için modellik yapmaktadır. İnsanlara kolayca güvendiği için çok fazla kandırılmaktadır.
Çok güzel bir dizi daha bitti.Hatta o kadar sevildi ki dizi 16 bölümken 4 bölüm daha uzatılıp 20 bölüm oldu ama bence Amerikan komedi dizileri gibi sezon sezon sürebilecek nitelikte bir diziydi.Her bölümü absürd komedi,aşk,romantizm,arkadaşlık :) Bu tarz dizilere Kore dizi dünyası hasret kalmıştı bence gelmesi çok iyi oldu çok güzel oldu :) Kesinlikle izlemenizi tavsiye ettiğim dizilerden biri :)
Konusu:
Dizi, Itaewon'daki iflasın eşiğindeki Waikiki konuk evini işleten üç kişi (Kim Jung-Hyun, Lee Yi-Kyung, Son Seung-Won) etrafında dönmektedir. Bir gün, kucağında gizemli bir bebek ile bekâr bir anne (Jung In-Sun) çıkagelir.
Karakterleri:
Kim Jung-Hyun dizide bir gün bir filmin yönetmenliğini yapma hayalleri kuran Kang Dong-Goo karakterini canlandırmaktadır. Dong-Goo kötü şansından dolayı alaycı bir karaktere sahiptir.
Lee Yi-Kyung dizide popüler bir oyuncu olma hayalleri kuran Lee Jun-Ki karakterini canlandırmaktadır. Joon-Ki babasının izinden gitmek istediği için bir oyuncu olmak istemektedir. Ancak, şuana kadar çok küçük rollerde yer alabilmiştir.
Son Seung-Won dizide bir senarist olma hayali kuran Bong-Doo-Sik karakterini canlandırmaktadır. Seul’e senarist olma hayali ile gelmiştir. Ancak, işler düşündüğü gibi kolay gitmemiştir.
Jung In-Sun dizide gizemli bir bekâr anne olan Yoon-A karakterini canlandırmaktadır.
Go Won-Hee dizide Kang Dong-Goo’nun (Kim Jung-Hyun) kız kardeşi olan Kang Seo-Jin karakterini canlandırmaktadır. Bir muhabir olmaya çalışmaktadır.
Lee Joo-Woo dizide Kang Dong-Goo’nun (Kim Jung-Hyun) eski kız arkadaşı olan Min Soo-A karakterini canlandırmaktadır. Bir online alışveriş mağazası için modellik yapmaktadır. İnsanlara kolayca güvendiği için çok fazla kandırılmaktadır.
20 Nisan 2018 Cuma
Etkinlik - Kadın Oyunları Tiyatro !
Herkese merhabalar efenim ...
Aslında 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde oynanmış bir oyundu bu ama o dönem İzmir'de olduğum için gidememiştim.Tiyatro festivali vesilesiyle bir kez daha oynadılar işte o zaman bu harika oyunları izleme fırsatı buldum.Hele de TBMM'de 18 Mart Çanakkale Zaferi vesilesiyle düzenlenen tiyatro oyununa kadın oyuncuları sahneye çıkarmama haberini okuduktan sonra.Rezillik vallahi rezillik ve asıl bunu yapmak günah.İnsanların emeğini,alın terini hatta kazandığı parayı hiçe saymak.Sırf kadın diye ... Neyse siyasi ya da gündem şeyleri konuşmayı hiç sevmiyorum hele de bloğuma taşımayı hiç sevmiyorum çünkü bu blog güzel şeyleri paylaşmak için var.
Dario Fo ve Franca Rame'nin kaleminden üç farklı kadın...
YALNIZ KADIN
Kocasından şiddet gören, kadınlığını, kimliğini, dişiliğini keşfedememiş, evde sürekli kilitli bırakılan yanlız bir kadın... Karşı apartmana yeni taşınmış komşusuyla, kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren, traji komik halini anlatan sohbeti...
BANT SİSTEMİ
Fabrikada işçi olarak çalışan genç bir kadının uyandığı andan itibaren başlayan günlük koşturmacası ve işe gitmek için hazırlanırken; insanı mekanikleştiren, robotlaştıran iş hayatı, fabrikada çalışan kadın, evde çalışan kadın, evlilik, aile kavramları üzerine düşündürücü ve eğlenceli serzenişi...
BEN ULRİKE BAĞIRIYORUM
68 kuşağının Almanya kanadının sosyalist devrimci bayan lideri.Kocasının kendisini aldattıktan sonra çocuklarıyla beraber evden kaçmış ve Andreas Baader’ın çetesi ile birleşip fikirleriyle sivrileşerek RAF’ın Baader-Meinhof çetesine adını vererek liderliğini yapmıştır.. Bir çok banka soygunu ve anarşist eylemlerden tutuklanmış. Son olarak 1972’de tutuklandığında cezaevinde polisler tarafından tam anlamıyla psikolojik işkenceye maruz kalmıştır. Günlerce yemek yememiş ve aşırı zayıflamıştır. Cezaevinde paranoyaklığı artınca Andreas Baader’le arası açılmış ve duruşmalara katılmamıştır.Günlüğünde bugünleri şöyle özetler ; “artık yaptıklarımı savunacak takatim ; düşüncem kalmadı , düşünecek bir şeyim kalmadı”ve bir gün cezaevindeki odasının penceresinin demirliğine kendini asarak intihar etmiştir.
MEDEA
Aşk için her şeyi göze alan güçlü ve soylu bir kadının ihanet karşısında neler yapabileceğini anlatır.
Aslında 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde oynanmış bir oyundu bu ama o dönem İzmir'de olduğum için gidememiştim.Tiyatro festivali vesilesiyle bir kez daha oynadılar işte o zaman bu harika oyunları izleme fırsatı buldum.Hele de TBMM'de 18 Mart Çanakkale Zaferi vesilesiyle düzenlenen tiyatro oyununa kadın oyuncuları sahneye çıkarmama haberini okuduktan sonra.Rezillik vallahi rezillik ve asıl bunu yapmak günah.İnsanların emeğini,alın terini hatta kazandığı parayı hiçe saymak.Sırf kadın diye ... Neyse siyasi ya da gündem şeyleri konuşmayı hiç sevmiyorum hele de bloğuma taşımayı hiç sevmiyorum çünkü bu blog güzel şeyleri paylaşmak için var.
Dario Fo ve Franca Rame'nin kaleminden üç farklı kadın...
YALNIZ KADIN
Kocasından şiddet gören, kadınlığını, kimliğini, dişiliğini keşfedememiş, evde sürekli kilitli bırakılan yanlız bir kadın... Karşı apartmana yeni taşınmış komşusuyla, kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren, traji komik halini anlatan sohbeti...
BANT SİSTEMİ
Fabrikada işçi olarak çalışan genç bir kadının uyandığı andan itibaren başlayan günlük koşturmacası ve işe gitmek için hazırlanırken; insanı mekanikleştiren, robotlaştıran iş hayatı, fabrikada çalışan kadın, evde çalışan kadın, evlilik, aile kavramları üzerine düşündürücü ve eğlenceli serzenişi...
BEN ULRİKE BAĞIRIYORUM
68 kuşağının Almanya kanadının sosyalist devrimci bayan lideri.Kocasının kendisini aldattıktan sonra çocuklarıyla beraber evden kaçmış ve Andreas Baader’ın çetesi ile birleşip fikirleriyle sivrileşerek RAF’ın Baader-Meinhof çetesine adını vererek liderliğini yapmıştır.. Bir çok banka soygunu ve anarşist eylemlerden tutuklanmış. Son olarak 1972’de tutuklandığında cezaevinde polisler tarafından tam anlamıyla psikolojik işkenceye maruz kalmıştır. Günlerce yemek yememiş ve aşırı zayıflamıştır. Cezaevinde paranoyaklığı artınca Andreas Baader’le arası açılmış ve duruşmalara katılmamıştır.Günlüğünde bugünleri şöyle özetler ; “artık yaptıklarımı savunacak takatim ; düşüncem kalmadı , düşünecek bir şeyim kalmadı”ve bir gün cezaevindeki odasının penceresinin demirliğine kendini asarak intihar etmiştir.
MEDEA
Aşk için her şeyi göze alan güçlü ve soylu bir kadının ihanet karşısında neler yapabileceğini anlatır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...