Herkese merhabalar efenim,
Bugün dershane olmadığı için evde boş günümdü.Annemle dışarı çıkıp hem alışveriş hem de biraz yürüyüş yaptık hem de ders çalışıp hazır boşken bu kitabı da nihayet bitirebildim.Kitaba başlayalı 10 gün falan oldu neredeyse hem sağlık problemlerim yüzünden hem de kitabın ilk bölümlerinin beni pek de sarmaması nedeniyle elim kitaba hiç gitmedi ama kitapta zorla da olsa ilerledikçe bence kitap fazlasıyla açıldı ve içine aldı beni 10 günde bitiremediğim kitabı 2 saatte falan oturup bitiriverdim hatta uzun bir zamandan sonra bir kitap için gözyaşı bile döktüm.Kitapta çok fazla keskin dönüşler ve olaylar var Kuzey Kore'den bir kaçış macerası diyebiliriz aslında zaten yazarımız da yurtsuzluk kavramını çok fazla işleyen biriymiş.Kitap Kuzey Kore,Çin ve İngiltere'de geçiyor.Gerçek hikayalerin arasına masalllar ve biraz da büyülü gerçekçilik eklemiş yazar o noktadan sonra zaten kitap beni daha bi içine almaya başladı diyebilirim.
Kuzey Kore’nin kasvetli bir kentinde, yıllardır erkek çocuk hayaliyle yanıp tutuşan bir çiftin yedinci kızları dünyaya gelir. Deliye dönen baba, bebeği ormanda ölüme terk eder. Büyükanne yardımına koşup bebeğe Bari adını verir. Efsaneye göre bu, abıhayatı aramak için yollara düşen bir prensesin adıdır. İnsanların geçmişlerini okuyabilme yeteneğini büyükannesinden alan Bari, efsanedeki gibi kendi kaderini çizecek bir yolculuğa çıkacaktır.
Göçmenlerin, kentlerin bu yeni paryalarının yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle yüzümüze çarpan roman, bir Kore efsanesini günümüze taşıyor. Prenses Bari, Kore edebiyatının büyük ismi Hwang Sok-yong’dan çağımıza ışık tutan bir masal.