Herkese merhabalar efenim,
Ahmet Ümit serüveni kaldığı yerden tam gaz devam ediyor.Bu kitaptan sonra 2 kitabı daha var elimde okuyacağım onları da okuduktan sonra biraz ara vericem zaten koleksiyondan bir çok kitabı okumuş olcam diğer kalan kitaplar da elimde yok zaten şu anda ne zaman alırım pek de bilemiyorum üst üste okuduğum için bi süre almam diye düşünüyorum :D
Genelde hep tarihle cinayeti karıştıran ve bize sunan Ahmet Ümit bu sefer güncel bir olaydan bizleri vuruyor.2019 yılının biliyorsunuz ki kovidden önce en büyük sorunu Suriyeli göçmen olayıydı ve bir çok yazar da güncel olarak bu konuyla ilgilendiler.Bu kişilerden biri de Ahmet Ümit olmuş.Aslında kendisinin kitaplarına bakacak olursak kendisi muhalif bir yazarmış gibi görünüyor tıpkı Livaneli gibi ama ikisininde o dönemde Suriyeli göçü hakkında çıkan kitaplarında bi Suriyeli mülteci güzellemesi görüyorum maalesef ki.Livaneli'nin Balıkçı ve Oğlu kitabında da aynı şeyleri söylemiştim size hatırlarsanız.Bu göçmenlik olayı Türkiye'nin demografisini bozduğu ve bize hiç bir şekilde iyi bir şekilde yansımadığı için o insanlarla insani olarak empati kuramıyorum maalesef.Hele de böyle acı dolu bir tarihten gelmiş halk olarak o insanları hiç mi hiç anlayamıyorum anlamakta istemiyorum maalesef o yüzden bu tür kitaplar bana hep bi politik güzelleme gibi geliyor.Bu ülke maalesef en hümanist insanı bile bozuyor.İşin içinde çocuklar var maalesef ve en çokta çocuklardan vuruyorlar maalesef ki bizi.
Bu kitapta da pedofiliden ve bol bol Suriyeli göçmenlerden bahsediliyor.Karşılaştıkları insanlık dışı zorluklar,ölümler en çokta çocuk ölümleri ... Bu biraz şey parakdoksu gibi.Hani sorarlar ya hep vicdani değerleri ölçmek için Hitler'in çocukken görseniz öldürür müsünüz diye işte bu da öyle bir sorgu.Adalet kavramını insana sorgulatan bir kitap ama bazı yerlerde maalesef yine yazarın muhalifliğinden beklemeyeceğim türde göçmen güzellemesi hissettim bilemiyorum belki de artık bu göçmen meselesi şu anda alıp başını gittiği için Suriyeyi geç Afganların gelmesiyle bambaşka bir olaya dönüştüğü için çok daha hassas bir mesele olmuş durumda bizler için.Bilemiyorum arkadaşlar çok karışık konular bilemiyorum ...
Türk edebiyatında adı polisiye roman türü ile özdeşleşen Ahmet Ümit, 2019 yılında yayımlanan Kırlangıç Çığlığı adlı eseri ile okurlarını adalet kavramı üzerine düşünmeye davet ediyor. Zengin kurgusu ve sürükleyici temposu ile her sayfasında merak uyandıran Kırlangıç Çığlığı, toplumsal meselelere olan hassas yaklaşımı ile bir polisiye romandan daha fazlasını sunuyor. Sebebi ne olursa olsun katilliğin yüceltilemeyeceği gerçeğini vurgulayan roman, insanlığın bugününü sorgulamanızı ve sürekli değişen toplumsal gündemi yeniden gözden geçirmenizi sağlayacak.
Adalet Kişisel Çözümlerle Yerine Getirilebilir Mi?
Bireylerin adalet arayışı, her dönemde farklı trajedileri beraberinde getirmiştir. İster nefsi müdafaa olsun, isterse de var olmaması gerektiği düşünülen adi suç işlemiş kişiler… Eğer ortada bireyin yanı sıra toplum da varsa, adaletin birey kaynaklı çözümlerle “nihai olarak” sağlanamayacağı da kabul edilmelidir. Aksi takdirde toplumdaki vahşet eğiliminin artmasından başka bir sonuç elde edilemeyecektir. Kırlangıç Çığlığı romanında bu kabul edilmesi güç gerçekliğe ışık tutan Ahmet Ümit, sarsıcı hikayesiyle zihninizin yanı sıra vicdanınızı da harekete geçirecek.