Herkese merhabalar efenim,
Arjantin edebiyatından okuduğum ikinci bir kitaptan bahsedeceğim bugün kitap postunda.Can'nın Çağdaş Edebiyat kitapları serisinde hem kapak tasarımları aşırı güzel hem de değişik ülkelerden değişik konuların olduğu öyle güzel kitaplar var ki elimdeki kitaplar bitince onları almadan nasıl durucam bilmiyorum üstelik çok da pahalı ve sanırım bu gidişle daha da pahalanacak gibi duruyor :(
Toprak yiyerek o toprakla bağlantısı olan insanların hayatına dair vizyonlar gören Arjantinli bir kızın hikayesini anlatıyor.Normalde gıda dışı şeyler yemek psikoloji de pika sendromu olarak geçer ilk kitabı almadan önce konusunu da okumamıştım ve o sendromda olan bir kızı gibi düşündüm kitabı ama uzaktan yakından alakası dahi yok daha çok büyülü gerçekçilik dediğimiz akıma ait yarı fantastik tatta bir kitap diyebiliriz.Kısa kısa bölüm geçişleri olduğu için aslında okuması akıcı bir kitap ama benim şu sıralar kafam pek rahat olmadığından kitabı kesintilerle okudum o yüzden yeteri kadar akıcılık sağlayamadım bana rağmen hikayeden kopmadım diyebilirim.
Toprağı okşadım, avucumu kapadım, María’nın ve onca kızın, başka bir kadının bedeninden olma sevgili kızların gittiği yere açılan anahtarı elimde tutarak ayağa kalktım. Toprağı tutup yuttum, biraz daha, biraz daha, yeni gözlerim ortaya çıksın ve görebileyim diye. Her köşesinden adaletsizlik fışkıran Buenos Aires varoşlarında yaşayan isimsiz kız dürtülerine uyarak toprak yemeye başlayınca doğaüstü bir yeteneği ortaya çıkar: Toprakla temas edenlere dair gaipten görüntüler görebilmektedir. Kaybettiklerinin izini bulmak isteyen insanlar bahçesine toprak dolu şişeler bırakmaya başlar. Artık Toprakyiyen diye anılacak kız toprağın gizlediği ürpertici sırları çözerken bir yandan da kendi kaderini çizmeye çalışacaktır. Toprakyiyen’de Dolores Reyes kadın ve çocukların dibe itildiği, şiddetle şekillenen eril dünyanın karanlığına büyülü bir ışık tutuyor.