Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 46.günündeyiz.
Nisan ayı bir şekilde gelip geçti hatta Mart ayından daha hızlı bile geçti bence bakalım içeride Mayıs ayı nasıl geçecek ? Güney Kore'ye baktığım zaman şu anda orada hayat normale dönmüş yine tedbirlerini alarak yaşıyorlar maskesiz çıkmıyorlar sokağa ama şu anda yurt dışından gelenler hariç (onlarda hemen izole ediliyor) koronaya rastlanmamış.Umarım biz de yaza artık normal hayatlarımıza dönüş yapmış oluruz tercih döneminde çocuklarımla iş yerimde şöyle rahat rahat olmak istiyorum onlinedan tercih yaptırmak istemiyorum :(
Düşük IMDB li iyi fikir olan ama bir şekilde bir takım eksikliklerle o iyi fikri harcamış olan Fantastik filmleri izlemeye devam ediyorum :) Bunlardan ikincisi Harmony ...
Harmony doğarken annesini kaybetmiştir ve babasını da asla tanımamıştır. Ancak Harmony'nin hayatı diğer çocuklar gibi yetimhane yerine onu seven ve ona çok iyi bakıp onu anlayan bir kadının yanında geçmiştir. Fakat Harmony yaşıtlarından çok farklı bir yeteneğe sahiptir. Harmony'nin bu yeteneği insanların tüm korkularını kendi içine absorbe edebilmesidir. Harmony şu ana kadar hiç kimse ile arkadaşlık etmeden ve aşk nedir tatmadan yaşamıştır ama bu durum hayatına bir an da Mason denen bir gencin girmesi ile değişecektir. Harmony için Mason yeni ve endişe verici bir hayat gibi görünse de Harmony çok kısa zaman içerisinde aslında Mason ile karşılaşmasının hiç de tesadüfi olmadığını ve bu iki genç aşığı birbirlerine bağlayan çok daha özel bir bağ olduğunu anlayacaktır.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
2 Mayıs 2020 Cumartesi
1 Mayıs 2020 Cuma
Fantastik Film : Abigail
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 45.günündeyiz.
Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı ! Bugün eğer normal bir günde olsaydık kurum tatil olucak ve piknik yapmaya gidecektik :( Şu an da yine tatil bugün çalışmayacağım ama en fazla yapacağım şey elimde kahvem kitap,film,dizi üçgeni içinde kaybolmak.Hayır yanlış anlamayın bin şükür yine durumumdan şikayetçi değilim hele de bu zamanda hala çalışmak zorunda olan işçi ve sağlıkçı,emekçi kardeşlerimizi düşününce :( O yüzden her zaman her güne şükrederek uyanıyorum :)
Dün bahsettiğim üzere bir süre Korku/Gerilim sinemasına ara verdim o yüzden izlemediğim kıyı da köşe de kalmış olan Fantastik filmleri izliyorum.Bunlardan ilki Abigail isimli bu fikri çok güzel olan ama oyunculuklarla mahvedilmiş ve IMDB de en fazla 4.9 alabilmiş olan film.Film birçok fantastik evrenin ve konun karışımı gibi.Hem cyberpunk hem virüs salgını evreni hem de büyü evreni.Bu kadar dünya karışınca insan çok daha keyifli ve güzel bir film çıkar sanmışlar ama hem yönetmenin hem de oyuncuları beceriksiz olmasıyla harcanmış maalesef film o yüzden bu filme sadece "İyi denemeydi."diyebiliyorum :)
Abigail, dünyayı etkisi altına alan bir salgından uzak durmak için korunaklı bir alanda yaşayan genç bir kıza odaklanıyor. Genç bir kız olan Abigail, gizemli bir hastalık salgını yüzünden sınırları uzun yıllar önce kapatılan bir şehirde yaşamaktadır. Abby henüz 6 yaşındayken babası hastalığa yakalanınca şehir dışına gönderildi. O günden beri babasını bulmayı aklına koyan Abby, babasına ulaşabilmek için yetkililere karşı çıkmaya başlar. Genç kız bu sırada şehrin aslında sihir bir alan olduğunu öğrenir ve kendisinde olağanüstü yetenekler olduğunu keşfeder.
Karantinanın 45.günündeyiz.
Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı ! Bugün eğer normal bir günde olsaydık kurum tatil olucak ve piknik yapmaya gidecektik :( Şu an da yine tatil bugün çalışmayacağım ama en fazla yapacağım şey elimde kahvem kitap,film,dizi üçgeni içinde kaybolmak.Hayır yanlış anlamayın bin şükür yine durumumdan şikayetçi değilim hele de bu zamanda hala çalışmak zorunda olan işçi ve sağlıkçı,emekçi kardeşlerimizi düşününce :( O yüzden her zaman her güne şükrederek uyanıyorum :)
Dün bahsettiğim üzere bir süre Korku/Gerilim sinemasına ara verdim o yüzden izlemediğim kıyı da köşe de kalmış olan Fantastik filmleri izliyorum.Bunlardan ilki Abigail isimli bu fikri çok güzel olan ama oyunculuklarla mahvedilmiş ve IMDB de en fazla 4.9 alabilmiş olan film.Film birçok fantastik evrenin ve konun karışımı gibi.Hem cyberpunk hem virüs salgını evreni hem de büyü evreni.Bu kadar dünya karışınca insan çok daha keyifli ve güzel bir film çıkar sanmışlar ama hem yönetmenin hem de oyuncuları beceriksiz olmasıyla harcanmış maalesef film o yüzden bu filme sadece "İyi denemeydi."diyebiliyorum :)
Abigail, dünyayı etkisi altına alan bir salgından uzak durmak için korunaklı bir alanda yaşayan genç bir kıza odaklanıyor. Genç bir kız olan Abigail, gizemli bir hastalık salgını yüzünden sınırları uzun yıllar önce kapatılan bir şehirde yaşamaktadır. Abby henüz 6 yaşındayken babası hastalığa yakalanınca şehir dışına gönderildi. O günden beri babasını bulmayı aklına koyan Abby, babasına ulaşabilmek için yetkililere karşı çıkmaya başlar. Genç kız bu sırada şehrin aslında sihir bir alan olduğunu öğrenir ve kendisinde olağanüstü yetenekler olduğunu keşfeder.
30 Nisan 2020 Perşembe
Korku Filmi : Eli
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 44.günündeyiz.
Dün Ziya Selçuk'un açıklamasıyla birlikte 30 Mayıs'a kadar okulların ve elbette diğer eğitim kurumlarının açılması resmi olarak ertelenmiş oldu , güya biz 2 Mayıs da kurumu açmayı planlıyorduk ama her şey o kadar da iyi gitmiyor maalesef o yüzden evde kalmaya çalışmaya,kitap okumaya ve elbette film,dizi izlemeye devam ediyoruz.
Ben bu filmi izlediğim gece rüyamda kabuslar gördüm o yüzden bi süre Gerilim ve Korku filmlerine ara vericem :( Zaten psikolojim o kadar da iyi değil karantina sürecinde bir de kabuslarla falan hiç uğraşamam o yüzden en sevdiğim sinema olan korku sinemasını biraz ertelicem mecbur :(
Netflix filmlerden biri olan Eli ile devam ediyoruz.Sonu bir çok kişiyi yorumlarda okuduğuma göre şaşırtmış ama beni pek şaşırtmadı açıkçası çünkü bu tarz film çok fazla seyrettim çocuklar üzerinden yapılan korku beni diğer korku türlerine göre daha fazla etkiliyor sanırım :(
Miller ailesi, oğullarının otoimmun hastalığının tedavisi için son çare olarak steril bir malikaneye taşınır. Eli'ın gördüğü korkunç görüntüler halusinasyon olarak nitelendirilse de bu tuhaf evde uğursuzluk kol gezmektedir.
Karantinanın 44.günündeyiz.
Dün Ziya Selçuk'un açıklamasıyla birlikte 30 Mayıs'a kadar okulların ve elbette diğer eğitim kurumlarının açılması resmi olarak ertelenmiş oldu , güya biz 2 Mayıs da kurumu açmayı planlıyorduk ama her şey o kadar da iyi gitmiyor maalesef o yüzden evde kalmaya çalışmaya,kitap okumaya ve elbette film,dizi izlemeye devam ediyoruz.
Ben bu filmi izlediğim gece rüyamda kabuslar gördüm o yüzden bi süre Gerilim ve Korku filmlerine ara vericem :( Zaten psikolojim o kadar da iyi değil karantina sürecinde bir de kabuslarla falan hiç uğraşamam o yüzden en sevdiğim sinema olan korku sinemasını biraz ertelicem mecbur :(
Netflix filmlerden biri olan Eli ile devam ediyoruz.Sonu bir çok kişiyi yorumlarda okuduğuma göre şaşırtmış ama beni pek şaşırtmadı açıkçası çünkü bu tarz film çok fazla seyrettim çocuklar üzerinden yapılan korku beni diğer korku türlerine göre daha fazla etkiliyor sanırım :(
Miller ailesi, oğullarının otoimmun hastalığının tedavisi için son çare olarak steril bir malikaneye taşınır. Eli'ın gördüğü korkunç görüntüler halusinasyon olarak nitelendirilse de bu tuhaf evde uğursuzluk kol gezmektedir.
29 Nisan 2020 Çarşamba
Gerilim Filmi : Relatos Salvajes
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 43.günündeyiz.
Çok güzel bir gerilim filmi önerisiyle geldim sizlere.Türkçe çevirisi "Asabiyim Ben" olan bu İspanyol filmi birbirinden bağımsız hikayelerden oluşuyor aslında bütün bir film değil yani.Her hikayenin senaryosu,oyunculukları o kadar iyi ki ayrı ayrı olması pek batmıyor size ve keyifle izliyorsunuz.Bu filmi gerilim kategorisine aldım ama o kategoride ki filmler gibi değil pek aslında daha çok komik gerilim gibi gibi tam kategorisini de bilemedim tek diyeceğim izleyin siz filmi , tavsiyemdir :)
Kızgınlık ve öfkenin hüküm sürdüğü bir toplum içerisinde geçen hikayede aşk, nefret ve intikam duygusu olağanüstü şekilde işleniyor. Sistemin bir parçası haline gelmiş bozulmuş kişiliklerin ve karakterlerin şereflerine gölge düşmesini konu alan filmde kanunlar karşısında suçsuz birey veya bireylerin çaresiz bir şekilde dize getirilmesi ve öfkeyle dolup taşmasını çok iyi şekilde seyirciye aktarıyor. Kanunlar çerçevesinde bile olsa yolsuzluğun hüküm sürdüğü bir ülkede ne kadar sakin kalabilirsiniz ki…?
Karantinanın 43.günündeyiz.
Çok güzel bir gerilim filmi önerisiyle geldim sizlere.Türkçe çevirisi "Asabiyim Ben" olan bu İspanyol filmi birbirinden bağımsız hikayelerden oluşuyor aslında bütün bir film değil yani.Her hikayenin senaryosu,oyunculukları o kadar iyi ki ayrı ayrı olması pek batmıyor size ve keyifle izliyorsunuz.Bu filmi gerilim kategorisine aldım ama o kategoride ki filmler gibi değil pek aslında daha çok komik gerilim gibi gibi tam kategorisini de bilemedim tek diyeceğim izleyin siz filmi , tavsiyemdir :)
Kızgınlık ve öfkenin hüküm sürdüğü bir toplum içerisinde geçen hikayede aşk, nefret ve intikam duygusu olağanüstü şekilde işleniyor. Sistemin bir parçası haline gelmiş bozulmuş kişiliklerin ve karakterlerin şereflerine gölge düşmesini konu alan filmde kanunlar karşısında suçsuz birey veya bireylerin çaresiz bir şekilde dize getirilmesi ve öfkeyle dolup taşmasını çok iyi şekilde seyirciye aktarıyor. Kanunlar çerçevesinde bile olsa yolsuzluğun hüküm sürdüğü bir ülkede ne kadar sakin kalabilirsiniz ki…?
28 Nisan 2020 Salı
Gerilim Filmi : The Invisible Man
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 42.günündeyiz.
Çok gerilimli izlemesi çok zevkli bir filmden bahsedicem bugün sizlere.Baş rolünde oyunculuğunu her daim çok beğendiğimiz Elisabeth Moss ablamız var.Film beni başından sonuna kadar tatmin etti en çokta sonu tatmin etti elbette beni pek şaşırtan bir şey olmadı ama atmosferi,senaryo,çekimleri,oyunculuklar harika olunca geriye sadece arkamıza yaslanıp filmin keyfini sürmek kaldı , tavsiyemdir :)
Cecilia zengin ve akıllı bir bilim adamıyla evlidir. Ancak fiziksel ve duygusal şiddet içeren bu evlilikten kurtulman için Cecilia dostlarının yardımını alır ve ortadan kaybolur. Bir süre sonra Cecilia'nın kocası hayatını kaybeder ve akıl almaz servetinin büyük bir kısmını Cecilia'ya bırakır.
Karantinanın 42.günündeyiz.
Çok gerilimli izlemesi çok zevkli bir filmden bahsedicem bugün sizlere.Baş rolünde oyunculuğunu her daim çok beğendiğimiz Elisabeth Moss ablamız var.Film beni başından sonuna kadar tatmin etti en çokta sonu tatmin etti elbette beni pek şaşırtan bir şey olmadı ama atmosferi,senaryo,çekimleri,oyunculuklar harika olunca geriye sadece arkamıza yaslanıp filmin keyfini sürmek kaldı , tavsiyemdir :)
Cecilia zengin ve akıllı bir bilim adamıyla evlidir. Ancak fiziksel ve duygusal şiddet içeren bu evlilikten kurtulman için Cecilia dostlarının yardımını alır ve ortadan kaybolur. Bir süre sonra Cecilia'nın kocası hayatını kaybeder ve akıl almaz servetinin büyük bir kısmını Cecilia'ya bırakır.
27 Nisan 2020 Pazartesi
Kitap - Aşka Susamış Yukio Mişima
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 41.günündeyiz.
Yeni bir haftaya yine bir kitap postuyla başlayalım istedim.
İlk defa Mişima okudum Nisan ayı alışverişim de 2 kitabına şans vermek istedim ve 2 kitabında da benzer sonlar ve hisler üzerine yazmış Mişima sanırım yazarın tarzını anlamak için çok doğru kitaplarını seçmişim.Bu kitabında dul bir kadının kayınpederinin yanına yerleşmesini ve orada bir yandan kayın pederinin tacizlerine uğrarken bir yandan da evin hizmetçisine duyduğu aşkı anlatıyor ama ne aşk.Kitabın sonunda şaşıranlar olmuştur ama açıkçası ben kadının karakterine de yaptıklarına da kitabın sonununa da hiç şaşırmadım çünkü kadının psikolojisini çok iyi kavrayabildim hatta o kadar iyi kavramışım ki kitabı okumaya başladığım akşam kitabın bir sahnesi rüyama girdi :D İlk defa bir kitabın rüyama girdiğine şahit oldum.
Mişima okuması kolay ve akıcı kitaplar yazıyor olsa da bazı noktaları okurken bazen sıkıldım açıkçası kitaplarının genelde kısa olması Allahtan bunu daha katlanabilir kılıyor da kitap vasatlığa düşmeyip seviyesini korumayı başarabiliyor.
Aslan, kafesinden çıktığı anda, eski, vahşi aslan olduğu zamandakinden daha geniş bir dünyaya sahip olur. Hapsedildiği sürede onun için iki dünyadan başka dünya yoktur. Diğer bir deyişle kafesin içindeki dünya ile kafesin dışındaki dünya. Artık özgür kalmıştır. Kükrer.
İnsanlara saldırabilir. Onları yiyebilir. Yine de tatmin olamaz, çünkü ne kafesin içinde, ne de kafesin dışında bir üçüncü dünya yoktur.
Etsuko dört duvar arasında bir hayat sürmektedir. Gözü hep dışarıda olmuş kocası tifodan öldüğünde genç yaşta dul kalan kadın kendini kayınpederinin evinde bulmuş, yaşlı adamın rahatsız edici ilgisine boyun eğmeye mecbur kalmıştır. Tek tesellisi, evin hizmetçisi Saburo’ya olan aşkıdır. Ancak bu genç adamın sevgisini kazanmak için yaptıkları felaketini hazırlayacaktır. Yukio Mişima’nın ilk romanı Bir Maskenin İtirafları’ndan sonra yayımladığı Aşka Susamış, yazarın hayatı boyunca kalemine rehberlik etmiş sapkın ve saplantılı arzuyu ve sarsıcı şiddeti sahneye koyan, okuru yakalayan ve bırakmayan bir eser.
“Mişima’nın romanları çevresine korkunç ve iflah olmaz bir tuhaflık yayar; sanki sapkınlar için kurulmuş bir arafta geçiyor gibidirler.”
(Tanıtım Bülteninden)
Karantinanın 41.günündeyiz.
Yeni bir haftaya yine bir kitap postuyla başlayalım istedim.
İlk defa Mişima okudum Nisan ayı alışverişim de 2 kitabına şans vermek istedim ve 2 kitabında da benzer sonlar ve hisler üzerine yazmış Mişima sanırım yazarın tarzını anlamak için çok doğru kitaplarını seçmişim.Bu kitabında dul bir kadının kayınpederinin yanına yerleşmesini ve orada bir yandan kayın pederinin tacizlerine uğrarken bir yandan da evin hizmetçisine duyduğu aşkı anlatıyor ama ne aşk.Kitabın sonunda şaşıranlar olmuştur ama açıkçası ben kadının karakterine de yaptıklarına da kitabın sonununa da hiç şaşırmadım çünkü kadının psikolojisini çok iyi kavrayabildim hatta o kadar iyi kavramışım ki kitabı okumaya başladığım akşam kitabın bir sahnesi rüyama girdi :D İlk defa bir kitabın rüyama girdiğine şahit oldum.
Mişima okuması kolay ve akıcı kitaplar yazıyor olsa da bazı noktaları okurken bazen sıkıldım açıkçası kitaplarının genelde kısa olması Allahtan bunu daha katlanabilir kılıyor da kitap vasatlığa düşmeyip seviyesini korumayı başarabiliyor.
Aslan, kafesinden çıktığı anda, eski, vahşi aslan olduğu zamandakinden daha geniş bir dünyaya sahip olur. Hapsedildiği sürede onun için iki dünyadan başka dünya yoktur. Diğer bir deyişle kafesin içindeki dünya ile kafesin dışındaki dünya. Artık özgür kalmıştır. Kükrer.
İnsanlara saldırabilir. Onları yiyebilir. Yine de tatmin olamaz, çünkü ne kafesin içinde, ne de kafesin dışında bir üçüncü dünya yoktur.
Etsuko dört duvar arasında bir hayat sürmektedir. Gözü hep dışarıda olmuş kocası tifodan öldüğünde genç yaşta dul kalan kadın kendini kayınpederinin evinde bulmuş, yaşlı adamın rahatsız edici ilgisine boyun eğmeye mecbur kalmıştır. Tek tesellisi, evin hizmetçisi Saburo’ya olan aşkıdır. Ancak bu genç adamın sevgisini kazanmak için yaptıkları felaketini hazırlayacaktır. Yukio Mişima’nın ilk romanı Bir Maskenin İtirafları’ndan sonra yayımladığı Aşka Susamış, yazarın hayatı boyunca kalemine rehberlik etmiş sapkın ve saplantılı arzuyu ve sarsıcı şiddeti sahneye koyan, okuru yakalayan ve bırakmayan bir eser.
“Mişima’nın romanları çevresine korkunç ve iflah olmaz bir tuhaflık yayar; sanki sapkınlar için kurulmuş bir arafta geçiyor gibidirler.”
(Tanıtım Bülteninden)
26 Nisan 2020 Pazar
Müzik - Aya Nakamura Djadja
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 40.günündeyiz.
Bugün pazar o yüzden haftayı şu sıralar dinlemeyi çok sevdiğim bir şarkıdan ve şarkıcıdan bahsederek kapayalım istedim.Bir hafta daha fütursuzca geçip gitti :)
Aya Nakamura'nın bu şarkısını ben IG de Danla Biliç ve Cemal Can oynarken keşfetmiştim şarkı acayip hoşuma gitti o yüzden hemen Youtube'dan araştırdım şarkı Fransızca , Fransızca şarkılara pek yabancı olmadığım için Aya'nın bir çok şarkısını daha dinleyip beğendim haftaya da o şarkısını paylaşırım :)
Karantinanın 40.günündeyiz.
Bugün pazar o yüzden haftayı şu sıralar dinlemeyi çok sevdiğim bir şarkıdan ve şarkıcıdan bahsederek kapayalım istedim.Bir hafta daha fütursuzca geçip gitti :)
Aya Nakamura'nın bu şarkısını ben IG de Danla Biliç ve Cemal Can oynarken keşfetmiştim şarkı acayip hoşuma gitti o yüzden hemen Youtube'dan araştırdım şarkı Fransızca , Fransızca şarkılara pek yabancı olmadığım için Aya'nın bir çok şarkısını daha dinleyip beğendim haftaya da o şarkısını paylaşırım :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney
Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...