20 Mayıs 2021 Perşembe

Aile Filmi : Dora and the Lost City of Gold

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün Netflix de yer alan bir aile filmi var film postumuzda ! Dora'nın çizgi film versiyonunu ben küçükken izlediğimi hatırlıyorum şimdi live action olarak filmini de görmek beni mutlu etti ailecek de izleyebileceğiniz çok eğlenceli bir çocuk filmi diyebilirim :)

Dora, doğayla iç içe büyümüş bir kızdır. Hayatının büyük bölümünü ailesiyle birlikte ormanları keşfederek ve doğayla iç içe geçirmiştir. Ancak şimdi Dora'nın önünde onu balta girmemiş ormanlardan çok daha fazla korkutan bir macera vardır ve bu maceradan kaçma şansı yoktur. Artık liseye gitmek zorundadır. Her zaman bir kaşifin ruhunu taşıyan genç Dora hızla kendine arkadaşlar bulur. En yakın arkadaşı olan maymun Boots, Diego ve bir grup ayaktakımı kısa sürede Dora'nın en yakın arkadaşı olur. Yeni arkadaş grubu, genç Dora'nın ailesini kurtarmak ve kayıp İnka uygarlığının arkasındaki tahmin edilemez gizemi çözmek için rengarenk bir maceraya atılırlar.

19 Mayıs 2021 Çarşamba

Kitap - Bir Dinozorun Anıları Mina Urgan

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün 19 Mayıs ! Herkesin Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun !

Bugün kitap postundan bahsedeceğiz.19 Mayıs'ın çılgın coşkularla kutlandığı o müthiş yıllar Cumhuriyet yıllarına götürüyor bizi Mina Urgan.Kendisinin daha önce çevirisini yaptığı bazı kitapları okumuştum o yüzden ismine aşinaydım kendi yazdığı bir anı bir de gezi kitabı varmış bunu da öğrenince geçtiğimiz aylarda yaptığım kitap alışverişlerinin birinde Urgan'nın bu iki kitabını da almıştım.Mina'yı gerçekten çok sevdim kendisi istemese de keşke daha çok yaşasaydı onun gibi bir duayenle tanışmayı çok isterdim ama maalesef ki milenyumun başında vefat etmiş kendisi.gerçi ülkenin şimdi ki halini görse zaten kalp krizinden giderdi kadıncağız.Kendisi solcu ve oldukça elit bir hanfendi.Tabi solculuk ve elitlik anlayışı da elbette kendisine özel :) Bu anı kitabını okuyunca bir çok yazarın edebiyat dışındaki özel yaşamlarında ki hallerine tanık olup hem de o güzelim yılların güzelliğine ve Türkiye'nin nasıl hazin bir şekilde değiştiğine şahit oluyorsunuz ...

İngiliz edebiyatı 'duayenimiz' Mina Urgan, bu kez anılarıyla, bir yaşama ustası olarak karşımızda.

Mina Urgan 'Bir Dinozorun Anıları"nda açık yürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni... Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Atatürk ve başka pek çok isimle zenginleşmiş bir ömrü..."

Oğuz Atay'ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye, öyle benziyordu ki, ona elimi uzatınca 'miyaaav' diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde 'tanıştığımıza memnunum' deyince şaşırıp kaldım."

Mina Urgan'ın anılarını bazen coşkuyla bazen buruklukla ama hep gülümseyerek okuyacaksınız.

18 Mayıs 2021 Salı

Dram Filmi : Nomadland

 Herkese merhabalar efenim,

2021 Oscar'ı kazanan Nomadland filmi oldu biliyorsunuz ki ! O yüzden bu yıl bir çok aday filme hakim olmasam bile bu filmi izlemek istedim.Korona başladığından beri bir çok insan şehir hayatından ya da genel hayatından kaçma eğilimi göstermeye başladı.İnsanların yakınları öldü ve zihinlerde şu sorular yankılanmaya başladı "ben ne için bu kadar çalışıyorum?""Bir ev satın almak,araba almak için mi ömrümü geçiriyorum?".Kapitalist sistemle birlikte insanlar bu soruları aslında zaten sormaya başlamıştı ve bence bu filmde bu sorguyu artık belli bir yaşa gelince daha çok sorgulamış ve en sonunda bir karavan ve bir grup insanla doğada yaşamaya başlayan bir kadını anlatıyor.Soğuk ve gri manzaraların olduğu bir yalnızlık filmi aslında ...

Three Billboards Outside Ebbing, Missouri filminden tanıdığım Frances Mcdormad baş rolünde ... 

60’lı yaşlarında olan Fern, Nevada kırsalında yaşamaktadır. Şehirdeki ekonomik çöküşten etkilenen Fern, neredeyse tüm malını kaybeder. Bu durumun ardından Fern, minibüsünü bir karavan haline getirip, modern bir göçebe olarak yola koyulur.

17 Mayıs 2021 Pazartesi

Kore Dizisi : Mouse

Herkese merhabalar efenim,

Bloglarda çok övülmesi üstüne tarzım olmayan güncel bir Kore dizisi izledim ve izlediğim en iyi K-Dramlardan biriydi diyebilirim."Bebeğinizin psikopat olacağını ve insanları öldüreceğini bilebilseydiniz yine de onu yaşatır mıydınız ?" sorusu temasıyla başlayan psikolojik ve polisiye gerilim tadında bir dizi.Yaklaşık bi ilk 7-8 bölümü gerçekten acayip heyecan vericiydi bir nefeste izledim resmen ama dizi daha sonra ki bölümlerde tuhaf bir yere evrildi işin içine bir çok seri katil girip çıktı ana konuya asıl dizi bağlandı ama ben yine de ilk bölümleri daha çok sebdim "keşke ana konuya bağlanmayaydı" dedim :D Dizi Kore de de baya bir sevildi hatta dizi bitince daha sonrasında özel ek bölümler falanda yayınlandı.

Konusu:

Dizi, psikopat insanları daha anne karnındayken belirleyen bir testin dünyada nasıl bir etki  oluşturacağına ve "Karnındaki çocuğun bir psikopat olacağını bilsen, onu doğurmak ister miydin?" sorusuna odaklanıyor.

Karakterleri:

Lee Seung-Gi dizide çaylak bir polis memuru olan Jung Ba-Reum karakterini canlandırmaktadır. Dik başlı olduğu kadar da dürüst bir insandır ve adaleti sağlamak için elinden geleni yapmaktadır. Bütün bir ulusu korkutan psikopat bir katil ile karşı karşıya kaldıktan sonra tüm hayatı değişir.

Lee Hee-Joon dizide bir dedektif olan Koo Moo-Chi karakterini canlandırmaktadır. Anne ve babası genç bir çocukken cinayete kurban gider. Ebeveynlerinin intikamını almaya kararlıdır. Bu yüzden yasaları çiğnemeyi umursamaz ve suçluları yakalamak için gereken her türlü yola başvurur.

16 Mayıs 2021 Pazar

Gerilim Filmi : Things Heard & Seen

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün Netflix de izlediğim yeni gelen bir film var baş rolünde Amanda Seyfrıed oynuyor.Onu izlemeyeli uzun zaman olmuştu özlemişim beyaz perdede görmeyi :) Bir romandan uyarlanan bu film gerilim/gizem kategorisinde diyebiliriz sonunu baştan yine elbette tahmin etmeye çalıştım ama tam olarak bilemesem de baya bi yaklaşmışım diyebiliriz :) İzlemesi keyifli ortalara doğru biraz tempo düşerse de sonuna doğru yine haraketlenen tam da pazar sineması tadında bir film :)

Manhattan'da yaşayan genç bir çift, Hudson Vadisi’ndeki tarihi bir kasabaya taşınır. Yeni hayatlarına alışmaya çalışırken çift, çok geçmeden evliliklerinin tıpkı bulundukları yerin tarihi gibi karanlıkta olduğunu keşfeder.

15 Mayıs 2021 Cumartesi

Kore Dizisi : Oh My Ladylord

Herkese merhabalar efenim,

Oldukça eğlenceli ve güzel bir şekilde başlayan ama sonrasında aşırı saçmalayan ve hayal kırıklığı yaratan güncel bir Kore dizisinden bahsetmek istiyorum size.Nana'yı da Lee Min Ki'yi de oldukça severim ve bence oldukça yakışan bir çift olmuş.Nana enerjisi çok yüksek çok değişik bir yüz tipi olan bir kadın (en azından bana öyle geliyor) , Lee Min Ki genelde de olduğu gibi burda da çok soğuk bir adamı oynuyor (adamın gerçek halide böyleymiş gibi geliyor bana artık).Zıt kutupların kimyası da bence bu diziyi güzel hale getirdi derken dizi romantik komediden bi 10 bölüm sonra aşırı saçma bir şekilde drama bağlıyor ve aşırı da sıkıcılaşıyor :(

Konusu:

Dizi, romantik bir ilişkisi olmayan bir senarist ile romantik ilişkilerde beceriksiz olan popüler bir oyuncunun etrafında dönmektedir.

Karakterleri:

Lee Min-Ki dizide Güney Kore'deki en iyi gerilim senaristti olan Han Bi-Soo karakterini canlandırmaktadır.

Nana dizide popüler bir oyuncu olan Oh Joo-In karakterini canlandırmaktadır. Çoğunlukla romantik-komedi türündeki dizilerde rol almasına karşın kendi ilişkilerinde berbat birisidir.

14 Mayıs 2021 Cuma

Kitap - Kızların Suskunluğu Pat Barker

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine kitap postumuzla devam ediyoruz !

Yine kitap bloglarında ve çok satanlarda görüp konusuna hiç bakmadan aldığım bir kitap.Ben Kirke tarzında tamamen mitolojik karakterleri kurgu çerçevesinde birleştirip okuyucuya sunan bir kitap.Ben Kirke kitabında da aynı yorumu yapmıştım bu kitap hakkında da aynı yorumu yapıcam sanırım.Kitap okurken çok yormuyor akıcı bir kitap sonuna kadar kendini okutturuyor ama mitolojiyi aşırı seven biri değilim o yüzden çok dikkatimi çeken ya da severek okuduğum bir kitap olmadı sadece sonunu biran önce getirmek istedim o kadar.

Onu görmeden önce sesini duydum: Çığlığı surlarımızın içinde yankılanıyordu. Tanımak için onu görmenize gerek yoktu, şanı savaşacağı yerlere önceden gelirdi: Yüce ve zeki Akhilleus, tanrılara benzeyen Akhilleus… Ondan bahsederken bu isimlerin hiçbirini kullanmazdık. “Kasap” derdik biz ona.

Beni kendi şehrimden, tahtımdan kopardığı gün eski hayatıma dair her şey ardımda kaldı. Troya’yı almak üzere yola çıkmış bir ordunun kölesi, kardeşlerimi ve kocamı öldürmüş Akhilleus’un odalığıydım artık. Kim olduğunu önemsemediği bir ganimettim onun için, fazlası değil.

Neyi mi önemserdi peki? Şanını… çünkü pazarlık böyle yapılmıştı, hilekâr tanrıların ona verdiği söz buydu: Troya surları altında erken bir ölüme karşılık ebedi şan ve şeref. Ve ölümü yakındı, bunu biliyordu.

Ama bu hikâye savaşın nasıl şanlı olduğunu, erkeklerin ne kadar cesurca çarpıştığını anlatmayacak, o defalarca yapıldı. Hayır, bu tarihte unutulmaya zorlananların hikâyesi. Yine de unutulmayacağız, yıllar sonra bile anneler çocuklarına Troya şarkılarını söyleyecek, biz de onların rüyalarından eksik olmayacağız… kâbuslarından da.

Kızların Suskunluğu’nda Pat Barker, Troya Savaşı’nı Akhilleus, Odysseus ve Agamemnon gibi intikam peşindeki erkeklerin değil, onların gölgesinde kalan bir kadın olan Briseis’in gözünden anlatıyor ve İlyada destanına yepyeni bir bakış açısı getiriyor.

Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...