Herkese merhabalar efenim,
Bugün kitap postunda Livaneli'nin son kitabı olan Balıkçı ve Oğlu kitabı var.Livaneli yeni kitap çıkardığında konusuna bile bakmadan alıyorum hemen öyle bir yazar yani benim için :) Okumadığım çok az kitabı vardır onları da yakın zamanda temin edip okumak istiyorum.Murakami'den önce en sevdiğim yazardı :) Bu kitabı daha çok öykü gibi ama sanırım roman formatında (tam da emin olamadım.) Hemigway'in "Yaşlı Adam ve Deniz" romanı geldi ilk olarak aklıma zaten Livaneli'de o kitaba atıfta bulanarak bu kitabı yazmış kendisininde en sevdiği yazarmış :) Kitabın sonunda yazar ile yapılan mini bir söyleşi de konmuş bence kitabı daha değerli kılmış.
Livaneli bu kitabında yine Türkiye'nin güncel bir sorununa parmak basmış.Göçmenler ! Kimimiz ırkçı kimimiz insancıl kimimiz de ortada bir tavır sergiliyoruz bu duruma.Ben bu konuda biraz ortada kalanım ülkemiz bence yeterince zengin ya da refah bir ülke değilken dışardan göçmen alınması ve onlara istihdam sağlanması ne kadar uygun bir şey bilemiyorum benim insanım iş bulamazken o insanların devlet politikası ile iş bulması ... Akla böyle sorular gelince hele de şimdi o internette gördüğümüz Afgan erkeklerin sürüler halinde kadınsız,çocuksuz ellerini kollarını sallaya sallaya memleketimize girmeleri ... Zaten bu ülkede kendi ırkımızdaki erkeklerden yeterince korunamıyoruz bir de ne üdüğü belli olmayan erkeklerden korkucaz şimdi.Bunları düşünmesi başka bir taraf ... Livaneli'yi bu hümanist yaklaşımından dolayı hor görmüyorum ya da eleştirmiyorum yanlış anlamayın ama duygusallık bir yana mantık bir yana ...
Toplumsal konulara duyarlılığı ile tanınan edebiyatçı ve fikir adamı Zülfü Livaneli, bu kez Ege balıkçılarının ve hayal kurmaktan bile mahrum bırakılan göçmenlerin kaderine eğiliyor. Usta edebiyatçı Livaneli, Balıkçı ve Oğlu ile son yılların en can yakıcı ve büyük dramı “göçmenliği” balıkçı Mustafa, Mesude ve Samir bebek üzerinden anlatıyor. O güne dek sıcak evlerinde televizyondan izledikleri haberlerden aşina oldukları ölü insan bedenleri ve yarı ölü bir bebek evliliklerinin tam ortasına düşerek bir bomba etkisi yaratıyor; aile ilişkilerini bambaşka bir çehreye büründürüyor. Balıkçı ve Oğlu, Ege’nin tarihinden bugününe, balık çiftliklerine ve rant hırsıyla dağlara, kıyılara saldıran şirketlerin yarattığı ekolojik yıkıma dair çok şey söylüyor. Bunun ötesinde göçmenlerin bir bilinmeze doğru göze aldıkları yolculuğu, hayatta kalma çabalarını ya da ölümü; kısacası “deryaya yakın, dünyadan uzak” yaşamlarını odağına alıyor. Livaneli’nin belki de en şiirsel romanı olan Balıkçı ve Oğlu; aile, aşk, ebeveynlik, evlat, kadın dayanışması, dostluk, göç, doğa üzerine çağdaş bir epope. Zülfü Livaneli’nin, uzun bir aradan sonra yazdığı ve heyecanla beklenen yeni romanı Balıkçı ve Oğlu, ustalıkla seçilen tasvirlerle okurun zihninde capcanlı bir anlatı oluşturuyor.