27 Mayıs 2024 Pazartesi

Korku Filmi : Late Night With The Devil

 Herkese merhabalar efenim,

Cumartesi ve pazar günleri evde olduğum için genelde ıvır zıvır alarak (haftalık yaptığım diyetin ödülü olarak) film izliyorum.Şu sıra yine 2023 ve 2024 senesinde çıkan korku filmlerine sardım.Bunlardan ilk seçtiğim konusu itibariyle beni çeken ve yorumları da oldukça iyi olan  Late Night With The Devil filmi oldu.Klişe şeytan filmlerinden gibi görünse de bir Talk Show minvalinde çekilen ve kaset gibi izletilip seyirciye sunulan bir film.Fikirler efektlerden daha iyi.Filmdeki şeytan efektleri biraz kan ağlıyor gibiydi o kısımlarda korkmak yerine güldüm açıkçası :D Bunlar dışında finaline kadar izlemesi keyifli bir korku filmi olmuş.

1977 yılında geçen film, Cadılar Bayramı’nda yapılan 'Gece Baykuşları' isimli talk show'da yaşananları konu alıyor. 

Johnny Carson'ın rakibi Jack Delroy (David Dastmalchian), bütün ülkede uykusuzluk yaşayanların başvurduğu 'Gece Baykuşları' talk show'unun sunucusudur. Dizinin reytingleri Jack'in karının trajik ölümüyle düşüşe gecer. Talihini geri kazanmak için çaresiz kalan Jack, 31 Ekim 1977'de eşi benzeri olmayan bir Cadılar Bayramı etkinliği planlar. Fakat kötülüğü Amerika'nın oturma odalarına salmak üzere olduğunun farkında değildir.



Kitap - Samsun Kitap Ağacı İle Mayıs Ayı Kitabı Söyleme Bilmesinler Şermin Yaşar

 Herkese merhabalar efenim,

Dün Kitap Ağacı ile toplantımız vardı.Mayıs ayı için çok okumak istediğim ama bir türlü denk gelemediğim bir yazar olan Şermin Yaşar'ın ilk romanı olan Söyleme Bilmesinler'i okuduk ve tartıştık elbette.Kitabı 2 günde falan bitirdim.Akıcı,okuması kolay ve çok bizden hikayeleri barındıran bir kitap.Gerçekten böyle hayat hikayelerinin olduğunu bizzat kendi sülalemden biliyorum.Herkesin kendine ait bir yaşam hikayesi var ve bir olaya karşı herkes kendi açısından bakarak anlatıyor.Bu kitapta kardeşlerden ve  onların gelinlerinden oluşan büyük bir ailenin hikayesine tanık oluyoruz ve her karakterin ayrı ayrı kendi ağzından kendi açısından dinliyoruz.

Şermin Yaşar, Söyleme Bilmesinler’de, kalabalık bir ailenin ilk bakışta sıkı örülmüş gibi görünen nakışlarını ilmek ilmek çözüyor. Hem de roman kahramanlarına ayrı ayrı söz hakkı vererek yapıyor bunu. “Herkesin hikâyesini dinledin. Haydi, şimdi sen anlat: Aslında ne oldu, nasıl oldu?” diyor adeta. Karakterleri konuştukça çözülen bir sırlar yumağı, Söyleme Bilmesinler. Yumak çözüldükçe iplerin uçları nerelerden çıkmıyor ki…



25 Mayıs 2024 Cumartesi

Kitap - Tanca'ya Gece Feribotu Kevin Barry

 Herkese merhabalar efenim,

Yine okuldaki edebiyat hocamızın bana beğendiği kitabı rastgele bir şekilde okumam için verdi.Kitap İrlanda edebiyatı olsa da olaylar İspanya'nın Malaga şehrinde geçiyor.Tanca da Fas ta bulunan İspanya ya çok yakın bir şehir.İki ülke arasındaki yere feribot ile geçiliyormuş bu kitaptan sadece bunu öğrendim açıkçası çünkü kitap okunmak açısından akıcı olsa da ne karakterler ne de olaylar beni kendine çekebildi.Daha çok diyaloglardan ve kopuk kopuk olay akışından oluşuyor.Aramızda kalsın edebiyat hocamız bu kitabın neresini beğendi pek bilemedim :( 

Yaşını başını almış iki İrlandalı adam, beraber yıllarca uyuşturucu kaçakçılığı yapmış Maurice Hearne ve Charlie Redmond, İspanya’daki Algeciras limanında, Maurice’in uzun zamandır görüşmediği kızının yolunu gözlüyorlar: Ufak tefek, güzel, rastalı kız ya Tanca’dan gelen bir feribottan inecek, ya Tanca’ya giden bir feribota binecek. Hangisi, bilmiyorlar. Akla bir başka İrlandalının, Beckett’in trajikomik berduşlarını getiren bu iki eski dost, limanda uyanık geçirdikleri gece boyunca, bir yandan uzak –ve trajik– bir geçmişe dönüyor, bir yandan da uzun –ve komik– bir diyaloğu sahneliyorlar.

Tanca’ya Gece Feribotu, iki kocamış sokak filozofunun acıklı, şiddetli ve eğlenceli hikâyesi. Dostlukla düşmanlık, pişmanlıkla kabulleniş, hayat bıkkınlığıyla bilgelik, kaderle karar arasındaki sınırları bulandıran, yoğun bir roman.



21 Mayıs 2024 Salı

Kitap - Mavi Bilet Sophie Mackintosh

 Herkese merhabalar efenim,

Amazon indiriminde gördüğüm ve merak edeip aldığım bir kitap.Ben daha çok polisiye bir kitap olduğunu düşünmüştüm nedense ama bir kadın distopyasıymış kitap.Bazen kitapları sırf kapaklarını beğendiğim için aldığımdan rastgele bir konu yüklüyorum bahtıma ne çıkarsa gibi bir durum oluyor.

Aslında distopya çok daha geniş bir kavramı kapsıyor bence.Bu kitaba distopya demek çok yavan da gelebilir çünkü hayat ve çevre tasvirinde başarısız çok sınırlı bir yerde kalmış bir kitap.Sadece kadınların anne olmak ya da olmamak adına sınırlandırma getirilmesini okuyoruz dünya tasvirine dair bir şey yok.Bir yerden sonra tekrara düşmüş bir kitap bence ve akıcılık sekteye uğramış bu konuda da.

Calla kura sisteminin nasıl işlediğini biliyor. Herkes gibi… İlk kanamanda bunu kura merkezine bildirip nasıl bir kadın olacağını öğreniyorsun. Beyaz bilet sana evlilik ve çocuk kazandırıyor. Mavi biletse kariyer ve özgürlük... Böylece seçme yükümlülüğünden kurtulmuş oluyorsun. Ve bir kez biletin kesildi mi, artık geri dönemiyorsun. Ancak ya sana uygun görülen yanlış bir hayatsa?

Mavi biletli Calla kaderini sorgulamaya başladığında kaçıp gitmek zorunda kalır. Ancak hayatta kalması kura merkezinin ve sistemin toplum dışına attığı kadınlardaki nitelikleri benimsemesine bağlı olacaktır. Karnında büyümekte olan bebeğiyle umutsuzluk içinde kaçan Calla, bir yandan da merkezdekilerin onu kendisinden daha iyi tanıyıp tanımadığı düşüncesiyle mücadele edip tehlike içinde anneliğe hazırlanmaktadır.



20 Mayıs 2024 Pazartesi

Kore Dizisi : The 8 Show

 Herkese merhabalar efenim,

Bünyenin tamda bu şekil bir Kore dizisine ihtiyacı vardı.Bir yarışma ile bir mekanda toplanan insalar.Tabi ki izlediğimde ilk aklıma Squid Game geldi 2.sezon gelmeden bu dizinin gelmesi iyi oldu bence.8 bölümlük izlemesi keyifli bir yapım,bu tarz "toplanmalı" dediğim yapımları seviyorsanız kesinlikle Netflix'e en yakın zaman uğrayın.

Sekiz katlı gizemli bir binada mahsur kalan sekiz kişi, zaman geçtikçe para kazandıkları heyecan verici ama tehlikeli bir yarışmaya katılır.



11 Mayıs 2024 Cumartesi

Kitap - Okçunun Yolu Paulo Coelho

 Herkese merhabalar efenim,

 Yağmurlu bir haftasonundan merhabalar.Mayısın ortası geldi neredeyse ama Samsun da hala dolu falan yağıyor ve haftaya da havalar 14-15 derece seyrinde gidiyor.Mayıs sonuna doğru düzelir inşallah havalarda biz de gezmelere başlarız.

Paulo Coelho çok sevdiğim ve üniversite zamanımdan beri denk geldikçe okuduğum bir yazar.Külliyatını tamamlamaya çalışıyorum şu sıralar Amazon da indirime girdikçe alır okurum diye düşünüyorum.İlk olarak son kitabı olan ve Mete Gazoz ile adını geçiren "Okçunun Yolu" adlı kitabından başladım.Aslında bir hikaye ya da roman değil bu kitap içinde illüstrayonlardan oluşan bir öğreti kitabı.Okçuluk felsefesi adı altında kişisel gelişim diyebiliriz bir nefeste okunan kısa ama etkileyici bir kitap.Spora ilgisi olan bir insan olsaydım okçu olmak isterdim.

Ülkenin en mahir okçusu Tetsuya bir köyde mütevazı bir marangoz olarak yaşamını sürdürmekteyken bir gün uzak diyarlardan gelen bir okçu ona meydan okur... Tetsuya bu meydan okumayı kabul ederek okçuluk felsefesini hem yabancı okçuya hem de köyün delikanlılarından birine aktaracaktır.



10 Mayıs 2024 Cuma

Kitap - Bir At Bara Girmiş David Grossman

 Herkese merhabalar efenim,

Bu kadar illet bu kadar oku oku bitmeyen bir kitap daha görmedim.Üstelik Man Booker ödüllü bir kitap.Sırf İsrail kitabı diye verdiler herhalde bu kitabı.Yoksa ne mizahı mizah ne içinde adam gibi bir olay oluyor ne adam akıllı bir hikaye bi seri düğüm çözüm var ne başka bir şey.Bir adam var saçma sapan dramatik bir komedyen olan yıllardır görüşmediği çocukluk arkadaşını standup gösterisine davet ediyor ve kendisi hakkında gözlemlerde bulunmasını ve kendisini eleştirmesini rica ediyor.Kitabın çoğunluğu adamın standup gösterisinde ki anlattıkları ile geçiyor ve cidden berbat bir kitap.

Kitap 200 sayfa kadar ama 95 sayfa anca dayanabildim daha fazla kitaba devam edecek gücüm kalmadı Nisan ayı boyunca elimde süründü resmen bence hakkı bu kadardı çok bile zaman tanıdım :)

Yarım kalan öyküler, söylenmeyen sözler, beklenmedik darbeler... Kitapları otuzu aşkın dilde okunan büyük yazar David Grossman, ustaca kurguladığı bu çarpıcı metinde son sayfasına değin soluk kesen bir öykü anlatıyor ve okurunu, sahnesinde tuhaf bir adamın, Dovaleh G.'nin dikildiği komedi kulübünün kapılarından içeriye sokuyor. Dovaleh G., parlak spotların altında, onu meraklı gözlerle izleyen seyircinin karşısında hayatını temize çekiyor ve adeta bir psikiyatrın koltuğunda uzanmışçasına geçmişin loş dehlizlerine dalıyor. Ters köşelerle dolu bir gösteri bu; sahnedeki adam kendi hikayesini anlatıyor ve bu hikayede espriler, seyircinin suratında birer yumruk gibi, birer tokat gibi patlıyor.



Kitap - Ne Yaptığını Biliyorum Alice Feeney

 Herkese merhabalar efenim, Uzun bir zaman sonra okuduğum en heyecanlı,akıcı ve sonunu tahmin edemediğim gerilim,polisiye kitabı oldu.Booktu...