Herkese merhabalar efenim,
Normalde bu kitabı Kitapağacı kulübü ile Temmuz ayı kitabı olarak seçmiştik ve ben de alıp okumuştum ama gruptan buluşmaya son 1 hafta kala moderatörlerin yoğunluğu olduğu için bu ay ve Ağustos ayı için toplantı olmayacağını duyurdular.Yani son hafta da söylendiği için biraz bozuldum açıkçası ama ne yapalım yine de Ayşe Kulin sevdiğim için bir şekilde alıp okuyacaktım zaten.Akıcı bir kitap her zaman ki gibi ayrıca çok da kısa ama gerçekçilik açısından öyle kötü ki.Karakterlerin tepkileri,olayların akışı falan okurken saçmalığına güldüm resmen.Ayşe Kulin'i seviyorum ama şu halktan kopuk burjuva halini kitaplarına yansıtması çok sinirimi bozuyor.
“Gece ertesi sabaha kavuştuğunda Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni bir dönem başlamıştı.”
27 Mayıs 1960. Ülkedeki tüm vatandaşlar askerî darbe haberiyle uyanıyor sabaha. Sokaklarda tanklar, radyodan yükselen bültenler, düşmeyen telefonlar, ulaşılamayan dostlar...
Usta romancı Ayşe Kulin, tek mekânda kurguladığı ve dört gün üç gecelik bir zaman dilimini kapsayan romanında, 1960 darbesini, okurunu sıradan görünen ama içinde hiç de sıradan olaylar yaşanmayan bir apartman dairesine konuk ederek anlatıyor. Her ayrıntısı incelikle işlenmiş Dört Gün Üç Gece, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin unutulmaz hadiselerinden birine farklı bir yöntemle, aşkla, ayna tutuyor.