6 Temmuz 2020 Pazartesi

Kitap - Geçmişe Yolculuk Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,

Zweig külliyatından devam ediyorum.En kısa novellarından biri sanırsam 50-60 sayfa bir şey ama öyle aman aman çok fazla beğenemedim maalesef içine almadı beni :/

Zweig’ın 1920’li yıllarda yazdığı tahmin edilen bu novellanın el yazması ölümünden sonra oldukça geç bir tarihte, 1970’lerde gün ışığına çıkarıldı. Ve aşkın sınır tanımazlığı üzerine yazılmış en yoğun, en etkileyici metinler arasında yerini aldı. Geçmişe Yolculuk, zamana, mekâna ve değişen koşullara direnen yasak ve tutkulu bir aşkın hikâyesidir. Bu çılgın aşk önce okyanusun ve daha sonra da Birinci Dünya Savaşı’nın araya girmesiyle dokuz yıllık bir kesintiye uğrar. Yıllar sonra yeniden buluşan iki sevgilinin hayatları büyük bir değişime uğramıştır. Önlerinde uzanan belirsiz geleceğe, geçmişin sürekli aralarına giren gölgesine rağmen, aşk doludizgin sürmektedir...

Komedi Filmi : Eltilerin Savaşı

Herkese merhabalar efenim,

Dün izin günümdü ailecek oturup Neflixe nihayet gelmiş olan "Eltilerin Savaşı" filmini izledik.Daha önce annemle kardeşim sinema da izlemişler ve çok beğenmişlerdi ben de kesin 1-2 ay sonra Netflixe gelir oradan izlerim demiştim nitekimde en sonunda geldi ben de izledim.Gupse Özay'ı çok beğeniyorum bir kadın olarak yaptığı komedi işleri gerçekten çok başarılı oluyor bu filmde ailecek izlenecek keyifli bir hafta sonu filmi olmuş.Her karakter ve oyuncular çok iyi seçilmiş ayrıca Urazcığımın da olması işin tuzu biberi olmuş :)

Eltilerin Savaşı, iki elti olan Sultan ve Gizem arasında yaşanan tatlı çekişmelere, bitmek bilmeyen rekabete odaklanıyor. Gizem ve Sultan elti olan iki genç kadındır. İkili arasında yaşanan ufak atışmalar bir süre sonra yerini tatlı bir rekabete bırakır. Birbirlerinin yaptıklarından geri kalmayan eltiler, kendilerini eğlenceli bir savaşın içinde bulur. Kardeş olan Selim ve Fatih de bir süre sonra eşleri arasında yaşanan bu rekabet rüzgarına kapılır. Sosyal medyaya düşkünlükleri ile bilinen Gizem ve Sultan’ın evlilik hayatlarına odaklanılan filmde, iki eltinin yarış içindeyken Selim ve Fatih’i nasıl etkiledikleri de gözler önüne seriliyor.

Eltilerin Savasi : Afis

4 Temmuz 2020 Cumartesi

Kitap - Doppler Erlend Loe

Herkese merhabalar efenim,

Bugün pazar , bugün izin günüm yani evdeyim.Bol bol kitap okuyup yatağımda takılmaktan başka bir planım yok.Bu hafta beni heyecanlandıracak olan tek şey 9 Temmuzda yapılacak olan öğretmenlik mülakatım ve 11 Temmuzda yapılacak olan kurumumuzun dönem bitimi yemeği.

Kitaba gelicek olursak bu kitabı Trendyoldan beleş aldım nasıl aldım diyecek olursanız Trendyolun uygulamasını indirip cüzdanım kısmına telefon numarasını yazdığınız zaman 20 TL tanımlıyor bende bu kitabı aldım böylece adını çok duyduğum ve okumak istediğim bu kitabı beleşe okumuş oldum :)

Kitap okuması akıcı ve eğlenceli bir kitap.Norveçli bir adamın "başarıdan" ve "mükemmel hayat" kısmından sıkılıp karısını,çocuğunu bırakıp insanlardan uzakta ormanda yaşamaya başlamasını anlatıyor.Bu Norveçlilerde cidden işsiz harbi ya "derdini seveyim" demek istedim kitabı okurken :) Kitap kahraman ağzından anlatıldığı için okuması daha akıcı ve eğlenceli olmuş zaten "normal" tanımlarda bir adamı okumadığımız için ... :)

"Merak uyandıran, huzursuz eden, duygu yüklü bir metin; yazar için yeni bir sanatsal başarı."
-Stein Roll, Adresseavisen-

"Loe'nun Naif. Süper'den bu yana yazdığı en iyi kitap."
-Sindre Hovdenak, VG-

"Uzun zamandır yayımlanan en komik kitap."
-Michael Nilsen, Politiken-

Babam öldü.
Dün bir geyik avladım.
Ne diyebilirim.
Ya o ya ben, birimiz canından olacaktı.

Andreas Doppler: Bir başarı abidesi! İki çocuklu başarılı bir aile babası; başarılı bir tadilattan geçmiş güzel bir evi ve çok başarılı olduğu iyi bir işi var. Bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşüyor. Otların arasında yarı baygın bir halde uzanırken, uzun zamandır hissetmediği bir huzur doluyor içine: Neredeyse hiç tanımadığını fark ettiği babasının ölümü iyiden iyiye içine otururken, yeni banyo için fayans seçimi gibi banal düşüncelerden ve beynini kemiren o anlamsız çocuk şarkılarından kurtuluveriyor.

Birkaç gün sonra işini, evini ve ailesini terk edip ormana taşınıyor. Doğa güzel, karanlık ve derin; ayrıca Bongo var: Kendini geyikten başka her şey sanan ve kart oyunlarından zerre kadar anlamayan bu afacanla bir "avcı toplayıcı" gibi yaşamaya çalışan Doppler, yağsız süt krizine girince, bir adım daha ileri gidip takas ekonomisine geçiyor... Norveç'in en çok okunan yazarlarından Er land Loe, 1969'da, Norveç'in kuzeyindeki Trondheim şehrinde doğdu. Normal bir Norveçli çocuğun gitmesi gereken bütün okullara ve birkaç tane de çocuk yuvasına devam etti. Öğrenci değişim programı çerçevesinde Fransa'da bulundu. Ayrıca üniversitede sinema ve edebiyat eğitim gördü. Askere gitmeyi reddedip sivil kuruluşlarda zorunlu hizmette yer aldı. "Stella Polaris" tiyatro topluluğunda her işe koşan adam olarak çalıştı. Kurt Kudurdu adlı çocuk kitabı 2001'de, Kadının Fendi adlı romanı 2007'de beyazperdeye aktarıldı. Senaryosunu yazdığı "Varoluş Mücadelesi" adlı dizi film, NRK kanalında halen gösterilmektedir.
(Aschehoug Ödülü, 2013)
(Tanıtım Bülteninden)


3 Temmuz 2020 Cuma

Kitap - Sputnik Sevgilim Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Murakami külliyatımı tamamlamaya dewamke !

Murakami'nin her kitabının ismi hep tuhaf tuhaf oluyor ama kitabın içinde mutlaka açıklıyor bu acayip hoşuma giden bir şey ve ayrıca finaller konusunda artık alıştık sevgili yazarımıza o yüzden insanı tatmin eden bir final beklemiyor insan sadece o sürece odaklanıyor ve ondan zevk almaya çalışıyor ve bence edebi zevk anlamında da Murakami üzerine çıkan olmadı daha önce.

Sen benim bir parçamsın... Ben âşık oldum. Şüphe yok. Buz soğuktur, gül kırmızı. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksız. Ama artık dönüş yok. Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de. Japonya'dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen büyüleyici bir aşkın hikâyesi. Haruki Murakami'den düşlerinize sızacak bir roman...
(Tanıtım Bülteninden)

Kitap - Mürebbiye Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,
Zweig külliyatımı tamamlamak için okuduğum bir kitabından bahsedicem bugün sizlere.Kitaba ismini veren Mürebbiye novellası hariç içinde 1-2 tane daha novella var ama ben onları pek beğenmedim açıkçası daha doğrusu pek bir şey anlamadım içine pek giremedim , bu kitabı bence diğer kitaplarına oranla daha bi tık sıkıcı geldi bana , Zweig tarzı betimlemeler (hem duygusal hem de çevresel) aşırı fazla geldi bana :/

Mürebbiyeleri katı bir ahlak anlayışının kurbanı olurken, yetişkin dünyasının gaddarlığıyla tanışan iki masum çocuk; Como gölü kıyısındaki bir otelin dingin ortamında gözüne kestirdiği bir genç kıza imzasız aşk mektupları yazarak zalimce bir oyuna girişen görmüş geçirmiş beyefendi; Tirol Alplerinde küçük bir lokantada gençliğinin platonik aşkıyla karşılaşan, artık düşkün ve yaşlı olan bu adama yıllar öncesinden duyduğu gönül borcunu ödeme fırsatı bulan evli bir kadın; bir genç kızın yarı histerik şefkat arayışında ifadesini bulan susuzluktan kurumuş toprak ve sıkıntılı yağmur bekleyişi. Zweig bu öykü derlemesinde, dönüştürücü deneyimleri sağlam anlatılara dönüştürmekteki ustalığıyla yine insanın kusurlarını, özlemlerini, karşılaştığı engelleyici durumları empatiyle çözümlüyor.
(Tanıtım Bülteninden)

1 Temmuz 2020 Çarşamba

Romantik Film : 365 Dni

Herkese merhabalar efenim,

Bu filmi izlemeyecektim güya ama yine merakıma yenik düştüm ve izledim izlemesem de olurmuş yani :D

Yine kadın kaçırma,sert erkek,zorla cinsellik,bad boy konularını alan bir film daha aslında bu filmi "Romantik Film" kategorisine bile sokmak istemiyorum çünkü bu artık bence bi ruh hastalığı oldu hatta bunun adı bile var Stockholm Sendromu diye tabi siz "Celladına aşık olmak " da diyebilirsiniz.Hadi bu erkekler bi zengin yakışıklı olmasın , fakir,serseri,psikopat ve elbette keko çirkin bir adam olsun bakalım hoşunuza gidecek mi bu film ? Bence hayır gitmeyecek kadın o yerden kurtulmaya çalışacak kanının son damlasına kadar ve en sonunda adama aşık olmak yerine oradan kaçıcak ve biz de "güçlü kadın" imgesi izlemiş olup bu film kadar meşhur olmayacak:/

Bir de adamı ilahlaştırdınız iyice adam Hintliye benziyor gidin bi Hint dizisi izleyin zaten bu tipte adamlardan bol bol görürsünüz o dizilerde :D

Anna Maria Sieklucka and Michele Morrone in 365 dni (2020)

Kitap - Sarıyaz Mahir Ünsal Eriş

Herkese merhabalar efenim,

Merhaba Temmuz ! Yazın 2.ayına girdik bile , zaman çok çabuk geçiyor.

Haziranın son günlerinde okuduğum bir Haziran romanı ile veda ettim Haziran ayına.Mahir Ünsal Eriş'in daha önce "Dünya Bu Kadar" adlı kitabını okumuştum ve açıkçası çok fazla beğenmemiştim.Bu kitabının içinde birden çok bağımsız öyküler var ama bir şekilde öyküler zamansal olarak aynı zaman içinde geçtiği için bir şekilde birbirine bağlanıyor.Bu detay oldukça hoş olmuş kitapta bence.

Şimdilerde o günleri ananlar hep “Sarıyaz” diyorlar adına. Haziranın gevreyen toprak üstünde buram buram tüttüğü son demlerinde, topu topu on iki günlük bir zamandı oysa. Ama bütün bir mevsim, yıllar boyu hatırlanacak kadar yüklü geçmişti.

Tarihe “Sarıyaz” diye düşüldü o günler.

Her şey havanın lodosa dönmesiyle başladı. Rüzgar, Afrika’dan aldığı sapsarı çöl kumunu yanına katıp körfeze doldu, ortalık sarıya kesti. Her şey ama her şey öyle bir sarardı ki, sanki dünya sarı bir camın arkasına saklandı gibi oldu.

Yöre halkını tedirgin eden bu tuhaf doğa olayının ardından bir de deprem gelir. Lakin bu “aşağıdan aşağıdan vuran” deprem halka halka büyüyecek, Sarıyaz’ın büyüklü küçüklü karakterlerinin hayatlarında meydana gelen şiddetli sarsıntılarda yankı bulacaktır.

Mahir Ünsal Eriş altı yıl aradan sonra yeniden okurların karşısına çıkıyor. Aynı olayın etrafında dönen ve birbirine bağlanan sekiz öyküden oluşan Sarıyaz’da, yine küçük bir kıyı şehrindeki sözümona sıradan insanların dünyalarına ışık tutuyor. Onların aşklarına, hüsranlarına, isyanlarına, hezeyanlarına, kalp yaralarına ve her şeye rağmen hayata tutunma çabalarına tercüman oluyor… Her zamanki sakınmasız, dürüst ama merhamet dolu, hayat dolu tavrıyla. Her zamanki gibi sokağı dillendirerek…

(Tanıtım Bülteninden)

Komedi Filmi : Ölümlü Dünya 2

 Herkese merhabalar efenim, Hasta ve evde film vakti yaptığım bir hafta sonu geçiriyorum.Yarından itibaren iş yerinde de çok yoğun olacağım ...