Herkese merhabalar,
Instagramda takip ettiğim kitap sayfalarında gördüğüm ve çok övülen,popüler olan bir serinin ilk kitabı olan "Kapak Kızı"nı aldım aylar önceki alışverişimde ancak okumak nasip oldu.Ayfer Tunç'u aslında çok eskiden bir kitabını okumuştum "Dünya Ağrısı" idi kitabın sanırım adı şu an tam olarak hatırlayamadım ama böyle bir şey olması lazımdı :D Mezuna kaldığım zaman okumuştum hatta bloga girdiğim ilk kitaplardan biri bile sayılabilir o kitap çok eski postlarda vardır yorumu.O kitabı çok fazla hatırlamıyorum beni öyle aman aman etkileyen bir kitap ve yazar olmamıştı demekki.Yıllar sonra bu kitap serisi ile karşıma çıkınca yazar bir şans daha vermek ve bu serisini okumak istedim.Bu ilk kitapta tren yolculuğunda mahsur kalan 3 alakasız kişinin hayatına giren kapak kızının bu 3 kişinin hayatlarını tesadüfen kesiştirmesini anlatıyor.Diğer kitaplarla nasıl bir alaka var ya da kitabın devamı nereye bağlanacak açıkçası pek bilmiyorum ama kitabı 3 günde falan okudum ve baya da hoşuma gitti eğer alabilirsem (kitap fiyatları baya uçtu şu sıra o yüzden elimde kalan ve henüz okumadığım kitapları okuyup bitirmeye çalışıyorum) okumayı düşünüyorum.
Karlı bir kış günü, Ankara'dan İstanbul'a giden bir trenin yemek vagonu. Birbirini tanımayan üç kişi; bankacı Ersin, radyo programcısı Selda ve yemekli vagonun garsonu Bünyamin. Kapak Kızı, işte bu üç kişinin romanı. Ama aynı zamanda orada olmayan bir başkasının; bir dergide çıplak fotoğrafları yayınlanan Ayın Kızı Şebnem'in. Trenin saatlerce yolda kaldığı, bir yolcunun öldüğü bu uzun yolculukta, roman kahramanları, birbirleriyle, Şebnem'in fotoğrafları aracılığıyla yüzleşirler. Ancak bu zihinsel yüzleşme giderek kimin kimi yargıladığı belli olmayan bir hesaplaşmaya dönüşür. Ayfer Tunç, ilk kez 1992 yılında yayınladığı Kapak Kızı'nı 'zemin aynı zemin, inşa aynı inşa' olmak kaydıyla yeniden yazdı. Roman, bedensel çıplaklığı, kahramanlarını farklı nedenlerle sarsan bir travma olarak ele alıyor. Aile, hayat, aşk, kıskançlık, güzellik ve ahlak kavramlarını, alışılmış yorumların tuzağına düşmeden işliyor. Bunaltıdan ikiyüzlülüğe, anıların masumiyetinden yaşamın gerçeklerine uzanan soruların kuşattığı bu roman, aslında bütün soruları içeren tek bir soru soruyor: Kim daha çıplak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder