11 Nisan 2020 Cumartesi

Biyografi Filmi : Marie Antoinette

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 25.günündeyiz.

Dün akşam çok yanlış bir saatte 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve Türkiye de resmen bir insanlık dramı yaşandı insanlar 2 kuruşluk bisküvileri almak için sokaklara döküldü sağlıklarını ve diğer insanların sağlıklarını hiçe sayarak.Aslına bakarsanız benim her zaman kendi içimde de çoğu zaman kızdığım bir inancım var o da doğal seleksiyon.Yani doğada güçlü olan kazanır,zayıf olan elenir.Maalesef ki doğa kadar insanlar aleminde de bu durum bu şekilde olaylar karşısında akıllı ve soğukkanlı hamleler yapabilen insanlar her zaman kazanmış,zayıflık gösteren cahillik yapan insanlar her zaman kaybetmeye ya da ölmeye mahkum olmuştur bunun örneğini dün bir kez daha görmüş olduk dün The Platform filminin başka bir örneğini görmüş olduk insanlar ihtiyacını kadar değil de Luppo ya da kola gibi lüks şeyleri yemek için kendini ve diğer insanları hiçe saydı.

Artık film izleme konusun da o kadar seçici davranmıyorum Netflix'i açıyorum ve izlemediğim ne varsa izlemeye çalışıyorum sanırım ben de ilk olarak Netflix'i tüketmeye çalışıyorum.

Antonia Fraser’ın çok satan kitabından, Sophia Coppola tarafından beyazperdeye uyarlanan film, tarihin en ünlü kadın figürlerinden birine, Fransa kraliçesi Marie Antoinette’in dramına odaklanıyor. Dönemin politik ve siyasi şartları gereğince Fransa kralıyla evlendirilen genç Avusturya kraliçesi Marie Antoniette, yaşamını sürdüreceği bu yeni hayat düzeninde çeşitli zorluklarla karşılaşıyor. Kayıtsız ve ilgisiz bir kocaya sahip olan genç kraliçe, Versailles sarayının ihtişamlı gölgesi altında çeşitli siyasi oyunlara ve politik hesaplaşmalara tanık oluyor.
Genç kraliçe bu alışık olmadığı düzende mücadele etmenin yolunu uçarı partilerde ve tehlikeli dostluklarda ararken, film kadın başrakarakterini tüm insansı halleriyle ele alıp alışılmışın dışında bir Marie Antoniette portresi çiziyor.


Kirsten Dunst in Marie Antoinette (2006)

10 Nisan 2020 Cuma

İspanyol Dizisi : Hache

Herkese merhabalar efenim,

Karantinanın 24.günündeyiz.

Bana psikopat gibi niye günleri sayıyorsun diye sormayın efenim çünkü hangi gündeyiz,kaç gün oldu bunları saymak bence sağlıklı bir aklın ve en başta da umudumun olduğunun bir göstergesi,birbirine benzeyen günler,unutulan tarihler bunların hepsi bir depresyon belirtisidir ne yazık ki,depresyona girmek için çok gencim :D

Bugün dizi postumuz da bir Netflix dizisi var mini bir dizi ama izlemesi zevkli ve sürükleyici.Aslında konusunu ben Asya dizilerinde çok fazla gördüğüm için bana aşırı tanıdık geldi ama Asya dizilerinden bu diziyi ayıran şey kesinlikle finaliydi Batı ile Asya arasındaki kadına bakış açısını çok keskin bir şekilde vermiş oldu bu dizi bana ve ilk defa için rahat bir final izlemiş oldum bu tarz bir dizide.

Bu arada papyon takıp bu kadar tatlış giyinen ilk defa bir mafya gördüm adam aşırı tatlıydı ya napıcaz biz bu İspanyol erkeklerini :D

 1960'lı yıllarda Barcelona'daki uyuşturucu trafiğinin kalbindeki Helena'nın etrafında yaşananları anlatıyor.Bu arada +18 sahnelerin de bulunduğunu söylemem gerekiyor.Toplam da 8 bölümcük.

Adriana Ugarte and Javier Rey in Hache (2019)

9 Nisan 2020 Perşembe

Aksiyon Filmi : Kill Bill Serisi

Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 23.günündeyiz.Bugün yıllardır televizyonlar da hep yarım yamalak izlediğim bir türlü tamamlayamadığım bir seri olan Kill Bill serisinden bahsedicem.Aklımda ne zamandır izlemek vardı ama bir türlü canım istemiyor ya da denk getiremiyordum bol bol boş vaktim olduğu için sinema,kitap,dizi hayatımda ne kadar izlemek,okumak istediğim şey varsa hepsini yapıyorum şu sıralar hayatımın bu dönemini içimde yarım kalmış şeylere tamamlamaya çalışarak geçiriyorum şu sıralar yeni bir hobi edinmek gibi bir amacım da var ama hala düşünme aşamasındayım bu konuyu belki daha sonralara da erteleyebilirim bilemiyorum,bakalım.

Kill Bill serisi Tarantino ile tanıştığım ilk film değil , daha önce Zincirsiz ve Ucuz Roman filmerini seyretmişim ve kendisinin çekim tekniklerine,senaryo ve kurgu stiline hakimim ama bence Tarantino'nun filmleri içinde en sevdiğim kesinlikle Kill Bill serisi oldu.Hem savaşçı kadın kahramanları sevdiğim için hem de diyaloglar,senaryo,çekimler ve oyunculuklar bakımından çok daha iyi olduğunu düşündüğüm için.

Kill Bill: Vol 1 (2003)

Gelin, zamanında kadın suikastçılardan oluşan bir grubunun parçasıdır. Bill ve öteki suikastçılar ona karşı birleşince konumunu bırakmıştır. Düğünü sırasında saldırıya uğrar. Kilisedeki herkes öldürülür. O da karnındaki bebeğini düşürür ama hayatta kalmayı başarır. 5 yıl boyunca komada kalan Gelin, bir mucize eseri hayata geri döner. Artık tek amacı vardır: Ona pusu kuran Bill ve adamlarını teker, teker öldürmek.

Uma Thurman in Kill Bill: Vol. 1 (2003)

Kill Bill: Vol 2 (2004)

Gelin / Siyah Mamba ilk bölümde 5 yıllık komasından uyanıp intikam almaya başlamıştır. Ancak asıl hedefine ulaşması için daha gitmesi gereken epey bir yolu vardır. Düşmanları arasında en önemlileri hala yaşamaktadırlar ve onun hayata döndüğünü hatta intikam almaya başladığını da bilmektedirler. Ve gelin için güzel sürprizleri vardır...

Uma Thurman in Kill Bill: Vol. 2 (2004)

8 Nisan 2020 Çarşamba

Komedi Film : Aslı Gibidir

Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 22.gününde Netflix'in kuyularına düştüm ve izlemediğim ne varsa daha önceden görüp duyduğum izlemeye başladım.Bunlardan biri de Aslı İnandık'ın kendi filmi Aslı Gibidir filmiydi.Eğlenceli zaman geçirmelik tam da bu zamanlar da olduğu gibi boş zamanınızın çok olduğu zamanlarda izleyebilceğiniz kafa dağıtmalık film.Ne çok iyi ne çok vasat sinemaya para verilmez anca böyle bir zaman da izlenecek bir film olmuş.

Aslı Gibidir, oyuncu olmanın hayalini kuran genç bir kadının yaşadıklarını konu ediyor. Genç bir kız olan Aslı, yıllardır oyuncu olmanın hayalini kurmaktadır. Ailesine bağlı olan genç kız onların isteğini geri çevirmeyip, ilk üniversitesini onların tercihine göre belirler. Ancak hayallerinden asla vazgeçmez ve yeniden sınavlara hazırlanıp ikinci üniversite olarak, özel bir konservatuvarın oyunculuk bölümünü kazanır. Hayallerine adım adım yaklaşan Aslı'nın bu başarısı, ailesinin tepkisine neden olur. Ailesi, kızlarının oyuncu olmasını istemediği için, ona destek olmayacaklarını söyler. Ne olursa olsun konservatuvarda okumaya kararlı olan Aslı, bunun için ne yapacağını düşünürken, kendisini hiç bilmediği bir dünyanın içinde bulur. 'Dublörler Kulübü'ne adımını atan Aslı, burada bir yandan okul için para kazanırken, bir yandan da yeteneğini sergileme imkanı bulur. Adeta ikinci yuvası olduğu 'Dublörler Kulübü'nde hayatının macerasını yaşayan Aslı’nın yaşamı, aşk kapısını çaldığında bambaşka bir hal alır.


Asli Inandik in Asli Gibidir (2019)

7 Nisan 2020 Salı

Dram Filmi : 7.Koğuştaki Mucize

Herkese merhabalar efenim,
Karanatinanın 21.günündeyiz.Çalışmaktan izleyemediğim ne varsa bu fırsat izlemeye çalışıyorum.Dram filmlerini biliyorsunuz ki hiç sevmem o yüzden bu film çıktığından beri zilyon kişi bana önerse bile izlememek için direnmiştim çünkü ağlayacağımı çok iyi biliyorum ve boş yere başım ağrayacak,gözlerim şişecek hiç benlik değildi tabi çalışıyorken.Şimdi tüm gün evde olduğum için ağlasam ne gözlerim şişse ne evde kal kal ben bile kurudum resmen ki ben evde kalmaya en alışık insanlardanımdır :)

Bu filmin daha önce Kore versiyonunu görmüş izlemek istemiştim ama ona da kısmet olmamıştı şimdi yerli versiyonunu Netflix alınca artık izlemenin zamanıdır dedim izledim ve tabi ki filmin daha ilk sahnelerinden itibaren ağlamaya başladım sonuna kadar artık ağlamaktan nefes alamaz hale gelinceye kadar ağladım ama bir yandan da rahatladım erkek arkadaşımdan ayrıldığımdan beridir ağlamıyordum iyi geldi içim temizlenmiş oldu :D

7. Koğuştaki Mucize, 7 yaşındaki kızı ile aynı zeka yaşına sahip bir babanın adalet arayışını konu ediyor. 1983 yılında bir Ege kasabasında küçük bir kız ölür. Ölen küçük kız sıkıyönetim komutanının kızıdır ve onun ölümünün sorumlusu olarak babaannesi ile yaşayan ve 7 yaşında bir kızı olan Memo görülür. Memo, her ne kadar suçsuz olduğunu anlatsa da kimse ona inanmaz. İdam cezasına çarptırılan Memo'nun yakınları adaletin sağlanması için uğraşırken, Memo ve kızı Ova'nın tek istediği birbirlerine kavuşabilmektir. Memo, bir mucize gerçekleşip idam cezasından kurtulabilecek midir?

Aras Bulut Iynemli and Nisa Sofiya Aksongur in Yedinci Kogustaki Mucize (2019)

6 Nisan 2020 Pazartesi

Kitap - M Treni Patti Smith

Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 20.gününde yeni bir haftaya bir kitap postu ile başlayalım dedim.Her hafta 1 kitap bitirmeye çalışıyorum artık elimden geldiğince.

Uzun zamandır okumayı çok istediğim bir kitaptan Patti Smith'in anılarından oluşan M Treninden bahsedicem.Bence tam da zamanında okudum bu kitabı 2 yıl önce kütüphanede gördüğüm zaman alsaydım benim için bu kadar akıcı,ferahlatıcı ve anlamlı olmazdı bu kitap.Yazar gibi ben de şu sıra Japon edebiyatına sardığım için kadının yazılarında sanki çok sevdiğim bir kanalın vlogunu izliyor gibi oldum.Geziler,edebiyat,sanat,müzik,şiir ve kahve ...

"Oğlan büyüdü, baba öldü, kız benden uzun, kötü bir rüyadan dolayı ağlıyor. Lütfen sonsuza dek kalın, diyorum tanıdığım şeylere. Gitmeyin. Büyümeyin."

Çoluk Çocuk ile bizi fena halde hazırlıksız yakalayan Patti Smith, "hayatımın yol haritası" olarak tanımladığı M Treni'nde zihninin derinliklerine doğru bir tren yolculuğuna çıkıyor.

Patti Smith anılarını, hayal dünyasını, bir bardak koyu kahveden ya da bir Murakami satırından aldığı hazzı bir araya toplayıp kelimelerle tutturuyor. "Kaybedip bir daha bulamadıkları"nın yerini yine kelimelerle dolduruyor. "O gamsız balona, dünyaya inanıyorum" diyen koca ruhlu bir sanatçının hayata yazdığı bir aşk notu M Treni.

Harika şarkı sözleri yazmak bir şey, M Treni gibi bir kitap yazmak ise bam-başka bir şey. Bundan sonra yapacaklarını saymazsak M Treni, Patti Smith'in yarattığı en iyi şey.
-The Nation-

Patti Smith bizim için yaşıyor, yazıyor ve söylüyor.
-Washington Post-

Okuduğum en sıra dışı, en nefes kesici kitap.
-Maria Popova, Brain Pickings-
(Tanıtım Bülteninden)

5 Nisan 2020 Pazar

Müzik - KADEBOSTANY - Castle in the Snow

Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 19.gününde böyle kafaya sıkmalık bir parça paylaşmak istemezdim ama bu tarz şarkılar bana melankolinin yanında çok da güç veriyor hele de bu parça yıllar önce ilk çıktığı zamanlar da sevip çok fazla dinlemiştim erkek arkadaşım beni terk ettikten sonra bu şarkıya ihtiyacımın olduğu bir dönemim daha oldu bundan 2 ay kadar önce.Mutsuz olduğunuz zaman daha iyi algılayabiliyorsunuz bu tarz şarkıların müziğini,huzurunu,melankolisini,hüznünü,sözlerini aynı zaman da anlamını da tabiki algılarınız daha iyi bir çalışıyor dinlerken kalbimi acıtıyor ve beni ağlatıyor,nefes almamı zorlaştırıyor belki ama o duygu da bana çok iyi geliyor çünkü hala sağlıklıyım hala yaşıyorum ,nefes alıyorum,ailem yanımda,bir işim var,sevdiğim arkadaşlarım var ...

Şarkının en sevdiğim kısmı özellikle saklanmak,kaçmak istiyorum istiyorum dedikten sonra ama kalmalıyım diyor ya hele de son "stay" kelimesini öyle boğuk,öyle kırılmışlık,öyle bi ağlamaya yakın bir ses tonuyla söylüyor ki ...

Şükrediyorum bana şükretme hissini hatırlatıyor özellikle de bu şarkı sözlerinden en sevdiğim kısmını da yazacağım :

I cannot see anything
I am blindfolded
I can hear the birds
I can see them fly
I can see the sky
It's about to cry
I'm a zombie
I don't know what to do
I should be hidden in a place
But I gotta stay, stay stay
Stay
I'm so lonely
I don't know if I get through
I wanna be floating in space
But I gotta stay, stay stay
Stay





Kitap - Samsun Kitap Ağacı İle Aralık Ayı Kitabı Kul Seray Şahiner

 Herkese merhabalar efenim, Dün toplantımızı yaptık.İlk defa Seray Şahiner okudum bu vasıta ile.Dilini ve kadın dünyasını anlatmasını çok se...