Herkese merhabalar efenim,
Bugün elbette işteyim yarın çocuklar LGS sınavında olacaklar bu saatlerde ilk defa çocuklarımı dönemin başından sonuna kadar getirip mezun edebildim tabi tercih dönemlerinde de yardımcı olacağım kariyerimde ilkler yaşamış oluyorum bu sene.
Kitap postumuza gelicek olursak dün izin yaptığım için bu kitabı bitirip başka bir kitaba başlama şansı buldum.Güney Kore'ye olan hayranlığımı artık biliyorsunuzdur.Güney Korenin yanında birde Kuzey Kore gerçeği var elbette insanlar Kore'ye merak salınca ister istemez Kuzey Kore de popüler olmaya ve gizemi merak edilmeye başlandı 2000'li yıllarda.Diktatörlükle yönetilen ülke tam bir gizem gibi gözükse de oradan kaçan ve Güney koreye,Çine sığınan bir çok vatandaş oldu ve verdiği röportajlar,diziler,kitaplarla bütün dünyanın bu gizemi çözmesine yardımcı oldu.Kuzey Kore artık bir gizem değildi adeta bir distopya yönetimi olan ama maalesef ki distopya değilde gerçek olan bir ülke.Oradan kaçan insanlar acının en derinini görmüş insanlar ve bu kadar acıdan sağ kurtulabilmişler bunlardan biri de Yeonmi Park.Annesi,babası ve ablasının Kuzey Koreden kaçmasıyla dağılan ailesini yeniden bir araya getirmeye çalışmasını anlatıyor kitap.bütün açıklığıyla utanmadan başına gelen her şeyi anlatmış ben sonlara doğru artık okurken gözyaşlarıma hakim olamadım :(
“On üç yaşındaydım ve taş çatlasa 27 kiloydum. Bildiğim tek şey ışığın ve yemeğin olduğu bir yere gitmekti!”
Yeonmi Park, açlığın ve nehirlerde yüzen cesetlerin normal olduğunu sanarak büyüdü. Ancak ülkedeki rejimin baskıları dayanılmaz olmuştu. Babası çalışma kampına düştükten sonra, annesiyle, diktatör Kim Jong Un’dan kaçmak zorunda kaldılar. Sınırı geçtikten sonra ise bambaşka bir kâbus onları beklemekteydi; hayatın çok sert olduğu Çin! İnsan tacirlerinin elinde geçen iki yıldan sonra, Yeonmi ve annesi buz gibi Gobi Çölünü gökteki yıldızları takip ederek geçtiler. Düşledikleri özgürlük değildi; zira onun ne olduğunu bile bilmiyorlardı! Bu kitap, Kuzey Koreli bir kız çocuğunun yaşayabilmek için yaptığı cesur ve yürek burkan seçimlerinin gerçek öyküsüdür. Çocukken tek hayali bir sepet dolusu ekmek olan yazar Yeonmi Park, artık Amerika’da yaşıyor. Tüm dünyada olay olan bu kitap yüzünden Kuzey Kore rejimi tarafından “insan hakları kuklası” olarak itham edilip, ölümle tehdit ediliyor.
“En çok iki şey için minnettarım: Kuzey Kore’de doğduğum için ve Kuzey Kore’den kaçtığım için...”
(Tanıtım Bülteninden)
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
19 Haziran 2020 Cuma
17 Haziran 2020 Çarşamba
Kitap - Kanını Satan Adam Yu Hua
Herkese merhabalar efenim,
Bugün nihayet 2 yoğun tempolu haftanın ardından izin yapıyorum.Bugün kurumun öğrenciler için son günü cuma artık kafalarını dinlesinler ve cumartesi günü de LGS sınavına girecekler biz de kurum olarak elbette onları okul çıkışlarından bekleyerek destek olacağız.Çok zor dönemlerden geçiyoruz özellikle de pıtırcıklarıma ve daha sonra da bu sene sınava hazırlanan herkese başarılar diyorum Allah hepinizin yar ve yardımcısı olur umarım.
Kitap postumuza gelicek olursak , Yu Hua dan daha önce "Yaşamak" kitabını okumuş ve çok beğenmiştim şimdi de "Kanını Satan Adam" ı okudum 1995 yayınlanan roman 25 yıl sonra Jaguar Yayıncılık aracılığı ile Çinceden Türkçeye çevirilip yayınlandı benim gibi Asya Edebiyatı severler için bu şekilde eserlerin Türkçeye çevirilmesi bence edebiyat dünyamız için gerçekten büyük bir lütuf olduğunu düşünüyorum ben.Asya edebiyatı tüm dünya edebiyatlarından çok daha farklı bir edebiyat hem insanlık olarak da hem yoksulluğu,acıyı dibine kadar çekme ve bunu edebi miras olarak diğer insanlara aktarma da çok başarılılar."Yaşamak" kitabından olduğu gibi bu kitapta da yine bir aile babasının ailesi için kanını satarak para kazanmasını anlatıyor içiniz burkularak okuyacağınız bir kitap daha ... Bu arada dikkatinizi çekerim ki o kadar fakirliğe rağmen yine de yarasa yemiyor bu insanlar sanırım bence yarasa yiyenlerde yine zengin artık doyumsuzluğa ulaşmış çöp insanlar.Dünyanın sonunu maalesef ki böyle insanlar getirecek :(
Zor bir hayata doğmuştur Xu Sanguan: Babası çocukken ölür, annesiyse başka bir adamla evlenip onu terk eder. Dedesi ve amcasının sahip çıkıp büyüttüğü Xu Sanguan artık şehirdeki ipek fabrikasında çalışan genç bir işçidir. Amcasını ziyaret ettiği bir gün, kan satmaya giden iki arkadaşının yardımıyla o da kanını satar. Eline geçen parayı sadece ailesi için harcaması gerektiğine inandığı için evlenmeye karar verir. Xu Yulan’la evlenir ve üç oğlu olur. Büyük oğlu Yile hakkındaki bir gerçeğin ortaya çıkmasıyla sarsılır. Kültür Devrimi, kıtlık yılları gibi zor ve toplumu altüst eden dönemlerde ne zaman başı sıkışsa bir kuyudan su çeker gibi damarlarından kan çektiren ve mücadeleden asla vazgeçmeyen Xu Sanguan’ın öyküsü, tüm bunların yanında yaşama dair birçok tuhaflığı da barındırır.
Kalbin tek bir atışıyla kanın tüm vücuda yayılması gibi, Yu Hua da basit fakat usta işi cümlelerle kurduğu bu olağanüstü öyküde, âdeta insan ruhunun ve yaşamın kılcal damarlarına ulaşır.
Daha önce Yaşamak adlı romanını yayımladığımız Yu Hua’nın en önemli eserlerinden Kanını Satan Adam’ı Erdem Kurtuldu Çince aslından çevirdi.
(Tanıtım Bülteninden)
Bugün nihayet 2 yoğun tempolu haftanın ardından izin yapıyorum.Bugün kurumun öğrenciler için son günü cuma artık kafalarını dinlesinler ve cumartesi günü de LGS sınavına girecekler biz de kurum olarak elbette onları okul çıkışlarından bekleyerek destek olacağız.Çok zor dönemlerden geçiyoruz özellikle de pıtırcıklarıma ve daha sonra da bu sene sınava hazırlanan herkese başarılar diyorum Allah hepinizin yar ve yardımcısı olur umarım.
Kitap postumuza gelicek olursak , Yu Hua dan daha önce "Yaşamak" kitabını okumuş ve çok beğenmiştim şimdi de "Kanını Satan Adam" ı okudum 1995 yayınlanan roman 25 yıl sonra Jaguar Yayıncılık aracılığı ile Çinceden Türkçeye çevirilip yayınlandı benim gibi Asya Edebiyatı severler için bu şekilde eserlerin Türkçeye çevirilmesi bence edebiyat dünyamız için gerçekten büyük bir lütuf olduğunu düşünüyorum ben.Asya edebiyatı tüm dünya edebiyatlarından çok daha farklı bir edebiyat hem insanlık olarak da hem yoksulluğu,acıyı dibine kadar çekme ve bunu edebi miras olarak diğer insanlara aktarma da çok başarılılar."Yaşamak" kitabından olduğu gibi bu kitapta da yine bir aile babasının ailesi için kanını satarak para kazanmasını anlatıyor içiniz burkularak okuyacağınız bir kitap daha ... Bu arada dikkatinizi çekerim ki o kadar fakirliğe rağmen yine de yarasa yemiyor bu insanlar sanırım bence yarasa yiyenlerde yine zengin artık doyumsuzluğa ulaşmış çöp insanlar.Dünyanın sonunu maalesef ki böyle insanlar getirecek :(
Zor bir hayata doğmuştur Xu Sanguan: Babası çocukken ölür, annesiyse başka bir adamla evlenip onu terk eder. Dedesi ve amcasının sahip çıkıp büyüttüğü Xu Sanguan artık şehirdeki ipek fabrikasında çalışan genç bir işçidir. Amcasını ziyaret ettiği bir gün, kan satmaya giden iki arkadaşının yardımıyla o da kanını satar. Eline geçen parayı sadece ailesi için harcaması gerektiğine inandığı için evlenmeye karar verir. Xu Yulan’la evlenir ve üç oğlu olur. Büyük oğlu Yile hakkındaki bir gerçeğin ortaya çıkmasıyla sarsılır. Kültür Devrimi, kıtlık yılları gibi zor ve toplumu altüst eden dönemlerde ne zaman başı sıkışsa bir kuyudan su çeker gibi damarlarından kan çektiren ve mücadeleden asla vazgeçmeyen Xu Sanguan’ın öyküsü, tüm bunların yanında yaşama dair birçok tuhaflığı da barındırır.
Kalbin tek bir atışıyla kanın tüm vücuda yayılması gibi, Yu Hua da basit fakat usta işi cümlelerle kurduğu bu olağanüstü öyküde, âdeta insan ruhunun ve yaşamın kılcal damarlarına ulaşır.
Daha önce Yaşamak adlı romanını yayımladığımız Yu Hua’nın en önemli eserlerinden Kanını Satan Adam’ı Erdem Kurtuldu Çince aslından çevirdi.
(Tanıtım Bülteninden)
16 Haziran 2020 Salı
Kitap - Günahın Üç Rengi Gülseren Budayıcıoğlu
Herkese merhabalar efenim,
Her ay 1 doz mutlaka Budayıcıoğlundan aldığımı belirtmiştim sanırım onun okumadığım 1 kitabı kaldı o da ilk kitabı ben kadının külliyatını tersten gelerek okudum bu yazdığı ikinci kitapmış.Bütün kitapları birbirinden güzel her vaka her anlatış beni okurken mest ediyor resmen acayip tatmin olmuş hissediyorum.bu kitabından oldukça zor vakalara değinmiş yine yazar ve bunu çok güzel ve zekice bir şekilde "Günahın 3 Rengi" olarak vermiş.
Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası... Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum…
Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık…
Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi…
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.
Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz…
Her ay 1 doz mutlaka Budayıcıoğlundan aldığımı belirtmiştim sanırım onun okumadığım 1 kitabı kaldı o da ilk kitabı ben kadının külliyatını tersten gelerek okudum bu yazdığı ikinci kitapmış.Bütün kitapları birbirinden güzel her vaka her anlatış beni okurken mest ediyor resmen acayip tatmin olmuş hissediyorum.bu kitabından oldukça zor vakalara değinmiş yine yazar ve bunu çok güzel ve zekice bir şekilde "Günahın 3 Rengi" olarak vermiş.
Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası... Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum…
Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık…
Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi…
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.
Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz…
Kitap - Alemdağ'da Var Bir Yılan S. Faik Abasıyanık
Herkese merhabalar efenim,
Geçen haftayla birlikte bu hafta da oldukça yoğunum iş yerinde.Vaka sayısı artarken bir yandan da mecburi olarak çalışmaya çalışıyoruz.Kimsenin hiç bir şeye tahammülü kalmadı artık resmen, bir yandan kurumdaki öğrencileri son düzlükte çalıştırmaya çalışırken bir yandan da saha çalışmaları yapıp seneye için yeni kayıtlar almaya çalışıyoruz.Bu yaz tatil yapabilecek miyim inanın çok merak ediyorum sanırım geçirdiğim en kötü yaz olucak.En azından çok şükür ki bol bol kitap okuyabiliyorum.Bu yıl daha önce okuyamadığım kadar çok kitap okumaya başladım.
Bu kitaplardan biri de yine sınav zamanı çocuklara gözetmenlik yaparken yanıma aldığım bir Sait Faik öykü kitabı bu da diğer kitaplarıyla aynı tatta ve içinde birbirinden farklı bir çok öyküden oluşuyor.
"İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.
(...)
Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. İçeriye rüzgâr girdi. Soğukla beraber yapraklarını dökmüş bir ağaç girdi. Ağacın arkasından duman, dumanın arkasından bir kuş, kuşun arkasından bir bulut girdi."
"Yılan Uykusu" adlı öyküden.
Geçen haftayla birlikte bu hafta da oldukça yoğunum iş yerinde.Vaka sayısı artarken bir yandan da mecburi olarak çalışmaya çalışıyoruz.Kimsenin hiç bir şeye tahammülü kalmadı artık resmen, bir yandan kurumdaki öğrencileri son düzlükte çalıştırmaya çalışırken bir yandan da saha çalışmaları yapıp seneye için yeni kayıtlar almaya çalışıyoruz.Bu yaz tatil yapabilecek miyim inanın çok merak ediyorum sanırım geçirdiğim en kötü yaz olucak.En azından çok şükür ki bol bol kitap okuyabiliyorum.Bu yıl daha önce okuyamadığım kadar çok kitap okumaya başladım.
Bu kitaplardan biri de yine sınav zamanı çocuklara gözetmenlik yaparken yanıma aldığım bir Sait Faik öykü kitabı bu da diğer kitaplarıyla aynı tatta ve içinde birbirinden farklı bir çok öyküden oluşuyor.
"İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.
(...)
Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. İçeriye rüzgâr girdi. Soğukla beraber yapraklarını dökmüş bir ağaç girdi. Ağacın arkasından duman, dumanın arkasından bir kuş, kuşun arkasından bir bulut girdi."
"Yılan Uykusu" adlı öyküden.
14 Haziran 2020 Pazar
Kitap - Lüzumsuz Adam S.Faik Abasıyanık
Herkese merhabalar efenim,
Sınav zamanları olduğu zamanda gözetmen olduğumda bu tarz öyküler okumayı seviyorum.Abasıyanıktan daha önce "Kayıp" kitabını okumuştum ,uzun soluklu bir kitap okuduğunuz zaman araya bu tarz kolay okunan kitaplar almak en güzeli özellikle de öykü kitabı almak kafayı yormuyor tam anlamaya başladığınızda bitiveriyor :) Kardeşim bu yüzden pek öykü okumayı sevmiyor ama bence ayrı bir tadı var öykü okumanın :)
Sait Faik'in öykü kitaplarında genelde 1 tane öykü olmaz zaten en çok ünlü olan öyküsünün ismi kitaba konur bu da öyle bir kitap içinde birden fazla öyküsü var.
"[Sait Faik'e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.
Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.
Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?"
Sınav zamanları olduğu zamanda gözetmen olduğumda bu tarz öyküler okumayı seviyorum.Abasıyanıktan daha önce "Kayıp" kitabını okumuştum ,uzun soluklu bir kitap okuduğunuz zaman araya bu tarz kolay okunan kitaplar almak en güzeli özellikle de öykü kitabı almak kafayı yormuyor tam anlamaya başladığınızda bitiveriyor :) Kardeşim bu yüzden pek öykü okumayı sevmiyor ama bence ayrı bir tadı var öykü okumanın :)
Sait Faik'in öykü kitaplarında genelde 1 tane öykü olmaz zaten en çok ünlü olan öyküsünün ismi kitaba konur bu da öyle bir kitap içinde birden fazla öyküsü var.
"[Sait Faik'e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.
Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.
Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?"
13 Haziran 2020 Cumartesi
Kore Dizisi : Eccentric! Chef Moon
Herkese merhabalar efenim,
Yoğun ve zor zamanlar içinde geçiyoruz.Vaka sayısı 1400'leri bulmuş yeniden umarım 2.dalgayı yaşamayız bir türlü kurtulamadık şu illetten.Haftaya bugün çocukların LGS sınavı var artık bir hikayenin daha sonuna gelmiş oluyoruz o yüzden kurum olarak şu düzlükte gece gündüz izinsiz çalışıyoruz önümüzdeki hafta 2 gün izin yapıcam adam gibi de bir dinlenemedim işte sadece boş vaktim oldukça kitap okumaya çalışıyorum kendime ayırabildiğim tek aktivite bu oluyor.
Korona zamanında izlediğim başlarda beni kadrosundan dolayı heyecanlandırmış olsa da 3-4 bölümden sonra sıkıcıya bağlayan bir diziden bahsedicem sizlere.Şu sıralar Kore dizisi pek izlemiyorum dişime değecek seveceğim türde bir türlü dizi bulamadım şöyle alıp beni götürecek :/ Go Won Hee şu sıralar beni favori oyuncularım arasında aslında bu kıza zilli kadın rolleri acayip gidiyor , Eric'i zaten çok severim ama evlendikten sonra baş rolde biraz eğrelti durmuş sanki bilemiyorum ya senaryo çok sıkıcıydı ya da bu ikilinin kimyası birbirine pek uymadı.
Konusu:
Dizi, dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı (Go Won-Hee) ile ünlü bir mutfak şefinin (Eric) arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Bir moda tasarımcısı olan Yoo Yoo-Jin, geçirdiği bir trafik kazası sonrasında kendisini, 'Seoha' adlı bir köyde hafızasını kaybetmiş şekilde bulur. Burada, ailesinin beklenmedik ölümünden sonra 'Seoha Köyü'ne yerleşen ünlü bir şef ile karşılaşır ve onun tam anlamıyla başına bela olur.
Karakterleri:
Eric dizide Kore mutfağının ünlü şeflerinden biri olan Moon Seung-Mo karakterini canlandıracak. Annesinş ve babasını çıkan bir yangında kaybettikten sonra 'Seoha Köyü'ne taşınır. Burada, sessiz ve huzurlu bir yaşam hayal ederken hayatına aniden giren Yoo Yoo-Jin ile hayatı hiç beklediği gibi olmaz.
Go Won-Hee dizide Yoo Bella adı ile tanınan ve dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı olan Yoo Yoo-Jin karakterini canlandıracak. Geçirdiği bir trafik kazası sonrasında hafızasını tamamen kaybeder ve tuhaf hareketlerde bulunmaya başlar. Bu yüzden ona, 'yoobyeolna' ('eksantrik') adını takarlar.
Yoğun ve zor zamanlar içinde geçiyoruz.Vaka sayısı 1400'leri bulmuş yeniden umarım 2.dalgayı yaşamayız bir türlü kurtulamadık şu illetten.Haftaya bugün çocukların LGS sınavı var artık bir hikayenin daha sonuna gelmiş oluyoruz o yüzden kurum olarak şu düzlükte gece gündüz izinsiz çalışıyoruz önümüzdeki hafta 2 gün izin yapıcam adam gibi de bir dinlenemedim işte sadece boş vaktim oldukça kitap okumaya çalışıyorum kendime ayırabildiğim tek aktivite bu oluyor.
Korona zamanında izlediğim başlarda beni kadrosundan dolayı heyecanlandırmış olsa da 3-4 bölümden sonra sıkıcıya bağlayan bir diziden bahsedicem sizlere.Şu sıralar Kore dizisi pek izlemiyorum dişime değecek seveceğim türde bir türlü dizi bulamadım şöyle alıp beni götürecek :/ Go Won Hee şu sıralar beni favori oyuncularım arasında aslında bu kıza zilli kadın rolleri acayip gidiyor , Eric'i zaten çok severim ama evlendikten sonra baş rolde biraz eğrelti durmuş sanki bilemiyorum ya senaryo çok sıkıcıydı ya da bu ikilinin kimyası birbirine pek uymadı.
Konusu:
Dizi, dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı (Go Won-Hee) ile ünlü bir mutfak şefinin (Eric) arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Bir moda tasarımcısı olan Yoo Yoo-Jin, geçirdiği bir trafik kazası sonrasında kendisini, 'Seoha' adlı bir köyde hafızasını kaybetmiş şekilde bulur. Burada, ailesinin beklenmedik ölümünden sonra 'Seoha Köyü'ne yerleşen ünlü bir şef ile karşılaşır ve onun tam anlamıyla başına bela olur.
Karakterleri:
Eric dizide Kore mutfağının ünlü şeflerinden biri olan Moon Seung-Mo karakterini canlandıracak. Annesinş ve babasını çıkan bir yangında kaybettikten sonra 'Seoha Köyü'ne taşınır. Burada, sessiz ve huzurlu bir yaşam hayal ederken hayatına aniden giren Yoo Yoo-Jin ile hayatı hiç beklediği gibi olmaz.
Go Won-Hee dizide Yoo Bella adı ile tanınan ve dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı olan Yoo Yoo-Jin karakterini canlandıracak. Geçirdiği bir trafik kazası sonrasında hafızasını tamamen kaybeder ve tuhaf hareketlerde bulunmaya başlar. Bu yüzden ona, 'yoobyeolna' ('eksantrik') adını takarlar.
11 Haziran 2020 Perşembe
Kitap - Sahilde Kafka Haruki Murakami
Herkese merhabalar efenim,
Şu sıralar hem özel hayatımda hem de iş hayatımda oldukça yoğunum.Uzun bir korona arasından sonra bu normalleşmeyle birlikte tempoya yeniden dönmek beni oldukça mutlu ediyor.Tabi bu korona belası tam olarak bitmiş bile değil.Yaz tüm sıcaklığı ile İzmir'e geldi bile bu sene yaz tatili yapar mıyız onu bile bilemiyorum artık.
Bu kitap postunda en sevdiğim yazarın en sevilen romanı var.Murakami her kitabından eşsiz fantezi ve hayal dünyası ile beni her defasında dumur edip kendine aşık etmeyi başarıyor her ay mutlaka 1 adet Murakami okumaya çalışıyorum malum kitapları biraz cebe zarar :D
Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gib ipeşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
Şu sıralar hem özel hayatımda hem de iş hayatımda oldukça yoğunum.Uzun bir korona arasından sonra bu normalleşmeyle birlikte tempoya yeniden dönmek beni oldukça mutlu ediyor.Tabi bu korona belası tam olarak bitmiş bile değil.Yaz tüm sıcaklığı ile İzmir'e geldi bile bu sene yaz tatili yapar mıyız onu bile bilemiyorum artık.
Bu kitap postunda en sevdiğim yazarın en sevilen romanı var.Murakami her kitabından eşsiz fantezi ve hayal dünyası ile beni her defasında dumur edip kendine aşık etmeyi başarıyor her ay mutlaka 1 adet Murakami okumaya çalışıyorum malum kitapları biraz cebe zarar :D
Kafka Tamura on beş yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir düzenek gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gib ipeşindedir Kafka ilk kez aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık yaratan kült yazar Haruki Murakamiden, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kore Dizisi : Squid Game 2.Sezon
Herkese merhabalar efenim, Efsane dizinin 2.sezonu 2 gün önce geldi ve kız kardeşimle hemen 2 günde 6 bölümü bitirdik dizi çok ortada bir y...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...