Herkese merhabalar efenim,
Bugün Ağustosun son günü.Eylül ayına korka korka belirsizlikler içinde giriyoruz.Umarım şu korona belası tez zamanda biter de yeni döneme güzel bir şekilde başlarız artık bıktık çünkü gerçekten eski hayatlarımıza kavuşabilecekmiyiz bilemiyorum bile.
Poe'dan okuduğum ikinci öykü kitabı olan "Morgue Sokağı Cinayetleri" kitabını da Poe'dan okuduğum ilk kitap gibi beğenmedim bence Poe defteri artık benim için kapandı.Ne hikayelerini ne de üslubunu sevebildim :/ Sonu saçma sapan biten öyküleri,sıkıcı hiç bir şekilde gizem ya da korku unsuru bulunmayan polisiye öyküleri sanırım bu türün öncülerinden olduğu için bu kadar tutuldu yoksa bu zamanda bu kadar eser okumuşken Poe'yu başarılı bulmak benim için biraz garip olurdu :/
Öykü ustası Poe modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de öncüsüdür. Yoklukla, kayıplarla, hastalıklarla, alkolle ve sanrılarla cebelleşmesine rağmen, hem dünya edebiyatı hem de Batı kültürü üzerinde derin bir etki bırakan olağanüstü öyküler ve şiirler yazmıştır. Poe’nun kâh fantastik kâh gotik kâh gizemli öğeler içeren “Morgue Sokağı Cinayetleri” adlı öyküsü yazarın eşsiz üslubunu ve insanın içinde pusuda bekleyen karanlığı keşfedeceğiniz bir klasik.
"Sarhoş, yoksul, ezik, dışlanmış Edgar Allan Poe, dingin ve erdemli bir Goethe'den ya da Walter Scott'tan çok daha fazla hoşuma gidiyor. O ve onun gibi özel yapıdaki adamlar için şöyle diyeceğim: 'Bizler adına acı çektiler.'"
- Charles Baudelaire -
(Tanıtım Bülteninden)