Kore Dizisi : Mad for Each Other

  Herkese merhaba efenim,

Dün kolum ve kalbim aşırı ağrıdığı için acile gittim ama hiç bir şey çıkmadı elbette sanırım ben soğuğu fena yedim o yüzden hala hastalığım geçmiş değil hastalığım geçmeden aşı olmak da istemedim o yüzden onu da bir süre sonrasıya erteledim.Dünün postunu ve bugünün postunu bugün paylaşıcam bu yüzden.

Netflix de de izleyebileceğiniz aşırı tatlı bir mini dizi önericem size."İki deli bir araya gelmemeliydik..." temalı çok eğlenceli bir dizi ben izlerken inanılmaz eğlendim ve güldüm.Aslında çifti birbirine çok yakıştırmadım başlarda çünkü bence kadın adama fazla genç kalmış ama senaryo o kadar tatlı ki çifti bile sevdirdi bana :D

Birbirlerine aşık olurken karmaşık bir acı ve iyileşme sürecinden geçen kendi acı hikayeleri olan iki kişi hakkında. No Hwi Oh, Gangnam Karakolunun şiddet suçları bölümünde çalışan bir dedektiftir. Hayatının aniden bir dönüşüne ve öfkesini hiçbir şey için tutamayan “deli” bir kişiye dönüşene kadar iyi gittiğini düşünür. Lee Min Kyung , kendi hayallerine ve dürtülerine kapılmış bir kadındır. Hayatındaki her şeyin bozulmasına neden olan "o olay" a kadar, saygın bir işi olan güzel bir kadın olarak sıradan bir hayat yaşamıştı. Sonuç olarak, kimseye güvenemedi ve kendi kurduğu bir hapishaneye yakalandı. Sanrılar, etrafındaki herkesi kızdırmak gibi talihsiz bir yan etkiye de sahiptir.

Youtube - VLOG 51

 

Kitap - Sarı Duvar Kağıdı C.Perkins Gilman

  Herkese merhaba efenim,

Bugün boğazım da biraz ağrımaya başladı annem bana bol bol adaçayı ve çorba yapıyor eğer onlar bizi iyileştirmezse sanırım korona testine gidicem artık çok tedbirli bir şekilde gezdiğimiz için koronaya yakalanacağımı zannetmiyorum ve babamda bir kaç gün önce nezleydi hatta bizden daha ağır bir şekilde nezle geçirdi ve testide de negatif çıktı zaten 3 gün sonra iyileşti sonuçta korona olsa 50 yaşında bir adam bu kadar çabuk iyileşemezdi bence.

Bir ara elimde okuyacak çok fazla kitabım olmadığı için Sude'nin korku kitaplığına sardım oradan bir kaç roman seçtim bunlardan ilki içinde kısa korku hikayeleri olan "Sarı Duvar Kağıdı" oldu.Okunması kolay ve öyle aşırı korkutucu olmayan ama sürükleyen bir kitaptı.

Deliliğin sınırlarında yalnız bir kadın portresi…

Birinci dalga feminist akımın önde gelen isimlerinden Charlotte Perkins Gilman’ın kaleme aldığı, Maria Brzozowska’nın resimlediği Sarı Duvar Kağıdı, Delidolu’nun resimli kitaplar koleksiyonundaki yerini alıyor.

19. yüzyıl edebiyatının en önemli metinleri arasında gösterilen Sarı Duvar Kağıdı, sinirsel buhranları nedeniyle sayfiye evinde “dinlenmeye çekilen” bir kadının toplumsal rollerin baskısı altında adım adım delirmesini anlatıyor.

Sanatsal çizimleri ve sert kapaklı özel baskısıyla koleksiyon değeri taşıyan bu sarsıcı öykü, şimdiye dek delilik üzerine yazılmış en kült eserlerden biri olarak anılıyor.

Feminist edebiyatın kilometre taşlarından Sarı Duvar Kağıdı, doğumdan sonra yaşadığı sinirsel buhranları yüzünden hekim olan eşinin tavsiyesiyle dinlenmeye çekildiği yazlık malikanede, kocasının ve görümcesinin kontrol ve baskılarına rağmen gizlice yazı yazmaya çalışan ve kaldığı odadaki sarı duvar kağıdının deseninden yola çıkarak halüsinasyonlar görmeye ve delirmeye başlayan bir kadının hikayesini anlatıyor.

Toplum içerisinde keskin biçimde ayrılmış olan kadın erkek rollerini eleştiren Sarı Duvar Kağıdı, aynı zamanda ruhsal olarak “hasta” olduğu gerekçesiyle okumaktan ve yazı yazmaktan alıkoyularak eve hapsedilen kadın imgesini temsil ediyor.

Charlotte Perkins Gilman’ın, sayısız farklı dile çevrilen; resim, görsel sanatlar gibi pek çok modern yapıta esin kaynağı olan; birçok kez tiyatro ve sinemaya da uyarlanan bu ölümsüz eseri, Başak Çaka’nın titiz ve dönemin ruhunu yansıtan özenli çevirisiyle yeniden okurlarla buluşuyor.

"Bu kağıtta benim dışımda kimsenin bilmediği ve hiçbir zaman bilemeyeceği şeyler var. Desenin kırık bir boyun gibi yana sarktığı yerde bir çift pörtlek göz baş aşağı beni süzüyor."

Çin Dizisi : Moonlight

 Herkese merhaba efenim,

Az önce uykudan uyandım annem tavuklu,bol limonlu ve bol acılı bir hasta çorbası yaptı ondan içtim şimdi de bir ilaç içicem tekrar yatmadan önce günün ikinci postunu da yazayım dedim.

Günün diğer postunda da yine bir Çin dizisi var.Bu diziyi de çok beğenerek izledim zaten içinde kitap,yayınevi vb olan her şeyi seviyorum.Baş roldeki erkeğimiz bir yazar,kızımızda onun editörü bu ikilinin romantik ve kitaplarla dolu hikayesini izlemek bence çok keyifliydi.

Üniversiteden mezun olduktan sonra, yayıncılık tutkusuyla Chu Li, rüya şirketi Yuan Yue Yayınevi'ne başarıyla girdi. Ancak önünde zorlu bir yol vardır. Şu anda yayıncılık endüstrisinin büyük değişikliklere uğradığını öğrendiğinde şok oldu. Samimiyeti ve profesyonelliğiyle ünlü yazarların saygısını kazandı ve onların münhasır editörü oldu. Chu Li, kariyerindeki engellerin üstesinden gelir ve sonunda köklü bir editör olur. Ünlü yazar Zhou Chuan, gerçekten olmadığı halde bir yeşim taşı kadar nazik olduğu söyleniyor. İkisi hemen anlaşmazlığa düşer, ancak Zhou Chuan daha sonra Chu Li'nin çevrimiçi arkadaşı Maymun olduğunu keşfeder. Ayrıca yakın çevrimiçi arkadaşı "L Jun" un Zhou Chuan olduğunu keşfeder.

Çin Dizisi : Please Feel at Ease Mr. Ling

 Herkese merhaba efenim,

Dün Bodrum'a günübirlik otele tatile gittiğimiz için dünün postunu ve bugünün postunu paylaşıcam gün içinde.Tatilden döner dönmez de Sude ve ben nezle olduk.Sanırım babam bize bulaştırdı korona olduğumuzu pek zannetmiyorum belirtileri pek onun gibi değil açıkçası.Babam bize geçirince rahatladı iyileşti zaten o korona testi yaptığında negatif çıktı.Halsizlik,ateş falan yok çok az burun akıntısı var sadece o kadar.Sude ile sanırım biraz rüzgar aldık ondan da hasta olmuş olabiliriz.

Neyse efenim bugünün ilk postunda çok tatlı güncel bir Çin dizisi var ben izlerken çok eğlenmiştim bu tarz dizileri sevenler için önerimdir.

Hikayemiz, bir kaza sonucu, şans eseri başarılı yönetici Ling Yue ile karşılaşan Gu An Xin adında genç bir kadının, yani ‘tavşanın’ eve nasıl ‘büyük kötü bir kurt’ getirdiğini anlatıyor.

Gu An Xin, hayallerini gerçekleştirmek için çok sıkı çalışan, cesur bir kadındır. Günlük hayatında teslimatçı olarak çalışmaktadır ve sıradan bir hayatı olduğunu düşünmektedir.

Taa ki Ling Yue ile tanışana kadar. Ling Yue ile olan bu beklenmedik karşılaşma, Gu An Xin’in hayatını baştan aşağı değiştirecektir.

Büyük bir şirketin varisi olan Ling Yue, aile işini devralmaya hazırlanıyordur, taaki neredeyse hayatına mal olacak talihsiz bir kaza geçirene kadar.

Kaza yüzünden ciddi bir şekilde yaralanır ve ölüme terk edilir. Çaresizce öleceğini düşünürken son gücüyle kendisini yola atar ve Gu An Xin karşılaşır.

Ling Yue’nin bu halini gören Gu An Xin, hemen onu hastaneye götürür. Ciddi yaralanmalarının yanı sıra, Ling Yue bir de hafızasını kaybetmiştir. Gu An Xin’in gönlü, onu o şekilde bırakmaya elvermez ve onu evine götürür ve ona, sağlığına geri kavuşturacağına söz verir.

Kore Dizisi : So I Married an Anti-Fan

  Herkese merhaba efenim,

Bugün daha önce baş rolünde  Exo'dan Chanyeol'un oynadığı bir film olan daha sonra diziye dönüştürülen keyifli bir yapımdan bahsedicem.Konu olarak zaten biliyorsunuz benim fikirlerimi de Choi Tae-Joon Oppa'yı dizilerde görmeyi özlemişim askerden de döndü artık umarım bol bol görürüz :)

Dizi, dünyaca ünlü bir süper yıldız Hoo-Joon (Choi Tae-Joon)  ile onun anti fanı Geun-Young’ın (Choi Soo-Young) arasındaki romantik hikâyeyi konu almaktadır. Bir magazin dergisinde muhabir olarak çalışan Geun-Young, belki bir haber çıkar diye bir kulübün açılışına gider. Orada, Hoo-Joon’un asabi davranışlarına tanık olur ve dahası kazayla Hoo-Joon’un üzerine kusar. Yaşanan bu olaylardan sonra Geun-Young işinden kovulur. Kovulmasına Hoo-Joon’un neden olduğunu düşünür ve her gün Hoo-Joon’un ajansının önüne protesto gösterisi yapar. Gösterisi medyada yer almaya başladıkça Hoo-Joon’un anti-fanı olarak ünlenir. Bir gün, bir PD ona, anti-fanı ile birlikte yaşayan ünlüyü içeren bir şov programında yer almasını teklif eder. Geun-Young çektiği maddi sıkıntı nedeniyle teklifi kabul eder. Hoo-Joon ise kötü görünmeye başlayan imajını düzeltmek için teklifi kabul eder. Şov programında birbirlerine zor zamanlar geçirtmek için çaba sarf ederlerken birbirlerine âşık olurlar.

Distopya Filmi : Awake

  Herkese merhaba efenim,

Şu geçtiğimiz 1 hafta çok zor geçti benim için resmen.Babam grip gibi bir şey oldu korona olmasından çok korktuk ama sanırım korona değil ve hala da bilmiyoruz aslında gidip test yaptırmıyor annem de aşının 2.fazını oldu ve anksiyetesi tutup durdu yine kol ağrısı,kalp çarpıntısı bitmedi kadının onlara bir şey olacak diye ben ölüp ölüp dirildim resmen neyse bu yeni haftayla birlikte sanırım ikisi de daha iyi gibiler.

Bugün film postunda Netflix de yayınlanan distopik bir film var.Aslında konusu oldukça güzel ama bence filmi işlemeyi başaramamışlar hele de sonu beni hiç tatmin etmedi.Kimsenini uyuyamadığı bu yüzden çılgına döndüğü bir evren düşünün kabus gibi değil mi ?

Yıkıcı bir küresel felaketin ardından tüm elektronik cihazlar devre dışı kalır. Yaşananlar aynı zamanda insanların bir daha uyuyamamasına neden olur. Sorunlu bir geçmişe sahip olan eski asker Jill, gezegende meydana gelen bu korkunç durumu düzeltebilecek bir anahtara sahip olan tek kişidir. Genç kadın, dünyayı kurtarmaya çalışırken, kendi akıl sağlığını kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalır.