Herkese merhabalar efenim,
Bugünün sabah postunda çok övülen bir distopya kitabı var.Kitabın başlarında bende kitaba çok yüksek başladım ama nedense kitabı bi sevemedim ve sürekli kendimi "Açlık Oyunları" serisi ile karşılaştırırken buldum çünkü o seriye inanılmaz benziyor.Kastların olması en altta ki kast kandırılırken sefalet içinde yaşarken en üstteki kast olan altınların fantastik zengin bir dünya yaşaması açlık oyunları gibi güç ve zekanın gerektirdiği bir platforma girmeleri ve savaşmaları falan okurken çok fazla benzerlik gördüm bence bu kitabın tek farkı sanırım baş kahramanın erkek olmasından dolayı bi tık daha epik olması ve hikayenin Mars'da geçmesinden kaynaklı hafiften bilim kurgu ögelerinin yer almasıydı onun dışında serinin diğer kitaplarını okumaya pek hevesli değilim açıkçası :/
Ben dünyaları ateşe verecek kıvılcımım. Ben zincirleri kıracak çekicim. Ben halkımın ve esaret içinde yaşayan herkesin umuduyum. Çünkü biliyorum ki insan kendini köleleştiren adaletsizlikle özgürleşemez. Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum'un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars'ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.
Ancak Kızıllar kandırılmıştır. Darrow, halkının yozlaşmış yönetici sınıfın kölesinden başka bir şey olmadığını keşfettiğinde adalet özlemi ve kaybettiği aşkının anısıyla hırslanır. İnsanlığın yeni nesil Altın hükümdarlarının güç için mücadele ettiği efsanevi Enstitü'ye sızmak için her şeyden vazgeçer. Hayatı ve medeniyetin geleceği pahasına en başarılı ve en vahşi Altınlarla rekabet etmek zorunda kalacak olan Darrow'un düşmanlarını yenmek için artık yapmayacağı şey yoktur… Bu, onlardan birine dönüşmek anlamına gelse bile.