Kitap - Alâmetler Kitabı Gaye Boralıoğlu

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün daha önce İzmir Kitap Kulübü ile zoomdan kitap tartışmalarına katılırken aldığımız kitaplardan biriydi ama ben KPSS dönemine girdiğim için kulübe devam edemedim bu kitapta kaldı elimde yazarıyla olan zoom toplantısına da katılamadım ama en sonunda kitabı okuyup sizlere sunma fırsatı buldum :D Tabi bu yaklaşık 6 ay falan sürdü :D 

Neyse efenim Türk öykücülüğü bence son zamanlarda çok farklı bir yerde olmaya başladı benim için.O kadar başlarılı hikayeler var ki yazarlar genelde bu şekilde çıkış yapmayı tercih ediyorlar bize de okuyup yorumlamak düşüyor elbette.Bu kitabı okurken ilk başta hikaye kitabı olduğunu anlamadım arka kapak yazısını da okumamıştım tabiki.Daha ilk hikaye distopik bir evrende geçince beni bir içine aldı aynı konudan yürüyecek sandım ama hikaye pat diye bitti başka bir hikayeye geçince bi bocaladım kitapta ama daha sonra hikayeler ardı ardına bir solukta gelip gitti.

“Şu kâinatta hiçbir şey o kadar sarih değil,” diyor adam kaşlarını çatarak. “Bazı şeylerin bir kısmını biliyoruz, bazen bulutların ardından görüyoruz. Zihnimizde bölünmüş cümleler dolanıyor, öbür yarılarını bulamıyorlar bir türlü. Bir şeyin bir manası var, bir de alâmeti var. Aynı olmuyor ikisi.”

Tükendi Tanrı’nın tüm alâmetleri... Bilinmez bir akıbete doğru tepetaklak gidiliyor. İyi ve kötü, doğru ve yanlış, sevap ve günah birbirine karışıyor. Dualar yerini beddualara bırakıyor. Kötülüğün normalleştiği koca dünyanın altında ezilenler yine masum çocuklar, safdiller, kimsesizler ve âşıklar oluyor.

Alâmetler Kitabı, alacakaranlık bir dünyanın kaotik ilişkilerinin, absürt hallerinin ve ürkütücü sıradanlığının anlatısı.

Gaye Boralıoğlu, insanlığın gidişatına dair alâmetleri kovalıyor. Sınırsız hayal gücü ve duru anlatımıyla, hem bugünü tasvir eden hem de geleceği kestiren eşsiz öykülere imza atıyor.

Komedi Filmi :The Entitled

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün Netflix de yayınlanan ilk defa izlediğim bir Filipin filminden bahsedicem.Asya ülkelerinden bir çok ülkenin yapımlarını izlemişimdir ama Filipin ilk kez oldu ve oldukça manyak bir yapımla oldu.İzlerken insana biraz klişe biraz bayık biraz abartı gibi geliyor ama filmi izlerken ne ara başladı ne ara bitti anlamadım bile hatta bir kaç yerde beni güldürmeyi başardı bile.Film tipik fakir kızın bir gün zengin babasını bulmasıyla ve sosyetik hayata giriş yapmasını anlatıyor.Baş roldeki kız sanki fakir gibi değilde ormanda büyümüş gibi davranıyor ki sormayın burası başta size abartı gibi gelebilir ama Filipinler maalesef cidden böyle bir ülke fakir halkı ile zengin halk arasında uçurumlar var.Fakir halk gerçekten bu kızda olduğu gibi yaşıyor ve hiçte abartı değil aslında kızın kaba ve abartı sayılan haraketleri.

Gerçek babasının otel patronu olduğunu öğrenen Belinda, kendini bir anda şatafatlı bir hayatın içinde bulur ve çekici bir avukatın yardımıyla bu dünyaya alışmaya çalışır.

Kore Dizisi : Dear X Who Doesn’t Love Me

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine orta şeker yoklukta izleyebileceğiniz çaylak oyuncuların yer aldığı mini bir Kore dizisi var.Bütün erkekleri deneyip en sonunda yine en yakın erkek arkadaşın ile çıkmayı konu alıyor.Bu konu tabi artık hafiften baymaya başladı en yakın erkek arkadaşlarınıza bence o gözle bakmayın kardeşim artık kimsenin erkek kadın arkadaşlığına güveni kalmadı :D

Dizinin konusu, hayalleri ve aşkları için mücadele eden 20’li yaşlarındaki bir grup gencin hikayesini anlatmaktadır. Seo Hee Su’nun etrafında ilerleyen dizi “son kullanma tarihi” olan bir aşka odaklanmaktadır.

Seo Hee Soo kampüsteki en popüler kız olmayabilir ama bu gerçek onu hiç rahatsız etmedi. Başarılı bir söz yazarı olma hayalleri kuran Hee Soo’nun popülaritesinden daha önemli şeyleri var. Yine de, özellikle bir erkek bulmak söz konusu olduğunda, popüler olmamanın adil bir dezavantaj payı olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Daha önce hiç erkek arkadaşı olmamış olan Hee Soo bunu değiştirmeyi çok isterdi. Sorun şu ki, nasıl olduğu hakkında hiçbir fikri yok.

Kore Dizisi : Jinxed At First

 Herkese merhabalar efenim,

Aşırı tatlış başlayıp sonradan sonlara doğru sıkıcılaşan bir Kore dizimiz var bugün ki postumuzda.Seohyun'u çok severim hele de son zamanlar daki dizi ve filmleriyle gözüme iyiden iyiye girmeye başladı bu dizide de aşırı tatlış bir cadıyı oynuyordu.Cadı dediğim öyle aşırı fantastik değil ama bir insana dokunarak geleceği görebilme yeteneği olduğu için ben ondan cadı olarak bahsedicem.Bence bu dizide ki asıl sorun erkek baş rol.Adamı daha önce bir dizide baş rol olarak hiç izlemedim ayrıca kızımıza oranla bence çok genç ve pasif kalmış ben kimyalarını hiç yakıştırmadım bu dizide bence başka yaşı biraz daha büyük biri daha tatlış olabilirdi.

Jinxed At First dizisinde, gittiği her yerde kadınlar arasında popüler olan Gong Soo-Gwang (Na In-Woo) yakışıklılığıyla her zaman gözleri üzerine çekmektedir. Şansız bir adam olarak da bilinen Gong Soo-Gwang (Na In-Woo), her zaman insanlardan uzak durmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda Seodong Market'in özel bir uğursuzluğu ile tanınan balık satıcısıdır. Lee Seul Bi (Seohyun) ise bir servet tanrıçasıdır. Gong Soo Kwang (Na In-Woo) ile tanışır ve kaderini değiştirmeye çalışır.

Kore Dizisi : Miracle

 Herkese merhabalar efenim,

KPOP gruplarında olan biraz da oyunculuğa yatkın kişilerin bu tarz mini dizilerle piyasaya yedirilmesi projesi olan bir diziden bahsedicem size bugün.Genelde mini dizilerde bu tarz projelere çok fazla rastlıyoruz oyunculuk konusunda cidden çok iyi olanlarda uzun soluklu dizilerde rol alabiliyor.Bu dizi öncelikle Japonya da yayınlanmış nedenini açıkçası pek bilmiyorum o yüzden çevrilmesi bence biraz uzun sürdü ama bence vasat bir diziydi boş zamanınızda izleyen izler tarzında :)

Görünüşleri ve kişilikleri taban tabana zıt olan, tamamen farklı hayatlar yaşayan çift yumurta ikizleri, bir gün uyandıklarında kendilerini diğerinin vücudunda bulur. Canınız neyi isterse izleyin. K-pop kız grubu SONAMOO'dan Nahyun ve erkek grubu BOYFRIEND'den Donghyun, bu web dizisinin başrolünde yer alıyorlar.

Gerilim Filmi : Kimi

 Herkese merhabalar efenim,

Film serüveninin 2.filmi yine gerilim filmi.Tek bir mekan ve tek kişi gibi gözüksede bence akıcı bir film ben sıkılmadan sonuna kadar izledim.Biraz agorafobi (kalabalıktan,evden dışarı çıkmaktan korkma) biraz teknolojinin avantajları ve dezavantajlarını harmanlayıp kendine tema yapan bir filmdi.

KIMI, agorafobisi olan bir teknoloji şirketi çalışanın, yeni bir projede çalışırken bir şiddet suçunun kayıtlarını keşfetmesini ve devamında yaşananları anlatıyor. Ne yapacağını bilemeyen genç kadın, şirketinin liderlerinin ataleti karşısında cinayetin sahibini kendisi bulmaya karar verir. Bunun için korkularıyla yüzleşmek zorunda kalan kadının, katili bulmak için öncelikle agorafobisini yenmesi ve dairesinden çıkması gerekmektedir.

Gerilim Filmi : Watcher

 Herkese merhabalar efenim,

Şu sıralar filmlere düştüm o yüzden çok fazla film postu gelicek şu sıra benden şimdiden söylemesi :) İlk filmimiz bi gerilim filmi.Aslında benzer konseptte (beni izleyen biri mi var ? ) çok fazla film izledim o filmlerden tek farkı sanırım filmin Romanya'da geçmesi :D Sonu oldukça tahmin edilebilirdi bence buna rağmen sıkılmadan (birazcık hızlı izledim sadece :D ) sonuna kadar izlemeyi başardım :D

Julia (Maika Monroe), yeni bir iş için memleketi Romanya'ya taşınan eşi Francis'e (Karl Glusman) eşlik eder. Yakın zamanda oyunculuk kariyerini bırakmış olduğundan, kendini sık sık yalnız ve boş bulur. Bir gece, penceresinden insanları izlerken, bitişik bir binada kendisine bakıyormuş gibi görünen belirsiz bir figür görür. Kısa bir süre sonra, yerel bir sinemada yalnızken Julia'nın izlenme hissi yoğunlaşır ve takip edildiğinden emin olur - kendisini izleyen aynı gizemli komşu olabilir mi? Bu arada "Spider" olarak tanınan bir seri katil şehirde dolaşmaktadır.