Herkese merhabalar efenim,
Murat Gülsoy İzmir Kitap Ağacı ile okuduğumuz kitaplardan birinde tanıdığım ve üslubunu çok sevdiğim bir yazardı kitaplarını okuma listeme almıştım alışveriş yaptığım zamanlarda indirime girerse mutlaka bir kitabını alıp okumaya çalışıyorum.Denk gelen kitaplarından biri de bu hikayelerden oluşan hikaye kitabı oldu.Gülsoy'un tarzını ben Murakami'ye benzetiyorum nedense anlattığı hikayeler ya da romanlar genelde şaşırtıcı ve beklenmedik,tekinsiz bir havada geçiyor bu tekinsizlik havası beni kendine çok çekiyor.Bu hikaye kitabını da oldukça severek okudum.Gerçekten belirsiz anların kıyısında dolaşıyor gibi hissediyor insan kendini kitabı okurken ve ben filmlerde,dizilerde ve kitaplarda bu havayı çok seviyorum.
Sadece çarpma anında tüm algılarımın ne kadar keskinleştiğini hatırlıyorum. Dünya farklı bir yer gibi görünmüştü gözüme, düşüncelerim dışında her şey yavaşlamış hatta durmuştu. İnsanların yüzlerinde dehşet vardı ve ben ölüm öncesi iyimserlik denilen kavramın varlığından haberdar değildim. Evet var böyle bir şey. Artık öğrendiniz. Ölmeden önceki son saniyelerinizde asla ölmeyeceğinizi düşüneceksiniz. Son anın içindeymiş sonsuzluk.
Tek katlı, bahçeli evlerin olduğu otoban kenarındaki gizemli mahalleden oyuncu belleğin dehlizlerine, kuyuya fısıldanan sırlardan mezarından kalkıp gelen ölülere, insan gibi makinelerin tuhaf dünyasından uykuyla uyanıklık arasındaki belirsiz anlara uzanan tekinsiz bir yolculuk; acımasız bir yazarın kaleminden çıkan uçuş korkusu ve nihai sonsuzluk.