10 Ağustos 2014 Pazar

Maydanoz Time:Dizi-Nice Guy

Herkese tekrardan merhabalar efenim...Şu sıra uzun zamandır Kore dizisi izlemediğimin farkına vardım çingular.Belki de bu bizim son Kore dizisi postumuzdur eğer derin bir araştırmaya içsel Kore dizisi izleme hevesine giremezsem bi süre daha Amerikan ve Türk dizileri ile takılacağa benziyorum.Nice Guy 2012 yapımı çok bahsedilen ve ses getiren bir yapım.Ayrıca tam olarak bilmiyorum sadece sağdan soldan duyduğum bir dedikodu bu dizininde Türk formatını yapacaklarmış diye duydum.Bu dizi hakkında çok diyecek bir şeyim yok aslında sadece diziyi izlerken aldığım bazı notları izninizle yazmak istiyorum.

Şirket kime kaldı?

Son bölümünde kızın taksiye binmesi sahnesinde kız adama ne soracaktı?Sonra yarın sorarım dedi ama o yarını göremedik.

Neden o sahneden sonra birden 7 yıl sonraya geçildi?

Adam yüzleri tanıyamıyorsa o kızı nasıl tanıdı ve birden evlenme teklifi etti o kızı son bölümde ne oldu yahu ben hiç bir halt anlamamışım resmen izleyenler lütfen yardım etsin bana!

Son olarak adam saçları kestirip saçlarını dik dik yapmasaydı baş roldeki adam soğuk nevalelikten ve tipsizlikten ölüyor diyecektim hani yine benim diken dilimden yırttı!

Konusu:Sevdiği kadın tarafından ihanete uğrayan bir adamın, intikam için hafızasını kaybetmiş bir kadını kullanmasını konu alıyor...





Maydanoz Time:Kitap-Aynı Yıldızın Altında John Green

Vermicem vermicem OY benim değil mi vermicem diyerek uyandığım bir günden herkese merhaba...The Turist ünvanını taşıdığımdan dolayı şu sıra oy verebildiğim ilk senemde oy verememenin haklı gururunu yaşıyorum efenim...Zaten bu tipimle dışarı çıkma meraklısı da değilim pek.Yüzümü yıka yıka nemlendiriciyi daya daya anca soyuldu derim ve şu anda ki tek dileğim uçupumun büyüyüp dudaklarımı işgal etmemesi.Gerçi Angelina Joulie'den hallice dudaklarımın olduğunu söyleyebilirim bu sayede ama yinede kendi virüssüz dudaklarımı özledim!

Neyse kendi ızdırabımdan bir kuble verdikten sonra bir türlü filmine gitmeye niyetlenip her defasında gidemediğim ama artık bi zahmet (!) alıp kitabını okuyup bitirdiğim ve açıkçası bende çok çok çok süper bi kitap 2012 Betsellerde 1 numara olmayı hak etmiş ağla ağla mukus salgım durdu diyemeyeceğim bir kitap oldu benim için.Hafif hayal kırıklığı hafifse filmi bence daha iyi olmuştur merakları aklımı istila etmiş durumda.Umarım en yakın zamanda bi zahmet (!) filmini de izler bi postunu yaparım.Bu arada yazarın dili bi harika ayrıca ölümle dalga geçilme düşüncesi aşkla birleşince bilmiyorum ya diğer kanser temalı romanlardan daha farklı olmuş ama yinede adını bu kadar çok duyunca bir beklenti içine giriyor insan...

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Maydanoz Time:Film-Roma Tatili

Herkese tekrardan merhabalar efenim...Bugün malum hafta sonu belki gezmelerden çok yorulup akşama,belki de ben gibi eve inzivaya çekilip film izlemek istersiniz diye bir film postu yapayım dedim.İyi ettim mi?

Roma Tatili benim izlediğim ilk siyah-beyaz film diyebilirim.Eski filmlere genelde pek bi merakım yoktur ama bu film izleme listemde olunca birde Audrey'in başrolde olduğunu duyunca hemen izleyeyim dedim.Yumuşak hatlı romantik-komedi tarzında bir film diyebilirim.Hemen filmi izlerken aldığım notlara geçiyorum.

Baştaki ayakkabı olayı...Prenseste olsan kadınsın işte!

Adamın 5000 papelinin uzunluğu faturamı para mı o yahu o kadar uzun para mı olur yuhunuz!

Güzel bir film fakat sonunu bağlayamamışlar film dımdızlak ortada bir yerlerde kalmış vallahi...

Son olarak 1 tanecik replik...

''Mezarın altındayken duysaydım sesini eminim toprağın altında ki kalbim çok sevinirdi.''

Konusu:Audrey Hepburn’e En İyi Kadın Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran Roma Tatili, bir modern zaman prensesinin kraliyet dayatmalarına karşı gelerek tek başına Roma’yı keşfe çıkmasının hikayesini anlatıyor. Burada gazeteci kimliğini saklayarak ilginç hikayeler peşinde koşan Amerikalı bir gazeteciyle (Gregory Peck) tanışıyor. Ancak planı ikilinin birbirine aşık olmasıyla suya düşüyor.

Roma Tatili Resimleri
Roma Tatili Resimleri
Roma Tatili Resimleri
Roma Tatili Resimleri
Roma Tatili Resimleri
Roma Tatili Resimleri

Maydanoz Time:Kitap-Özgürlüğün 50 Tonu E.L James

Herkese yepyeni bir hafta sonundan merhaba arkadaşlar...Böyle sevinçli bir giriş yaptığıma bakmayın.Moralim iç güveysinden hallice.Çünkü suratım haşlanmış soyulmaya hazır patates gibi.Ya da sedef hastalığının daha ilk başlarındaymış gibi duruyor.Havuz keyfi yaptığımız gün ben mal gibi Karadeniz'in güneşinden ne olcak yaa dediğim için Allah al sana Karadeniz güneşi küçümsermisin sen işte böyle yaparım senin suratını çek bakalım şimdi dedi herhalde.Üstüne belki çokta belli olmaz az biraz kapatır belki diye düşünüp kapatıcı sürdüm iyice soyukları çıkardı ortaya su ile çıkarmaya çalışıncada soyulan yerler kanamaya başladı Allahhhh tabi bu cezalar yetmezmiş gibi birde dudağımda uçuk çıktı ben cezalara doymuyorum anlayacağınız.Havuz keyfiii diye hava atarken yine çakıldım yerin dibine...Neyse bu sayede gezmeleri rafa kaldırıp eve inzivaya çekildim ve bol bol kitap okumaya adamış bulunuyorum kendimi.Zaten haftaya bilmem ne zaman İzmir'e geri dönüyormuşuz malum gitmeye az kala daha okul alışverişlerim var bir sürü ihtiyaç var.

Sızlanmalarımı rafa kaldıracak olursak serinin son kitabı olan Özgürlüğün 50 Tonu kitabı beni iyice bu seriye bağladı diyebilirim.Her kitap bir önce ki kitaptan daha iyiydi.Tabi biraz can sıkıcı bulduğum yazarın sayfa sayısını uzatmak için baştan baştan aynı olayları tekrarladığını da söylemek istiyorum.Alacakaranlık serisinden sonra hiç beni bu kadar kendine bağlayan bir kitap daha olmamıştı.İlk kitabına biraz ön yargı ile yaklaştığımı açıkça kabul ediyorum.Biraz iğrenç geldi başta bana seks kısmının bu kadar açık seçik anlatılması gerim gerim gerildim açıkçası okurken.Psikoloji ağırlıklı okuyacağım için bu yaştan sonra her türlü sapıkla.manyakla uğraşacağım düşünülürse bu tip durumlara alışmam gerekiyor herhalde.Zaten ben hiç seks konusunda aman aman çok ayıpp aa aa hiç konuşulur mu böle şeyler yasaklı kelime bi kerem o diyen biri olmadım.Bu konuya hep bilimsel yaklaştım bizi leylekler getirmedi sonuçta değil mi?

3.kitapta daha büyük heyecanlar işin içine giriyor diyebilirim.Kaçırılmalar,sapıklar Bay Grey'in saklı hayatı su yüzüne çıkıyor.Aslında başta manyak sapık lan bu dediğim Bay Grey bana okudukça aslında hiçte düşündüğüm gibi bir adam olmadığını hissetirdi.Sonuçta hangi erkek istemez ki ? Kırbaç,kelepçe desen hepsinin gözleri parlar aman canım sadistçe öyle şeyler sapık mıyım ben diyen erkek bulmak bence çok zor o yüzden helede Amerika gibi bir yerde çokta vampirimsi ya da doğaüstü bir adam gibi algılanmamalı Bay Grey!


8 Ağustos 2014 Cuma

Maydanoz Time:Film-7 Yaşam

Herkesen tekrardan merhabalar efenim...Eh iki kız kuzen bir gelince muhabbet sohbet olmadan olur mu?Sen bu yaz ne yaptın ben bu yaz ne yaptım derken anladık ki ikimizde bol bol film izleyip kitap okumuşuz.Eh o zaman bir film patlatak beraber derken kurdu düzeneği kuzen yatağa uzanıp film keyfi yaptık.Gecenin 1'inden 3'e kadar ....
Will .Smith başrolde olunca bi umut güzel filmdir W.S dandik filmde oynamaz dedik ve kararımız 7 Pounds yani 7 Yaşam'dan yana oldu.Başta çok ağır ilerleyen bir film önce ne oluyor lan falan diyorsunuz hayırdır bu adamın derdi ne falan sonra hatta kuzenim filmin çok ağır ilerlemesinden dolayı uykuya dalmaya yüz bile tuttu hatta kapatalım filmi bu ne dandik film ya hiç bir halt anlamadık dediler.Ben bir şeyi hiç yarım bırakamıyorum ya (malum hastalığım)  bi şans verin filme sonuna kadar bekleyelim izleyelim dedim ve şansını iyi kullandı film çünkü sonuna doğru heyecan arttı ve aslında ne kadar güzel bir konusu olan bir film olduğunu anlamış bulunduk anlayacağınız kötü bir başlangıcı iyi bir sonu olan filmlerden...

Konusu:Ben Thomas(Will Smith), geçmişindeki bazı hatalardan dolayı suçluluk duyan, intiharı düşünecek kadar depresif bir insandır. Kafasında devamlı intihar düşüncesinin dolaştığı Ben, hayatına giren tamamen yabancı 7 kişi vesilesiyle kefaretini ödeme şansını yakalayacak; bu sırada kalp hastalığı olan Emily'de (Rosario Dawson) aşkı bulacaktır.

Yedi Yaşam Resimleri
Yedi Yaşam Resimleri
Yedi Yaşam Resimleri
Yedi Yaşam Resimleri
Yedi Yaşam Resimleri
Yedi Yaşam Resimleri

Maydanoz Time:Müzik-Little Mix-Salute

Herkese en sevdiğim cuma gününden merhabalar efenim...Cumanız cumamdan güzel geçsin diyerek iyi dileklerde bulunarak Müzik postuma başlıyorum .Bu hafta ki konuğumuz daha önce Move şarkıları ile bloğma konuk ettiğim Little Mix grubu.Yeni şarkıları Salute beni baştan çıkardı diyebilirim.Salute Selam demekmiş ama hangi dilde ya da ne anlamda Dikkat!Selam! diye bağırıyorlar orasına pek anlam veremedim ama u karanlık ve seksi klipleri şarkıya oldukça uyumlu.Samırım bu kız grubun başka hiç sevmesem de sonra sonra benim sevebileceğim tarzda şarkılar ortaya çıkarınca sevmeye baladım.Her zaman ki gibi danslarına bayıldım.Bakalım sizde benim gibi bu şarkıyı ve klibi sevecek misiniz?

7 Ağustos 2014 Perşembe

Maydanoz Time:Ben-Samsun Doğu Park

Herkese Amasya'dan merhabalar efenim...Bugün Samsun gezmelerimizin son günüydü.Hem Doğu Park'ı gezdik hem de 6 yıl önce 4 yıl boyunca oturduğumuz evimizi her gün okula gidip geldiğim sokakları,dershaneye arkadaşımla gülüşe gülüşe gittiğimiz Çiftlik Caddesini ve benim favori Alman pastamı yapan Cumhuriyet Fırnını,sürekli kitap alışverişi yaptığımız Penguen Kitapçılığını,5.sınıf mezuniyetimin olduğu Şehir Kulübünü,izcilik eğitimi aldığım Kültür Merkezini,konserlere ve eğlenmeye doyamadığımız lunaparkı ve meydanı gezdik.Bunca yıl sonra tekrardan görmek ne bileyim çok tuhaf oluyor insan.Onca anınızın olduğunu bildiğiniz bir evde bir başkasının oturduğunu görmek.Apartman bomboş.Komşularımızın hepsi başka yerlere taşınmış.Mekan var ama ruh yok yani geriye sadece anılarda çocuk çığlıkları kalmış.Ağlıcam lan şimdi...Allah Allah kendi kendimi depresyona soktum iyi mi durduk yere...

Evet evet sümüğümü de hınkırdığıma göre devam edebiliriz kaldığımız yerden.(Iykk bunu söylemek zorunda değildim ama bazen samimiyetimizin sınırlarını zorladığım oluyor.)Neyse gevezeliğimi ve anılarımı bir kenara bırakacak olursak kafamızda yakıcı bir güneşle fink fink gezdik bunca yıl sonra Samsun'un Doğu tarafını...


Samsun'u Samsun yapan bu Atatürk heykeli sanırsam...

Mecidiye Caddesindeki izbe ve kokuşmuş binaları böyle restore edilmiş görmek çok güzel Samsun Belediyesi çalışıyor!


Bir zamanlar normal uyduruk bir pazar olan Rus pazarı şimdi entel dantel olmuş ve adı da Yabancılar Çarşısı olmuş iyi mi evet burada bir kahkaha attım istemsiz...



Hayvanat Bahçesi...Zamanında çok gezdiğimiz için gezilmeye gerek görülmedi...



Bi Broklyn Köprüsü olmasa yine de gideri olan Samsun köprüsü...(Yayalar için)







Bizim zamanımızda olmayan ve burada ortalama 2 senedir var olan bir yenilik.Samsun'da sadece Bandıra Gemisi Atatürk Müzesi vardı şimdi iskeleye Atatürk'ün Samsun'a ilk adım attığı zamanın anısına balmumu heykellerle çok güzel sahnelenmiş.Samsun'un aslında her bi tarafı buram buram Atatürk kokuyor ne tarafa baksanız Atatürk heykelleri,panoları ve posterleri ile karşılaşırsınız.





Şimdilik bu kadar gezmelerimiz umarım Amasya'da devam eder sanırım daha ayın 15'ine kadar buradayız bakalım,hayırlısı...

Kitap - Taşların Anlattığı Clara Dupont Monod

 Herkese merhabalar efenim, Çalıştığım okuldaki edebiyat öğretmeni olan arkadaşım benim de iyi bir okuyucu olduğumu öğrendiğinde yeni aldığı...