30 Aralık 2019 Pazartesi

Animasyon : The Grinch

Herkese merhabalar efenim,
Herkesin yeni yılı kutlu olsun ! Umarım bu yıl da sağlıklı,sevdiklerinizle beraber çok güzel bir sene geçiriyor olursunuz ! 2019 senesi benim için oldukça kötü bir yıl oldu aslında.Balıkesir'den İzmir'e ailemin yanına geldim,mezun oldum ilk işime girdim ve işim psikolojik olarak beni çok yorduğu için çıktım ve yalnız geçirdim çoğu zamanımı 2.yıl da hazırlandığım KPSS yi kazanamadım ve onunla birlikte kariyer açısından bir çok yıkıma uğradım.Allah'a şükür yılın sonlarına doğru şuan ki mutlu olduğum işimi buldum ve tabi ki yeni bir aşka da yelken açtım 2020 senesinde de umarım şimdi ki gibi mutlu olmaya devam ederim.

Bu akşamı ailemle geçiricem her yılbaşında olduğu gibi kardeşim İstanbul'dan gelicek onunla boğuşuruz tüm akşam :D Ocak ayında yarı yıl tatilinde 3-4 günlük bir iznim olacağa benziyor eğer gerçekten iznim olursa ben de İstanbul'a onun yanına gitmeyi düşünüyorum hem gezmiş olurum hem de kardeşimi görmüş olurum.Dün izin günüm olduğu için tüm gün yatakta yuvarlandım,kitap okudum ve "You" dizisinin 2.sezonunu seyrettim akşamda The Grinch animasyonunu seyredip yattım.Çok duyduğum bir animasyondu ama izleyememiştim şimdi tam da temasına uygun bir zamanda izlemiş oldum :)

Grinch’in ocak ayının sonuna kadar yetmesi gereken erzakı bir sebepten dolayı çok hızlı bir şekilde biter ve bu yüzden de dağdaki mağarasından çıkar ve yiyecek almak için istemese de yeniden Who köyüne gitmek zorunda kalır. Grinch köye gittiğinde bu noelin her yıl düzenlenen noel şenliklerinden 3 kat daha büyük ve şatafatlı olacağını öğrenir. Başta Grinch bu olaya gülüp geçer ama çok geçmeden bu onu çok mutsuz eder. Bunun üzerine Grinch ne olursa olsun bu 3 kat büyük noel zamanını ve bugünün coşkusunu Who köylülerine yaşatmamaya karar verir ve kimsenin aklına gelmeyecek korkunç bir plan yapar!

Benedict Cumberbatch in The Grinch (2018)

28 Aralık 2019 Cumartesi

Türk Dizisi : Atiye

Herkese merhabalar efenim,
Herkesin merakla beklediği Netflix yapımı 2.dizimiz olan Atiye nihayet görücüye çıktı ben de annemle birlikte dün akşam 1 sezonunu ( 8 bölümcük) izleyip bitirdim.Açıkçası ben de annemde oldukça beğendik diziyi oyuncu kadrosu oldukça iyi özellikle de Beren Saat'i ekranlarda görmeyi özlemişiz.Göbeklitepe'nin ve Nemrut'un da reklamı oldukça iyi yapılmış dizi süresi 40 dk olduğu için bazı sahnelerde ve geçişlerde elbette kopmalar olmuş Türkler 2 saatlik dizi çekmeye ve izlemeye alıştığı için çoğu kişi izlerken bu durumu biraz yadsımışlar ayrıca bazı diyalogları ve sahneleri çok Hollywoodvari bulmuşlar benim de o tarz bulduğum sahneler oldu ama bizim günlük dizilere baktığınız zamanda Amerikan vari özellikle de burjuva kesimden insanlarda çok fazla var bu yüzden ben öyle aşırı eleştirecek bir taraf bulmadım bu konuda.Bence Hakan Muhafızdan daha keyifli bir dizi olmuş 2.sezonu çıkarsa da izlerim gibime geliyor :)

İsmini baş karakter olan Atiye’den alan dizide kadın bir ressamın dünyanın tarihini değiştiren Göbeklitepe’ye karşı hissettiği sebebi bilinmeyen yakınlığı ve bu gizemi çözme çabasını konu alıyor. Kazı çalışmasını yürüten arkeolog Erhan ile yolu kesişen Atiye, karşılaştığı tüm engellere rağmen Anadolu’daki evrensel sırları ve bu alanın kendi geçmişiyle ilişkisini ortaya çıkarıyor.

Beren Saat in Atiye (2019)

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Aralık Ayı Kitabı 6.Koğuş Anton Çehov

Herkese merhabalar efenim,
Bana yıllar sonra Rus romanı ya da hikayesi okutacak tek bir kulüp vardı o da İzmir Kitap Kulübü ! Tanışma toplantısıyla birlikte 4.toplantısına katıldığım kitap kulübüyle aralık ayında Çehov'dan 6.Koğuş hikayesini okuduk.Okuması biraz zor olsa da sayfa sayısı az olduğu için çabuk bitirdim ama kafamda bir şeyleri ve özellikle de karakterleri oturtmak her zaman ki gibi zoruma gitti.Kitap sohbeti esnasında farkettim gibi Rus edebiyatı okurken karakterleri ve karakter isimlerini birbirine karıştırıp okuma zevkini azaltan bi ben değilmişim.Psikolojik ve felsefik anlamda derin sorgulamaları olan ve elbette bir sistem eleştirisi olan bu kitap kısa zamanda okunan,bana göre orta zevkli olsa da bir çok kişiye göre oldukça edebi zevk vermiş bir yapıt olmuş.

Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıçbunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü ‘felsefi’ yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir.Altıncı Koğuş, Rusya’nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının ‘deliliği’nin simgesidir adeta.
Altıncı Koğuş"Elimizin altında kitaplar var ama bu canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor.Kitaplar nota okumaya, sohbetler ise şarkı dinlemeye benzer." @izmirkitapkulubu ile Aralık ayında A.Çehov 'dan  6.Koğuş'u okuduk 📚 Unutkanın önde gideni olduğum için kitabı toplantıya getirmeyi unutmuşum o yüzden öyle mazlum mazlum bakıyorum 🙈 Yıllar sonra yeniden bana Rus edebiyatı okutmayı ancak bu kulüp başarabilirdi 😂 Yeni yılda daha nice ve güzel kitapları birlikte okuma dileğiyle 🙏
#izmirkitapkulubu #kitap #kitapkulubu

27 Aralık 2019 Cuma

Kitap - Nantucketlı Arthur Gordon Pym'in Öyküsü Edgar Allan Poe

Herkese merhabalar efenim,
Blackfriday de İthaki'de indirim olunca bende uzun zamandır okumak istediğim bir yazar olan Poe'den bir öykü kitabı alıp okumak istedim ama açıkçası hiç beğenmedim hatta çok nadir de olsa bir kitabı yarım bırakırım bu kitapta o yarım bıraktığım kitaplardan biri oldu , kitap benim için artık miladını doldurmuş oldu.Kitap kahramanın ağzından anlatılıyor ama yazar da çoğu zaman "ben de burdayım" diyerek kendini belli ediyor.Sanırım kitap tek bir mekanda geçtiği için okurken beni çok sıktı bir yerden sonra sürekli aynı şeyler olmaya başladı ve ben aklımı kitabın içine veremez oldum benim için ilk Poe deneyimi kötü oldu maalesef :/

“Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, Poe’nun yazdığı en büyük eserdir.”

-Jorge Luis Borges

Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, genç ve maceraperest Arthur Gordon Pym’in arkadaşı Augustus’la kaçak olarak bindiği Grampus isimli gemiyle güney denizlerine yaptığı yolculuğu anlatır. Gemide çıkan isyandan sonra Arthur ve arkadaşları hayatta kalmak için yamyamlık, açlık ve kötü hava koşullarına karşı mücadele eder.

Edgar Allan Poe’nun yayımlanmış tek romanı ve en dikkat çeken eserlerinden olan Nantucketlı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü, Herman Melville’in Moby Dick, H.P. Lovecraft’ın Delililiğin Dağlarında kitaplarına esin kaynağı olmuş, Jules Verne ise romanın devamını Buzlar Sfenksi adıyla kaleme almıştır.

Güvertede korkunç cinayetler işlenirken kamarandan dışarı çıkmaya cesaret edebilecek misin?
Nantucketlı Arthur Gordon Pym'in Öyküsü

24 Aralık 2019 Salı

Amerika Dizi - The Witcher

Herkese merhabalar efenim,
Bu dizinin zamanında oyununu oynamış ve açık dünyasına,grafiklerine,hikaye akışına hayran kalmıştım.Zaten gamerlar arasında bir efsane olarakta kabul edilir bir çok oyunu ve oyunların ek paketleri de var.Daha sonra kitap serisi olarak çıktı ama kitabı dizisi kadar ses getirmeyi başaramadı bence.Dizi çekilince kitaplarının da olduğunu öğrenen kişiler kitaplarını okumaya başladı.

Ben kitaplarını okumadım okumayı da pek düşünmüyorum açıkçası ama dizi Netflix üzerinden çıktığı için izledim 1.sezon toplamda 8 bölüm.Olayların ve karakterlerin ilk doğuş hikayelerinden başladığı için anlatıma , oyunu oynamayanlar için dizinin zamansal grafiği sıkıntı oldu ki  bir çok kişi de kimin ne olduğunu anlayamamış.Diziye dair en çok sevdiğim şey sanırım Geralt karakterini Henry Cavill'in oynaması oldu çünkü oyundaki karakterle cidden birebir olmuş.Benim oyunda sevdiğim kadın karakter tabi ki Yennefer yengeydi ama hem karakteri canlandırın kızı pek sevemedim hem de bir çok kişi direk Yennefer karakterini sevmemiş sanırım onların yorumu da benim bu görüşümü etkiledi.

The Witcher ile ilgili görsel sonucu

15 Aralık 2019 Pazar

Kitap - Lyon'da Düğün Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,
Uzun soluklu kitaplar okurken araya özellikle de Zweig tarzında okuması kolay,akıcı kitaplar almayı seviyorum yolculukta bir mola vermişim gibi hissettiriyor.Zweig bu kitabında yine okuması birbirinden keyifli 3 hikayeye yer vermiş.Olay örgüsü aşırı önemli olmasa da  kendine has diliyle duyguları vermeyi başarabilmiş.

Lyon’da Düğün Fransız Devrimi sırasında yaşanan kargaşa ve zulüm günlerinde ölüme yaklaşan insanlara umut veren bir aşkın hikâyesidir. 1793’te kentte kurşuna dizilmeyi bekleyen karşı devrimcilerin toplandığı hapishane tuhaf bir nikâha sahne olur. İki Yalnız İnsan, acı çeken iki çaresiz insanı buluşturur. Birinin yüreğinden kopan çığlık diğerininkinde karşılık bulurken, farkında olmadan birbirlerinin yıllar süren yalnızlığına son verirler. Wondrak ise yazarın savaş karşıtı yapıtlarından biridir. Bohemya’nın küçük bir kentinde çirkinliğiyle sürekli alaya maruz kalan bir kadın tecavüze uğradıktan sonra doğurduğu çocuk sayesinde yaşama tutunmuştur, ama patlak veren Birinci Dünya Savaşı yüzünden oğlunu askere alarak ondan koparmaları söz konusudur. Zweig bu öykülerde toplum dışına itilmiş karakterleri üzerinden insanlık durumunu analiz eder. Karakterlerinin başlarından geçenler “yazgı” değil, insanlığın iflasının sonucudur.


12 Aralık 2019 Perşembe

Kitap - Bir İdam Mahkumunun Son Günü Victor Hugo

Herkese merhabalar efenim,
Aralık ayı demek soğuk demek, aralık ayı demek kar kış kıyamet derken aynı zamanda hastalık ayı da efenim :) Evet yine tam zamanında grip olamayı başardım ama bu işin iyi tarafı sanırım bu vesilesyle kitap okuma hızımı arttırmam oldu çünkü bir şeyler izleyemiyorum gözlerim acıyor o yüzden kendimi oyalamak için çok fazla kitap okuyorum şu sıralar.Black Friday indiriminden aldığım kitaplarda nihayet dün geldi şimdi elimdeki kısa kitapları bir kenara bırakıp onları okumaya başlıcam tabi bu arada hasta olduğum için hiç KPSS de çalışamadım sanırım daha hala psikolojik olarak yeniden KPSS ye hazırlanmaya kendimi hazır hissetmiyorum.

Bugünün kitabına gelicek olursak Hugo'dan okuduğum ilk kitap olan "Bir İdam Mahkumunun Son Günü" bahsedicem sizlere.Evet bu yaşıma kadar Sefilleri dahi okumadım doymayın cahilliğime :D Oldukça akıcı ve insanın kalbine okları fırlatan bir kitap çünkü suçlu birinin gözünden ölüme mahkum edilişi anlatıyor.O zamanlardan bu zamanlara pekte bir şey değişmedi aslında açlıktan baklava çalıpta yargılanan çocukta gördü bu gözler herhalde o zamanın Fransasında olsaydı ölüme mahkum edilirdi o çocuk sırf açlıktan hırsızlık yaptığı için.Ahlak felsefesi devreye giriyor çoğu zaman bu kitapları okurken aslında kitabın üzerine tartışılacak çok şey var ... :)

Victor Hugo (1802-1885): Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan sanatçı, edebi ününü şiirleri ve oyunları ile kazandı. Romantik akımın en tanınmış adları arasında yer aldı. Toplumsal sorunlar ve politikayla yakından ilgilendi, 1848 ayaklanmalarının ardından Kurucu Meclis’e katıldı, daha sonra milletvekilliği yaptı, l’Evénement adlı bir gazete çıkardı. 1852’de Louis Bonaparte’ın imparatorluğunu ilan ettiği hükümet darbesine karşı çıktığı için sürgün edildi.

Cezası 1859’da sona erdi, fakat imparatorluk yıkılana kadar gönüllü olarak sürgünde kaldı, 1870’de Fransa’ya döndü. 1871’de Paris Komünü’nü desteklemese de komüncüleri savundu. Victor Hugo 1829 yılında yayımladığı Bir İdam MahkûmununSon Günü adlı romanıyla idam cezasına taviz vermez bir tavırla karşı çıktı. Klasik edebiyatın şaheserleri arasında yer alan Notre-Dame’ın Kamburu ve Sefiller adlı romanlarıyla dünya edebiyat tarihine geçti.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü

11 Aralık 2019 Çarşamba

Kitap - Ben Robot Isaac Asimov

Herkese merhabalar efenim,
Yıllar sonra İthaki'nin bilim kurgu serisinden bir kitap okumak nasip oldu.Bir çok blogta ve arkadaşımda gördüğüm bi kitaptı.Bilim kurgu dünyasında en sevdiğim konu Cyberpunk ve yapay zeka kavramı elbette ama kitabı büyük bir hevesle almama rağmen ilk giriş kısmındaki hikaye dışında o hevesim söndü gitti.İlk olarak bu bir roman değil onu söylemekle başlamam gerekiyor.İçinde 9 hikaye olan bir hikaye kitabı.Bu hikayelerden ilk giriş kısmında ki hariç çokta birbirinden bağımsız hikayeler değil.Aslında hikayeden çok bir kadının anıları gibi.Tabi kurgusal bir kadının anıları :)

Ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov'un bilim kurguya en büyük katkısı Üç Robot Kanunu'dur. Üç Robot Kanunu'na göre;

-Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
-Robotlar, Birinci Kanun'la çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
-Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun'la çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.

Ben, Robot'ta, Isaac Asimov en ünlü 9 robot öyküsünü toplamıştır. Bu öyküler, gelecek nesillerin robot öyküleri için bir yol gösterici olmuş, bilim kurguda robotun ciddiye alınmasını sağlamıştır. Asimov, bu öykülerle konuşma yetisi olmayan robotlardan insanlığın iyiliğini gözeten makinelere kadar, robot tarihinin izini sürüyor.

Ben, Robot 25 sene sonra yeni edisyonuyla, İthaki Bilim kurgu Klasikleri dizisinin bir parçası olarak geri dönüyor.
(Tanıtım Bülteninden)


10 Aralık 2019 Salı

Romantik Film : A Cinderella Story Christmas Wish

Herkese merhabalar efenim,
Netflix'in Christmas haftası için yaptığı minnoş ergen filmleriyle devam ediyoruz :) Yılın en sevdiğim zamanlarında (İzmir de bir de kar yağıyor olsa çok güzel olucak) bu tar filmleri izlemek ve yazmak benim içinde bu blog içinde bir gelenek oldu biliyorsunuz ki : Milyonlarca versiyonunu izlediğim Cinderella'nın bir de Christmas versiyonunu izleyin demişler :)

Üvey annesi ve üvey kardeşleri tarafından bir hizmetçi gibi muamele gören Kat’in mucize dolu hikayesi.

A Cinderella Story: Christmas Wish (2019)

9 Aralık 2019 Pazartesi

Romantik Film : The Knight Before Christmas

Herkese merhabalar efenim,
Dün izin günüm olduğundan ve biraz da hasta olduğumda battaniyemin içine girip elimde kış çayımla  bütün gün Christmas filmleri izledim.Malum Aralı ayı demek benim için kış temalı filmler demek :) Netflix bu konuda her yıl beni doyurmayı başarıyor o yüzden ilk oraya baktım ve dişime göre 2 tane film bulup izledim.Bunlardan ilki artık bu tarz yapımlara görmeye çok alıştığım Vanessa Hudgens'ın baş rolünde olduğu The Knight Before Christmas filmi oldu.İzlemesi keyifli klişe bir Noel filmi :)

Bir büyücünün Noel tatili sırasında günümüz Ohiosu'na ışınladığı Orta Çağ şövalyesi Sir Cole (Josh Whitehouse), aşkta hayal kırıklığı yaşamış olan akıllı ve iyi kalpli lise fen bilgisi öğretmeni Brooke (Vanessa Hudgens) ile arkadaş olur. Brooke, eve geri dönmesini sağlayacak tek şey olan gizemli amacına nasıl ulaşacağını keşfetmeye çalışan Sir Cole'un modern dünyada yolunu bulmasına yardımcı olur. Ancak Sir Cole ve Brooke yakınlaştıkça, birbirlerine karşı hisleri de artar. Acaba aşkları tüm zorlukların üstesinden gelebilecek mi?

Vanessa Hudgens and Josh Whitehouse in The Knight Before Christmas (2019)

8 Aralık 2019 Pazar

Gerilim Filmi : Funny Games

Herkese merhabalar efenim,
Çok sevgili iş arkadaşım Ceren'nin tavsiyeleri ile Aralık ayı Noel filmleri ve kar-kış temasına girmeden önce bir gerilim filmi daha izlemek istedim.Aslında bu filmi elbette çok duymuştum ama izlemek şimdiye nasip oldu.Orijinal hali aslında Alman yapımı , ilk o yapımını açtım ama nedense görüntüleri falan çok beğenmediğim o yüzden baş rolünde Naomi Watts'ın da olduğu Amerika versiyonunu izledim.

Her yönetmen filmde seyircisine bir duygu vermeyi amaçlar.Dram filminde hüzün,aşk filminde sevgi ve aşk,gerilim ve gizem filmlerinde merak ... Bu filmde yönetmen tamamen sizi rahatsız ve gıcık etmeyi amaçlamış ve bence yönetmen bana bu hisleri filmde fazlasıyla geçirdi o yüzden kendi içinde oldukça başarılı bir film.Filmi izlerken o kadar gıcık oldum ki bilgisayara kafa atasım geldi :) Şimdi çok fazla spoiler vererek filmin izlenme hevesini kaçırmak istemiyorum ama bence bu türleri seviyorsanız benim gibi mutlaka izlemeniz gereken bir film :)

Sizden küçük bir ricam , eğer filmi izledikten sonra filmi saçma ya da vakit kaybı bulmuşsanız ya filmden hiç bir halt anlamamışsınızdır mutlaka gidip bir inceleme yazısı okuyun ya da videosu izleyin ya da "ben filmden çok iyi anlarım yeahh "demeyin gidin daha eğlenceli filmler izleyin :)

97'de gerçekleştirdiği Funny Games orijinal versiyondan sonra, efsanevi yönetmen Haneke bu kez de 2007 yılında Amerikan versiyonu "Ölümcül Oyunlar" ile bir kez daha kendi filmini yorumluyor. Ölümcül oyunlarda burjuvaziye olan tiksintinin şiddet yoluyla dışa vurumu söz konusu. Ann, George ve oğulları Georgie kısa bir tatil için göl kenarındaki yazlık evlerine giderler. Vardıklarında komşuları Fred ve Eva'da bir gariplik sezerler. Ertesi sabah golf oynamak üzere sözleşmişlerdir. George ve Georgie yelkenli teknelerini tamir ederken, Ann de yemek yapmaya koyulur. Bu sırada Eva'ların misafiri olarak tanıştıkları genç ve kibar görünümlü Peter, Ann'i şüphelendirir.

Naomi Watts in Funny Games (2007)

6 Aralık 2019 Cuma

Kitap - Sonsuza Dek Kiera Cass

Herkese merhabalar efenim,
"Beni Seç" serisinin son kitabı da benim için miladını doldurduğu için yarım bırakıp buraya da postunu girip artık arşive kaldırmak istiyorum.Bu seriyi iyi ki zamanında çok paralar verip almamışım ikici elden tanesine 10 tl verip seriyi aldım ve hiç umduğum gibi bir seri olmadı hatta sadece aç gözlülük etmeyip ilk kitabını alsaydım dedim çünkü serinin daha ilk kitabından anlaşılıyordu benim beklentimi karşılayamayacağı.Neyse efenim bir seriyi daha bitirip önümüzde ki maçlara bakmayı umuyoruz.

Seçim, America'nın hayatını tamamıyla değiştirmişti.

Illéa'nın prensesi olmak için yarışmaya katıldığından beri, ilk aşkı Aspen'e hissettikleri ve Prens Maxon'a karşı gün geçtikçe artan ilgisi arasında kalmıştı.

Şimdi America için gerçekten de karar verme zamanı.
Savunduğu doğrular için mücadele zamanı.
İstediği gelecek için savaşma zamanı.
Sonsuza dek seveceği erkeği seçme zamanı.

Yayınlandığı tüm ülkelerde çok satanlar listesine hızlı bir giriş yapan Sonsuza Dek, Beni Seç ve Elit'ten sonra seçim serisinin üçüncü kitabı. Uzun süredir serinin hayranları tarafından beklenen Sonsuza Dek'te KieraCass distopik fantazyayı peri masalıyla birleştiriyor ve unutulmaz bir ?nale imza atıyor.
(Tanıtım Bülteninden)

Sonsuza Dek Kiera Cass ile ilgili görsel sonucu

5 Aralık 2019 Perşembe

Kitap - Yağmurun Gelini Sinan Akyüz

Herkese merhabalar efenim,

Daha önce "Yatağımdaki Yabancı,İncir Kuşları" kitaplarını okuduğum Sinan Akyüz'den bu sefer "Yağmurun Gelini" diye bir roman okudum.Beğenmekle beğenmemek arasında kaldım.Sinan Akyüz'ün sade ve akıcı anlatım biçimini sevdiğim içi kitabı çok kolay bir şekilde okuyup bitirdim ama ne duygusal olarak bana geçti ne de hikayeyi bir yerlere bağladı bi kopukluk olduk bence kahramanlar ve olaylar arasında o yüzden daha önce okuduğum kitaplarına nazaran bu kitabını o kadar da beğenemedim.

“Bazen alıp başını gitmek ister insan. Uzaklara, çok uzaklara… Görürüm ki sen de alıp başını gitmek istersin buralardan.   O vakit ben de seni yanımda götüreyim derim…” Delal iliklerine kadar sarsıldı. Sonra ani bir öfke hissetti içinde. “Doğrudur,” diye bağırdı. “Uzaklara, hem de çok uzaklara gitmek isterim… Fakat Şiyar’ımın olmadığı bir yere de gitmek istemem.” Mamo sakinliğini hiç elden bırakmadı. “İstersen acele hüküm verme,” dedi. “Yarın sabaha kadar vaktimiz vardır. Bilesin ki benim oğlum da senin gibi yaralıdır. Bu kötü günlerinizde birbirinize yoldaş olursunuz kızım. Baran’ım elbette iyileşecek, bir gün ayağa kalkacaktır. O zaman da senin yaralarını o iyi edecektir…” Düğün günü güzeller güzeli Delal, gelin alayıyla damat evine vardığında hayatının en mutlu gününü yaşıyordu, ta ki Şiyar’ının atı Cengâver bir başına ortaya çıkıncaya kadar… Nasıl olmuştu da mutluluk bu kadar çabuk uçup gitmişti ellerinin arasından? Nasıl olmuştu en güzel günü kara güne dönüşüvermişti? Şimdi nasıl Şiyar’ın kardeşi Diyar’a eş olacaktı? Töreye nasıl karşı gelecekti? Sürdü Cengâver’i ölüme, ama kader ona başka bir yol çizdi. Önce Mamo’yu gönderdi, sonra da umudu… 1950’lerde sınır kaçakçılığını önlemek için tüm sınır mayınlanmış, yaşanan kayıplarla hayatlar değişmişti. Tıpkı Delal ile Şiyar’ınki gibi. Onların gerçek yaşamlarından yola çıkarak kaleme aldığı bu kitapla Sinan Akyüz, bize her ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmememiz gerektiğini hatırlatıyor. Sevginin ve cesaretin gücüyle… İncir Kuşları, Piruze, Aşk Başka Evde gibi çok okunan kitapların yazarından yine soluk soluğa okuyacağınız bir roman…

 (Tanıtım Bülteninden)

4 Aralık 2019 Çarşamba

Gizem Filmi : Hailey Dean Mystery

Herkese merhabalar efenim,
Hellmark filmlerini kafam çok bozuk olduğunda izlemeyi çok seviyorum.Genelde Romantik filmlerini izlerdim ilk defa polisiye bir yapıma denk geldim.Tee çalışmaya başlamadan önce polisiye filmlere,dizilere ve kitaplara merak salmıştım o zaman izlemiştim aslına serisi olan bir film ama devamını izleyesim gelmedi açıkçası o yüzden bu filmi de yazıp artık arşive kaldırayım dedim.

Okul tatile girdiğinde okulda yapılacak tamir ve tadilatlar için Hailey'in yeğeni görev alır. Para toplama işlerini de müzik öğretmeni üstlenmiş  fakat müzik öğretmeni ortadan kaybolmuştur. Onu bulması gereklidir öldürüldüğünden şüphe edince ipuçlarını takip eder ve kendini bir cinayetin içinde bulur.

Kellie Martin in Hailey Dean Mystery: 2 + 2 = Murder (2018)

3 Aralık 2019 Salı

Kore Dizisi : When the Camellia Blooms

Herkese merhabalar efenim,
Dünyayı böyle tatlış adamlar yönetsin ! Kadınına değer veren,duygusal,tatlı ... Kang Ha-Neul'u ilk defa bu kadar naif bir rolde gördüm.Genelde daha sert erkek rollerinde olurdu o yüzden onun bu hallerine pek alışık değilim.Gong Hyo-Jin yine bildiğimiz kadın rollerinden birini oynamış güçlü ama masum,sert ama aynı zamanda naif ağlak bir kadın.Diziye sırf Gong Hyo-Jin ablamız için başladım elbette ama ilk defa bu çok sevdiğim ablamın dizisini yarım bıraktım çünkü ne Kang Ha-Neul ile kimyalarını tutturabildim ne hikaye bir yere bağlanabildi uzattıkça uzattılar romantik sahneleri bitirdiler yerini gizem aldı cinayet aldı tuhaf saçma sapan bir dizi oldu :/

Konusu:
Dizi, üç farklı çiftin hikâyesini ve aşkın farklı aşamalarını anlatmaktadır. Dong-Baek (Gong Hyo-Jin) ve Yong-Shik (Kang Ha-Neul) aşk ile her şeyin mümkün olabileceğine inanırken onların etrafındaki insanlar aşkın gücüne olan inançlarını sorgulamaktadır.

Karakterleri:
Gong Hyo-Jin dizide adı 'Kamelya' anlamına gelen Dong-Baek karakterini canlandırmaktadır. Yetimdir ve bekar bir annedir. Daha önce hiç gerçek sevgi görmemiştir. 'Camellia' adında küçük bir bar işletmektedir.

Kang Ha-Neul dizide bir polis memuru olan Yong-Shik karakterini canlandırmaktadır. Basit bir kırsal kesim adamıdır. Dürüst ve toy birisidir. O, Dong-Baek’e (Gong Hyo-Jin) âşıktır.

Kim Ji-Suk dizide yıldız bir beyzbol oyuncusu olan Kang Jong-Ryul karakterini canlandırmaktadır. Dong-Baek’in (Gong Hyo-Jin) ilk aşkıdır. Bir sosyal medya fenomeni ile evlidir ve bir kızı vardır. Ailesi ile birlikte bir televizyon şovunda yer almaktadır. Kamera önünde mutlu ve parlak bir çift gibi görünmelerine karşın kameralar kayıttan çıktıktan sonra çift çok gerekli olmadıkça birbiriyle dahi konuşmamaktadır.

Oh Jung-Se dizide bir gözlükçü olan No Kyu-Tae karakterini canlandırmaktadır.


When The Camellia Blooms

2 Aralık 2019 Pazartesi

Kore Dizisi : Melting Me Softly

Herkese merhabalar efenim,
Ji Chang Wook Oppam askerden döndü ne güzel diziyi başlayacak diye sevindik vere vere şu çaylak kızı vermişler partner diye saçma salak gram ilerlemeyen bir konuda bulmuşlar harcamışlar benim bebişimi,yazıktır günahtır ya sonuna kadar gelemediğim çok nadir Kore dizisi vardır bu da onlardan biri oldu Ji Chang Wook vardı diye bir kaç bölüm bakılmayı hak ediyor onun dışında tırt bir dizi olmuş.

Konusu:
Dizi, bir proje için bedenlerinin sadece 24 saatlik dondurulmasına gönüllü olan bir erkek (Ji Chang-Wook) ve bir kadının (Won Jin-A) etrafında dönmektedir. Ancak gizemli bir komploya kurban giden ikili, 24 saat sonra uyandırılmak yerine, 20 yıl sonra uyandırılır. Dahası, hayatta kalabilmek için vücut ısıları 33°C’de tutulmalıdır.

Karakterleri:
Ji Chang-Wook dizide popüler bir TV programının PD'liğini yapan Ma Dong-Chan karakterini canlandırmaktadır. 24 saat boyunca insanların bedenlerinin dondurulduğu bir projeye katılır. Ancak donduktan 24 saat sonra uyandırılması gerekirken, uyandığında aradan 20 yıl geçtiğini öğrenir. Görünüşü 20 yıl önceki gibi olsa da ailesi, arkadaşları ve nişanlısı önemli ölçüde yaşlanmıştır.

Won Jin-A dizide bir yayın istasyonunda yarı-zamanlı bir çalışan olan Go Mi-Ran karakterini canlandırmaktadır. 24 saat boyunca insanların bedenlerinin dondurulduğu bir projeye katılması için ona 5 milyon won (yaklaşık 4.200 Dolar) teklif edilir. Bu teklifi geri çevirmez ve projeye katılır.

Yoon Se-Ah dizide bir spiker olan Na Ha-Young karakterini canlandırmaktadır. Ma Dong-Chan’ın (Ji Chang-Wook) ilk aşkıdır. Dong-Chan ile beraber çalıştıkları bir TV programı sırasında tanışır ve daha sonra nişanlanırlar. Ancak, Dong-Chan’ın uyuduğu 20 yıl boyunca, başarı odaklı bir şekilde yaşamış, kalpsiz ve duygusuz bir insana dönüşmüştür.

Kitap - İzmir Kitap Kulübüyle Kasım Ayı Kitabı : Eşekli Kütüphaneci Fakir Baykurt

Herkese merhabalar efenim,
Bugün izin günüm olduğu için evdeyim.Kütüphaneye gider yeni bir kitaba başlarım,biraz dizi film izler ve tabi ki KPSS ye çalışmaya başlarım.İş arkadaşlarımla ve sevdiceğimle zaman geçirmenin yanında bir de her ay İzmir Kitap Kulübünün toplantılarına katılıyorum.İlk toplantı Eylül ayında olmuştu bir tanışma toplantısı olduğu için kitabımız yoktu,Ekim ayı için Saramago'nun Körlük kitabı seçildi ama ben zaten daha önceden okumuş olduğum için toplantıya katıldım elbette ama buraya tekrardan yazmak istemedim Kasım ayı kitabımız da Eşekli Kütüphaneci Fakir Baykurt oldu.Türk edebiyatından kitaplar okumayı şu sıra çok seviyorum o yüzden bu kitabın bana denk gelmesi çok güzel oldu.

Kitaptan biraz bahsedicek olursam , bu kitap Baykurttan okuduğum ilk kitaptı.Kitap Baykurt'un ölmeden önce yazdığı son kitapmış kendisi Köy Enstitülerinden mezun olduğu için Anadoluyu oldukça iyi bilen ve kitaplarından bol bol yer veren birisi.Eşekli Kütüphaneci aslında bir biyografi kitabı da diyebiliriz çünkü gerçekten yaşanılan olaylar ve kişilerden esinlenerek yazılmış bir kitap hatta toplantıda öğrendiğime göre kitabın belgeseli bile varmış.

Ben kitabı okurken bi Aziz Nesin bi Sabahattin Ali kitabı okuyormuş gibi oldum ve yine hüzünle okudum.Çünkü bu kitaplar çok eski zamanlarda geçiyor olmasına rağmen Türkiye hala o zaman da ki gibi gram ilerleme olmamış.Hala meyve veren ağacı taşlıyorlar hala ne zaman sesi çıkan,okuyan,sorgulayan insanlar görseler üst kademelerden birileri o kişiyi bir şekilde susturuyor ilahi adalet elbet bir gün yerini bulur ama yinede bunlar maalesef o zaman olduğu gibi de bu zamanda olduğu gibi de Türkiye nin gerçekleri ...

Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan’ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden “Baba” lakaplı Aziz Güzelgöz’ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz’in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir adamla tanışır. Aziz’in babası Mustafa Güzelgöz’dür bu kişi; namı diğer Eşekli Kütüphaneci.

Ürgüp’teki kitaplığı yönetirken otuzdan fazla köyün halkına eşekle kitap taşıdığı için takılmıştır bu ad ona. Herkes, özellikle de kadınlar, kitap okusun diye yıllarca çırpınmıştır Mustafa Güzelgöz.

Dimitrios ile Eşekli Kütüphaneci arasındaki sevgi köprüsü yöreyi birlikte gezerlerken iyiden iyiye pekişip güçlenir. Bu arada kan kardeşi olan Aziz ile Dimitrios’un aklına, Ürgüp ile Larisa’yı “kardeş şehir” yapma fikri düşmüştür. Ama bu o kadar da kolay olmayacaktır...

Fakir Baykurt’un, klasik anlatımının tüm olanaklarından yararlanarak, gücü yetene, hatta bitene dek, hasta yatağında yazdığı bu son romanında, sevgi, kardeşlik, azim, cesaret gibi duygular yine okuru sarıp sarmalıyor.
                                                                                                                             
 (Tanıtım Bülteninden)



bssysl

30 Kasım 2019 Cumartesi

Kitap - Aşkımız Eski Bir Roman Ahmet Ümit

Herkese merhabalar efenim,
Sevgili meslektaşım ve en yakın arkadaşlarımdan biri olan Cerencimle kitap değiş tokuşu da yapmaya başladık artık.Ortak zevklerimizin olması beni ne kadar mutlu ediyor anlatamam sizlere :) Ahmet Ümit okumaya daha önce Agahta'nın Anahtarı öykü kitabı ile başlamıştım ve Ahmet Ümit okumaya yine yeni çıkan bir öykü kitabı ile devam ediyorum.Ahmet Ümit'in tüm kitapları sanırsam Başkomiser Nevzat üzerinden yol alıyor.Bu kitapta da Nevzat Komiser'in baş rolünde olduğu 3 tane cinayet davasıyla ilgileniyoruz anlatış tarzı ve olayların akışı bana nedense hep bir Behzat Ç bölümü izliyormuşum gibi geliyor.

İstanbul’da bir kanun adamı, sokaklarda bir suç bilgesi. Başkomser Nevzat, karmaşık cinayetleri çözerken insan ruhunun derinliklerinde gezinmeye devam ediyor...

Edebiyat bazen çok tehlikeli olabilir. Anna Karenina, Madam Bovary, Esmeralda ve daha birçok kadın roman kahramanı... Bu muhteşem kadınlara ulaşmaya çabalarken, önce doğru düşünme yeteneğini, sonra da yaşamını yitiren bir adam...

Kimsenin önemsemediği overlokçu bir kızın cinayeti bile önemli sırlar içerir. Katil ve maktul apaçık ortadaymış gibi görünse de hakikat çok derinlerde gizlenmiş olabilir. Ama ne kadar gizlenirse gizlensin, Başkomser Nevzat gibi vicdanlı polisler olduğu sürece karanlık aydınlanacak, adalet mutlaka yerini bulacaktır.

Aşk hiçbir zaman masum değildir. Petersburg’un soğuğundan, İstanbul’un sıcağına gelen bir Rus bilim insanı. İstihbarat servislerini birbirine düşürecek kadar gizemli bir kayboluş. Mutluluğu ararken kendini ölümün kıyısında bulan çaresiz bir âşık...

En zevkli anlar kanlı gerçeklere dönüşebilir…

Cinayetleri çözmek için sadece aklından ve deneyimlerinden değil, yaralı yüreğinden de güç alan Başkomser Nevzat, belki de en çok bu yüzden ayrılıyor benzerlerinden, belki de en çok bu yüzden seviliyor, okunuyor ve hatırlanıyor. Aşkımız Eski Bir Roman, onun bu zorlu serüveninde yepyeni bir halka...

... mesleğini doğru yapmak için cesaret yetmez, aynı anda kocaman bir yürek ister. Ama o yürek çelikten yapılmıyor. Bir süre sonra el bombası gibi gümlüyor. O yüreği zamansız gümletmeyelim Ali. Zalimleri sevındırmenın âlemi yok.

28 Kasım 2019 Perşembe

Biyografik Film : Naim

Herkese merhabalar efenim,
Dün akşam sevdiceğimle birlikte bu filme gittik.Mustafa Uslu'nun bu tarz filmler yapmayı sevdiğini daha önce Ayla,Müslüm gibi yapımlarından biliyoruz.Müslüm'ü izlemek daha nasip olmadı bana ama Naim'i sinemada izleyebildim hem de bazı sahneler de ağlaya ağlaya :)
Gerçekten Naim Süleymanoğlu'nun gençliğine çok benzer birini bulmuşlar : Hayat Van Eck.Kendisi daha önce "Daha" filminde de oynamış (onu da daha izleyemedim).Yetkin Dikinciler,Ismail Hacıoglu,Bülent Alkış,Gürkan Uygun gibi isimler de Naim'in kadrosunda yer alıyordu.Cep Herkülü Naim'in çocukluğundan Seoul Olimpiyatlarında ki başarısına kadar 2.5 saatte izledik.Bazı sahneleri bana gereksiz uzun geldi ama sinematik estetiği sağlamak için bu kadar uzattıklarını düşünüyorum :)


Cep Herkülü: Naim Süleymanoglu (2019)

Kitap - Yağmurla Gelen Mutluluk Amber L. Johnson

Herkese merhabalar efenim,
Pazartesi izin günümde kütüphaneye uğrayıp bu kitabı almıştım 2 günde okuyup bitirdim zaten okuması zevkli ve kolay bir kitaptı.Bu kitabı ilk çıktığı zamanlar çok fazla duymuş,kitap bloglarında karşılaşmıştım ama okumak nasip olmamıştı.Kitabın konusunun Asperger Sendromlu bir çocukla genç bir kızın aşkı olabileceğini hiç düşünmemiştim.Kitabın yazımı genç kızın gözünden olduğu için oldukça sade ve samimi bir şekilde yazılmış.

2014 Goodreads en iyi genç yetişkin kitabı adayı ...

Yağmurla Gelen Mutluluk, farklılıkların aslında ne kadar abartıldığını ve sevginin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor...

Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur.Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu. Lilly Evans ise büyüleyici olduğunu...

Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı. Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti. Ve Colton'ı tanıdıkça, ona daha çok bağlanacaktı.

Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilecek miydi?

"Bir gün oğlumun yaşamasını isteyeceğim türden bir aşk hikâyesi."
-Qwen Salsbury, Çoksatan The Plan kitabının yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)

26 Kasım 2019 Salı

Gerilim Filmi : Ready Or Not

Herkese merhabalar efenim,
Bu tarz en sevdiğim tarz ! Baş rol kadınımız kendisini öldürmek isteyen insanların birbir üstesinden adet yıllarca o anı beklemişçesine geliyor ve o kişileri bir güzel pataklarken ben onu izlerken zevkten dört köşe oluyorum :) Sonu beklediğimden biraz daha farklı bitse de bence genel olarak bir mekanda geçen filmlerden hoşlananlar için izlemesi keyifli bir yapım oldu bu arada baş roldeki ablamızın Margot Robbieye benzerliğine diyecek bir şeyim yok ilk başta direk Margot SANDIM !

Grace severek evlendiği yeni eşiyle birlikte mutlu hayatına başlamıştır fakat kocasının ailesi biraz tuhaftır ve bu tuhaf aile tarafından bir akşam yemeğine davet edilirler. Grace, eşinin ailesine karşı olumlu düşüncelerle yaklaşmakta ve bu yemeğin birbirlerini daha iyi tanımaları için güzel olacağını düşünmektedir. Ancak, genç kadın başına geleceklerden habersizdir.

Kore Dizisi : Extraordinary You

Herkese merhabalar efenim,
Hayatımda biri yokken Kore dizilerinde ki aşklarla yetinir onlar aşk yaşadıkça benim kalbim hızlanırdı böylece bir kalbim olduğunun farkına varırdım."Kasım da aşk başkadır" demişler ne güzel de söylemişler.İzmir de yavaş yavaş kış geliyor,yağmur ve soğuk ... Ama benim kalbim günden güne daha çok ısınıyor şu sıralar ... Evet oldukça uzun bir süreden sonra hayatımda kalbimin var oldğunu hatırlatan birileri var.Onunla nereye kadar gider neler olur hayatımızda bilemiyorum ama tek bildiğim artık Romantik Kore dizilerinin bana şu hissettiklerimin yanında hiç bir şey hissettirmediği ... Bunun dışında hayatımda iş ve gelecek anlamında yeni adımlar attığım bir zamana da girmiş bulunuyorum.ASDEP alımları başladı ve ben de başvuru da bulunucam ayrıca bugün 2020 KPSS kitaplarım geldi eğer kendimde yavaş yavaş güç bulursam 3.kez KPSS sınavına da yavaştan hazırlanmayı düşünüyorum bir yandan da çalışıp paramı kazanıyorum elbette.Hem beyinsel hem de kalpsel olarak oldukça yoğunum anlayacağınız bu zamanlar sadece sizinle de paylaşmak istedim :)

Diziye gelicek olursak diziye ilk başladığımda oldukça hevesliydim çünkü beni oldukça sardı ilk başları ama ya sonradan gerçek hayatımda da bu duyguları çok yakından yeniden hissettiğim için bana yetmedi dizi ya da gerçekten saçma sapan hallere büründüğü için beni tatmin etmemeye başladı ama nihayet son bölümünü de dün izleyip bitirdim baştan sona olmasa da bence izlemesi keyifli dizilerden biri oldu benim için :)

Konusu:
Dizi, aslında bir webtoon karakteri olduklarını fark eden ve webtoonda onlar için yazılmış hikâyeye karşı çıkan bir grup öğrencinin etrafında dönmektedir. Dan-O (Kim Hye-Yoon), kendisinin aslında bir webtoon karakteri olduğunu öğrenir. Dahası ortalıkta bir dedikodu dolaşmaktadır; webtoondaki başkarakter o değildir ve yakın zamanda karakteri webtoondan çıkartılacaktır. Bunun üzerine, webtoon yazarı tarafından onun için yazılan bir aşkı değil, kendisi için gerçek aşkı bulup yaşamaya karar verir. Bir gün, kendisine âşık ama webtoonda adı dahi olmayan bir karakter (Rowoon) ile karşılaşır.

Karakterleri:
Kim Hye-Yoon dizide bir lise öğrencisi olan Eun Dan-O karakterini canlandırmaktadır. Prestijli bir lisede okumaktadır ve varlıklı bir aileye sahiptir. Kendinden emin ve oldukça cesur birisidir. Ancak, bir kalp hastalığı vardır. Bir gün, bir webtoon karakteri olduğunu ve webtoon yazarının onu yakında öldürerek hikâyeden çıkarmayı planladığını öğrenir.

Rowoon dizide Eun Dan-O’nun (Kim Hye-Yoon) sınıf arkadaşı ve Eun Dan-O’ya deli gibi âşık olan Ha-Roo karakterini canlandırmaktadır. Aslında webtoonda adı olmayan bir karakterdir ve 'Ha-Roo' ismini ona Dan-O vermiştir.

Lee Jae-Wook dizide Eun Dan-O’nun (Kim Hye-Yoon) nişanlısı olan Baek-Kyung karakterini canlandırmaktadır. Dan-O ondan çok hoşlanmaktadır. Ancak Dan-O’nun bu duyguları karşılıksızdır.

25 Kasım 2019 Pazartesi

Kitap - Düşler, Kabuslar ve Gelecek Masallar Doğu Yücel

Herkese merhabalar efenim,
Çok sevdiğim iş arkadaşımdan film önerileri yanında kitap önerileri de alıyorum şu sıralar bunlardan biri de Doğu Yücel'in kitapları oldu.İlk olarak içinde öykülerin yer aldığı bir kitaptan başlamak istedim yazarın tarzına alışabilmek için daha sonrasın da beğenirsem arkadaşımdan romanını da alıp okuyacağım.Kitabı oldukça kısa bir süre de okuyup bitirdim,beğenip beğenmediğime gelip olursak BAYILDIM ! Doğu Yücel yazar olduğu gibi aynı zamanda da senaristmiş.Daha önce Okul ve Küçük Kıyamet filmlerinin senaryosunu yazmış ki iki filmi de izleyip çok beğenmiştim.Korku sinemasının bence Türkiye de ki en iyi örneklerindendir bu iki filmde.

Kitabından içinde birbirinden değişik kafalarda yazılmış öyküler var ve bence Doğu Yücel'in tarzını anlayabilmek için bu kitabından başlamanız oldukça uygun olur.

"Doğu Yücel, bu ilk öykü kitabında, fantastik ile büyülü gerçeklik arasında dolaşan, zaman zaman da bilimkurgunun iskelesine yanaşan bir hayalet gemiden bize çeşitli öyküler sunuyor. Sınırsız bir hayal gücü, gerçeküstü imgeler, ince bir mizah ve sürükleyici bir anlatım bu öykülerin keyifle okunmasını sağlıyor. Alacakaranlık Kuşağı’nın puslu atmosferinde geçen öykülerde muzip bir çocuğun dünyaya, iyiliğe ve kötülüğe ironik yaklaşımındaki ‘masumiyet’ çok etkileyici. Rock ve Heavy Metal müziğin etkisini satırlarda hissedebiliyorsunuz. Müzik kavramları ve şarkı sözleri öykülere dönüşüyor. Öykülerde, sınavlarla ve kurallarla kuşatılmış bir gençliğin test sorularına indirgenmiş bir yaşam karşısında kendi sorularını arayışlarını, düşlerini, kabuslarını ve masallarını bulma çabası dilleniyor. Yazar, on bir öyküde bir hayalperestin hayat ile düşler arasındaki yolculuğunu anlatırken iyi bir öykünün bir öyküsü olması gerektiğini de unutmuyor. 1997’de Gençlik Kitabevi Öykü Yarışması’nda ve l999 da Nostromo Kısa Bilimkurgu Öykü Yarışmasında başarı ödülleri alan Doğu Yücel edebiyata genç ve ilginç bir ses getiriyor. Düşler Kabuslar ve Gelecek masalları kitap okumaktan sıkılan sinema ve müzikte kendilerini bulan genç kuşağın kendi imgeleriyle karşılaşabilecekleri bir kitap."


23 Kasım 2019 Cumartesi

Kitap - Mor Salkımlı Köşk Osman Aysu

Herkese merhabalar efenim,
Kitap okumalarım kaldığı yerden son hızla devam ediyor hatta hiç olmadığı kadar yazdan beri okuma performansımın geçen senelere göre oldukça iyi olduğunu düşünüyorum bunun yegane sebebi de elbette ruh halimin iyi olması.Çalışıyor ve sevip,seviliyorum Freud'un da dediği gibi bence sağlıklı bi r akıl için bunlar yeterli :)

Kitabımıza gelicek olursak , ilk defa Osman Aysu okuyorum aslında kendisinin cinayet romanları yazdığını sanıyordum ama bu kitap bir cinayet romanı değildi tabi bu kitap serinin ilk kitabıymış diğer kitabında ilk kitaptaki boşluklar dolar ve bir cinayet işlenir mi bilemiyorum şimdilik 2.kitabını kütüphanede bulamadım para verip alacak kadar da ilk kitabını sevdim diyemem açıkçası.

Salih asla bir Sovyet sempatizanı değildi, olamazdı da zaten. Ama edebiyata düşkün, zamanının çoğunu hikâyeler yazmaya adamış, şiirden zevk alan biri olarak Nazım Hikmet'ten hoşlanması da ona çok tabii geliyordu. Ayrıca şairin ezildiğine inandığı işçi, köylü, emekçi sınıfını savunmasında da ne kötülük olabilirdi ki? Bu da yaşamın bir gerçeği değil miydi? Aslında yabancı memleketteki eğitimi sırasında birkaç Sovyet yanlısı kişi ile tanışmış, komünist rejimin teorik esaslarını onlarla müzakere etme şansı da olmuştu. Bu konuda derinine bilgi sahibi olduğu söylenemezdi yine de.

Faruk kucağındaki kızı ile sertçe dönüp bahçe kapısına doğru birkaç adım attı. Ayten ümitsizce sokak kapısının önünde kalakalmıştı. Kocasının haklı çıkması onun yüreğinde de bir burukluk yaratmıştı.

Fakat tam o sırada sokak kapısı birden aralandı. Hepsi merakla başlarını çevirip aralanan kapıya baktılar. Ufacık tefecik cılız bir kadın, titrek sesle soruyordu. "Faruk... Kardeşim... Sen mi geldin?"

Polisiye türünün Türkiye'deki usta kalemi Osman Aysu bir 'ilk tarihi roman'la okurlarını İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi'ne götürüyor. Tek partili dönemin siyasi atmosferinden çekip çıkardığı karakterleri ve onların yaşanmışlıklarını en canlı, en kalıcı halleriyle anlatarak, bizleri kırkların Türkiyesi'nde tanıklıklarla dolu tanıdık bir yolculuğa çıkarıyor.

22 Kasım 2019 Cuma

Animasyon : The Lion King

Herkese merhabalar efenim,
Bir Disney efsanesi bir kez daha Disney tarafından bu yaz bizlere sunuldu ben zamanında sinema da izleyemedim ancak şimdi vaktini bulup bu yağmurlu İzmir havasında izliyorum :) Artık iyiden iyiye kış geldi yılın en sevdiğim zamanlarına gelmiş bulunuyoruz.Kar olmuyor ama dışarda yağmur varken sıcak bir yerde elimde kahvem ya kitap okumaya ya da film izlemeyi acayip seviyorum hele de bu tarz gerçek bir filmden neredeyse ayırt edemeyeceğimiz kadar iyi grafiklere sahip olan animasyonları :)

1994 yılında çıkmış aslan kral çizgi film serisi tam 24 yıl sonra 2019 gelişmiş teknoloji ve hikayesi ile animasyon severlerler buluşacak. 01 Temmuz 2019 (ABD)'de yayınlanacak olan animasyon filminin yönetmeni Jon Favreau senaryo ekibi ise Irene Mecchi, Jeff Nathanson, Jonathan Roberts çalışmışlardır.Vahşi doğada dünya'ya gelen simba ormanlar kralı olabilmek için bebeklikten aslan kral yolculuğu ...


James Earl Jones and JD McCrary in The Lion King (2019)

19 Kasım 2019 Salı

Bilim Kurgu Filmi : Los Cronocrimenes

Herkese merhabalar efenim,
Şu sıralar hem çok mutluyum hem de içim fena halde sıkılıyor tuhaf zamanlardayım aslına bakarsanız bu zamanlar en güzel film izleyerek,kitap okuyarak geçer,aklımı fazlasıyla oyalamaya ihtiyacım var.İş arkadaşımın önerisinden gidiyorum şu sıralar onun tarzı da genel olarak bana yakın olduğu için önerilerini dikkate alıyorum.Mindfuck film önerisi uzun zamandır gelmemişti şöyle zaman atlamalı ileri geri sahneli beynimizin içine etmeli bir filmle geldim ama filmi ben daha çok Triangle filmine benzettiğim için öyle beni aşırı etkilemedi ama yine de bu tarzı sevenler için gideri var filmin :)

Hector eşiyle yeni bir eve taşınmakta olan, kendi halinde bir adamdır. Bir gün dürbünüyle çevreyi incelerken ormanda çıplak yatan bir genç kız görür. Oraya gittiğinde suratında pembe bandaj olan bir adam ona arkadan saldırır. Ardından bir kovalamaca başlar. Bu kovalamacanın sonunda Hector onu bir saat geçmişe götürecek bir zaman makinesinin yanına gelir. Zaman makinesinden sorumlu adam Hector´a (Hector 2) asla kendisiyle (Hector 1) karşılaşmaması gerektiğini onun da zaman makinesine girmesi gerektiğini söyler ve işler sarpa sarar.

Los cronocrímenes (2007)

12 Kasım 2019 Salı

Gerilim Filmi : Don't Breathe

Herkese merhabalar efenim,
İzin günümde izlediğim filmlerden biri de Netflixte izlediğim bir dönemlerin hatta bu dönemde de hala çok meşhur olan "bir eve girme ve tek o evde gerilim yaşama" konusunun en iyi örneklerinden biri olan Don't Breathe idi. Genelde masum bir ailenin evine saldırganlar girer ve o masum ailenin gerilim dolu dakikalarını izleriz ama bu film bu konuya biraz tersten yaklaşmış ve 3 ergenin asker emeklisi kör bir adamın evini soymaya çalışınca başlarına nelerin geldiğini izliyoruz suçlu olan tarafından gözünden bakmak ...

Kör bir adamın evine girip, hırsızlık yaparak yakalanmadan kurtulabileceklerini düşünen 3 arkadaşın hikayesi. Adamın göründüğü kadar çaresiz olmadığını farkettiklerinde ise korkunç bir hata işlediklerini anlamışlardır fakat; evin içerisindeki ölümcül kovalamaca çoktan başlamıştır bile.

Jane Levy in Don't Breathe (2016)

11 Kasım 2019 Pazartesi

Dram Filmi : Joker

Herkese merhabalar efenim,
Dün izin günüm olduğu ve tüm gün boş olduğum için bir sürrü film izleme fırsatım oldu bunların başında da tabi ki vizyona girdiğinden beri gitmek istediğim ama bir türlü gidemediğim en sonunda da internetten izlediğim Joker oldu.Film 2saate yakın sürüyor ve evet kategorisi bence bir DRAM ! Joker deyince akla daha çok suç ya da aksiyon gelebilir ama bu film tam bir dramdı hatta yer yer ağladım bile :/ Filmin kadrosu zaten gözlere şenlikti baş rol Joaquin Phoenix,Zazie Beetz,Robert De Niro,Frances Conroy ... Yalnız ilk dikkat ettiğim şey Joaquin'i en son "Her" filminde izlemiştim adam bu film için inanılmaz kilo vermiş.Daha sonradan araştırdığımda bu film için 30 kilo verdiğini keşfettim ey mahşallah adamın oyunculuğuna zaten baştan sona diyecek bir şey yoktu Heath Ledger Joker oyunculuğu ile Oscar'ı almıştı bence aynı rolle Joaquin de alır gibime geliyor bilemiyorum Akademiye belli olmuyor ama illa ki bi ödülü hakediyor adamın şu oyunculuğu :)

Filmin tek kötü tarafı yönetmen ve oyuncular filmi o kadar iyi yapmışlar ki resmen bir antikahramanı,ruh hastası bir seri katili sever hale geldik tabi bir de bu kişiyi bir devrim lideri ilan edilince bir çok çocuk bu durumdan kötü olarak etkilenebilir ki zaten film piyasaya +18 olarak sunuldu.Ben baştan beri o soğuk nevale Batman yerine her zaman manyakçasına gülen Joker i sevdim bu filmle sevgim sanırım ayyuka çıkmış olabilir :)

Son olarak filmde bir çok filme ve başka politik ve gerçek olaylara göndermeler var bu göndermeler SPOİLER içerdiği için şu anda burada bahsedemiyorum ama filmi izledikten sonra bence mutlaka bi film inceleme kanalından bir inceleme videosu izleyin :)

Joaquin Phoenix in Joker (2019)

5 Kasım 2019 Salı

Youtube - Vlog 45 : İzmir / Alsancak,Red Dragon,Haluk Levent 29 Ekim Konseri


Japon Dizisi : Kareshi wo Ron de Kaimashita

Herkese merhabalar efenim,
Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Japondayız ve 8 bölümlük mini hiç bir anlam veremediğim ama izlemekten sapıkça bir zevk aldığım diziden bahsetmek istiyorum.Ben bu Japonların fantezilerini sorgulamayı çookk uzun zaman önce bıraktım zaten ne ahlak ne insanlık ne etik değerleri var bu tür dizilerin sadece eğlenmek amaçlı öylesine izleyip,anlık zevkinizi alıp yolunuza devam edeceksiniz :D

Sevgilisi olup hayali "ev hanımı" olmak olan bir kızcağızımız var baş rolde.Japonlar kadın erkek çok çalıştıkları için herkesin hayali kendinden daha zengin birine yamanıp evde oturmak :D Bu kızın sevgilisi zengin,iyi eğitimli falan ama şerefsizin önde gideni her gün başka bir kadınla bu baş roldeki salak kızımızda bunları gördüğü halde sırf hayali için boynuzlanmayı kabul ediyor.Bir gün fettan bir arkadaşı bu kızın aklına giriyor ve bir erkek kiralama sitesinden bu adamı kıskandırmak için erkek kiralamasını söylüyor.Mafyalar borçlu olan erkekleri bayıltıp kaçırıp bu şekilde erkekleri sevgili olarak kiralıyorlarmış.Genelde yaşlı zengin hanımlar talep ederken bu şekilde sevgili arayan tiplere de denk geliyorlar.Sen bu kişinin köpeği,kölesi gibi bir şeyi olmak zorundasın çünkü  kişi mafyaya senin olan borcu ödüyor.Durum tam tersi olsa adı fuhuş olur insanlık olayına döner ama satılan erkekler olunca olay hiçte fuhuş olmuyor anasını satayım bu nasıl mantık Japonlardaki anlamadım doğrusu :D Neyse efenim kızımız zaten borç içindeyken biraz daha borca girip baş roldeki oğlanımızı kiralıyor adamda bir tatlı bir ponçik benim bile kiralayasım geldi lakjfksnf :D İnsan sonuna kadar herhalde kız kendi şerefsiz sevgilisinden vazgeçicek de bu kiralık adama aşık olacak falan sanıyor hatta senariste kendince öyle sanmış sonra böylesi çok klişe olur deyip farklı yollara sapmış saçma sapan bir sonla bitirmiş haa bu arada zavallı adamcağız da mafyadan yemediği dayağı bu kızdan yiyor orası ayrı bir konu :D


3 Kasım 2019 Pazar

Tayland Dizisi : Jao Sao Jum Yorm

Herkese merhabalar efenim,
Tayland dizisi izlemeyeli uzun zaman oldu ama yeni favorilerimden biri olan Tay aktör Mick Tongraya'nın bütün dizilerini izlemeyi kafaya koydum hem aşırı tatlış olmasından dolayı hem de oyunculuğu hem de Tayland da ki bütün güzel kadınlarla oynadığı için Romantik Komedi dizileri acayip iyi oluyor.Gerçi bu dizi benim için yılan hikayesi oldu o ayrı bir konu Türkçe çevirisi çok sonradan geldi ben yine yarısını İngilizce alt yazı yarısını Türkçe alt yazı şeklinde izledim bu tatlış adamın 2019 da çektiği bir dizi daha var onu da çok izlemek istiyorum ama ne İngilizce halini ne de Türkçe halini bulabildim o çevrilene kadar bu dizisiyle idare edicez artık :)

Jao Sao Jum Yorm


2 Kasım 2019 Cumartesi

Çin Dizisi : My Girlfriend is an Alien

Herkese merhabalar efenim,
Dizi gündemimize bir Çin dizisi ile devam ediyoruz.Bu dizi Çin de TV ekranlarında yayınlanıyor mu bilemiyorum ama ben YouTube dan yarısını Türkçe alt yazılı yarısını da İngilizce alt yazılı şeklinde izledim.Uzaylı adamlara alışmıştık ama bu sefer baş roldeki kızımız uzaylı olunca işler daha da komik oldu bence buna benzer bi tadı en son ''Legend of the blue sea'' dizisinden almıştım.Tabi ki aşırı saçma şeyler de vardı dizinin içinde ama izlemesi eğlenceli çerezlik bir diziydi :)

My Girlfriend is an Alien

Komedi Filmi : Ölümlü Dünya

Herkese merhabalar efenim,
29 Ekim de tatil olduğu için kardeşimde İstanbul'dan geldiği için birlikte zaman geçirme şansımız oldu Sude tam bir Ali Atay hayranı olduğu için Netflix de bu filmi görünce izlemek istedi ben de Ali Atay'ı seviyorum özellikle de yönetmen olduğu işler oldukça başarılı oluyor,bu filmi de izlemesi oldukça eğlenceliydi genelde BKM oyuncuları yer alıyordu.Sarp Apak,A.Mümtaz Taylan,Alper Kul,Doğu Demirkol,Feyyaz Yiğit,İrem Sak gibi isimler yer alıyor.

Öncelikle filmin kullanılan müzikleri oldukça iyi ve çekimleri de bir Hollywood aksiyon filmini aratmıyordu.Sonu biraz açık bitmiş ama ikinci filme yer hazırlamak içinde olabilir bilemiyorum ama genel olarak izlemesi eğlenceli bir film , tavsiyemdir :)

Nesillerdir Haydarpaşa Garı’nda Anadolu Tat Lokantası’nı işleten Mermer Ailesi, 8 kişiden oluşan geniş bir ailedir. Kendi halinde, sade bir yaşamları olan bu insanlar dışarıdan oldukça sıradan bir hayat yaşamaktadır. Oysa gerçek hiç de öyle değildir. Mermer ailesi nesilden nesile kiralık katildir ve dünya çapında etkin olan dev bir organizasyon için çalışmaktadır. Ancak organizasyonun kimi kurallarının ihmal edilmesiyle birlikte işler karışır ve ailenin kimliği açığa çıkar. Artık aile pılını pırtını toplayıp yola koyulmalı ve peşlerindeki dev örgütü atlatabilmelidir.


Ölümlü Dünya (2018)

31 Ekim 2019 Perşembe

Kore Dizisi : Rookie Historian

Herkese merhabalar efenim,
İlk başta ön yargıyla başladığım bir dizi daha sonlandı ve ön yargılarım da ne kadar da haklı olduğumu ortaya koymuş oldum.Şu Shin Se-Kyung denen kız kimin torpiline bütün yakışıklı adamların karşısına konuluyor gerçekten çok merak ediyorum ve bütün dizileri kız berbat oyunculuğu ve ablak suratıyla berbat ediyor kızın izlediğim bütün dizilerini erkek baş rol oyuncusunu çok sevsem bile yarım bırakıyorum artık dayanamıyorum :/ Cha Eun-Woo 'yu Astro grubundan tanıdık ama daha sonra My ID Is Gangnam Beauty dizisi ile kendine bir çok kişiye aşık etmeyi başadı bence zamana ilerleyen iyi de bir oyunculuğu var ama bence hem dönem dizisine yakışmamış hem de bu kızla hiç yakışmamışlar :/ Dizi nerden bakarsanız bakın elinizde patlıyor :/

Konusu:
Dizi, 19. yüzyıl'da, kadın olduğu için hoş karşılanmamasına rağmen tarihsel kayıtlar yazan Goo Hae-Ryung’un (Shin Se-Kyung) etrafında dönmektedir. Hae-Ryung, cinsiyet ayrımcılığına, cinsiyetten kaynaklı ön yargılara ve toplumsal statü ayrımcılığına karşı mücadele eder.

Karakterleri:
Shin Se-Kyung dizide saray tarihçisi olmak isteyen Goo Hae-Ryung karakterini canlandırmaktadır. Kadın olduğu için ayrımcılığa uğramaktadır. Ancak o tüm bunlara karşın pes etmeyerek bir tarihçi olarak görevlerini yerine getirmek ve dünyada herkesin eşit olduğunu kanıtlamak istemektedir.

Cha Eun-Woo dizide Prens Lee Rim karakterini canlandırmaktadır. Hayatı boyunca hiç romantik bir ilişkisi olmamıştır. Ancak gerçek kimliğini saklayarak kaleme aldığı romantik türündeki romanlar ile Hanyang şehrinde oldukça popülerdir. Bir prens ve popüler bir roman yazarı olarak iki farklı hayat sürerken Goo Hae-Ryung (Shin Se-Kyung) ile tanışır ve ona âşık olur.

Park Ki-Woong dizide Joseon Hanedanlığının veliaht prensi olan Lee Jin karakterini canlandırmaktadır. Prens Lee Rim (Cha Eun-Woo) için sevgi dolu bir abidir. Kişisel açgözlülükleri için kendisini yönlendirmeye çalışan güçlere karşı durmaktan korkmayan özverili ve halkı için iyi şeyler yapmaya çalışan birisidir.

Lee Ji-Hoon dizide bir devlet memuru olan Min Woo-Won karakterini canlandırmaktadır. Joseon Hanedanlığının en güçlü kişisi olan Min Ik-Pyung'un en küçük oğludur. Babasının sahip olduğu güce güvenmeden ve arkasını ona yaslamadan kendi inandığı değerlere göre hareket eder. Devlet memuru olamadan önce bile Kralın takdirini kazanabilmiş, dik başlı birisidir.

Park Ji-Hyun dizide Veliaht Prens Lee Jin’in (Park Ki-Woong) kişisel tarihçisi olan Song Sa-Hee karakterini canlandırmaktadır. Sadece kızları olan bir ailede dünyaya gelmiştir ve evin en büyük kızıdır. Ailesi tarafından bir ev kadını olması için çok baskı görür. Ancak o bütün bu baskıya dayanarak tarih sınavına girer ve bu sınavda birinci olur. Daha sonra, Veliaht Prens Lee Jin’in her anını kaydetmekten sorumlu olan tarihçi görevi verilir. Bu süreçte, veliaht prensin güçlü görünümüne karşın yalnız bir insan olduğunu keşfeder ve elinde olmadan ona karşı sahip olmaması gereken duygular beslemeye başlar.

Rookie Historian Goo Hae Ryung

30 Ekim 2019 Çarşamba

Gerilim Filmi : Session 9

Herkese merhabalar efenim,
Bobinkafa'nın youtube kanalında başlattığı bir seri var tam da bana göre ! Cadılar Bayramına kadar her gün 1 korku filmi izlemece ! Çalıştığım için seriyi takip etmek benim için biraz zor olacak gibi ama yinede önerdiği filmlerden bulabildiklerimi izlemeye çalışacağım.İlk film : Sessions 9 !
Film aslında bir korku filmi değil daha çok gerilim ama ben izlerken pekte gerilmedim açıkçası çünkü film 2001 yapımı olduğu için bir çok gerilim sahnesi fazlasıyla klişeydi bir çok korku filminde ve oyunlarında rastladığım sahneler olduğu için beni tatmin edemedi.Bence olayların akışının yavaşlığı ve birbirinden kopuk sahneler filmi izletmeyi zorlaştırdı.Finalini tahmin edemedim o konuda beni şaşırtmayı başardı ama genel olarak temposu biraz düşük olduğu için beklentimin altında kaldı :)

Bir grup tamir ve temizlik işleri yapan ekip eski bir akıl hastanesini gelir ve kişilerin tek tek öldürülmeye başlamasıyla olaylar başlar.

Session 9 (2001)


Kitap - Yolun Sonundaki Okyanus Neil Gaiman

Herkese merhabalar efenim,
Daha önce "Yok Yer" ve "Yıldız Tozu" kitaplarını okuyup dilini ve tarzını çok beğendiğim Gaiman'dan bir kitap daha okumak istedim.Gaiman'nın kitaplarını ülkemizde son zamanlarda bulabilmek oldukça zor bir hale geldi.Ben de tesadüfen kütüphanede karşılaşınca alıp okumak istedim.Gaiman genelde masalsı,gerilim ve fantastik bir tarzda yazıyor (benim en sevdiğim tarzlar).Bu kitabını diğer 2 kitabına oranla biraz daha düşük tempolu ve vasat buldum açıkçası ama yine de o mistik büyülü dünya beni her zaman kendine çekmeyi başardığı için kısa bir süre de okuyup bitebilecek bir akıcılığa sahipti.

Bir kelebeğin kanatları kadar narin ve hüzünlü.
Karanlıktaki bir bıçak kadar tehditkâr ve korku verici.

Neil Gaiman, sarsıcı eseri Yolun Sonundaki Okyanus'ta, insanı insan yapan tüm duyguları ortaya çıkarmakla kalmayıp, okurlarını onları çevreleyen karanlıklardan korunmaları için geçmişin sığınağına davet ediyor.

Hikâye, kahramanımızın çocukluğuna dönmesi ve evinin yanındaki gölün aslında bir okyanus olduğunu iddia eden Lettie Hempstock'a dair anılarının canlanmasıyla başlıyor. Bu andan sonra; küçük bir çocuğun fazlasıyla ürkütücü, garip ve tehlikelerle dolu geçmişine doğru bir kapı açılıyor.

Artık, yolun sonunda neyle karşılaşacağını kahramanımız da bilmiyor…
(Tanıtım Bülteninden)

21 Ekim 2019 Pazartesi

Romantik Komedi Filmi : Tall Girl

Herkese merhabalar efenim,
İzin günlerim artık pazartesi olduğu için uzun zaman sonra izin günümde tüm gün evdeydim daha çok oyun videosu izledim aslında kafamda bir türlü izleyemediğim korku filmlerini izlemek vardı (Ekim ayı korku zamanı olacaktı güya ) ama Netflix de bu filmi görünce dikkatimi çekti ve izledim.Normalde bu tarz ergen filmleri beni ağlatmaz ama ağladım bu sefer çünkü baş roldeki kızın hissettiklerini çok iyi anlıyorum !

Baş rolde ki kızımızın boyu 1.87 benim 1.78 ama genel Türkiye kadın ortalamasına göre oldukça uzunum.Bu kızımızda Amerika kadın ortalamasından oldukça uzun ve lisede hayat yeterince zorken bir de bu farklılık onun hayatından daha da zorluk yaratır.Otobüs,uçak gibi yerlere sığmamak,kıyafetlerin olmaması,saçma sapan yerlere kafanızı vurma,diğer kız arkadaşlarınızın yanında çok sırık gibi durduğunuz için kendinizi tuhaf hissetme gibi şeylerin yanında boyunuza ygun bir sevgili bulamamanız da oldukça büyük bir problem :/

Clara Wilsey, Griffin Gluck, Sabrina Carpenter, Paris Berelc, Anjelika Washington, Ava Michelle, Rico Paris, and Luke Eisner in Tall Girl (2019)

13 Ekim 2019 Pazar

Müzik : AYA - Murda & Ezhel

Herkese merhabalar efenim,

Şu sıralar yoğun olduğum için buralara uğrayamamıştım ama yeni etkinliklerle yakında karşınızda olacağım Buse etkinlik sahasına geri döndü diyebiliriz :) Uzun zamandır sevdiğim müzikleri ve klipleri paylaşmadığım için şu sıra bunlara yer vermek istedim blogta.



Normalde Türkçe rap ile eskisi kadar aram yoktur ama Türkçe rap yeniden popi olunca benim de kulağıma bir iki bir şey çalınıyor elbette aralarından beğendiklerimi sizinle paylaşıcam elbette.Ezhel'i öyle aman aman çok sevmem ama bu şakıyı çok beğendiğim sanırım biraz da arkadaki latin sound beni kendine çekmeyi başardı :) Bu arada şarkı Türkçe/İngilizce/Almanca şeklinde ama diller birbirine iyi yedirildiği için ortaya başarılı bir şarkı çıkmış :)






9 Ekim 2019 Çarşamba

Müzik : Lana Del Rey - Fuck It I Love You & The Greatest

Herkese merhabalar efenim,

Mekanında sahibi geri geldi bebeleri pistten alalım dedi Lana ve geri döndü bu klibinden sonra 1 tane daha klip çıkardı ama klibi beğenmeme rağmen şarkıyı pek beğenmediğim için burada sizinle paylaşmak istemedim bu klibi de öyle aman aman beğenmedim ama Fuck It I Love You şarkısını çok beğendiğim için sizinle de paylaşmak istedim :)










8 Ekim 2019 Salı

Kitap - Elit Kiera Cass

Herkese merhabalar efenim,
Serinin ilk kitabındaki postumda güya araya başka bir kitap alır seriye arada okumaya devam ederim demiştim ama araya alacağım kitapları kız kardeşim İstanbul'a götürmüş bu yüzden seriyi üst üste okuyup bitirmeye karar verdim.Serinin 2.kitabı olan Elit'te saraya giden 35 kız artık 6 kişi kaldı serinin ilk kitabında seriye giriş kitabı olduğundan bahsetmiştim bu kitapta da açıkçası umduğumu çok fazla bulamadım beni bir iki kere distopik kısımları anlatırken heyecanlandırmayı başardı ama onun dışında baş karakter olan kızın 2 erkek arasında sürekli gidip gelmesini çok sıkıcı buldum baş karakterdeki erkekle olan aşkına çok fazla saygım kalmadı karakterler tam bir ergen gibi davranıyorlar (gerçi zaten 17 yaşındalar). Seride ki hiç bir karakteri sevemedim ki buna baş karakterler de dahil mecbur serinin 3.kitabını da satın aldığım için okuyacağım ve onunda postunu girip artık bir seriyi daha kütüphaneme kaldıracağım.


elit kiera cass ile ilgili görsel sonucu

6 Ekim 2019 Pazar

Gizem Filmi : In The Shadow Of The Moon

Herkese merhabalar efenim,
Kız kardeşimle babam İstanbul'a gidince anneciğimle bir kaç gün yalnız kaldık.Hadi anne kız patlatalım mısırları film gecesi yapalım dedik annem babam olmadığı için "gece korkarım ben" deyip korku filmi izlettirmedi oysa ki biliyorsunuz ki Ekim ayında korku filmi maratonu yapmaya karar vermiştim ama annemin özel isteği üzerine bir gizem filmi açtık ve iyi ki de açtık film bir Netflix filmi ve 2 saat sürüyor.2 saat sürmesine rağmen içine çeken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız kadar akıcı bir film konu gerilim,gizem tadında başlayıp daha sonra daha başka yerlere gitti sonunu ben daha önce bu tarz filmlere idmanlı olduğum için ben hemen anladım ama annem biraz anlamakta problem çekti  o yüzden film bittiğinde anneme de ne anladığımı anlatmak zorunda kaldım :)

9 yılda bir ortaya çıkan bir seri katilin peşine düşen bir polis memurunun yaşadıklarını konu alıyor. Katil öyle farklı bir şekilde kurbanlarını avlıyor ki, davayı çözmek isteyen dedektifler en ince ayrıntılara kadar inceleseler de elleri boş dönüyorlar. Katile kafayı takan polis memurumuz ise tam anlamıyla yemiyor, içmiyor ve delil topluyor.

5 Ekim 2019 Cumartesi

Müzik : Billie Eilish - Bad Guy

Herkese merhabalar efenim,

Şu sıralar Billie Eilish dinlemekten çok zevk aldığımı söylemiştim Lana'yı da çok severek takip ediyorum ama eski halleri pek kalmadı gibi geliyor bana Lana'nın kendisinden ilham alan bir çok yeni nesil geldi sanırım ama onun yeri çok ayrı elbette belki yarın ki postta da Lana'nın yeni çıkan beğendiğim bir klibini paylaşırım bugünlük Billie'den devam edelim :)






4 Ekim 2019 Cuma

Gerilim Filmi : Midsommar

Herkese merhabalar efenim,
Ekim ayı demek "korku" ayı demek ! Ekim ayı demek Cadılar Bayramı zamanı demek ! Ekim ayı demek İzmir'e artık gerçek anlamda sonbahar geldi demek ! Ekim ayı demek yılın en sevdiğim zamanlardan biri demek :) Evet bu ay korku film maratonu yapmaya karar verdim her Ekim ayında olduğu gibi :) İlk film ise yazdan beri internete düşmesini beklediğim Midsommar filmi.Tabi ki de Ari Aster gibi yeni yeni bu tarz filmlerle adını duyurmaya başlayan ve bence korku,gerilim sinemasına sanatsal bir soluk getiren yönetmenin filmi.Daha önce "Hereditary" filmini izlemiş ne kaadarrr çok beğendiğimi söylemiştim.Korku filmerine sanatsal açılardan bakan filmler şu sırlar beni favorilerim :)

Filmin konusunu yazmıyorum çünkü öyle çok ahım şahım bir konusu yok sadece filmin 2.30 saat sürdüğü için zaman zaman sıkıcı olduğunu ama kamera oyunları ve inanılmaz güzel görselleri olduğu için sabırla atlamadan izlemeniz gerektiğini söylemem gerek.Ari Aster'i bence farklı kılan da bu yönetmenlik ve kamera çekim,sahne çekme becerisi.Pagan rütiellerine kurban giden masum (!) Amerikalılar aslından bizim oldukça bildiğimiz bir konu ama bu konuyu işlemek ayrı bir yetenek bence :) Bu filmi korku filmi olarak kategorilendirmedim çünkü bu bir korku filmi değil bence korktuğum hiç bir yer yoktu daha çok psikolojik gerilim ya da rahatsızlık verici film diyebiliriz.Yönetmenin tarzı da amacı da daha çok bu zaten seyirciyi korkutmak değilde tüylerini diken diken edicek kadar "rahatsız etmek."

Bu arada filmi kendimce anlayabildiğimi düşünsem de her zaman bu tarz filmlerin bir de derin inceleme videolarını izlerim bunlardan en iyisi benim şu sıra favori youtube kanallarımdan biri olan Bobinkafa onunda bir derin incelemesini aşağıya bıraktım :)

Florence Pugh in Midsommar (2019)


1 Ekim 2019 Salı

Kitap - Beni Seç Kiera Cass

Herkese merhabalar efenim,
İş yerim Sevgi Yoluna yakın bir yerde olduğu için ordan geçerken sahaflarda ki kitaplara takıldı gözüm bir süredir kütüphaneden geçindiğim için kitap satın almıyordum ama kütüphaneden aldığım kitapta bana 1 hafta yetmiyordu 1-2 günde kitapları yalayıp yutuyordum.Ucuza kitap bulmuşken 5 tane kitap aldım kendime bu seriyi çoookkk uzun bir süredir aslında alıp okumak istiyordum ama biraz keyfe keder bir seri olduğu için bana kitaplar pahalı gelmişti o yüzden seriyi almayı erteliyordum sahafta denk gelince hemen bütün seriyi satın aldım ama seriyi bloga tek tek şeklinde giricem çünkü araya başka kitaplarda almayı planlıyorum.

Serinin ilk kitabı olan "Beni Seç" kitabını açıkçası biraz beklentimin altında buldum.Karakterler hiç beklediğim gibi çıkmadı daha güçlü karakterler ve vurucu olaylar bekliyordum ama kitabın yorumlarına baktığımda ilk kitabının serinin diğer kitaplarına göre bir tık daha düşük tempoda olduğunu bu kitabın daha çok giriş kitabı olduğunu belirtmişler.

Bir prens nasıl tavlanır?
Illéa ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçim'i kazanmanıntek yolu Prens Maxon'ı kendine âşık etmek.America içinse Seçim, bir kâbustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspen'i arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı.

America saraya adım atar atmaz, kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmayacak.
35 kızın katıldığı vahşi bir yarış nasıl kazanılır?

30 Eylül 2019 Pazartesi

Türk Dizisi : Her Yerde Sen

Herkese merhabalar efenim,
Biliyorsunuz ki her yaz sonunda geleneksel olarak Türk yaz dizilerini izler toplu olarak bir postta yer verirdim ama bu yaz devamlı olarak izlediğim tek dizi şu an hala devam eden ve bu hafta 16.bölümü yayınlanacak olan "Her Yerde Sen" dizisi.Zeynep Bastık'ın sesiyle başlayan dizi (Inro) Furkan Andıç ve Aybuke Pusat ile devam ediyor.Normalde Aybuke'yi hiç güzel bulmam hiçte sevmem bana çok soğuk bir kadın gibi gelir o yüzden Furkancığımın yanına şöyle daha cıvıl cıvıl bir kadın karakterde biri olsun isterdim ama böyle de dizi oldukça güzel en azından son bölümlere kadar.Konu itibariyle tam bir Kore dizisini andırdığı için de sevdim sanırım diziyi ayrıca ezik taşra kızı yerine başarılı bir iç mimar kadını görmek benim gözlerimi yaşartıyor ayrıca saf ve masum da değil kızımız tamam iyi bir kız ama yeri gelince çirkeflik yapmasını da biliyor.(Bazı Kore dizilerinde ki çirkef kadınlara biz dizilerimiz de ne zaman yer vericez baş rol olarak bilemiyorum ama umarım iyi ve güçlü kadınları daha çok görebiliriz dizilerimizde).

Aynı evi aynı anda kiralayıp birlikte mecburi (!) olarak yaşamaya başlayan daha sonra aynı iş yerinde de karşılaşan bu ikili didişe didişe birbirlerine aşık olmaya başlayacaktır.

İlgili resim


Kore Dizisi : I Wanna Hear Your Song

Herkese merhabalar efenim,
Yine inanılmaz heyecanlı başlayıp sonlarına doğru işin bütün heyecanını ve keyfini kaçıran bir Kore dizisi ile daha karşınızdayım.Baş roldeki oyuncuları daha önce dizilerde gördüm ama öyle çokta fanları değildim ama bu dizi de ben ikilinin kimyasını tutturdum ve normal bir romantik komedi dizisinden farklı olarak ortada bir cinayet olayı ve aralarında ki yakınlaşmanın da daha çok intikam etrafında döndüğü için beni epey umutlandırmıştı ama Koreli senaristler yine "bir dizi nasıl çok iyi başlanıp sonradan sıkıcılaştırılıp berbat edilir" konusunda master yaptıkları için beni bu son aslında çokta şaşırtmadı :/

Konusu:
Dizi, bir cinayetin işlendiği gün ile ilgili hiçbir şeyi hatırlamadığını fark eden Hong Yi-Young (Kim Se-Jeong) ve bu cinayetle ilgili gerçeği bulmakta ona yardım eden Jang Yoon’un (Yeon Woo-Jin) etrafında dönmektedir.

Karakterleri:
Yeon Woo-Jin dizide bir piyanist olan Jang Yoon karakterini canlandırmaktadır. Bir piyanist olmasına rağmen müzik kulağı yoktur ve gizemli bir kişiliğe sahiptir. O, Hong Yi-Young (Kim Se-Jeong) için yarı-zamanlı çalışır. Yi-Young'un uyumasını sağlamak için her akşam onu telefonla arar ve şarkı söyler.

Kim Se-Jeong dizide bir timpanist olan Hong Yi-Young karakterini canlandırmaktadır. Her şeyi ile oldukça sıradan ve basit bir insanmış gibi görünmesine karşın aslında, o kadar da sıradan bir geçmişe sahip birisi değildir. Bir gün iş ararken Jang Yoon (Yeon Woo-Jin) ile karşılaşır. Yi-Young’ın uyumakta sorun yaşadığını öğrenen Jang Yoon ona uyumasında yardımcı olmaya karar verir. Bu yüzden, her gece onu aramaya başlar.

Song Jae-Rim dizide bir orkestra şefi olan Nam Joo-Wan karakterini canlandırmaktadır. Karizmatik olduğu kadar aynı zamanda acımasız ve sakar birisidir. Orkestrasındaki müzisyenler ona 'Kızgın Maestro' anlamına gelen 'Hot Mae' adı takmışlardır.

Park Ji-Yeon dizide bir orkestrada keman çalan Ha Eun-Joo karakterini canlandırmaktadır. Oldukça kibirli ve soğuk kalpli birisidir. Güzelliği ile erkeklerin arasında popülerdir.


I Wanna Hear Your Song

28 Eylül 2019 Cumartesi

Kitap - Sadakat İnci Aral

Herkese merhabalar efenim,
Türk edebiyatından değişik yazarlardan (daha önce okumadığım) kitaplar okumaya tam gaz devam ediyorum ! Yeni işimde rehberlik kadromuz olduğu için diğer işimde olduğu gibi tüm işler bana kalmıyor ve kitap okumaya ayıracak aha fazla zamanım oluyor o yüzden geçen sene sadece 24 kitap okuduğumun ayıbını bu sene telafi etmeye çalışacağım ve çok daha fazla kitap okuma hedefi koydum kendi kendime.Yakında maaşımı da alacağım için internetten de kitap siparişi verebilirim ama arada kütüphaneden de bu tarz yazarların kitabını alıp okumak istiyorum.

İnci Aral'ın dilini oldukça beğendim ağdalı bir dil kullanmasına rağmen şaşırtıcı bir şekilde akıcı anlatıyor.Sanırım olaylar ve duygular yoğunlukta olduğu için tabi bir de saplantılı bir aldatma hikayesi okuduğumuz için 300 sayfayı 2 günde iş yerimde okuyup bitirdim.Kitap çok başarılı olmasına rağmen böyle kadınlara ve erkeklere acayip sinir olduğum için kitabı okurken çoğu yerden içime sıkıntılar çöktü ama maalesef ki gerçek hayatta da böyle insanlar var.Birbirinden kopamayan,aldatılmayı gururuna sığdırıp bunu "aşk" kisvesi altında bütünleştirip çevresine en çokta kendisine eziyet eden tipler.Bir de burada ki kadın karakterimizin bir çocuğu vardı "anne" olan bir insan yeni yetme bir genç kız gibi hastalıklı bir aşkın peşinden koşabilir mi koşmalı mı bilemiyorum :/

27 Eylül 2019 Cuma

Kore Dizisi : Moment At Eighteen

Herkese merhabalar efenim,
Eylül ayı demek "okul sezonu" başladı demek olduğu için ben de temaya uymak açısından Eylül ayını bir Kore okul dizisi ile bitirmek istedim şu sıralar.Dizideki hiç bir oyuncuyu tanımıyorum ki zaten dizinin amacı da çaylak oyuncuları halka tanıtmak ve sevdirmek olduğunu düşünüyorum ki bene bu çaylak oyuncuları ileri zamanlarda diziler de daha çok göreceğiz gibi hissediyorum.

Dizi, 18 yaşındaki bir grup lise öğrencisinin etrafında dönmektedir. Choi Joon-Woo (Ong Seong-Wu) transfer olduğu yeni okulunda iki öğrencinin hayatına dokunur ve onları içinde bulundukları ruhsal bunalımdan kurtarır.

Moment at Eighteen

25 Eylül 2019 Çarşamba

Animasyon : Toy Story Serisi

Herkese merhabalar efenim,
Bugün sizlere çok sevdiğim bir Disney animasyon serisinden bahsedicem.Bu yıl serinin dördüncüsü yayınlandı ve küçüklüğünden beri takip edenler bunu coşkuyla karşılayıp sinemalara akın etti.Ben bu seriyi 24 yaşımda izlemekten biraz utanç duyuyorum açıkçası keşke benim de küçüklüğümden bu yana izlediğim bir seri olsaydı,olmamasına rağmen beni çocukluğumun o masum zamanlarına kavuşturdu ve özlemimden ağlatmayı başardı.

Toy Story (1995)

Buzz Lightyear adlı yeni çıkan oyuncak, Andye hediye edilir. Oyuncağı çok seven Andy, eski gözdesi Şerif Woodye olan ilgisini yitirir. Bir gün Buzz yanlışlıkla pencereden aşağı uçunca, herkes Woodynin onu öldürdüğüne inanır. Woody, kendisini kurtarabilmek için Buzzın arkasından giderek onu geri getirmeye karar verir. Fakat ikiliyi dış dünyada büyük tehlikelerle dolu maceralar beklemektedir.

Toy Story (1995)

Toy Story 2 (1999)

Andy'nin tatil için bir kovboy kampına gitmesi sonucunda oyuncakları kendi başlarına kalırlar. Kafasını ilginç oyuncaklar toplamaya takmış Al McWhiggin adlı bir oyuncak koleksiyoncusunun Woody'i kaçırmasıyla birlikte olaylar gelişmeye başlar. Al'ın apartman dairesine götürülen Woody, 1950'lı yılların televizyon şovu "Woody's Roundup"ın ödüllü oyuncakları arasında en değerli koleksiyon parçasının kendisi olduğunun farkına varır. Orada aynı şovun diğer ödüllü oyuncaklarıyla tanışma fırsatını bulur Tanıştığı oyuncaklar arasında kovboy kız Jessie, Bullseye adlı bir at ve Stinky Pete adlı bir maden arayıcısı vardır. Woody'nın kaçırılması üzerine Andy'nın odasındaki diğer oyuncak arkadaşları Mr. Potato Head, Slinky, Dog, Rex ve Hamm duruma el koyarak arkadaşlarını bir müze parçası olmaktan kurtarmak üzere harekete geçerler. Bütün amaçları Andy kovboy kampından dönmeden Woody'ı kurtarmaktır.

Tom Hanks and Tim Allen in Toy Story 2 (1999)

Toy Story 3 (2010)

Woody, Buzz ve oyuncak kutusundaki diğer tüm oyuncaklar, sahipleri Andy'nin koleje gitmesinden dolayı kreşe bırakılırlar.

Tom Hanks, Joan Cusack, Tim Allen, John Ratzenberger, Wallace Shawn, Jodi Benson, Blake Clark, Estelle Harris, Jeff Pidgeon, and Don Rickles in Toy Story 3 (2010)

Toy Story 4 (2019)

Woody her zaman dünyada kendi yerinden emin bir şekilde yaşamaktadır ve sadece onun için Andy ve Bonnie önemlidir. Ancak bir gün Boonnie odasına Forky adında yeni bir oyuncağı koyar ve bunun sonucu olarak da Woody macera dolu bir yolculuğa eski ve yeni dostlarla çıkar ve dünyanın hiç de sandığı kadar küçük olmadığını öğrenir.

Tom Hanks, Keanu Reeves, Tim Allen, Annie Potts, Tony Hale, Christina Hendricks, Keegan-Michael Key, Ally Maki, and Jordan Peele in Toy Story 4 (2019)

Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...