29 Şubat 2020 Cumartesi

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Şubat Ayı Kitabı İnsan Nedir? Mark Twain

Herkese merhabalar efenim,
İzmir Kitap Kulübü ile Şubat ayında Mark Twain'den " İnsan Nedir? " adlı kitabı okuduk.Genelde kurgu dışı okumayı sevmediğim için ve kitabında kurgu dışı olup genç bir adamla yaş bir adamın ikili diyaloglarından oluşmasından dolayı kitabı baştan sevemedim ama kitap evde vardı ve daha önce kız kardeşim kitabı okumuş ve Twain'nin kitapta vermek istediği düşüncelere kendinin de daha önceden düşündüğü ve kitapta bu düşünceleri başarılı bir şekilde anlattığını bana söylemişti hatta bu konuda kendi aramızda da tartışmıştık.Kitap daha çok insanın bir makine olduğu ve her insanın her ne yaparsa yapsın bencillikten yaptığını iyilik yaparken bile aslında kendi vicdanını rahatlattığı üzerine.İnsanı bu kadar basite indirgemek kulüple tartışırken bazı arkadaşlarımıza saçma gelse de bazı arkadaşlarımız da oldukça mantıklı geldi.Ben her ikisine de hak veren kısımdım.Psikoloji de de buna benzer kuramların olduğunu belirttim.

Halley kuyruklu yıldızının dünyadan göründüğü gün doğan Mark Twain, bir kâhin edası ile bu yıldızın tekrar görüneceği gün öleceğini bildirmiştir. Nitekim, kehaneti tutmuştur da. Mark Twain'in İnsan Nedir?'i,  uzun bir dinlenme süresinin ardından ve sadece belirli kişilere dağıtılmak üzere, yalnızca 250 adet basılmıştır. Elinizdeki kitap, 240. nüsha kullanılarak tercüme edildi. İnsan Nedir?'de Twain, bilinen öykücü tarzının dışına çıkıyor ve insanın kendi kendisini sorgulamasına yol açacak çarpıcı fikirleri sohbet havasında ortaya koyuyor.

 Hem de Türkçe’de ilk kez.

(Tanıtım Bülteninden)




bssysl

27 Şubat 2020 Perşembe

Kitap - Kumların Kadını Kobo Abe

Herkese merhabalar efenim...

Murakami'den sonra okuduğum ikinci Japon yazar olan Kobo Abe'nin en meşhur kitabı olan "Kumların Kadını"ndan bahsetmek istiyorum size bugün.Yazarın hem dilini,olayları anlatış,aktarış biçimini,hayal gücüne ve benzetmelerine bayıldım ! Murakamiden çok daha farklı bir tarzı var böyle onun kadar mıymık yazmıyor açıkçası daha az detaycı bu yüzden kitapları genelde en fazla 200 sayfa oluyor ama o 200 sayfalık kitapta 1 günde okunup bitecek kadar akıcı ve insanda acayip bi merak duygusu uyandırıyor.Japon edebiyatında en sevdiğim şey tam olarak da bu ! Batılı yazarlardan çok daha farklı konularda çok daha farklı hayat hikayeleriyle ve bakış açılarıyla yazıyorlar bu da ben de en çok merak daha sonra da sempati ve hayranlık uyandırıyor.

Murakami'nin bir kitabını daha indirimde bulunca aldım ve şu anda okuyorum genelde kitapları gerçekten çok pahalı o yüzden indirim bulunca kaçırmamaya çalışıyorum ama Murakami yanında şimdi bir de Kobo Abe alternatifim oldu ayrıca onun kitapları Murakami ye oranla daha ucuz elimdeki kitapları bitirdikten sonra diğer kitaplarını da almayı düşünüyorum.

Bir ağustos günü bir adam ortadan kayboldu. Bir tatil gününde, buharlı trenle yarım günlük mesafedeki sahile doğru yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Ne kayıp başvurusu ne de gazete ilanları bir işe yaradı... Bu adamla ilgili vakada kayda değer bir ipucu yoktu. Ayrıca, günlük hayatında ortadan kaybolmak istediğini düşündürecek en ufak bir hâl veya harekete rastlanmamıştı. Doğal olarak, başlangıçta herkes gizli bir ilişkisi olabileceğini düşündü. Fakat adamın karısı adamın bu geziye böcek toplamak maksadıyla çıktığını söylediğinde, hem polisler hem de iş arkadaşları biraz hayal kırıklığına uğradılar...

Şüphesiz, kum yaşam için elverişli değildi. Peki, durağan hâl varlık için vazgeçilmez miydi? O tiksindirici rekabeti başlatan da sabit kalmaktaki ısrarımız değil miydi? Sabit olmayı bırakıp kendimizi kumun akışına bırakıversek rekabet de ortadan kalkacaktı. Gerçekte, çölde de çiçekler açıyor, böcekler ve hayvanlar yaşamlarını sürdürüyorlardı... Öyle ya, keşke kadına da bu manzaradan bahsedebilseydi. Gidiş-dönüş biletlerin asla işlemeyeceği kumun şarkısını, yanlış perdeden de olsa ona dinletebilseydi keşke. Oysa adamın tek yaptığı, yeteneksiz bir çapkını taklit edip başka bir hayatın yemiyle kadını avlamaya çalışmak olmuştu. Kumdan duvar, adamın ruhunu yakalamış, onu kese kâğıdındaki bir kediye çevirmişti.

-Kobo Abe-
(Tanıtım Bülteninden)

26 Şubat 2020 Çarşamba

Savaş Filmi : Jojo Rabbit

Herkese merhabalar efenim,
Harika bir filmle sinema dünyasına dönmüş bulunmaktayım ! Kitap okuma fazlasıyla odaklandığım için şu sıralar film izlemek pek canım istemiyordu ama internete çok güzel filmler düşünce ben de iş yerinde okumalarıma evde de film izlemeye başladım.Başlangıç olarakta Taika Waititi'nin yönetmenliğini yaptığı harika bir başyapıt olan Jojo Rabbit'i seçtim.

Oyuncu kadrosu,kurgusu,görüntüler,renkler her şey ile mükemmeldi film.Beni hem güldürdü hem de ağlattı.Eğer baş rolde bir çocuk varsa zaten benim ağlamam kaçınılmaz oluyor.Çocukların hayal dünyasının ve o saf hallerini yansıtan fimler benim her zaman favorilerim arasına girer bu filmde öyle oldu.Normalde artık Yahudi soykırımını anlatan 2.Dünya Savaşı filmlerinden bana da bık gelmişti ki bu film bu konuya çok farklı bir yerden dalış yapı. ca dikkatimi çekti.İyi ki ön yargılı davranmayıp izlemişim , bu arada film 2019 filmi ve IMDB de 8.0 gibi çok iyi puanı da var.

 Film, İkinci Dünya Savaşı’nda, Nazi iktidarındaki Almanya’da geçiyor. Filmin kahramanı Jojo, tek arkadaşı hayali bir Hitler olan küçük bir çocuk. Jojo annesinin tavan arasında bir Yahudi’yi sakladığını öğrenince kendi ırkçılığıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Filmin en güzel yanlarından biri de yönetmen Waititi’nin bu hayali Hitler’i canlandırması.

Sam Rockwell, Taika Waititi, Scarlett Johansson, Stephen Merchant, Alfie Allen, Rebel Wilson, Thomasin McKenzie, and Roman Griffin Davis in Jojo Rabbit (2019)

24 Şubat 2020 Pazartesi

Kitap - Gergedan Mine Söğüt

Herkese merhabalar efenim,
Mine Söğüt okumaya kaldığım yerden devam ediyorum.Kadını okumaya doyamadım resmen ! Yeni çıkan öykülerden oluşan kitabı Gergedan, "Deli Kadın Hikayeleri" kitabına oldukça benziyor ama bence o kitaptan bir tık daha vasat bir kitap olmuş o kitaptaki öykülerin tadını bu kitaptan alamadım sadece "gergedan" figürüyle yazar ne anlatmayı amaçlamış onu pek anlayamadım,içindeki öykü aralarındaki resimler yine olduk iddalı ve ürkütücü,gergedan figürü üzerinden korku hikayeleri yazmak elbette bir çok insanın aklına gelmez o yüzden yine orijinalliğine korumaya başarıyor yazar diğer okumadığım kitapları roman türündeymiş,önümüzdeki ay da onları alıp okumayı düşünüyorum.

Mine Söğüt Gergedan’la unutulmaz Deli Kadın Hikâyeleri’nin izinden gidiyor. Yüksek gerilimli bir dille zihni kamçılayan öyküler kuruyor. Güncel olaylara yaşadığımız günlere getirdiği bakış açılarıyla okurunu derinden sarsıyor. Bir ateş yakıyor. Karanlık dağılıyor.

Arada bir kedi eziyorsun. Sonra bir sincap. Sonra bir kirpi. Sonra köpek. Sonra ne olduğu anlaşılamayan şey. Sonra bir gelincik. Geç. Bir tilki. Geç. Bir kaplumbağa. Geç. Bir tavuk. Geç. Bir kertenkele. Geç geç. Bir yılan. Geçiniz. Bir kunduz. Geçiniz. Bir ceylan. Bir gelincik. Onu da geçiniz. Bir inek. Geç. Bir koyun. Geç. Bir devekuşu. Geç geç geç. Bir ejderha. Geç geç.

Bir Zümrüdüanka eziyorsun.

Geçiyorsun.

Bir gergedan eziyorsun.

Geçiyorsun.

Yeryüzünün gerçek tanrıları tekerlerinin altında, bağırsakları dışarıda. Herkesle beraber irili ufaklı kan lekeleri bıraka bıraka ardında işe gidip geliyorsun.

(Tanıtım Bülteninden)

23 Şubat 2020 Pazar

Kitap - Uykusuzlar Gülşah Elikbank

Herkese  merhabalar efenim,
Kütüphaneden alıpta yayın evine kandığım bir kitapla kitap postumuza devam ediyoruz.Evet,"kandığım" kelimesini kullandım çünkü bence kitap okuduğum en kötü fantastik romandı.Fantastik,bilim-kurgu,ütopya ve distopya türleri benim en sevdiğim türler olmasına rağmen olayların kendi içinde de bir mantık ve kurgu ararım,ilk defa Türk bir yazarın İthaki'den çıkmış fantastik türünde bi romanıyla karşılaşınca elbette çok heveslendim ama benim için tam bir hayal kırıklığı oldu 3 günde okuyup bitirebileceğim bir kitabı 2 hafta da anca bitirebildim.İlk olarak yazarın yazarlık becerisi bence çok zayıf olaylar arasında ne bağlantı ne olay akışı ne mantık hiç bir şey kurmayı başaramadım ben :/ Ayrıca yerli bir metin olmasına rağmen karakter isimleri Wattpad den çıkmış gibiydi.Nina,Ares bilmem ne her isim böyle olunca kusasım geldi benim artık :/ Kitap hakkında diyebileceğim tek iyi şey sanırım fikirdi,rüyalar aleminde fantastik bir dünya yaratmak bence oldukça iyi bi fikir ama bunu iyi işleyemeyince maalesef ortaya okunması zor böyle vasat bir kitap çıkmış :(

Rüyalar, Tanrı'nın insanlarla konuşma yolu olabilir mi? Peki ya Evren, Tanrı'nın rüyasından ibaretse?İnsan uyurken mi hayattadır, hayattayken mi rüyada?

Bir lanetle, kaderle, gölgelerle ve rüyalarla boğuşan Nina'nın sürükleyici macerasına sahne olan Uykusuzlar, fantastik dünyaların felsefeyle yoğrulduğu bir aşk hikâyesi… "İnsan hayallerini somutlaştırmak ve sorularını, gözü kapalı gördüklerini, herkese ait kılmak için yazıyor olabilir. İçimizden birileri ise ne yana baksa dünyanın yetersizliğiyle karşılaşır ve gerçeğin sınırlarını zorlayıp esnetmek için yazar. Çünkü gerçek katıdır ve arzulayıp ulaşamadıklarımız kadar anlayamadığımız birçok şey de çizginin öte yanındadır. Gülşah Elikbank bakışını, gönlünü bu öteki yana, gerçeğin görünmez yanlarını da içinde taşıyan fantezinin, uçsuz bucaksız, bereketli topraklarına çevirmiş yetenekli bir yazar. Bizde pek gelişememiş olan fantastik edebiyatın göz dolduran, hızla parlayan yıldızlarından biri.

Elikbank, yeni romanı Uykusuzlar'da rüyalara eğiliyor. Gerçek ya da düşsel roman kahramanlarını aşkları, çelişkileri, açmazları, olağan ya da olağandışı rüyaları, rüyasızlıkları ve insanlığı tehdit eden sorunlara çare arama çabaları temelinde anlatıyor. Romanın özeti ve sorduğu evrensel değerdeki soru ise şu: Hepimiz aynı rüyayı görebilsek, dünya daha güzel bir yer olabilir mi?"
-İnci Aral-
(Tanıtım Bülteninden)


18 Şubat 2020 Salı

Kore Dizisi : My Holo Love

Herkese merhabalar efenim,
MAMA is comeback ! Kore dizilerinin kraliçesi geri döndü ! Gerçek hayatta aşk bitince dizilerden aşkı hissetmeye yeniden başladım :) Netflix'in yeni Kore dizisi daha önce ki Romantik/BilimKurgu dizilerine fazlasıyla benziyor olsa da aşkı bana dibine kadar hissettirmeye başardı hatta beni o kadar sardı ki dün izin günümde 12 bölümü bir oturuşta izleyip bitirdim :) Baş rolleri ilk defa izlemiş ve tanımış oldum bu vesileyle.

Konusu:
Dizi, yalnız bir kadının (Ko Sung-Hee) yapay zekâ 'Holo' (Yoon Hyun-Min) ile karşılaştıktan sonra meydana gelen olayları konu almaktadır.


Karakterler:
Yoon Hyun-Min dizide Go Nan-Do ve Holo olmak üzere iki farklı karakteri canlandırmaktadır. Go Nan-Do karakteri, bir IT araştırma şirketinin sahibidir. Dahi bir mucit olan Nan-Do şirketi kendisi kurdu ve şirketindeki her projeyi kendi elleriyle oluşturdu. Holo’nun da mucididir. Ancak insanlar, 10 yıl önce, büyük bir vakada hacker olan Nan-Do’nu, takip edildiği sırada öldüğünü sanmaktadır. Onun yaşadığını, sadece üvey kız kardeşi ve şirketin resmi CEO’su bilmektedir. Bir gün, insanların yüzlerini birbirinden ayırt edemeyen Han So-Yeon (Ko Sung-Hee) ile karşılaşır. Han So-Yeon’un bu özel durumunu, Holo’yu test etmek için kullanır. Holo karakteri, hologram bir yapay zekâdır.

Ko Sung-Hee dizide bir gözlük şirketinde müdür yardımcısı olarak çalışan Han So-Yeon karakterini canlandırmaktadır. Müşterilerle özenle ilgilenir ve işlerini titizlikle halleder. Ancak kişisel yaşamı söz konusu olduğunda, yalnız bir hayatı vardır. İnsanların yüzlerini birbirinden ayırt edemediği için her zaman insanlarla arasına belli bir mesafe koymaktadır.

13 Şubat 2020 Perşembe

Müzik : Billie Eilish - idontwannabeyouanymore

Herkese merhabalar efenim,

Uzun zamandır müzik postu paylaşmıyordum.Geçenlerde Grammy Müzik Ödülleri vardı ve Lana ile Billie'nin bir fotoğrafına denk geldim canım tekrardan Billie'den bir şarkı paylaşmak istedi.Lana da Billie de insanı hep depresyona sürükleyen şarkılar yapıyorlarmış gibi görünüyorlar ama aslında ben de tam tersi ruhumda iyileştirici bir etkileri var ikisininde.Bu şarkıyı ne zaman dinlesem kendimle yüzleşmiş gibi hissediyorum bir insanın aynaya bakıp kendisine "artık sen olmak istemiyorum" demesi bence yıkılmışlığın,depresyonun son çizgisi sanırım.Bir çok hata yapıyoruz,pişmanlık yaşıyoruz,bazı şeylere kaybedeceğimizi işin sonunda yara alacağımızı bile bile lades diyoruz, en azından ben diyorum bunu yapıyorum yapmaya da hep devam edicem.Çünkü benim hatalarım,benim pişmanlıklarım,benim hayal kırıklığım sonunda üzülecek olan da benim o yüzden kime ne ki :) Hiç bir zaman aynaya bakıp "artık sen olmak istemiyorum" demedim, demem de,demicem de , sizin de kim size ne derse desin ne yaşatırsa yaşatsın dememeniz dileğiyle,kendinizi sevin :)







lana billie ile ilgili görsel sonucu






11 Şubat 2020 Salı

Kitap - Deli Kadın Hikayeleri Mine Söğüt

Herkese merhabalar efenim,
Deli kadınları kimseler sevmedi,kimseler dayanmadı,kimseler uğraşmak istemedi,ben de "deli bir kadınım" sanırsam o yüzden erkek arkadaşım da benimle uğraşmak istemediğini söyleyip beni terk etti :) Evet gülüyorum çünkü kendisi bilir ben onunla uğraşırken onun benle uğraşmak istememesine sadece gülebilirim :) Bundan dolayı artık bir erkek arkadaşım yok o yüzden kafamı kurcalayan bir şeylerde olamayacak,eskisi gibi kendi yalnızlığıma ve özüme dönüp buralarda daha fazla takılıcam :) Bol bol kitap okuyup,film ve dizi izlemeye ve elbette gezmeye devam edeceğim hayat bu tarz şeylere üzülmek ve ağlamak,yas tutmak için fazlasıyla kısa maalesef :)

Postumuzun asıl konusuna gelicek olursak benden de deli kadınların hikayelerini anlatıyor bu sefer bize Mine Söğüt.Bu kadına doyamadım resmen romanından sonra bu öykü kitabını da alıp okudum ve 1 günde bitirdim kitabı,öyküleri okumadım içtim resmen yazarın yeni bir kitabı daha çıkmış hemen gittim onunda sipariş verdim.Genelde insanlar bu kadar karanlık öyküleri sevmezler ama ben nedense acayip sevdim kadının şiirsel anlatımını da her kitabında ki karanlığı,yalnızlığı ve delirmişliği de ... Yeni çıkardığı kitapta da bu kitap gibi bir öykü kitabıymış gelsin de bakalım okuyup yazayım sizlere :)

Bu arada kitabın sayfaları dergi gibi yapılmış o yüzden biraz ağır ayrıca içindeki görsellerde en az hikayeler kadar ilginç ve karanlık ...

Beş Sevim Apartmanı - Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi romanları ve çeşitli biyografi, monografi, söyleşi kitaplarıyla okurların yakından tanıdığı Mine Söğüt bu defa hikâyeleriyle karşımızda.

"…kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir... kendini ve deliliğini" diyen yazar, Deli Kadın Hikâyeleri kitabında, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi "kaybetmeye" yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatıyor. Kitapta ayrıca, Bahadır Baruter'in bu hikâyelerin izlenimleriyle yaptığı on resmi de yer alıyor.

Kalemini zehire, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batıran Mine Söğüt'ten unutulmayacak yirmi bir delilik hikâyesi...

8 Şubat 2020 Cumartesi

Kitap - Beş Sevim Apartmanı Mine Söğüt

Herkese merhabalar efenim,
Aradığım tadı uzun zamandan sonra Mine Söğüt te buldum ! Beni ürpertiyor,ağlatıyor duygudan duyguya sürüklüyor.Anlatım tarzı,üslubu da tadından yenmeyecek cinsten olunca ilk defa övülen bir yazarın ve kitabın beni tam anlamıyla tatmin ettiğini gördüm.Yazar genelde öykü yazmayı seviyor sanırım çünkü romanı da daha çok öykü tadında böyle ara okumalarda harika gidecek bir kitap okuması zaten çok kolay 1 bilemediniz 2 günde bitirilecek cinsten,finalinde beni şaşırtan filmler gibiydi kitabın sonu da anladım ama anlatamıyorum cinsinden :D Yazarın diğer kitaplarını da alıp okumaya devam edicem.Korku,fantastik tadında yazıyor kendisi,beni ürpertmeyi başardı bu kitabıyla :)

Pürtelaş Sokağı'nda kediler bir gün canhıraş feryatlarla ortalığı inlettiler. Pürtelaş Sokağı'ndaki Beş Sevim Apartmanı'nda tuhaf şeyler oluyordu. Beş pencereli, beş odalı, beş acayip insanın oturduğu Beş Sevim Apartmanı'nda perdelerin arkasında tuhaf şeyler olup bitiyordu. Cinler aleminden gelenler, periler aleminden gelenler, cinperi aleminden gelenler, orada beş garip hikaye yazdılar... yazdılar... yazdılar. Pardon, altı hikaye yazdılar. Bir de Doktor Samimi ve onun günlüğü var. Rüyada günlük görmek iyi bik kitap okuyacağınıza işarettir. Rüyada günlük görülse de görülmese de Beş Sevim Apartmanı'nı okumak iyiye işarettir, onu okuyanın gönül gözü açılır, peri kızları rüyasına girer. Mine Söğüt ilk romanı Beş Sevim Apartmanı ile okuyanı cinperi alemine götürüyor, uzun bir masal dinletir gibi, anlatır gibi, gösterir gibi.

7 Şubat 2020 Cuma

Aksiyon Filmi : Bird Of Prey

Herkese merhabalar efenim,
Dün erkek arkadaşımla birlikte uzun zamandır beklediğim Harley Quinn'nin filmine gittik.Erkek arkadaşımda kahraman filmlerini sevmesine rağmen bu filmi çok kötü buldu ve izlerken de baya baya sıkıldı hatta uyumadığına dua ettim :D Ben de izlerken bazı sahnelerinde sıkıldım açıkçası ama hem Margot Robbie'yi sevdiğim için hem de Harley 'i çok sevdiğim için erkek arkadaşımdan daha çok beğendim filmi.Bence kız arkadaşlarımla gitmem gerekiyordu bu filme tam bir 8 Mart Dünya Kadınlar günü tadında bir film olmuş.Joker'den ayrılan Harley'in kadın olarak kendi başına ayakta durma mücadelesini izledik gibi bir şey oldu ve bence aynı evrende olmamalarına rağmen Deadpool'un kadın versiyonu gibiydi o yüzden Joker'den çok ikisini shipliyorum ben :D Umarsız tavırları,seyirciye bakması hatta bazı sahnelerde seyirciyle konuşması bana Deadpool'u anımsattı tabi o film serisi kadar başarılı olamaz orası ayrı konu ,erkek arkadaşım IMDB de çakacağını söyledi filmden çıkar çıkmaz ama 6.8 puan almayı başarmış ki vizyona daha dün girdi film :)

Yırtıcı Kuşlar, zalim suç lordu tarafından kaçırılan genç bir kızın kurtarılması için verilen mücadeleyi konu ediyor. Gotham'ın kötü adamı Roman Sionis ve yardımcısı Zsasz, genç bir kızı hedef gösterir. Şehirde Cass adındaki genç kızı arayalardan yüzünden büyük bir kaos meydana gelir. Bu durum Harley, Huntress, Black Canary ve Renee Montoya'nın yolunun kesişmesine neden olur. Ekip, genç kızı kurtarmak ve Roman’ı etkisiz hale getirmek için birlikte çalışmak zorunda kalır.

Rosie Perez, Jurnee Smollett-Bell, Mary Elizabeth Winstead, Margot Robbie, and Ella Jay Basco in Birds of Prey: And the Fantabulous Emancipation of One Harley Quinn (2020)

Kitap - Görmek Jose Saramago

Herkese merhabalar efenim,
"Körlük" kitabının devamı niteliğinde olduğu için merak ettiğim ama beni hayal kırıklığına uğratan bir kitap oldu.Olayların tamamen siyasi tarafı anlatılmış ve ne kadar okuyucuyu sıkacak detay varsa eklenmiş.Saramago çok sevdiğim bir yazar ama bana bir şey anlatmıyorsa maalesef ki onu okumak çok zor oluyor daha önceki kitaplarını okurken inanın bu kadar zorlanmamıştım :( Maalesef ki kitabın yarısına kadar dayanabildim ve yarım bıraktım :(


Jose Saramago'nun Körlük kitabında bahsi geçen olayların üzerinden 4 yıl geçmiştir. Genel seçimlerde beklenmeyen bir olay yaşanıyor ve oyların büyük çoğunluğu boş çıkıyor. Bu olayların üzerine yaşanan siyasi durum, muhbirler, sıkıyönetim üzerine etkileyici bir toplumsal tablo çiziyor Saramago.

görmek saramago ile ilgili görsel sonucu

2 Şubat 2020 Pazar

Korku Filmi : Musallat

Herkese merhabalar efenim,
Dün sömestr tatilinin son günüydü,bugün de izin günüm.Yarından itibaren ikinci dönemin başlamasıyla birlikte sıkı bir tempo bekliyor bizi,ikinci dönem daha çabuk geçiyor,hem çocuklar hem de biz öğretmenler ama daha çok yoruluyoruz.Vakit buldukça elbette kitap okumalarım,dizi ve film izlemelerim,vloglarım devam edecek.Bu ara tatilde Karaburun da ki Nergis Festivaline gitme imkanı buldum onunda vlogu yakın zamanda burada olacak :)

Dün son günümüz olunca bi film izleyelim dedik iş arkadaşlarımla.Hepimiz korku filmlerini sevdiğimiz için hakkımızı korku filminden yana kullandık.Temizlik işlerinde bize yardımcı olan ablamız bu filmi izlemek istediğini söyleyince Burak Özçivit'in baş rollerde olduğu Türkiye de ilk korku film denemelerinden biri olan 2007 yapımı Musallat'ı izledik.Konu ve konunun işlenişi bakımında bence gayet güzel bir filmdi.Son sahnelere kadar kafa karışıklığı yarattı hatta "her şey yerli yerine oturmazsa dandiri bir filmdir" diye düşündük ama otutturdular yerine.Korku sahneleri ve efektleri elbette çok kötüydü ama Türk sineması korku sinemasında iyi ilerlemeler katediyor bence bir kez daha görmüş oldum :)

Musallat filminde, birbirlerine kalplerini vermiş ve büyük bir aşkla bağlı olan Suat ve Nurcan'ın, yaşadıkları köyde sürdürdükleri mutlu yaşamın üzerine düşen kara gölgenin hikayesi aktarılmaktadır. Herkesin gıpta ile takip ettiği aşklarını artık evlilikle taçlandırma zamanları gelmiştir. Fakat mutlu çiftin bu kararı alması ile başlarına büyük bir bela musallat olur. Tuhaf bir mahluk, çevrelerinde açıklaması imkansız olaylara neden olacak ve çiftin tüm yaşamını etkileyecektir. Artık ne yaşamları ne de aşkları eskisi gibi huzur dolu değildir. Çünkü adeta başka bir gezegenden gelmişcesine başlarına musallat olan bu ecinni, onlara rahat vermemektedir.

Musallat (2007)

Kitap - Gece Uçuşu Antoine de Saint-Exupery

Herkese merhabalar efenim,
Exupery'i bir çok kişi gibi bende Küçük Prens kitabıyla tanıdım.Masalsı anlatımı ve yumuşak üslubuyla Fransız edebiyatını çok iyi temsil eden bir yazar olduğunu düşünüyorum.Uzun bir kitaba başladığım zaman araya bu tarz hikaye kitapları alıyorum" ara okumalar" adı altında.Toplam da 50-60 sayfalık masalsı bir uçuş hikayesi sunuyor bize yazar.

Yıl 1930. Yer Güney Amerika. Şili, Paraguay ve Patagonya'dan üç posta uçağı Buenos Aires'teki havaalanında buluşmak üzere aynı anda havalanır ama bir tanesi havaalanına ulaşamaz. İşte bu kitapta gece uçuşlarının tehlikelerine göğüs geren, canlarını kul-landıklara uçaklara emanet etmiş cesur pilotların ve aşağıda, onları yere indirebilmek için elinden geleni ardına koymayan dediğim dedik Rivière'in hikâyesini okuyacaksınız. "Bu adamın gülüşünü, âşık hallerini tanıyordu ama fırtınadaki ilahi öfkesini bilmiyordu. Onunla arasına müzikle, aşkla, çiçeklerle şefkat dolu bağlar örüyor ama her ayrılık vaktinde, bu bağlar kopuveriyor ve bu durum adamın pek umurunda olmuyordu."
(Tanıtım Bülteninden)

Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...