Herkese merhabalar efenim...
Murakami'den sonra okuduğum ikinci Japon yazar olan Kobo Abe'nin en meşhur kitabı olan "Kumların Kadını"ndan bahsetmek istiyorum size bugün.Yazarın hem dilini,olayları anlatış,aktarış biçimini,hayal gücüne ve benzetmelerine bayıldım ! Murakamiden çok daha farklı bir tarzı var böyle onun kadar mıymık yazmıyor açıkçası daha az detaycı bu yüzden kitapları genelde en fazla 200 sayfa oluyor ama o 200 sayfalık kitapta 1 günde okunup bitecek kadar akıcı ve insanda acayip bi merak duygusu uyandırıyor.Japon edebiyatında en sevdiğim şey tam olarak da bu ! Batılı yazarlardan çok daha farklı konularda çok daha farklı hayat hikayeleriyle ve bakış açılarıyla yazıyorlar bu da ben de en çok merak daha sonra da sempati ve hayranlık uyandırıyor.
Murakami'nin bir kitabını daha indirimde bulunca aldım ve şu anda okuyorum genelde kitapları gerçekten çok pahalı o yüzden indirim bulunca kaçırmamaya çalışıyorum ama Murakami yanında şimdi bir de Kobo Abe alternatifim oldu ayrıca onun kitapları Murakami ye oranla daha ucuz elimdeki kitapları bitirdikten sonra diğer kitaplarını da almayı düşünüyorum.
Bir ağustos günü bir adam ortadan kayboldu. Bir tatil gününde, buharlı trenle yarım günlük mesafedeki sahile doğru yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. Ne kayıp başvurusu ne de gazete ilanları bir işe yaradı... Bu adamla ilgili vakada kayda değer bir ipucu yoktu. Ayrıca, günlük hayatında ortadan kaybolmak istediğini düşündürecek en ufak bir hâl veya harekete rastlanmamıştı. Doğal olarak, başlangıçta herkes gizli bir ilişkisi olabileceğini düşündü. Fakat adamın karısı adamın bu geziye böcek toplamak maksadıyla çıktığını söylediğinde, hem polisler hem de iş arkadaşları biraz hayal kırıklığına uğradılar...
Şüphesiz, kum yaşam için elverişli değildi. Peki, durağan hâl varlık için vazgeçilmez miydi? O tiksindirici rekabeti başlatan da sabit kalmaktaki ısrarımız değil miydi? Sabit olmayı bırakıp kendimizi kumun akışına bırakıversek rekabet de ortadan kalkacaktı. Gerçekte, çölde de çiçekler açıyor, böcekler ve hayvanlar yaşamlarını sürdürüyorlardı... Öyle ya, keşke kadına da bu manzaradan bahsedebilseydi. Gidiş-dönüş biletlerin asla işlemeyeceği kumun şarkısını, yanlış perdeden de olsa ona dinletebilseydi keşke. Oysa adamın tek yaptığı, yeteneksiz bir çapkını taklit edip başka bir hayatın yemiyle kadını avlamaya çalışmak olmuştu. Kumdan duvar, adamın ruhunu yakalamış, onu kese kâğıdındaki bir kediye çevirmişti.
-Kobo Abe-
(Tanıtım Bülteninden)
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder