25 Haziran 2020 Perşembe

Kitap - Peri Kızı Af Buyrun Polat Özlüoğlu

Herkese merhabalar efenim,

Arada sırada Türk öykücülüğü canım çekiyor ve alışveriş sepetime biraz kitap blogu gezip bazı yeni isimler ekliyorum.Bu yeni isimlerden biri de Polat Özlüoğlu oldu.Daha önce hiç bir kitabını okumamıştım önerilen Türk öykülerinde görünce hemen alıp okumak istedim.İlk defa bir erkek yazarın kadınsal bir ağızdan bu kadar başarılı öyküler yazdığına şahit oldum.Kadınlık,translık,eşcinsellik ve dışlanmışlık üzerine yazılan öykülerden oluşuyor kitap Can yayınlarından çıkmış olması da bu kadar popüler olmasına katkıda bulunmuş bence.

 Biraz sonra uyanacak mahalle ve herkes beni görecek. Gün aydınlanınca gözlerini benden alamayacaklar. Beni seyredecekler. Kırk satırlık merakları dinecek inşallah. Ben de onları izleyeceğim keyifle. Gözlerindeki şaşkınlığı, tiksinmeyi, iğreti merhameti, acımayla harmanlanmış nefreti, ayıplayan bakışları görecek ve hepsine aymazlıkla bakıp utanmadan yüzlerine gülecek, arsızca etimi, merak ettikleri her yerimi, bütün fazlalıklarımı, deliklerimi, deliliklerimi bir bir göstereceğim bütün mahalleye.

Daha çok kadın dilinin hâkim olduğu, en temel meseleleri odağına alan bu öyküler; anne-evlat, kadın-erkek, buyuran-boyun eğdirilen ilişkilerine eğiliyor. Gelgelelim cinsiyetçilik, zorbalık, tahakküm, eşitsizlik, kader ve ölümlülük gibi temalar ışığında anlatılan bu çağımızın masalları ne göz boyuyor ne de rahatlatıyor. Aksine, kiminde gözlerini koyu karanlığa dikiyor, kiminde isyanı dillendiriyor, kiminde de tutkular çağıl çağıl akıyor.

Polat Özlüoğlu'nun şaşırtıcı bir üslup denemesine giriştiği Peri Kızı Af Buyrun, geceleyin dinlediğimiz masalları en katı gerçeklerin süzgecinden geçiriyor. Kıyıda köşede kalmışlara, görmezden gelinenlere, sesi kısılanlara ve kaba güce maruz kalanlara tercüman oluyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Müzik - Doja Cat Say So

Herkese merhabalar efenim,

Dün gittiğim gibi uyuya kalmışım (saat 8 gibi) o yüzden ne kitap okuyabildim dün ne başka bir şey yapabildim sabah erken kalkıp Last Of Us 2 'nin sonunu izledim sonra da hazırlanıp işe geldim.

Bugün müzik postu yapayım dedim o yüzden.Yeni keşfettiğim bir isim Doja Cat bu şarkısı biraz R&B ye kaymış olsa da bence kendisi iyi bir rapçi.Nicki Minaj ve Cardi B ye yeni rakip geldi anlayacağınız.

23 Haziran 2020 Salı

Kitap - Rüzgarın Şarkısını Dinle Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Her gün 1 kitap bitiriyorum resmen ve bu halimden de acayip memnunum okuyamadığım zamanların acısını çıkardım resmen oh be !

Murakami'nin ilk yazdığı ama en son yayınlanan kitabı.İlk önce yayınlanmasına izin vermemiş sanırım bunun nedeni de bu kitabın diğer kitaplarına oranla çok fazla amatörce yazılmış olması zaten çok kısa bir kitap okuması da elbette Murakami olduğu için çok kolay ve çok akıcı zaten daha ilk kitabından belli etmiş kendini Murakami.

Kesinlikle güzel biri değildi. Ancak “güzel biri değildi” demekle ona haksızlık etmiş olurum. “O, kendine yakışır güzelliğe sahip biri değildi” demek daha doğru bir ifade olur.Tek bir fotoğrafı var bende. Fotoğrafın arkasında tarih ve not da var; 1963 Ağustos. Başkan Kennedy’nin başından vurulduğu yıl. Yazlık bir yerlerde gibi, sahildeki dalgakırana oturmuş, biraz keyifsiz bir şekilde gülümsüyor.

Saçı Jean Seberg modelinde kısacık kesilmiş, kırmızı çizgili kumaştan, uzun kollu bir elbise giymiş. Hem biraz tuhaf, hem de güzel görünüyor. İnsanın yüreğine dokunan bir güzellik bu. Kız arkadaşımın neden öldüğünü kimse bilmiyor. Kendisinin bilip bilmediğinden de şüpheliyim nedense.

Haruki Murakami’nin yirmili yaşlarının sonunda yazdığı, çevrilmesine yıllar sonra izin verdiği ilk romanı Rüzgârın Şarkısını Dinle Murakami okurlarını şaşırtacak ipuçlarıyla dolu…

(Tanıtım Bülteninden)

22 Haziran 2020 Pazartesi

Kitap - Çocuk Geliyor Han Kang

Herkese merhabalar efenim,

Dün hiç beklemediğim bir şey oldu ve puanım oldukça düşük olmasına rağmen (74) öğretmenlik mülakatına çağrıldım hiç ihtimal vermiyordum başvuru yaparken ama bir şekilde oldu işte 9 Temmuzda gideceğim :) Bu arada mülakatı geçsem bile atanma ihtimalim yine oldukça düşük aslında çünkü genelde 78-79 puanlarda yığılma var mülakat puanımla em fazla beni 75 puan yaparlar o kadar yani o da atanmaya yeter mi hiç bilemiyorum ama ben Eylül de yapılacak olan KPSS sınavına hazırlanıcam bu korona meselesi yüzünden ne hazırlanmak istiyordum ne çalışıyordum zaman geldi geçti ve ben hiç çalışmadım hatta unuttum bile KPSS ye hazırlanmayı ama şimdi önümde 2 aylık bir süre var daha önce 2 defa daha zaten hazırlandığım için 1.5 ayda iyiden iyeye konuları toparlarım son kalan günlerde de deneme çözerim en azından o şekilde sınava girmiş olurum.

Kitap postumuza gelicek olursak Vejetaryen kitabı ne kadar sevdiysem bu kitabı o kadar sevmedim.Hatta son kısmı bitiremedim bile.Kitap 1980 yılında Korenin darbe zamanlarında geçiyor , kitap bölümlerden oluşuyor ve kitap yazım tekniği her bölümde değişiyor.İlk bölümde "şimdi şöyle yapıyorsun,böyle yapıyorsun." şeklinde anlatarak hayal ettirici bir üslup kullanıyor ikinci bölümde kahraman bakış açısıyla diğer bölümde de ilahi bakış açısıyla anlatıyor.Bu kitaba değişik bir hava katmış olsa da bana bir bütünlük sağlamış gibi gelmedi o yüzden kitabın içine girmemi bir o kadar da zorlaştırmış oldu.

2016 Uluslararası Man Booker Ödüllü Vejetaryen'in yazarı Han Kang'dan Çocuk Geliyor.

18 Mayıs 1980 Gwangju Kore

Bak Coınğ Hi'ye 1979 yılında gerçekleştirilen suikastın ardından yeni iktidar yönetime geçmek üzere harekete geçti. Kore halkı demokrasinin daha fazla zarar görmesini istemiyordu, ülkenin dört bir yanında gençlerin başını çektiği protestolar başladı. Ordu iktidara el koydu. Amaçlarının öğrenci ve işçi eylemlerini bastırmak olduğunu söylediler. Silahsız eylemcilere ateş açıldı, işkence edildi, sayısız insan tutuklandı.Dokuz gün süren olaylar ardında binlerce yaralı ve hâlâ sayısı tam belirlenememiş yüzlerce ölü bıraktı. Olaylar Gwangju Ayaklanması ismiyle demokrasi tarihine geçti.

Han Kang, ölülerle, geride bıraktıkları yaşayan ölüler arasındaki ince çizgiden yazıyor. Alacakaranlık kuşağına korkusuzca dalıyor, adalet ve demokrasi tarihinin kanlı bir sayfasını, günümüzdeki yansımalarının ışığında evrensel bir hikayeye dönüştürüyor.

"Akıldan çıkarması güç bir anlatı."

- Observer

"Özgün, yoğun ve kışkırtıcı. Çok cesur. Çocuk Geliyor itirazını edebiyatla yapan bir yazarın şaheseri."

- Newsday

"Teknik ve içerik bakımından edebi bir zafer..."

- The Sunday Telegraph (5 yıldız)

(Tanıtım Bülteninden)

Kitap - Kasiyer Sayaka Murata

Herkese merhabalar efenim,

“Lütfen, normal ol artık." bu cümle kitabı ve beni özetleyen bir cümle ama Keiko da ben de normal olmamakta direticez çünkü biz buyuz başkası olamayız başkası gibi davranamayız yoksa mutsuz oluruz , mutlu gibi görünen ama içten içe mutsuzluktan ölen diğer insanlar gibi. Okuması çok zevkli Japon edebiyatından bir kitap daha dün iş yerinde okuyup bitirdim hemen.

Otuz altı yaşındaki Keiko Furukura, bir süpermarkette on sekiz yıldır kasiyerlik yapıyor. Kurallar basit: İşe zamanında geliyor, ürünleri raflara yerleştiriyor, müşterilere güler yüz gösteriyor. Müdürler değişiyor, çalışanlar değişiyor ama Keiko kasiyerliğe devam ediyor. Düzgün bir iş bulmasını, evlenmesini öğütleyenlerin sözüne kulak asmıyor. Derken bir gün... Yazarlığın yanı sıra yarı zamanlı kasiyerlik yapan Sayaka Murata, Kasiyer’de unutulmaz bir karakter yaratıyor. Aile, iş yeri, evlilik gibi kurumları masaya yatıran Murata, yarattığı karakter üzerinden topluma tek bir soru yöneltiyor:

“Başka bir arzunuz?”

“Japonya seyahatimde elimden bırakamadım. Karanlık, rahatsız edici, eğlenceli.”

Elif Batuman

“Tuhaf ve kolay akıldan çıkmayacak bir hikâye.”

Times

“Sayaka Murata harika bir yazar.”

Rabih Alameddine

(Tanıtım Bülteninden)

20 Haziran 2020 Cumartesi

Kitap - Vejetaryen Han Kang

Herkese merhabalar efenim,
Koreye dair her şeyi çok seviyorum edebiyatı da buna dahil! Uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı Han Kang ama kitabın Korece isimleri Türkçeleştirmesine o kadar gıcık oldum ki okumamı çok zorlaştırdı oysa 1 günde biticek hem okuması kolay hemde merakı cezbeden bir kitap.

Kitap aslında daha çok bir aile draması olmasına rağmen ürpetici çok fazla yerleri vardı o yüzden bi tık daha dikkatimi çekti ve puanını yükseltti bence ama sonunu pek sevemedim "ee noldun şimdi" diye kalakaldım gerçi Asya edebiyatında bu tarz sonlar yapmak oldukça moda :/

Rüyalar başlamadan önce Yonğhe ve kocasının hayatları gayet sıradandı. Evliliğin tekdüzeliğinde normal bir yaşam sürerlerken, Yonğhe rüyalar görmeye başladı ve vejetaryen olmaya karar verdi. Evdeki tüm etleri bir torbaya doldurdu. Kalamarları. Yumurtaları. O hafta kocası, iş yerine ilk kez ütüsüz bir gömlekle gitti. Bu, korkunç değişimin başlangıcıydı.

Han Kang bizleri cinselliği, şiddeti, ilişkilerimizi ve saplantılarımızı sorgulayacağımız rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor.


“Derinize nüfuz edecek ürkütücü bir evrenselliğe sahip.”


-Laura Miller-

"Kang, insan beyninin ve bedeninin dayanabileceği sınırları ve  vahşetin en uç biçimlerinde bile görülebilen tuhaf güzellikleri araştırıyor."


-Entertainment Weekly-

(Tanıtım Bülteninden)

19 Haziran 2020 Cuma

Romantik Film : Yarına Tek Bilet

Herkese merhabalar efenim,

Bugün 9-15'e dışarı çıkma yasağı olduğu için 8 gibi iş yerine geldim benden ve hademe abladan başka kimse yok maalesef :) Tabi uyuyamamanın da etkisi var oysa müdürümüz 8.50 gibi burada olsanız yeter diyordu ben biraz erken gelmeyi abarttım sanırım :) Neyse en azından buraya yazacak vakit bulmuş oldum.Bugün 9.30 da LGS sınavı olucak çocuklara whatsapp gruplarından son tembihleri yaptım kimlik,kalem vb gibi umarım hepsi stressiz güzel bir sınav geçirirler de Temmuz ayında (tercih zamanı) pıtırcıklarımı güzel güzel liselere yerleştiririm.

Before Sunrise'a benzettiğim Netflix'e yeni gelmiş olan "Yarına Tek Bilet filminden bahsedicem sizlere bugün.Normalde bu kadar tesadüflü (!) aşk filmlerini pek sevemiyorum ama bu filmi sıkılmadan sonuna kadar izledim sanırım bundan baş rollerin ve oyunculukların da etkisi var.Metin Akdülger ve Dilan Deniz öyle aman aman sevdiğim isimler olmasa da Metin 'nin tiyatro çıkışlı olması ve bunu oyunculuğuna yansıtması beni aşırı hoşuma gidiyor o yüzden yer aldığı bütün yapımları genelde keyifle izliyor oluyorum.

Ankara'dan İzmir'e doğru çıktıkları yolculuklarında yolları kesişen iki yabancının hikayesini konu ediyor. Yolculuk sırasında tanışan ve birbirlerinden oldukça farklı karakterde olan iki yabancı, başlarda sürekli atışsa da birbirlerini tanıdıkça aralarında farklı bir çekim oluşur.

Metin Akdülger and Dilan Çiçek Deniz in Yarina Tek Bilet (2020)

Kore Dizisi : Squid Game 2.Sezon

 Herkese merhabalar efenim, Efsane dizinin 2.sezonu 2 gün önce geldi ve kız kardeşimle hemen 2 günde 6 bölümü bitirdik dizi çok ortada bir y...