15 Ağustos 2020 Cumartesi

Kitap - Yıldız Yukio Mişima

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün işten sizlere sesleniyorum.Yine bir pazar günü iş yerine erkenden geldim ve yapayalnızım.Allahtan klimam açık ve güzel demli bir çay içme şansına sahibim,hademe ablada mis gibi temizlik yapıp kokutmuş her yeri o yüzden keyfim oldukça yerinde.Akşamda bu kitabı okuyup bitirdim ve bol bol uyudum sanırım bi 12 saate yakın uyumuş bile olabilirim Allahtan ayağımın altındaki şişlikler biraz geçti de bugün ayakkabı giyebilir hale geldim.

Yukio Mişima'nın Can yayınlarından çıkmış olan uzun öyküsünden bahsedicem bugün sizlere.BKM'de Can yayınlarında indirim görünce dayanamayıp aldığım bir kitap oldu yoksa Ağustos ayı için bir kitap alışverişinde bulunmayı düşünmüyordum kardeşimin kitaplarından otlanmaya devam edicem bir süre ama İzmir Kitap Kulübünün Ağustos ayı kitabını almam gerektiği için 30 Tl'lik bir alışveriş yaptım BKM de uygulamadan alışveriş yapana 30 TL üstü kargo bedava oluyordu böylece 3 kitap birden aldım ve kargo parası vermeden oldukça kazançlı bir alıveriş yapmış oldum."Yıldız" okuması oldukça kolay bir yalnızlık öyküsü aslında.Bir akşamda okuyup bitirdim hatta yeni kitabıma da başladım.

Rikio gençliğinin baharında bir oyuncu. Ünlü olmaktan ve ona mektuplar gönderen, uzaktan adını haykıran hayranları olmasından görünüşte çok memnun. Kamera karşısında bir süreliğine bir başkasına dönüşen Rikio, setten uzaklaştığındaysa bir yıldız olmanın ne demek olduğunu sorgulamaya ve absürd, yüzeysel varoluşuyla yüzleşmeye başlar. Yukio Mişima’nın bir yakuza filminde rol aldıktan sonra yazdığı Yıldız, Japon edebiyatının sıra dışı yazarından şöhreti ve yabancılaşmayı anlatan çarpıcı bir hikâye.

Yıldız - Kısa Modern

Kore Dizisi : Backstreet Rookie

Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine sabahtan beri çalıştayımız vardı.İki gün üst üste topuklu giydiğim için bugün artık ayaklarım paramparça olmuş halde geldim.Ayakkabılar yeni olmamasına ve oldukça kaliteli ayakkabılar olmasına rağmen bu kadar ayağımı parçalayacaklar hale nasıl geldiler cidden anlamadım.Yarın işe gidicem ama geçtiğimiz haftaya nazaran daha sakin bir gün olucak asıl koşturmaca 17 'sinden sonra başlayacak bizim için.

Bu arada bir yeni Kore dizisi daha bitirdim ve sizlere ondan bahsetmek istiyorum.Askerden döndükten sonra Oppamı doğru düzgün bir dizi de izleyememiştik ve bence hala izleyemiyoruz.Bu dizisi de bence oldukça vasat kaldı kendi dizi geçmişine göre oysa baş roldeki kızı da çok severim ve oldukça da yakışmışlar bu çifti böyle dandik senaryolu bir dizi de harcamaları çok yazık olmuş bence.Dizinin absürdlüğünden zaten hemen Webtoondan uyarlandığını anlamak mümkün oluyor.Ne merak uyandırıcı bir başlangıç ve iyi bir gidişat ne de tatmin edici bir final oldu dizide sırf bu ikili için izleyip bitirdim.

Dizi, 24 saat açık bir markettin, yarı zamanlı çalışanı (Kim You-Jung) ile o marketin işletmecisinin (Ji Chang-Wook) arasındaki romantik ilişkiyi konu almaktadır. Bir gün, Choi Dae-Hyun, aralarında Jung Saet-Byeol’un da bulunduğu bir grup liseli kız öğrenciye rastlar. Baş belası gibi görünen liseli kızlar, Choi Dae-Hyun’dan kendileri için marketten sigara almasını ister. Choi Dae-Hyun onlar için sigara alır. Ayrıca, Jung Saet-Byeol onun telefon numarasını alır ancak hiçbir zaman Choi Dae-Hyun’u aramaz. 4 yıl sonra, bu ikili, bir markette çalışan-patron olarak tekrar karşılaşır.

14 Ağustos 2020 Cuma

Kore Dizisi : It’s Okay to Not Be Okay

Herkese merhabalar efenim,

Bugün iş yerindeyim akşam 20.30'a kadar öğretmen çalıştayımız olacakmış ama kurumda her şey birbirine girdi yeni açıklanan haberlerle birlikte.Biz 17 Ağustos itibariyle başlıyoruz güya ama okulların açılması 21 Eylül'e ertelendi biliyorsunuz ki ne olacak ne yapacağız şu an her şey muallak bir durumda.

Bu postun asıl konusu olan Kore dizimize gelicek olursak güzel başlayıp güzel devam edip son bölümlerinde sıkıcılaşmaya başlayan ve bir çok yönden tatminsiz bırakan bir dizi oldu bence.Bu tarz kadının en az erkek kadar güçlü olduğu hatta kadının biraz da çirkefe kaçtığı dizileri izlemek acayip keyifli oluyor.Her bölüm masallara göndermeler şeklindeydi bu da çocuksu ama aynı zamanda gotik bir havada veriyordu son bölümleri haricinde kaliteli bir dizi izlediğimi düşünüyorum.

Dizi, psikiyatri bölümünde çalışan bir adam (Kim Soo-Hyun) ile popüler ama antisosyal kişilik bozukluğu olan bir kadının (Seo Ye-Ji) etrafında dönmektedir. Adamın aşka ayıracak vakti yoktur. Kadın ise aşk hakkında hiçbir şey bilmemektedir. Ancak, ikisi birbirlerini tanıdıkça yakınlaşır ve aşk sayesinde zorlukların üstesinden gelir. Kayıp ruhlarını ve kimliklerini yeniden keşfederler.

12 Ağustos 2020 Çarşamba

Gerilim Filmi : House At The End Of The Street

 Herkese merhabalar efenim,

Film izlemeyeli o kadar uzun zaman oldu ki ! Bu filmi de annemler Netflix den izlerken tesadüf eseri izlemiş oldum yoksa hala film izleyesim yoktu bu ara kendimi yine kitaplara verdiğim için kitap okumak arada da bir iki bölüm dizi izlemek dışında bir şey yapmıyorum.Bugün haftalık izin günüm bugün belki bir film daha izlerim.

Filme gelicek olursak Jennifer Lawrence'ın izlemediğim nadir filmlerinden biriydi.Sonunu tahmin edebildiğimiz tipik oldschool gerilim filmlerindendi aslında.

Yeni bir başlangıç arayan yeni boşanmış Sarah (Elisabeth Shue) ve kızı Elissa (Jennifer Lawrence), küçük, kaliteli ve kırsal bir kasabada hayallerinin evini bulur. Beklenmeyen ve açıklanamayan olaylar yaşanmaya başladığında, Sarah ve Elissa, kasabanın soğuk bir sırrın gölgesinde olduğunu keşfederler. Yıllar önce yan taraftaki evde bir kız çocuğu ailesini yataklarında uyurken öldürmüş, sonrasında kayıplara karışmış, arkada yaşayan tek kişi olarak ağabeyi Ryan (Max Thieriot)’ı bırakmıştır. Elissa, Sarah’nın karşı çıkmalarına rağmen münzevi Ryan ile bir ilişki kurmaya başlar ve onlar yakınlaştıkça, hayal ettiklerinden daha fazla gizeme sürüklenirler.

Max Thieriot and Jennifer Lawrence in House at the End of the Street (2012)

11 Ağustos 2020 Salı

Kitap - İlim Anavatanımızdır Cehalet İse Yabancı Bir Yer Metehan Tanyıldız

Herkese merhabalar efenim,

İş dünyasına kaldığım yerden devam ! Ağustosun sonuna kadar nakiller devam ettiği için hem de 17 Ağustosla birlikte yeni dönem hızlandırmasına başlayacağımız için yoğun bir hazırlık içindeyiz kurum olarak.Bende işte olmayı iş yapmayı özlemişim vallahi uzun vadeli olmasa da şöyle 1 haftalık falan tatil kaçamakları benim için dinlenmelik yeterli oluyor.Gerçi tüm yıl bu zamanın hayalini kurmuştum ya Karadeniz turu ya GAP turu falan yapmayı çok istiyordum tabi ama bu pandemi işi bütün hayallerime çomak soktu elbette neyse hayırlısıyla şu lanet hastalığı artık atlatalım da her şey eski haline dönsün lütfen ! Korkarak yaşamaktan bir hal olduk artık.

Dün bahsettiğim Destek Yayınlarının Felsefe Serisinin içinde yer alan ve İbni Rüşd'ü anlatan bu kitabı da okudum.Daha önce eğitim fakültesinde ve elbette tarih derslerinde bir çok kez adını duymuş ve kendisine hayran olmuştum.Bu kitapla da onun hakkındaki bilgilerimi biraz daha pekiştirmiş oldum.

“Kimseden daha iyi olmadığınızı anlayacak kadar mütevazı, herkesten farklı olduğunuzu kavrayacak kadar bilge olun.”

İbni Rüşd ya da dünyanın tanıdığı adıyla Averroes...

Avrupa'nın fikir mimarlarından Endülüslü Müslüman, felsefeci, astronom, hekim, psikolog, hukukçu, fizikçi, edebiyatçı ve matematikçi.

12. yüzyılda akılcılığı, hem İslam dünyasına hem de Skolastik Felsefe'nin baskıladığı Ortaçağ Avrupası'na yeniden hatırlatan, Aristo'nun metodolojisini yeniden gün yüzüne çıkartan ve eserlerini yaptığı şerhlerle çağdaşlarına kazandıran İbni Rüşd, Rönesans'ın ve Aydınlanma Çağı'nın da başlatıcısıdır.

Avrupa'da adına methiyeler düzülen İbni Rüşd, “Akıl yoluyla da Tanrı bulunabilir. Gerçeğe giden yollar farklı olsa da aynı gerçeğe ulaşılır...” diyerek, bağnazlığa, aklı bir yana iten anlayışa ve insanı dar düşünceye hapseden tüm akımlara karşı durmuştu.

Avrupa'nın “Yorumcu” unvanı verdiği İbni Rüşd, etkileri bugüne kadar süren bir anlayışın da en parlak yıldızı oldu. Ömrünü okuyarak ve yazarak geçiren bu büyük filozof, “Gerçek, gerçeğe zıt olamaz...” diyor, insanın “aklını kullanmasının” sadece bir tercih değil, aynı zamanda görev olduğunu savunuyordu.

 

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Kitap - Yanlış da Olsa Düşünmek Hiç Düşünmemekten Daha İyidir Yılmaz Şener

Herkese merhabalar efenim,

Bayram tatili ile birleştirip 1 haftadan fazlasına çıkardığım tatilim bitti ve bugün itibariyle iş başındayım.Tatildeyken kendi kitaplarımı okuyup bitirmiştim ama 2 günüm daha olunca kardeşimin yanında getirdiği kitaplara sardım.O daha çok kurgu dışı bu tarz romanları okumayı daha çok seviyor.Destek yayınlarının felsefe serisine ait olan bu kitap Hypatia'nın hayatına kısaca değiniyor daha sonra onun düşünceleri ve çalışmaları ve o zamanda kadınlara yapılan haksızlıklardan bahsediyor.

“Hayat, kişinin kendi güçlerini keşfetmesidir. Daha ötelere yolculuk ettikçe daha fazla gerçeği idrak ederiz.”

Yaşadığı karanlık çağa bir güneş gibi doğmuştu Hypatia.

Düşüncenin ve aklın cinsiyeti olmadığını tüm dünyaya ispatlarcasına; zekâsı, kişiliği ve düşünceleriyle tarihe yön verdi. Bütün engellere ve baskılara rağmen bir kadının tek başına bile dünyayı değiştirebileceğini gösterdi herkese.

Yobazlar tarafından vücudu midye kabuklarıyla lime lime edilerek öldürülen Hypatia, yanlış da olsa düşünmenin hiçbir şey düşünmemekten daha iyi olduğunu, herkesin bu anlamda kendine ait bir alanı bulunduğunu, düşünebilme yetisine sahip her insana aynı zamanda sorumluluklar düştüğünü söylemekten çekinmemiştir.

9 Ağustos 2020 Pazar

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Temmuz Ayı Kitabı Saatleri Ayarlama Enstitüsü A.H Tanpınar

Herkese merhabalar efenim,

Hayat bir şekilde devam ediyor.Kitap kulübümüzde elbette.Gerçi bu korona olaylarından beri çok fazla kendimi veremedim bu kulübe tabi seçilen kitapların ve toplantıların zoom üzerinden yapılmasınında bir etkisi var elbette.Bu durumun kulüp yöneticileri de farkında olmalı ki en azından kitap seçme yöntemine bir dur dediler ve katılımcıların seçmesi yerine kendilerinin belirlediği daha hafif ve çabuk okunan,yormayan kitaplardan 3 tane seçip oylamaya koydular.Dün akşam Temmuz ayının son toplantısı vardı ama kafam biraz bozuk olduğu için katılmak istemedim ona o yüzden inşallah Ağustos ayına diyelim.

Bu ay ki toplantıya katılmamın aslında bir sebebi de kitabı tam olarak bitirememiş olmam.Tanpınar'dan okuduğum ilk romandı aslında ve hep Çok Satanlarda yer aldığı için okumak içinde heveslenmiştim ama içinde çok fazla Osmanlıca kelimesinin olması ve kitabın anılardan oluşşsa da aşırı ilginç şeylerden oluşmadığı için dikkatimi verememiş olmam kitabı yarım bırakmama sebep oldu çünkü bir yerden sonra içim şişti resmen daha fazla devam ettirmek istemedim.

İmparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminde Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük şair ve yazarlardan olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eseri, modern Türk romanının kilometre taşları arasında yer alıyor. Yazarın büyük ses getiren Huzur adlı yapıtından sonra ikinci romanı olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, dönem Türkiye’sinin bir yansıması olarak günümüzde de edebi ve tarihi değerini koruyor.

Tanpınar’ın Edebi Dehasının Bir Yansıması

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında sıklıkla ele alınan Doğu - Batı kültür çatışmasını işleyen Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın usta kalemiyle benzersiz bir değer kazanıyor. Modern Türk edebiyatının en güçlü örneklerinden olan eser, ilk yayımlandığı 1961 yılından günümüze pek çok baskısıyla geniş bir kitleye ulaşıyor. Eleştirel bağlamda güncelliğini bugün de koruyan Saatleri Ayarlama Enstitüsü; ışık tuttuğu toplumsal sorunlarla ülkemizde sadece Türk edebiyatına değil, sosyal bilimlerin birçok dalına da kaynak oluşturuyor.

Bir Hayat Hikayesiyle Temsil Edilen Toplum Tarihi

Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün olay örgüsü, fakir bir ailede büyüyen ve saatlere büyük bir ilgi duyan Hayri İrdal adlı genç bir adamın çevresinde şekilleniyor. Kalabalık bir şahıs kadrosuna sahip olan romanda, başkahraman Hayri İrdal’dan sonra en baskın karakteri ise Halit Ayarcı oluşturuyor. Öyle ki başkahraman da kendi yaşamını, Halit Ayarcı ile tanışmadan öncesi ve sonrası olmak üzere iki farklı şekilde değerlendiriyor.

“Büyük Ümitler”, “Küçük Hakikatler”, “Sabaha Doğru” ve “Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” adlı dört bölümden oluşan romanın ilk kısmında Hayri İrdal, çocukluğundan başlayarak yaşamını ayrıntılı bir şekilde okurla paylaşıyor. Halit Ayarcı ile eserin ikinci bölümünde tanışan başkahraman, sonrasında onunla birlikte Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün temellerini atıyor. Eserin son bölümünde ise enstitünün beklenmedik akıbeti, o dönemden günümüze devam eden sorunların bir habercisi olarak okurlarını düşünmeye sevk ediyor.

Gerilim Filmi : Sister Death

 Herkese merhabalar efenim, “Sister Death”, 2017 yapımı Verónica filminin öncesini anlatan bir prequel. Kadın başrol Sister Narcisa'nın ...