15 Mart 2021 Pazartesi

Kore Dizisi : She Would Never Know

 Herkese merhabalar efenim,

Haraketli başlayıp haraketli biten bir haftanın sonunda bir gün izin yaptıktan sonra iş sahalarına bugün geri döndüm ama o haftanın yorgunluğunu almaya 1 gün yetmedi maalesef keşke en az 2 gün tatil yapabilsem :( Mart ayınında yarısını bitirdik az kaldık asıl sona tek tesellim bu şu sıralar yine.Havalarda umarım biran önce düzelir de biraz güzel bahar havasının tadını çıkarabiliriz belki o zaman şu iş yoğunluğunda kafamı dinlemiş hissedebilirim.

Dün bu diziyi oturup bitirdim zaten taze final yapmış bir diziydi.Genel olarak kadın ile baş rol adam arasında yaş farkı olduğu için (kadın daha yaşlı) dizi o kadar da beğenilmedi ya da ön yargı işe yaklaşıldı ama bence kadın da o kadar yaşlı sayılmazdı daha yaşlı görünen kadınları izledik biz süt gibi adamlarla :D Bu arada Rowoon da süt gibi adam mahşallah dizinin başlarında kadın bi mırın kırın yaptı o sahnelere bi sinir oldum içinden dedim " sen kim köpeksin de Rowoon gibi bir adamı tipin bulmuyorsun" :D

Hoş bir sunbae (Won Jin-A) ile onun gözü pek hoobaesi (Rowoon) arasındaki romantik ilişkiyi konu almaktadır. Yoon Song-A'nın (Won Jin-A) çalıştığı şirkette marka pazarlamacısı olarak çalışan Chae Hyun-Seung, Oldukça yakışıklı, çekici ve sevimli birisidir. 

14 Mart 2021 Pazar

Kitap - Kitaptansöze Kitap Kulübü ile Mart Ayı Berci Kristin Çöp Masalları Latife Tekin

 Herkese merhabalar efenim,

Blog yazmayalı sanki yıllar olmuş gibi hissediyorum ama sanırım alt tarafı 3-4 gün falan oldu.Bu geçtiğimiz 3-4 gün içinde inanılmaz bir yoğunluğum vardı bilgisayarımın başına dahi oturmadım o şekilde düşünün bursluluk sınavı zamanları maalesef ki hep böyle oluyor ama nihayet iki tarafında bursluluk zamanı bitti ve yarı gazi bir halde tamamladık nihayet bundan sonrası artık sınava 2-3 ay kala muhabbetleri ve yeni yıla kayıt alma çabaları içinde geçecek diye düşünüyorum.İş yoğunluğu elbette Hazirana kadar devam edecektir.Boş zamanlarım oldukça kitap okuma kulüplerinin (2 tane) kitaplarını okumaya çabalıyorum.Mart ayında Kitaptansöze grubuyla okuduğumuz ikinci kitap daha önce üniversitede iken kütüphaneden alıp okuduğum "Sevgili Arsız Ölüm" kitabı ile tanıştığım Latife Tekinin "Berci Kristin Çöp Masalları " oldu.Daha önceki postumda da belirtmiştim ben Latife Tekin'i çok merakla okumak istememe rağmen büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım çünkü kitabını okuyamamıştım dili bana bi tuhaf gelmişti ve olayların akışına kafam basmamıştı kitabın beni çok yorduğunu düşünmüştüm ve kitabın sonunu zor getirmiştim.Yıllar sonra bu kulüp vasıtasıyla yazarın başka bir kitabına bir şans daha verdim ama kitap kısacık olmasına rağmen yine araya başka kitaplar ala ala çok zor bir şekilde bitirdim.

Bir kış gecesinde, gündüzleri kocaman tenekelerin şehrin çöpünü getirip boşalttıkları bir tepenin üstüne, çöp yığınlarından az uzağa, fener ışığında,sekiz kondu kuruldu. Sabah konduların üstüne yılın ilk karı düştü.

Bu sözlerle başlıyor Latife Tekin’in ikinci romanı Berci Kristin Çöp Masalları ve sanayi mahallesiyle geniş bir alana yayılmış çöp sahası arasında bitiveren bir gecekondu mahallesinin hikâyesini dillendiriyor. Bir yanda kırsaldan kente göç ettiği halde eski gelenek ve göreneklerine, söylencelerine tutunanları gözler önüne seren bu kültleşmiş roman, bir yanda da hayatta kalmak, şehre uyum sağlamak, fırsatlardan yararlanmak için yabancılaşanları, yıpranıp yozlaşanları anlatıyor. Hem de büyülü hikâyelerle, ağıtlarla, mânilerle ve tekerlemelerle örülmüş olağanüstü bir üslup, sakınmasız bir göz ve sımsıcak bir şefkatle.

İlk kez 1984 yılında yayımlanan Berci Kristin Çöp Masalları, edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırmış, kısa sürede pek çok dile çevrilmiş ve uluslararası bir beğeniyle karşılanmıştı. Muazzam bir hayal gücü, dil ustalığı ve duyarlılığın ürünü olan bu benzersiz metin, Latife Tekin’in başyapıtlarından biri sayılıyor.

9 Mart 2021 Salı

Kitap - Mesleğim Yazarlık Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Mart ayını "kadın" teması üzerinden tamamlamak istiyordum ama araya başka yazarlar,kitaplar ve konular girecekti elbette.Bu kitapta onlardan biri oldu okuduğum ana kitaplardan birinde sıkılınca kitabı okumamazlık yapmak ya da yarım bırakmak yerine o kitapta her gün bi 10 sayfa ya da bölümlere ayrılıyorsa bölüm bölüm okuyup bitirmeye araya da başka kitaplar almaya çalışıyorum ki hem 2 kitabı daha kısa bir süreye sığdırmış oluyorum hem de hiç bir kitabı yarım bırakmamış oluyorum böyle bir yöntem buldum kendi kendime :D 

Araya aldığım kitapta asla ne yazarsa yazsın sıkılmayacağımı bildiğim Murakami kitabı elbette.Gerçi kendisinin romanlarını daha çok seviyorum ama bu kendisinden okuduğum 2.deneme kitabı ilkinde daha çok "koşma" tutkusunu anlattığı için bu kitap kadar çok şey öğrenememiştim aslında yazarlığının arka planına dahil.Yine de iki kitaptaki bilgileri kafamda birleştirince Murakaminin nasıl bir yazar olduğu ve yazarlık yolculuğuna dair şeyler daha net oturdu diyebilirim.Kendisini hiç bir zaman tam bir yazar olarak görmemesi,yazım tarzından dolayı Japonların alışıldık sınırları dışına çıktığı için çok fazla eleştiri alması ... bunları okuyunca inanamadım resmen.Ben gözümde Murakamiyi inanılmaz yücelettim 20 yıldır düzenli bir okuyucuyum şu zamana kadar çok fazla kitap okumuşumdur ama "benim favori yazarım" dediğim tek yazar Murakami oldu bu zamana kadar.Adamın kitapları ne kadar pahalı ya da kalın olsa da alıp okudum hem de o kalın kalın kitapları çok hızlı bir sürede okudum.Bence kendine has bir tarzı var Murakaminin evet belki bir çok insanın beğenmeyeceği bir tarz olabilir (en başta da kardeşim hiç beğenmiyor ) ama benim için mükemmel bence.Her kitabını ayrı ayrı seviyorum.Bu zamana kadar okumadığım sadece "Zemberekkuşunun Güncesi" adlı kitabı kaldı o da cidden çok pahalı uygun bir fiyata bir yerlerde bulduğum zaman mutlaka almayı istiyorum.Umarım Murakami yazmaya devam eder de biz daha çok kitaplarını okuruz :)

Roman yazmak yüreğinizdeki karanlığın dibine dek inmektir.

Yalnız yapılan bir iş olduğunu söylemek sıradan bir ifade olur ama roman yazmak –özellikle de uzun bir roman yazmak- gerçekten de yalnız yapılan bir iştir. Bazen derin bir kuyunun dibinde tek başıma oturuyormuşum gibi bir hisse kapılırım. Ne kimse yardım edebilir bana, ne de biri çıkıp “Bugün iyi iş çıkardın” diyerek sırtımı sıvazlar. Neticede ortaya koyduğum eser birileri tarafından (elbette iyi olmuşsa) övülebilir ama kimse roman yazma işinin kendisini değerlendirmez. Bu, yazarın tek başına sessizce sırtlanacağı bir yüktür. Yaşayan en büyük edebiyatçılardan biri olan Haruki Murakami’den bir meslek olarak “yazarlık”... Tüm yazma heveslilerine ilham verecek tespitlerle dolu, “yazma dersleri” olarak da okunabilecek bir metin. 

8 Mart 2021 Pazartesi

İngiliz Dizisi : Crashing

Herkese merhablar efenim,

Yine yoğun bir iş haftası beni bekliyor.Dün izin günüm olduğu için bir şeyler izlemek istedim ve küçük bir araştırma sonucunda Phoebe-Waller Bridge'in yine yazıp yönetip ve oynadığı bir mini dizi ile karşılaştım aslında dizi mini bir dizi değil bence devamı gelirmiş ama devamının gelmesine sanırım izin verilmemiş ve dizi 6 bölümde kalmış dizi Netflix de yer alıyor.Bu kadının erkek-kadın arasındaki diyalogları ve o cinsel enerjiyi yansıtış şekli benim çok hoşuma gidiyor keşke daha fazla dizi yapsa da izlesek ve kadının dizilerini artık yarım bırakmasalar !

Yirmili yaşlarda bir grup genç düşük bir kira ödeyerek kullanım dışı bir hastanede mülk koruyucuları olarak yaşamaya karar verince eğlence başlar. 

6 Mart 2021 Cumartesi

Müzik - Mamamoo Dingga

Herkese merhabalar efenim,

Günün aksiyonlu ve yoğun zamanları başlamadan bi post yazayım dedim.Bu hafta da LGS tarafında bursluluk sınavı olduğu için önümüzdeki hafta da inanılmaz yorucu ve yoğun olucak benim açımdan o yüzden yarın çok iyi dinlenmem ve enerji toplamam gerekiyor :/ Bugün de size enerji verecek en sevdiğim Koreli kız gruplarından biri olan Mamamoo'dan bir şarkı dinletmek istedim.Dün yolda müzik dinlerken farkettim ki Spotify Mamamoo'nun şarkılarını kaldırmış bünyesinden neden olduğunu tam olarak bilemiyorum ama sanırım yayın şirketiyle bir anlaşmazlığa düştüler telif doğrultusunda diye düşünüyorum o yüzden şu sıralar pek dinleyemiyorum bu grubun şarkılarını en azından burda biraz dinleyelim diye düşündüm.Bu şarkıyı dinledikçe arkadaşımlarımla dışarı çıkmak ve gezmek istiyorum yemek ve içmek istiyorum :( Mart ayından sonra her şey güzel olucak demiştim biraz biraz olmaya başladı aslında şu sıralar moral motivasyon olarak daha iyiyim işlerde daha yoğun ama en azından daha iyiymiş gibi geliyor bana :)

Kitap - Kitaptansöze Kitap Kulübü ile Mart Ayı Kitabı Saç Örgüsü Laetitia Colombani

 Herkese merhabalar efenim,

Dün ve bugün YKS tarafında bursluluk sınavımız vardı o yüzden aşırı yoğunduk yarın da LGS olucak bugün alamadığım öğrencileri alacağım için yine beni çok yoğun bol çalışmalı bir gün bekliyor olucak haftaya da yine LGS tarafının bursluluk sınavı olacağı için bu haftalar aşırı bir yoğunluk içinde geçiyor pazartesi günü izin günüm ama aynı zamanda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.Bu kitabı aslında o gün yazmak için saklıyordum ama o gün için yine bir kadın temalı başka bir kitap yorumu yazmaya karar verdim.Kitaptansöze adlı kitap okuma kulübümüz ile bu ay "kadın" temalı kitaplar okuyoruz ve ilk kitabımız da bu kitaptı.Martın daha ilk haftasında okuyup bitirdim kitabı.Yanpasaj yayınevinden okuduğum ilk kitaptı ve kitaba ba-yıl-dım ! Tam bir 8 Mart teması tadında bir kitaptı ayrıca kitabın kapağı yazı puntosu,Fransızca dan çevirisi her şeyi çok güzeldi bence Jaguar yayınevi ile yarışır bu yayınevinin çıkardığı bir çok kitabı daha almayı düşünüyorum.Kaliteli ve işini düzgün yapan bir yayınevine benziyor.

Kitabın yazarın aslında Fransız bir sinema oyuncusuymuş ve sanırım yazdığı ilk kitapta buydu.Ben kitabı okurken zaten film izliyormuşum gibi oldum. 3 ülkeden 3 farklı yaşam hikayesi olan kadınların saçlarla birbirine karışan ve tamamlanan hikayesini oldukça kısa,net ve akıcı bir şekilde anlatmayı başarmış.Bence aldığı ödülleri de sonuna kadar hak eden bir kitap olmuş zaten şu sıralar Modern Fransız edebiyatından ne okusam acayip bayılarak okuyorum adamlar boş kitapları övüp çok satanlara çıkarmıyorlar :)

Üç kadın. Üç hayat. Üç kıta… 

Tek bir talep: özgürlük!

İtalya. Giulia, babasının atölyesinde çalışan genç bir kadın. Babasının geçirdiği kaza sonrası nesillerdir faaliyet gösteren, aile yadigârı o atölye ile ilgili bir gerçekle karşı karşıya kalıyor. Giulia’nın iki seçeneği var: Ya içinde sıkıştığı koşullardan kurtulmanın yolunu bulacak ya da orada boğulacak.

Kanada. Başarılı ve tanınmış Avukat Sarah, çalıştığı hukuk bürosunda uğruna ömrünü harcadığı terfinin arifesinde bir şey fark ediyor: bir hastalık. Tüm kariyer planları alt üst olmak üzere.

Hindistan. Smita, kast sisteminin en alt tabakası olan “Dalit”lerden biri. Tek bir hayali var: Kızını, içinde bulundukları yoksul ve acınacak hayat koşullarından kurtarıp okula gönderebilmek.

Birbirlerinden habersiz ve ayrı dünyalarda yaşayan Giulia, Sarah ve Smita’nın hikâyesi bu. Kapağını açacağınız bu kitapla önünüze serilecek olan; birbirlerine ne kadar yürekten ve eşsiz bağlarla bağlı olduklarını bilmeden, kaderlerine razı olmayıp savaşmaya karar veren üç kadının umut ve dayanışmayla dokudukları hayatları.

1 Milyon Satış Rakamı

40 Dile Çeviri

9 Ödül

5 Mart 2021 Cuma

Amerika Dizisi : Wandavision

 Herkese merhabalar efenim,

Pazartesi günü hazır izinliyken şöyle yeni bir diziye başlıyım dedim.Bloglar da falan bu diziyi hep görüyordum Marvel yapımı olduğu için az çok konusunu falan tahmin edebiliyordum ama Avengers yapımları ile alakalı olduğunu bilmiyordum diziyi izleyince ardındanda "Ezginin Kanalı" adlı youtube kanalında dizinin bölüm bölüm yorumlarını izleyince kafamda oturmaya başladı dizide ki tüm metaforlar atıflar falan daha oturaklı oldu çünkü Avangers'ın ayrı ayrı kahraman filmlerini seyretmiştim o yüzden karakterleri olayları az çok biliyorum ama Avangers End Game filmini izlemediğim için bu dizideki göndermeleri anlayamamıştım o yüzden eğer o filmi izlemediyseniz ya da Avengers dünyası hakkında az çok bi bilginiz yoksa bu diziyi çok fazla anlayamazsınız.Ben ordan burdan izlediklerimle çat pat bildiklerimle bilgileri yerine koyabildiğim için diziyi son yayınlanan 9. cu bölüme kadar izledim dizi sanırım daha sezon final ya da final yapmadı ama sanırım ben şimdilik bu kadar izlerim diye düşünüyorum devamını getirmem :)

Wanda Maximoff’un Scarlet Witch’e dönüşüm sürecini anlatacak ve dizi, 50’li yıllar atmosferinde geçecek.

Gerilim Filmi : Sister Death

 Herkese merhabalar efenim, “Sister Death”, 2017 yapımı Verónica filminin öncesini anlatan bir prequel. Kadın başrol Sister Narcisa'nın ...