Herkese merhabalar efenim,
6 Nisan da yazdığım postta dayımların korona olduğundan ve morallerin bozuk olduğundan anneminden bu yüzden bana sürekli "istifa et" dediğini yazmıştım.Dün iş yerindeyken yaklaşık saat 4 gibi falan dinlenmek için bu kitabı okuyordum o arada kardeşimden bir telefon geldi "yengem ölmüş" dedi.Sabahında zaten hastaneye entübe olarak nakledilmişti daha hastanede yatamadan pıhtı atmış ve ölmüş.Dayımda hala korona ile savaşıyor ve evde 3 tane çocuk var.Çocuklar koronayı daha iyi bir şekilde atlatıyorlar ama dayımın durumu zaten fiziksel olarak pek iyi değilken bir de yengemin ölümü psikolojik olarak da mahvetti onu.Ceketimi aldığım gibi yolda ağlaya ağlaya eve geldim annem zaten harap haldeydi şok içindelerdi daha dün akşam görüntülü konuştuğu "ben iyiyim ya korona geçti gibi" diye konuşan kadın bir gün sonra öldü.Müdürlerime yazdım bu ay ikinci cenazeyi verdik artık ailemizden daha fazla çalışarak risk alamam istifa ediyorum diye bütün iş gruplarından falan da çıktım zaten son zamanlarda dayanacak gücüm kalmamıştı daha fazla zorla işe gidip geliyordum daha diğer yengemin ölümünü sindirememişken şimdi bu yengemin de ölmüş olması ailecek hepimizde büyük bir travma yarattı annem psikolojik olarak iyice kötüledi babam aşının ilk dozunu vuruldu yakında diğer dozunu da vurulcak ayrıca iş yerinde de izin alıp duruyor o yüzden aşırı bir risk taşımıyor en büyük riski sabahtan akşama çocuklarla çalışmak zorunda kalan ben taşıyorum elbette zaten Temmuz ayında istifa edicektim taşınacağımız için sadece daha erken oldu şimdi ama ortalık çok daha kötü olmaya başladı nasıl risk alayım ki daha fazla hem de işimde eskisi kadar mutlu değilken ...
Bugün dayımları balkondan da olsa görmeye gittik.Annem çocuklar için yemek falan hazırladı zaten komşuları yemek bırakıyormuş kapılarına.Dayım ve çocuklar balkonda biz aşağıda arabanın yanında en azından birbirimizi gördük moral verdik biraz o zaman daha çocuklar annelerinin öldüğünü bilmiyorlardı dayım asıl ona üzülüp duruyordu "ben nasıl söylicem çocuklara annelerinin öldüğünü".Kendisi de daha koronayı yenmiş değil adam gibi yemiyor,uyumuyor bir de psikolojik olarak çökmüş durumda ama bu hastalık o kadar sinsi o kadar lanet bir şey ki bir anda her şey olabiliyor işte en az 15 gün olmadan insan "ben bu hastalığı yendim" diyemiyor dememeli zatende.Biz eve dönerken telefon etti dayım anneme "ben çocuklara söyledim " dedi çocuklar tabi ağlamış ağlamış sonra susmuşlar olayın şokundalar daha çocuklardan en küçüğü daha 10 yaşında ölümün neresini ne kadar anladı onu da hiç bilmiyorum.Ben de dün gece hiç iyi durumda değildim panik atak krizim tuttu bütün vücudum stresten gerim gerim oldu midem çok kasıldı,bulandı nefes alma egzersizleri yapıp durdum kendimi ve vücudumu sakinleştirmeye çalıştım.Sabaha karşı uyuyakalmışım artık ağlamaktan ve yorgunluktan belki uyuduğum 3-4 saat anca olmuştur.Dayımları gördükten sonra eve gelince de biraz uyumayı başardım iftar vaktine kadar.
Anlayacağınız bir günde bütün dünyam bir anda değişti bütün planlarım yıkıldı.Fiziksel olarak istifa vermeye ne zaman giderim hiç bilmiyorum bile babam müsait bir zamanda götürür beni herhalde arabayla işe eşyalarımı toplarım istifamı yazarım çalıştığım kadar olan parayı verirler herhalde onu alırım.Bu kitabı da daha fazla okuyamam herhalde benim için yarım kalan kötü bir hikaye kötü bir anı oldu.Benim için Her yer de kan var değil de her yer de ölüm var oldu daha çok.Umarım dayım yakın zamanda koronayı yenerde daha fazla insanı bu illet yüzünden kaybetmeyiz.Yengemin ölüm karnesine "doğal ölüm" yazılmış.Güya korona yüzünden değilde pıhtı attığı için ölmüş pıhtıyı attıranın korona olduğu malum zaten ama şu anda 64 bin vaka gibi dursa da aslında daha çok vaka ve ölüm var artık korona hemen yanı başımızda kendimizi korumamız , izole etmemiz ve psikolojik sağlamlığımızı korumamız ve bol bol dua etmemiz lazım.Daha neler olucak bilemiyorum elbette ama Ağustos ayında Samsun'a taşınana kadar evde kalmaya devam edicem gibi duruyor.Bol bol okunmayı bekleyen kitaplarımı okurum,film ve dizilerimi izlerim.Bu korona illeti geçene kadar daha çalışmayı düşünmüyorum zaten ailemin maddi açından da durumu iyi ayrıca biraz bankamda birikmiş paramda var beni uzun zaman harçlık olarak da idare eder diye düşünüyorum.En azından şu aşı işi yaygınlaşaya ve aşıların işe yaradığını bu korona illetinin insanları öldürmediğini görene kadar ...
Ayşe Kulin’den Osmanlı’nın son dönemine çok çarpıcı bir bakış: Her Yerde Kan Var!
Sultan Abdülaziz’in sır dolu ölümüyle sonuçlanan bir dönemi, saraydaki birçok önemli kahramanın gözünden okuyoruz bu romanda. Kulin’in bütün karakterlere kimi zaman müthiş insani hassasiyetle, kimi zaman da edebiyatın bütün sınırlarıyla yaklaştığını görüyoruz.
Her Yerde Kan Var yakın tarihin aslında bugüne ne denli benzediğinin, tarihin sadece tekerrürden değil, tefekkürden de ibaret olduğunun romanı. Dönüp o dönemi bütün canlılığı ve dürüstlüğüyle okumaya dair hakiki bir çağrı, bir vaat!
“Aksaray’dan kan geliyor
Ben sandım ki yar geliyor
Çıktım baktım pencereye
Çerkez Hasan can veriyor” türküsünün hep bizimle olduğu, nefes nefese okuyacağımız bir bakış romanı Her Yerde Kan Var…
Ayşe Kulin’in incelikli kaleminden.