Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
20 Ağustos 2021 Cuma
Japon Dizisi : Kikazaru Koi niha Riyuu ga Atte
19 Ağustos 2021 Perşembe
Kitap - Kızıl Yükseliş Pierce Brown
Herkese merhabalar efenim,
Bugünün sabah postunda çok övülen bir distopya kitabı var.Kitabın başlarında bende kitaba çok yüksek başladım ama nedense kitabı bi sevemedim ve sürekli kendimi "Açlık Oyunları" serisi ile karşılaştırırken buldum çünkü o seriye inanılmaz benziyor.Kastların olması en altta ki kast kandırılırken sefalet içinde yaşarken en üstteki kast olan altınların fantastik zengin bir dünya yaşaması açlık oyunları gibi güç ve zekanın gerektirdiği bir platforma girmeleri ve savaşmaları falan okurken çok fazla benzerlik gördüm bence bu kitabın tek farkı sanırım baş kahramanın erkek olmasından dolayı bi tık daha epik olması ve hikayenin Mars'da geçmesinden kaynaklı hafiften bilim kurgu ögelerinin yer almasıydı onun dışında serinin diğer kitaplarını okumaya pek hevesli değilim açıkçası :/
Ben dünyaları ateşe verecek kıvılcımım. Ben zincirleri kıracak çekicim. Ben halkımın ve esaret içinde yaşayan herkesin umuduyum. Çünkü biliyorum ki insan kendini köleleştiren adaletsizlikle özgürleşemez. Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum'un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars'ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.
Ancak Kızıllar kandırılmıştır. Darrow, halkının yozlaşmış yönetici sınıfın kölesinden başka bir şey olmadığını keşfettiğinde adalet özlemi ve kaybettiği aşkının anısıyla hırslanır. İnsanlığın yeni nesil Altın hükümdarlarının güç için mücadele ettiği efsanevi Enstitü'ye sızmak için her şeyden vazgeçer. Hayatı ve medeniyetin geleceği pahasına en başarılı ve en vahşi Altınlarla rekabet etmek zorunda kalacak olan Darrow'un düşmanlarını yenmek için artık yapmayacağı şey yoktur… Bu, onlardan birine dönüşmek anlamına gelse bile.
Kore Dizisi : Monthly Magazine Home
Herkese merhabalar efenim,
Şimdi içeri girdim bütün gün yürü yürü sıcakta mahvoldum resmen.Bugün KPSS kursu ile görüşmeye gittim ulaşımı oldukça kolay oranın maaş konusunda biraz düşük geldi bana eğer işe tamam dersem pazartesi başlıcam işe.Aslında aklıma baya da yattı diğer kurs ulaşım yönünden bana biraz uzak ve zahmetli geldi açıkçası içime sinmeyen bir şeyler var orada.Neyse yarına kadar karar vermiş olurum herhalde başka görüşmek isteyen de olmadı açıkçası.
Bugünün akşam postuna gelicek olursak güncel bir Kore dizisi var.İlk başladığı zamanda bu diziyi es geçmiştim açıkçası pek izleyesim gelmemişti ama sonradan orda burda kısa videolarını görünce bi bakayım dedim ve diziyi çok beğendim normalde Kim Ji-Suk'un baş rol olduğu hiç bir diziyi beğenmiyorum açıkçası adamda baş rol havası görmüyorum bence daha çok yan rollere yakışıyor ama bu dizi de artık senaryodan mı yoksa baş rol kadının iyi olmasından mı (Jung So-Min oynuyor) adamı da baş role yakıştırdım ve hiç gözüme batmadı.Kore de evlerin çok fahiş fiyatlı olduğunu duymuştum insanların ev sahibi olabilmesi için çok ama çok çalışması gerekiyor bu konuyu elen alan bir dizi daha önce görmemiştim açıkçası o yüzden dizi bu temada benim izlediklerim arasında ilk diyebilirim.
Dizi, Güney Kore’deki insanların arasındaki ortak ve önemli olan konut konusunu ele almaktadır. Na Young-Won (Jung So-Min) kiralık bir evde oturmaktadır ve evine kendi eviymiş gibi iyi bakmaktadır. Evi kendi kişiliğini ve duygularını yansıtıyordur. Ancak işler yeni ev sahibi olan Yoo Ja-Sung (Kim Ji-Suk) ile tanıştıktan sonra değişir ve kendi evini satın almaya karar verir.
18 Ağustos 2021 Çarşamba
İzmir Kitap Kulübü ile Temmuz Ayı Kitabı : Kayıp Tanrılar Ülkesi Ahmet Ümit
Herkese merhabalar efenim,
Nihayet şu postu paylaşmanın haklı gururunu yaşıyorum ! Çünkü bu kitap aslında bizim Temmuz ayı kitabımızdı ben de Temmuz ayı içinde okudum ama taşınma telaşından söyleyişiyi kaçırdım o yüzden uzun bi süre Youtube'a yüklenmesini bekledim sonra araya yine taşınma telaşı girdi ben bu sefer izleyemedim dün nihayet zaman bulup izleyebildim çok keyifli bir söyleşi olmuş.Ahmet Ümit'in daha önce "Aşkımız Eski Bir Roman ve Agatha'nın Anahtarı" kitaplarını okumuş ve çok beğendiğimi ve başka kitaplarını da okumak istediğimi o postlarda da belirtmiştim.Bu kitabı yeni çıkan bir Nevzat Komiser kitabı ama baş kahraman kendisi değil Ümit bizi şaşırtarak yabancı ve kadın bir baş komiser yaratmış ve ben bu karakteri de oldukça sevdim.Kitabın içinde yine yok yok aslında , arkeoloji,tarih,ırkçılık,cinayet,aşk ve aile ilişkileri.Bu romanın oluşum hikayesini bizzat Ahmet Ümit'in ağzından dinlemek ayrı bir keyifliydi bu arada Sude'ye de okuttum o da Ahmet Ümit fanı oldu hatta benden daha çok sevdi ve benim listemde olan diğer kitaplarını da kendi kütüphanesi için aldı sanırım artık bana da onun kütüphanesinden diğer kitaplarını aşırıp okumak kaldı :)
Bu arada aşağı tarafa sizin için söyleşiyi bıraktım.Kulüp ile Ağustos ayı kitabı olarak bir kitap seçildi ama ben o kitaba ve söyleyişiye yetişemicem sanırım eğer yine söyleyişiyi Youtube'a koyarlarsa zaman olarak biraz geç kalsam da onu da sizinle paylaşmak istiyorum.
Ahmet Ümit’ten polisiyeyi arkeoloji ve mitolojiyle harmanlayan usta işi bir roman.
Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…
Komedi Filmi : The Heartbreak Kid
Herkese merhabalar efenim,
Bugün İzmir'deyken bahsettiğim KPSS kursu aradı beni yarın onunla da görüşmeye gidicem.Bugün yine kardeşle ve kuzenle kart çıkartmaya gittik hem de yine biraz gezmiş olduk bu arada pazartesi gününe Beethoven konçertosu varmış ona bilet aldık şu sıralar hızlı akmaya başladı benim için yine zaman haraketi özlemişim yarın da oldukça haraketli bir gün olacağa benziyor Allah'ın izniyle şu işimi de bulup artık para kazanmaya başlarsam benden iyisi olmaz :)
Bugünün akşam postunda Netflix de annem izlerken benim de yan gözle izlediğim bir komedi filmi var.Ben Stiller komedisini öyle aman aman sevmem aslında ama nedense annem izlerken ben de izleyiverdim "aldatma" konusunu bir komediye dönüştürmek benim pek hoşuma gitmese de bence sonuna kadar absürd komedi olduğu için film kendini izletiyor.Öyle aman aman komik bir film değil bence ama boş zamanınızda ya da kafa dağıtmak için izlenebilecek bir film.
Eddie kırk yaşındadır ve halen de bekardır. Eski nişanlısını elinden kaçırdıktan sonra bir çevre araştırmacısı olan Lila ile tanışır. Bu kadın, gerçek olduğuna inanılması güç derecede iyi biridir. Babasının ve en iyi arkadaşının da baskıları ile Eddie, nihayet evlenme teklifini eder ve tanıştıkları andan itibaren altı hafta kadar kısa bir süre içinde evlenirler. Çok geçmeden bu yeni gelinin, Eddie’nin üstesinden gelemeyeceği kadar çok engelinin olduğu gerçeği ortaya çıkar. Lila hiç olgun değildir, sapşaldır ve yatakta bir canavardır. Türlü kaynaklardan gelen ciddi miktarlarda paranın sahibidir ve sadece gönüllü işlere girer. Sabit bir işi yoktur. Cabo’daki balaylarında Eddie, Miranda ile tanışır. Kıvılcımlar çakar ve Eddie aşık olur. Şimdi gerçeğin açığa çıkma zamanıdır. Oysa Eddie, Miranda’ya, Cabo’da olmasının esas nedeninden henüz söz etmemiştir.
17 Ağustos 2021 Salı
Gerilim Filmi : Kadaver
Herkese merhabalar efenim,
Dün eve geç saatlerde geldiğimiz için akşam postunu yazamadım.Dün kardeşim ve kuzenimle birlikte kurumlara CV bırakmaya gittik ve daha ilk günden neredeyse bi kurumla olumlu bir görüşme de bulundum daha ilk gün tabi tam olarak belli değil daha hiç bir şey.Oturduğumuz yere yine biraz uzak yarım saatlik bir mesafede ve YKS kurumu.Samsun'un eğitim anlayışı ve çalışma şartları falan İzmir'den çok farklı öğrenci profili Allah bilir nasıl hiç bilemiyorum ama pandeminin de etkisi var elbette kayıtlar falan özel kurumlarda zor durumda sınavlar yapılmaya devam ediliyor,okullar da Eylül'ün 6'sında açılacakmış eğer burada işe başlarsam Eylül 1 gibi her şey netleşicekmiş bugün kurumun koordinatör rehber öğretmeni ile görüşücem asıl onunla işler hakkında görüşürüz tabi.Neyse o kadar görüşmenin akşamına da kuzenim devlet tiyatrosunda bi oyunun yer aldığını söyleyince biz de oraya bi bakalım dedik."Otello - Kara Yazgı" diye bir oyuna girdik.Tiyatroya neredeyse 3 yıldır falan gitmiyorum burası İzmir gibi olmadığı için her yer birbirine yakın o yüzden her şeye ulaşmak çok zahmetli değil kuzenimin altında arabası da var o yüzden bundan sonra bol bol gezeceğiz :)
Bugünün sabah postunda dünün şerefine uzun bir süreden sonra Netflix de yer alan Norveç Distopya-Gerilim filmi var.ben filmi beklentimin biraz altında buldum ama yinede kendini sonuna kadar atlatmadan izletmeyi başardı bence ilkel ihtiyaçlar mı yoksa ahlak mı önce gelir gibi soruları seyirciye sordurtmayı başaran ve bence finali tatmin eden bir filmdi.
Nükleer bir felaketin ardından açlık çeken bir aile, bir otel sahibinden umut bulur. Otel sahibi aileyi ücretsiz bir akşam yemeğine davet eder. Akşam yemeğinin cazibesine kapılan aile, bir süre sonra tuhaf durumlarla karşı karşıya kalır. Otelde gerçekleşen eğlenceye dahil olan aile, çok geçmeden performans ve gerçeklik arasındaki sınırların bulanıklaştığını fark eder.
16 Ağustos 2021 Pazartesi
Gerilim Filmi : Aftermath
Herkese merhabalar efenim,
Artık her şey yavaştan düzene girdiğine göre bi sabah bi akşam postlarına kaldığımız yerden devam edebiliriz.Bugünün sabah postunda Netflix de yer alan gerilim filmi var.Baş rolünde Ashley Greene olduğu için özellikle izlemek istedim bu filmi annem de ben de çok beğendik sonuna dair bir sürrü tahmin de bulunsak da filmin sonu bizi ters köşe yapmayı başardı :)
Evliliklerini kurtarmak isteyen genç bir çift iyi bir teklifi kabul ederek hayallerindeki eve taşınır. Ama rahatsız edici olaylar, evin karanlık mazisini ortaya çıkarır.
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...