Komedi Filmi : Feride

 Herkese merhabalar efenim,

İstanbul'a gitmeye 2 gün kala 30-31'inde nerede kalacağımız işi de çözüldü nihayet ayrıca 30'una kadar havalarda düzeliyor Allah yüzümüze baktı da içim rahatladı vallahi bir de hayırlısıyla hastalık falan kapmadan kol bacak kırmadan 15 gün gidip gelmeyi başarırsak içim iyice rahatlamış olucak.

Bugünün film postuna gelicek olursak efenim ne önerdiği ne önermediğim nötr kaldığım bir filmden bahsedicem bugün.Zeynep Çamcı çok sevdiğim kadın oyunculardan biridir bir çok işini de takip etmiş ve severek izlemiştim bu filmin senaryosunu da kendisi yazmış başrolünde de kendisi oynamış hatta diğer dizilerde partner olduğu yakın arkadaşlarına da ufak roller vermiş.Filme bütünüyle bakacak olursak zaman geçirmelik eğlenceli bir film ama biraz ayrıntılara girecek olursak hem oyunculuklar hem senaryo her şey acayip çiğ duruyor absürd komedi tadında yapılmaya çalışınmış ama bazı sahneler çok zorlama olmuş bilemiyorum hem sevdim hem sevmedim çok arada kaldığım bir yapım oldu.

Feride, moda devlerine kafa tutan genç bir kadının hikayesini konu ediyor. ... Patronu Çetin'e baş kaldıran ve bunun sonucu patronu ile büyük bir iddiaya giren Feride, kendisini bir anda moda devlerine kafa tutan eğlenceli bir yolculuğun içinde bulur.

Kitap - Fink Murat Menteş

 Herkese merhabalar efenim,

Az önce dershane derslerimin hava nedeniyle iptal edildiğini öğrenince burada soluğu almak istedim.Bizim taraflar öyle aman aman kar değil ama dershaneye daha uzak kesimlerden gelenler var o taraflarda baya kar var diye biliyorum bu arada İstanbul'a gitmemize 4 gün falan kaldı ama ortalık hala karışık hava nedeniyle kalacağımız yer nedeniyle olan korkularım ve sorunlar devam ediyor.4 günde neler neler olur tabi o yüzden oturup o günün gelmesini beklemekten başka bir çare yok gibi.

Bugün kitap postunda size hayatıma bambaşka bir neşe ve hız katan Türk edebiyatında  en sevdiğim yazarlar arasına giren Murat Menteşten ve onun son romanı olan Fink den bahsetmek istiyorum.Aslında bu bir romanla biyografi arasında.Aslında tam olarak biyografi de değil oldukça karışık bir mevzu siz hangi biyografi de ya da romanda karakterlerin yazara müdehale edip okuyucuya dipnot düştüğünü gördünüz ? Fink bununla birlikte düzyazı da kafiye dediğimiz seci sanatıyla yazılmış tamamen.Bakın tamamen diyorum siz hangi romanda gördünüz böyle bir şey en fazla 1 sayfasında ya da 1 paragrafında falan olur bütün metni seci sanatıyla yazman resmen manyaklık ve evet Murat Menteş de bunu kabul ediyor :) Murat Menteş bu kitapla bence bir kez daha Türk edebiyatında değeri bilinmesi gereken bir deha olduğunu kanıtladı.

Kitabın derinlerine biraz girecek olursak kitap aslında Menteş'in sadık bir okuyucusunun ve hayranının hayatı.Göksenin Yıldırım isimli Asya ülkerinde oldukça tanınan bir topmodel ama ülkesinde hiç tanınmıyor çünkü onun yerine 2002 tarihinde model yarışmasında Kıvanç Tatlıtuğ 1.oldu ve biz şimdi onu tanıyoruz.Bu arada Göksenin Bey de gençliğinde afetmiş resmen tam Asya ülkesi erkeği gibi neden Hong Kong'a gidip bu kadar meşhur olduğu ve oradaki kadınların dibinin düştüğünü kitabın arkasında yer alan eski fotoğraflara bakınca anlıyorsunuz tam da onların beğeneceği bir tipte.Okuması oldukça eğlenceli gerçek bir hayat hikayesi.Genelde hep ölen kişilerin biyografini okuyoruz ama bu sefer gerçek bir kişinin hayatı anlatılmış ve kendisini her yerden kanlı canlı izleyebiliyoruz :) Menteş edebiyatımıza yenilik üstüne yenilik getiriyor :)

Bu kitapta anlatılanlar gerçek olmasaydı

onları uyduramazdım.

M.M.

Küresel markaların reklam yüzüydü.

Hollywood yıldızlarıyla takılıyordu.

Yakuzaların kara listesindeydi.

Cami cemaati ona 'Muhammed Ali' diyordu.

Prensin teklifini reddetti.

Koruması dünya şampiyonuydu.

Krala secde etmedi.

Kaplan saldırısından kurtardığı kadınla evlendi.

Danimarka'da mimar olarak iş bulamayınca...

Taksi şoförlüğü ve bulaşıkçılık yaptı.

2 yıl psikiyatrik tedavi gördü.

130 kilo olmuştu.

Ve şimdi geri döndü!

2002'de Kıvanç Tatlıtuğ'un kazandığımodellik yarışmasında dereceye giremeyinceHong Kong'a gidip Goku Sky adını alan ve Asya-Pasifik ülkelerinde tam 10 yıl fırtına gibi esentop-model Göksenin Yıldırım'ıninanılmaz ama gerçek hikayesi!

 Baştan sona seci sanatının kullanıldığı ilk modern roman!

Amerika Dizisi : Never Have I Ever

Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine Netflix de yer alan romantik/komedi tadında çerezlik bir gençlik dizimiz var.Dizinin baş rolünde kız Hintli olduğu için daha çok Hint geleneklerine bağlı bir ailenin Amerika içindeki yaşantısını izliyoruz bu arada baş roldeki kızımız 2 yakışıklı çocuk arasında kalıyor :D Bi ona gönlü kaydı bi buna gönlü kaydı derken olaylar gelişiyor ve 2 sezon eğlenceli bir dizi izlemiş oluyoruz.Bu arada bu dizilerde ki kızlarda ne bolluk bereket arkadaş ben hiç hayatımda 2 kişi arasında kaldığımı hatırlamıyorum :D

Amerika Dizisi : Archive 81

 Herkese merhabalar efenim,

Bugünün postu bu saate kaldı mecbur çünkü bugün 2 tane sınavım vardı onlara girdim eve gelince sınav analizi yaptık falan derken buraya anca anca zaman ayırabildim.Yarın kardeşimin karantinada ki son günü olucak koronadan sonra tekrardan test verilmesine gerek yokmuş babam direkt yurduna bırakıcak bu arada biz de kuzenimle ayın 30'un da İstanbul da olucaz ama bizimle kalacağımız yerle ilgili sorunlar çıktı hazır babam oradayken ona da bi el atsın ama şimdilik o işte muallakta şansıma dershanemde yarıyıl tatiline girecek havalarda inanılmaz soğuk her yer kar kış böyle bir zamanda kazasız belasız gidip gelmek istiyorum İstanbul'a bir yandan heyecanlıyım bir yandan da korkuyorum açıkçası hem 15 gün kadar kalıcaz kuzenimin bir sağlık problemi için gidiyoruz.Tabi gitmişken de bol bol gezeriz elbette çok güzel vloglar gelicek oradan :)

Neyse efenim bu postun asıl konusuna dönecek olursak uzun bir zamandan sonra Netflix'e nihayet korku/psikolojik gerilim kategorisinden bir mini dizi geldi.Dizi de yok yok resmen spoiler vermemek için çok bahsetmek istemiyorum ama sonu biraz bence hava da kaldı acaba 2.sezonu falan mı gelicek orasını bilemiyorum ama korku severler bence mutlaka bir bakmalı :)

Birtakım hasarlı videokasetleri onaran bir arşivci, bunların kayıp yönetmeninin ve şeytani bir tarikatın karıştığı gizemli olayların içine çekilir.

İtalya Dizisi : Guida Astrologica Per Cuori Infranti

 Herkese merhabalar efenim,

Kırık Kalpler İçin Astroloji Rehberi olarak bildiğimiz Netflix'in mini İtalyan dizisinden bahsedicem bugün sizlere.Sonu biraz eksik ve buruk bittiği için ben 2.sezonununda geleceğini düşünüyorum ama bütün bölümleri eğlenceli arkadaşlık/romantik komedi dizisiydi.Her bölüm bir burcun üstüne kurgulanmıştı.Kafa dağıtmalık eğlenceli ve kısa bir dizi arıyorsanız tavsiyemdir :)

 Kalbi ve umudu kırılmış bekâr Alice, karizmatik bir astroloji gurusuyla arkadaş olduktan sonra ruh eşini bulmak için gökteki yıldızlardan medet umar.

Türk Dizisi : Menajerimi Ara

 Herkese merhabalar efenim,

Son Yaz dizisinden sonra bu diziye de bi başladım sonra bi 30 bölüm kadar izledikten sonra bıraktım zaten tam bir konusu yok dağınık bir işleyişi var çünkü bir menejerlik şirketinde çalışan insanların hayatını anlatıyor her bölüm ünlü konuklar oluyor ama benim en sevdiğim bölüm İrem Derici'nin geldiği bölümler oldu zaten 3 kere falan konuk aldılar kendisini İrem kendisini oynadığı için beni acayip güldürdü.Bu arada konuklar dışında oyuncu kadrosu da oldukça güçlü dizinin.Barış Falay,Canan Ergüder ve Fatih Artman'ı çok severim çok güzel bir üçlü olmuşlar.Ek olarak Deniz Can Aktaş gibi tatlış bir adamı tanımış olduk.Dizinin orijinal hali bi Fransız dizisi izlemek isterseniz Netflix de var.

Spor Filmi : Fighter

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün düne oranlada bir tık daha sakin bir gün oldu gerçi daha gün bitmedi ama en azından gün ortasına kadar olanlar kadarıyla diyorum.Yarın denemem var o yüzden biraz derslerime ağırlık vericem bugün hem aklımda oyalanmış olur bir yandan da İstanbul da kardeşimi ve babamı takip ediyoruz elbette yolculukta ya da evde herhangi bir sorun çıkmadı şimdilik Allah'tan.

Bugün film postunda bir Kore filmi var.Kuzey Kore'den Güney Kore'ye gelip boks temizliğinde boks da başarılı biri olmaya giden bir kadının yolculuğunu anlatıyor ama bence film bi tık eksik olmuş yani bana o başarı o azim duygusu çok fazla geçmedi maalesef.Türünün yavan halinde bir film olmuş.

Şapkamı hayat denen yüzüğün içine atıyorum.

Birkaç aylık sosyal uyum eğitiminin ardından Kuzey Koreli mülteci Ji Na, Seul'deki küçük bir stüdyoya taşınır ve yeni hayatına başlar. Babasını Güney Kore'ye getirmek için paraya ihtiyacı vardır ama ne kadar çok çalışırsa çalışsın, ayrımcılık yeterince para biriktirmesine izin vermez. Bir gün komisyoncu onu bir boks salonu temizleme işiyle tanıştırır. Genç ve kendine güvenen kadın boksörleri gören Ji Na, içinde bir şeylerin yandığını hisseder.