17 Ekim 2017 Salı

Gezi - Kazdağları Dağcılık Şenliği

Herkese merhabalar efenim ...

Geçtiğimiz hafta sonu Kazdağlarında Baldak'ın 3.Geleneksel Dağcılık Şenliğine katıldım ve yaklaşık 150'ye yakın kişiyle birlikte Kavurmancılar Köyü Kamp alanında kamp yaptım.Aslında bu benim ilk kampım değildi daha önce Çanakkale'de deniz kenarında yapmıştım ama ilk defa bir dağlık alanda yaptığım için ilk sayılabilirdi.Yine şansıma akşamı oldukça soğuk ve yağışlıydı ama kışlık tulum aldığım için yanıma hiç üşümedim bu yüzden kamp oldukça güzel geçti diyebilirim.

İlk defa böyle bir etkinliğe katıldım ve çokta memnun oldum açıkçası.Akçay'dan servisler kalktı ve kamp alanına kadar etkinlik kapsamında geldik.Herkes kendi malzemelerini getirdi ama protein poşeti (muz,elme,proteinli süt,kakaolu süt ve çikolatalı kek) ayrıca etkinliğin T-Shirtleri,katılım belgesi,Kazdağı Milli Parkına giriş,servis ücreti ayrıca 1 günün akşam yemeğine 5 TL gibi baya baya ucuz bir ücret ödedik.Bu tarz bir etkinlik için hiç bir şey bence.Ayrıca kamp alanı oldukça güzeldi hatta tuvaletler bile vardı ki bu benim açımdan çok iyi oldu ilk kampımda böyle bir ayrıcalık yoktu maalesef ve tuvalet konusunda çok zor anlar yaşamıştım :/

Sonbahar yaprakları,bol oksijen,tavuklar,horozlar,keçiler hatta atlarla güne başlamak oldukça güzeldi.Sabahları oldukça sıcaktı Ekim'in ortalarında olmamıza rağmen bu yüzden kendimi pek şanslı saydım ve iyi ki gelmişim dedim.Ara da böyle kaçamaklar yapmak bünyeme fazlasıyla iyi geliyor.Hele de en sevdiklerim yanımda olunca ...









16 Ekim 2017 Pazartesi

Kitap - Elia İle Yolculuk Livaneli

Herkese merhabalar efenim ...

Benim için oldukça maceralı geçen bir hafta sonundan sonra (çok yakında postu gelecek) yeni bir haftaya kitap postuyla başlamanın iyi olacağına karar verdim.

Livaneli benim en sevdiğim Türk yazarlardan biridir her kitabını elimden geldiğince okumaya çalışıyorum bu kitabı da en son çıkan kitabı.Elia Kazan ile olan Kayseri yolculuğundan daha doğrusu bir yaşam yolculuğundan bahsediyor.Anı tarzında bir yazı aslında ve bol bol çok güzel illüstrasyonlarla desteklenmiş.Elia Kazan'ın ismini daha önce maalesef hiç duymamıştım bence benimle birlikte bir çok insan da duymamıştır böyle önemli bir ismi Livaneli'nin bu kitabıyla tanımış olduk.Kendisi Amerikalı bir yönetmen ve yazar olarak geçer ama Livaneli'nin anlattığına göre kendisi tam bir Türkiye ve Anadolu aşığı imiş.Hatta Kayseri'de çocukluğunu yaşamış ve Livaneli birlikte o topraklara yeniden dönüyor.Bozkırı,o yörenin kokusunu,anılarını bizlere aktarıyor Livaneli vasıtasıyla.

13 Ekim 2017 Cuma

Müzik - Anne-Marie Ciao Adios

Herkese merhabalar efenim ...

Bugün hemen haftanın müzik videosunu verip kaçmayı planlıyorum çünkü deli dehşet yorgunum okul bir yandan KPSS bir yandan diğer şeyler bir yandan günlerim gerçekten çok yoğun,hızlı ve yorucu geçiyor.Siz sadece arkanıza yaslanın ve klibin görselliğine,Anna Marie'nin o tatlı sesine kendinizi bırakın iyi seyirler :)

12 Ekim 2017 Perşembe

Etkinlik - Inna Konseri

Herkese merhabalar efenim ...

İzmir'e gittiğim zaman içinde Alsancak'ta ki Inna konserine de katılmıştık hem de ailecek :)
Ben ve kardeşim Inna hatunu pek bir severiz o da Türkiye'yi pek bir seviyor olacak ki sürekli konserler verip duruyor hele de bunlar halk konseri olunca tadından yenmiyor vallahi :D Ayrıca bir iki "Seni Seviyorum" "Teşekkürler İzmir ya da Türkiye" tadında kelimeler öğrenmiş ki onları söyledikçe ağzından bal akıyor adeta :) Zaten mini mini çok tatlı ve çok yetenekli bir kadın konserini kaçıracak olsaydım inanılmaz üzülürdüm :)









10 Ekim 2017 Salı

Kitap - Babaya Mektup Kafka

Herkese merhabalar efenim ...

Kafka'ya bizim evde ilk kardeşim sardı ben de lise zamanlarımda biraz okumuştum ama o zamanlar ergenlik romanlarından daha çok zevk aldığım için Kafka benim için içi boş geliyordu tabi yaşla birlikte akılda büyüyünce ben de Kafka tutkunu olmaya başladım tabi bunun üzerinde yine kardeşim etkili oldu :D

İzmir Kitap Fuarından aldığımız bir diğer Kafka kitabı da "Babaya Mektup"tu.Okumak daha yeni İzmir'e gittiğimde nasip oldu.

Kafka "Dönüşüm" kitabında da bol bol babası ile olan olayları ve ona olan hislerini karakterler üzerinden okuyucuya yansıtır.Sanırım ona olan öfkesi mi desem gerçek bir baba özlemimi desem ne desem bilmiyorum hiç gönderemediği,okutamadığı mektuplar yoluyla içinden atmaya çalışır.Eğitim,sevgi ve diğer değerler ailede başlar deriz biz her zaman.Kişiliğimizin,tramvalarımızın temelinde genel de hep aile olan ilişkiler yatar.

"Baba" erkek çocukları için bir erkek figürüdür.Kızlar için daha çok kahraman ve korunma hissine dayanan bir güven ilişkisini yansıtır.Freud'a göre bu dönem aslında daha çok Oidipus Komplekslerinde ki çatışmaları yansıtır. ( Yine psikolojiye girdim çünkü girmezsem duramam ! )
Yani halk dilinde açıklamak gerekirse çocuklar okul öncesi eğitimini dahi almadan önce yaklaşık (4-5 yaşlarında) karşı cinsteki ebeveyne yönelirler ve kendi cinsindeki ebeveyni devre dışı bırakmaya çalışırlar.Yani Kafka'nın babasını devre dışı bırakması annesini sahiplenmesi gibi.Burada babaların ya da annelerin bu durumu nasıl karşıladığı önemlidir.Eğer Kafka'nın babası gibi karşılayacak olurlarsa babaya o zamandan doğan aşırı bir düşmanlık söz konusu olur ve daha ömür boyu bu iletişimsizlik ve bağ kuramama çözümlenemez hale gelir.

Ayrıca Kafka'nın kadınlarla da arası iyi değildir bu da bu kompleksteki çatışmalara dayanır.Evlilik yolundan hep dönmüş ya da genelde mektup yoluyla bunu bastırmaya çalışmıştır.Annesine de babası kadar nefret duyuyor bu dönemi sağlıklı atlatamadığı için ...

Neyse efenim psikolojiyi bir kenara bıracak olursak Kafka'nın babasına hiç okutamadığı mektuba yer vermiş bu kitap.



Kore Dizi - Deserving of the Name

Herkese merhabalar efenim ...

Ders arası küçük bir blog yazısı molası :)

Her gün buraya girip bir şeyler yazmazsam içim rahat etmez biliyorsunuz :)
Kore dizilerime bile vakit ayıramaz oldum :/ Sadece yeni çıkan dizilere arada bir bakıyorum o da çok ilgimi çekerse yoksa bir çoğunu boş geçiyorum sanırım yazın o dizilerin üstünden bir geçerim :D Asla kaçırmam :D

İki oyuncusunu da daha önce bir yerlerde görmediğim (görmüş olsam bile çok fazla tanımadığım) 2 kişinin Fantastik-Romantik Komedi kategorisinde dizisi.Fantastik olması tabi ki beni kendine çeken nokta oldu.Gerçi bu tarz konulara artık fazlasıyla alıştırdı bizi Kore o yüzden sanırım bu dizi öyle çok fazla rağbet görmedi maalesef.Sessizce başlayıp sessizce biten dizilerden oldu.

Joseon Dönemi ve günümüz Koresi arasında her öldüğünde gelen bir adamın hikayesi diyebiliriz aslında.Adamı sevmiş olsam da kadın maalesef bana çok itici geldiği için hikayeye çok fazla ısınamadım daha doğrusu oyuncular arasındaki kimyayı çok fazla beğenmedim.Zaten başta oldukça iddalı başlasa da bence sonlara doğru biraz saçmalamaya başladılar Allah'tan 16 bölümde bıraktılarda daha fazla tadı kaçmadan bitti kalbimizde iyi hatırlanacak bir dizi olarak yerini aldı.




9 Ekim 2017 Pazartesi

Dram Film - This Beautiful Fantastic

Herkese merhabalar efenim ...

İçimi bahar çiçekleriyle dolduran Amelia tarzında bir film izlemeyeli öyle uzun zaman oldu ki ahh ahh :)

Bu tarz filmlerden çok fazla bulunmuyor maalesef.İzledikten sonra sanki çiçekli bir parfüm koklamış gibi hissediyorum kendimi.Film biraz ağır bir havada ilerliyor olsa da şöyle eline kahve alıp rahat bir zamanda izlenecek tarzda bir film o yüzden çok fazla aksiyon beklemeyin :) Kategorisi Dram desen değil Romantik-Komedi desen hiç değil bilemedim vallahi :) Film hakkında diyebileceğim tek şey benim en çok sevdiğim film olan Amelia filmine oldukça benziyor hele de başroldeki kızın takıntılı hayatı,davranışları ve o küt kesilmiş saçları :)


Kitap - Okçunun Yolu Paulo Coelho

 Herkese merhabalar efenim,  Yağmurlu bir haftasonundan merhabalar.Mayısın ortası geldi neredeyse ama Samsun da hala dolu falan yağıyor ve h...