Youtube - VLOG 75

 

Kore Dizisi : Good Job

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün akşam Kapadokya turuna gideceğimiz için 2 gün boyunca buralarda olamıcam gelince de elbette vlogu hemen sizle paylaşırım :) 

Bugün izlediğim eğlenceli güncel biten 12 bölümlük bir Kore dizisinden bahsedicem.Başrolleri uzun zamandır dizilerde izlememiştim birbirine yakışan eğlenceli ve tatlı bir çift olmuşlar bence dizi de ve sonuna kadar hem romantik hem fantastik hem de macera türünde bir dizi çıkmış ortaya.

Dizi, bir chaebol dedektifi olarak ikinci bir hayat süren Eun Sun Woo'nun meraklı ve süper görüşlü bir kadın olan Han Seol Rok ile tanışmasıyla ortaya çıkan gizemli dedektif soruşturmalarını anlatmaktadır.

Türk Dizisi : Kusursuz Kiracı

 Herkese merhabalar efenim,

Türk televizyonlarını neden izlemediğimi bu güzelim dizi 6.bölümde final yapınca bir kez daha anlamış bulundum.Gerçi dizi uzasaydı da sakız formunu alabilirdi o zaman da tadı kaçardı böyle bittiği de iyi oldu diyorum bir yandan.Korku/gerilim/gizem türünde bir dizi görünce çok şaşırdım zaten ilk fragmanı falan çok iyiydi.Nermin Yıldırım'ın "Ev" kitabından uyarlanmış bu dizi aslında o kitabını okumadım ama bu diziden sonra okumayı istiyorum açıkçası daha önce "Dokunmadan" kitabını okumuş ve onu da baya beğenmiştim.

Yetimhanede geçen bir çocukluktan sonra tek başına hayata tutunabilmek için canla başla çalışan genç internet muhabiri Mona, yangınları takip etmekle görevlendirilmiştir. Haberden döndüğü bir gün kavgalı olduğu ev sahibinin eşyalarını kapının önüne atmasıyla evsiz kalır.

Biyografik Film : Blonde

 Herkese merhabalar efenim,

İşte bir çok insanın beklediği benim de gelir gelmez izlediğim film olan Blonde'dan bahsedicem bugün sizlere.Öncelikle Ana De Armas acayip güzel bir kadın ve sadece güzel de değil oyunculuk konusunda çok da yetenekli ve Marilyn ablamıza da çok benzemiş.Konuşması,duruşu,ses tonu ile her şeyi ile bence ama film hakkında bir çok olumsuz yorum var.Ben Marilyn ablamızın normalde fanı olmadığım için gerçek hayat hikayesine çok fazla hakim değildim ama bilenler filmin bir çok yönden kurgu olduğunu kafalarına göre bir senaryo yazıp hatta çoğu zaman Marilyn'ni acıların kadını gibi gösterdiklerini söylemişler.Ayrıca filmin sonunda kendisi intihar etmiş gibi göstermişler ama gerçekte Marilyn'nin ölümü cinayet mi kaza mı o bile belli değilmiş hala o yüzden bu yorumları okuduktan sonra film hakkında ki görüşlerim biraz nötrleşmeye başladı anlayacağınız o yüzden , bilemiyorum ...

Gerilim Filmi : Sous Emprise

 Herkese merhabalar efenim,

Yine Netflix de bulunan bir filmden bahsedicem size.Normalde filmin afişinden film sanki romantik bir filmmiş gibi duruyor hatta bir iki +18 sahnesi de var ama bence bi gerilim filmi bu film.Çünkü filmin başından sonuna kadar filmde sessiz bir gerilim hissettim ve filmin sonu da benim hislerimi yanıltmadı :)

Roxana, serbest dalış dünya şampiyonu olan Pascal Gauthier ile tanıştığında ona delice aşık olur. Onunla birlikte tehlikeli olduğu kadar büyüleyici bir disiplin keşfeder. Yarışmadan yarışmaya, dünyanın dört bir yanındaki dalış noktalarında, kendisini tüketen tutkulu bir hikayeyle sınırlarını zorluyor. Bu ilişki onları nereye götürecektir?

Romantik Film : Man in Love

 Herkese merhabalar efenim,

Nihayet KPSS bitti ve ben artık özgürüm.Sınav nasıl geçti inanın ben de hiç bilmiyorum sonuçlara hatta atama kadroları verilene kadar da bilmemin bir anlamı yok :(

Roy Chiu,Marry Me, or Not?  ve  Miss Rose gibi Tayvan diizlerinde izlediğimiz yakışıklı bir abimizdi.Netflix de yer alan bu filmine denk geldim geçenlerde aslında tam bir Asya dizisi tadında film.Serseri mafya kılıklı borç tahsildarı bir adamın borçlu bir kadına borcu karşılığında kendisiyle çıkmasını istemesini anlatıyor.Konu eminim size oldukça tanıdık gelmiştir :D Bu arada güzelim yakışıklı adamı ne hallere sokmuşlar ya serseri yapıcaz diye :(

Kitap - Kahve Soğumadan Önce Toshikazu Kawaguchi

 Herkese merhabalar efenim,

Sıkıcı kitapları bulma rutinimi bu kitapla kırmış oldum.Uzun bir zamandan sonra ilgimi çeken ve beni sürükleyen bir kitap bulamanın mutluluğu ile paylaşıyorum bu kitabı.Bir de aldıklarım içinde okumasını en sona bıraktım :( Önyargılı davranmamak lazımmış demek ki :D Japonya'nın fatastik ya da büyülü gerçekçi akımı yansıtan romanlarını ve hikayelerini çok seviyorum bu kitapta onlardan biri.Ünü ülke çapında duyulmuş bir kafe var.Ünü bir sandalyeye oturmanızla geçmişe ya da geleceğe gidebilmenizden geliyor.Kısaca zamanda yolculuk yapabiliyorsunuz ama bazı kurallar var ve bu kurallar bu ünün önüne geçiyor maalesef.Mesela en belirgin kural geçmişe gitseniz bile gelecek değişmiyor yani hiç bir şeyi değiştiremiyorsunuz buna rağmen gitmek istiyor musunuz ayrıca bir ton daha can sıkıcı kurallar var buna rağmen gitmek isteyenlerin ayrı ayrı öyküsünü okuyoruz kitapta.Hee bu arada en önemli kural şu kahven soğumadan kahveni geri içip günümüze dönmeniz lazım yoksa hayalet oluyorsunuz ve zamanda sıkışıp kalıyorsunuz :)

Zamanda yolculuk edebilseydiniz neyi değiştirirdiniz?

Kimi son bir kez görmek isterdiniz?

Tokyo’nun ara sokaklarından birinde, ziyaretçilerine özenle demlenen kahvelerini sunan yüz yıllık bir kafe bulunur. Yılın en sıcak gününde bile serin kalmayı başaran, yalnızca dikkatli gözlerin seçebileceği, bodrum katındaki küçük bir kafe... Öyle küçük ki üç masa ve altı sandalye ile mekân baştan başa doluyor. Duvarda ise her biri ayrı bir zamanı gösteren üç saat asılı. Etrafınıza bakındığınızda en hafif tabirle “sıradan” olarak niteleyeceğiniz bu yerin kolaylıkla tahmin edilemeyecek bir hizmeti daha var: Zamanda yolculuk.

Ancak bu, o kadar da kolay değil. Öncelikle belli bir sandalyeye oturmanız gerekiyor ki o, günde sadece bir kez masadan uzaklaşıp kısa süre sonra geri dönen bir hayalete rezerve edilmiş durumda. Eğer oturmayı başarırsanız süreniz dolana kadar sandalyeden kalkamaz, kafeyi terk edemezsiniz. Bir kez daha görmeyi ümit ettiğiniz kişinin daha önce bu kafeyi ziyaret etmiş olması gerekliliği ve geçmiş ya da geleceği asla değiştiremeyeceğiniz gerçeği de cabası... Ama hepsinden önemlisi, kahve soğumadan önce geri dönmek zorunda oluşunuz.

Ne geçmişe ne de bugüne ait olan bir hayalete dönüşmek istemiyorsanız duvardaki antika saatlerin sesine kulak verin: “Tik-tak, tik-tak, kahve birazdan soğuyacak!”