Herkese merhabalar efenim ...
İzmir'e geldiğim için Netflixte yer alan filmleri de izlemeye devam ediyoruz annemle.İlk film Netflix orijinal yapımı olan ve başrolünde benim çok sevdiğim isimlerden biri olan Natalie Portman var.Bir çok kişiye hitap etmeyen "tür" sineması kategorisinde aslında bu film o yüzden bir çok kişi bu filmi saçma bulabilir.Evet hava da kalan bir çok tarafı olmuş ama üzerinde düşününce ince mesajların olduğu bir film diyebiliriz.
Spoiler :
Film belli konularda havada kalsa bile, mantığı şu: yansıma. Bardaktan ve dünya dışı varlığın taklidinden bu filmin en büyük vurgununun insana yapılan gönderme olduğunu anlayabiliyoruz. İnsan oğlu bir gezegene vardığında onu kendi yaşam koşullarına uydurmanın peşinde olacaktır(mars projemiz gibi) ve orada dünyaya nasıl zarar vereceğini bilemeyecektir. Burada dünya dışı varlığın zarar verip vermediğini bilmiyormuş izlenimi var ama en son sahnede her şeyi bildiğini ve bunu bir aldatmaca olduğunu görüyoruz. Konu olarak eleştiri filmi.
Konusu :
Gerçekleşen anormal faaliyetlerden dolayı hükümet tarafından gizlice karantinaya alınan gizemli “Area X” bölgesi, onyıllardır kıtanın geri kalanından ayrıdır. Doğa, insan uygarlığının son izlerini de bölgeden silmiş durumdadır. İlk keşif gezisi, bozulmamış, cennet gibi bir doğanın süregeldiğini rapor etmektedir. Bölgeye giden 2. keşif grubu toplu intiharla, 3. keşif grubu dost ateşiyle, en sonuncu olan 11. keşif grubu ise kendilerinin bir gölgesi olarak geri dönmüş ve kısa süre sonra kanserden ölmüştür. 12. keşif grubunu oluşturan bir biyolog, bir antropolog, bir psikolog ve bir araştırmacı, kendilerini nelerin beklediğini bilmeden bölgeye giriş yapar. Görevleri araziyi haritalamak, örnek toplamak ve bütün gözlemlerini raporlamaktır. Akıl almayacak topografik anomalilere ve yeni yaşam biçimlerine şahit olan ekibin birbirlerinden sakladıkları sırların ortaya çıkması ise her şeyi değiştirecektir.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
29 Mart 2018 Perşembe
27 Mart 2018 Salı
Yerli Dizi - Gülizar
Herkese merhabalar efenim ...
Uzun zaman sonra bir Türk dizisi izlemeye başlamıştım o da 10.bölümde final oldu.Sanırım reyting kurbanı oldu.Hem Çağan Irmak yapımı olması vesilesiyle hem de Berk Cankat hayranı olduğum için başlamıştım diziye.Aslında dizinin konusu ve ilerleyişi oldukça parlaktı ama sonradan sanırım biraz tempo düşmeye hep aynı şeyler olmaya başladı.Kötü karakterler yeteri kadar kötü değildi başrollerin arasında ki kimya seyirciye geçmedi ee haliylen reytinglerde yerlerde olunca erken final oldu.
Konusu : Gülizar ve başarılı veteriner hekim Murat, farklı yönlere hareket etmek üzere olan iki ayrı treni beklerken yaşamları asırlık bir çiftlikte kesişecek iki gençtir. Gülizar dünya yıkılsa şarkı söylemekten vazgeçmeyecek, Murat kıyamet kopsa o kızı o aleme yar etmeyecektir. Üstelik Gülizar düne kadar varlığını bilmediği bir ailenin ve dev süt ürünleri imparatorluğunun varisidir, Murat ise Gülizar’ın üvey kız kardeşi ile 16 yaşından beri sözlüdür ve çiftliğin belkemiğidir. Bu sevda çiftlikteki herkesin, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların, yıllanan peynirlerin, saf tereyağların ve berrak derelerin ve yemyeşil çayırların bile huzurunu kaçıracaktır.
Uzun zaman sonra bir Türk dizisi izlemeye başlamıştım o da 10.bölümde final oldu.Sanırım reyting kurbanı oldu.Hem Çağan Irmak yapımı olması vesilesiyle hem de Berk Cankat hayranı olduğum için başlamıştım diziye.Aslında dizinin konusu ve ilerleyişi oldukça parlaktı ama sonradan sanırım biraz tempo düşmeye hep aynı şeyler olmaya başladı.Kötü karakterler yeteri kadar kötü değildi başrollerin arasında ki kimya seyirciye geçmedi ee haliylen reytinglerde yerlerde olunca erken final oldu.
Konusu : Gülizar ve başarılı veteriner hekim Murat, farklı yönlere hareket etmek üzere olan iki ayrı treni beklerken yaşamları asırlık bir çiftlikte kesişecek iki gençtir. Gülizar dünya yıkılsa şarkı söylemekten vazgeçmeyecek, Murat kıyamet kopsa o kızı o aleme yar etmeyecektir. Üstelik Gülizar düne kadar varlığını bilmediği bir ailenin ve dev süt ürünleri imparatorluğunun varisidir, Murat ise Gülizar’ın üvey kız kardeşi ile 16 yaşından beri sözlüdür ve çiftliğin belkemiğidir. Bu sevda çiftlikteki herkesin, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların, yıllanan peynirlerin, saf tereyağların ve berrak derelerin ve yemyeşil çayırların bile huzurunu kaçıracaktır.
Kore Dizi - Misty
Herkese merhabalar efenim ...
Bir Kore dizisinin daha sonuna geldim.Normalde bu tarz dizileri hiç izlemem hem olgun aşk hem de dram.Tesadüfen izlemeye başladım ve diziye bayıldım.Dizi de bol bol entrika ve oyunculuk performansı var efenim.Tabi senaryo baştan sona mantık hatalarıyla dolu olsa da onları görmezden gelerek 16 bölümü izlemeye çalışınca bölümlerin devamı su gibi geliyor.Dizinin ana konusu daha çok orta da bir cinayetin olması,mantık evliliği yapmış bir çift -adam delicesine aşık kadına,kadın kariyeri için adamın ünvanını ve ailesini kullanıyor-.Öldürülen kişi kadının eski sevgilisi ,bu arada öldürülen kişi de evli.Adamın arabasında kadının bilekliği çıkınca suç kadının üzerine kalıyor ve olaylar gelişmeye başlıyor.Dizi finale kadar : Kadın suçlu mu suçlu değilse katil kim ? soruları üzerine yoğunlaşıyor.
Konusu:
Dizi, artık birbirlerini sevmeyen ve iki yabancıya dönüşen evli bir çiftin etrafında dönmektedir. Bir gün, Go Hye-Ran (Kim Nam-Joo) bir cinayet davasının zanlısı haline ve kamu savunusu olan kocası Kang Tae-Wook (Ji Jin-Hee) onu savunmaya karar verir.
Karakterleri:
Kim Nam-Joo dizide ünlü bir haber spikeri olan Go Hye-Ran karakterini canlandırmaktadır. Kendini kariyerine adamış birisidir. Bir gün, bir cinayet davasının baş zanlısı haline gelir.
Ji Jin-Hee dizide bir avukat olan Kang Tae-Wook karakterini canlandırmaktadır. Eskiden savcıydı ancak şimdi kamu savunucusu olarak görev almaktadır. Bir cinayet zanlısı olan eşini (Kim Nam-Joo) savunmaya karar verir. Bu süreçte evlilikleri hiçte iyiye gitmeyen o ve Go Hye-Ran birbirlerine tekrar aşık olur.
Bir Kore dizisinin daha sonuna geldim.Normalde bu tarz dizileri hiç izlemem hem olgun aşk hem de dram.Tesadüfen izlemeye başladım ve diziye bayıldım.Dizi de bol bol entrika ve oyunculuk performansı var efenim.Tabi senaryo baştan sona mantık hatalarıyla dolu olsa da onları görmezden gelerek 16 bölümü izlemeye çalışınca bölümlerin devamı su gibi geliyor.Dizinin ana konusu daha çok orta da bir cinayetin olması,mantık evliliği yapmış bir çift -adam delicesine aşık kadına,kadın kariyeri için adamın ünvanını ve ailesini kullanıyor-.Öldürülen kişi kadının eski sevgilisi ,bu arada öldürülen kişi de evli.Adamın arabasında kadının bilekliği çıkınca suç kadının üzerine kalıyor ve olaylar gelişmeye başlıyor.Dizi finale kadar : Kadın suçlu mu suçlu değilse katil kim ? soruları üzerine yoğunlaşıyor.
Konusu:
Dizi, artık birbirlerini sevmeyen ve iki yabancıya dönüşen evli bir çiftin etrafında dönmektedir. Bir gün, Go Hye-Ran (Kim Nam-Joo) bir cinayet davasının zanlısı haline ve kamu savunusu olan kocası Kang Tae-Wook (Ji Jin-Hee) onu savunmaya karar verir.
Karakterleri:
Kim Nam-Joo dizide ünlü bir haber spikeri olan Go Hye-Ran karakterini canlandırmaktadır. Kendini kariyerine adamış birisidir. Bir gün, bir cinayet davasının baş zanlısı haline gelir.
Ji Jin-Hee dizide bir avukat olan Kang Tae-Wook karakterini canlandırmaktadır. Eskiden savcıydı ancak şimdi kamu savunucusu olarak görev almaktadır. Bir cinayet zanlısı olan eşini (Kim Nam-Joo) savunmaya karar verir. Bu süreçte evlilikleri hiçte iyiye gitmeyen o ve Go Hye-Ran birbirlerine tekrar aşık olur.
25 Mart 2018 Pazar
Kore Dizi - Radio Romance
Herkese merhabalar efenim ...
Bugünden itibaren 1 hafta İzmir de evimde dinleniyor olacağım.1 Nisan itibariyle de yine bir sıkı çalışma temposuna gireceğim çünkü artık okulun son ayları hem de KPSS çalışmalarıma da hız kazandırmam gerekiyor.Yine paylaşımlar elbette devam edicek ama sanırım eskisi kadar sık olamayacak.Kim So-Hyun çok sevdiğim oyunculardan biridir.Tüm dizilerini kaçırmadan izlemeye çalışıyorum ponçik suratıyla bence ekranlara çok yakışan bir isim.Diziye gelicek olursak yine bir klişe ama bu sefer radyo programında geçiyor.Çerezlik 16 bölümlük bir dizi.
Bugün size dizi postunda daha yeni bitirdiğim tazecik Romantik-Komedi kategorisinden bir dizi sunmak istedim.
Konusu:
Dizi, ünlü bir top starın (Yoon Du-Jun) nasıl bir Radyo DJ’i haline geldiğini ve radyo yoluyla insanların nasıl iyileştiklerini anlatmaktadır.
Karakterleri:
Yoon Du-Jun dizide listelerde hep üst sıralarda bulunan oyuncu Ji Soo-Ho karakterini canlandırmaktadır. Elinde bir senaryo olmadan konuşamamasına rağmen bir radyoda DJ’lik yapmaya başlar. DJ’liğini yaptığı canlı yayın radyo programında hiçbir şey planına göre gitmez ve bu durumu düzeltebilmek için mücadele eder.
Kim So-Hyun dizide bir radyo istasyonunda radyo programları için senaryo yazarlığı yapan Song Geu-Rim karakterini canlandırmaktadır. Çocukluğundan bu yana kör olan annesi ile beraber sık sık radyo dinlemesi Geu-Rim’in bu mesleği seçmesini sağlamıştır. Her gün radyoda çıkan küçük krizlerle başa çıkabilecek kadar uzmanlaşmış, enerji dolu birisidir. Ancak, senaryo yazma konusunda pek fazla yeteneği yoktur. Son zamanlarda yapımında yer aldığı radyo programı yayından kaldırılır. İşsiz kalmakla burun buruna gelen Geu-Rim bu durumdan kurtulmak ve başyazar olabilmek için ünlü oyuncu Ji Soo-Ho’yu (Yoon Du-Jun) yeni bir radyo programına dâhil etmeyi başarır.
Yoon Park dizide son derece yetenekli bir yapımcı olan Lee Kang karakterini canlandırmaktadır. Yetenekli biri olmasına karşın çekilmez birisidir. Zor kişiliğinin yanı sıra altında çalışan personele karşı makul olmayan beklentileri ve en az yedi yardımcı yapımcıyı hastanelik etmesiyle ün yapmıştır. Song Geu-Rim’e (Kim So-Hyun) hayır diyemeyeceği bir teklifte bulunur. Eğer Ji Su-Ho’yu (Yoon Du-Jun) kendi programında DJ'lik yapmaya ikna edebilirse onu başyazarı yapacaktır.
Yura dizide bir oyuncu olan Jin Tae-Ri karakterini canlandırmaktadır. Eskiden Kore’nin en popüler ve top listelerinde her zaman yer alan bir oyuncuyken şimdilerde ise kariyerinde büyük bir düşüş yaşamaktadır. Hayranlarının desteğini giderek kaybetmekte ve herhangi bir yapımda yer almakta zorlanmaktadır. Kariyeri konusunda büyük bir endişeye düştüğü sıralarda Ji Su-Ho’nun (Yoon Du-Jun) bir aile sırrını öğrenir. Bunu kariyerinde tekrar bir başlangıç yapmak için kullanmaya çalışır.
Kwak Dong-Yeon dizide bir psikiyatrist olan Jason karakterini canlandırmaktadır. Ji Su-Ho’nun (Yoon Du-Jun) liseden sınıf arkadaşı olan Jason onun dert ortağı ve kişisel psikiyatristidir.
Ha Joon dizide uzun süre Jin Tae-Ri’nin (Yura) menajerliğini yapmış olan Kim Jin-Woo karakterini canlandırmaktadır. Menajerlikten ajans yöneticiliğine yetenekleri ile tek başına yükselmiştir. Ajansının bünyesindeki yıldızı korumak için kötü adamı oynamaktan çekinmemektedir. Geçmişte, Jin Tae-Ri ile aralarında romantik bir ilişki yaşanmıştır.
Bugünden itibaren 1 hafta İzmir de evimde dinleniyor olacağım.1 Nisan itibariyle de yine bir sıkı çalışma temposuna gireceğim çünkü artık okulun son ayları hem de KPSS çalışmalarıma da hız kazandırmam gerekiyor.Yine paylaşımlar elbette devam edicek ama sanırım eskisi kadar sık olamayacak.Kim So-Hyun çok sevdiğim oyunculardan biridir.Tüm dizilerini kaçırmadan izlemeye çalışıyorum ponçik suratıyla bence ekranlara çok yakışan bir isim.Diziye gelicek olursak yine bir klişe ama bu sefer radyo programında geçiyor.Çerezlik 16 bölümlük bir dizi.
Bugün size dizi postunda daha yeni bitirdiğim tazecik Romantik-Komedi kategorisinden bir dizi sunmak istedim.
Konusu:
Dizi, ünlü bir top starın (Yoon Du-Jun) nasıl bir Radyo DJ’i haline geldiğini ve radyo yoluyla insanların nasıl iyileştiklerini anlatmaktadır.
Karakterleri:
Yoon Du-Jun dizide listelerde hep üst sıralarda bulunan oyuncu Ji Soo-Ho karakterini canlandırmaktadır. Elinde bir senaryo olmadan konuşamamasına rağmen bir radyoda DJ’lik yapmaya başlar. DJ’liğini yaptığı canlı yayın radyo programında hiçbir şey planına göre gitmez ve bu durumu düzeltebilmek için mücadele eder.
Kim So-Hyun dizide bir radyo istasyonunda radyo programları için senaryo yazarlığı yapan Song Geu-Rim karakterini canlandırmaktadır. Çocukluğundan bu yana kör olan annesi ile beraber sık sık radyo dinlemesi Geu-Rim’in bu mesleği seçmesini sağlamıştır. Her gün radyoda çıkan küçük krizlerle başa çıkabilecek kadar uzmanlaşmış, enerji dolu birisidir. Ancak, senaryo yazma konusunda pek fazla yeteneği yoktur. Son zamanlarda yapımında yer aldığı radyo programı yayından kaldırılır. İşsiz kalmakla burun buruna gelen Geu-Rim bu durumdan kurtulmak ve başyazar olabilmek için ünlü oyuncu Ji Soo-Ho’yu (Yoon Du-Jun) yeni bir radyo programına dâhil etmeyi başarır.
Yoon Park dizide son derece yetenekli bir yapımcı olan Lee Kang karakterini canlandırmaktadır. Yetenekli biri olmasına karşın çekilmez birisidir. Zor kişiliğinin yanı sıra altında çalışan personele karşı makul olmayan beklentileri ve en az yedi yardımcı yapımcıyı hastanelik etmesiyle ün yapmıştır. Song Geu-Rim’e (Kim So-Hyun) hayır diyemeyeceği bir teklifte bulunur. Eğer Ji Su-Ho’yu (Yoon Du-Jun) kendi programında DJ'lik yapmaya ikna edebilirse onu başyazarı yapacaktır.
Yura dizide bir oyuncu olan Jin Tae-Ri karakterini canlandırmaktadır. Eskiden Kore’nin en popüler ve top listelerinde her zaman yer alan bir oyuncuyken şimdilerde ise kariyerinde büyük bir düşüş yaşamaktadır. Hayranlarının desteğini giderek kaybetmekte ve herhangi bir yapımda yer almakta zorlanmaktadır. Kariyeri konusunda büyük bir endişeye düştüğü sıralarda Ji Su-Ho’nun (Yoon Du-Jun) bir aile sırrını öğrenir. Bunu kariyerinde tekrar bir başlangıç yapmak için kullanmaya çalışır.
Kwak Dong-Yeon dizide bir psikiyatrist olan Jason karakterini canlandırmaktadır. Ji Su-Ho’nun (Yoon Du-Jun) liseden sınıf arkadaşı olan Jason onun dert ortağı ve kişisel psikiyatristidir.
Ha Joon dizide uzun süre Jin Tae-Ri’nin (Yura) menajerliğini yapmış olan Kim Jin-Woo karakterini canlandırmaktadır. Menajerlikten ajans yöneticiliğine yetenekleri ile tek başına yükselmiştir. Ajansının bünyesindeki yıldızı korumak için kötü adamı oynamaktan çekinmemektedir. Geçmişte, Jin Tae-Ri ile aralarında romantik bir ilişki yaşanmıştır.
21 Mart 2018 Çarşamba
Müzik - Colonel Bagshot Six Day War
Herkese merhabalar efenim ...
Şu sıralar vize haftam olduğu için sanırım bi süre buralarda olamıcam.O yüzden buraya güzel bir şarkı bırakmak istedim.1971 yılında Colonel Bagshot grubunun Arap-İsrail savaşları üzerine yazdığı bir şarkı olan "Six Day War" var bugün müzik postunda.Aradan o kadar zaman geçmesine rağmen Mahmut Orhan hüzünlü ve oldukça anlamlı olan bu şarkıyı Remix yapıp yeniden dinleyiciye sundu.Güzel olmuş mu olmuş hatta orijinalinden çok daha iyi olmuş.Ama ağıt niteliği bile taşıyabilme potansiyeli olan bir şarkıyı diskolarda oynanan Remix bir şarkı haline getirmek ne kadar etik orası tartışılır ...
1.video Mahmut Orhan'ın Remix hali 2.video ise şarkının sözlerinin anlamını anlamanız için Türkçe çevirisi yapılmış şarkının orijinal hali.
Şu sıralar vize haftam olduğu için sanırım bi süre buralarda olamıcam.O yüzden buraya güzel bir şarkı bırakmak istedim.1971 yılında Colonel Bagshot grubunun Arap-İsrail savaşları üzerine yazdığı bir şarkı olan "Six Day War" var bugün müzik postunda.Aradan o kadar zaman geçmesine rağmen Mahmut Orhan hüzünlü ve oldukça anlamlı olan bu şarkıyı Remix yapıp yeniden dinleyiciye sundu.Güzel olmuş mu olmuş hatta orijinalinden çok daha iyi olmuş.Ama ağıt niteliği bile taşıyabilme potansiyeli olan bir şarkıyı diskolarda oynanan Remix bir şarkı haline getirmek ne kadar etik orası tartışılır ...
1.video Mahmut Orhan'ın Remix hali 2.video ise şarkının sözlerinin anlamını anlamanız için Türkçe çevirisi yapılmış şarkının orijinal hali.
19 Mart 2018 Pazartesi
Çin Dizi - I Can't Hug You
Herkese merhabalar efenim ...
Bugün dizi postumuzda minnoş bir Çin dizisi var.Kore dışındaki Asya ülkelerinin dizilerini çok nadir izliyorum.Bu diziyi izleme sebebim de aslında Zhang Yu Xi'yi daha öncede izlemiş ve sevmiş olmam.Kız aşırı minnoş ve bu tür rollere de çok uyuyor.Konusuna gelicek olursak : OKB'si olan yani aşırı takıntıları,aşırı titizliği olan bir adam ile fırlama vampir mankenin hikayesi.O nasıl konu lan diyeceksiniz biliyorum :D Ama adamlar yapmış olmuş :D Ben izlerken çok eğlendim.Sonuçta adam hayattan izole olmuş bir şekilde yaşıyor.Kimseye dokunamıyor (aşırı titiz),sosyofobisi de var (kalabalıklara gelemiyor) , kızında adamın yaşam enerjisine ihtiyacı var.Bu nasıl vampir anlayışı orası da sorgulanır kan içmiyorlar ruh emiyorlar :D Bence vampirden çok ruh emiciler :D
16 bölümlük bir dizi aslında 2 sezon ama ben 2.sezonu izlemicem bence gereksiz geldi :D
Bugün dizi postumuzda minnoş bir Çin dizisi var.Kore dışındaki Asya ülkelerinin dizilerini çok nadir izliyorum.Bu diziyi izleme sebebim de aslında Zhang Yu Xi'yi daha öncede izlemiş ve sevmiş olmam.Kız aşırı minnoş ve bu tür rollere de çok uyuyor.Konusuna gelicek olursak : OKB'si olan yani aşırı takıntıları,aşırı titizliği olan bir adam ile fırlama vampir mankenin hikayesi.O nasıl konu lan diyeceksiniz biliyorum :D Ama adamlar yapmış olmuş :D Ben izlerken çok eğlendim.Sonuçta adam hayattan izole olmuş bir şekilde yaşıyor.Kimseye dokunamıyor (aşırı titiz),sosyofobisi de var (kalabalıklara gelemiyor) , kızında adamın yaşam enerjisine ihtiyacı var.Bu nasıl vampir anlayışı orası da sorgulanır kan içmiyorlar ruh emiyorlar :D Bence vampirden çok ruh emiciler :D
16 bölümlük bir dizi aslında 2 sezon ama ben 2.sezonu izlemicem bence gereksiz geldi :D
17 Mart 2018 Cumartesi
Dram Film - Mother !
Herkese merhabalar efenim ...
Eğer bugün pazar sineması yapmak istiyorsanız bu filmi önerebilirim.Sıkı bir Jennifer Lawrence takipçisi olduğumu söylemiş miydim daha önce ? Gerçi izlemediğim çok az filmi kaldı herhalde :D Yeni filmi "Kızıl Serçe" internete düşene kadar izlemediğim Mother filmi ile idare edicem.Kadının hiç dandik ya da ölesine rol almak için rol aldığı bir film görmedim.Bu da en az diğer filmleri kadar kaliteli bir filmdi.Bol bol metaforların hava da uçuştuğu bir film.Seyircileri ikiye bölen bir film.Bir kısım filmden nefret etmiş çünkü ya bir şey anlamamışlar ya da dine ve Tanrı olgusuna sıkı bir eleştiri olduğu için.Sevenler ise biraz daha geniş bir pencereden bakanlar.Ben sevenler tarafındayım.Tam bir sanat filmi olmuş bence.İçine alan atmosferi,çekimleri ve oyunculukları ile bence gerçekten iyiydi.Filmi izleyip anlamayanlar için küçük bir spoiler :
Javier Bardem =tanrı
jennifer Lawrence=doğa ana
Ev = Dünya
Ed Harris=Adem
Michelle Pfeiffer =Havva
Iki kardeş =abel ve kain
Özel taş=elma / Yaratılış Tohumları
Şair Yeni kitap=İncil
Anne ve Şair Bebeği =Isa mesih
Şairin hayranları=insanoğlu
Polis ve asker=dunyada olan savaşlar
Çocuğun ölümü ve halk tarafından yenilmesi= insalar peygamberlerini oldurmesi
Depoda ateş ve kan=cehennem
Jennifer Lawrence evi yok etmesi=doğanın insana karşi kazanmasi
Jennifer Lawrence yerine başkasi uyanmasi=ölümden sonra tekrar yaşamak ve tanrı yarattığı başka dunya
Eğer bugün pazar sineması yapmak istiyorsanız bu filmi önerebilirim.Sıkı bir Jennifer Lawrence takipçisi olduğumu söylemiş miydim daha önce ? Gerçi izlemediğim çok az filmi kaldı herhalde :D Yeni filmi "Kızıl Serçe" internete düşene kadar izlemediğim Mother filmi ile idare edicem.Kadının hiç dandik ya da ölesine rol almak için rol aldığı bir film görmedim.Bu da en az diğer filmleri kadar kaliteli bir filmdi.Bol bol metaforların hava da uçuştuğu bir film.Seyircileri ikiye bölen bir film.Bir kısım filmden nefret etmiş çünkü ya bir şey anlamamışlar ya da dine ve Tanrı olgusuna sıkı bir eleştiri olduğu için.Sevenler ise biraz daha geniş bir pencereden bakanlar.Ben sevenler tarafındayım.Tam bir sanat filmi olmuş bence.İçine alan atmosferi,çekimleri ve oyunculukları ile bence gerçekten iyiydi.Filmi izleyip anlamayanlar için küçük bir spoiler :
Javier Bardem =tanrı
jennifer Lawrence=doğa ana
Ev = Dünya
Ed Harris=Adem
Michelle Pfeiffer =Havva
Iki kardeş =abel ve kain
Özel taş=elma / Yaratılış Tohumları
Şair Yeni kitap=İncil
Anne ve Şair Bebeği =Isa mesih
Şairin hayranları=insanoğlu
Polis ve asker=dunyada olan savaşlar
Çocuğun ölümü ve halk tarafından yenilmesi= insalar peygamberlerini oldurmesi
Depoda ateş ve kan=cehennem
Jennifer Lawrence evi yok etmesi=doğanın insana karşi kazanmasi
Jennifer Lawrence yerine başkasi uyanmasi=ölümden sonra tekrar yaşamak ve tanrı yarattığı başka dunya
15 Mart 2018 Perşembe
Müzik - Camila Cabello Havana
Herkese merhabalar efenim ...
Uzun zaman sonra bugün müzik günü keyfini çıkarın :)
Uzun zaman sonra bugün müzik günü keyfini çıkarın :)
14 Mart 2018 Çarşamba
Kitap - Kayıp Aranıyor Sait Faik Abasıyanık
Herkese merhabalar efenim ...
Türk Edebiyatı'nın En İyi 100 romanını okuma serüveni devam ediyor efenim.Sait Faik'ten okuduğum ilk roman aslında bu.100 sayfa kadar olması kolay okunmasını sağlasa da hem yabancı sözcüklerin hem de osmanlıca sözcüklerin kullanılması beni biraz sekteye uğrattı elbette.Ayrıca kitabın ismiyle konuyu son sayfaya kadar bağdaştıramamıştım.Son sayfa da kimin ne kaybı aradığını öğrenmiş olduk o zamana kadar olaylar aslında daha çok Nevin diye evli bir kadının boşanmak üzere olduğu eşiyle olan olaylarını ve diğer erkeklerle olan münasebetlerini anlatıyor.Okuken öyle çok edebi bir zevk aldım diyemem maalesef ama Sait Faik'in kendine has tatlı bir anlatım tarzı var bu oldukça hoşuma gitti bu yüzden daha çok Sait Faik okurmuşum gibime geliyor :)
Türk Edebiyatı'nın En İyi 100 romanını okuma serüveni devam ediyor efenim.Sait Faik'ten okuduğum ilk roman aslında bu.100 sayfa kadar olması kolay okunmasını sağlasa da hem yabancı sözcüklerin hem de osmanlıca sözcüklerin kullanılması beni biraz sekteye uğrattı elbette.Ayrıca kitabın ismiyle konuyu son sayfaya kadar bağdaştıramamıştım.Son sayfa da kimin ne kaybı aradığını öğrenmiş olduk o zamana kadar olaylar aslında daha çok Nevin diye evli bir kadının boşanmak üzere olduğu eşiyle olan olaylarını ve diğer erkeklerle olan münasebetlerini anlatıyor.Okuken öyle çok edebi bir zevk aldım diyemem maalesef ama Sait Faik'in kendine has tatlı bir anlatım tarzı var bu oldukça hoşuma gitti bu yüzden daha çok Sait Faik okurmuşum gibime geliyor :)
13 Mart 2018 Salı
Biyografi Film - I,Tonya
Herkese merhabalar efenim ...
Evet ! Bence Margot Robbie aşırı güzel ve seksi bir hatun ve bu kadını izlemekten resmen zevk alıyorum :D Ama ego yapmayıp gerçek bir oyuncu olduğunu asıl bu filmde göstermiş oldu bence.Çünkü bir biyografi de oynamak cidden cesaret ve ayrı bir yetenek istiyor.Kendisi bir kez daha bu film sayesinde gözüme girdi.
Ben, Tonya dünya spor tarihinin en tuhaf skandallarından birinin gerçek hikayesini konu ediniyor. Ameriklı artistik buz pateni şampiyonu Tonya Harding’in hikayesi bu yıl Oscar’a göz kırpan filmlerden birine vesile olmuş durumda. Harding’in başarılı kariyeri, Olimpiyatlarda ABD’yi temsil etme şerefini yaşamış olan artistik buz patenci Nancy Kerrigan’a saldırmasıyla gölgelenmiştir. Bu olayın perde arkası ve hem öncesinde hem de sonrasında yaşananlar ilk kez beyazperdeye aktarılıyor. Harley Quinn rolüyle dünyaca üne kavuşan Margot Robbie filmin hem yapımcısı hem de başrolü. Yönetmen koltuğundaysa en son geçtiğimiz sene vizyona giren The Finest Hours adlı filmde çalışmış olan Craig Gillespie var.
Evet ! Bence Margot Robbie aşırı güzel ve seksi bir hatun ve bu kadını izlemekten resmen zevk alıyorum :D Ama ego yapmayıp gerçek bir oyuncu olduğunu asıl bu filmde göstermiş oldu bence.Çünkü bir biyografi de oynamak cidden cesaret ve ayrı bir yetenek istiyor.Kendisi bir kez daha bu film sayesinde gözüme girdi.
Ben, Tonya dünya spor tarihinin en tuhaf skandallarından birinin gerçek hikayesini konu ediniyor. Ameriklı artistik buz pateni şampiyonu Tonya Harding’in hikayesi bu yıl Oscar’a göz kırpan filmlerden birine vesile olmuş durumda. Harding’in başarılı kariyeri, Olimpiyatlarda ABD’yi temsil etme şerefini yaşamış olan artistik buz patenci Nancy Kerrigan’a saldırmasıyla gölgelenmiştir. Bu olayın perde arkası ve hem öncesinde hem de sonrasında yaşananlar ilk kez beyazperdeye aktarılıyor. Harley Quinn rolüyle dünyaca üne kavuşan Margot Robbie filmin hem yapımcısı hem de başrolü. Yönetmen koltuğundaysa en son geçtiğimiz sene vizyona giren The Finest Hours adlı filmde çalışmış olan Craig Gillespie var.
Etkinlik - Duman Konseri
Herkese merhabalar efenim ...
Şubat ayında maddi olarak batmış olsam da son 50 Liramı Duman konserine hiç gözümü kırpmadan harcadım :D Çünkü DUMAN ! Türkçe olarak dinlediğim nadir gruplardan hatta sanatçılardan sanırım.Ayrıca para verip konserine gideceğim nadir isimlerden.Konser sırası beklemek için 9.30 da başlayan konser için 6 da konser sırasındaydık.Resimde de gördüğünüz gibi yerler de sürünüyorduk artık ... Günün sonunda ayaklarımın sızlamasından ağlayacak duruma geldim resmen ama değdi o kadar eğlendim ki.Ayrıca önlerde yer kaptığımız için en önde izleme fırsatımız oldu :) Benim için unutulmayacak günlerden biri oldu :)
Şubat ayında maddi olarak batmış olsam da son 50 Liramı Duman konserine hiç gözümü kırpmadan harcadım :D Çünkü DUMAN ! Türkçe olarak dinlediğim nadir gruplardan hatta sanatçılardan sanırım.Ayrıca para verip konserine gideceğim nadir isimlerden.Konser sırası beklemek için 9.30 da başlayan konser için 6 da konser sırasındaydık.Resimde de gördüğünüz gibi yerler de sürünüyorduk artık ... Günün sonunda ayaklarımın sızlamasından ağlayacak duruma geldim resmen ama değdi o kadar eğlendim ki.Ayrıca önlerde yer kaptığımız için en önde izleme fırsatımız oldu :) Benim için unutulmayacak günlerden biri oldu :)
12 Mart 2018 Pazartesi
Fantastik Film - The Shape Of Water
Herkese merhabalar efenim ...
4 Mart tarihinde Oscar 2018 töreni yapıldı.Ve en iyi film ödülü "The Shape Of Water"a gitti.Hakketti mi ? Evet bence sonuna kadar hakketti.İzlerken Amelia (en sevdiğim filmdir) da aldığım tadı aldım diyebilirim.Konusu bana daha çok eski yaratık filmlerini anımsatsa da biraz filmde korku ve bilim-kurgudan çok "sevgi" konusu üzerinde durulmuş.Başroldeki Sally Hawkins'i daha önce Maudie filminde izleyip çok beğenmiştim zaten bu tarz rollere çok yakışan ve kaldırabilen bir isim.Bence bu yıl iki filmde ki rolüyle de "En İyi Kadın Oyuncu " Oscarını da hakketti.
Son olarak filmin yönetmeni Guillermo del Toro'ya da helal olsun, adam Oscar için her şeyi kullanmış filmde; azınlık meselesi, siyahilerin hakları var, eşcinsel hikayesi var, fantastik öğeler var, tanrı, din, incil vb içerikler var, müzikal var, Amerika - Rus çekişmesi var.
Soğuk savaş döneminde bir çok ülke gizli birimler geliştirmiştir. Bu gizli birimler gizli silahlar üretmek için uğraşmaktadırlar. Büyük bir bütçe ile oluşturulan Laboratuvarlar, insan üstü yaratıklar üretmek içinde kullanılmaktadır. Bunlardan birinde çalışan ve dilsiz olan temizlikçi Eliza Esposito, buranın gizili bir yer olduğu konusunda tam fikir sahibi değildir. Arkadaşı Zelda bir bölümde tuhaf bir yaratık olduğunu söyler. Bu yaratığı merak eden Eliza Esposito, bu bölüme gider. Sürekli olarak gidip gelmesiyle birlikte hem karada hemde suda yaşayabilen bu yaratığa aşık olur. İmkansız gibi görünen bu aşkı işleyen Suyun Sesi filmi festivallerde “Aşkın Gücü” olarak yayınlanmıştır. 17 akademi ödülünün de sahibi olan bir yapım.
4 Mart tarihinde Oscar 2018 töreni yapıldı.Ve en iyi film ödülü "The Shape Of Water"a gitti.Hakketti mi ? Evet bence sonuna kadar hakketti.İzlerken Amelia (en sevdiğim filmdir) da aldığım tadı aldım diyebilirim.Konusu bana daha çok eski yaratık filmlerini anımsatsa da biraz filmde korku ve bilim-kurgudan çok "sevgi" konusu üzerinde durulmuş.Başroldeki Sally Hawkins'i daha önce Maudie filminde izleyip çok beğenmiştim zaten bu tarz rollere çok yakışan ve kaldırabilen bir isim.Bence bu yıl iki filmde ki rolüyle de "En İyi Kadın Oyuncu " Oscarını da hakketti.
Son olarak filmin yönetmeni Guillermo del Toro'ya da helal olsun, adam Oscar için her şeyi kullanmış filmde; azınlık meselesi, siyahilerin hakları var, eşcinsel hikayesi var, fantastik öğeler var, tanrı, din, incil vb içerikler var, müzikal var, Amerika - Rus çekişmesi var.
Soğuk savaş döneminde bir çok ülke gizli birimler geliştirmiştir. Bu gizli birimler gizli silahlar üretmek için uğraşmaktadırlar. Büyük bir bütçe ile oluşturulan Laboratuvarlar, insan üstü yaratıklar üretmek içinde kullanılmaktadır. Bunlardan birinde çalışan ve dilsiz olan temizlikçi Eliza Esposito, buranın gizili bir yer olduğu konusunda tam fikir sahibi değildir. Arkadaşı Zelda bir bölümde tuhaf bir yaratık olduğunu söyler. Bu yaratığı merak eden Eliza Esposito, bu bölüme gider. Sürekli olarak gidip gelmesiyle birlikte hem karada hemde suda yaşayabilen bu yaratığa aşık olur. İmkansız gibi görünen bu aşkı işleyen Suyun Sesi filmi festivallerde “Aşkın Gücü” olarak yayınlanmıştır. 17 akademi ödülünün de sahibi olan bir yapım.
Kitap - Yaban Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Herkese merhabalar efenim ...
Türk Edebiyatı'nın En İyi 100 romanını okuma maceram kaldığı yerden devam ediyor ! Bu okul dönemi içinde ne kadar okuyabilirim bilmiyorum ama şu 2 ay içinde (araya başka kitaplarda girdi) 2 tanesini okuyabildim :/
Gelelim Yakup Kadri'nin ünlü eserlerinden biri olan Yaban'a.Öncelikle dili sadeleştirilmiş olsa bile çok fazla eski sözcük vardı ve bir çoğunu mantıken çözmeye çalıştım bence bu eserlerin daha iyi bir sadeleştirmeye ihtiyacı var.Kitap Sakarya savaşından sonra Yunan ordularının iyice köylere girmesi ve ülkeyi işgal etmesi döneminde geçiyor.Baş kahramanımız Ahmet Celal savaşta bir kolunu kaybetmiş eski bir subaydır ve bir köyde yaşamaya başlar.Kitabın tabi ana noktası bir Türk entellektüeli Türk köylüsü arasındaki bilinç ve düşünce farkı üzerine odaklanıyor.Ahmet Celal köylülere Mustafa Kemal'i ve vatan savaşını anlatır ama köylü hiç oralı olmaz hatta Ahmet Celal'e 'Yaban' gözüyle bakarlar.Burada 'yaban' oralı yani köylü olmayan anlamındadır.Yunanlılar ülke topraklarını basınca köylü halk yanıldığını anlar ama artık iş işten geçmiş olur.Aslında bu bir roman sayılsa da Ahmet Celal'in anı defteri de diyebiliriz.Dönem zihniyetini daha iyi anlamak için oldukça iyi bir roman.Şu sıralar KPSS'de Kurtuluş Savaşını çalışırken oldukça iyi denk geldi :)
Türk Edebiyatı'nın En İyi 100 romanını okuma maceram kaldığı yerden devam ediyor ! Bu okul dönemi içinde ne kadar okuyabilirim bilmiyorum ama şu 2 ay içinde (araya başka kitaplarda girdi) 2 tanesini okuyabildim :/
Gelelim Yakup Kadri'nin ünlü eserlerinden biri olan Yaban'a.Öncelikle dili sadeleştirilmiş olsa bile çok fazla eski sözcük vardı ve bir çoğunu mantıken çözmeye çalıştım bence bu eserlerin daha iyi bir sadeleştirmeye ihtiyacı var.Kitap Sakarya savaşından sonra Yunan ordularının iyice köylere girmesi ve ülkeyi işgal etmesi döneminde geçiyor.Baş kahramanımız Ahmet Celal savaşta bir kolunu kaybetmiş eski bir subaydır ve bir köyde yaşamaya başlar.Kitabın tabi ana noktası bir Türk entellektüeli Türk köylüsü arasındaki bilinç ve düşünce farkı üzerine odaklanıyor.Ahmet Celal köylülere Mustafa Kemal'i ve vatan savaşını anlatır ama köylü hiç oralı olmaz hatta Ahmet Celal'e 'Yaban' gözüyle bakarlar.Burada 'yaban' oralı yani köylü olmayan anlamındadır.Yunanlılar ülke topraklarını basınca köylü halk yanıldığını anlar ama artık iş işten geçmiş olur.Aslında bu bir roman sayılsa da Ahmet Celal'in anı defteri de diyebiliriz.Dönem zihniyetini daha iyi anlamak için oldukça iyi bir roman.Şu sıralar KPSS'de Kurtuluş Savaşını çalışırken oldukça iyi denk geldi :)
10 Mart 2018 Cumartesi
Kore Dizi - A Korean Odyssey
Herkese merhabalar efenim ...
Ayın 24 'üne kadar bir koşturma içindeyim Balıkesir'de.24'ünde 1 haftalığına İzmir'e gidiyorum yine :) O zamana kadar bana Fighting !
Gelelim bugünün dizi postuna.Eh hep yabancı diziler olmaz ! Mutlaka Kore dizileri de olmalı arada ki ortam şenlensin ! Goblin dizisine oldukça benzetildi ama Goblin den daha iyi bir dizi olamadı maalesef.Kötü efektleri ve sona doğru saçmalayan senaryosuyla 20 bölümde son bulundu ki bence 16 bölümde yeterdi bu diziye.
Böyle bir kadro harcandığı için üzülüyor tabi insan.Ama en çokta Cha Seung Won Oppa'yı özlemişim.Ona kötü bir karakter ne kadar da yakışıyor yahu.Hele mimikleri,oyunculuğu ! Resmen onun üzerine kuruldu dizi :) Sırf onu izledim bile denebilir :D
Konusu:
Dizi, birbirleriyle bir türlü anlaşamayan Son O-Gong (Lee Seung-Gi) ve Woo Ma-Wang’ın (Cha Seung-Won) kötülüğün her yerde kol gezdiği karanlık bir dünyada gerçek bir ışık aramasını konu almaktadır.
Karakterleri:
Lee Seung-Gi dizide insanüstü bir varlık olan Son O-Gong karakterini canlandırmaktadır. Gerçekte 'Kutsal Yeşim İmparatorluğu'nda yaşamaktadır. Çarpıcı bir moda anlayışına sahip karizmatik bir kişiliğe sahiptir. Oldukça gururlu birisidir. Özel güçlere sahiptir. Bir gün, büyük bir hata yapar. Hapsedilir ve özel güçleri mühürlenir.
Cha Seung-Won dizide son 1000 yıldır bir aydınlık arayan ve nazik bir iblis olan Woo Ma-Mang karakterini canlandırmaktadır. İnsanların dünyasında, Woo Ma-Wang Kore’nin en büyük eğlence ajansının başıdır.
Oh Yeon-Seo dizide 'Big Debt Realtors' ('Büyük Borç Emlakçılık') adında bir emlak şirketinin yöneticiliğini yapan Jin Sun-Mi (Sam Jang) karakterini canlandırmaktadır. 'Big Debt Realtors' sadece perili/lanetli olduğu söylenen ve başarısız işletmelerden dolayı terk edilmiş evler ile ilgilenmektedir. Sun-Mi canavarları görebilme yeteneğine sahiptir. Hem zengin hem de güzel birisidir ancak arkadaş canlısı birisi değildir ve sosyal becerileri sıfırdır.
Lee Hong-Ki dizide bir süper star olan Jeo Pal-Gye karakterini canlandırmaktadır. Bir iblis olan sihirli güzleri ile kadınların kalplerini çalarak süper yıldız olabilmiştir. Woo Ma-Gong’ın (Cha Seung-Won) yönettiği eğlence şirketinin bünyesindeki bir ünlüdür ve sahne adı olarak P.K takma adını kullanmaktadır. Popülerliği ve sosyalliği sayesinde birçok konu hakkında bilgi edinir. Bu edindiği bilgiler ile Son O-Gong (Lee Seung-Gi) ve Woo Ma-Gong arasında gidip gelir.
Lee Se-Young dizide bir zombi olan Bong-Soon (Ah Sa-Nyuh) karakterini canlandırmaktadır. Ölü bir bedenin içinde yaşamaktadır.
Jang Gwang dizide O-Gong’a (Lee Seung-Gi) hizmet etmeye atanmış finansal dünyanın 1 numaralı şirketin başkanı Yoon Dae-Sik (Sa Oh-Jung) karakterini canlandırmaktadır.
Bora bir top star olan Alice karakterini canlandırmaktadır. Woo Ma-Wang (Cha Seung-Won) tarafından yönetilen eğlence ajansındandır.
Ayın 24 'üne kadar bir koşturma içindeyim Balıkesir'de.24'ünde 1 haftalığına İzmir'e gidiyorum yine :) O zamana kadar bana Fighting !
Gelelim bugünün dizi postuna.Eh hep yabancı diziler olmaz ! Mutlaka Kore dizileri de olmalı arada ki ortam şenlensin ! Goblin dizisine oldukça benzetildi ama Goblin den daha iyi bir dizi olamadı maalesef.Kötü efektleri ve sona doğru saçmalayan senaryosuyla 20 bölümde son bulundu ki bence 16 bölümde yeterdi bu diziye.
Böyle bir kadro harcandığı için üzülüyor tabi insan.Ama en çokta Cha Seung Won Oppa'yı özlemişim.Ona kötü bir karakter ne kadar da yakışıyor yahu.Hele mimikleri,oyunculuğu ! Resmen onun üzerine kuruldu dizi :) Sırf onu izledim bile denebilir :D
Konusu:
Dizi, birbirleriyle bir türlü anlaşamayan Son O-Gong (Lee Seung-Gi) ve Woo Ma-Wang’ın (Cha Seung-Won) kötülüğün her yerde kol gezdiği karanlık bir dünyada gerçek bir ışık aramasını konu almaktadır.
Karakterleri:
Lee Seung-Gi dizide insanüstü bir varlık olan Son O-Gong karakterini canlandırmaktadır. Gerçekte 'Kutsal Yeşim İmparatorluğu'nda yaşamaktadır. Çarpıcı bir moda anlayışına sahip karizmatik bir kişiliğe sahiptir. Oldukça gururlu birisidir. Özel güçlere sahiptir. Bir gün, büyük bir hata yapar. Hapsedilir ve özel güçleri mühürlenir.
Cha Seung-Won dizide son 1000 yıldır bir aydınlık arayan ve nazik bir iblis olan Woo Ma-Mang karakterini canlandırmaktadır. İnsanların dünyasında, Woo Ma-Wang Kore’nin en büyük eğlence ajansının başıdır.
Oh Yeon-Seo dizide 'Big Debt Realtors' ('Büyük Borç Emlakçılık') adında bir emlak şirketinin yöneticiliğini yapan Jin Sun-Mi (Sam Jang) karakterini canlandırmaktadır. 'Big Debt Realtors' sadece perili/lanetli olduğu söylenen ve başarısız işletmelerden dolayı terk edilmiş evler ile ilgilenmektedir. Sun-Mi canavarları görebilme yeteneğine sahiptir. Hem zengin hem de güzel birisidir ancak arkadaş canlısı birisi değildir ve sosyal becerileri sıfırdır.
Lee Hong-Ki dizide bir süper star olan Jeo Pal-Gye karakterini canlandırmaktadır. Bir iblis olan sihirli güzleri ile kadınların kalplerini çalarak süper yıldız olabilmiştir. Woo Ma-Gong’ın (Cha Seung-Won) yönettiği eğlence şirketinin bünyesindeki bir ünlüdür ve sahne adı olarak P.K takma adını kullanmaktadır. Popülerliği ve sosyalliği sayesinde birçok konu hakkında bilgi edinir. Bu edindiği bilgiler ile Son O-Gong (Lee Seung-Gi) ve Woo Ma-Gong arasında gidip gelir.
Lee Se-Young dizide bir zombi olan Bong-Soon (Ah Sa-Nyuh) karakterini canlandırmaktadır. Ölü bir bedenin içinde yaşamaktadır.
Jang Gwang dizide O-Gong’a (Lee Seung-Gi) hizmet etmeye atanmış finansal dünyanın 1 numaralı şirketin başkanı Yoon Dae-Sik (Sa Oh-Jung) karakterini canlandırmaktadır.
Bora bir top star olan Alice karakterini canlandırmaktadır. Woo Ma-Wang (Cha Seung-Won) tarafından yönetilen eğlence ajansındandır.
9 Mart 2018 Cuma
Kişisel - Öneri Makinesi Mimi !
Herkese merhabalar efenim ...
http://onerimakinesi.blogspot.com.tr 'dan bana mim geldi ! Ay bayılırım kendimi anlatmaya :D Hemen yaptım tabi :) Mimiz Sinema Ve Ben ! Mimi yapmak isteyen herkesi davet ediyorum bu blogta özel davet beklemeyin ! :)
1-Sinemada izlediğiniz ilk film ?
Aslında Harry Potter serisine düşkünlüğüm ben de ilk olduğu anısından gelir.2001'de beyaz perdeye girmiş olan ilk filmi ben 6 yaşındayken izledim.Hem de babamın kucağında :D Hatta 2.yarısında uyayakalmışım :D
2-Film en güzel .... 'de/a izlenir.
Sinemada
3-Film izlerken olmazsa olmazın var mı ? Varsa neler ?
Abur cubur :D
-
4-Tek başına mı,kalabalık mı ?
Sinemada kalabalık onun dışındaki yerlerde tek.
5-Mısır mı cips mi?
Cips :)
6-İki boyutlu mu üç boyutlu mu ?
Sinemasına ve filmine göre değişir aslında.Bazı filmlerde gereksiz 3 boyut oluyor Aman Ne Macera ! Ya romantik filmde ne alaka kardeş 3D :D
7-Avm sineması mı sokak sineması mı ?
Hiç sokak sinemasına gitmedim :)
8-Filmden önce fragman izlemek mi,yorum okumak mı ?
Yorum okumak.Spoiler verene bippppp !
http://onerimakinesi.blogspot.com.tr 'dan bana mim geldi ! Ay bayılırım kendimi anlatmaya :D Hemen yaptım tabi :) Mimiz Sinema Ve Ben ! Mimi yapmak isteyen herkesi davet ediyorum bu blogta özel davet beklemeyin ! :)
1-Sinemada izlediğiniz ilk film ?
Aslında Harry Potter serisine düşkünlüğüm ben de ilk olduğu anısından gelir.2001'de beyaz perdeye girmiş olan ilk filmi ben 6 yaşındayken izledim.Hem de babamın kucağında :D Hatta 2.yarısında uyayakalmışım :D
2-Film en güzel .... 'de/a izlenir.
Sinemada
3-Film izlerken olmazsa olmazın var mı ? Varsa neler ?
Abur cubur :D
-
4-Tek başına mı,kalabalık mı ?
Sinemada kalabalık onun dışındaki yerlerde tek.
5-Mısır mı cips mi?
Cips :)
6-İki boyutlu mu üç boyutlu mu ?
Sinemasına ve filmine göre değişir aslında.Bazı filmlerde gereksiz 3 boyut oluyor Aman Ne Macera ! Ya romantik filmde ne alaka kardeş 3D :D
7-Avm sineması mı sokak sineması mı ?
Hiç sokak sinemasına gitmedim :)
8-Filmden önce fragman izlemek mi,yorum okumak mı ?
Yorum okumak.Spoiler verene bippppp !
İspanyol Dizi - La Casa De Papel
Herkese merhabalar efenim ...
Şu sıra herkesin dilinde bir İspanyol dizisi olan La Casa De Papel 'den bahsetmek istiyorum sizlere bu dizi postunda.2 sezonluk bir dizi ve tadı kaçmadan bitirildi.İlk sezon Netflix'te yayınlandı 2.sezonu bir İspanyol yapımı alıp devam ettirdi.İlk sezon 13 bölüm sürerken 3.sezon 6 bölüm yayınlanıp bitirildi ama bence iyi ki bitirildi çünkü sakız olma olasılığı vardı bir yerden sonra kendini tekrar etmeye hatta mantık hatalarıyla dolup taşmaya başladı.
Profesör liderliğinde 8 sabıkalı soyguncunun İspanyol Krallık Darphanesine soygun yapmasını anlatıyor dizi aslında en kısa anlatımıyla.Soygun toplamda 5 gün sürüyor ve bu süreçte soygun öncesini ve soygun anı anlatılıyor.Bundan sonra ki anlatımı karakterler üzerinden yapacağım için büyük oranda SPOİLER içeriyor olacak :
The Professor
Soygunun beyni diyebileceğimiz kişi.Tam bir sanat aşığı ve unvanının hakkını verir derecesinde de zeki bir karakter bir çok şeyin altından ince zekasıyla oldukça iyi sıyrılmayı başarıyor dizide.Tabi ki de benim 2 favori karakterimden biri.
Tokio
Dizinin senaristinde de resmi açıklama geldiğine göre şunu söyleyebilirim ki senarist Tokyo karakterini Matilda karakterinden ilham alarak yapmış.Kısa kahküllü saçları ve choker kolyesi,suikastçi ve isyancı düşünceleriyle resmen Matilda'nın büyümüş hali diyebilirim.Matilda kim diyorsanız "Leon" bizde ki adıyla "Sevginin Gücü" adlı filmde Natalie Portman'nın canlandırdığı bir karakter.
Benim yorumumu soracak olursanız karakterden dizi boyunca nefret ettim.Ulan bu karakteri kim ne diye sevdi :D Başından sonuna kadar plana uymadı,mahvetti,aşk meşk işine karışınca herkesi sattı bir de canım Berlinciğim ile karşı karşıya olunca aaa dedim bu zilli ölse de kurtulsak :D
Berlin
Egoist,narsist hasta manyak Berlin :D Evet karaktere resmen aşık oldum :D Ben de Stockholm Sendromu falan yaşıyorum sanırım :D Berlin Sendromu :D 2 favori karakterimden biri de bu karakter zaten alternatif lider olarak geçiyor.Grubun içerde ki lideri.Tabi bazen yanlış kararlar verip egomanyasına zayıf düştüğü zamanlar olmadı değil.Ama başından sonuna plana sadık kalıp adam gibi kötü olan :D bir karakter Berlin.
Rio
20'li yaşlarda ve hacker kendisi.Tokyo ile aşk yaşıyorum diye planın içine etti her fırsatta.Gıcık olduğum karakterlerden biri.Tam bir ergen !
Denver
İnsan babasıyla birlikte soyguna katılıyor mı ya :D Dur babana sayacaklarım var zaten ona bile geleyim :D Bence dizinin sonunda en karlı çıkan karakterlerden biri oldu.D
Nairobi
Bu karaktere karşı nötrüm aslında.Deli dolu olması ve sürekli milleti gazlaması dışında çokta etkisi olmayan bir karakter oldu.
Moskow
Denver'in babası ! Ula hasta hasta bir insan niye böyle bir soyguna girer hadi sen girdin oğlunu niye böyle bir belaya sokuyorsun vay anam vay babam.Neyse ...
Oslo ve Helsinki
Soygunda ve dizi de nötr olan karakterlerden ikisi.İkizler ve daha çok Berlin'in piyonu gibiler.
Arturo Roman
Darphanenin müdürü.Tam bir pislik tam bir gıcık.Aslında rehine olduğu için üzülmemiz lazım ama soyguncuları bile bu adamdan daha çok sever olduk :D Hatta diziyi izlerken yorunlarda bi yorum görmüştüm o çok komikti :
"Berlin adamdır aksini iddaa eden Arturikodur " :D
Alison Parker
Planın önemli bir noktası çünkü kendisi İngiliz Büyük Elçisinin kızı.Tabi siyasi bir güç olduğu için önemli ama sevdiğim bir karakter değil açıkçası.
Raquel Murillo
Soygun davasını alan karakter.Aslında profesöre karşı daha zekici hamleler yapmasını ve iki ince zekanın atışmalarını izlemek isterdim ama zekadan çok araya aşk meşk girdi o yüzden biraz tadı kaçtı diyebilirim.Death Note'a falan dönebilirdi dizi ama olmadı :D
Monica Gaztambide
Dizi boyunca deli etti karı beni :D Ölse de kurtulsak diye bekledim ama olmadı :D Arturiko'dan hamile bir de zille tam bir metres kafasında biri.Denver'inde başına bela oldu :D
Şu sıra herkesin dilinde bir İspanyol dizisi olan La Casa De Papel 'den bahsetmek istiyorum sizlere bu dizi postunda.2 sezonluk bir dizi ve tadı kaçmadan bitirildi.İlk sezon Netflix'te yayınlandı 2.sezonu bir İspanyol yapımı alıp devam ettirdi.İlk sezon 13 bölüm sürerken 3.sezon 6 bölüm yayınlanıp bitirildi ama bence iyi ki bitirildi çünkü sakız olma olasılığı vardı bir yerden sonra kendini tekrar etmeye hatta mantık hatalarıyla dolup taşmaya başladı.
Profesör liderliğinde 8 sabıkalı soyguncunun İspanyol Krallık Darphanesine soygun yapmasını anlatıyor dizi aslında en kısa anlatımıyla.Soygun toplamda 5 gün sürüyor ve bu süreçte soygun öncesini ve soygun anı anlatılıyor.Bundan sonra ki anlatımı karakterler üzerinden yapacağım için büyük oranda SPOİLER içeriyor olacak :
The Professor
Soygunun beyni diyebileceğimiz kişi.Tam bir sanat aşığı ve unvanının hakkını verir derecesinde de zeki bir karakter bir çok şeyin altından ince zekasıyla oldukça iyi sıyrılmayı başarıyor dizide.Tabi ki de benim 2 favori karakterimden biri.
Tokio
Dizinin senaristinde de resmi açıklama geldiğine göre şunu söyleyebilirim ki senarist Tokyo karakterini Matilda karakterinden ilham alarak yapmış.Kısa kahküllü saçları ve choker kolyesi,suikastçi ve isyancı düşünceleriyle resmen Matilda'nın büyümüş hali diyebilirim.Matilda kim diyorsanız "Leon" bizde ki adıyla "Sevginin Gücü" adlı filmde Natalie Portman'nın canlandırdığı bir karakter.
Benim yorumumu soracak olursanız karakterden dizi boyunca nefret ettim.Ulan bu karakteri kim ne diye sevdi :D Başından sonuna kadar plana uymadı,mahvetti,aşk meşk işine karışınca herkesi sattı bir de canım Berlinciğim ile karşı karşıya olunca aaa dedim bu zilli ölse de kurtulsak :D
Berlin
Egoist,narsist hasta manyak Berlin :D Evet karaktere resmen aşık oldum :D Ben de Stockholm Sendromu falan yaşıyorum sanırım :D Berlin Sendromu :D 2 favori karakterimden biri de bu karakter zaten alternatif lider olarak geçiyor.Grubun içerde ki lideri.Tabi bazen yanlış kararlar verip egomanyasına zayıf düştüğü zamanlar olmadı değil.Ama başından sonuna plana sadık kalıp adam gibi kötü olan :D bir karakter Berlin.
Rio
20'li yaşlarda ve hacker kendisi.Tokyo ile aşk yaşıyorum diye planın içine etti her fırsatta.Gıcık olduğum karakterlerden biri.Tam bir ergen !
Denver
İnsan babasıyla birlikte soyguna katılıyor mı ya :D Dur babana sayacaklarım var zaten ona bile geleyim :D Bence dizinin sonunda en karlı çıkan karakterlerden biri oldu.D
Nairobi
Bu karaktere karşı nötrüm aslında.Deli dolu olması ve sürekli milleti gazlaması dışında çokta etkisi olmayan bir karakter oldu.
Moskow
Denver'in babası ! Ula hasta hasta bir insan niye böyle bir soyguna girer hadi sen girdin oğlunu niye böyle bir belaya sokuyorsun vay anam vay babam.Neyse ...
Oslo ve Helsinki
Soygunda ve dizi de nötr olan karakterlerden ikisi.İkizler ve daha çok Berlin'in piyonu gibiler.
Arturo Roman
Darphanenin müdürü.Tam bir pislik tam bir gıcık.Aslında rehine olduğu için üzülmemiz lazım ama soyguncuları bile bu adamdan daha çok sever olduk :D Hatta diziyi izlerken yorunlarda bi yorum görmüştüm o çok komikti :
"Berlin adamdır aksini iddaa eden Arturikodur " :D
Alison Parker
Planın önemli bir noktası çünkü kendisi İngiliz Büyük Elçisinin kızı.Tabi siyasi bir güç olduğu için önemli ama sevdiğim bir karakter değil açıkçası.
Raquel Murillo
Soygun davasını alan karakter.Aslında profesöre karşı daha zekici hamleler yapmasını ve iki ince zekanın atışmalarını izlemek isterdim ama zekadan çok araya aşk meşk girdi o yüzden biraz tadı kaçtı diyebilirim.Death Note'a falan dönebilirdi dizi ama olmadı :D
Monica Gaztambide
Dizi boyunca deli etti karı beni :D Ölse de kurtulsak diye bekledim ama olmadı :D Arturiko'dan hamile bir de zille tam bir metres kafasında biri.Denver'inde başına bela oldu :D
Fantastik Film - Dark Tower
Herkese merhabalar efenim ...
Aslında aklımda Oscar aday filmlerinden devam etmek vardı ama izlemeye fırsat bulamadım maalesef.Bu filmi de İzmir'den Balıkesir'e gelirken izlemek nasip oldu.Aslında konusu itibariyle ilk çıktığı zamanda dikkatimi çekmişti ama izleyememiştim.Konu Bilim-kurgu oldu mu akan sular durur biliyorsunuz ki ! Onu bunu bilmem de Matthew Mcconaughey'e bayıldım favori kötü karakterlerimden olabilir sanırım adamın tipi tam kötülük için doğdum ben demiyor mu :D
Son olarak filmin Stephen King'in eserinden beyaz perdeye uyarlama olduğunu belirtmek isterim :)
Neyse efenim filmin konusuna gelicek olursak :
11 yaşındaki Jake Chambers (Tom Taylor), rüyalarında gördüğü, ancak kimsenin varolduğuna inanmadığı Orta Dünya'yla ilgili ipuçlarını takip ederek buraya ulaşmayı başarır. Burada yine rüyalarında gördüğü Silahşör Roland Deschain (Idris Elba) ile karşılaşır. Deschain, yıllarca kendi evrenlerini korumak için Kara Kule'yi savunmuştur, ancak Siyahlı Adam (Matthew McConaughey) oraya ulaştığında hem Orta Dünya, hem de insanların dünyası yok olacaktır. Ona engel olabilmek silahşör, genç Jake ile zorlu bir yolculuğa çıkacaktır.
Aslında aklımda Oscar aday filmlerinden devam etmek vardı ama izlemeye fırsat bulamadım maalesef.Bu filmi de İzmir'den Balıkesir'e gelirken izlemek nasip oldu.Aslında konusu itibariyle ilk çıktığı zamanda dikkatimi çekmişti ama izleyememiştim.Konu Bilim-kurgu oldu mu akan sular durur biliyorsunuz ki ! Onu bunu bilmem de Matthew Mcconaughey'e bayıldım favori kötü karakterlerimden olabilir sanırım adamın tipi tam kötülük için doğdum ben demiyor mu :D
Son olarak filmin Stephen King'in eserinden beyaz perdeye uyarlama olduğunu belirtmek isterim :)
Neyse efenim filmin konusuna gelicek olursak :
11 yaşındaki Jake Chambers (Tom Taylor), rüyalarında gördüğü, ancak kimsenin varolduğuna inanmadığı Orta Dünya'yla ilgili ipuçlarını takip ederek buraya ulaşmayı başarır. Burada yine rüyalarında gördüğü Silahşör Roland Deschain (Idris Elba) ile karşılaşır. Deschain, yıllarca kendi evrenlerini korumak için Kara Kule'yi savunmuştur, ancak Siyahlı Adam (Matthew McConaughey) oraya ulaştığında hem Orta Dünya, hem de insanların dünyası yok olacaktır. Ona engel olabilmek silahşör, genç Jake ile zorlu bir yolculuğa çıkacaktır.
7 Mart 2018 Çarşamba
Etkinlik - !f Film Festivali
Herkese merhabalar efenim ...
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.!F Film Fesivali'nin bu sefer ki konusu bugünün de anlam ve önemine istianeden Kadınlar."Kadın Var ! Hayat Var !" sloganı ile yola çıkılmış ve toplamda 5 bağımsız filmden oluşmakta.Ben sadece 2 tanesini izleyebildim.İzlediğim Ava ve Dans Eden kızlar adlı yapımdı.Ava şu an adını hatırlamadığım bir Arap ülkesinde genç bir kızın hayatını anlatıyor Dans Eden Kızlarda Türk yapımı bir proje 2 genç kızın arkadaşlık hikayesi.Ayrıca bu festival kapsamında her ayın son cumartesi yine kadınlarla ilgili bir film yayınlanacağı belirtildi.Bu tarz bağımsız filmleri izlemeyi ve festivale katılmayı seviyorum umarım gittiğim yerlerde de olur ve bunu kendim için bir gelenek haline getirebilirim :)
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.!F Film Fesivali'nin bu sefer ki konusu bugünün de anlam ve önemine istianeden Kadınlar."Kadın Var ! Hayat Var !" sloganı ile yola çıkılmış ve toplamda 5 bağımsız filmden oluşmakta.Ben sadece 2 tanesini izleyebildim.İzlediğim Ava ve Dans Eden kızlar adlı yapımdı.Ava şu an adını hatırlamadığım bir Arap ülkesinde genç bir kızın hayatını anlatıyor Dans Eden Kızlarda Türk yapımı bir proje 2 genç kızın arkadaşlık hikayesi.Ayrıca bu festival kapsamında her ayın son cumartesi yine kadınlarla ilgili bir film yayınlanacağı belirtildi.Bu tarz bağımsız filmleri izlemeyi ve festivale katılmayı seviyorum umarım gittiğim yerlerde de olur ve bunu kendim için bir gelenek haline getirebilirim :)
6 Mart 2018 Salı
Kitap - 8 Numaralı Yetim Kim Van Alkemade
Herkese merhabalar efenim ...
Bu kadar yoğunluğumun içinde elimden geldiğince kitap okumaya da çalışıyorum.Benim için kitap okumak bir bağımlılık resmen elimde bir kitap olmayınca kendimi boşlukta hissediyorum içim sıkılıyor :D Boşlukta kalmayayım diye kütüphaneden 2 kitap birden almıştım ama çok yoğun bir döneme girince bu kitabı 200 sayfa kadar okuyabildim sonra teslim süresi geldi.Konusu oldukça ilgi çekici gibi görünse de bir süre sonra aynı olaylar etrafında dönmeye başlayınca sıkılmaya başladım açıkçası teslim süresini de uzatmak içimden de gelmedi o yüzden 200 sayfa sonra yarı da bırakmak durumunda kaldım :/
Bu kadar yoğunluğumun içinde elimden geldiğince kitap okumaya da çalışıyorum.Benim için kitap okumak bir bağımlılık resmen elimde bir kitap olmayınca kendimi boşlukta hissediyorum içim sıkılıyor :D Boşlukta kalmayayım diye kütüphaneden 2 kitap birden almıştım ama çok yoğun bir döneme girince bu kitabı 200 sayfa kadar okuyabildim sonra teslim süresi geldi.Konusu oldukça ilgi çekici gibi görünse de bir süre sonra aynı olaylar etrafında dönmeye başlayınca sıkılmaya başladım açıkçası teslim süresini de uzatmak içimden de gelmedi o yüzden 200 sayfa sonra yarı da bırakmak durumunda kaldım :/
1919’da, 4 yaşındaki Rachel Rabinowitz, Dr. Mildred Solomon’un çocuklar üstünde tıbbi araştırmalar yaptığı Yahudi Küçük Çocuklar Evi’ne yerleştirilir. Dr. Solomon küçük kızı onun sağlığını tehlikeye atan, ancak kendisinin ismini duyuran bir dizi deneysel röntgen ışını tedavisine maruz bırakır. Sene 1954 olmuştur ve Rachel yaşlanmış
Dr. Solomon’un bir hastası olduğu Yaşlı Yahudiler Evi’nin ölümcül hastalar koğuşunda bir hemşiredir. Çaresiz doktor üstünde güç sahip olduğunu anlayan Rachel kendi planladığı tehlikeli bir deneyi gerçekleştirmeye başlar. Gece vardiyası sona ermeden, Rachel’ın affetme ve intikam alma arasında bir seçim yapması gerekecektir.
Gerçek olaylardan esinlenen 8 Numaralı Yetim insanoğlunun zarar verme ve sevme kapasitesiyle ilgili güçlü bir roman.
İngiliz Dizi - Game Of Thrones
Herkese merhabalar efenim ...
7 yıl dayandım dile kolay tam 7 yıl direndim bu diziyi ısrarla izlememek için ! Efsane denildi ! Çokça yazıp çizildi spoilerlar havada uçtu.İzlemeyene cahil gözüyle bakıldı hiç sallamadım.Beni bunca yıl sonra 2 ay gibi kısa bir süre de tam 7 sezonu oturup izlemeye kim mi ikna etti ? Tabi ki de kardeşim ! Haydaaaa ! Nerden çıktı bilmiyorum bi oturuşta beraber başladık izlemeye sonrası da sardı gitti zaten o olmadan da izlemeye başladım ve bi baktım bitmiş.Aslında benim hayranlığım diziye değil bu kurgunun asıl sahibi olan George R.R Martin'e oldu.Adam yapmış abi ! Adam zeki ! Kitaplarını okumadım zaten okumaya da zamanım olmaz herhalde dizi izlemek yetti bana.İzlemek ayrı bir dert kurguyu anlamak karakterleri sindirmek ayrı bir dert.Çünkü dizi de karakterden bol başka bir şey yok.
Konusu oldukça basit bir taht var ve hanedanlıklar herkes tahtın peşinde :D Savaşlar var elbette ama daha çok kurnazlıkla,kim kimin kuyusunu kazdı ve bol bol entrikalar var hikayenin odağında.Daha çok fazla detay var aslında diziyi izleyenlerde bir çok hikayeyi ve detayı bilmiyor olabilirler çünkü kitapla çokta bağdaşmıyor bir yerden sonra dizi.Mesela ben çokta anlamadım ilk başlarda kim kim ne oluyor ne bitiyor olayların arkasında ki hikaye nedir ... Bu yüzden de YouTube'da ki bölüm bölüm incelenen kanalları izleyerek ilerlemenizi tavsiye ediyorum.Yoksa bu nerden çıktı bu kim bunun hikayesi ne soruları bitmiyor :D
Bildiğim Karakterler ve Yorumlarım :
Dizi de dediğim gibi karakterden bol bir şey yok, konuyu anlamanız açısından karakterlerden bahsedicem tabi kendi yorumlarımı da katacağım için içinde SPOİLER da barındıracak benden söylemesi !
Hanedanlar : İrili ufaklı bir sürrü hanedan olduğu için benim bildiklerime göre ayırdım daha bir çok hanedan ve extra karakterler var şu eksik bu fazla demeyin o yüzden kafama göre takılıyorum ben :D
Lannisterlar :
Tyrion Lannister : Tek kelime ile adamın dibi desem :D Cüce espirisi değil vallahi :D Hem gerçek anlam hem mecaz anlam :D Kendisi Lannisterlar içinde ki en delikanlı kişi olabilir.Zekası ve yönetme stratejileri ve kötü olaylardan sıyrılma şekli ile bir çok kişinin gönlünü fethetmeyi başardı.6.ve 7.sezonda Deni'nin eli olacağı için çok önemli bir karakter haline de gelecek.
Cersei Lannister : Tam bir kahpe ! Tamam tamam küfür etmicem ama öyle :D Başından sonuna kadar sevmediğim hırslarıyla haraket eden bir karakter 7.sezonda hafiften akıllıca davranmaya başladı gibi ama dönekliği baki :D
Jamie Lannister : Cercei ile ikizler ama aynı zamanda sevgililer.Bu nasıl oluyor diye sormayın dizi de ensestlik ve yasak ilişkiler diz boyu o yüzden bir yerden sonra artık yadırgamamaya başlıyorsunuz.Başlarda sevmiyor olsam da bence daha sonra ki sezonlarda bana kendini sevdirmeyi başaran bir karakter oldu ve 8. ya da 9.sezonda da Cersei'nin hakkından gelecek kişiymiş gibime geliyor.Çünkü tam olarak kötü mi yoksa iyi mi olduğuna karar veremediğim bir karakter.
Tywin Lannister : Ölse de rahat etsek dediğim karakterlerden.Başka da bir yorum yapasım yok adamın tipinde iş yok muşmula suratlı :D
Targanyenlar :
Daenerys Targaryen : Dizi de en sevdiğim karakter ki bence tahtın gerçek varisi.Babası Çılgın Kral zamanında herkesi yakıp yıkmış o yüzden kanı biraz deli bir hatun her an herkesi yakıp yakabilir.Barış dünyası yaratma gibi bir ütopyanın peşinde koşuyor ama bana biraz hayal gibi geliyor fazla pollyanacı bir düşünce hele de babasının kanını taşıdığı düşünülürse.Ataları gibi tam bir savaşçı.Dizi boyunca nasıl ilerlediğini görüyoruz dizi de adam gibi iş yapan tek karakter bence.
7 yıl dayandım dile kolay tam 7 yıl direndim bu diziyi ısrarla izlememek için ! Efsane denildi ! Çokça yazıp çizildi spoilerlar havada uçtu.İzlemeyene cahil gözüyle bakıldı hiç sallamadım.Beni bunca yıl sonra 2 ay gibi kısa bir süre de tam 7 sezonu oturup izlemeye kim mi ikna etti ? Tabi ki de kardeşim ! Haydaaaa ! Nerden çıktı bilmiyorum bi oturuşta beraber başladık izlemeye sonrası da sardı gitti zaten o olmadan da izlemeye başladım ve bi baktım bitmiş.Aslında benim hayranlığım diziye değil bu kurgunun asıl sahibi olan George R.R Martin'e oldu.Adam yapmış abi ! Adam zeki ! Kitaplarını okumadım zaten okumaya da zamanım olmaz herhalde dizi izlemek yetti bana.İzlemek ayrı bir dert kurguyu anlamak karakterleri sindirmek ayrı bir dert.Çünkü dizi de karakterden bol başka bir şey yok.
Konusu oldukça basit bir taht var ve hanedanlıklar herkes tahtın peşinde :D Savaşlar var elbette ama daha çok kurnazlıkla,kim kimin kuyusunu kazdı ve bol bol entrikalar var hikayenin odağında.Daha çok fazla detay var aslında diziyi izleyenlerde bir çok hikayeyi ve detayı bilmiyor olabilirler çünkü kitapla çokta bağdaşmıyor bir yerden sonra dizi.Mesela ben çokta anlamadım ilk başlarda kim kim ne oluyor ne bitiyor olayların arkasında ki hikaye nedir ... Bu yüzden de YouTube'da ki bölüm bölüm incelenen kanalları izleyerek ilerlemenizi tavsiye ediyorum.Yoksa bu nerden çıktı bu kim bunun hikayesi ne soruları bitmiyor :D
Bildiğim Karakterler ve Yorumlarım :
Dizi de dediğim gibi karakterden bol bir şey yok, konuyu anlamanız açısından karakterlerden bahsedicem tabi kendi yorumlarımı da katacağım için içinde SPOİLER da barındıracak benden söylemesi !
Hanedanlar : İrili ufaklı bir sürrü hanedan olduğu için benim bildiklerime göre ayırdım daha bir çok hanedan ve extra karakterler var şu eksik bu fazla demeyin o yüzden kafama göre takılıyorum ben :D
Lannisterlar :
Tyrion Lannister : Tek kelime ile adamın dibi desem :D Cüce espirisi değil vallahi :D Hem gerçek anlam hem mecaz anlam :D Kendisi Lannisterlar içinde ki en delikanlı kişi olabilir.Zekası ve yönetme stratejileri ve kötü olaylardan sıyrılma şekli ile bir çok kişinin gönlünü fethetmeyi başardı.6.ve 7.sezonda Deni'nin eli olacağı için çok önemli bir karakter haline de gelecek.
Cersei Lannister : Tam bir kahpe ! Tamam tamam küfür etmicem ama öyle :D Başından sonuna kadar sevmediğim hırslarıyla haraket eden bir karakter 7.sezonda hafiften akıllıca davranmaya başladı gibi ama dönekliği baki :D
Jamie Lannister : Cercei ile ikizler ama aynı zamanda sevgililer.Bu nasıl oluyor diye sormayın dizi de ensestlik ve yasak ilişkiler diz boyu o yüzden bir yerden sonra artık yadırgamamaya başlıyorsunuz.Başlarda sevmiyor olsam da bence daha sonra ki sezonlarda bana kendini sevdirmeyi başaran bir karakter oldu ve 8. ya da 9.sezonda da Cersei'nin hakkından gelecek kişiymiş gibime geliyor.Çünkü tam olarak kötü mi yoksa iyi mi olduğuna karar veremediğim bir karakter.
Tywin Lannister : Ölse de rahat etsek dediğim karakterlerden.Başka da bir yorum yapasım yok adamın tipinde iş yok muşmula suratlı :D
Targanyenlar :
Daenerys Targaryen : Dizi de en sevdiğim karakter ki bence tahtın gerçek varisi.Babası Çılgın Kral zamanında herkesi yakıp yıkmış o yüzden kanı biraz deli bir hatun her an herkesi yakıp yakabilir.Barış dünyası yaratma gibi bir ütopyanın peşinde koşuyor ama bana biraz hayal gibi geliyor fazla pollyanacı bir düşünce hele de babasının kanını taşıdığı düşünülürse.Ataları gibi tam bir savaşçı.Dizi boyunca nasıl ilerlediğini görüyoruz dizi de adam gibi iş yapan tek karakter bence.
Viserys Targaryen : Hiç bir halta yaramayan kız kardeşinden bile daha korkak olan tez zamanda ölmesini umduğumuz karakterlerden biri.Deni'nin abisi.
Starklar :
Eddard “Ned” Stark : Kralın eli.Starkların babası İyi bir adam ama fazla gururlu stratejik zekası yok maalesef.
Catelyn Stark : İnsan bu kadına nasıl aşık olur bir adam demekten kendini alamıyor.Hiç bir şekilde sevemediğim karakter.Ned'in karısı,Starkların anası.
Jon Snow : Soyadı Snow ise Starklarda ne işi var diye sormayın hiç dizinin ana konularından biri bu zaten :D Snow neden Snow :D Çünkü güya piç ama değil neyse bu çok fazla spoiler oldu :D Seyircinin yok yere dağlara,zirvelere taşıdığı bir karakter dizi boyunca 6.ve 7.sezon haricinde adam gibi bir iş yaparken görmedim onu maalesef.Babası gibi - Ned Stark - fazla gururlu hiç bi entrika kafası savaş stratejisi kafası yok.Cesareti kafasından büyük o ayrı konu ama umarım ilerde patlamaz :D
Sansa Stark : Başta sona gıcık olduğum bir karakter daha.Akılsız,savaşmayı bilmez anca kafası çıkarlarına çalışıyor.Nerde çıkarı varsa oraya gidiyor resmen.
Arya Stark : Karakter olarak çok sevdiğim karakterlerden biri olsa da yeter ulan yeter birisi daha beni bu kıza benzetecek olursa kendimi kesicem ! Neremiz benziyo yahu bu kızla ben daha güzelim ! :D Neyse Arya yaşına rağmen Stark ailesi içinde en delikanlı olan kişi.Ailesini bırakıp suikast eğitimi alıp intikam için geri dönmesi ile bol bol seyirciye oynayan bir karakter.
Greyjoylar :
Theon Greyjoy : Bu karaktere tamamen nötrüm hiç bir şey hissedemiyorum :D
Yara Greyjoy : Greyjoylarda adam gibi adam tek karakter herhalde.
Euron Greyjoy : Greyjoylar içinde en kıl karakter gibi gözükse de ben nedense bu karakteri seviyorum ama nedensiz :D Her şeyle dalga geçmesi korkaklığı falan komiğime gidiyor :D
Baratheonlar :
Robert Baratheon : Nerden gıcık var gitmiş Baratheon olmuş.İlk sezondaki kral kral ölünce tabi taht kavgası asıl o zaman başlıyor.Spoiler değil zaten ilk bölümden ölüyor :D
Joffrey Baratheon : Bildiğiniz Harry Potter da ki MALfoy :D Sarı pipi :D Ona nasıl gıcık oluyorsak bu dizide de bu tipe gıcık olduk.Tez zamanda ölmesi dileğiyle ...
Diğerleri :
Jorah Mormont : Dizi boyunca üzüldüm ben bu adama ya.Nedense babam yaşında olmasına rağmen çok sefiom :D Deni ile salak salak yakıştırmış da olabilirim :D Tam bir şövalye ruhlu ...
Petyr Baelish (“Littlefinger”) : Ben haricinde bu adamı seven yok herhalde :D Ben de dizide ki karakterini sevmiyorum elbette oyuncunun kendisini ve oyunculuğunu çok beğeniyorum.Tam bir manipülatör tam bir kurnaz nerde entrika orda Baelish :D Zamanında bu Starkların anasına aşıkmış ya o çirkini nasıl sevebildin ya gurbanın olam :D
Varys : Dizi boyunca nötr olduğum karakterlerden biri.Aman etliye sütlüye karışmayayım yerimi yurdumu bileyim kim güçlüyse ona hizmet edeyim diyen tiplerden biri.Bir çok kişi sevmiyor bu karakteri ama bence adam haklı her devrin adamı modulünde bi tip :D
Shae : Milli gururumuz Sibel Kekkili :D Tabi onu daha çok yarı çıplak görmeye alıştık dizide çünkü metres rolündeydi karakter konusunda nötr olduğumu belirtmek isterim.
Khal Drogo : Tam bi ayı tam bir barbar :D Ama bir çok kişi onu çok sevdi çünkü Deni'nin sevdiği adam oldu Deniciğimiz bu sığıra satılmıştı ve Drogo'da onu çok sevdi Kanuninin Hürremi sevmesi gibisi "Güneşim,Ayım" falan diye sevmeye başladı :D
Brienne of Tarth : Sevdiğim karakterlerden biri.Bu kadının boyu kaç yahu :D Dur hemen bakayım :D 1.91 miş e yuh :D Kadın savaşçı olmak için yaratılmış resmen idolüm be yürü kim tutar seni :D
Ygritte : Diziye girdiğinden beri hiç sevmediğim karakterlerden biri güzelim Jon Snow'u da kendine aşık etti püü götürdü vallahi güzelim oğlanı şu tipsiz haliylen :D
Jaqen H’ghar : Hiçkimse,binbir surat.İyi bir suikastçi zaten Arya'yı da yanına alıp eğiten bu adam.İkisinin hikayesi bence çok sıkıcı olduğu için genelde sahnelerini hep atladım ama oynayan oyuncuyu çok beğendiğimi de söylemeden geçemicem :D
Grey Worm : Gri solucan buna da nötrüm.
Missandei : Buna da nötrüm Deni'nin sağ kolu diyebiliriz.Köleyken Deni tarafından özgür bırakıldı.
Tormund : Hee işte buna gıcık oluyorum.Aslında bir çok kişi bu karakteri seviyor ama ben hiç sevmiyorum nedeni de yok :D
Margaery Tyrell : Bu kızı da nedense seviyorum benim de tam tersime bir çok kişi sevmiyor.Sanırım benim sevme nedenim daha çok canlandıran oyuncusuna karşı oldu :D
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...