Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Eylül 2023 Perşembe

Kitap - Kızım Hakkında Her Şey Kim Hyejin

 Herkese merhabalar efenim,

Kore edebiyatından bir kitap daha okudum,dün bitti kitap.Anne kız ilişkisi adına okuduğum en iyi kitaplardan biriydi diyebilirim.Üzerine çok düşünülecek bir konu.Anne olmak zaten çok karmaşık bir şey bence.Epey de karmaşık hisleri ve düşünceleri barındıran bir konuya odaklanmış kitap.Eşcinsellik ... Ülkemizde olduğu gibi Kore de eşcinsellik tabu kabul edilen ve saldırganca karşılanan bir seçim.Doğuştan olsun sonradan olsun ne olursa olsun iyi karşılanmayan,kabullenilemeyen bir durum.Bir de bekar bir annenin evine 7 yıllık kız arkadaşına getirmesi ve annesiyle oturmaya başlaması kızının.Kitabı annenin gözünden okuyoruz.Annemiz yaşlıların bakımevinde çalışan bir kadın.Orda da ayrı bir duygu seline düşüyoruz.Çünkü annemiz baktığı yaşlılardan biriyle duygusal bağ kuruyor hatta öyle ki en sonunda kadını kendi evine getiriyor.Evin içinde 1 anne,1 genç kız,1 genç kızın kız sevgilisi,1 yaşlı ve kimsesiz bir kadın oluyor.Dünya,hayat ve insanlar ne garip dedirten kitaplardan ...

2018 SHİN DONG-YUP EDEBİYAT ÖDÜLÜ KAZANANI

Anne bir huzurevinde hemşirelik yapan altmışlı yaşlarının ortasında bir kadın, göze çarpmayan ve mütevazı bir hayat sürüyor. Kızı üniversitede akademisyen, sabit bir geliri yok ve annesinin onaylamadığı bir kız arkadaşı var. Green sevgilisiyle beraber annesinin yanına taşınmak zorunda kalınca birbirine tamamen zıt iki hayat görüşü çarpışıyor.

Kızım Hakkında Her Şey'de Koreli yazar Kim Hye-jin, çocuklarının kendi kaderini tayin etme arzularının önünde inatla duran bir neslin önyargılarına yakından bakıyor, yaşlılık, ölüm ve yalnızlık üzerine korkularımızı ortaya çıkarıyor.



7 Eylül 2023 Perşembe

Kitap - Yalın Tutku Annie Ernaux

 Herkese merhabalar efenim,

Nihayet size de açıklamanın vakti geldi diye düşünüyorum  artık :) Yarın nişanlanıyorum :) Evet şu bi ara ayrıldığımız kişiyle 2 ay önce tekrardan başardık ve artık bu işi nihayetine kavuşturmaya karar verdik.Toplamda 6 ay çıktığım biriyle (1 ayı ayrı geçti) evleniyorum ! Nişanımız yarın olacak aile arasında sade bi tören yapılacak Ekim ya da Kasım ayında da düğün yapmayı düşünüyoruz.Bakalım tabi her şeyin hayırlısı hakkımızda.Her şey olup biterken vlog çekmek istiyorum zamanı gelince elbette buradan sizinle de paylaşacağım :)

Bugün kitap postumuzda 2022 Nobel Edebiyat ödülünü almış bir yazardan rastgele seçtiğim bir kitap var.Ama anladığım kadarıyla yazarımız genel olarak kadın ve kadın cinselliği üzerine hikayeler yazıyor.Bu kitabı da sanki içinde otobiyografik şeyler aktardığı bir anı kitabıymış gibi geldi bana.İnsan aşık olduğu zaman hele de ayrı düştüğü ve kavuşamadığı bir aşka düştüğü zaman böyle şeyler yazıyor ve demek ki sonunda Nobel de alabiliyormuş dedirtti bana bu kitap.Bazı aşklar tutkudan oluşur bitirir insanı o tutkuya hapsolursun ve yaşamının çok değerli yıllarını bu hapis içinde geçirirsin o acıyla uyur uyanırsın bazı aşklar vardır karşılıklı saf sevgi ve saygıdan oluşur hayatının en güzel yıllarını gülerek ve eğlenerek geçirirsin ve sonradan da o günleri güzel gülümseyerek hatırlarsın.İkincisini arzuluyor elbette her insan hatta daha çok her kadın ... Ama buna sahip olabilmek cidden çok zor ... 

İsimsiz bir anlatıcı, evli ve yabancı bir adam, her şeyi tüketen bir tutku, saplantıya dönüşen bir aşk. Ernaux ispatsız, sade üslubuyla, cinsellik temelinde kurulan bu ilişkinin dinamiklerini, tutkunun tuzağına düşmüş kalbin arzularını, beklentilerini, arzulanan erkeğin varlığıyla özdeşleşmedikçe katlanılabilir olmaktan çıkan günlük işleri, sıradan olayları bütün içtenliğiyle, cesurca ortaya koyuyor.

Yalın Tutku, hangi toplumsal konuma ait olursa olsun, tutkunun insanları nasıl ele geçirebileceğini, kişinin iradesini nasıl hiçliğe indirgeyip körleştirebileceğini anlatan, nadir görülecek türden bir yüzleşme deneyimi.



6 Eylül 2023 Çarşamba

Kitap - Sokço'da Kış Elisa Shua Dusapin

 Herkese merhabalar efenim,

Uzun bir aradan sonra Kore edebiyatından bir kitap okudum.Ülkemizde Kore den çok Japon edebiyatından kitaplar daha çok çevriliyor.Kore edebiyatından kitap görürsen genelde almaya ve okumaya çalışıyorum.Değişik eğer gerilim ya da polisiye gibi belli türde yazmadılarsa daha chill bir günde okumalık kitaplar yazıyorlar.Tadımlık sanki şekerleme gibi.Bu tarz bi edebiyat anlayışları varmış gibime geliyor.Kore'nin nispeten çok az bilinen bir kenti olan Sokço da geçiyor hikaye bi pansiyonun ve orada kalmaya gelenlerin hikayesi.

Güney ve Kuzey Kore arasındaki sınırda yer alan, kışın pek de bir cazibesi olmayan, soğuğun her şeyi yavaşlattığı liman kenti Sokço'ya Normandiyalı bir yabancı ayak basar. Köhne bir pansiyona yerleşir ve orada genç bir kadınla tanışır. Genç kadın Seul'daki eğitimini tamamlayıp memleketi Sokço'ya dönmüş, sonra da bu pansiyonda çalışmaya başlamıştır. Böylelikle, parçalanmış kimliklerin, siyasetin güdümlediği kafa karışıklıklarının ve toplumca dayatılan güzellik standartlarının yol açtığı huzursuzlukların ortasında, farklı kültürlere sahip bu iki insan arasında risklerle dolu güçlü bir ilişki gelişir. 


3 Eylül 2023 Pazar

Kitap - Çukur Hiroko Oyamada

 Herkese merhabalar efenim,

Kısa ama akıcı olup sonu hiç bir yere bağlanmayan ve konusunun bile adam akıllı ne olduğunu tam olarak anlayamadığım bir kitaptan bahsedicem bugün sizlere.Yeni evlenen bir kadının işini bırakıp kocasının memleketi olan bir taşraya taşınmasını anlatıyor.

Oyamada, geçici işini bırakarak tayini çıkan eşiyle taşraya taşınan Asa'nın hikayesini anlatıyor. İşsizliğin hayatında açtığı boşluğu keşfederken bir tavşan deliğinden aşağıya yuvarlanan Asa, kendi yaşamını, yaşamında oynadığı rolü irdeliyor ve bir seçim yapmak zorunda kalıyor.

Gündelik hayatın kanıksanmış fakat rahatsız edici ayrıntılarıyla ince ince örülü Çukur, çocukluktan yaşlılığa, evden işe uzanan zorunlu rotalarda, özgünlüğe pek değer vermeyen bir dünyada sınırlarda bir kadının portresini çiziyor.



29 Ağustos 2023 Salı

Kitap - Sürücü Koltuğu Muriel Spark

 Herkese merhabalar efenim,

Okuduğum en değişik kitaplardan ve karakterlerden biriydi.Baş roldeki Lise adlı kızımız baya baya tuhaf bi karakter son ana kadar "deli midir nedir bu ya " deyip durdum açıkçası bi oraya bi buraya gördüğü her erkeğe "tipim değilsin" deyip durması aslında bu cümlesiyle bambaşka bir şeyi kastetmesi ve biz kitabın sonuna kadar bunu anlamamız.Kitap akıcılık açısından da biraz sıkıntılıydı bence nerde ne olduğunu çoğu zaman anlayamadım değişik bir tempoda gitti daha sonra da hiç beklenmedik bir sonla bitti.

Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitaptan Biri

Zamanının ötesinde bir yazardan zamanı parçalayan bir klasik: Sürücü Koltuğu. Muriel Spark, okuru üzerinde şok etkisi yaratan bu romanı anlatıda sıçrayışlarla kurguluyor; olaylar, polisiyeden romansa, gerilimden travmaya ve ölüm arzusuna uzanarak gelişiyor. Tek yönlü bir biletle seyahate çıkan bir kadın, kendi çizdiği kadere doğru son sürat ilerliyor ve direksiyon başında kim olursa olsun, bütün yollar aynı yere ulaşıyor. Spark’ın kalemi ince ayrıntılarda gizli savrulma anlarını olduğu gibi, olanca tuhaflığıyla betimliyor; tekniği, anlatıyı kendi mantığı uyarınca gelişen bir kâbus kadar kişisel ve karanlık bir deneyime çeviriyor.

Sürücü Koltuğu, hâkimiyetin bizde olduğu yanılgısı sayesinde yol alabildiğimiz hayatlarımızı derinden sarsmakta kararlı, sert ve müdanasız bir roman.


23 Ağustos 2023 Çarşamba

Kitap - Çöllerin Asisi Alwyn Hamilton

 Herkese merhabalar efenim,

3 haftadır falan okumaya çalıştığım aslında heyecanlı ve güzel başlayan ama daha sonrasından olaylar gelişmeye başladıkça ilgimi çekmeyen ve artık son 4 5 bölümünü okumayıp yarım bıraktığım bir kitap oldu.Sanırım seri bi kitap ama serinin devamını okumayı da düşünmüyorum açıkçası ilk kitabı öyle aman aman bir kitap değildi.Kitabın çölde geçmesi ve romantizm yanısıra macera tadında olması dikkatimi çekmişti ama nedense bi yakalayamadı kitap beni :(

Çöllerin Asisi, İslami, Hindu, Kızılderili mitolojilerinden Binbir Gece Masalları’na, Vahşi Batı mekânlarından sonsuz çöllere, Tolkien’den Rowling’in dünyasına kadar, sıradışı yaratıcılıkta bir hikâyeye açılıyor.

Yeni bir şafak. Yeni bir çöl.

Amani bir çöl kızı... Mavi Gözlü Haydut...

Ya da kaderini ellerine almak isteyen cesur bir çocuk...

Eniştesinin onunla evleneceğini duyduğu an, o evde daha fazla kalamayacağını anlamıştı.

Annesinin... babasını öldüren annesinin asılmadan önce anlattığı o masal şehrine gitmek zorundaydı.

Ama nasıl?

Cinlere, kulbastılara, Sultan’ın askerlerine kafa tutarak mı?

Bir peygamber atını ele geçirerek mi?

Yoksa erkek kılığına girip Doğu Yılanı denilen şu gizemli adamla kaçarak mı?



9 Ağustos 2023 Çarşamba

Kitap - Karlar Ülkesi Yasunari Kavabata

 Herkese merhabalar efenim,

Yine uzun zamandır elimde dolandırdığım ve bir şekilde okuduğum bir Japon edebiyatı kitabı daha.Şu sıra aldığım hiç bir Japon edebiyatı kitabı güzel çıkmıyor nedense.Hadi hikaye kitapları güzel değil sıkıcı derken romana geçelim dedim onlarda ayrı sıkıcı çıktı.Sanırım bi süre Japon edebiyatından kitap almayacağım daha çok dünya edebiyatına yönelirim diye düşünüyorum hatta daha çok Türk edebiyatından kitap okumak çekiyor canım :)

Japonya’nın batısında, karlarla kaplı bir kaplıca kasabasına yolculuk eden Shimamura, burada Komako adlı masum bir geyşayla bir ilişkiye başlar. İkisi de gayet iyi bilmektedir ki bu ilişkinin buruk sonu onlar için çoktan yazılmıştır.



21 Temmuz 2023 Cuma

Kitap - Ginza Hayaleti ve Diğer Gizem Öyküleri Keikiçi Osaka

 Herkese merhabalar efenim,

Bu kitaba da 2 hafta önce falan başladım ama ilk 3-4 hikaye dışında ki hikayeleri okumaya daha fazla dayanmadım çünkü gerçekten hiç iyi hikayeler değiller ve çoğu hiç bir yere bağlanmıyor ayrıca sanırım hikaye kitabı da okumaktan bir tık sıkıldım ondan da olabilir.Kitaba daha fazla devam edemedim ve tam yarısında kütüphane arşivime kaldırdım :(

“Ginza Hayaleti yeni bir şey değil, hep buralardaydı diyebiliriz.”

Gerçek ismi Fukutaro Suzuki olan Keikiçi Osaka, Şiro Hamao ve Edogawa Rampo gibi isimlerle İkinci Dünya Savaşı öncesi Japon polisiyesinin ilk örneklerini kaleme aldı ve türün popüler olduğunu göremeden genç yaşta hayatını kaybetti. İmkânsız ve doğaüstü gibi görünen vakaları gerçekçi bir yaklaşımla açıklamaya çalıştığı dedektif öyküleri Japonya’da 1980’den sonra yeniden keşfedildi ve Osaka geç gelmiş bir şöhrete kavuştu.

Ginza Hayaleti ve Diğer Gizem Öyküleri’nde Osaka’nın en iyi Japon dedektif öykülerinden biri kabul edilen “Cenaze Lokomotifi” ve çokça eleştirilen “Üç Akıl Hastası” da dahil Ginza’daki bir tütüncüde bir hayaletin işlediği sanılan cinayet, giriş ve çıkışları kapalı bir mağazada boğularak öldürülmüş bir adam ve deniz fenerindeki bir bekçiye musallat olan bir canavarın anlatıldığı birbirinden tuhaf sekiz öyküsü yer alıyor.


30 Haziran 2023 Cuma

Kitap - Işıklar Sönünce Agatha Christie

 Herkese merhabalar efenim,

Öncelikle herkesin Kurban Bayramını kutlarım.Bayramda ilk önce Amasyaya gidip büyüklerin ellerindne öptük hatta hızımızı alamayıp babannemi bizimle eve getirdik :D Bayramın ilk gününden itibaren oradaydık daha şimdi eve girdik yeni yoldan geliyoruz akşam 22.30 da Batum Karadeniz turu için yola çıkacağız.Hayırlısı pazar akşam yine aynı saatlerde Samsun da olacağız ve bayram tatili burada sona erecek sonrasında yine bi çalışma maratonu beni bekliyor olacak gibi duruyor malum tercih zamanı olduğu için.

Bayramda bi Amasya klasiği olarak yine Agatha Chrstie romanı götürdüm ama hayatımda okuduğum en kötü kitabı diyebilirim sanki Agatha nın elinden çıkmış gibi bile değildi çok amatör,hiç şaşırtmayan ve asla bir yer bağlanmayan bir kaç cinayet öyküsüden oluşuyor kitap aslında cinayet bile denmez bazılarına :(

Bu, John Seagrave'in mutsuz yaşamının, kötü biten aşkının, düşlerinin ve ölümünün hikayesidir. Düşlerinde ve ölümünde ilk ikisinde elde edemediklerini bulduysa, yaşamı başarılı sayılır. Bunu kim bilebilir?

Agatha Christie'nin ölümünden yirmi bir yıl sonra bulunan bu yedi yeni öyküsü daha önce hiçbir yerde yayınlanmamıştır.

18 Haziran 2023 Pazar

Kitap - Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler Osamu Dazai

 Herkese merhabalar efenim,

Dazai'nin bir çok kitabını okudum ve kendisi Japon edebiyatından çok da sevdiğim bir yazardır bizim ülkede de son zamanlarda baya popüler oldu hele de İthaki'nin Japon edebiyatı serisi ile.O seride yer alan kitaplardan biri bu kitapta Yeşil Bambu öyküsü haricinde içinde fantastik başka öykülerinde yer aldığı bir kitap ama 1 haftadır elimde sürünüyor 1 günde bitirebileceğim kitap beni o kadar sıktı ki sonunu zor getiriyorum bugün bitirdim bitirdim yoksa yarım bırakıcam diğer öyküleri okumayı düşünmüyorum.

“O yılın bir sonbahar gününde Saburou birini öldürdü. Bir oyun arkadaşını Kototoi Köprüsü’nden Sumida Nehri’ne itti. Kişisel bir sebebi yoktu. Tabancayı kendi başına dayayıp ateş etmek isteyen birinin dürtüsüne tamamen benzer bir dürtü tarafından ele geçirilmişti.”

Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, “sıradışı” hayatıyla da meşhur Osamu Dazai, Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler’de Japon masallarındaki tipik su perilerini, denizkızlarını ve intikamcı hayaletleri kendine has üslubuyla yorumlayarak fantastik bir alegori, çarpık bir masal dünyası ortaya çıkarıyor.

Bu öykü kitabında bir denizkızı peşinde helak olan samuray Çûdô Konnai’dan onurlu yoksulluğunun altüst olmaması için elinden geleni ardına koymayan krizantem sevdalısı Sainosuke’ye, para peşindeki yalancı Saburou’dan kız peşinde kendini yakışıklı birine dönüştürmek isteyen sihirbaz Tarou’ya kadar hiç kimse, Dazai’nin acımasız ve mizahi kaleminden kurtulamıyor.




9 Haziran 2023 Cuma

Kitap : Toprakyiyen Dolores Reyes

 Herkese merhabalar efenim,

Arjantin edebiyatından okuduğum ikinci bir kitaptan bahsedeceğim bugün kitap postunda.Can'nın Çağdaş Edebiyat kitapları serisinde hem kapak tasarımları aşırı güzel hem de değişik ülkelerden değişik konuların olduğu öyle güzel kitaplar var ki elimdeki kitaplar bitince onları almadan nasıl durucam bilmiyorum üstelik çok da pahalı ve sanırım bu gidişle daha da pahalanacak gibi duruyor :( 

Toprak yiyerek o toprakla bağlantısı olan insanların hayatına dair vizyonlar gören Arjantinli bir kızın hikayesini anlatıyor.Normalde gıda dışı şeyler yemek psikoloji de pika sendromu olarak geçer ilk kitabı almadan önce konusunu da okumamıştım ve o sendromda olan bir kızı gibi düşündüm kitabı ama uzaktan yakından alakası dahi yok daha çok büyülü gerçekçilik dediğimiz akıma ait yarı fantastik tatta bir kitap diyebiliriz.Kısa kısa bölüm geçişleri olduğu için aslında okuması akıcı bir kitap ama benim şu sıralar kafam pek rahat olmadığından kitabı kesintilerle okudum o yüzden yeteri kadar akıcılık sağlayamadım bana rağmen hikayeden kopmadım diyebilirim.

Toprağı okşadım, avucumu kapadım, María’nın ve onca kızın, başka bir kadının bedeninden olma sevgili kızların gittiği yere açılan anahtarı elimde tutarak ayağa kalktım. Toprağı tutup yuttum, biraz daha, biraz daha, yeni gözlerim ortaya çıksın ve görebileyim diye. Her köşesinden adaletsizlik fışkıran Buenos Aires varoşlarında yaşayan isimsiz kız dürtülerine uyarak toprak yemeye başlayınca doğaüstü bir yeteneği ortaya çıkar: Toprakla temas edenlere dair gaipten görüntüler görebilmektedir. Kaybettiklerinin izini bulmak isteyen insanlar bahçesine toprak dolu şişeler bırakmaya başlar. Artık Toprakyiyen diye anılacak kız toprağın gizlediği ürpertici sırları çözerken bir yandan da kendi kaderini çizmeye çalışacaktır. Toprakyiyen’de Dolores Reyes kadın ve çocukların dibe itildiği, şiddetle şekillenen eril dünyanın karanlığına büyülü bir ışık tutuyor.

6 Haziran 2023 Salı

Kitap - Değişim Mo Yan

 Herkese merhabalar efenim,

Çin edebiyatının en çok bilinen ve çevirisi olna yazarlarından biri olan Mo Yan dan okuduğum ilk kitap olan Değişim kitabı var bugün kitap postumuzda.Mo Yan 'ı tanımak ve başlamak için bu kitap iyi bir kitap mı bilemiyorum daha çok anı tarzından bir kitaptı ve kısa bir kitap olmasına rağmen okurken sıkıldım açıkçası.Mo Yan 'ı çok duyduğum ve Nobel edebiyat ödülü aldığı için belki başka bir kitabına daha rast gelirsem ve alırsam bir şans daha veririm diye düşünüyorum :)

Çin'in en ünlü ve Nobel ödüllü yazarı Mo Yan, Değişim adlı uzun öyküsünde ülkesindeki toplumsal ve siyasal değişimleri dile getiriyor. Otobiyografi tarzında öykü ya da öykü tarzında otobiyografi diyebileceğimiz bu yapıt, Çin edebiyatındaki çoğunlukla siyasal olaylara odaklanan tarihsel anlatıların tersine, "insanlar"ın tarihini ele alıyor. Değişim bu niteliğiyle değişme sürecindeki bir ülkenin görünümünde tavandan aşağıya değil, tabandan yukarıya bakan bir yaklaşımın temsilcisi oluyor.

Mo Yan, anlatımında zaman içinde ileriye ve geriye dönüşler yapıyor; önemsiz olaylar ile sıradan insanların yaşamına yöneliyor. Gündelik yaşamın boyutlarını aşan büyük olayların sokaktaki insan üzerindeki etkisini aktararak tarihe insan sıcağının soluğunu katıyor.

2 Haziran 2023 Cuma

Kitap - Nasıl Rahibe Oldum Cesar Aira

 Herkese merhabalar efenim,

Bir dondurma ile başlayan hikaye o kadar değişik yerlere varıyor ki ... Sanırım okuduğum ilk Arjantin edebiyatından bir eser diyebilirim bu kitap için.Yazarın bizzat kendi hayatından anılar anlattığı bir eser.Bir zamanlar bir siyanür furyası varmış.Yedikleri her şeyden insanlar zehirleniyormuş ve ölüyorlarmış özellikle de çocuklar o yedikleri şeyden zehirlendikten sonra çok fazla yaşayamıyorlarmış.Arjantinin hangi yılına denk geliyor bu zaman dilimi bilemiyorum elbette ama çok farklı hayatlar ve yerler görüyorum dünya edebiyatı okudukça.İnsan olmaya dair hikayeler ... Ayrıca kitap boyunca yazar kadın mı yoksa erkek mi onu bile anlayamadım en son yazarın fotoğrafına baktım internetten kendisi erkekmiş.Zaten babası hikayenin ilk başında" oğlum" diyordu bir yerde ama sonra yazar kendi kızım demeye başladı zaten bir şekilde rahibe oldu falan derken kitap bitiverdi ve ben en sonunda bile yazar kız mı yoksa erkek mi onu da anlayamadım :D İnternet olmasa anlayacağımda yoktu :D

Hikayem, yani "nasıl rahibe olduğumun" hikayesi, yaşamımın erken bir döneminde başladı; altı yaşımı daha yeni bitirmiştim. Bu başlangıç hafızama öyle bir kazındı ki hala en ince ayrıntısına kadar gözümde canlandırabiliyorum. Öncesine dair hiçbir şey hatırlamıyorum; sonrasındaysa her şey canlı ve uyku anlarını dahi kapsayan tek bir hatıraya dönüşüyor, en sonunda da rahibe giysisini sırtıma geçiriyorum.

Alegorik bir otobiyografi mi yoksa mistik bir edebiyat kılavuzu mu? Altı yaşındaki bir oğlanın (ya da kızın) hayatında ilk kez dondurma yemesiyle tetiklenen bu hayal gücü kasırgası, okuyucuyu Arjantin edebiyatının sarmal labirentlerine sürüklüyor. Nasıl Rahibe Oldum, Cesar Aira mitolojisinin en önemli parçalarından.

Kitap - İnsanlığımı Yitirirken Osamu Dazai

 Herkese merhabalar efenim,

Dün 8.sınıflarımızın mezuniyeti vardı onları da güzel bir törenle uğurladık.Sene sonu demek mezuniyet ve sınav vakti demek biliyorsunuz ki :) Şimdilik planlar şu şekilde : 11 Haziranda ara sınıfları da uğurlayacağız ve kurumu yaz kursuna kadar kapayacağız ama ben minik izinlerim haricinde çalışmaya devam edeceğim tercih ve kayıt işlemleri için.19 Haziran akşamı lise tarafının mezuniyet balosu var çok güzel bir etkinlik düzenlemişler ona katılacağım.Ardından 20 Haziran da ailecek arabayla İstanbul yollarına düşücez Sude'nin mezuniyet törenine katılıcaz.20-21-22 Haziran da İstanbul da olucaz 23'ünde geri dönücez.Ardından Kurban bayramı geliyor.Kurban bayramında nihayet bir senedir planladığım ve hayalini kurduğum geziye yani Doğu Karadeniz ve Batum gezisine katılıcam Allah kısmet ederse.İstanbul'un ve bu gezimin vlogu gelir elbette.Onun dışındaki zamanlarda genelde Samsun içinde olucam gibi duruyor eğer izin işini ayarlayabilirsem 15 Temmuz tatili gibi de 3 günlük kuzenimle bi Ankara ya gitme planımız var ama o kısım daha belli değil elbette bu arada arada 2023 Kpss ye de giricem biliyorsunuz ki PDR ye norm kadro verildi son anda o yüzden atanma ihtimalim daha da artmış durumunda.

Gelelim bugünün kitap postunda.Şu sıralar kitap fiyatları almış başını gidiyor.İyi ki Şubat ayında depolamamı yapmışım.Japon edebiyatının en ilginç ve popüler yazarlarından biri olan Dazai'nin en çok satan ve okunan kitaplarından biri olan " İnsanlığımı Yitirirlen" kitabını nihayet okudum.Kitabı okurken aklıma nedense Bukowski geldi.Aynı onda ki boşvermişlik ve dram dolu bir hayat hikayesi var bu kitapta da.Bu tarz insanların hikayelerini okuya okuya alıştım sanırım artık bu hikayelere beni çok fazla etkilememeye başladı.Dazai'nin bir gezisinde bir arkadaşının evinden bulduğu hatıratları anlatan bir hikaye aslında.Gerçek bir insana ait belli ki ama bu tarz hayatlar gerçek hayatta da var zaten Türkiye de de bunun bir çok örneğini görmek mümkün oluyor.

“… Ben hâlâ, ölmeyi bile becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, ‘yaşayan bir cesetten’ başka bir şey değildim.” 

Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai, intiharından hemen önce tamamladığı, Japonya’nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken’de topluma dahil olmayı beceremeyen, her şeyi eline yüzüne bulaştıran, çevresindeki herkesi hayal kırıklığına uğratmaya mahkûm bir ötekinin acıklı hikâyesini anlatıyor.

Dazai’nin yaşamıyla çokça paralellik taşıyan romanda, kendini çocukluğundan beri bir başarısızlık abidesi olarak gören, aristokrat bir ailenin oğlu Oba Yozo hem evde hem de okulda büründüğü “soytarı” rolüyle var olmaya çalışır. Bir itiraf niteliğindeki üç bölümden oluşan hatıratında alkolizmle, geyşalarla, sonuçsuz kalan intiharlarla dolu, “utanç” yüklü yaşamının günahını çıkarır.

İnsanlığımı Yitirirken, Osamu Dazai’nin uzun yıllara yayılan edebi intihar mektubunun son bölümü.


27 Mayıs 2023 Cumartesi

Kitap - Emanet Çocuk Claire Keegan

 Herkese merhabalar efenim,

Yine 1 günde okuduğum İrlanda edebiyatından olan bir kitaptan bahsedicem bugün size.Kısa bir roman olduğu için sanki yarıda bırakılmışlık hissi vardı içinde onun dışında akıp giden özlediğim doğayı içinde hissettiren pastoral bir romandı.Jaguar yayınevi bu tarz bilinmedik yazarlara ve eserlerine yayınevinde yer veriyor kapak tasarımları da o kadar güzel ki insanın sırf kapağı için bile alası geliyor :)

Artık yana devrilmekte olan güneşin ışıkları, suya yansıyan bizi eğri büğrü gösteriyor. Bir an korkuyorum. Buraya ilk geldiğimdeki o çingene çocuğu gibi değil de, şimdiki gibi temiz, başka giysiler içinde ve arkamdaki kadınla beraber olduğumu kabullenene kadar bekliyorum. Tası suya daldırıp dudaklarıma götürüyorum. Su daha önce hiç içmediğim kadar soğuk ve temiz: Babamın bırakıp gidişinin tadı var suda; hiç orada olmayışının, gittikten sonra bana ait hiçbir şeyin olmayışının tadı. Tası yeniden daldırıp güneşin suda yansıdığı yere kadar kaldırıyorum. Altı yudum içip, utancın ve sırların barınmadığı bu yerin, şimdilik, yuvam olmasını diliyorum. 

1980’lerin başında, İrlanda kırsalındayız. Küçük, isimsiz bir kız çocuğu, kendi ailesi tarafından daha önce hiç tanışmadığı çocuksuz Kinsella çiftine bırakılır. “Emanet çocuk”, yeni ve geçici evindeki ilk günlerinden itibaren kendi iç dünyası ve duygularını tanımanın yanı sıra, “aile” ve “ev” denilen şeylerin daha önce hiç tecrübe etmediği olanaklarını, özellikle de dalgalı yaşam denizindeki yol göstericiliğini ve iyileştirici yanlarını da keşfetmeye başlar. 

Çağdaş İrlanda edebiyatının en parlak isimlerinden Claire Keegan Emanet Çocuk’ta, bir kız çocuğunun gözünden İrlanda’nın yemyeşil vadileri ve parlak gökyüzüyle bezeli pastoral yaşamını, hırçın rüzgâr ve dalgalarla falezler misali yontulmuş taşra insanlarını son derece dokunaklı ve yalın bir dille anlatıyor.


26 Mayıs 2023 Cuma

Kitap - Babamı Kim Öldürdü Edouard Louis

 Herkese merhabalar efenim,

Ülkemizin siyaseti yetmiyormuş gibi bir de bu kitap sayesinde Fransız siyasetine düştüm.Yıl yıl babaya yazılmış bir günlük gibiydi bu kitap.Amazonda çok satanlarda görmüş ve hiç konusuna bile bakmadan sırf meraktan aldım.1 günde okudum zaten okuması kolay kısa bir günce diyebilirim bu kitap için."Erkek" olmanın ve "baba" olmanın kalıplarını irdeleyen bir kitap.Kendi içinde siyasete de girmiş elbette yazaramızın güncesi 2017 yılına kadar uzanıyor ve Macron'a son sayfalarda baya giydirmiş.Okurken "gel bir de sen bizim ülkeyi gör hele bi" dedim içimden elbette.

Birtakım iç hesaplaşmalar içindeki yazar uzun zaman sonra çocukluğunun geçtiği, küçük, çirkin bir Fransız kentinde yaşayan babasını ziyarete gider. Karşısında bulduğuysa, erkeklerin duygularını bastırması ve sert olması gerektiğini savunan, bugün "toksik erkeklik" denen kültürün içine doğmuş, kendisine rol model olan birçok erkek gibi erkenden okulu bırakıp işçiliği değişmez bir kader gibi sırtlanarak fabrikalarda çalışıp ellisinde yatağa mahkûm olmuş, zavallı bir adamdır.

Fransa'nın en etkili yazarlarından biri kabul edilen Édouard Louis bu kısa ve çarpıcı metinde mevcut düzenin grotesk gerçekliğini vurgularken, milyonlarca insanın hayatını etkileyip yöneten siyaset denen şeyin, siyasetçiler için aslında bir salon oyunundan başka bir şey olmadığını anlatıyor.

25 Mayıs 2023 Perşembe

Kitap - Şeytanın Çırağı Şiro Hamao

 Herkese merhabalar efenim,

Japon edebiyatından bir eser okumayalı uzun zaman olmuştu.Şubat ayında yaptığım karlı alışverişten kalanları okumaya başladım şu sıra.Kısa 2 hikayeden oluşan bir kitap olduğu için 1 günde okudum kitabı.2 cinayet davasından bahseden hikayeler.Hikayeler birbirinden bağımsız şekilde yazılmış okuması kolay ve insanı meraklandıran bir kitap olmuş.İthaki'nin bu Japon edebiyatından eserleri yayınlandığı serisini çok beğeniyorum zaten bu kitapla da seriye ilk adımı atmış oldum.

“Sayın Savcı Tsuchida, bir katil zanlısı olarak burada tutuluyorum. Fakat belki de aslında katil ben değilim. Evet. Belki. Böyle söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm.”

Japon polisiyesinin temellerini atan yazarlardan biri olan ve Japonya’nın en ünlü polisiye yazarı Edogava Ranpo’yu da etkileyen Şiro Hamao, Şeytanın Çırağı’ndaki iki kısa romanda iki farklı cinayetin portresini tüyler ürpertecek şekilde çiziyor. 

İlk kısa roman “Şeytanın Çırağı”nda yazdığı günlük yüzünden genç bir kadının ölümünden sorumlu tutulan anlatıcı, davanın savcısına gönderdiği sarsıcı mektupta hem başka suçları için günah çıkarıyor hem de yaptıkları için çocukluk arkadaşı olan savcıyı suçluyor. İkinci kısa roman “Onları Öldürdü mü?”de genç bir avukat, herkes tarafından cinayeti işlediğine kesin gözüyle bakılan ve suçunu kabul de eden bir adamın masum olma ihtimalinin peşinden gidiyor.

23 Mayıs 2023 Salı

Kitap - Kapak Kızı Ayfer Tunç

 Herkese merhabalar,

Instagramda takip ettiğim kitap sayfalarında gördüğüm ve çok övülen,popüler olan bir serinin ilk kitabı olan "Kapak Kızı"nı aldım aylar önceki alışverişimde ancak okumak nasip oldu.Ayfer Tunç'u aslında çok eskiden bir kitabını okumuştum "Dünya Ağrısı" idi kitabın sanırım adı şu an tam olarak hatırlayamadım ama böyle bir şey olması lazımdı :D Mezuna kaldığım zaman okumuştum hatta bloga girdiğim ilk kitaplardan biri bile sayılabilir o kitap çok eski postlarda vardır yorumu.O kitabı çok fazla hatırlamıyorum beni öyle aman aman etkileyen bir kitap ve yazar olmamıştı demekki.Yıllar sonra bu kitap serisi ile karşıma çıkınca yazar bir şans daha vermek ve bu serisini okumak istedim.Bu ilk kitapta tren yolculuğunda mahsur kalan 3 alakasız kişinin hayatına giren kapak kızının bu 3 kişinin hayatlarını tesadüfen kesiştirmesini anlatıyor.Diğer kitaplarla nasıl bir alaka var ya da kitabın devamı nereye bağlanacak açıkçası pek bilmiyorum ama kitabı 3 günde falan okudum ve baya da hoşuma gitti eğer alabilirsem (kitap fiyatları baya uçtu şu sıra o yüzden elimde kalan ve henüz okumadığım kitapları okuyup bitirmeye çalışıyorum) okumayı düşünüyorum.

Karlı bir kış günü, Ankara'dan İstanbul'a giden bir trenin yemek vagonu. Birbirini tanımayan üç kişi; bankacı Ersin, radyo programcısı Selda ve yemekli vagonun garsonu Bünyamin. Kapak Kızı, işte bu üç kişinin romanı. Ama aynı zamanda orada olmayan bir başkasının; bir dergide çıplak fotoğrafları yayınlanan Ayın Kızı Şebnem'in. Trenin saatlerce yolda kaldığı, bir yolcunun öldüğü bu uzun yolculukta, roman kahramanları, birbirleriyle, Şebnem'in fotoğrafları aracılığıyla yüzleşirler. Ancak bu zihinsel yüzleşme giderek kimin kimi yargıladığı belli olmayan bir hesaplaşmaya dönüşür. Ayfer Tunç, ilk kez 1992 yılında yayınladığı Kapak Kızı'nı 'zemin aynı zemin, inşa aynı inşa' olmak kaydıyla yeniden yazdı. Roman, bedensel çıplaklığı, kahramanlarını farklı nedenlerle sarsan bir travma olarak ele alıyor. Aile, hayat, aşk, kıskançlık, güzellik ve ahlak kavramlarını, alışılmış yorumların tuzağına düşmeden işliyor. Bunaltıdan ikiyüzlülüğe, anıların masumiyetinden yaşamın gerçeklerine uzanan soruların kuşattığı bu roman, aslında bütün soruları içeren tek bir soru soruyor: Kim daha çıplak?


17 Mayıs 2023 Çarşamba

Kitap - Karanlık Taç Sarah J. Maas

 Herkese merhabalar efenim,

Şu sıralar çok yoğun bir dönemden geçtim.Çok bunaldım,çok sıkıldım,mutsuz oldum.Nişan düğün işi bitti.Anlayacağınız bekar hayatıma keskin bir dönüş yaptım.Bu yaz bu işleri ayırmıştım kendimi bu sefer inancım vardı benim de yuva kuracağıma dair ama bu da bitti.Sadece kendim ailem ve tatil var aklımda artık.Çalışmaya da devam edeceğim elbette ama güzel bir tatili hakettim bence.İlk olarak sırada Sude'nın mezuineti için gideceğimiz 21 Haziranda İstanbul gezisi var.Ailecek gidicez kafadan bi 3 gün kalırız gezer tozarız diye düşünüyorum.Ardından kurban bayramı var ayın 28'inde.O zamanda ya Ege turu yaparım ya da o çok istediğim Doğu Karadeniz Ve Batum turuna giderim.Tabi planlar şimdilik kafamda böyle değişti ama hayat bana ne gösterir hiç bilmiyorum.

Serinin 2.kitabını 1 ayda anca bitirebildim yoğunluktan kafamın karmaşılığından kendimi çok fazla veremedim.Ama bence ikinci kitap birinci kitaba göre bir tık daha sıkıcı diye düşünüyorum.Olaylar çok farklı yerlere kaymaya başladı gerçi sanırım kitap zaten fantastik aksiyon üzereneydi daha yeni yeni ikinci kitapta konu oraya bağlanmaya başladı ama ben öyle birinci kitap kadar heyecanlı okuyamadım bu kitabı tabi içinde bulunduğum döneminde etkisi olabilir.Serinin üçüncü kitabı da bende ama bunu bitirip direkt ona geçmicem araya başka bir kitap daha alıp haziran ayında üçüncü kitaba başlarım diye düşünüyorum.

Celaena şeytanın buyruklarını yerine getiren zalim bir suikastçı mı? Gerçek sevgiyi arayan tutkulu bir âşık mı? Kralın bir numaralı suikastçısı olan Celaena, sarayın en korkulan kadını. Ne kadar kan dökerse o kadar özgür olabiliyor. Ama üstlendiği her ölüm, söylediği her yalan, sevdiklerini tehlikeye bir adım daha yaklaştırıyor. Yüzbaşı Westfall ve Prens Dorian onu korumaya devam etseler de, Celaena korkunç bir gecede, büyük bir trajedi yaşayacak. Celaena ne için savaşacak: Özgürlüğü mü, kalbi mi yoksa krallığının geleceği için mi?


4 Nisan 2023 Salı

Kitap - Sultanı Öldürmek Ahmet Ümit

 Herkese merhabalar efenim,

İyi ki zamanında kitap stoğumu yapmışım ne kadar akıllı bir kadınım ya :D Şu sıralar maaşımın son kuruşuna kadar çeyiz alışverişi yapıyorum eğer planladığımız gibi haziranda nişan eylül de düğün yaparsak şimdiden başlamam gerek zaten çeyiz alışverişine zaten her geçen gün her şeyin fiyatı artıyor bir de seçimden sonra ülke ne halde olucak orasını da bilmiyorum.Bu cumartesi beyfendi bizim eve geldi ve ailemle tanıştı hayatımda ilk kez böyle bir şey yaşadım küçük tatlı telaşlar ve heyecanlar.Dünde 28 yaşıma girdim :) Hayatımın "bu" dönemi geldi demek :) Şimdiden buluşmalarımızda oturup evimiz tasarlıyoruz hayal kuruyoruz inşallah hepsi bir gün gerçeğe dönüşecek yavaş yavaş.Evin bir odasını çalışma odası yapıp kütüphane kurmak istiyorum duvardan duvara hep hayal ettiğim bir şeydi umarım birlikte gerçekleştirebiliriz.

Bugünün postu olan bu kitabı gelicek olursak elimdeki son Ahmet Ümit kitabı diyebilirim.Mart ayı o kadar çabuk geçti ki benim için kitap okumaya çok fazla vakit bulamadım bile bu kitabı da anca bu sabah bitirebildim zaten 520 sayfa.Kitap okuma konusunda hem eski performansım yok hem de zamanım yok diyebilirim.Hele de bu kadar kalın kitaplar anca 1.5 ayda bitiyor.

Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?" Ahmet Ümit'in Nisan ayında yayınlanacak romanı Sultanı Öldürmek bu satırlarla başlıyor. Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikâyesi bu. Şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikâyesi... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin'in başından geçen dört günlük tuhaf bir serüven. Sapında Fatih Sultan Mehmed'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri "Ulu Hakan"ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?

"...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah'ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye'yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu'nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed'in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han'ın cansız bedeni..."

(Tanıtım Bülteninden)


Aksiyon Filmi : The Fall Guy

 Herkese merhabalar efenim, Sinemalara girdiği gibi kuzenimle gittiğimiz ve sinemada izlenmesi gerektiğini düşündüğüm izlemesi zevkli bir ak...