12 Aralık 2020 Cumartesi

Gerilim Filmi : #Alive

 Herkese merhabalar efenim,

Yağmurlu ve evde geçen bir pazar gününden merhabalar efenim.Evdeyim evde olmasına da bütün gün iş yaptığım için dışardaki yağmur sesinin verdiği huzurla birlikte tüm gün kitap ya da film keyfi yapamıyorum maalesef.Tabi yarın izin günüm olduğu için bugün içimde kalan keyfi yarına bol bol yaparım.Şu sıralar sadece çalışıyorum ve diğer kalan bütün boş zamanlarımda kitap okuyup dizi,film,oyun izliyorum asla düşünmeye ya da başka şeyler için üzülmeye zaman bulmamaya çalışıyorum bu sene nasıl geçicek bilmiyorum ama geçicek bir şekilde işte yaz geldiği zaman hem şu korona laneti bitmiş olur hem de buralardan defolup Samsun'a gitmiş taşınmış oluruz o yüzden sadece zamanımı dolduruyormuşum gibi geliyor bana.Yeni bir başlangıç yapmaya az kaldı :)

Netflix de yer alan Kore yapımlarından biri olan bu zombi filminin baş rolünde Yo Ah In Oppam oynuyor diye izledim sırf yoksa şu korona olayları başladığından beri salgın ya da zombi benzeri filmler izlemekten kaçınıyorum biraz açıkçası (çok sevdiğim bir tür olsa da). Bu zombi filmlerine bakış açısı açısından farklı bir film olmuş bence bana nedense daha gerçekçi geldi ve yaşamaya çalışmak yaşamak zorunda olmak adına umut verici güzel zaman doldurmalık bir film olmuş :)

Film, tanımlanamayan bir virüsün ele geçirdiği bir şehirdeki yaşam mücadelesini konu almaktadır. Şehirde karantina altına alınan yerlerin; internet, telefon ve elektrik dâhil olmak üzere her şeyi kesilmiştir. Joon-Woo (Yo Ah-In) ve Yoo-Bin (Park Shin-Hye), karantina altına alınmış bir apartman kompleksinde hayatta kalmaya çalışır.

11 Aralık 2020 Cuma

Dram Filmi : Sibel

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün evden çalışma günüm en az iş yerinde olduğum kadar yoruluyorum ama en azından yolu çekmiyorum gel git 2 saat. Geçenlerde demiştim Blu Tv deneme süresini satın aldığımı o yüzden etinden sütünden faydalanmaya çalıştım geçen hafta dizilerin yanında filmlerine baktım gözüme çarpan bir iki film gördüm onlardan biri de ilk sinemalara düştüğü günden beri izlemek istediğim bir film olan "Sibel" di.Güçlü kadın filmlerini her zaman çok sevmişimdir bu film de dram olmasına rağmen (hiç sevmem dram filmlerini  ) oldukça beğendim genelde sanat filmi kategorisinde gösterime girdiği için film öyle aman aman çok bir yerde göremedik ama benim aklıma kalmıştı fırsatını bulursam mutlaka izliyim demiştim bugüne kısmetmiş :)

Sibel, köylüler tarafından dışlanan dilsiz bir genç kızın hikayesini anlatıyor. 25 yaşındaki Sibel, babası ve kız kardeşi ile birlikte Karadeniz’de gözlerden uzak bir köyde yaşamaktadır. Dilsiz bir kız olan Sibel’in kendi halinde bir yaşantısı vardır. O, ancak atalarından kalma bir gelenek olan ıslık çalma sayesinde çevresindekilerle iletişim kurabilmektedir. Köy halkı tarafından dışlanan genç kız, onlar taradından uğursuz olarak kabul edilmektedir. Sibel'in hayatı, bir gün ormanda gezintiye çıktığı sırada bir yabancı ile karşılaşması ile bambaşka bir hal alır. 

10 Aralık 2020 Perşembe

Kitap - Dans Dans Dans Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün iş yerindeyim ve gergin bir şekilde güne başladı şu sıralar iş yerinde çok yoğun ve gerginim zaten her şeye çok çabuk alınıyor ve sinirleniyorum bu süreç nereye kadar böyle devam edicek bilmiyorum vallahi buradan da istifa edip gitmekten korkuyorum bilmiyorum benim ruh halim hiç belli olmaz malum eserekli kafasına göre hareket eden bir insanım.Çalışmayı seviyorum ama bazen gereksiz boğuluyorum cidden özel sektör cidden çok zor bir türlü de devlete kapıyı atamadık gitti gerçi benim için hayırlısı bu yönde herhalde bilemiyorum ki.

Neyse güne tatsız başladım ama kısa bir mola verirken sizlere dün okuyup bitirdiğim bir Murakami kitabı olan "Dans Dans Dans" dan bahsetmek istiyorum.İlk çıktığında 52 lira gibi bir fiyatla çıktığı için bütçemi zorlayacağından alamadım ama daha sonra indirimlerde 26 TL ye kadar düştü ve nihayet alıp okuyabildim kitap her zaman ki gibi Murakami tarzında.Büyüleyici,durağan ama bir anda heyecanlanan tam da dans ritimleri gibi yazılmış bir kitap (Murakami nasıl bir üstatsın sen ! ) . Yine kitabın bitişinde tavana boş boş baktım çünkü bir anda o dünyada kopup kendi dünyasına dönemiyor insan ayrıca yine ucu açık kalan ve kafamda zilyonlarca soru işareti bırakan bir kitap oldu.Hayatımın yazarı diye boşuna demiyorum Murakamiye :)

Bu dünya sandığımızdan daha kırılgan ve tekinsiz bir yer...

Adını bilmiyordum. Onunla aylarca birlikte yaşadığım halde. Aslında onunla ilgili gerçekte tek bir şey bile bilmiyordum. Pahalı bir telekız servisinde çalıştığı dışında. Servis, üyelik sistemiyle hizmet veriyordu; kimliği belli düzgün müşteriler dışında kimseyi kabul etmiyordu. Bunun dışında başka işler de yapıyordu. Normal iş saatlerinde küçük bir yayıncıda yarı zamanlı düzeltmenlik, ayrıca yarı zamanlı kulak modelliği. 

Özetle çok meşgul bir iş yaşamı vardı. Bir adı vardı elbette. Aslında birkaç ad kullanıyordu. Ama yine de bir adı yok gibiydi. Yağmur gibiydi, bir yerlerden çıkıp gelmiş ve sonra ortadan kaybolmuştu. Geride sadece hatırası kalmıştı.

Haruki Murakami’nin en sevilen romanlarından biri olan Dans Dans Dans’la gizemli bir dünyanın kapılarını açıyoruz. Ortadan kaybolan çekici bir kadın... Yalnızlığını anlamlandırma çabası içindeki bir adam... Sezgileri gelişmiş sıradışı küçük bir kız...  Müzik... Ve kült Murakami romanlarından artık “tanışımız” olan Koyun Adam da bu romandaki yol arkadaşlarımız.

Kore Dizisi : Tale of the Nine Tailed

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm olduğu için evdeydim ve dün de dediğim gibi bütün gün kitap okudum biraz da Youtube dan yeni gelen bir oyun olan Cyberpunk 2077 nin oynanış videolarına göz attım onun dışında yatağımda tembel tembel yattığım gayet dinlenmeli bir gün oldu memnunum bugünü de iyi değerlendirdim bence :)

Bugün size yine başlarında beni çok heyecanlandırsa da yaklaşık 5. bölümden falan sonra saçmalamaya başlayan ve beni hayal kırıklığına uğratan bir Kore dizisi olan "Tale of the Nine Tailed " bahsetmek istiyorum.Wook Oppamı cidden çok özlemişim heykel gibi herif ya yaşlandıkça daha seksi olmaya başladı :D ama dizi seçimlerinde şu sıralar bence oldukça kötü rollerinde sürekli kendini tekrar ediyormuş hissi vermeye başladı bana ayrıca kızılımsı saçla da bu dizi sayesinde ne kadar tatlış olabileceğini görmüş olduk :) Bu arada partneri olan kızı da oldukça severim uzun zamandan sonra ona yakıştırdığım bir kızla partner oldular ama bu seferde bence senaryo berbattı :/ Bakalım seni ne zaman gerçekten içime sinen bir işte göreceğiz ?

Dizi, dokuz kuyruklu bir tilki (kore mitolojisinde geçen efsanevi bir yaratık) ile bir insanın etrafında dönmektedir. Bir programın yapım yönetmeni olan Nam Ji-A (Jo Bo-Ah), şehirlerinde yaşayan dokuz kuyruklu bir tilkinin (Lee Dong-Wook) varlığını öğrenir ve programına çıkartmak için onun peşine düşer.

9 Aralık 2020 Çarşamba

Türk Dizisi : Yarım Kalan Aşklar

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine yoğun bir iş günü ama yarın yine izin günüm.Yarın daha çok kitap okumaya ağırlık vermek istiyorum elimdeki Murakami kitabını bitirip kitap kulübünün Aralık ayı kitabına başlamayı düşünüyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu Blu Tv sokağa çıkma yasağı var diye ücretsiz yapmıştı her şeyi ama site çökünce bir anda yeniden ücretliye döndü bende bu dizinin ilk bölümünü izledim ve bayıldım resmen tam bir Kore dizisi havasındaydı o yüzden ilk deneme ayını satın aldım ve bu diziyi bi solukta bitirip diğer dizilere musallat oldum.Burak Deniz in bu kadar iyi oyuncu olduğunu bilmiyordum tamam ilk piyasaya çıktığından beri çok beğendiğim ve sevdiğim bir adam yüzü falan da pek hoş hele o kirpikleri falan ... ama bu dizi de oyunculuk anlamında döktürmüş resmen dizi cidden çok eğlenceli bir diziydi ve fantastik olması da ayrı bir güzeldi bence bu türün üstesinden çok güzel gelmişler :)

Bir kaza sonucu hayatını kaybedip, farklı bir bedende dünyaya geri dönen bir adamın hikayesini konu ediyor. 

7 Aralık 2020 Pazartesi

Komedi Filmi : 9 Kere Leyla

 Herkese merhabalar efenim,

İzin günlerimi mükemmel değerlendirdiğimi söylemiştim sizlere.Bol bol film izledim şu sıra o filmlerden biri de şu sıra çok fazla duyacağınız ve bir çok kişinin yerden yere vurduğu bir yapım olan 9 Kere Leyla filmi.Aslında Netflix in orijinal filmi değil Mart ayında sinemaya görücüye çıkacakken pandemi dolasıyla Netflix e verilmiş bir film.Bence iyi ki sinamaya falan çıkmamış insanlar oyuncu kadrosunu görünce bi heveslenirlerdi sonra sinemadan paralarını geri almaya çalışırlardı bence bu şekilde daha hayırlı olmuş bu film için.Tamam bence insanların dediği kadar öyle aman aman kötü bir film değil bence daha çok müzikal havası var ve bence yerli sinemanın böyle değişik tatlara da ihtiyacı olduğunu düşünüyorum ben bazı yerleri fazlasıyla sıkıcıydı bunu da kabul ediyorum ayrıca kategorisinin komedi olması da biraz tuhaftı çünkü neredeyse hiç gülmedim daha çok absürd komedi gibi geldi bana bilemiyorum.

Bir ev hanımı, kocası ve evlilik terapistleri bir aşk üçgenine saplanır. Yetmezmiş gibi kendilerini antik bir el yazmasını ele geçirme planının tam ortasında bulurlar.

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Kasım Ayı Kitabı Usta ile Margarita Bulgakov

 Herkese merhabalar efenim,

Kasım ayında kitap kulübü ile birlikte yine bir Rus edebiyatı okuduk.Sanırım bu kulüp olmasa hayatta Rus edebiyatından bu kitapları okumazdım.Malum korona olduğu için online şekilde yapılıyor toplantılar ama ben bu ayın ki toplantılara da katılamadım çünkü hafta sonu evden çalıştım ve çok yoruldum artık toplantıya falan katılacak halim kalmadı bugün de evdeyim ama izinliyim o yüzden bir şeyler izleyip bir şeyler okumaya ayırıp tüm günümü dinlenicem.

Kitap oldukça kalındı o yüzden iş yerinde daha çok boş zamanımın olduğu zamanlarda okuyup bitirdim ama artık her saniyem dolu ve yoğun olduğu için iş yerimde okuma yapamıyorum o yüzden kitaplarımı eve getiriyorum ve sadece izin günlerimde okuma yapabiliyorum.İlk Bulgakov deneyimimdi benim de kitabın neredeyse bi 100 sayfasından hiç bir şey anlamadım bana fazla karışık geldi ama sonrasında biraz daha (2.bölümünde) açılmaya başladı ve ben de anlamaya başladım.Büyülü gerçekçilik tadında garip bir kitaptı aslında çok fazla Rus edebiyatına ilgim olmadığı için kitabın içinde bulunan bir çok göndermeyi anlamadım maalesef o yüzden bana öyle aşırı bir zevk vermedi kitap.

Sovyet edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi; bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıkları sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ise, kendi sağlığında değil, ölümünden yirmi altı yıl sonra, 1966'da yayınlandı. Üstelik yaklaşık seksen sayfası çıkarılmış olarak. Yayınladığımız bu kitap, sansüre uğrayan bu sayfaları da içeriyor. Usta ile Margarita, son derece kıvrak bir kurguyla birbirine bağlanan ayrı öykülerden oluşuyor. Otuzlu yıllarda, Moskova'da iki yazar, bir bankta oturmuş, İsa'nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışmaktadırlar. Birdenbire, yandaki bankta bir adam şekillenir ve sohbete karışır. Düzgün bir Sovyet vatandaşı gibi görünmektedir, ancak geleceği okuma yeteneğine sahiptir ilginç yabancı. Örneğin, yazarlardan birine öleceğini söyler, yazar gerçekten çok kısa bir süre sonra ölür. İkinci yazar ise, gene yabancının önceden bildiği gibi delirir ve akıl hastanesine kapatılır. Yabancı dediğimiz kişi ise, sosyalist Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş olan şeytanın ta kendisidir ve bu kez adı Woland'dır. Woland ve yanındaki yardımcıları, Moskova'da fantastik bir alt üst oluşa neden olurlar; tıkır tıkır işleyen pek çok mekanizma, Bulgakov'un keskin kara mizahıyla parçalanır, dağılır, bozulur. Bu sırada, akıl hastanesine yatırılmış olan yazar, orada bir 'Usta'yla karşılaşır; 'Usta', ona kendi yazdığı, Pontius Pilatus'la ilgili kitabı, ayrıca Margarita'ya olan aşkını anlatır, ki zaten aklını kaybetmesine neden olan da, kaleme aldığı romandır. Tabii şeytan da, Bulgakov'un müthiş canlandırma gücüyle kılıktan kılığa girmekte, romandaki her öyküye nüfuz etmektedir. Usta ile Margarita, yirminci yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından.

Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...