16 Aralık 2020 Çarşamba

Macera Filmi : Enola Holmes

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine iş yerinde kötü başladım güne sabahtan ama şu an daha iyi gibiyim biraz toparlandım ayrıca biraz da uykusuzum çünkü dün akşam beni saran çok güzel bir dizi izledim bitene kadar bırakamadım heyecandan o yüzden gece 12 yi geçmişti ben yatarken ayrıca şu sıra diyet yapmaya da başladım otur otur tüm gün çok fazla kilo aldığımı ve ağırlaştığımı hissediyorum resmen aynada ki görüntüm de hiç hoşuma gitmemeye başladı :/ 

Neyse efenim beni geçelim geçtiğimiz pazartesi izin günümde izlediğim filme dönelim , ilk çıktığında yerden yere vurdular yine bu filmi Netflix de izleyemediydim iş yoğunluğumdan dolayı bu zamana kısmetmiş açıkçası bana izin günümde çok iyi geldi vallahi izlerken kuş gibi oldum şu insanların aptal yorumlarına inanamamak gerekiyormuş film izlerken bir kez daha anlamış bulundum.Gerçek bir Sherlock filmi gibi değerlendirmemek lazım bence bu filmi daha çok eğlenceli bir çocuk filmi gibi geldi bana ve açıkçası ben izlerken çok keyif aldım daha çok Nancy Drew havası vardı ayrıca oyuncu kadrosu da çok iyi olduğu için izlemesi daha keyifli oldu gözlerim bayram etti resmen :)

Millie Bobby Brown'ın Enola Holmes'ü canlandıracağı filmin uyarlanacağı kitaplarda Enola'nın annesi kaybolur. Bu durumda Enola onu yok sayan ağabeyleri Sherlock ile Mycroft'tan yardım ister. Sherlock ve Mycroft bu olayı çözerken Enola'yı uzaktaki yatılı bir okula gönderme kararı alırlar. Ancak Enola oradan kaçacaktır. İlk gideceği yer de Sherlock Holmes ile birlikte çeşitli vakalarda çalışan dedektif Lestrade olacaktır. Olaya dahil olmak isteyen Enola, Sherlock ile tam bir saklambaç oynamaya kalkışacaktır. Serinin her bir devam kitabında Enola Holmes yeni bir ortadan kaybolma vakası üzerinde çalışmalarını sürdürür ve Sherlock'un izinden gider.

15 Aralık 2020 Salı

Kitap - Zacharıus Usta Jules Verne

 Herkese merhabalar efenim,

3 gün evde olduğum için geçen hafta sonu (pazartesi dahil) elimdeki kitabı hemencecik bitirdim yeni aldığım kitaplarımda iş yerinde olduğu için okuyabileceğim günü birlik kitaplar bulmak için kardeşimin kütüphanesine dadandım elbette daha önce Dr.Ox'un Deneyi adlı novellasını okumuştum şimdi de Zacharıus Usta novellasını okumak istedim ama yine beni hiç tatmin etmedi.Jules Verne'nin çok ilginç bir yazım tarzı var cidden biraz böyle okuyucu ile konuşur gibi sarkastik yazıyor hikayeyi anlatıyor ama hikayenin sonu nedense hep böyle havada kalıyormuş gibi geliyor bana bilemiyorum.

Zacharius Usta olağanüstü ince bir işçilikle ürettiği kusursuz saatlerle Cenevre şehrinin gururudur. Ünü İsviçre sınırlarını aşıp Fransa ve Almanya’ya kadar uzanmıştır. Saatçiliğin ilerleyen bilime ayak uydurmasıyla, Zacharius Usta da “saat maşası”nı icat eder. Bu icadının ardından kibir başını döndürür. Öyle ya, Tanrı sonsuzluğu yarattıysa, kendisi de zamanı yaratmıştır. Ancak günün birinde imal edip sattığı bütün saatlerin ortada görünür bir sebep olmaksızın birden durmasıyla, öfkeli müşteriler evinin kapısını aşındırmaya başlar. Bilimle manevi değerler arasındaki çatışma Jules Verne’in 1854 yılında yayımladığı bu fantastik öykünün ana temasıdır. Kibrine yenilip ölümsüzlüğün peşine düşen ve ruhunu kaybeden Zacharius Usta için çöküş kaçınılmazdır.

Çin Dizisi : Be With You

 Herkese merhabalar efenim,

Benim için bu hafta daha yeni başlıyor.Bugün iş yerindeyim haliylen küçük bir ara vermişken hemen yazımı yazıp işe geri döneyim dedim.Şu sıralar yine Asya dizilerine fena sarmış durumdayım.Bu Çin dizisi 2020 den ve güncel bir dizi konusu itibariyle daha önce izlediğim bir çok diziye benziyor o yüzden çok farklı bir yorumda bulamayacağım ama şu sıralar böyle ponçik diziler izlemeye acayip ihtiyacım var o yüzden diziyi bitirip buraya koymak istedim sadece :)

Genç bir karikatürist, soğuk ve kibirli bir profesör olan Ji Yan Xin'e kasten yaklaşır. Basit bir kişiliğe sahip bir kız olan Qi Nian, Ji Yan Xin ile etkileşime girmenin, çizgi roman konusu için ona ilham ve yaratıcı malzemeler vereceğini umuyor.

14 Aralık 2020 Pazartesi

Türk Dizisi : Aynen Aynen

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm yine izin günlerim teke düştü ühüüü :( Neyse tek izin günümü de bol bol kitap okuyarak ve film,dizi izleyerek değerlendireceğim elbette.

İlk önce Youtube da bir web dizisi olarak başlayan daha sonrasın da Blutv nin 2.sezonunu satın almasıyla birlikte orada devam eden ilk 2 sezonun da Uraz Kaygılaroğlu oynadığı için izlediğim daha çok bana "1 Erkek 1 Kadın" dizisinin tadını veren "Aynen Aynen " dizisinden bahsedicem size bugün.Bölümler en uzun 10 dk falan o yüzden daha çok skeç izler gibi izliyorum 2.sezonundan sonra Kerem Bürsin Uraz'ın yerini aldı  ama ben bu ikiliden pek zevk alamadım açıkçası Kerem o kadar cool bir adam ki adama böyle Uraz gibi şapşik roller hiç yakışmıyor o yüzden 3.sezonun yarısına kadar gelebildim sonrasını izlemeyi düşünmüyorum zaten bence aynı eski tadı vermemiş.Bu arada Nilperiyi de çok severim bu kadına kötü roller ya da böyle uçuk kaçık kadın rolleri acayip yakışıyor :)


12 Aralık 2020 Cumartesi

Gerilim Filmi : #Alive

 Herkese merhabalar efenim,

Yağmurlu ve evde geçen bir pazar gününden merhabalar efenim.Evdeyim evde olmasına da bütün gün iş yaptığım için dışardaki yağmur sesinin verdiği huzurla birlikte tüm gün kitap ya da film keyfi yapamıyorum maalesef.Tabi yarın izin günüm olduğu için bugün içimde kalan keyfi yarına bol bol yaparım.Şu sıralar sadece çalışıyorum ve diğer kalan bütün boş zamanlarımda kitap okuyup dizi,film,oyun izliyorum asla düşünmeye ya da başka şeyler için üzülmeye zaman bulmamaya çalışıyorum bu sene nasıl geçicek bilmiyorum ama geçicek bir şekilde işte yaz geldiği zaman hem şu korona laneti bitmiş olur hem de buralardan defolup Samsun'a gitmiş taşınmış oluruz o yüzden sadece zamanımı dolduruyormuşum gibi geliyor bana.Yeni bir başlangıç yapmaya az kaldı :)

Netflix de yer alan Kore yapımlarından biri olan bu zombi filminin baş rolünde Yo Ah In Oppam oynuyor diye izledim sırf yoksa şu korona olayları başladığından beri salgın ya da zombi benzeri filmler izlemekten kaçınıyorum biraz açıkçası (çok sevdiğim bir tür olsa da). Bu zombi filmlerine bakış açısı açısından farklı bir film olmuş bence bana nedense daha gerçekçi geldi ve yaşamaya çalışmak yaşamak zorunda olmak adına umut verici güzel zaman doldurmalık bir film olmuş :)

Film, tanımlanamayan bir virüsün ele geçirdiği bir şehirdeki yaşam mücadelesini konu almaktadır. Şehirde karantina altına alınan yerlerin; internet, telefon ve elektrik dâhil olmak üzere her şeyi kesilmiştir. Joon-Woo (Yo Ah-In) ve Yoo-Bin (Park Shin-Hye), karantina altına alınmış bir apartman kompleksinde hayatta kalmaya çalışır.

11 Aralık 2020 Cuma

Dram Filmi : Sibel

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün evden çalışma günüm en az iş yerinde olduğum kadar yoruluyorum ama en azından yolu çekmiyorum gel git 2 saat. Geçenlerde demiştim Blu Tv deneme süresini satın aldığımı o yüzden etinden sütünden faydalanmaya çalıştım geçen hafta dizilerin yanında filmlerine baktım gözüme çarpan bir iki film gördüm onlardan biri de ilk sinemalara düştüğü günden beri izlemek istediğim bir film olan "Sibel" di.Güçlü kadın filmlerini her zaman çok sevmişimdir bu film de dram olmasına rağmen (hiç sevmem dram filmlerini  ) oldukça beğendim genelde sanat filmi kategorisinde gösterime girdiği için film öyle aman aman çok bir yerde göremedik ama benim aklıma kalmıştı fırsatını bulursam mutlaka izliyim demiştim bugüne kısmetmiş :)

Sibel, köylüler tarafından dışlanan dilsiz bir genç kızın hikayesini anlatıyor. 25 yaşındaki Sibel, babası ve kız kardeşi ile birlikte Karadeniz’de gözlerden uzak bir köyde yaşamaktadır. Dilsiz bir kız olan Sibel’in kendi halinde bir yaşantısı vardır. O, ancak atalarından kalma bir gelenek olan ıslık çalma sayesinde çevresindekilerle iletişim kurabilmektedir. Köy halkı tarafından dışlanan genç kız, onlar taradından uğursuz olarak kabul edilmektedir. Sibel'in hayatı, bir gün ormanda gezintiye çıktığı sırada bir yabancı ile karşılaşması ile bambaşka bir hal alır. 

10 Aralık 2020 Perşembe

Kitap - Dans Dans Dans Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün iş yerindeyim ve gergin bir şekilde güne başladı şu sıralar iş yerinde çok yoğun ve gerginim zaten her şeye çok çabuk alınıyor ve sinirleniyorum bu süreç nereye kadar böyle devam edicek bilmiyorum vallahi buradan da istifa edip gitmekten korkuyorum bilmiyorum benim ruh halim hiç belli olmaz malum eserekli kafasına göre hareket eden bir insanım.Çalışmayı seviyorum ama bazen gereksiz boğuluyorum cidden özel sektör cidden çok zor bir türlü de devlete kapıyı atamadık gitti gerçi benim için hayırlısı bu yönde herhalde bilemiyorum ki.

Neyse güne tatsız başladım ama kısa bir mola verirken sizlere dün okuyup bitirdiğim bir Murakami kitabı olan "Dans Dans Dans" dan bahsetmek istiyorum.İlk çıktığında 52 lira gibi bir fiyatla çıktığı için bütçemi zorlayacağından alamadım ama daha sonra indirimlerde 26 TL ye kadar düştü ve nihayet alıp okuyabildim kitap her zaman ki gibi Murakami tarzında.Büyüleyici,durağan ama bir anda heyecanlanan tam da dans ritimleri gibi yazılmış bir kitap (Murakami nasıl bir üstatsın sen ! ) . Yine kitabın bitişinde tavana boş boş baktım çünkü bir anda o dünyada kopup kendi dünyasına dönemiyor insan ayrıca yine ucu açık kalan ve kafamda zilyonlarca soru işareti bırakan bir kitap oldu.Hayatımın yazarı diye boşuna demiyorum Murakamiye :)

Bu dünya sandığımızdan daha kırılgan ve tekinsiz bir yer...

Adını bilmiyordum. Onunla aylarca birlikte yaşadığım halde. Aslında onunla ilgili gerçekte tek bir şey bile bilmiyordum. Pahalı bir telekız servisinde çalıştığı dışında. Servis, üyelik sistemiyle hizmet veriyordu; kimliği belli düzgün müşteriler dışında kimseyi kabul etmiyordu. Bunun dışında başka işler de yapıyordu. Normal iş saatlerinde küçük bir yayıncıda yarı zamanlı düzeltmenlik, ayrıca yarı zamanlı kulak modelliği. 

Özetle çok meşgul bir iş yaşamı vardı. Bir adı vardı elbette. Aslında birkaç ad kullanıyordu. Ama yine de bir adı yok gibiydi. Yağmur gibiydi, bir yerlerden çıkıp gelmiş ve sonra ortadan kaybolmuştu. Geride sadece hatırası kalmıştı.

Haruki Murakami’nin en sevilen romanlarından biri olan Dans Dans Dans’la gizemli bir dünyanın kapılarını açıyoruz. Ortadan kaybolan çekici bir kadın... Yalnızlığını anlamlandırma çabası içindeki bir adam... Sezgileri gelişmiş sıradışı küçük bir kız...  Müzik... Ve kült Murakami romanlarından artık “tanışımız” olan Koyun Adam da bu romandaki yol arkadaşlarımız.

Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...