Kore Dizisi : Snowdrop

 Herkese merhabalar efenim,

Evet dünde tahmin ettiğim gibi annemde bende pozitif çıktık ! 2.5 yılın sonunda virüs bizide buldu ama babam yüzünden heh :/ En azından eve ben getirmedim koronayı :( Neyse sonuç olarak kız kardeşim hariç babaannemde dahil herkes hasta evde ama en yoğun semptomları şu anda ben gösteriyorum benden önce babam ve annem zaten yeterince semptom göstermişler o zamanlar ben İstanbuldaydım şimdi evde en hasta benim :( Boğazım ağrıyo,öksürük var biraz da arada burnum akıyor arada da başım ağrıyor onun dışında halsizlik kas ağrısı falan yok (inşallah da olmaz ben de nasıl kas ağırısı olmaz zaten anlamıyorum habire kas spazmı geçiren benim !!! ) .

Neyse efenim gelelim bugünün güncel Kore dizisine.Ay bu dizi ne olay oldu ayy bitsede kurtulsak artık dedim yani bi ara.Bi kere baş rolünde Blackpink grubundan Jisoo olunca bi tur kıyamet orda koptu hayranlar heyecanla bekledi bi ara dizinin yayınlanması ertelendi falan derken asıl kıyamet dizi başlayınca koptu tabi uluslararası fanlar ne olduğunu şaşırdı çünkü dizi Kore'nin tarihini çarpıtan bir şekilde senaryolaştırılmış da bilmem neymiş de teröristleri iyi insanlar gibi gösteriyorlarmış da falan netizenler (Kore halkı) ortalığı ayağa kaldırdı mavi saraya (oranın başkanlık sarayı) dizinin kaldırılması için falan dilekçe toplandı.O kadar insan emek vermiş diziyi çekmiş ne olursa olsun dizinin yarıda bırakılıp iptal edildiğini hiç duymadım ben Kore de en fazla 16 bölüm olmaz da 12 bölüme falan çekilir ama yine de yayınlanır dizi.Sonuç olarak yapımcılarda benim gibi "bitsede gitsek" tarzında düşünmüş olacaklar ki diziyi hafta da 3 kere yayınlandılar ve oldukça kısa bir sürede dizi final verdi.Yalnız Jisoo da durdu durdu böyle bir dizide oyunculuğunu duyurdu bahtsız bedevi :( 

Diziye yorumuma gelicek olursak evet dizi genelde tek mekan içinde geçti dönem dizisi olması bakımında ilk bölümler oldukça heyecanlandırdı beni de günü günene takip ettim hatta ama sonradan senaryoda saçmaladı bir şeyler oldu ve nihayet final bölümünde bulduk kendimizi.Bence Jisoo daha böyle romantik komedi tadında daha oturaklı bir dizi de oyunculuk şansını tekrar denemeli çünkü ben kendisini izlemekten açıkçası zevk aldım ayrıca baş roldeki oppamızla da oldukça tatlı oldular bu çift paralel bir dünyada tekrardan bir dizi yapsalar fena olmaz bence izleyicininde içi soğur :D

1987’de Im Soo Ho ve Eun Young Ro, Seul’deki prestijli bir üniversitede öğrencidir. Almanya’da büyüyen Im Soo Ho’nun nazik bir çekiciliği var ama bir gizlilik havası veriyor. Canlı, sevimli ve neşeli olan Eun Young Ro, bir sosyal toplantıda ilk görüşte ona aşık oldu. Bir gün, Soo Ho aniden kanlar içinde bir kadın yatakhanesine girer ve Eun Young Ro, yakın gözetim altında tehlikeyle karşı karşıya kalmasına rağmen onu saklar ve yaralarıyla ilgilenir.

Soo Ho ve Young Ro, Young Ro’nun yurdunun kötü şöhretli ve heybetli ev annesi Pi Seung Hee’den ve ailesinin mali durumu nedeniyle üniversite eğitimini bırakmak zorunda kalan yurttaki telefon operatörü Kye Boon Ok’tan uzak durmalıdır. .

Lee Kang Moo, Ulusal İstihbarat Servisi’nin (NIS) 1. Ekibinin amansız başıdır ve her şeyi kitabına göre yapmakta ısrar eder. Buna karşılık, NIS ajanı Jang Han Na, fevri, ateşli ve işi konusunda tutkulu.

Kore Dizisi : Moonshine

 Herkese merhabalar efenim,

2.5 yıldır koronadan kaçtık kaçtık derken en sonunda yakalandık.Önce babam pozitif çıktı bugün de annemle ben test verdik ama daha sonuç çıkmadı annemi bilmiyorum ama büyük olasılık ben pozitifim çünkü dünden beri boğazım kötü halde hem gıcıklanıyor hem de arada kuru öksürük var eğer koronaysam bile kaçıncı günümdeyim onu da bilmiyorum babam da dün akşam ağırılar ve halsizlikler varmış evin içinde hepimiz ayrı bir odada karantinaya girdik yarına kadar sonuç çıkmış olur eğer pozitifsem en az 1 hafta evdeyim demektir bu.Hayırlısı bakalım ...

Bugünün dizi postunda yine güncel bir Kore dizisi var.Dizi Joseon döneminde alkol içilmesinin ve yapılmasının yasak olduğı bir dönem diliminde geçiyor.Bizde de 4.Murat döneminde böyle bir yasak vardı hatırlarsanız tabi biz Müslümanlıktan dolayı Koreliler kadar su gibi alkol tüketmiyoruz adamlar su gibi tükettiği için onların ülkesinde alkolün yasak olması o zaman için bile çok büyük bir olay elbette işi kaçaktan yürüten insanlarda var.İşte bu dizide kaçaktan alkol yapıp satan baş rol kızımızla müfettiş olan bir adamı anlatıyor.Dizi yine her Kore dizisinde olduğu gibi eğlenceli ve çekici başladı ama bence sonraki bölümlerde yine çok bozmaya başladı.

Joseon döneminde uzun bir yasak dönemi, alkolün kısıtlanmasının insan arzusuyla eşleşmediğini kanıtladı.İçmeye, satın almaya veya alkol yapmaya karşı yasalar bu sakinler için farklı zorluklar yarattı:

Hanyang’da ün kazanmak ve aile statüsünü geri kazanmak için memleketini terk eden Genel Müfettiş Ofisi’nden Müfettiş Nam Young; Borcunu azaltmak için ay ışığı yapan ve annesinin ilaçlarını ve erkek kardeşinin kitaplarını almaya devam etmesine izin veren aristokrat ama yoksul kadın Kang Ro Seo; ve hatta bir devrilme arayışı içinde saray duvarlarını ölçeklendirmeye meyilli olan Veliaht Prens Lee Pyo bile.

Bu üçlü, gizli bir alkol zulasının keşfedilmesine yol açan kader bir karşılaşma yaşar.Bu sırrı ifşa etmek sadece kesin bir ölümle sonuçlanacaktır.

Kore Dizisi : The One and Only

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün ki Kore dizimiz güncel bir dizi.16 bölümden oluşan ve benim hiç tarzım olmamasına rağmen merak edip izlediğim drama türünde bir dizi.Başrolleri de zaten tanımıyorum daha önce izlediğim dizilerde hep yan rollerde yer almışlar ama bence bu diziden sonra yine baş rollerde de yer alırlar gibime geliyor.Diziye aslında Red Velvet grubunda benim çok sevdiğim Joy var diye başladım ama o yan roldeymiş ondan daha çok baş rollerin aşkı beni kendine çekti izlerken ama konu dram olunca elbette öyle aman aman ayılıp bayılmadım diziye :)

Bir bakımevinde tanışan ve ölümcül hastalığı olan üç kadının etrafında dönmektedir. Beklenmedik bir cinayet vakasına karışan bu üç kadın, tek bir kötüyü alt ederken hayatlarındaki en değerli ‘bir kişi’ ile karşılaşırlar. Ölümcül bir hastalığa yakalanan Pyo In Sook, Duyarsız bir kişiliğe sahip ve hiç bir yere ait olmayan Pyo In Sook (Ahn Eun-Jin), doktordan yaşamak için fazla zamanının kalmadığını öğrenir. Yaşadığı durumlara karşı hangi duyguların uygun olduğunu neredeyse unutarak tamamen rastgele yaşar. Daha sonra hayatında gerçekten inanılmaz derecede önemli hale gelen tetikçi Min Woo Cheon (Kim Kyung Nam ile tanışır. Min Woo Cheon (Kim Kyung Nam) alaycı bir özelliğe sahip olan bir adamdır. İkili bir cinayet davasına karışır.

Kore Dizisi : Bad and Crazy

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine bi Kore dizimiz var.Güncel olarak bitti aslında mini bir dizi 12 bölümden oluşuyor.Lee Dong Wook ve Wi Ha Joon'u aynı dizide biraraya getirmek bence inanılmaz iyi bir fikir olmuş ama aksiyon dizisi olunca beni belli bir bölümden sonra kendinden kopardı maalesef başrolde çok sevdiğim Oppalar bile olsa dizi benim için gitmiyorsa gitmiyor :( Ama eğer çılgın aksiyon dizileri seviyorsanız bu yakışıklıların olduğu diziye bi şans verin :)

Doğru ama çılgın bir insan olan K ile tanıştıktan sonra insanlığını geri kazanan yetkin ama “kötü adam” Soo Yeol hakkında kahramanca bir drama. Soo Yeol, sadece lise eğitimi almış, uyuşturucu timinin yetkin bir polis memurudur. Hırsı nedeniyle, sadece üstlerinin beğendiği davaları üstlenir ve onlara istenen sonucu verir, ancak bazı haksızlıklara da göz yumar. Terfi dönemi yaklaşırken, hiçbir desteği olmayan Soo Yeol, fırsatını bir kez daha kaybetme kriziyle karşı karşıya kalır. Kongre Üyesi Do Yoo Gon, Soo Yeol’a yeniden terfi ümidi veriyor, ancak dürüst ama çılgın olan K, kritik anda aniden ortaya çıktığında hayatı tamamen durma noktasına geliyor! ‘Kötü adam’ Soo Yeol ve çılgın adam K’nin buluşması ne getirecek?

Kitap - Kopyalanmış Adam Jose Saramago

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün yine tüm gün dershane vardı o yüzden baya yoruldum ama önümüzdeki 3 gün evdeyim tabi buna rağmen yinede ders konusunda çok yoğun olmam gerekiyor.İstanbul'a gitme nedenlerimizden biri de kuzenimin kulağında çınlama olmasından dolayı bir klinikte tedavi almasındandı sabahları güne orada başlıyorduk bi 30-45 dk kadar tedavisi sürerken bende bekleme odasında bekliyordum o sürede canım sıkılmasın diye Sude'den kendi kütüphanesinden bana kitap getirmesini istedim ve bana Saramago'nun okumadığım nadir kitaplarından biri olan bu kitabı getirdi.Aslında biz bu kitabı "Enemy" yani "Düşman" olarak zaten film versiyonunu izlemiştik daha ilk sayfadan o olduğunu anladım ama zaten kitabın en arkasında ki konu açıklama kısmında yazıyormuş :D Tabi film ile kitap arasında genelde dağlar kadar fark oluyor hele de bu kadar soyut kalan bir konuda.Başları birebir aynı olsa da işleniş şekilleri de helede sonları oldukça farklı birbirinden.

Tertuliano Máximo Afonso boşanmış, karamsarlık içinde tekdüze bir yaşam süren bir tarih öğretmenidir. Keyfi biraz yerine gelsin diye arkadaşlarının önerdiği bir filmi videoda izlemek üzere alır. Aynı gece evdeki gürültülere uyanınca filmin videoda kendi kendine oynadığını görür. Filmdeki figüranlardan biri kendisinin beş yıl önceki haline tıpatıp, ikiz gibi benzemektedir. Tertuliano bu adamın izini sürmeye çalışır; saplantıya dönüşen arayışının tedirgin edici, hatta dehşet verici sonuçlara ulaşacağını anladığında ve adamın kim olduğunu öğrendiğinde garip bir hikâye gibi başlayan olay, kimlik ve benlik üzerine karmaşık bir düşünceler silsilesine dönüşecektir. José Saramago'nun lirik bir anlatımla sunduğu bilinç akışı yöntemiyle okur, metropol yaşamının birey üzerindeki etkisini de bu olağanüstü hikâyenin katmanlarında buluyor. Kopyalanmış Adam sinemaya da Düşman adıyla uyarlanmıştır.

YouTube - VLOG 59

 

Kitap - Sadece Müzik Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün kitap postunda Murakami ne yazsa okurum cinsinden bir kitap var.Murakami fanları bilir ki Murakami'nin illaki her kitabında klasik müzikten bir şekilde konu açılır.Çünkü Murakami bi kitapsever olduğu gibi aynı zamanda klasik müzik tutkunu ve adını ilk defa duyduğum bir orkestra şefi olan Seiji Ozawa ile söyleşisi yer alıyor bu kitapta.Aslında asıl deneyimlemek istediğim benim hem kitap okurken hem de kitapla birlikte verilen Spotify listesi ile bahsedilen müzikleri dinlemek.Hem okumak hem onlarla sanki oradaymışım gibi dinlemek çok farklı bir deneyim oldu benim için.Müzikten anlamayan biri için biraz sıkıcı gelebilir çünkü çok fazla müziksel terimlerden bahsedilmiş kitapta.

Edebiyatın büyük ustası müziğin bilge maestro’suyla buluşuyor…

Dünyanın yaşayan en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Haruki Murakami’nin okurları, onun her romanının, her kitabının kendine has bir “çalma listesi”ne sahip olduğunu bilirler.

Bu kitapta Murakami, çağımızın en büyük orkestra şeflerinden Seiji Ozawa ile “sadece müzik” konuşuyor. 1960’lı yıllardan başlayarak uluslararası alanda kazandığı başarılarla adından söz ettiren, başta Viyana ve Berlin Filarmoni Orkestraları olmak üzere dünyanın tüm önemli topluluklarını yöneten, Boston Senfoni Orkestrası ve Viyana Devlet Operası’nın müzik yöneticiliğini yapan Ozawa ile Murakami’nin konuşmaları müziğin çok da bilmediğimiz yönlerini keşfetmemize olanak sağlıyor. Bir orkestra şefinin müziğe yaklaşımını, yıllar içinde bazı yapıtlara nasıl farklı bir gözle bakabildiğini, genç müzisyenlerle çalışmanın Ozawa gibi bir ustaya bile neler kazandırdığını bu sürükleyici sohbete kulak verdikçe öğreniyor, onların aracılığıyla bu kitapta müziğin adeta “kalbine” iniyoruz.

Kitapta yer alan müzikleri dinlemek için kare kodu okutarak hazırladığımız çalma listesine ulaşabilirsiniz.