4 Kasım 2020 Çarşamba

Komedi Filmi : Sen Kiminle Dans Ediyorsun ?

 Herkese merhabalar efenim,

Netflix den izlediğim yerli filmlerle devam ediyoruz.Kafam dağılsın diye izlediğim filmlerden biri de bu komedi filmi olan "Sen Kiminle Dans Ediyorsun? oldu.İlk çıktığından beri aslında izlemek istediğim bir yapımdı ama bu zamana kısmetmiş diyelim.Uraz Kaygılaroğlunu ve Binnur Kayayı çok severim bu filmde ikisini görünce bile sırf izlemek istedim.Bence Uraz bu tarz komedi yapımlarını çok yakışıyor.Yazan ve yöneten Burak Aksak olunca tabi ayrı bi absürtlüklerle donatılmıştı film ama bence izlemesi oldukça keyifli bir film olmuş.

Ailesinin vefatının ardından psikolojik sorunlarla boğuşan Aysel'in hikayesini anlatıyor. Psikiyatrının da desteğiyle sorunlarını aşabilmek için dans etmeye başlayan Aysel, dans hocası Şengül'ün de yardımıyla hayata yeniden tutunuyor ve yepyeni bir sayfa açıyor! Ancak dans dışarıdan bakıldığı kadar kolay değil, durum böyle olunca zorluklar, rekabet ve yepyeni arkadaşlıklar da işin içine karışıyor! "Şengül Dans Okulu"nun öğrencilerinden biri olarak kendini kanıtlamak isteyen Aysel, okulun en iyi dansçısı olduğunu ispat etmelidir.

Romantik Film : Celeste And Jesse Forever

 Herkese merhabalar efenim,

Biraz daha toparlanmaya eskiye dönmeye başlamış gibiyiz.Tabi deprem korkusu bir süre daha içlerimiz de olmaya devam edecektir.Havalarda soğumaya başladığı için hele de bu depremden sonra korona bulaşma korkusu yerini almaya başladı bile.bi korkuyu terk ederken bi korku baş göstermeye başladı keşke sadece korku filmlerinden korktuğum o zamanlara geri dönebilsek bazı şeylerin değerini bilmeye öğretti tam anlamıyla bize 2020 bitmesine az kala bakalım daha başımıza neler gelicek bilemiyorum umarım 2021 bu yıldan daha kötü bir yıl olmaz da biraz olsun huzur bulduğumuz bir yıl olur.

Netflix de evdeyken kafa dağıtmalık izlediğim filmlerden biri de Andy Samberg'in baş rolünde oynadığı "Celeste And Jesse Forever" filmi oldu.Filmin ismindeki "forver" kelimesine bakış açısı oldukça farklıydı bence filmin.Spoiler olmasın diye söylemek istemiyorum ama oldukça şaşırtıcı bi finalle bitti film :)

Celeste ve Jesse, lisede tanışırlar, önce sıkı dost olurlar ve ardından genç yaşta evlenirler. Şimdi otuzuna gelmiş olan Celeste kendi medya danışmanlık şirketinin sahibidir, Jesse ise bir kez daha işsizdir fakat bu duruma bir çare bulmaya da niyeti yoktur. Celeste, Jesse ile boşanmanın yapılacak en doğru şey olduğuna inanır. O kendi yolunda ilerlerken, Jesse hiçbir yere ait değil gibidir. Şimdi boşanırlarsa ömür boyu arkadaş kalabileceklerine inanır. Celeste'e hala aşık olan Jesse durumu kabul eder ve bu evlilikten arkadaşlığa geçişi kabul eder, fakat zaman içerisinde Celeste'de verdiği kararın ne kadar bencilce olduğunu anlar ama zamanlamaları bir türlü tutmaz. Arkadaşları yediği içtiği halen beraber giden bu çiftin neden ayrıldığını ise bir türlü anlamaz.

2 Kasım 2020 Pazartesi

Kore Dizisi : Sweet Munchies

 Herkese merhabalar efenim,

Depremden sonra 3 gün boyunca evde olduğum için kafa dağıtmak için çok fazla şey izleyip biriktirdim sizlerle paylaşıcak.Onlardan biri de bu mini Kore dizisi oldu.Jung Il-woo bu arada İzmir için üzüldüğünü belirtmiş özel hesabından bundan haberi olup böyle bir twit atması bile çok hoşuma gitti benim bir çok Koreli oyuncunun bırakın İzmir'i Türkiye den bile haberi olduklarını sanmıyorum.Jung Il-woo 'nun bu dizisi toplamda 12 bölümcük ve yemeklerle ilgili kafa dağıtmalık romantik komedi tarzında bir dizi.

Düzenli müşterilerinden biri olan bir televizyon yardımcısı yönetmeni Kim Ah-jin ( Kang Ji-young ), yemek programında yıldız gösterebilecek eşcinsel bir aşçı tanıyıp tanımadığını sorduğunda, cinsel yönelimi hakkında yalan söylemeye karar verir.

31 Ekim 2020 Cumartesi

Romantik Komedi Film : Holidate

 Herkese merhabalar efenim,

Bu filmi bir gün öncesinde yatağımda uzanırken mutlu mesut 29 Ekim tatilimde izlemiştim.Uzun zaman sonra ilk defa evimde huzurlu bir şekilde hissetmiştim ki dün ki depreme kadar.Deprem korkusu yaşamayalı uzun zaman olmuştu zaten Gölcük depremi başta olmak üzere bir çok depremi yaşadığı  için İzmir de ki depremlere bünyem alışmıştı ama bu kadar şiddetli bir deprem burada yaşadığım 8 yılda ilk defa gördüm açıkçası.Deprem olurken iş yerindeydim masam da o gün ki işlerimi hallediyordum öncesinde çok çocukla görüştüğüm için herhalde başım dönüyor dedim yani depremi algılamam bi kaç saniyemi aldı sonra anladım deprem olduğunu odamdan dışarı çıktım baktım deprem şiddetini arttırmaya başlıyor çocukları tahliye etmeye başladım.100 çocuk,öğretmenler nasıl aşşağı indiler velileri nasıl geldi o trafik o kaos şimdi anlatırken o yaşadığım iç sıkıntısını tekrardan hisseder oldum o anda başkalarını düşünmekten kendimi düşünemediğim için depremden korkmaya da zamanım kalmadı eve nasıl vardım annemleri gördüm onlara sarıldım falan şimdi çok fazla hatırlamıyorum bile ama hayatımda yaşadığım en kötü akşamlardan birini yaşadım önce annemler çok korktuğu için arabada kalalım dedik ama arabada kalmakta öyle kolay bir şey değil bir de yağmur yağmaya falanda başladı.Biz Gaziemir de oturduğumuz için yeni yerleşmeler olduğundan binalarımız da bi hasar bile oluşmadı.O yüzden en nihayetinde evde kalmaya karar verdik ama sabaha kadar o stresi atamadığım için kusup durdum sabah 3.kere kusmamdan sonra anca kendime gelebildim.Hem de artçı depremler de devam ettiği için ne zaman birazcık böyle uykuya dalacak olsam depremle uyandım.Sabahı nasıl ettik hiç bilemiyorum vallahi sabah babam mide bulantısı ilacı aldı güzel bi kahvaltı ettim duş aldım biraz da uyudum şimdi anca anca kendime geliyorum.Kurum 2 gün tatil oldu pazartesi benim kendi iznim de olduğu için o günde işe gitmicem evde kalıcam.Dışarı çıksan korona tehlikesi evde kalsan deprem tehlikesi ne yapacağımızı şaşırdık vallahi Allah'ım sen aklımıza mukayet ol demekten başka bir şey diyemiyorum artık.

Neyse efenim dünü geçip bu filme gelicek olursak genel olarak Emma Roberts'i ve filmlerini severim bilirsiniz o yüzden bu filmi Netflix de görünce hemen izlemek istedim.Kafa dağıtmalık bi Romantik Komedi arıyorsanız bence oldukça uygun bi film :)

30 Ekim 2020 Cuma

Kore Dizisi : Record of Youth

 Herkese merhabalar efenim,

Yavaş yavaş kış mevsimi gelirken Kore dizileri de canlanmaya başladı ve oldukça güzel diziler yapılmaya başlayınca ben de güncel dizilerden bir çoğunu takip ediyorum elbette bunlardan biri de bu dizi oldu.Başlarda oyuncu kadrosu beni heyecanlandırmış olsa da ikilinin kimyasının uyuşmamasından mı yoksa dizinin konusunun ekibe göre fazla hafif kalmasından mıdır nedir bilemiyorum ama bu dizi beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası. Dizi de geçekten  görmeyi özlediğim tutku hiç yoktu iki karakter de o kadar mıymıntıydı ki artık diziyi izlerken sonlara doğru bana fenalık gelmeye başladı. Park Bo Gum askerden geldikten sonra adam gibi bir dizi de oynayamadı da ona yanıyorum resmen gül gibi çocuğu harcıyorlar saçma sapan dizilerde :/

Dizi, modellik sektörünün içinde olan bir grup gencin etrafında dönmektedir.

Park Bo-Gum dizide bir model olan Sa Hye-Joon karakterini canlandırmaktadır. Gerçekçi bir kişiliğe sahiptir. Zeki ve yakışıklı olduğu kadar da iyi bir insandır. Bir model olarak başarılı olsa da onun asıl hayali bir oyuncu olmaktır. Bu yüzden çeşitli oyuncu seçmelerine katılmış ancak başarılı olamamıştır.

Park So-Dam dizide bir makyaj sanatçısı olan An Jung-Ha karakterini canlandırmaktadır. Mantıklı ve çalışkan bir genç kızdır. Kendi yeteneklerini değerlendirmede oldukça iyidir. Etrafında yaşanan olaylardan kolayca sarsılmaz ve kendi yolunda yürümeye devam eder. En büyük hayali, başarılı bir makyaj sanatçısı olmaktadır. Bu yüzden, kendine olan güvensizliğini yenerek, kendi ayaklarının üzerinde durabilmeyi amaçlamaktadır. İyi bir üniversiteden mezun olduktan sonra büyük bir şirkete işe girer. Ancak üç yıl sonra bir makyaj sanatçısı olma hayalinin peşinden gidebilmek için işinden ayrılmıştır.

Byeon Woo-Seok dizide bir model ve bir oyuncu olan Won Hae-Hyo karakterini canlandırmaktadır. Ayrıca Sa Hye-Joon’un (Park Bo-Gum) en yakın arkadaşıdır. Oldukça sıkı çalışan nazik birisidir. Aynı zamanda son derece rekabetçi bir kişiliğe sahiptir.

27 Ekim 2020 Salı

Kitap - Go Kazuki Kaneshiro

 Herkese merhabalar efenim,

Gerçek Japon edebiyatından okumalarım elbette devam ediyor (!) :)

 Japon edebiyatı genelde karanlık olmasına rağmen her zaman yazımı daha naiftir.Bu kitap oldukça farklıydı o türlerden.Yazımı oldukça haşindi çünkü ana teması aslında ırkçılık ve ayrımcılık üzerine ve tabi bolda şiddet var.Kuzey Kore vatandaşı olan ama Japonya da doğup büyüyen ergn bir gencimizin okulda zorbalıkla ve ayrımcılıkla mücadelesini kendi ağzından okuyoruz.Eski boksör agresif bir babaya da sahip olunca şiddet eksik olmuyor elbette.

Aşk, kayıp ve ırk ayrımcılığı hakkındaki yazılmış bu cüretkar ve sevecen romanda, iki genç için aşık olmak bir değişim dünyası yaratacak.

Japon lisesinde bir Koreli öğrenci olan Sugihara, kendini her türden zorbaya karşı korumak zorunda kalmıştı. Ama hiçbir şey, onu Sakurai adındaki Japon bir kıza umutsuzca aşık olduğunda hissettiği kalp sancısına hazırlayamazdı. Klasik müzik ve yabancı sinemaya karşı duydukları ortak sevgiye kapılarak, ikisi gittikçe daha da yakınlaşır.

Bir gece, kişisel trajedinin darbesini yemesinin ardından, Sugihara -adının da belli ettiği- Japon olmadığı gerçeğini Sakurai’ye açıklar.

Yakalamaya hazır olduğu kendini keşfetme şansı ile diğerlerinin kontrol edemediği ön yargıları arasında kalan Sugihara, kim olmak ve bundan sonra nereye gitmek istediğine karar vermeli. Sakurai kendi ön yargısı ile yüzleşebilecek ve ona yolculuğunda eşlik edebilecek mi?

Kitap - İzmir Kitap Kulübü İle Ekim Ayı Kitabı Beni Asla Bırakma Kazuo Ishiguro

 Herkese merhabalar efenim,

Kitap Kulübü ile Ekim ayı temamız Japon Edebiyatıydı.

En sevdiğim edebiyat türü olsa da bu temada seçilebilecek bence en kötü yazar ve kitaplardan birini seçtiğimizi düşünüyorum çünkü yazar daha önce de bahsettiği gibi Japon bi yazar olsa da İngiltere de okuyup büyüdüğü için Japon aslında tamamen uzaklaşarak tam bi İngiliz edebiyatı havasında yazıyor romanlarını zaten kişilerde İngiliz olunca ben hiç Japon edebiyatı tadı alamıyorum.Bu kitap seçilmeden önce tesadüfen yazarın Günden Kalanlar romanını okumuş ve sizlerle yorumumu paylaşmıştım.Yazar yine aynı ağır üslupla yazmış bu kitabı ve okuması yine bana biraz ağır geldi.Tam bi distopya gibi olmasa da distopya tadında bir bilim kurgu - dram romanı aslında.

Yatılı okul Hailsham'ın öğrencileri, bahçe duvarının arkasındaki karanlık ormandan çok korkarlar. Hafta sonları veya tatillerde evlerine gitmez., Hailsham'dan önceki yaşamlarını hatırlamazlar. Dış dünyayla bağlantıları yoktur. Öğretmenler değil, gözetmenler tarafından eğitilirler. Spor ve sanata büyük önem veren gözetmenler, Hailsham öğrencilerine sürekli özel olduklarını hatırlatır ve bedenlerine çok iyi bakmaları gerektiğini tekrarlar.

Kazuo Ishiguro, yayımlandığı yıl Time tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine alınan Beni Asla Bırakma'da, yıkıma götüreceğini bile bile kendi kaderini kabullenenlere odaklanmış görünüyor.

Kitap - Okçunun Yolu Paulo Coelho

 Herkese merhabalar efenim,  Yağmurlu bir haftasonundan merhabalar.Mayısın ortası geldi neredeyse ama Samsun da hala dolu falan yağıyor ve h...