18 Nisan 2021 Pazar

Fantastik Film : The Lake House

 Herkese merhabalar efenim,

Parmağımdaki uyuşukluk kaldığı yerden devam ediyor hiç bir gelişme yok maalesef sanırım oradaki sinirlere ya da kaslara falan zarar verdim yarın hem bi aile hekimine gidicem eğer hastaneye gerek var derse o zaman hastaneye gidicem ondan önce sabahtan babamla iş yerine gideriz eşyalarımı toplamak ve istifayı vermek için.Şimdilik durumlar böyle zamana ihtiyacımız var toparlanmak için zaman her zaman için en güzel ilaçtır en az 1 aya ihtiyacımız var Mayıs da her şey daha güzel olucak yani umarım... Elimden dolayı yazmakta biraz zorlanıyorum şimdilik bu kadar olsun.

İki insan birbirleri ile gerçek anlamda birleştiklerinde aralarındaki bağ bazen öylesine naif ve basit olur ki cennetteyken bile yüreği harekete geçirebilir. Her seferinde doğru yerlerde ama yanlış zamanlarda bir araya gelen kalpleri cennet, gözyaşları ile yıkar. Bu kırık kalpleri onarmak için ise cennet, zamanı aşar. Kate, doktorluk mesleğinde bir başka iş teklifi nedeni ile oturduğu yerden taşınmak zorunda kalır. Göl kenarındaki evinden ayrılmak ise işin en zor kısmıdır. Kendisinden sonraki kiracıya, kendi adına gelecek mektupları göndermesi için bir not bırakır. Yeni kiracı Alex, evi dehşet bir halde bulur. Bakımsız, pis ve yıllar içinde yıpranmış bir hali vardır. Tuhaf bir zaman kayması imkansız bir aşkın başlangıcıdır.

17 Nisan 2021 Cumartesi

Fantastik Film : Love And Monsters

 Herkese merhabalar efenim,

Bu kas ağrılarımın ve el,parmak uyuşmalarımın sebebini dün annem gün ışığına çıkardı.Bel ve omuz ağrılarım için bi masaj aleti almıştım kendime sanırım onu bilinçsiz kullandığım için sağ omzumdaki kasları ezmişim ayrıca şu sıra çok da stresli olduğum için sinir sıkışmaları oldu.Hastaneye gitmeye korkuyorum açıkçası ama dün aynı uyuşukluk hissi sağ ayak serçe parmağıma da vurunca dün akşam baya baya nevrotik hallere düştüm pazartesi hastaneye gidelim diye kaldırım evi.Uyuyup uyanınca ve sağ omzuma uyurken çok fazla yük bindirmemeye dikkat edince bu sabah biraz daha iyi olur gibi oldum ama yine de uyuşukluk hissi tam olarak geçmiş değil sadece bi tık daha iyi halde diyebilirim.Biraz boyun egzersizleri yapıp orayı açmaya çalışıcam biraz zamana ihtiyacı var ezilmesinin iyileşmesi için.

Artık bol bol evde olduğum için Netflix 'in derinliklerine düştüm sırf dün 3 tane film izledim.Şu sıra sizi postlarda Netflix de yer alan filmlerin maratonu bekliyor şimdiden söylemesi :)

İlk film sırf baş rolünde Dylan var diye izlediğim "Aşk ve Canavarlar" filmi oldu.Normalde canavalarla ilgili filmleri izlemeyi pek sevmem açıkçası ama şu sıralar oldukça popüler bir konu oldu.Zombie ve alien klişesinden sıkılan sinema sektörü kendi kafalarından fantastik yaratıklar üretmeye başladılar artık temposu yüksek olduğu için bu tarz kafa dağıtmalık filmler bazen midem çok kaldırmasa da iyi oluyor :)

Hayallerindeki kız ile birlikte olabilmek için canavarlarla dolu kıyamet sonrası bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatıyor.

16 Nisan 2021 Cuma

Kore Dizisi : Not Yet Thirty

 Herkese merhabalar efenim,

Çok stres yaptığım ya da sürekli ağladığım zamanlarda kas sıkışmaları yaşıyorum uzun zamandır yaşamıyordum 3-4 gündür kötü bir halde olduğum için yine kas sıkışmalarım başladı sağ kolum ve serçe parmağım uyuşup duruyor kas gevşetici içtim şimdi bir tane inşallah geçirir ya da beni biraz rahatlatır akşam da bir tane alıcam.Pazartesi babam işe götürcek beni gider istifa için gerekli evrakları falan veririm sonra eşyalarımı toplarım hiç bir şey için halim kalmadı artık şu 2 senedir tam anlamıyla tükenmiş bir haldeyim.2020 ve 2021 yıllarını hayatım boyunca naletle anıcam umarım ileri de beni daha kötü zamanlar beklemiyordur.Dinlenmeye ihtiyacım var bolcaaa dinlenmeye.Kitap okumaya,film izlemeye,dizi izlemeye yatakta saatler geçirmeye ... 

Bugün bahsedeceğim dizi 15 bölümden oluşan 20 dk lardan oluşan bir mini dizi.Türkçe çevirisi "Henüz 30 değil." gibi bir şey oluyor.Bu cümle bana serbest çağrışım yaptığım zaman "henüz 26 yaşındasın 30 yaşına daha var" cümlesini getiriyor.Nedense 30 yaş bana psikolojik olarak artık çocuk olmadığını artık tam anlamıyla bir yetişkin kadın olmuş gibi geliyor.Evli ve çocuklu,kendi işine ve ailene sahip olmayı çağrıştırıyor en azından hayalini kurduğumuz şeylerin bir çoğunu yapmış olmak anlamına gelmek gibime geliyor.Biraz geleceğe umutla bakmak gibi bilemiyorum ...

Dizi, “Born in 1985” adlı bir webtoondan uyarlanmış olup otuzlu yaşlardaki üç arkadaşın hayatını anlatıyor.  Seo Ji Won, kariyeri uğruna aşktan vazgeçerek tüm zamanını işine  adamaya karar veren, yeni gelişen web tabanlı bir çizgi film yazarıdır. Azimli olması nedeniyle 25 yaşında iken yayınları olmuştur. Şimdi ise 30 yaşında, çok sayıda sadık okuyucusu ile tanınan bir yazardır. Ama ortaokul günlerinden beri ilk aşkı Lee Seung Yoo karşısına çıkıp  onun dünyasını alt üst eder.

15 Nisan 2021 Perşembe

Kitap - Her Yerde Kan Var Ayşe Kulin

 Herkese merhabalar efenim,

6 Nisan da yazdığım postta dayımların korona olduğundan ve morallerin bozuk olduğundan anneminden bu yüzden bana sürekli "istifa et" dediğini yazmıştım.Dün iş yerindeyken yaklaşık saat 4 gibi falan dinlenmek için bu kitabı okuyordum o arada kardeşimden bir telefon geldi "yengem ölmüş" dedi.Sabahında zaten hastaneye entübe olarak nakledilmişti daha hastanede yatamadan pıhtı atmış ve ölmüş.Dayımda hala korona ile savaşıyor ve evde 3 tane çocuk var.Çocuklar koronayı daha iyi bir şekilde atlatıyorlar ama dayımın durumu zaten fiziksel olarak pek iyi değilken bir de yengemin ölümü psikolojik olarak da mahvetti onu.Ceketimi aldığım gibi yolda ağlaya ağlaya eve geldim annem zaten harap haldeydi şok içindelerdi daha dün akşam görüntülü konuştuğu "ben iyiyim ya korona geçti gibi" diye konuşan kadın bir gün sonra öldü.Müdürlerime yazdım bu ay ikinci cenazeyi verdik artık ailemizden daha fazla çalışarak risk alamam istifa ediyorum diye bütün iş gruplarından falan da çıktım zaten son zamanlarda dayanacak gücüm kalmamıştı daha fazla zorla işe gidip geliyordum daha diğer yengemin ölümünü sindirememişken şimdi bu yengemin de ölmüş olması ailecek hepimizde büyük bir travma yarattı annem psikolojik olarak iyice kötüledi babam aşının ilk dozunu vuruldu yakında diğer dozunu da vurulcak ayrıca iş yerinde de izin alıp duruyor o yüzden aşırı bir risk taşımıyor en büyük riski sabahtan akşama çocuklarla çalışmak zorunda kalan ben taşıyorum elbette zaten Temmuz ayında istifa edicektim taşınacağımız için sadece daha erken oldu şimdi ama ortalık çok daha kötü olmaya başladı nasıl risk alayım ki daha fazla hem de işimde eskisi kadar mutlu değilken ... 

Bugün dayımları balkondan da olsa görmeye gittik.Annem çocuklar için yemek falan hazırladı zaten komşuları yemek bırakıyormuş kapılarına.Dayım ve çocuklar balkonda biz aşağıda arabanın yanında en azından birbirimizi gördük moral verdik biraz o zaman daha çocuklar annelerinin öldüğünü bilmiyorlardı dayım asıl ona üzülüp duruyordu "ben nasıl söylicem çocuklara annelerinin öldüğünü".Kendisi de daha koronayı yenmiş değil adam gibi yemiyor,uyumuyor bir de psikolojik olarak çökmüş durumda ama bu hastalık o kadar sinsi o kadar lanet bir şey ki bir anda her şey olabiliyor işte en az 15 gün olmadan insan "ben bu hastalığı yendim" diyemiyor dememeli zatende.Biz eve dönerken telefon etti dayım anneme  "ben çocuklara söyledim " dedi çocuklar tabi ağlamış ağlamış sonra susmuşlar olayın şokundalar daha çocuklardan en küçüğü daha 10 yaşında ölümün neresini ne kadar anladı onu da hiç bilmiyorum.Ben de dün gece hiç iyi durumda değildim panik atak krizim tuttu bütün vücudum stresten gerim gerim oldu midem çok kasıldı,bulandı nefes alma egzersizleri yapıp durdum kendimi ve vücudumu sakinleştirmeye çalıştım.Sabaha karşı uyuyakalmışım artık ağlamaktan ve yorgunluktan belki uyuduğum 3-4 saat anca olmuştur.Dayımları gördükten sonra eve gelince de biraz uyumayı başardım iftar vaktine kadar.

Anlayacağınız bir günde bütün dünyam bir anda değişti bütün planlarım yıkıldı.Fiziksel olarak istifa vermeye ne zaman giderim hiç bilmiyorum bile babam müsait bir zamanda götürür beni herhalde arabayla işe eşyalarımı toplarım istifamı yazarım çalıştığım kadar olan parayı verirler herhalde onu alırım.Bu kitabı da daha fazla okuyamam herhalde benim için yarım kalan kötü bir hikaye kötü bir anı oldu.Benim için Her yer de kan var değil de her yer de ölüm var oldu daha çok.Umarım dayım yakın zamanda koronayı yenerde daha fazla insanı bu illet yüzünden kaybetmeyiz.Yengemin ölüm karnesine "doğal ölüm" yazılmış.Güya korona yüzünden değilde pıhtı attığı için ölmüş pıhtıyı attıranın korona olduğu malum zaten ama şu anda 64 bin vaka gibi dursa da aslında daha çok vaka ve ölüm var artık korona hemen yanı başımızda kendimizi korumamız , izole etmemiz ve psikolojik sağlamlığımızı korumamız ve bol bol dua etmemiz lazım.Daha neler olucak bilemiyorum elbette ama Ağustos ayında Samsun'a taşınana kadar evde kalmaya devam edicem gibi duruyor.Bol bol okunmayı bekleyen kitaplarımı okurum,film ve dizilerimi izlerim.Bu korona illeti geçene kadar daha çalışmayı düşünmüyorum zaten ailemin maddi açından da durumu iyi ayrıca biraz bankamda birikmiş paramda var beni uzun zaman harçlık olarak da idare eder diye düşünüyorum.En azından şu aşı işi yaygınlaşaya ve aşıların işe yaradığını bu korona illetinin insanları öldürmediğini görene kadar ... 

Ayşe Kulin’den Osmanlı’nın son dönemine çok çarpıcı bir bakış: Her Yerde Kan Var!

Sultan Abdülaziz’in sır dolu ölümüyle sonuçlanan bir dönemi, saraydaki birçok önemli kahramanın gözünden okuyoruz bu romanda. Kulin’in bütün karakterlere kimi zaman müthiş insani hassasiyetle, kimi zaman da edebiyatın bütün sınırlarıyla yaklaştığını görüyoruz.

Her Yerde Kan Var yakın tarihin aslında bugüne ne denli benzediğinin, tarihin sadece tekerrürden değil, tefekkürden de ibaret olduğunun romanı. Dönüp o dönemi bütün canlılığı ve dürüstlüğüyle okumaya dair hakiki bir çağrı, bir vaat!

“Aksaray’dan kan geliyor

Ben sandım ki yar geliyor

Çıktım baktım pencereye

Çerkez Hasan can veriyor” türküsünün hep bizimle olduğu, nefes nefese okuyacağımız bir bakış romanı Her Yerde Kan Var…

Ayşe Kulin’in incelikli kaleminden.

13 Nisan 2021 Salı

Fantastik Film : Thunder Force

 Herkese merhabalar efenim,

Ne çabuk Ramazan ayı geldi ya ! Ramazan ayı gelince hep yaz gelmiş gibi algılıyorum ama artık Ramazan ay olarak kışa doğru yaklaştığı için Nisanın hala yarısında olduğumuzu bilmek bana biraz garip geldi ikinci dönem hiç bitmiyor resmen genelde daha hızlı bitirdi ilk dönemden daha doğrusu bu eğitim yılı bitmedi demek daha doğru olur sanırım.Yeni kısıtlamalar falan geldi ama bizi alakadar eden çok fazla bir şey yok herhalde aynı tempoyla sınavlara kadar devam edicez gibi duruyor ama bizlerde de çocuklarda da öğretmenlerde de ne moral ve motivasyon hiç bir şey kalmadı bence artık herkes "bitse de gitsek" diye bakıyor artık her şeye :(

Pazartesi günü iznimde daha çok korku oyunu izledim şu sıralar Sahur yayınları oluyor bütün yayıncılar uzun saatler oyun yayını yapıyor ben genelde onlara pek kalamıyorum ama daha sonraki günlerde yayın tekrarlarını izliyorum şu sıralar kitap okumayı biraz boşladım sanırım sadece :/

Neyse asıl post konumuza gelicek olursak Netflix de kafa dağıtmak için izleyebileceğimiz keyifli yapımlardan birini izledim pazartesi akşamı izin kapanışı olarak filmi biraz atlaya atlaya izlediğimi itiraf etmem gerekiyor sanırım çünkü daha çok fantastik filmden çok absürd filme benziyordu bu tarz kahramanlık hikayeleriyle dalga geçiyorlarmış gibime geldi benim belki de ben yanlış anladım bilemiyorum ama bu tarz baş rolde kadınların olduğu filmleri izlemeyi seviyorum :)

Süper güçlere sahip olan kötüler, dünya için büyük tehlike oluşturur. Bilim insanı olan Emily Stanton, insanlara özel güçler kazandırmak üzerine çalışmaktadır. Bu sırada Emily’nin yıllardır görüşmediği çocukluk arkadaşı Lydia ile yolları tekrar kesişir. Emily’nin çalışmalarını inceleyen Lydia, sakarlığı nedeniyle tedavinin ilk deneği olunca, Emily ve Lydia şehri korumak için bir takım oluşturur.

Kore Dizisi : Hello, Me!

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün size çok heyecanla beklediğim ve ilk 2 bölümünü çok heyecanla izleyip daha sonra ki bölümlerde fiyasko olmasından kaynaklı beni hayal kırıklığına uğratan bir Kore dizisinden bahsedicem.Baş rollerde bulunan Choi Gang-Hee Unni yi çok severim kadın yaşına rağmen çok beğendiğim ve genç Oppalarla da çok yakıştırdığım biri uçuk kaçık tiplere bence çok yakışıyor bu role de çok yakışmış , Kim Young-Kwang Oppa yı da çok sevimli buluyorum mimikleri de oyunculuğu da çok tatlı ve burdaki rolde de inanılmaz tatlı olmuştu ama dizinin konusunu çok beğenmiş olsam da senarist berbat etmiş bence hiç beklediğim gibi işlemedi diziyi saçma sapan yerlere çekti aşırıcı sıkıcı bir dizi çıktı ortaya :/

Dizi, 37 yaşında kendinin 17 yaşındaki hali ile karşılaşan Ban Ha-Ni’nin (Choi Gang-Hee) etrafında dönmektedir. 37 yaşında, bekâr ve işsiz kalma riski ile karşı karşıya olan Ban Ha-Ni, bir gün 17 yaşındaki hali (Lee Re) ile karşılaşır. Şuan çevresindeki insanların kendisine köle muamelesi yapmalarına göz yuman ve çekingen biri olmasına karşın 17 yaşındaki hali kendisinin tam zıttı bir karaktere sahiptir. O, oldukça parlak ve iyimser bir karaktere sahiptir.

12 Nisan 2021 Pazartesi

Dram Filmi : Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü ?

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm ve sabahtan beri inanılmaz bir baş ağrım vardı sonra üstüne bir de mide bulantısı eklenince annemler de ben de biraz korktuk bi ağrı kesici alıp biraz uzanınca üstüne bir de akşam yemeğini erkenden yedim daha iyi oldum.Ondan sonra da beni oylayacak bir film açıp izleyeyim dedim.9 Nisan da Netflix vizyonuna giren ve Yılmaz Erdoğan'nın yıllar önce Demet Akbalığı baş rolde olduğu "Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü ?" nün filmi çıkmış onu bir izleyeyim dedim.Kadrosunda : 

 Ecem Erkek, Engin Alkan, Devrim Yakut, Merve Dizdar, Ushan Çakır, Bülent Çolak, Ahmet Rıfat Şungar, Atakan Çelik ve Fatih Özkan gibi tanıdığımız isimler var.Oyuncuların neredeyse hepsi tiyatrocu olduğu için film de zaten tiyatro şeklinde yazılıp beyaz perdeye aktarıldığı için çok fazla teatral bir hava vardı film hakkında ki tek olumsuz eleştirim bu olacak sanırım onun dışında bol bol ağladığım yeri zamanda güldüğüm bir film oldu.Baş roldeki Ecem Erkek'i çok beğenirim ama nedense onu bu role pek yakıştıramadım bana nedense fazla sönük kalmış gibi geldi bilemiyorum :/ Dizi tam bir Türkiye zaman geçidi gibi 60-70'li yıllardan 2000'e kadar uzanan Gülseren'nin yaşam hikayesini izliyoruz diyebiliriz :)

Ailesiyle birlikte yaşadığı çevreye uyum sağlamak için çabalayan, üstün zekalı bir çocuk olarak dünyaya gelen Gülseren'in hayatına odaklanıyor.

Kitap - Okçunun Yolu Paulo Coelho

 Herkese merhabalar efenim,  Yağmurlu bir haftasonundan merhabalar.Mayısın ortası geldi neredeyse ama Samsun da hala dolu falan yağıyor ve h...