29 Haziran 2020 Pazartesi

Kitap - Tokyo'nun Son Çocukları Yoko Tawada

Herkese merhabalar efenim,
Dün çok yoğun olduğum için yazamadım malum 29 Haziran yaz kampımız başladı onun yoğunluğu ile uğraştık bugün 2.gün o yüzden biraz daha her şey yerli yerine oturdu o yüzden sabahtan bloğumu yazabiliyorum.

Bu kitabı çok fazla duydumve gördüm o yüzden merak edip aldım ama öyle aşırı beğenemedim kitabı evet güzel bir distopya oldukça başarılı,ayrıntılarıyla çevreyi ve o an ki yaşam standartını anlatması falan ama sanki kitapta bir yerlerde bir şeyler eksikmiş gibi geldi bana tam kafamda biraz daha her şey oturmak üzereyken kitap bitti.Japon yazarların bunu yapmayı sevdiğini biliyorum o yüzden çokta fazla şaşırmadım böyle bir sona.Siren yayınlarından okuduğum ilk kitap oldu kapak tasarımını falan acayip beğendim bence çeviri de oldukça güzeldi Siren yayınlarını Jaguar gibi yakından takip etmeyi düşünüyorum çıkardığı kitapları :)

2018 Amerikan Ulusal Kitap Ödülü

Yaşlıların sonsuza dek yaşadığı, çocukların da bir türlü serpilip büyümediği bir dünya… Ödüllü yazar Yoko Tawada, Tokyo’nun Son Çocukları’nda çağın gerçeklerinden yola çıkarak bir gelecek hayali kuruyor. Öyle bir gelecek ki bu, ağaçlar zehirli meyveler veriyor, “Yaşayalım Yeter Günü” kutlanıyor, Japonya dış dünya ile tüm bağlarını kesmek zorunda kalıyor, yetişkin ve çocuk kavramları yeniden tanımlanıyor. İnsanlar, sağ kalabildikleri her ortamda yaşayabilse de dolu dolu yaşıyorum demek için bundan fazlası gerekiyor ve değişen dünyayla birlikte anlamlar, algılar da dönüşüyor.

Dile gösterdiği hassasiyetle öne çıkan Yoko Tawada, Tokyo’nun Son Çocukları’nda küçük Mumei ve dedesinin bir felaketin ardından yaşama devam hikâyesini anlatıyor. Çevirisiyle Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’ne layık görülen, yayımlandığı tüm dillerde beğeniyle karşılanan Tokyo’nun Son Çocukları, icatları ve özgünlüğüyle okuru kendine hayran bırakan bir yazardan distopik bir serüven, gerçekçi çağrışımlarıyla unutulmayacak bir kitap.

“Tawada, bize bu çatışmalı dünyada insanlığın ne anlama geldiğini hatırlatmak için insanın sınırlarının ötesine uzanıyor.”

- Sjön -

“Benzersiz.”

- The Guardian -

(Tanıtım Bülteninden)

28 Haziran 2020 Pazar

Kore Dizisi : The King Eternal Monarch

Herkese merhabalar efenim,

İzlemicem diye düşünürken yine bir Kore dizisini izleyip 1 günde bitirmeyi başardım ama bence tam bir hayal kırıklığı olmuş bu dizi.Kadroya,senariste ve fantastik olacak olmasına bakınca fazlasıyla umutlandıran ve heyecanlandıran bir yapım olmuştu ve izleyince ekibe yazık olduğunu düşündüm çünkü dizi de bir şeyler tam olarak oturmamış bence çok fazla karışık ve duygular,olaylar hava da kalmış.Bu arada Allah herkese Kim Go Eun şansı versin bu dizide de partneri Lee Min Ho kız asla tatlı ve yakışıklı olmayan bir adamla oynamıyor , partneri mutlaka Kore'nin ünlü aktörlerinden biri oluyor.Bu arada dizi Netflix de var oradan da izleyebilirsiniz :)

Dizi, iki farklı paralel dünyada geçmektedir. İnsanların dünyasında serbest kalan şeytan diğer bir paralel dünyaya geçiş yapmaya çalışmaktadır. Buna karşılık olarak Kore İmparatoru Lee Gon (Lee Min-Ho) paralel dünyaya açılan kapıları kapalı tutmaya çalışır. Bir diğer paralel dünyada, Güney Kore Cumhuriyeti’nde yaşayan Dedektif Jung Tae-Eul (Kim Go-Eun) insanların ve sevdiklerinin hayatlarını korumaya çalışır.

27 Haziran 2020 Cumartesi

Kitap - Kızıl Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,

Bugün ve yarın izinliyim o yüzden evdeyim.Pazartesi itibariyle 7.sınıf öğrencilerimiz için 2.dönem telafi kursu başlıyor , 17 Temmuz itibariyle de tercih dönemi başlıyor o yüzden o sıralar oldukça yoğun bir iş zamanı geçiriyor olacağım ondan sonra belki yıllık iznimi kullanırım ya da bayrama denk gelirse ailecek Marmaris'e bu yazın ilk ve son tatilini yapma planlarımız var , Ağustos ayının yarısında da 8.sınıflar için hızlandırma başlayacak ve Eylül de KPSS sınavına gireceğim , bakalım şimdilik gelecek aylar için planlarım bu şekilde tabi plan yapmamayı her şeyin bir anda değişebileceğini hayat bize bu sene bir kez daha çok güzel bir şekilde öğretmiş oldu.

Uzun zamandır Zweig okumuyordum bu haziran ayı kitap alışverişimde Zweig külliyatımı tamamlamak adına bir çok kitabını aldım.Onlardan ilki "Kızıl" novellası.Kitap 60 sayfa falan gibi bir şey ama ben araya başka başka kitaplar soktuğum için 3-4 günde anca tamamlayabildim kitabı zaten kitabın ilk 40 sayfasında olayların içine pek giremedim son 20 sayfasında ne olacaksa oldu ve bitti kitap zaten tam da Zweig tarzında :)

Zweig gençlik dönemi yapıtlarından Kızıl’da öğrenim için Viyana’ya giden genç bir tıp öğrencisinin büyük kentin gerçekliğine uyum sağlama ve yetişkinliğe adım atma sürecini anlatır. Kendini birdenbire ailesinden uzakta soğuk bir odada yapyalnız bulan bu “çocuksu” genç adam, zamanla girdiği bunalımın etkisiyle hayallerinden, başlangıçta büyük bir hevesle sarıldığı tıp eğitiminden vazgeçme noktasına gelmiştir. Tam da o günlerde kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğu onu hayata geri çağırır… 1908 yılına ait bu anlatı, Zweig’ın daha o zamanlar çoktan bir novella üstadı olup çıktığının kanıtıdır adeta. Üstelik, yazarın sonraki yapıtlarında sıklıkla karşılaştığımız bir temanın peşine henüz kariyerinin başındayken düştüğünü; gaddar bir dünyada varoluşunu sürdüremeyecek kadar kırılgan insanların acılarını baştan beri dert edindiğini ortaya koyar.

(Tanıtım Bülteninden)

25 Haziran 2020 Perşembe

Kitap - Peri Kızı Af Buyrun Polat Özlüoğlu

Herkese merhabalar efenim,

Arada sırada Türk öykücülüğü canım çekiyor ve alışveriş sepetime biraz kitap blogu gezip bazı yeni isimler ekliyorum.Bu yeni isimlerden biri de Polat Özlüoğlu oldu.Daha önce hiç bir kitabını okumamıştım önerilen Türk öykülerinde görünce hemen alıp okumak istedim.İlk defa bir erkek yazarın kadınsal bir ağızdan bu kadar başarılı öyküler yazdığına şahit oldum.Kadınlık,translık,eşcinsellik ve dışlanmışlık üzerine yazılan öykülerden oluşuyor kitap Can yayınlarından çıkmış olması da bu kadar popüler olmasına katkıda bulunmuş bence.

 Biraz sonra uyanacak mahalle ve herkes beni görecek. Gün aydınlanınca gözlerini benden alamayacaklar. Beni seyredecekler. Kırk satırlık merakları dinecek inşallah. Ben de onları izleyeceğim keyifle. Gözlerindeki şaşkınlığı, tiksinmeyi, iğreti merhameti, acımayla harmanlanmış nefreti, ayıplayan bakışları görecek ve hepsine aymazlıkla bakıp utanmadan yüzlerine gülecek, arsızca etimi, merak ettikleri her yerimi, bütün fazlalıklarımı, deliklerimi, deliliklerimi bir bir göstereceğim bütün mahalleye.

Daha çok kadın dilinin hâkim olduğu, en temel meseleleri odağına alan bu öyküler; anne-evlat, kadın-erkek, buyuran-boyun eğdirilen ilişkilerine eğiliyor. Gelgelelim cinsiyetçilik, zorbalık, tahakküm, eşitsizlik, kader ve ölümlülük gibi temalar ışığında anlatılan bu çağımızın masalları ne göz boyuyor ne de rahatlatıyor. Aksine, kiminde gözlerini koyu karanlığa dikiyor, kiminde isyanı dillendiriyor, kiminde de tutkular çağıl çağıl akıyor.

Polat Özlüoğlu'nun şaşırtıcı bir üslup denemesine giriştiği Peri Kızı Af Buyrun, geceleyin dinlediğimiz masalları en katı gerçeklerin süzgecinden geçiriyor. Kıyıda köşede kalmışlara, görmezden gelinenlere, sesi kısılanlara ve kaba güce maruz kalanlara tercüman oluyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Müzik - Doja Cat Say So

Herkese merhabalar efenim,

Dün gittiğim gibi uyuya kalmışım (saat 8 gibi) o yüzden ne kitap okuyabildim dün ne başka bir şey yapabildim sabah erken kalkıp Last Of Us 2 'nin sonunu izledim sonra da hazırlanıp işe geldim.

Bugün müzik postu yapayım dedim o yüzden.Yeni keşfettiğim bir isim Doja Cat bu şarkısı biraz R&B ye kaymış olsa da bence kendisi iyi bir rapçi.Nicki Minaj ve Cardi B ye yeni rakip geldi anlayacağınız.

23 Haziran 2020 Salı

Kitap - Rüzgarın Şarkısını Dinle Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Her gün 1 kitap bitiriyorum resmen ve bu halimden de acayip memnunum okuyamadığım zamanların acısını çıkardım resmen oh be !

Murakami'nin ilk yazdığı ama en son yayınlanan kitabı.İlk önce yayınlanmasına izin vermemiş sanırım bunun nedeni de bu kitabın diğer kitaplarına oranla çok fazla amatörce yazılmış olması zaten çok kısa bir kitap okuması da elbette Murakami olduğu için çok kolay ve çok akıcı zaten daha ilk kitabından belli etmiş kendini Murakami.

Kesinlikle güzel biri değildi. Ancak “güzel biri değildi” demekle ona haksızlık etmiş olurum. “O, kendine yakışır güzelliğe sahip biri değildi” demek daha doğru bir ifade olur.Tek bir fotoğrafı var bende. Fotoğrafın arkasında tarih ve not da var; 1963 Ağustos. Başkan Kennedy’nin başından vurulduğu yıl. Yazlık bir yerlerde gibi, sahildeki dalgakırana oturmuş, biraz keyifsiz bir şekilde gülümsüyor.

Saçı Jean Seberg modelinde kısacık kesilmiş, kırmızı çizgili kumaştan, uzun kollu bir elbise giymiş. Hem biraz tuhaf, hem de güzel görünüyor. İnsanın yüreğine dokunan bir güzellik bu. Kız arkadaşımın neden öldüğünü kimse bilmiyor. Kendisinin bilip bilmediğinden de şüpheliyim nedense.

Haruki Murakami’nin yirmili yaşlarının sonunda yazdığı, çevrilmesine yıllar sonra izin verdiği ilk romanı Rüzgârın Şarkısını Dinle Murakami okurlarını şaşırtacak ipuçlarıyla dolu…

(Tanıtım Bülteninden)

22 Haziran 2020 Pazartesi

Kitap - Çocuk Geliyor Han Kang

Herkese merhabalar efenim,

Dün hiç beklemediğim bir şey oldu ve puanım oldukça düşük olmasına rağmen (74) öğretmenlik mülakatına çağrıldım hiç ihtimal vermiyordum başvuru yaparken ama bir şekilde oldu işte 9 Temmuzda gideceğim :) Bu arada mülakatı geçsem bile atanma ihtimalim yine oldukça düşük aslında çünkü genelde 78-79 puanlarda yığılma var mülakat puanımla em fazla beni 75 puan yaparlar o kadar yani o da atanmaya yeter mi hiç bilemiyorum ama ben Eylül de yapılacak olan KPSS sınavına hazırlanıcam bu korona meselesi yüzünden ne hazırlanmak istiyordum ne çalışıyordum zaman geldi geçti ve ben hiç çalışmadım hatta unuttum bile KPSS ye hazırlanmayı ama şimdi önümde 2 aylık bir süre var daha önce 2 defa daha zaten hazırlandığım için 1.5 ayda iyiden iyeye konuları toparlarım son kalan günlerde de deneme çözerim en azından o şekilde sınava girmiş olurum.

Kitap postumuza gelicek olursak Vejetaryen kitabı ne kadar sevdiysem bu kitabı o kadar sevmedim.Hatta son kısmı bitiremedim bile.Kitap 1980 yılında Korenin darbe zamanlarında geçiyor , kitap bölümlerden oluşuyor ve kitap yazım tekniği her bölümde değişiyor.İlk bölümde "şimdi şöyle yapıyorsun,böyle yapıyorsun." şeklinde anlatarak hayal ettirici bir üslup kullanıyor ikinci bölümde kahraman bakış açısıyla diğer bölümde de ilahi bakış açısıyla anlatıyor.Bu kitaba değişik bir hava katmış olsa da bana bir bütünlük sağlamış gibi gelmedi o yüzden kitabın içine girmemi bir o kadar da zorlaştırmış oldu.

2016 Uluslararası Man Booker Ödüllü Vejetaryen'in yazarı Han Kang'dan Çocuk Geliyor.

18 Mayıs 1980 Gwangju Kore

Bak Coınğ Hi'ye 1979 yılında gerçekleştirilen suikastın ardından yeni iktidar yönetime geçmek üzere harekete geçti. Kore halkı demokrasinin daha fazla zarar görmesini istemiyordu, ülkenin dört bir yanında gençlerin başını çektiği protestolar başladı. Ordu iktidara el koydu. Amaçlarının öğrenci ve işçi eylemlerini bastırmak olduğunu söylediler. Silahsız eylemcilere ateş açıldı, işkence edildi, sayısız insan tutuklandı.Dokuz gün süren olaylar ardında binlerce yaralı ve hâlâ sayısı tam belirlenememiş yüzlerce ölü bıraktı. Olaylar Gwangju Ayaklanması ismiyle demokrasi tarihine geçti.

Han Kang, ölülerle, geride bıraktıkları yaşayan ölüler arasındaki ince çizgiden yazıyor. Alacakaranlık kuşağına korkusuzca dalıyor, adalet ve demokrasi tarihinin kanlı bir sayfasını, günümüzdeki yansımalarının ışığında evrensel bir hikayeye dönüştürüyor.

"Akıldan çıkarması güç bir anlatı."

- Observer

"Özgün, yoğun ve kışkırtıcı. Çok cesur. Çocuk Geliyor itirazını edebiyatla yapan bir yazarın şaheseri."

- Newsday

"Teknik ve içerik bakımından edebi bir zafer..."

- The Sunday Telegraph (5 yıldız)

(Tanıtım Bülteninden)

Fantastik Film : V for Vengeance

 Herkese merhabalar efenim, Bayramın ilk gününde annemler yengemlerle birlikte Amasyaya gitmişlerdi.Beni de kuzenimin evine bıraktılar.Biz d...