27 Temmuz 2020 Pazartesi

Kitap - Yeşilin Kızı Anne Lucy Maud Montgomery

Herkese merhabalar efenim,

Yeşilin Kızı Anne'i Netflix de ki dizisinin 1.sezonunu izleyip kitabını almaya karar verdiğim bir yapıt oldu.Aslında zaten çocuklar için kitap serisi olan bu kitabı Netflix dizi haline getirmiş ve tutunca da tekli roman şeklinde basmaya başladı yayınevleri.Ben 1 sezonunu izledim diğer sezonlarını izlemek yerine kitabını okumaya tercih ettim zaten bir kaç sahne dışında kitabıyla dizisi paralel şekilde gidiyordu.Anne'i karakterini acayip sevdim.Benim gibi hayal gücü yüksek açıkçası zaman zaman Pollyanna'ya kaçan nefes almaktan bile zevk alan ve elbette çok konuşan 14 yaşında bir kız çocuğu.Kızıl saçları ve mavi gözleriyle o zamanlar için kendini "çirkin" olarak nitelendirse de bence bu zamanlar için oldukça havalı ve güzel bir genç kız modeli Anne.İzlemesi de okuması da oldukça keyifliydi bu tarz yapımları çok seviyorum :)

AnnE hayat dolu, neşeli, azimli, sevecen, anlatacak çok fazla şeyi olan, çok tatlı bir çocuk karakter.

Aslında hepimizin AnnE’den öğreneceği o kadar çok şey var ki, başucunda tutup her umutsuzluğa kapıldığında, bir şeyleri yapamayacağını düşündüğünde, mutsuz hissettiğinde açıp okumalık bir kitap.

(Tanıtım Bülteninden)




Anne with an E: Season 1 [DVD] | Anne shirley, Anne of green

25 Temmuz 2020 Cumartesi

Kitap - Kadınsız Erkekler Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Dün izin günüm olduğu için bir kitabı daha bitirdim.Murakami'den ilk defa Öykü kitabı okudum ve öykücülüğü de romancılığı gibi birebir aynı sadece romancılığında daha fazla betimsel ayrıntıya giriyor o kadar.Karakterler,olayların değişikliği ve asla bir yere bağlanmayan olay örgüsü tipik Murakami hiç bir tarzında değişmiyor resmen adamın kitapları adamın imzasını taşıyor.

“Bir kadını yitirmek, tüm kadınları yitirmek demek…”

Doğan Kitap tarafından 2016 yılında yayımlanan Haruki Murakami’nin Kadınsız Erkekler adlı eseri, özlem, ihanet, ölüm, terk ediliş, vaz geçiş nedeniyle yalnız kalan birkaç erkeğin öyküsünün anlatıldığı bir hikaye derlemesidir.

“Bir gün sen de kadınsız erkeklerden olacaksın. O gün en ufak bir uyarı, küçücük bir ipucu vermeden; önsezi olarak hissettirmeden ya da içine doğmadan; kapını çalmadan, hiç beklemediğin bir anda seni bulacak. Bir köşeyi döndüğünde, aslında çoktan oraya varmış olduğunu anlayacaksın. Geriye dönmek mümkün olmayacak. O köşeyi bir kez dönünce, orası artık senin için mümkün olan tek dünya olacak. O dünyada sen kadınsız erkeklerden biri olarak anılacaksın."

İngiliz Dizisi : Cursed

Herkese merhabalar efenim,

Bugün cumartesi yani izin günüm.Hazır evdeyken geçen hafta başladığım bu diziyi bitirip dizi arşivime kaldırayım dedim.Dizi yine kitaptan uyarlanmış başta konusu ve Katherine Langford'un baş rolde olması beni heyecanlandırmıştı ama ilk sezon olmasından mıdır nedir hiç beğenmedim diziyi.Efektleri,senaryosu ve Katherine Langford haricindeki oyuncu kadrosunu açıkçası hiç beğenmedim o yüzden 2.sezonunu izleyeceğim pek zannetmiyorum.Bu tarz kadın kahramanın baş rolde olduğu ve güçlü kadın imajında olduğu filmleri,dizileri oldukça sevmeme rağmen bu dizi neyden kaynaklanıyor tam olarak bilemiyorum ama çok eksik kalmış bence heyecanımı kursağımda bıraktı :(

Gizemli güçlere ve efsanevi bir kılıca sahip olan genç asi Nimue, halkını kurtarma görevinde çekici paralı asker Arthur ile güçlerini birleştirir.

Cursed (2020)

21 Temmuz 2020 Salı

Müzik : Twice Fancy

Herkese merhabalar efenim,

Dün ödül törenimizi yaptık 19.30 gibi geldim eve , duş aldım,yemek yedim daha sonrada biraz oyun kanalından oyun izleyip uyudum ,  tüm gün topuklu ayakkabılarla gezmek yordu beni :/ Bugün de tercih günü ama diğer günlere nazaran daha sakin bir gün en azından sabahtan öyle ama öğleden sonra benim için hareketli olacak yine öğrencilerim ve aileleri gelmeye başlayacak.

Bugün sizlerle yine müzik bir postu paylaşmak istedim.Madem artık sizlerle KPOP da paylaşıyorum şu sıra en çok sevdiğim ve dinlediğim şarkılardan biri de Twice 'ın Fancy şarkısı.Bu şarkı benim çok hoşuma gidiyor ve çok eğlendiriyor beni sanki küçük bir kızmışım gibi hissettiriyor.Bakalım bu eğlenceli şarkı ve klip sizi nasıl hissettiricek , iyi seyirler :)

Anime : Nakitai watashi wa neko wo kaburu

Herkese merhabalar efenim,

Tercihler yine son hızıyla devam ediyor arada bir nefes alma zamanım oldu o arada bu postu yazmak istedim.Netflix kapanmadan izleyebildiğimiz kadar bir şeyler izleyelim o zaman 1 Ağustostan sonra çekileceği söyleniyor Türkiyeden ama bilemiyorum tabiki resmen ülkede paramızla rezil oluyoruz.İngilizce adı ; "A Whisker Away" olan bu anime film aşırı tatlıydı ben izlerken acayip eğlendim.Animedeki kız resmen ben :) Aşık olunca ben de böyle gerizekalı gibi davranıyorum :) Keşke bende bazı zamanlar kedi olabilsem :)

 Tuhaf bir kız, hoşlandığı çocuğun ilgisini çekmek için kediye dönüşür. Ama farkına bile varmadan insan ve hayvan arasındaki çizgi bulanıklaşmaya başlar.

A Whisker Away | Netflix Wiki | Fandom

20 Temmuz 2020 Pazartesi

Kore Dizisi : Dinner Mate

Herkese merhabalar efenim,

Bugün pazartesi ve işte o zorlu ve yoğun olucak olan tercih haftasına girdik , sabahtan rehberlik toplantısı yapıp tercih sisteminin açılmasını daha doğrusu yazılımının iyice oturtulmasını bekledik randevularımızı 14.00 da başlattık birazdan öğrenciler ve velileri gelmeye başlarlar.Onlar gelmeden yazayım dedim.

Song Seung Heon Koreli aktörler içinde görünce ayılıp bayıldığım nadir isimlerden biri olabilir kendisini acayip seksi ve erkeksi buluyorum açıkçası.Ne kadar böyle soğuk tavırlı erkek rollerinin olduğu dizilerde görüp sevsem de bu tarz çerezlik romantik-komedi dizilerinde de oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum.

"Dinner mate " olmak hem de Song Seung Heon gibi bir adamla bence resmen bu benim hayalim :) Hayalimi dizi yapmışlar :) Gerçi genelde yemek masasında başlayan arkadaşlıklar yatak arkadaşlığında bitebiliyor ama bence böyle cinselliğin ya da aşkın olmadığı sadece beraber mekanlar keşfedik beraber yemek yiyip sohbet edebildiğin bir erkeğin olması hayatında acayip zevkli olurdu bence benim şu sıralar tam da böyle bir şeye ihtiyacım var.

Dizi, (Song Seung-Heon) bir adam ile bir kadının (Seo Ji-Hye) arasındaki karmaşık ilişkiyi konu almaktadır. Birbirlerini tanımayan bir adam ve bir kadın, bir restoranda akşam yemeği yiyebilmek için sırada bekler. Sıra onlara geldiğinde, çift oldukları konusunda bir yanlış anlaşılma olur ve aynı masaya otururlar. Böylece birlikte bir akşam yemeği yerler. Daha sonra, haftada bir araya gelerek birlikte akşam yemeği yemeğe başlarlar.

Karakterleri:
Song Seung-Heon dizide bir psikiyatrist olan Kim Hae-Kyung karakterini canlandırmaktadır. Hastalarını yaygın olmayan bir teknik ile tedavi etmektedir. Hastalarını birlikte yedikleri yemekler sırasında gözlemlemektedir ve onları dinlemektedir.

Seo Ji-Hye dizide '2N Box' adlı bir youtube kanalının planlama ekibinde yer alan Woo Do-Hee karakterini canlandırmaktadır. İlk kez, 20’li yaşlarının başında birisi ile çıktıktan sonra kalbi çok kırılır ve artık kimseye karşı romantik duygular beslemez.

18 Temmuz 2020 Cumartesi

Kitap - Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Bugün haftanın son günü geçen hafta olduğu gibi yine herkes izinli ve ben tek başıma iş yerinde nöbetçiyim.Kafamı dinlediğim ve bir haftayı daha uğurlayıp ruhsal ve zihinsel olarak yeni bir haftaya hazırlandığım bir gündeyim.

Dün izin günüm olduğu için bu kitabı başlayıp bitirdim bile ki konu Murakami olunca ne zaman başladım ne zaman bitirdim hiç fark etmiyorum bile su gibi akıp gidiyor bence her kitabı bu kitabı da öyle oldu.

Genelde Murakami'nin karakterlerini az da olsa severim ama buradaki karakterini hiç sevmedim ya hayatta en nefret ettiğim erkek tipini gitmiş baş rol karakter yapmış kitap boyunca karaktere gıcık olmakla geçti okumam resmen onun dışında Murakami her zaman ki gibi kitabın sonu yok ama başından sonuna kadar bir heyecan ve ilginç bir gizem ve merak var.Bu arada yaklaşık 200 sayfa kadar olduğu için oldukça kolay okunuyor.

Haruki Murakami’nin, Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında adlı eserinin konusu Hajime ve Shimamato adlı iki insanın, kaderin ellerinde yaşadıkları etkileyici bir aşk hikâyesi şeklinde karşımıza çıkıyor.

Murakami, Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında’da kurguladığı aşk hikayesini sağlam bir tarihsel temele dayandırarak eserin edebi ruhunu ortaya koyuyor. Eserin baş karakterlerinden Hajime, 1951 yılı doğumludur ve Japonya o yıllarda İkinci Dünya Savaşı’nın dumanı hâlâ tütmektedir. Japonya, büyük bir yıkıntıdan kendini kurtarıp müthiş hızlı bir gelişme dönemine girmiştir; fakat işçi ve hammadde kıtlığından muzdariptir. Devlet, halkı çocuk sahibi olmaları için teşvik etmektedir. Birçok ailenin en az iki ya da üç çocuğu vardır; fakat Hajime gibi tek çocuklu orta-sınıf aileleri çok nadirdir. Hajime, ailesinin tek çocuğu olarak çocukluk yıllarını kitaplara ve müziğe adayarak geçirir. Bu durum ve insanların ona karşı önyargısı Hajime’yi etkilemiştir ve onun yalnızlık dolu ve takıntılı bir dünya görüşü edinmesine neden olmuştur.

Müzik - Sunmi Noir

Herkese merhabalar efenim,

Yine Koreli şarkıcılardan devam etmek istedim bu hafta müzik postuna.Bugün cumartesi izin günüm ve evdeyim ama boğazım şişmiş ve ağrıyor bu hafta tercih haftası o yüzden işte çok yoğun bir hafta bekliyor beni ayrıca salı akşamı da dereceye giren öğrencilerimiz için bir ödül töreni olucakmış basın falan da gelecekmiş grantuvalet iş çıkışı oraya gidecekmişiz.Bu haftanın planları anlayacağınız şimdilik böyle.

Müzik postunda size Hwa Sa dan sonra sevdiğim 2.Koreli kadın solo şarkıcı olan Sunmi'nin en beğendiğim şarkısı ve klibinden bahsetmek istedim.Noir hem şarkı olarak hem de klip olarak acayip hoşuma gidiyor iyi seyirler :)

16 Temmuz 2020 Perşembe

Kore Dizisi : Hyena

Herkese merhabalar efenim,

LGS sonuçları açıklandığı için bugün sabahtan oldukça haraketli bir gün oldu bizim için.Ancak daha dinlenme ve buraya yazma şansım oldu.20 Temmuzda tercihler başlıyor o zamanda inanılmaz bir yoğunluk içinde olucaz gibi duruyor.

Hukuk dizilerini pek sevmiyorum ama dişli kadınları oldukça seviyorum ve bu diziyi de sırf baş roldeki kadın için izledim zaten Kore de oldukça ünlü bir isim kendisi ve oldukça iyi bir oyuncu.Dizi ilk bölümlerinde oldukça heyecanlıydı aşk meşk had safhadaydı ama sonrasında vakalara yöneldiler ve iyice hukuk dizisi oldu.

Konusu:
Dizi, Güney Kore’deki %1’lik üst sınıf için çalışan bir grup avukatın etrafında dönmektedir.

Karakterleri:
Kim Hye-Soo dizide bir avukat olan Jung Geum-Ja karakterini canlandırmaktadır. Ne pahasına olursa olsun başarı ve para için kanun ve kanunsuzluk, adalet ve adaletsizlik, etik ve yolsuzluk sınırlarını aşan gerçek bir sırtlandır. En güçlü hayatta kalma içgüdüsüne sahiptir ve bu yüzden her şeye katlanabilecek bir güce sahiptir.

Ju Ji-Hoon dizide elit bir avukat olan Yoon Hee-Jae karakterini canlandırmaktadır. Yeteneklerine oldukça güvenen, egoist ve parlak zekâlı birisidir. Yasaları istediği gibi yönetmekte uzmandır. Ülkedeki en varlıklı ve en güçlü insanları destekleyebilmek için yeteneklerini kullanır.

15 Temmuz 2020 Çarşamba

Fantastik Film : Palm Springs

Herkese merhabalar efenim,

Bugün 15 Temmuz olmasıyla vesilesiyle resmi tatil ve ben evdeyim.Bugünün planı , kitap okuyup , film izleyip yatakta yuvarlanmak.Bu filmi de tam şimdi bitirdim taze his ve düşüncelerimle yazmak istedim.

Belli bir zaman döngüsü içinde sıkışıp kalma konusuna oldukça aşina olduk artık bu konun işlendiği her yapımı izledim resmen bu film de bu yapımlardan sonuncusu.Yabancı dizilerde gördüğümüz oyunculardan oluşan bir kadrosu var o yüzden gördüğümüz her karakter oldukça tanıdık.Zaman döngüsü içinde sıkışıp kalmayı keyfe keder bir şey olarak gösteren ve bu konuya farklı bir yönden bakan bir yapım olmuş.Bu arada deniz,havuz,düğün falan tam bir yaz filmi :)

Rahat bir insan olan Nyles ve nedime olmaya pek de istekli olmayan Sarah'nın yolu, Palm Springs'te bir düğünde kesişir. İkilinin arasında romantik anlar yaşanır. Ancak Sarah, Palm Springs'ten ne zaman ayrılmaya çalışsa kendini yeniden aynı yerde bulur. Sarah ve Nyles, birbirlerinden ve bulundukları yerden kurtulmak için ellerinden geleni yapacaklardır.

Andy Samberg and Cristin Milioti in Palm Springs (2020)

13 Temmuz 2020 Pazartesi

Fantastik Film :The Old Guard

Herkese merhabalar efenim,

Charlize Theron ablamız muhteşem saç kesimiyle Netflix filmlerine tain olmuş.Fantastik aksiyon karışık olan filmi açıkçası ben soluksuz izledim hatta baş rolde Charlize ablam olunca ağzımın suyu aka aka izledim onun bu tarz "kadın savaşçı" karakterleri meşhurdur bu da o karakterlerinden biri olmuş.Sanırım filmin devamı gelicek çünkü çok fazla hava da kalan noktalar oldu :)

Thebae Campus'ın prensesi Eetion’un kızı olan Andromecha ve ona eşlik eden diğer Yunan mitolojisinden çıkıp gelen insanlar, 21. yüzyılda, paralı asker olarak çalışıyorlardır. Ölümsüzlükleriyle yaşamak zorunda kalan paralı askerler, başka bir ölümsüzün varlığını keşfederler. Bu kişi ise denizcilere hizmet veren siyahi bir kadındır. Peşlerine düşen kötü niyetli bir topluluk ise onların varlıklarını keşfetmişlerdir. Ölümsüzler anlayacaklardır ki, ölümden çok daha kötü şeyler vardır.

Kitap - Şeker Portakalı Jose Mauro De Vasconcelos

Herkese merhabalar efenim,

Dün iş yerinde tek olunca bir kitabı okuyup bitirdim.Küçükken okuduğum ama çok fazla hatırlayamadığım kitaplardan biri olan Şeker Portakalını okuyup bitirdim.Kardeşimin kitaplığında bunun serisi olduğunu da öğrendim onları da okumayı düşünüyorum.Ağlamaktan helak etti beklenildiği gibi kitap beni :) Diyecek başka da bir şeyim yok :)

Acı dolu bir hayat sürdürmek ve bunu yaşamın olağan seyri gibi kabul etmek, ta ki hayattaki en gerçek ve karşı konulamaz acının ne olduğunu öğrenene kadar… Şeker Portakalı; yoksulluk ve sevgisizlik içinde yaşayan küçük Zeze’nin dünyasını, okuyucusuna yalnızca minik bir çocuğun gözünden değil, evrensel bir hakikat penceresinden sunuyor.

Brezilyalı yazar Jose Mauro de Vasconcelos’un 1968’de yayımlanan Şeker Portakalı adlı eseri, yalın anlatımı ve çarpıcı hikâyesiyle dünya edebiyatının unutulmaz başyapıtları arasında yer alıyor. Yazarının hayatından izler taşıyan eser, bir çocuğun iç dünyasından yola çıkarak tüm insanlığa acıyla yoğrularak olgunlaşmanın ağırlığını duyumsatıyor.

Gerçekçi anlatımı ve duygu ağırlıklı temasıyla Latin Amerika edebiyatını tüm yönleriyle yansıtan Şeker Portakalı; saflığı, şefkati ve acıyı eksiksiz bir empati ile iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayacak.

Saflığın Acıyla Yüzleşmesi

Kitabın başkahramanı Zeze, yaramazlıklarıyla meşhur bir afacan. Mahallelinin “şeytan” olarak andığı bu çocuğu, öğretmeni ise bir “melek” olarak görüyor. Günün birinde Zeze ve ailesi, maddi imkansızlıklar nedeniyle oturdukları evden taşınmak zorunda kalıyor. Zeze, önceleri taşınmalarına çok üzülse de bu durumu yeni taşındıkları evin bahçesindeki şeker portakalı fidanıyla telafi ediyor. Fidan, çok geçmeden Zeze’nin en iyi arkadaşı oluveriyor.

Zeze bir gün, en büyük hayalini, daha doğrusu yapmayı en çok istediği yaramazlıklardan birini gerçekleştiriyor. Bu yaptığının bedelini ise mahallede Portekizli adıyla bilinen bir adamdan fena halde dayak yiyerek ödüyor.

Küçük kahramanımız, başta bu adamdan nefret etse de sonradan onu çok seviyor. Hatta Portekizliyi o kadar çok seviyor ki bu sayede haylazlığı da bırakıyor. Zamanla ikilinin arasında, baba-oğul ilişkisi gibi bir bağ kuruluyor. Ancak hikayenin sonunda bu bağlılık, Zeze’yi iyileştirdiği kadar onun ömür boyu unutamayacağı bir acıyı da beraberinde getirecek.

11 Temmuz 2020 Cumartesi

Müzik - Ariana Grande No Tears Left To Cry

Herkese merhabalar efenim,

Dün geç saatlere kadar kurum yıl sonu yemeği vardı.Ordan döndükten sonra duş aldım ve nasıl uyuduğumu şaşırdım resmen.Haftalık iznimi mülakatım için perşembe kullandığımdan bugün sadece ben kurum nöbetçisi olarak kurumdayım benden başka herkes izinde ama yalnız olmayı da seviyorum o yüzden bu konuya çok takılmıyorum.

Bugün müzik postunda şu geçtiğimiz 3-4 ay içinde çok dinlediğim ve dinlerken adeta kendimi bulduğum bir şarkı var : Ariana Grande'nin "No Tears Left To Cry " şarkısı.bu şarkıyı dinlerken de ağlamak ayrı bir ironik oluyor ama her defasında beni ağlatmayı başarıyor çünkü cidden artık gözümde yaş kalmadı ağlamaktan.En vahimi de bir erkek için bu kadar uzun süre göz yaşı dökmemiştim bu yüzden çoğu zaman ağlarken aynı zamanda da kendime kızıyorum.Her şeyin bir hayırlısı var derler olmayacak bir şeyi bildiğin halde onu istemek ve alamamaktan dolayı ağlamak bana gerçekten çok acınası geliyor aslında hayatta ağlanması gereken çok şey var.İnsanlar sağlıkları ve geçim sıkıntıları için de boğuşurken bana böyle manasız konularda üzülmek çok sinir bozucu geliyor :(

Artık biraz daha durulmaya ve o eski Buse ye dönmeye başladım gibi hissediyorum çünkü o kızı gerçekten çok özledim.Bu şarkıyı da ağlamadan sadece Ariana'nın sesini sevdiğim ve şarkıyı beğendiğim için dinleyeceğim bana bir şeyler ifade etmeden ...

10 Temmuz 2020 Cuma

Romantik Komedi Filmi :Saranghago Issseubnikka

Herkese merhabalar efenim,

Dün Kore filmi izlemişken hızımı alamayıp bir tane daha izledim ama bu diğeri kadar iyi bir film değildi genelde dandik dizilerde rol alan kişileri baş role koyup bir film çekmişler ama kafa dağıtmalık film arıyorsanız gayet iyi bir seçenek olabilir :)

So Jung bu zamana kadar sefillik içinde yaşamıştır. Annesi hastadır ve hangi işe elini atsa başarısızlıkla sonuçlanır. Atılgan ama bir o kadar da şüpheci ve gizemli olan Seung Jae’nin işlettiği bir kafeterya’da çalışmaktadır. Fakat fırtınalı bir gecede, gizemli bir kadın kafeterya’ya gelir ve So Jung’a “Aşık Mısın?” adlı tuhaf bir kitap verir. Bir gün, kitaba aşk hayatıyla ilgili bir soru sorar ve aldığı cevap ile mucizevi bir şekilde hayatı değişir. So Jung aniden herkesin dilinde olur. Tanıştığı her erkek ona aşık olur, buna Seung Jae de dahil. So Jung gerçek aşkı bulmak için kitabın gücünü kullanabilecek midir? Peki Seung Jae o kadar rekabete rağmen onun kalbini kazanabilecek mi?


Romantik Film : Yuyeolui Eumagaelbeom

Herkese merhabalar efenim,

Dün mülakattaydım 4 soru soruldu 1 soru hariç hepsini bildim o soruda hiç bilmediğim bir yerden genel kültür sorusu olarak geldi ama onun dışında çok az heyecanım dışında oldukça iyiydi.bu akşam için onlinedan psikoeğitim alma planım var onunla uğraşırım büyük olasılıkla yarın akşamda kurum yemeği var o olur ve pazar günü de kurumda olacağım ve bir şekilde bu haftayı da sonlandırmış olacağım.

Dün akşam izin günüm de olduğu için biraz şöyle chill bi vakit geçirmek istedim ve uzun zamandır gözüme çarpan , baş rollerinde Go-eun Kim ve Hae-In Jung'un olduğu ingilizce adıyla "Tune In For Love " filmini izledim.Kore filmi izlemeyeli uzun zaman olmuş.Hae-In Jung'un bu tarz film ve dizileri biliyorsunuz ki oldukça meşhur oldu artık Netflix de Chill bir dizi ya da film izlemek istediğimde direk adamın dizi,filmlerine bakıyorum.

1994 yılında, Şarkıcı Yoo Yeol'un "Müzik Albümü" radyo programı DJ'i olduğu ilk gün Mi-Soo ( Kim Go-Eun ), Hyun-Woo ( Jung Hae-In ) ile tanışır. Mi-Soo bir fırın dükkanında yarı zamanlı çalışıyor ve Hyun-Woo mağazaya giriyor. Mi-Soo, ilk bakışta Hyun-Woo'ya aşık olur ve sonunda romantik bir ilişki gelişir. Beklenmeyen bir durum gerçekleşir ve çift ayrılır, ancak ilişkileri asla bitmez.

Go-eun Kim and Hae-In Jung in Yuyeolui eumagaelbeom (2019)

8 Temmuz 2020 Çarşamba

Müzik - Hwa Sa Maria

Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm ve bugün öğretmenlik mülakatım var 13.30 da ! Çok heyecanlı değilim açıkçası sıkıldım artık bu tarz şeylerle uğraşmaktan ömrüm bunlara ağlayıp sızlanmakla geçti devlette çalışmayı bende elbette çok istiyorum ama sürekli bu düşünce için çalışmakta beni artık çok yoruyor.Seneye için şu an çalıştığım kurumla sözleşme imzaladım bile hem de kafamdaki fiyata biraz da onun için rahatım sanırım ama Türkiye de yaşıyoruz elbette ve pandemi dönemindeyiz maalesef ki özel sektör de insanlar önlerini göremiyor devlette çalışmak kadar rahat değil.

Bugün müzik postu yapalım dedim.Hwa Sa nın yeni albümü ve albümden çok beğendiğim şarkı olan Maria'nın klibi de çıktı.Normal de bu blogta pek KPOP şarkısı paylaşmıyordum ama artık paylaşmaya karar verdim çünkü çok fazla KPOP şarkısı dinliyorken neden paylaşmayayım ki ?

Hwa Sa bu klipte yine ne kadar güçlü bir kadın olduğunu gösteri bir kez daha kendisine hayran oldum.Maria Hwa Sa nın vaftiz adıymış ve aslında bu şarkıyı kendine ve haterlarına yazmış.O yüzden şarkının melodisinin güzelliği kadar sözleri de çok anlamlı ve güzel geldi bana :)

Kendinizi sevmeniz dileğiyle :)


Kitap - Yakıcı Sır Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,

Zweig külliyatına devam ediyorum.Zweig'in bu novellasını okuduğum son iki kitabına oranla daha çok beğendim çünkü içine daha çok girebildim.Küçük bir çocuğun gözünden anlatıldığı kısımlar çok hoşuma gitti.Diğer kitapları gibi okuması kolay 80-90 sayfa civarlarında bir kitap.

Kısa bir tatil için Avusturya Alplerine giden bir baron, zamanını zararsız bir flörtle renklendirmenin yollarını aramaktadır. Kendine fazlasıyla güvenen ve gönül maceralarına her zaman açık olan bu müzmin kadın avcısı, kısa sürede kendisine bir av bulmakta hiç zorlanmayacaktır. Tanışıp yakınlaşmak istediği kadının on iki yaşındaki oğluyla ahbaplık kurarak işe koyulur. Yakıcı Sır annesini elde etmek isteyen bu narsist çapkın tarafından kullanılan bir çocuğun hikâyesidir aslında. Ne var ki, yetişkin dünyası bazen masum çocuklara büyüklere göründüğünden çok daha berrak görünmektedir…
(Tanıtım Bülteninden)

6 Temmuz 2020 Pazartesi

Kitap - Geçmişe Yolculuk Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,

Zweig külliyatından devam ediyorum.En kısa novellarından biri sanırsam 50-60 sayfa bir şey ama öyle aman aman çok fazla beğenemedim maalesef içine almadı beni :/

Zweig’ın 1920’li yıllarda yazdığı tahmin edilen bu novellanın el yazması ölümünden sonra oldukça geç bir tarihte, 1970’lerde gün ışığına çıkarıldı. Ve aşkın sınır tanımazlığı üzerine yazılmış en yoğun, en etkileyici metinler arasında yerini aldı. Geçmişe Yolculuk, zamana, mekâna ve değişen koşullara direnen yasak ve tutkulu bir aşkın hikâyesidir. Bu çılgın aşk önce okyanusun ve daha sonra da Birinci Dünya Savaşı’nın araya girmesiyle dokuz yıllık bir kesintiye uğrar. Yıllar sonra yeniden buluşan iki sevgilinin hayatları büyük bir değişime uğramıştır. Önlerinde uzanan belirsiz geleceğe, geçmişin sürekli aralarına giren gölgesine rağmen, aşk doludizgin sürmektedir...

Komedi Filmi : Eltilerin Savaşı

Herkese merhabalar efenim,

Dün izin günümdü ailecek oturup Neflixe nihayet gelmiş olan "Eltilerin Savaşı" filmini izledik.Daha önce annemle kardeşim sinema da izlemişler ve çok beğenmişlerdi ben de kesin 1-2 ay sonra Netflixe gelir oradan izlerim demiştim nitekimde en sonunda geldi ben de izledim.Gupse Özay'ı çok beğeniyorum bir kadın olarak yaptığı komedi işleri gerçekten çok başarılı oluyor bu filmde ailecek izlenecek keyifli bir hafta sonu filmi olmuş.Her karakter ve oyuncular çok iyi seçilmiş ayrıca Urazcığımın da olması işin tuzu biberi olmuş :)

Eltilerin Savaşı, iki elti olan Sultan ve Gizem arasında yaşanan tatlı çekişmelere, bitmek bilmeyen rekabete odaklanıyor. Gizem ve Sultan elti olan iki genç kadındır. İkili arasında yaşanan ufak atışmalar bir süre sonra yerini tatlı bir rekabete bırakır. Birbirlerinin yaptıklarından geri kalmayan eltiler, kendilerini eğlenceli bir savaşın içinde bulur. Kardeş olan Selim ve Fatih de bir süre sonra eşleri arasında yaşanan bu rekabet rüzgarına kapılır. Sosyal medyaya düşkünlükleri ile bilinen Gizem ve Sultan’ın evlilik hayatlarına odaklanılan filmde, iki eltinin yarış içindeyken Selim ve Fatih’i nasıl etkiledikleri de gözler önüne seriliyor.

Eltilerin Savasi : Afis

4 Temmuz 2020 Cumartesi

Kitap - Doppler Erlend Loe

Herkese merhabalar efenim,

Bugün pazar , bugün izin günüm yani evdeyim.Bol bol kitap okuyup yatağımda takılmaktan başka bir planım yok.Bu hafta beni heyecanlandıracak olan tek şey 9 Temmuzda yapılacak olan öğretmenlik mülakatım ve 11 Temmuzda yapılacak olan kurumumuzun dönem bitimi yemeği.

Kitaba gelicek olursak bu kitabı Trendyoldan beleş aldım nasıl aldım diyecek olursanız Trendyolun uygulamasını indirip cüzdanım kısmına telefon numarasını yazdığınız zaman 20 TL tanımlıyor bende bu kitabı aldım böylece adını çok duyduğum ve okumak istediğim bu kitabı beleşe okumuş oldum :)

Kitap okuması akıcı ve eğlenceli bir kitap.Norveçli bir adamın "başarıdan" ve "mükemmel hayat" kısmından sıkılıp karısını,çocuğunu bırakıp insanlardan uzakta ormanda yaşamaya başlamasını anlatıyor.Bu Norveçlilerde cidden işsiz harbi ya "derdini seveyim" demek istedim kitabı okurken :) Kitap kahraman ağzından anlatıldığı için okuması daha akıcı ve eğlenceli olmuş zaten "normal" tanımlarda bir adamı okumadığımız için ... :)

"Merak uyandıran, huzursuz eden, duygu yüklü bir metin; yazar için yeni bir sanatsal başarı."
-Stein Roll, Adresseavisen-

"Loe'nun Naif. Süper'den bu yana yazdığı en iyi kitap."
-Sindre Hovdenak, VG-

"Uzun zamandır yayımlanan en komik kitap."
-Michael Nilsen, Politiken-

Babam öldü.
Dün bir geyik avladım.
Ne diyebilirim.
Ya o ya ben, birimiz canından olacaktı.

Andreas Doppler: Bir başarı abidesi! İki çocuklu başarılı bir aile babası; başarılı bir tadilattan geçmiş güzel bir evi ve çok başarılı olduğu iyi bir işi var. Bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşüyor. Otların arasında yarı baygın bir halde uzanırken, uzun zamandır hissetmediği bir huzur doluyor içine: Neredeyse hiç tanımadığını fark ettiği babasının ölümü iyiden iyiye içine otururken, yeni banyo için fayans seçimi gibi banal düşüncelerden ve beynini kemiren o anlamsız çocuk şarkılarından kurtuluveriyor.

Birkaç gün sonra işini, evini ve ailesini terk edip ormana taşınıyor. Doğa güzel, karanlık ve derin; ayrıca Bongo var: Kendini geyikten başka her şey sanan ve kart oyunlarından zerre kadar anlamayan bu afacanla bir "avcı toplayıcı" gibi yaşamaya çalışan Doppler, yağsız süt krizine girince, bir adım daha ileri gidip takas ekonomisine geçiyor... Norveç'in en çok okunan yazarlarından Er land Loe, 1969'da, Norveç'in kuzeyindeki Trondheim şehrinde doğdu. Normal bir Norveçli çocuğun gitmesi gereken bütün okullara ve birkaç tane de çocuk yuvasına devam etti. Öğrenci değişim programı çerçevesinde Fransa'da bulundu. Ayrıca üniversitede sinema ve edebiyat eğitim gördü. Askere gitmeyi reddedip sivil kuruluşlarda zorunlu hizmette yer aldı. "Stella Polaris" tiyatro topluluğunda her işe koşan adam olarak çalıştı. Kurt Kudurdu adlı çocuk kitabı 2001'de, Kadının Fendi adlı romanı 2007'de beyazperdeye aktarıldı. Senaryosunu yazdığı "Varoluş Mücadelesi" adlı dizi film, NRK kanalında halen gösterilmektedir.
(Aschehoug Ödülü, 2013)
(Tanıtım Bülteninden)


3 Temmuz 2020 Cuma

Kitap - Sputnik Sevgilim Haruki Murakami

Herkese merhabalar efenim,

Murakami külliyatımı tamamlamaya dewamke !

Murakami'nin her kitabının ismi hep tuhaf tuhaf oluyor ama kitabın içinde mutlaka açıklıyor bu acayip hoşuma giden bir şey ve ayrıca finaller konusunda artık alıştık sevgili yazarımıza o yüzden insanı tatmin eden bir final beklemiyor insan sadece o sürece odaklanıyor ve ondan zevk almaya çalışıyor ve bence edebi zevk anlamında da Murakami üzerine çıkan olmadı daha önce.

Sen benim bir parçamsın... Ben âşık oldum. Şüphe yok. Buz soğuktur, gül kırmızı. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksız. Ama artık dönüş yok. Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de. Japonya'dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen büyüleyici bir aşkın hikâyesi. Haruki Murakami'den düşlerinize sızacak bir roman...
(Tanıtım Bülteninden)

Kitap - Mürebbiye Stefan Zweig

Herkese merhabalar efenim,
Zweig külliyatımı tamamlamak için okuduğum bir kitabından bahsedicem bugün sizlere.Kitaba ismini veren Mürebbiye novellası hariç içinde 1-2 tane daha novella var ama ben onları pek beğenmedim açıkçası daha doğrusu pek bir şey anlamadım içine pek giremedim , bu kitabı bence diğer kitaplarına oranla daha bi tık sıkıcı geldi bana , Zweig tarzı betimlemeler (hem duygusal hem de çevresel) aşırı fazla geldi bana :/

Mürebbiyeleri katı bir ahlak anlayışının kurbanı olurken, yetişkin dünyasının gaddarlığıyla tanışan iki masum çocuk; Como gölü kıyısındaki bir otelin dingin ortamında gözüne kestirdiği bir genç kıza imzasız aşk mektupları yazarak zalimce bir oyuna girişen görmüş geçirmiş beyefendi; Tirol Alplerinde küçük bir lokantada gençliğinin platonik aşkıyla karşılaşan, artık düşkün ve yaşlı olan bu adama yıllar öncesinden duyduğu gönül borcunu ödeme fırsatı bulan evli bir kadın; bir genç kızın yarı histerik şefkat arayışında ifadesini bulan susuzluktan kurumuş toprak ve sıkıntılı yağmur bekleyişi. Zweig bu öykü derlemesinde, dönüştürücü deneyimleri sağlam anlatılara dönüştürmekteki ustalığıyla yine insanın kusurlarını, özlemlerini, karşılaştığı engelleyici durumları empatiyle çözümlüyor.
(Tanıtım Bülteninden)

1 Temmuz 2020 Çarşamba

Romantik Film : 365 Dni

Herkese merhabalar efenim,

Bu filmi izlemeyecektim güya ama yine merakıma yenik düştüm ve izledim izlemesem de olurmuş yani :D

Yine kadın kaçırma,sert erkek,zorla cinsellik,bad boy konularını alan bir film daha aslında bu filmi "Romantik Film" kategorisine bile sokmak istemiyorum çünkü bu artık bence bi ruh hastalığı oldu hatta bunun adı bile var Stockholm Sendromu diye tabi siz "Celladına aşık olmak " da diyebilirsiniz.Hadi bu erkekler bi zengin yakışıklı olmasın , fakir,serseri,psikopat ve elbette keko çirkin bir adam olsun bakalım hoşunuza gidecek mi bu film ? Bence hayır gitmeyecek kadın o yerden kurtulmaya çalışacak kanının son damlasına kadar ve en sonunda adama aşık olmak yerine oradan kaçıcak ve biz de "güçlü kadın" imgesi izlemiş olup bu film kadar meşhur olmayacak:/

Bir de adamı ilahlaştırdınız iyice adam Hintliye benziyor gidin bi Hint dizisi izleyin zaten bu tipte adamlardan bol bol görürsünüz o dizilerde :D

Anna Maria Sieklucka and Michele Morrone in 365 dni (2020)

Kitap - Sarıyaz Mahir Ünsal Eriş

Herkese merhabalar efenim,

Merhaba Temmuz ! Yazın 2.ayına girdik bile , zaman çok çabuk geçiyor.

Haziranın son günlerinde okuduğum bir Haziran romanı ile veda ettim Haziran ayına.Mahir Ünsal Eriş'in daha önce "Dünya Bu Kadar" adlı kitabını okumuştum ve açıkçası çok fazla beğenmemiştim.Bu kitabının içinde birden çok bağımsız öyküler var ama bir şekilde öyküler zamansal olarak aynı zaman içinde geçtiği için bir şekilde birbirine bağlanıyor.Bu detay oldukça hoş olmuş kitapta bence.

Şimdilerde o günleri ananlar hep “Sarıyaz” diyorlar adına. Haziranın gevreyen toprak üstünde buram buram tüttüğü son demlerinde, topu topu on iki günlük bir zamandı oysa. Ama bütün bir mevsim, yıllar boyu hatırlanacak kadar yüklü geçmişti.

Tarihe “Sarıyaz” diye düşüldü o günler.

Her şey havanın lodosa dönmesiyle başladı. Rüzgar, Afrika’dan aldığı sapsarı çöl kumunu yanına katıp körfeze doldu, ortalık sarıya kesti. Her şey ama her şey öyle bir sarardı ki, sanki dünya sarı bir camın arkasına saklandı gibi oldu.

Yöre halkını tedirgin eden bu tuhaf doğa olayının ardından bir de deprem gelir. Lakin bu “aşağıdan aşağıdan vuran” deprem halka halka büyüyecek, Sarıyaz’ın büyüklü küçüklü karakterlerinin hayatlarında meydana gelen şiddetli sarsıntılarda yankı bulacaktır.

Mahir Ünsal Eriş altı yıl aradan sonra yeniden okurların karşısına çıkıyor. Aynı olayın etrafında dönen ve birbirine bağlanan sekiz öyküden oluşan Sarıyaz’da, yine küçük bir kıyı şehrindeki sözümona sıradan insanların dünyalarına ışık tutuyor. Onların aşklarına, hüsranlarına, isyanlarına, hezeyanlarına, kalp yaralarına ve her şeye rağmen hayata tutunma çabalarına tercüman oluyor… Her zamanki sakınmasız, dürüst ama merhamet dolu, hayat dolu tavrıyla. Her zamanki gibi sokağı dillendirerek…

(Tanıtım Bülteninden)

Aksiyon Filmi : Brave Citizen

Herkese merhabalar efenim, Hafta sonunda izlediğim Kore filmlerinden bahsedicem bugün size.Uzun zamandır yeni gelen filmlere bakmamıştım.Bu ...