Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 27.günündeyiz.
Dün akşam Discord üzerinden bağlanıp sesler aracılığı ile Mart ayı kitabımız olan Mülksüzleri tartıştık.Bu grubun en sevdiğim yanı bu işte işlerini gönüllü yapmalarına rağmen bir kar amacı gütmemelerine rağmen bu zor şartlar da bir yolunu bulup yapıyorlar.Ben de elimden geldiğince her etkinliklerine katılıyor ve kitaplarımı düzenli okuyup her tartışmaya da katılmaya çalışıyorum.Ben kendimi çok sorumlu bir insan zannederdim bu konuda ama diğer insanların ellerinde defter kalemle toplantıyı geldiklerini not aldıklarını,cümlelerin altını çizdiklerini görünce kendimin çok az önem verdiğini anladım ama bir yandan da çok hoşuma gitti bu kadar entellektüel ve farkındalık düzeyleri yüksek insanlarla bir arada olmaktan.
Kitaba gelecek olursak biliyorsunuz ki daha önce Ursula dan üniversitedeyken Sürgün Gezegenini okumuş ve hiç bir şey anlamadığımdan okurken acayip zorlandığımdan bahsetmiştim o zamanlar tartışacak bir insan topluluğu olmadığı için çok hava da kalmıştı o kitap benim için aynı zorlanmayı ben bu kitabı okurken de yaşadım maalesef ki :( Ursulayı okuyabilmek cidden kafa berraklığı ve ciddi bir sabır ve emek gerektiriyor :( Okurken çok fazla şeyi anlamamış olsam da dün akşam insanların yorumlarını dinleyince biraz daha oturdu kafam da ama benim gibi zor okunduğunu belirten çok insan oldu o yüzden kendimi bu konu da yalnız hissetmedim.Sanrım Ursula'nın bı kitabı diğer kitaplarına oranla daha da ağır kitap tam bir yapboz gibi.İki farklı gezegen de geçiyor ve buna ikircikli ütopya diyorlar giriş,gelişme,sonuç olarak kitabın yerleri karışık o yüzden de anlaması biraz zor ve elbette değişik isimler okuma hızına ket vuruyor resmen :/
"...Vermediğimiz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiç bir yerde değildir." Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı.
"Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı.
"Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin'in, Goldmann ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlaki ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım). Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır."
(Tanıtım Bülteninden)
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder