Herkese merhabalar efenim,
Bugün gelece dair bazı planlar yaptım.Plan yapmak nedense beni acayip rahatlatıyor içimde bir sıkıntı varsa alıp götürüyor.Bu planlardan biraz size de bahsetmek istedim tabi kafamda bu planlar var ama ne kadarı gerçekleşiyor hiç bilemiyorum.
1 Temmuz da işten çıkmayı düşünüyorum YKS ve LGS bitmiş olucak büyük olasılıkla tercih dönemine kalamam diye düşünüyorum.Temmuz ayında tatil yapma ve biraz evde dinlenme zaman geçirme planım var Temmuz ayının sonu Ağustosun başı gibi Samsun'a taşınırız diye düşünüyorum.Ağustos ayını taşınma Samsun'a alışma,yeni eve ve yeni hayata alışmaya ayırdım.Eylül ayı itibariyle de ALES sınavına ve YÖKDİL sınavına hazırlanmayı düşünüyorum büyük olasılıkla evden online olarak ders çalışırım korona da Samsun vaka sayısında Türkiye de birinci sayıda olduğunu da var sayacak olursak zaten pek evden çıkamam gibime geliyor.Çalışırken biriktirdiğim parayı kullanırım bu süreçte diye düşünüyorum zaten ailemin yanında kalıyor olucam ne kadar fazla masrafım olabilir ki zaten ... Mart,Nisan,Mayıs ayları sınav ayları olucak benim için YÖKDİL ile birlikte YDS ye de girerim diye düşünüyorum ikisinde de şansımı denerim.Sonuç olarak 1 yılımı sanırım 19 Mayıs Üniversitesinde Yükseklisans yapmak için ayırmayı planladım sonuç olarak sınavları kazanamayabilirim kazansam bile yükseklisansa beni almayabilirler ve eninde sonunda 1 yıl kaybetmiş olabilirim ama pandemi dönemini en azından evde geçirmiş olurum çünkü bu dönemde çalışmanın ne kadar zor olduğunu fazlasıyla deneyimlemiş oldum.Eğer yükseklisansa kabul edilmezsem iş ararım ama artık ana hedefim kolejde iş bulmak olucak biraz da oralarda deneyim kazanmak istiyorum.KPSS işini bu devlet bu işin başında oldukça ertelemek istiyorum açıkçası çünkü PDR de bu yüksek puanlarla atanacağım pek de yok gibi içim sıkıldı artık 3 yıldır giriyorum sınava bir halt olduğu yok zaten.Neyse efenim oturdum bugün geleceğime dair bazı hayaller kurdum ve planlar yaptım bunları sizlerle de paylaşmak istedim bakalım ne kadarı gerçek olucak hep beraber yaşayıp göreceğiz :)
Gelelim bugünün asıl kitap postuna ! Dün akşam kitap kulübünün yazar ile söyleşisi vardı ben de elbette üşenmeyip kamera ve ses kapalı bir şekilde katıldım.Yazarın Sayıklamalar,İşlenmiş Aşka Mektuplar,Son 11,Don Quijote'nin Üçüncü Cildi adlı 4 romanı ve hikaye kitabı 1 tane de Çanakkale Gezisi adlı bir proje amaçlı yapılmış çocuk kitabı bulunmaktaymış.Mart ayında çıkmış ya da çıkacak olan ( o kısmı kaçırdım sanırım ) Nikah Sarhoşu diye bir romanı daha varmış biz bu yazma serüveninde zamanlama olarak ortalarda yer alan kitabı " Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba" yı okuduk.Ayrıca sohbete organizasyonu düzenleyen kulübün davetiyle süpriz konuk olarak Yitik Ülke Yayınevinin kurucusu Kadir Aydemir de bağlandı.Açıkçası ben yayınevi olarak da yazar olarak da kitap olarak da ilk defa bu isimleri duyduğum için kendi adıma heyecanlandım çünkü Türk güncel yazarlar ve kitapları konusunda kendimi geliştirmeyi uzun zamandır istiyordum bu kulüp sayesinde daha düzenli bi şekle oturdu diyebilirim.
Kitaba gelicek olursak , ilk başlarda bir aşk hikayesi gibi başlayıp sonrasında yan karakterlerin hikayelerine dönen kitap sona doğru yine ilk başta ki aşk hikayesine bağlandı ama mutlu bitmedi gerçi kitapta "mutluluğa" dair pek bir şey yok diyebilirim.Bütün karakterlerin acı dolu geçmişleri ve anladığım kadarıyla da gelecekleri var.Ben genelde in,cin korku hikayelerini oldukça seviyorum ama bu kitaba yerleştiriliş şeklini pek beğenmedim açıkçası bana çok yüzeysel geçilmiş gibi geldi yazar bu eleştiriye de toplantı da aslında cevap verdi "kitabı yazarken amacının zaten fantastik bir kitap yazmak olmadığını sadece küçüklüğünde anneannesinden duyduğu korku hikayelerini bu küçük kasaba romanında yan karakterlerin hikayesin de kullanmak istediğini" belirtti.Kitabı okumadan önce kafamda kitapla ilgili daha farklı şeyler vardı açıkçası ama okurken daha farklı bir kitapla karşılaştım bence kitap kendini okutuyor sonuna kadar bu önemli bir faktör benim için ama aklımda kalıcak olan kalıcı bir kitap olacak mı orasını pek sanmıyorum :)
Hayalle gerçeğin arasına sıkışıp kalmış metruk bir ev…
Balıkçıların gözyaşlarıyla beslenmeyi alışkanlık haline getirmiş bir deniz ve sonbaharda sarhoş bir kasaba…
Feryat’la Hazan’ın aşkı etrafında kasabalıların, balıkçıların, güzelliğini lanet gibi boynunda taşıyanların, sadece ölmek için içenlerin ve kaybedenlerin öyküsünü anlatıyor Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba.
Ansızın kabaran denizin karanlık suları, denizkızlarının ardı sıra gidip telef olan balıkçıların ruhları ve kanlı bir lanet dolduruyor bütün sokakları. Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba, dünyanın tam ortasında ama ondan kopuk bir kasabanın hüznünü taşıyor okura.