30 Mart 2021 Salı

Romantik Film : After We Collided

 Herkese merhabalar efenim,

Bu hafta postlar bakımından bazılarınıza cringler yaşatacağım bunun farkındayım :D Ama bu blog utanmadan,çekinmede,usanmadan,saklamadan her gün yazdığım ve izlediklerimin,okuduklarımın,gördüklerimin ve yaşadıklarımın şahit olduğu ve anı olarak arşivlendiği bir günlük aslında.Geçtiğimiz günlerde biraz aşka ve ergenliğe susamışım herhalde hatta öğrencilik zamanlarımı belli ki o kadar özlemişim ki yüksek lisans yapmaya karar verip yeniden öğrenci olmaya bile heveslendim (umarım bu hevesim yakın zaman içinde sönmez).

İlk filmini 2 Ağustos 2019 tarihinde izlediğim kitaptan beyaz perdeye aktarılan bu ergen ötesi cringe filmin nedense gidip ikincisini de izledim hatta baya baya atlaya atlaya izledim ama özünde izledim :D Bu seriye karşı hislerim aradan 2 yıl geçmesine rağmen yine hala aynı :D Hatta alta orada yazdıklarımın bağlantı linkini de bıraktım.

https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2019/08/romantik-film-after.html

Hardin tarafından hayal kırıklığına uğratılan Tessa, yine de ondan uzak kalmayı başaramaz. Hardin’i aklından çıkaramasa da onun yapacağı bir hatayı daha kabullenemeyeceği için kendini derslerine, işine vermeye çalışır. Bu sırada Tessa’nın çalışma arkadaşı Trevor, genç kadınla yakından ilgilenir ve Tessa bu ilgilen fazlasıyla memnundur. Tessa’yı kaybettiğini düşünen Hardin, kirli geçmişinden ve travmalarından ancak onun sayesinde kurtulabileceğine inanır ve Tessa’yı geri kazanmak için çabalar.

Çin Dizisi : Parallel Love

 Herkese merhabalar efenim,

Dün izin günümdü ne çabuk bitti ya hiç bir şey anlamadım bile :( Bol bol romantik film komasına girdim sadece bu haftanın post malzemesini dün çıkardım resmen :D

Güncel Çin dizilerini izlemeye WeTv youtube kanalından devam ediyorum yine o dizilerden biri de klasik patron-sekreter ilişkisine fantastik bir boyut katan 24 bölümden oluşan "Parallel Love" oldu.Son final bölümü daha dün yayınlandı kanalda zaten o kadar taze bir dizi ben de hemen izleyip bitirdim bu diziyi de tükettim elbette hemencecik :D

Hongyu Grubu başkanının oğlu olan Jiao Yang, babasından sonra şirketi devralacaktır. Deneyimsizliği yüzünden bu duruma karşı çıkan şirket yöneticileri ile bir mücadeleye girmiştir. 

Aniden 10 yıl öncesinden gelen Lin Miao, Jiao Yang’ın başkan olması için yardımcı olmak şartıyla yaşadığı zamana geri dönmeyi planlar, yalnız sadece 3 ayı vardır. Lin Miao, Jiao Yang’a yardım ederken kendi geçmişiyle de yüzleşir. Bu ikili başlarda iyi anlaşamasa da zamanla birbirlerinin iyi yanlarını keşfedip aralarında romantik bir bağ oluşur

28 Mart 2021 Pazar

Kitap - İzmir Kitap Kulübü ile Mart Ayı Kitabı Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba Ferhat Uludere

  Herkese merhabalar efenim,

Bugün gelece dair bazı planlar yaptım.Plan yapmak nedense beni acayip rahatlatıyor içimde bir sıkıntı varsa alıp götürüyor.Bu planlardan biraz size de bahsetmek istedim tabi kafamda bu planlar var ama ne kadarı gerçekleşiyor hiç bilemiyorum.

1 Temmuz da işten çıkmayı düşünüyorum YKS ve LGS bitmiş olucak büyük olasılıkla tercih dönemine kalamam diye düşünüyorum.Temmuz ayında tatil yapma ve biraz evde dinlenme zaman geçirme planım var Temmuz ayının sonu Ağustosun başı gibi Samsun'a taşınırız diye düşünüyorum.Ağustos ayını taşınma Samsun'a alışma,yeni eve ve yeni hayata alışmaya ayırdım.Eylül ayı itibariyle de ALES sınavına ve YÖKDİL sınavına hazırlanmayı düşünüyorum büyük olasılıkla evden online olarak ders çalışırım korona da Samsun vaka sayısında Türkiye de birinci sayıda olduğunu da var sayacak olursak zaten pek evden çıkamam gibime geliyor.Çalışırken biriktirdiğim parayı kullanırım bu süreçte diye düşünüyorum zaten ailemin yanında kalıyor olucam ne kadar fazla masrafım olabilir ki zaten ... Mart,Nisan,Mayıs ayları sınav ayları olucak benim için YÖKDİL ile birlikte YDS ye de girerim diye düşünüyorum ikisinde de  şansımı denerim.Sonuç olarak 1 yılımı sanırım 19 Mayıs Üniversitesinde Yükseklisans yapmak için ayırmayı planladım sonuç olarak sınavları kazanamayabilirim kazansam bile yükseklisansa beni almayabilirler ve eninde sonunda 1 yıl kaybetmiş olabilirim ama pandemi dönemini en azından evde geçirmiş olurum çünkü bu dönemde çalışmanın ne kadar zor olduğunu fazlasıyla deneyimlemiş oldum.Eğer yükseklisansa kabul edilmezsem iş ararım ama artık ana hedefim kolejde iş bulmak olucak biraz da oralarda deneyim kazanmak istiyorum.KPSS işini bu devlet bu işin başında oldukça ertelemek istiyorum açıkçası çünkü PDR de bu yüksek puanlarla atanacağım pek de yok gibi içim sıkıldı artık 3 yıldır giriyorum sınava bir halt olduğu yok zaten.Neyse efenim oturdum bugün geleceğime dair bazı hayaller kurdum ve planlar yaptım bunları sizlerle de paylaşmak istedim bakalım ne kadarı gerçek olucak hep beraber yaşayıp göreceğiz :)

Gelelim bugünün asıl kitap postuna ! Dün akşam kitap kulübünün yazar ile söyleşisi vardı ben de elbette üşenmeyip kamera ve ses kapalı bir şekilde katıldım.Yazarın Sayıklamalar,İşlenmiş Aşka Mektuplar,Son 11,Don Quijote'nin Üçüncü Cildi adlı 4 romanı ve hikaye kitabı 1 tane de Çanakkale Gezisi adlı bir proje amaçlı yapılmış çocuk kitabı bulunmaktaymış.Mart ayında çıkmış ya da çıkacak olan ( o kısmı kaçırdım sanırım ) Nikah Sarhoşu diye bir romanı daha varmış biz bu yazma serüveninde zamanlama olarak ortalarda yer alan kitabı " Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba" yı okuduk.Ayrıca sohbete organizasyonu düzenleyen kulübün davetiyle süpriz konuk olarak Yitik Ülke Yayınevinin kurucusu Kadir Aydemir de bağlandı.Açıkçası ben yayınevi olarak da yazar olarak da kitap olarak da ilk defa bu isimleri duyduğum için kendi adıma heyecanlandım çünkü Türk güncel yazarlar ve kitapları konusunda kendimi geliştirmeyi uzun zamandır istiyordum bu kulüp sayesinde daha düzenli bi şekle oturdu diyebilirim.

Kitaba gelicek olursak , ilk başlarda bir aşk hikayesi gibi başlayıp sonrasında yan karakterlerin hikayelerine dönen kitap sona doğru yine ilk başta ki aşk hikayesine bağlandı ama mutlu bitmedi gerçi kitapta "mutluluğa" dair pek bir şey yok diyebilirim.Bütün karakterlerin acı dolu geçmişleri ve anladığım kadarıyla da gelecekleri var.Ben genelde in,cin korku hikayelerini oldukça seviyorum ama bu kitaba yerleştiriliş şeklini pek beğenmedim açıkçası bana çok yüzeysel geçilmiş gibi geldi yazar bu eleştiriye de toplantı da aslında cevap verdi "kitabı yazarken amacının zaten fantastik bir kitap yazmak olmadığını sadece küçüklüğünde anneannesinden duyduğu korku hikayelerini bu küçük kasaba romanında yan karakterlerin  hikayesin de kullanmak istediğini" belirtti.Kitabı okumadan önce kafamda kitapla ilgili daha farklı şeyler vardı açıkçası ama okurken daha farklı bir kitapla karşılaştım bence kitap kendini okutuyor sonuna kadar bu önemli bir faktör benim için ama aklımda kalıcak olan kalıcı bir kitap olacak mı orasını pek sanmıyorum :)

Hayalle gerçeğin arasına sıkışıp kalmış metruk bir ev…

Balıkçıların gözyaşlarıyla beslenmeyi alışkanlık haline getirmiş bir deniz ve sonbaharda sarhoş bir kasaba…

Feryat’la Hazan’ın aşkı etrafında kasabalıların, balıkçıların, güzelliğini lanet gibi boynunda taşıyanların, sadece ölmek için içenlerin ve kaybedenlerin öyküsünü anlatıyor Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba.

Ansızın kabaran denizin karanlık suları, denizkızlarının ardı sıra gidip telef olan balıkçıların ruhları ve kanlı bir lanet dolduruyor bütün sokakları. Sonbaharda Sarhoş Bir Kasaba, dünyanın tam ortasında ama ondan kopuk bir kasabanın hüznünü taşıyor okura.

27 Mart 2021 Cumartesi

Kitap - İzmir Kitap Kulübü ile Mart Ayı Kitabı Bozkır Bir Yolculuk Hikayesi Çehov

 Herkese merhabalar efenim,

Sanırım bundan sonra bu kitap kulübünün sadece yazarla yapılan zoom toplantılarına katılıcam ve yazarın kitabını okuyacağım çünkü kitapları okusam da işte çok yorulduğum için akşam ki zoom toplantılarına katılmak da biraz tembellik yapıyorum canım hiç istemiyor toplantı da çok fazla kişi olmadığı için yazar toplantısı kadar anonim kalıp sadece söyleşiyi dinleyemiyorum illa ki kamera açmak ve toplantıya katılıp fikir belirtmek gerekiyor benim de tembelliğim tutuyor yapasım gelmiyor :(

Bu ay ki temamız "Yolculuk" idi.Nasıl da güzel bir tema aslında ne de özlem duyduğum bir tema ama ankette seçilen kitap beni yine tatmin etmedi maalesef :( Rus edebiyatını sevmediğimi ve okuyamadığım sürekli belirtiyorum zaten bu grupta bu kitap kulübü sayesinde sanırım 3 tane falan Rus eseri okudum bunlardan 2 si Çehov du zaten.İlk okuduğum kitabı birazcık olsun anlamış olsam da bu kitabını hiç anlayamadım daha doğrusu algılayamadım maalesef yine karakter isimleri birbirine girdi bende betimlemeler,  bozkır falan hiç bir şeyi sevemedim :(

Yaratıcılığının dönüm noktası olarak kabul edilen bu eserinde Çehov, Ukrayna bozkırındaki bir yolculuğun hikâyesini dokuz yaşında bir çocuğun gözünden anlatır. Eğitimi için annesinden ayrılıp dayısıyla birlikte yola koyulan Yegoruşka capcanlı bir dünyada bulur kendini. Bu yolculukta bütün hiyerarşisi ve âdetleriyle Rus toplumunun farklı katmanlarından insanların; tüccarların, din adamlarının, köylülerin, işçilerin ve arabacıların arasına karışır. Bozkırda doğal akışında sürüp giden yaşamın çocuğun duyuları ve duyguları üzerinde bıraktığı etkiler, Çehov’un ustaca ete kemiğe büründürdüğü belalı Dımov’a karşı beslediği düşmanlık, dalgalanan ruh halleri şaşırtıcı ölçüde gerçekçi bir üslupla aktarılır. Rus yaşam biçiminin ve ruhunun canlı imgelerini gözümüzün önüne getiren şiirli bir dille tasvir edilen bozkır, renkleri, sesleri ve kokularıyla hikâyenin ana karakterlerinden biridir adeta. Üzerinde yolculuk eden insanlardan bağımsız, kendi yaşamını sürer, soluk alıp verir. Çehov bozkırla insan varoluşu arasındaki paralellikler aracılığıyla doğayla insan arasında simbiyotik bir ilişki kurmuştur.

25 Mart 2021 Perşembe

İsveç Dizisi : Love & Anarchy

 Herkese merhabalar efenim,

Dün öyle kafama esti biraz Netflix den bir şeyler bakayım dedim bu dizi ile karşılaştım toplamda 8 bölümcük bir mini İsveç dizisi.Sanırım ilk defa izlediğim bir İsveç dizisi daha önce izlediğimi hatırlamıyorum ana dilinde izlediğim için biraz zorlandım açıkçası izlemekte ama sonradan alışılıyor Kore dizileri gibi müptela yapmaz ama :D Çok fazla cesur sahnelerin olduğu bir dizi aslında o yüzden +18 damgasını koyabilirim.Dizi de ki herkes o kadar sarıydı ki artık sarılık geçirdim resmen (adamlar İsveçli zaten sarı olmayıp ne olacaklar).Muzip değişik bel altı mizahı olan bir dizi aslında öyle çok aşk meşk var diyemem daha çok aldatma üzerine kurulmuş gibime geldi benim orta şeker zaman geçirmelik bir dizi diyebiliriz tek sezondan oluşuyor 2.sezonda yoldaymış ama izleyeceğimi pek sanmıyorum :D

Kariyer odaklı bir danışman ve iki çocuk annesi Sofie'nin hikâyesini anlatılıyor. Danışman olarak çalışan, kariyerine odaklı, eski bir yayınevini modernize etmek için görevlendirilen evli ve 2 çocuk annesi Sofie (Ida Engvoll) karakterinin etrafında dönmekte.

22 Mart 2021 Pazartesi

Çin Dizisi : My Little Happiness

Herkese merhabalar efenim,

Ben yine dün izin günüm olduğu için Çin dizilerine sardım.Youtube da Wetv'nin Türkçe alt yazılı hali var oradan bu diziyi ve daha bir çok Çin dizisini bulabilirsiniz.28 bölümlük klişelikte tavan yapmış bir dizi elbette atlaya atlaya izleyince tabi 1 günde bitirdim arada bu tarz tatlış dizilere susuyorum o yüzden bana çok iyi geliyor dinlendiriyor da beni :)

Cong Rong, annesi tarafından yurtdışına ekonomi eğitimi almaya gönderilir. Yurtdışına yerleşmesi, Cong Rong'un annesinin son şartıdır. Ancak avukat olmak isteyen Cong Rong, kendi kendine çalışarak sertifika almak için gizlice Çin'e geri döner.  Hastanede staja başlayan  Cong Rong'un ilk zorluğu Wen Shaoqing'dir! Stajının sorunsuz geçmesini isteyen Cong Rong,  Wen Shaoqing ile savaş girer. Kader, onları aynı evde birleştir. Bir süre sonra, Cong Rong ve Wen Shaoji'nin birbirlerine uzun süredir aşık olduğu gerçeği ortaya çıkar.

Anime : Satsuriku no Tenshi

Herkese merhabalar efenim,

Bugün izin günüm evde pineklerken telefonuma baktığımda banka hesabıma para yattığı bildirisi geldi baktım tarihe daha maaşın yatmasına var nerden geldi bu para diye düşünürken Google hesabından 0,84 kuruş civarlarında 3 kere para gönderdiğini gördüm o zaman anladım ki bu blogtan kazandığım ilk para ! 

8 yıldır her gün bu blogu yazıyorum toplamda 1937 tane içerik yazmışım bugüne kadar animelerden tutun,youtube videolarına kadar içerik girdim ama hiç bu işten para kazanacağım aklıma gelmemişti.Benim için hobi ve içine ferahlatma yeri aslında daha çok izlediğim,gördüğüm ya da deneyimlediğim her şeyi burada arşivleme ihtiyacından geliyor.1 Tl bile olmayan bu ödeme beni inanılmaz motive etti inanın bana :) 

Bugünün postunda uzun zamandan sonra canım anime izlemek istediği için araştırıp bulduğum ama uzun aralıklarla izlediğim "Satsuriku no Tenshi " animesi var.Toplamda 16 bölüm olan bu anime gizem,korku kategorisinde diyebiliriz.Başlar da çok güzel ve gizemli bir şekilde başlamış olsa da yaklaşık bi 6-7 bölümden sonra beni çok fazla sarmadı o yüzden biraz ara vermiştim animeyi izlemeye bugün de artık bitireyim şu animeyi diye başına oturup sabahtan izleyip bitirdim.Sonu yine beni öyle çok fazla tatmin etmedi elbette ama bu tarz tek mekanda geçen animeleri seviyorum :)

13 yaşındaki Rachel uyandığında kendini terk edilmiş bir binanın zemin katında tutsak kalmış olarak bulur. Hiçbir anısı olmadan veya nerede olduğu hakkında hiçbir fikri olmadan sersemlemiş ve kayıp bir halde binada dolaşmaktadır. Arayışında bandajlarla sarılı olan bir adamla karşılaşır. Adam kendini Zack olarak tanıtır ve Azrail'inki gibi bir orak kullanmaktadır. Aralarında tuhaf, çılgın sözlerle güçlenen garip bir bağ vardır. İkisi bu garip binada tutsaklar ve kaderin neden onları buraya koyduğunu bilmiyorlar. Ama bir çıkış yolu bulabilmek için can havli ile çalışacaklar.

19 Mart 2021 Cuma

Müzik : LP - Other People

Herkese merhabalar efenim,

Bugün İzmir de yağmurlu ve soğuk bir güne uyandık umarım bugün de biran önce biter de evime gidebilirim çok fazla karın ağrımda var ayaklarımdan biraz su da aldım daha çok ağrayacak gibi duruyor.Nisan ayı ile birlikte daha güneşli ve güzel havalarla birlikte daha güzel günler görmek istiyorum artık bence bu kış da artık miladını doldurdu.

Bugün bu havaya yakışır şu sıralar dinlemeyi de çok sevdiğim bir LP şarkısı yayınlamak istedim müzik postunda.Klibini öyle aman aman beğenmesem de şarkı gerçekten çok güzel ve bu tür yağmurlu havalara çok iyi gittiğini düşünüyorum  ... :)

17 Mart 2021 Çarşamba

Romantik Komedi Film : Trade Your Love

 Herkese merhabalar efenim,

İzin günümde öyle yeni başlayan Kore dizilerine bakarken bu Kore filmine denk geldim hiç daha önce görmedim bu filmi zaten tanınan öyle çok ünlü bir oyuncu da yok senaryoda acayip klişe gelince kimse sallamamış filmi demek ki ama film ne kadar da klişe başlasa da farklı bir sonla bitiyor hem izleyicinin hevesini kursağında bırakıyor hem de "niye çektiniz ulan o zaman bu filmi" diyor insan.Bence film daha çok dizilerde gerçekleşen bu "zorla evlenmişler sonra birbirlerine aşık olmuşlar" klişesini gerçek hayatta nasıl olurdu diye düşünüp yapmışlar gibime gelirdi çünkü bence tam da böyle olurdu :D

Seong Suk'un ailesi bir havayolu işletmektedir. Seuong Suk, şirketin varisi olmak için evlenmek zorundadır. Hae Joo ise annesi ve üç abisinden evlenmesi için sürekli baskı görüyordur. Hae Joo, hayatını kendi isteğince yaşamak ister. Görücü usulü buluşmada karşılaşan ikili, istediklerini elde etmek için evlilik sözleşmesi yapmaya karar verirler.

Kitap - Wuhan Günlüğü Fang Fang

 Herkese merhabalar efenim,

Bugün LGS de Bursluluk sınavından sonra yine yoğun bir gün aramalar görüşmeler devam ediyor tam gaz.Geçen yıl bugün kurumun kapasını kapatıp koronadan dolayı evlerimize çekilip online derslere başlamışız.Tam 1 yıl oldu şaka gibi resmen ve hala bu illet ile uğraşmaya devam ediyoruz.En azından artık normal hayatlarımıza yarım da olsa maske ile de olsa bir şekilde devam ediyoruz.O zamanlar hatırlıyorum da ne olacağını bilmeyerek sadece evde oturmak ne kadar zor geliyordu hepimize yıkık dökük de olsa bir şekilde yine yaşamaya hayata ve işimize tutunmaya çalışıyoruz bu pandemi resmen tüm dünyanın içinden geçti.

Asya kültürünü her zaman çok sevmişimdir özellikle de Kore ve Japonyayı ama özellikle de son zamanlarda Çin dizilerini izledikçe Çini ve o değişik Çin kültürünü de merak etmeye başlamıştım keşke bu sadece bir hobi ve merak olarak kalsaydı da Çin'nin Wuhan şehrini tanımıyor olsaydık.Çin dizileri kadar Çin edebiyatına da pandemiden sonra çok fazla merak eder oldum.Egzotik hayvanların yemek olarak satıldığı bir pazardan yayıldığı doğru bu koronanın (en azından kitapta yazdığı kadarıyla) daha önce zaten SARS virüsü gibi bir virüsle savaş içindeydi bütün Asya ülkeleri o yüzden fazlasıyla alışıklar bu duruma.Bu kitapta da Çin'nin Wuhanlı güncel yazarlarından biri olan Fang Fangîn blog yazılarından oluşan koronanın ilk çıktığı ve yayılmaya başladığı zamanları anlatan (Ocak-Şubat) zamanlarını anlatıyor.Kitabı okuyunca insan anlıyor ki "insan dünyanın her yerinde insan".Bir takım siyasi olayların bu işe bile karışması,insanların birbirini yargılaması bazı insanların ölen insanlara saygı duymadan yargı dağıtması,yine her şeyden malzeme toplayıp mizah yapan bir grup,doktorlar,bu tarz afetlerde gönüllü insanlar ... Her şey aslında bizim (Mart-Haziran) koronayı ilk ve pik zamanlarda yaşadıklarımıza benziyor.

Lu Xun Edebiyat Ödülü sahibi Çinli yazar Fang Fang (Wang Fang), tüm dünyada yüz binlerce ölüme sebep olan ve halen devam eden Covid-19 pandemisinin ortaya çıktığı Wuhan şehrinde yaşananları ilk günlerden itibaren internette yayımladığı günlükleriyle gün gün paylaşıyordu. Fang Fang'ın kentteki günlük yaşamı, sağlık sistemindeki sorunları, gıda, maske vb ihtiyaçlar için yaşanan mücadeleyi, "insanlar arasında bulaşıcı değil" diyen, gerçekleri sansürleyen siyasilerin yalanlarını anlattığı günlükleri halkın sesi olarak görüldü ve geniş yankı uyandırdı. "Tek düşmanımız virüs değil" diyen Fang Fang'ın, ölümcül salgının kaynağından yazdığı ve dünyadaki herkesin çıkaracağı derslerin olduğu günlüklerini okurlarımıza sunuyoruz.

"Tek düşmanımız virüs değil. Biz aynı zamanda kendimize düşmanız, kendi kendimizin suç ortaklarıyız. Birçok insanın ancak şimdi uyanmakta olduğu, ülkemizin ne kadar harika olduğu yönünde boş sloganlar atmanın ne kadar anlamsız olduğunu kavramaya başladığı, günlerini siyasi çalışmalar ve boş laflar ederek geçiren siyasilerin beceriksizliğini gördüğü söyleniyor."

15 Mart 2021 Pazartesi

Kore Dizisi : She Would Never Know

 Herkese merhabalar efenim,

Haraketli başlayıp haraketli biten bir haftanın sonunda bir gün izin yaptıktan sonra iş sahalarına bugün geri döndüm ama o haftanın yorgunluğunu almaya 1 gün yetmedi maalesef keşke en az 2 gün tatil yapabilsem :( Mart ayınında yarısını bitirdik az kaldık asıl sona tek tesellim bu şu sıralar yine.Havalarda umarım biran önce düzelir de biraz güzel bahar havasının tadını çıkarabiliriz belki o zaman şu iş yoğunluğunda kafamı dinlemiş hissedebilirim.

Dün bu diziyi oturup bitirdim zaten taze final yapmış bir diziydi.Genel olarak kadın ile baş rol adam arasında yaş farkı olduğu için (kadın daha yaşlı) dizi o kadar da beğenilmedi ya da ön yargı işe yaklaşıldı ama bence kadın da o kadar yaşlı sayılmazdı daha yaşlı görünen kadınları izledik biz süt gibi adamlarla :D Bu arada Rowoon da süt gibi adam mahşallah dizinin başlarında kadın bi mırın kırın yaptı o sahnelere bi sinir oldum içinden dedim " sen kim köpeksin de Rowoon gibi bir adamı tipin bulmuyorsun" :D

Hoş bir sunbae (Won Jin-A) ile onun gözü pek hoobaesi (Rowoon) arasındaki romantik ilişkiyi konu almaktadır. Yoon Song-A'nın (Won Jin-A) çalıştığı şirkette marka pazarlamacısı olarak çalışan Chae Hyun-Seung, Oldukça yakışıklı, çekici ve sevimli birisidir. 

14 Mart 2021 Pazar

Kitap - Kitaptansöze Kitap Kulübü ile Mart Ayı Berci Kristin Çöp Masalları Latife Tekin

 Herkese merhabalar efenim,

Blog yazmayalı sanki yıllar olmuş gibi hissediyorum ama sanırım alt tarafı 3-4 gün falan oldu.Bu geçtiğimiz 3-4 gün içinde inanılmaz bir yoğunluğum vardı bilgisayarımın başına dahi oturmadım o şekilde düşünün bursluluk sınavı zamanları maalesef ki hep böyle oluyor ama nihayet iki tarafında bursluluk zamanı bitti ve yarı gazi bir halde tamamladık nihayet bundan sonrası artık sınava 2-3 ay kala muhabbetleri ve yeni yıla kayıt alma çabaları içinde geçecek diye düşünüyorum.İş yoğunluğu elbette Hazirana kadar devam edecektir.Boş zamanlarım oldukça kitap okuma kulüplerinin (2 tane) kitaplarını okumaya çabalıyorum.Mart ayında Kitaptansöze grubuyla okuduğumuz ikinci kitap daha önce üniversitede iken kütüphaneden alıp okuduğum "Sevgili Arsız Ölüm" kitabı ile tanıştığım Latife Tekinin "Berci Kristin Çöp Masalları " oldu.Daha önceki postumda da belirtmiştim ben Latife Tekin'i çok merakla okumak istememe rağmen büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım çünkü kitabını okuyamamıştım dili bana bi tuhaf gelmişti ve olayların akışına kafam basmamıştı kitabın beni çok yorduğunu düşünmüştüm ve kitabın sonunu zor getirmiştim.Yıllar sonra bu kulüp vasıtasıyla yazarın başka bir kitabına bir şans daha verdim ama kitap kısacık olmasına rağmen yine araya başka kitaplar ala ala çok zor bir şekilde bitirdim.

Bir kış gecesinde, gündüzleri kocaman tenekelerin şehrin çöpünü getirip boşalttıkları bir tepenin üstüne, çöp yığınlarından az uzağa, fener ışığında,sekiz kondu kuruldu. Sabah konduların üstüne yılın ilk karı düştü.

Bu sözlerle başlıyor Latife Tekin’in ikinci romanı Berci Kristin Çöp Masalları ve sanayi mahallesiyle geniş bir alana yayılmış çöp sahası arasında bitiveren bir gecekondu mahallesinin hikâyesini dillendiriyor. Bir yanda kırsaldan kente göç ettiği halde eski gelenek ve göreneklerine, söylencelerine tutunanları gözler önüne seren bu kültleşmiş roman, bir yanda da hayatta kalmak, şehre uyum sağlamak, fırsatlardan yararlanmak için yabancılaşanları, yıpranıp yozlaşanları anlatıyor. Hem de büyülü hikâyelerle, ağıtlarla, mânilerle ve tekerlemelerle örülmüş olağanüstü bir üslup, sakınmasız bir göz ve sımsıcak bir şefkatle.

İlk kez 1984 yılında yayımlanan Berci Kristin Çöp Masalları, edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırmış, kısa sürede pek çok dile çevrilmiş ve uluslararası bir beğeniyle karşılanmıştı. Muazzam bir hayal gücü, dil ustalığı ve duyarlılığın ürünü olan bu benzersiz metin, Latife Tekin’in başyapıtlarından biri sayılıyor.

9 Mart 2021 Salı

Kitap - Mesleğim Yazarlık Haruki Murakami

 Herkese merhabalar efenim,

Mart ayını "kadın" teması üzerinden tamamlamak istiyordum ama araya başka yazarlar,kitaplar ve konular girecekti elbette.Bu kitapta onlardan biri oldu okuduğum ana kitaplardan birinde sıkılınca kitabı okumamazlık yapmak ya da yarım bırakmak yerine o kitapta her gün bi 10 sayfa ya da bölümlere ayrılıyorsa bölüm bölüm okuyup bitirmeye araya da başka kitaplar almaya çalışıyorum ki hem 2 kitabı daha kısa bir süreye sığdırmış oluyorum hem de hiç bir kitabı yarım bırakmamış oluyorum böyle bir yöntem buldum kendi kendime :D 

Araya aldığım kitapta asla ne yazarsa yazsın sıkılmayacağımı bildiğim Murakami kitabı elbette.Gerçi kendisinin romanlarını daha çok seviyorum ama bu kendisinden okuduğum 2.deneme kitabı ilkinde daha çok "koşma" tutkusunu anlattığı için bu kitap kadar çok şey öğrenememiştim aslında yazarlığının arka planına dahil.Yine de iki kitaptaki bilgileri kafamda birleştirince Murakaminin nasıl bir yazar olduğu ve yazarlık yolculuğuna dair şeyler daha net oturdu diyebilirim.Kendisini hiç bir zaman tam bir yazar olarak görmemesi,yazım tarzından dolayı Japonların alışıldık sınırları dışına çıktığı için çok fazla eleştiri alması ... bunları okuyunca inanamadım resmen.Ben gözümde Murakamiyi inanılmaz yücelettim 20 yıldır düzenli bir okuyucuyum şu zamana kadar çok fazla kitap okumuşumdur ama "benim favori yazarım" dediğim tek yazar Murakami oldu bu zamana kadar.Adamın kitapları ne kadar pahalı ya da kalın olsa da alıp okudum hem de o kalın kalın kitapları çok hızlı bir sürede okudum.Bence kendine has bir tarzı var Murakaminin evet belki bir çok insanın beğenmeyeceği bir tarz olabilir (en başta da kardeşim hiç beğenmiyor ) ama benim için mükemmel bence.Her kitabını ayrı ayrı seviyorum.Bu zamana kadar okumadığım sadece "Zemberekkuşunun Güncesi" adlı kitabı kaldı o da cidden çok pahalı uygun bir fiyata bir yerlerde bulduğum zaman mutlaka almayı istiyorum.Umarım Murakami yazmaya devam eder de biz daha çok kitaplarını okuruz :)

Roman yazmak yüreğinizdeki karanlığın dibine dek inmektir.

Yalnız yapılan bir iş olduğunu söylemek sıradan bir ifade olur ama roman yazmak –özellikle de uzun bir roman yazmak- gerçekten de yalnız yapılan bir iştir. Bazen derin bir kuyunun dibinde tek başıma oturuyormuşum gibi bir hisse kapılırım. Ne kimse yardım edebilir bana, ne de biri çıkıp “Bugün iyi iş çıkardın” diyerek sırtımı sıvazlar. Neticede ortaya koyduğum eser birileri tarafından (elbette iyi olmuşsa) övülebilir ama kimse roman yazma işinin kendisini değerlendirmez. Bu, yazarın tek başına sessizce sırtlanacağı bir yüktür. Yaşayan en büyük edebiyatçılardan biri olan Haruki Murakami’den bir meslek olarak “yazarlık”... Tüm yazma heveslilerine ilham verecek tespitlerle dolu, “yazma dersleri” olarak da okunabilecek bir metin. 

8 Mart 2021 Pazartesi

İngiliz Dizisi : Crashing

Herkese merhablar efenim,

Yine yoğun bir iş haftası beni bekliyor.Dün izin günüm olduğu için bir şeyler izlemek istedim ve küçük bir araştırma sonucunda Phoebe-Waller Bridge'in yine yazıp yönetip ve oynadığı bir mini dizi ile karşılaştım aslında dizi mini bir dizi değil bence devamı gelirmiş ama devamının gelmesine sanırım izin verilmemiş ve dizi 6 bölümde kalmış dizi Netflix de yer alıyor.Bu kadının erkek-kadın arasındaki diyalogları ve o cinsel enerjiyi yansıtış şekli benim çok hoşuma gidiyor keşke daha fazla dizi yapsa da izlesek ve kadının dizilerini artık yarım bırakmasalar !

Yirmili yaşlarda bir grup genç düşük bir kira ödeyerek kullanım dışı bir hastanede mülk koruyucuları olarak yaşamaya karar verince eğlence başlar. 

6 Mart 2021 Cumartesi

Müzik - Mamamoo Dingga

Herkese merhabalar efenim,

Günün aksiyonlu ve yoğun zamanları başlamadan bi post yazayım dedim.Bu hafta da LGS tarafında bursluluk sınavı olduğu için önümüzdeki hafta da inanılmaz yorucu ve yoğun olucak benim açımdan o yüzden yarın çok iyi dinlenmem ve enerji toplamam gerekiyor :/ Bugün de size enerji verecek en sevdiğim Koreli kız gruplarından biri olan Mamamoo'dan bir şarkı dinletmek istedim.Dün yolda müzik dinlerken farkettim ki Spotify Mamamoo'nun şarkılarını kaldırmış bünyesinden neden olduğunu tam olarak bilemiyorum ama sanırım yayın şirketiyle bir anlaşmazlığa düştüler telif doğrultusunda diye düşünüyorum o yüzden şu sıralar pek dinleyemiyorum bu grubun şarkılarını en azından burda biraz dinleyelim diye düşündüm.Bu şarkıyı dinledikçe arkadaşımlarımla dışarı çıkmak ve gezmek istiyorum yemek ve içmek istiyorum :( Mart ayından sonra her şey güzel olucak demiştim biraz biraz olmaya başladı aslında şu sıralar moral motivasyon olarak daha iyiyim işlerde daha yoğun ama en azından daha iyiymiş gibi geliyor bana :)

Kitap - Kitaptansöze Kitap Kulübü ile Mart Ayı Kitabı Saç Örgüsü Laetitia Colombani

 Herkese merhabalar efenim,

Dün ve bugün YKS tarafında bursluluk sınavımız vardı o yüzden aşırı yoğunduk yarın da LGS olucak bugün alamadığım öğrencileri alacağım için yine beni çok yoğun bol çalışmalı bir gün bekliyor olucak haftaya da yine LGS tarafının bursluluk sınavı olacağı için bu haftalar aşırı bir yoğunluk içinde geçiyor pazartesi günü izin günüm ama aynı zamanda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.Bu kitabı aslında o gün yazmak için saklıyordum ama o gün için yine bir kadın temalı başka bir kitap yorumu yazmaya karar verdim.Kitaptansöze adlı kitap okuma kulübümüz ile bu ay "kadın" temalı kitaplar okuyoruz ve ilk kitabımız da bu kitaptı.Martın daha ilk haftasında okuyup bitirdim kitabı.Yanpasaj yayınevinden okuduğum ilk kitaptı ve kitaba ba-yıl-dım ! Tam bir 8 Mart teması tadında bir kitaptı ayrıca kitabın kapağı yazı puntosu,Fransızca dan çevirisi her şeyi çok güzeldi bence Jaguar yayınevi ile yarışır bu yayınevinin çıkardığı bir çok kitabı daha almayı düşünüyorum.Kaliteli ve işini düzgün yapan bir yayınevine benziyor.

Kitabın yazarın aslında Fransız bir sinema oyuncusuymuş ve sanırım yazdığı ilk kitapta buydu.Ben kitabı okurken zaten film izliyormuşum gibi oldum. 3 ülkeden 3 farklı yaşam hikayesi olan kadınların saçlarla birbirine karışan ve tamamlanan hikayesini oldukça kısa,net ve akıcı bir şekilde anlatmayı başarmış.Bence aldığı ödülleri de sonuna kadar hak eden bir kitap olmuş zaten şu sıralar Modern Fransız edebiyatından ne okusam acayip bayılarak okuyorum adamlar boş kitapları övüp çok satanlara çıkarmıyorlar :)

Üç kadın. Üç hayat. Üç kıta… 

Tek bir talep: özgürlük!

İtalya. Giulia, babasının atölyesinde çalışan genç bir kadın. Babasının geçirdiği kaza sonrası nesillerdir faaliyet gösteren, aile yadigârı o atölye ile ilgili bir gerçekle karşı karşıya kalıyor. Giulia’nın iki seçeneği var: Ya içinde sıkıştığı koşullardan kurtulmanın yolunu bulacak ya da orada boğulacak.

Kanada. Başarılı ve tanınmış Avukat Sarah, çalıştığı hukuk bürosunda uğruna ömrünü harcadığı terfinin arifesinde bir şey fark ediyor: bir hastalık. Tüm kariyer planları alt üst olmak üzere.

Hindistan. Smita, kast sisteminin en alt tabakası olan “Dalit”lerden biri. Tek bir hayali var: Kızını, içinde bulundukları yoksul ve acınacak hayat koşullarından kurtarıp okula gönderebilmek.

Birbirlerinden habersiz ve ayrı dünyalarda yaşayan Giulia, Sarah ve Smita’nın hikâyesi bu. Kapağını açacağınız bu kitapla önünüze serilecek olan; birbirlerine ne kadar yürekten ve eşsiz bağlarla bağlı olduklarını bilmeden, kaderlerine razı olmayıp savaşmaya karar veren üç kadının umut ve dayanışmayla dokudukları hayatları.

1 Milyon Satış Rakamı

40 Dile Çeviri

9 Ödül

5 Mart 2021 Cuma

Amerika Dizisi : Wandavision

 Herkese merhabalar efenim,

Pazartesi günü hazır izinliyken şöyle yeni bir diziye başlıyım dedim.Bloglar da falan bu diziyi hep görüyordum Marvel yapımı olduğu için az çok konusunu falan tahmin edebiliyordum ama Avengers yapımları ile alakalı olduğunu bilmiyordum diziyi izleyince ardındanda "Ezginin Kanalı" adlı youtube kanalında dizinin bölüm bölüm yorumlarını izleyince kafamda oturmaya başladı dizide ki tüm metaforlar atıflar falan daha oturaklı oldu çünkü Avangers'ın ayrı ayrı kahraman filmlerini seyretmiştim o yüzden karakterleri olayları az çok biliyorum ama Avangers End Game filmini izlemediğim için bu dizideki göndermeleri anlayamamıştım o yüzden eğer o filmi izlemediyseniz ya da Avengers dünyası hakkında az çok bi bilginiz yoksa bu diziyi çok fazla anlayamazsınız.Ben ordan burdan izlediklerimle çat pat bildiklerimle bilgileri yerine koyabildiğim için diziyi son yayınlanan 9. cu bölüme kadar izledim dizi sanırım daha sezon final ya da final yapmadı ama sanırım ben şimdilik bu kadar izlerim diye düşünüyorum devamını getirmem :)

Wanda Maximoff’un Scarlet Witch’e dönüşüm sürecini anlatacak ve dizi, 50’li yıllar atmosferinde geçecek.

3 Mart 2021 Çarşamba

Japon Dizisi : Love and Fortune

 Herkese merhabalar efenim,

Japon dizileri ve Japonlara dair her şey beni fazlasıyla meraklandırıyor ve içine çekiyor bu dizi de onlardan biri oldu.Japonya da 18 yaş altındaki kişilerin cinsel ilişkiye girmesi yasakmış tespit edildiği zaman (nasıl tespit ediliyor tam olarak bilemiyorum da :D ) para ya da hapis cezası veriliyormuş.Dizinin ilk başında uyarı olarak çıkıyordu bu cümle zaten yasak aldatmalı bir aşkı anlatıyor dizi.15 yaşında bir erkek çocuğu ile 32 yaşında sevgilisi olan ama depresyonda yalnızlıktan ölecek olan bir kadını anlatıyor.Mini bir dizi zaten.Bu tarz dizilerde zaten anca Japonya dan çıkar Türkiye de böyle bir şey yayınlanacak dahi olsa yer yerinden oynar herhalde.15 yaşında birini oynayan çocukta hiç 15 yaşında gibi görünmediği için içim biraz da olsa rahat bir şekilde izledim (gerçekte 22 yaşında oyuncu kadın oyuncu ise 35 yaşında).Ama bu durumunda bile pedofiliye girmediği anlamına gelmiyor.Sonuçta benim de 15 yaşında hatta şimdi YKS tarafında çalıştığım için 19-20 yaşlarında mezun öğrencilerim var ama hiç birine asla "erkek" gözüyle bakamam hepsi daha hayatında başında ergen gencolarmış gibi geliyor bana 7.ve 8.sınıf bebişlerimi saymıyorum bile onlar bebe hala benim gözümde :D O yüzden bu tarz duygular bana fazlasıyla uzak ama anlayabilmek açısından bu tarz diziler bana bi vizyon katıyormuş gibi hissediyorum ...

Kitap - O Gün İçin Bir Şemsiye Wilhelm Genazino

Merhabalar efenim,

Şu sıra iki kurum içinde yoğun dönemlere girmiş bulunmaktayız zaten yoğunduk şu sıra kat kat daha yoğunuz çünkü bursluluk sınavlarımız başlıyor bu hafta ve bursluluk bizim kurumda bayram havasında geçer benim en sevdiğim zamanlardır genelde.Eve gidince kitap okumaktan başka bir şey yapamıyorum şu sıra bir şeyler izleyecek halim bile kalmıyor yatağımdan ayağımı bile çıkarasım gelmiyor en geç saat 22.00 olunca artık yorgunluktan uyuyakalıyorum zaten.

Bugünün kitap postuna gelicek olursak , Genazino'nun daha önce bir kitabını daha okumuş ve orta seviyede bulmuştum kısa okunması kolay kitaplar olduğu için 2-3 gün içinde bitiyorlar bu kitapta daha önce okuduğum kitap gibi daha çok baş kahramanın iç hesaplamalarını ve gözlemlemelerini okuyoruz çok fazla olay akışı ile karşılaşmıyoruz daha çok aşk ve iş ilişkileri üzerine yazılmış kısa bir novella tadında romanlar diyebiliriz bu yazara karşı bence kotamı doldurdum başka bir kitabını alıp okuyacağımı pek zannetmiyorum :/

O Gün İçin Bir Şemsiye'nin kırk altı yaşındaki anlatıcısı, bir "ayakkabı denetçisi"dir. Satışa sunulacak yeni modelleri test etmek için Frankfurt sokaklarında henüz sadece kendisinin giyebildiği ayakkabılarla gezinir. Hayatta kendi yolunu bulamamıştır, ama yolda eski aşklarını, arkadaşlarını ve anılarını bulur. Bir "varış noktası" yoktur görünürde, ama her adımda insan ruhunun görünmez yerlerine biraz daha yaklaşır. Sadece sokaklarda değil, bilincin coğrafyasında da yürür ve sıradan görünen biri insanın ne denli sıra dışı olabileceğini düşündürür. Varoluşsal sorgulamalar için alışılmadık ölçüde canlı üslubu ve keskin gözlem gücüyle eşyaya ve insanlara her baktığında hayatın bize unutturmaya çalıştığı bir gerçeği hatırlatır: Yine hayatın kendisini.

Hayatlarının yağmurlu ve uzun bir günden, bedenlerinin de o gün için gereken bir şemsiyeden başka bir şey olmadığını hissetme noktasına gelmiş insanların, Wilhelm Genazino'yla derin ve keyifli bir yürüyüşe çıkacakları O Gün İçin Bir Şemsiye'yi Çağlar Tanyeri Almanca aslından çevirdi.

(Tanıtım Bülteninden)

1 Mart 2021 Pazartesi

Romantik Film : Loco por ella

 Herkese merhabalar efenim,

Netflix de Türkçe çevirisiyle " Senin İçin Çıldırıyorum" olarak tanıyacağınız İspanyol filmi "Loco por ella" yı izledim dün akşam.Klişe bir tek gecelik ilişkiden normal ilişkiye geçiş filmi olacağını beklerken akıl hastanesine giden bir çılgın aşk hikayesini anlatıyor.İzlemesi keyifli boş zamanlarınız da ya da kafanızı dağıtmak için izlenebilir :)

Genç bir adam olan Adri, Carla ile büyülü bir gece geçirir. Geceni etkisinden çıkamayan Adri, Carla’yı yeniden görmek ister ancak genç kadın bir psikiyatri hastanesinde yatmaktadır. Bunun üzerine Adri, gönüllü olarak aşık olduğu kadının yanına, psikiyatri hastanesine girmeye karar verir.

Gerilim Filmi : The Substance

 Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...