Herkese merhabalar efenim,
Netflix de de olan yerli bir filmden bahsedicem bugün sizlere.Vizyona ilk geldiği zaman çok övülmüştü hatta ödülde aldı film Netflix e gelince ben de izleyeyim dedim ama filmin nesi bu kadar övüldü pek anlam veremedim açıkçası.Komedi desen tam komedi değil,dram desen tam dram değil pek bir anlam veremedim bazı sahneleri dışında çok yavaş ilerleyen ve boş diyaloglarla dolu bir filmdi sanırım bu kadar sevilmiş olmasının ve ödül almasının ilk sebebi de bu oldu gerçek hayatı yansıttığı için boş diyaloglar,uzun yollar,kopuk hikayeler ve hayatlar ...
Birbirlerinden uzakta yaşayan ve birbirlerini pek tanımayan üç kardeş, astronot Cemal (Tolga Tekin), aktör Kenan (Bartu Küçükçağlayan) ve öğretmen Suzan (Tuğçe Altuğ), 30 yıldır görüşmedikleri babalarından gelen telefonun ardından köylerinde yeniden bir araya gelirler. Geldiklerinde babalarının öldüğünü ve köye kelebeklerin geldiği dönemde gömülmek istediğini vasiyet etmiştir. Bir süre daha köyde durmak zorunda kalan kardeşler, bu sürede hem birbirlerini hem de babalarını daha iyi tanımaya çalışacaklardır.
Her halta "Maydanoz" olan blog... Film,Dizi,Kitap,YouTube,Anime,Moda,Yemek,Gezi,Oyun,Eğitim,Makyaj,Alışveriş,Bakım,Tiyatro,Konser...
31 Mart 2020 Salı
29 Mart 2020 Pazar
Alman Dizisi : Unorthodox
Herkese merhabalar efenim,
Bugün kurum olarak online derslerin yanında biz de modaya uyup zoom programı ile ders vermeye başlayacağız derslerin moderatörlüğünü elbette biz yaptığımız için tüm gün bu işle uğraşıyor olacağız.Saat 10.00 da ilk ders başlayacak o yüzden sabahın 8'in de kalktım (sanki ders anlatacak olan benmişim gibi) hazır kalkmışken bloğumu da yazayım dedim.
Netflix de 4 bölümlük bir mini dizi izliyordu annem ben de hemen kuruluverdim yanına çünkü dizinin konusu hoşuma gitti kadın özgürlüğü ve elbette özgürlük temalı ! Sadece karantina olduğumuz günler değil normal zamanlarda da çoğu zaman özgür olmayı diliyorum çoğu zaman istediğim her şeyi her an yapabiliyorum ama üniversitedekine oranla burada ailemle yaşadığım için o kadar mümkün olmuyor maalesef ki :/ Bu dizide de ailesinden dini olarak sürekli baskı yiyen bir Yahudi kızının özgürlük için bir adamla evlenmesini daha sonra özgürlüğün evlilikte olmadığını anlayıp Berlin'e kaçmasını yeteneğinin,hayallerinin ve özgürlüğün peşinden gitmesini anlatıyor tabi kocası öyle düşündüğünüz kadar kötü bir adam değil ama kızı seviyor bu yüzden kız kaçınca o da karısının peşinden yollara düşüyor.
Kendi ayakları üzerinde durma arayışındaki genç bir kadın, New York'taki ultra Ortodoks Yahudi topluluğunu bırakarak Berlin'de yeni bir hayata başlar. Ancak tam kendi yolunu bulmaya başlamışken geçmişi yakasını bırakmaz.
Bugün kurum olarak online derslerin yanında biz de modaya uyup zoom programı ile ders vermeye başlayacağız derslerin moderatörlüğünü elbette biz yaptığımız için tüm gün bu işle uğraşıyor olacağız.Saat 10.00 da ilk ders başlayacak o yüzden sabahın 8'in de kalktım (sanki ders anlatacak olan benmişim gibi) hazır kalkmışken bloğumu da yazayım dedim.
Netflix de 4 bölümlük bir mini dizi izliyordu annem ben de hemen kuruluverdim yanına çünkü dizinin konusu hoşuma gitti kadın özgürlüğü ve elbette özgürlük temalı ! Sadece karantina olduğumuz günler değil normal zamanlarda da çoğu zaman özgür olmayı diliyorum çoğu zaman istediğim her şeyi her an yapabiliyorum ama üniversitedekine oranla burada ailemle yaşadığım için o kadar mümkün olmuyor maalesef ki :/ Bu dizide de ailesinden dini olarak sürekli baskı yiyen bir Yahudi kızının özgürlük için bir adamla evlenmesini daha sonra özgürlüğün evlilikte olmadığını anlayıp Berlin'e kaçmasını yeteneğinin,hayallerinin ve özgürlüğün peşinden gitmesini anlatıyor tabi kocası öyle düşündüğünüz kadar kötü bir adam değil ama kızı seviyor bu yüzden kız kaçınca o da karısının peşinden yollara düşüyor.
Kendi ayakları üzerinde durma arayışındaki genç bir kadın, New York'taki ultra Ortodoks Yahudi topluluğunu bırakarak Berlin'de yeni bir hayata başlar. Ancak tam kendi yolunu bulmaya başlamışken geçmişi yakasını bırakmaz.
Gizem Filmi : Knives Out
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 12.günündeyiz.Bugün pazar sineması yapmak ve bütün bir haftanın yorgunluğunu atmak için güzel bir gün aslında tabi ki dışarı çıkmayacaksınız , derdim normal bir pazar olsaydı :) Artık her gün film izlemeye zamanımız var insan film izlemeye dahi zamanı olmadığı zamanları özlermiymiş vallahi özlermiş ! Tam her şey rayına girdi ne güzel bana ve bilgime değer veren bir işim,aşık olduğum bir sevgilim ve mutlu mesut yaşadığım bir ailem var diyordum ki önce sevgilim beni terk etti sonra bu korona olayları ortaya çıktı ve işler yokuş aşağı gitmeye başladı oysa çook uzun zamandır böyle zamanlar ne zaman gelecek diye bekliyordum , her şeyin hayırlısını dilemek lazımmış :)
Bugün ki filmimiz kitaptan beyaz perdeye uyarlanan bir dedektiflik hikayesi var.Ben parça parça izledim biraz uzun geldiği için ama yine de izlemesi keyifli sonu tahmin etsem de acaba öyle mi diye sonuna kadar merak ettiren güzel bir filmdi.
Polisiye roman yazarı Harlan Thrombey (Christopher Plummer), 85. yaş gününde evinde ölü bulunur. Meraklı bir araştırmacı dedektif olan Benoit Blanc (Daniel Craig) gizli bir şekilde cinayet araştırmasında yer almaya başlar. Harlan Thrombey'nin ailesine soruşturma için başvurulur, ancak aile tam anlamıyla hiçbir işine yaramaz. Blanc tüm bu yüzeyde görünenlerin altını kazımak ve tüm yalanları ortaya çıkararak Thrombey'nin ölümünün ardındaki gerçeği bulmayı hedefler.
Karantinanın 12.günündeyiz.Bugün pazar sineması yapmak ve bütün bir haftanın yorgunluğunu atmak için güzel bir gün aslında tabi ki dışarı çıkmayacaksınız , derdim normal bir pazar olsaydı :) Artık her gün film izlemeye zamanımız var insan film izlemeye dahi zamanı olmadığı zamanları özlermiymiş vallahi özlermiş ! Tam her şey rayına girdi ne güzel bana ve bilgime değer veren bir işim,aşık olduğum bir sevgilim ve mutlu mesut yaşadığım bir ailem var diyordum ki önce sevgilim beni terk etti sonra bu korona olayları ortaya çıktı ve işler yokuş aşağı gitmeye başladı oysa çook uzun zamandır böyle zamanlar ne zaman gelecek diye bekliyordum , her şeyin hayırlısını dilemek lazımmış :)
Bugün ki filmimiz kitaptan beyaz perdeye uyarlanan bir dedektiflik hikayesi var.Ben parça parça izledim biraz uzun geldiği için ama yine de izlemesi keyifli sonu tahmin etsem de acaba öyle mi diye sonuna kadar merak ettiren güzel bir filmdi.
Polisiye roman yazarı Harlan Thrombey (Christopher Plummer), 85. yaş gününde evinde ölü bulunur. Meraklı bir araştırmacı dedektif olan Benoit Blanc (Daniel Craig) gizli bir şekilde cinayet araştırmasında yer almaya başlar. Harlan Thrombey'nin ailesine soruşturma için başvurulur, ancak aile tam anlamıyla hiçbir işine yaramaz. Blanc tüm bu yüzeyde görünenlerin altını kazımak ve tüm yalanları ortaya çıkararak Thrombey'nin ölümünün ardındaki gerçeği bulmayı hedefler.
28 Mart 2020 Cumartesi
Aksiyon Filmi : Jumanji: The Next Level
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 11.günündeyiz,işime devam etmenin yanında öğrencilerim için motivasyon videoları da çekmeye başladım genel de kanalım için gezi vlogları çektiğim için ilk defa mesleğimle ilgili bir şey yapacak olmak beni bi tık heyecanlandırdı açıkçası onunla uğraşırken çekimidir,editidir,yüklemesidir derken gün çabucak geçiyor arada kitap okumaya film izlemeye devam ediyorum elbette kurucumuz kurumumuzun 2 Mayısta açılabileceğini söyledi şu anda hala insanlar ölmeye devam ediyor ve vaka sayıları da artmış durumda hiç bir olumlu yönde gelişme yok maalesef nisan ayının sonuna kadar devam edecekmiş gibi duruyor bu durumda bakalım biran önce bugünler geçsin ve her şey normale dönsün istiyorum insan içine karışmayı,dışar da olmayı özledim bu olaylar bitince olabildiği kadar dışarı da olup sosyalleşicem orası kesin ayrıca kesinlikle gezilere gidip vloglar çekicem o kadar özledim ki !
Daha önce Jumanji'nin ilk filmini izlemiş şurada yazmıştım yorumunu :
https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2018/07/maydanoz-time-film-jumanji-welcome-to.html
Serinin 2.filmi de ilk filmi kadar eğlenceli kafa dağıtmalık bir film.
Jumanji: Yeni Seviye, arkadaşlarını kurtarmak için kendilerini yeniden oyunun içinde bulan gençlerin maceralarını konu ediyor. Jumanji maceralarından sağ olarak kurtulmayı başaran dört genç, üniversitenin tatile girmesi ile birlikte New Hampshire Brantford’daki evlerine geri döner. Hayatlarına yeni bir yön vermeye çalışan gençler, arkadaşlarını kurtarabilmek için kendilerini yeniden Jumanji dünyasının içinde bulur. Spencer oyuna yeniden girmek zorunda kaldığında, Martha, Fridge ve Bethany arkadaşlarını kurtarmak için Jumanji'ye geri döner ve hiçbir şeyin bekledikleri gibi olmadığını fark eder. Jumanji artık değişmiştir ve sadece bir ormandan ibaret değildir. Ekip, daha tehlikeli bir hal alan oyunda karşılarına çıkan korkunç engelleri aşıp, oyundan kaçmanın yolunu bulabilecek midir?
Karantinanın 11.günündeyiz,işime devam etmenin yanında öğrencilerim için motivasyon videoları da çekmeye başladım genel de kanalım için gezi vlogları çektiğim için ilk defa mesleğimle ilgili bir şey yapacak olmak beni bi tık heyecanlandırdı açıkçası onunla uğraşırken çekimidir,editidir,yüklemesidir derken gün çabucak geçiyor arada kitap okumaya film izlemeye devam ediyorum elbette kurucumuz kurumumuzun 2 Mayısta açılabileceğini söyledi şu anda hala insanlar ölmeye devam ediyor ve vaka sayıları da artmış durumda hiç bir olumlu yönde gelişme yok maalesef nisan ayının sonuna kadar devam edecekmiş gibi duruyor bu durumda bakalım biran önce bugünler geçsin ve her şey normale dönsün istiyorum insan içine karışmayı,dışar da olmayı özledim bu olaylar bitince olabildiği kadar dışarı da olup sosyalleşicem orası kesin ayrıca kesinlikle gezilere gidip vloglar çekicem o kadar özledim ki !
Daha önce Jumanji'nin ilk filmini izlemiş şurada yazmıştım yorumunu :
https://maydanozsalatasi.blogspot.com/2018/07/maydanoz-time-film-jumanji-welcome-to.html
Serinin 2.filmi de ilk filmi kadar eğlenceli kafa dağıtmalık bir film.
Jumanji: Yeni Seviye, arkadaşlarını kurtarmak için kendilerini yeniden oyunun içinde bulan gençlerin maceralarını konu ediyor. Jumanji maceralarından sağ olarak kurtulmayı başaran dört genç, üniversitenin tatile girmesi ile birlikte New Hampshire Brantford’daki evlerine geri döner. Hayatlarına yeni bir yön vermeye çalışan gençler, arkadaşlarını kurtarabilmek için kendilerini yeniden Jumanji dünyasının içinde bulur. Spencer oyuna yeniden girmek zorunda kaldığında, Martha, Fridge ve Bethany arkadaşlarını kurtarmak için Jumanji'ye geri döner ve hiçbir şeyin bekledikleri gibi olmadığını fark eder. Jumanji artık değişmiştir ve sadece bir ormandan ibaret değildir. Ekip, daha tehlikeli bir hal alan oyunda karşılarına çıkan korkunç engelleri aşıp, oyundan kaçmanın yolunu bulabilecek midir?
27 Mart 2020 Cuma
Polisiye Film : Extreme Job
Herkese merhabalar efenim,
İnsanlara bu dönemde elimden geldiğince motivasyon sağlamaya ve kendi içimde de pozitif olmaya çalışıyorum ama bazı durumlar ve bazı insanlar gerçekten beni artık çileden çıkarıyor,kendi içimde bazen delirmenin eşiğine geliyorum ki bence gerçekten bu dünya da hatta Türkiye de yaşıyorsak psikolojisi sağlam bireyler olmamız gerçekten çok zor.
Karantinanın 10.günündeyiz.Normalde de home office olarak çalışmaya devam ediyoruz zaten normal zamanda çalışırken bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum gerçekten.Film izleyelim,kitap okuyalım,uyuyalım kalkalım ve normal hayatlarımıza geri dönelim artık lütfen !
Beş dedektiften oluşan narkotik soruşturma ekibi, bir çeteyi gözlemek için kızarmış tavuk restoranında çalışan olarak gizlenir, ancak hesâba katmadıkları bir şey olur. Târifleri tutunca lokantanın popülaritesi hızla artar ve böylece hiç beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kalırlar.
İnsanlara bu dönemde elimden geldiğince motivasyon sağlamaya ve kendi içimde de pozitif olmaya çalışıyorum ama bazı durumlar ve bazı insanlar gerçekten beni artık çileden çıkarıyor,kendi içimde bazen delirmenin eşiğine geliyorum ki bence gerçekten bu dünya da hatta Türkiye de yaşıyorsak psikolojisi sağlam bireyler olmamız gerçekten çok zor.
Karantinanın 10.günündeyiz.Normalde de home office olarak çalışmaya devam ediyoruz zaten normal zamanda çalışırken bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum gerçekten.Film izleyelim,kitap okuyalım,uyuyalım kalkalım ve normal hayatlarımıza geri dönelim artık lütfen !
Beş dedektiften oluşan narkotik soruşturma ekibi, bir çeteyi gözlemek için kızarmış tavuk restoranında çalışan olarak gizlenir, ancak hesâba katmadıkları bir şey olur. Târifleri tutunca lokantanın popülaritesi hızla artar ve böylece hiç beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kalırlar.
26 Mart 2020 Perşembe
Kitap - Virane Harita Kobo Abe
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 9.günündeyiz bugün.Dün Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bir basın açıklamasından bulundu ve alınan yeni kararla okulların kapalı kalması kararının 30 Nisan'a kadar uzatıldığını belirtti.Umarım bu durum 30 Nisan'a kadar gerçekten umulan gibi bitmiş olur ve Mayıs ayında biz o güzel bahar ve yaz günlerinde dışarı da işimizde,gücümüz de oluruz her şey normale dönmüş olur.
Bugün bir kitap postu ile karşınızdayım.Allah'tan bu olaylar olmadan önce sanki hissetimşim gibi bir kitap stoğu yapmıştım o yüzden okuyacak bol bol kitabım var ve her bir kitabı 1 hafta da bitirmek gibi bir niyetim var bakalım ara da İzmir Kitap Kulübünde okuyacağım Mart ve Nisan ayı kitapları da var sanırım onların buluşmasını da sanal ortamdan yapacağız gibi duruyor.
Kobo Abe 'yi bildiğiniz gibi Kumların Kadını kitabıyla tanımıştım ve dilini,anlatış biçimini,ilginç olayları görünce diğer kitaplarını da alıp okumak istedim bu kitaplardan biri Virane Harita kitabı oldu ama ben bu kitabı Kumların Kadını kitabı kadar çok sevemedim maalesef.Aslında kitap oldukça ilginç konusu falan ama nedense akmıyor hem de polisiye ve bir dedektiflik romanı olmasına rağmen evet Abe'yi okurken içime edebiyat akıyormuş hissine kapılıyorum edebi dile doyuyorum ama dilin yanında olayları da merak etmek benim için bir kitabı okurken oldukça önemli bir nokta bu nokta maalesef ki bu kitabı okurken ben de eksik kaldı ama bu demek değil ki Abe'yi okumaya devam etmeyeceğim bulabildiğim kitaplarını okumaya devamke !
Kobo Abe’den Chandler’in kurgusu ile Dostoyevski’nin psikolojik derinliğini buluşturan bir dedektiflik romanı
Virane Harita Hiroshi Teshigahara tarafından aynı adla sinemaya uyarlanmış ve dünya çapında büyük ilgi görmüştür.
“Zihni şaşırtan muhteşem ve tekinsiz bir sanat eseri.”
The New York Times
“Tam bir edebiyat şöleni. Öylesine etkili ki, olduğunuz yere mıhlanıp kalıyorsunuz.”
The New York Times Book Review
Şehir – Kapalı bir sonsuzluk. Asla kaybolunmayan bir labirent. Her bölgesi aynı numarayla numaralandırılmış sana özel bir harita.
İşte bu yüzden yolunu kaybetsen bile kaybolamazsın.
Kayıp Şahıs Başvurusu
Başvuru Talep Konusu: Kayıp şahsın hareketleri ve nerede olduğu
Şahsın Adı Soyadı: Hiroshi Nemuro
Cinsiyeti: Erkek
Yaşı: 34
Mesleği: Dainen Ticaret Satış ve Genişleme Bölüm Şefi
Kayıp şahıs başvuru sahibinin kocasıdır. Altı ay önceki kayboluşundan beri kendisinden haber alınamamaktadır. Büromuza araştırmaya ilişkin tam yetki verilmiş olup gerekli görülen tüm belgeler tarafımıza sunulacaktır.
Ücreti ekli olmak üzere yukarıdaki başvuruyu yaptığımı belirtirim. Bununla beraber bana sunulacak olan raporların gizliliğini koruyacağıma, dışarıya sızdırmayacağıma, kötü niyetle kullanmayacağıma yemin ederim.
2 Şubat 1967
T… Dedektiflik Bürosu
Kayıp Şahıslar Büro Amirliği'ne
Başvuru Sahibinin Adı Soyadı:
Haru Nemuro
(İmza)
(Tanıtım Bülteninden)
Karantinanın 9.günündeyiz bugün.Dün Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bir basın açıklamasından bulundu ve alınan yeni kararla okulların kapalı kalması kararının 30 Nisan'a kadar uzatıldığını belirtti.Umarım bu durum 30 Nisan'a kadar gerçekten umulan gibi bitmiş olur ve Mayıs ayında biz o güzel bahar ve yaz günlerinde dışarı da işimizde,gücümüz de oluruz her şey normale dönmüş olur.
Bugün bir kitap postu ile karşınızdayım.Allah'tan bu olaylar olmadan önce sanki hissetimşim gibi bir kitap stoğu yapmıştım o yüzden okuyacak bol bol kitabım var ve her bir kitabı 1 hafta da bitirmek gibi bir niyetim var bakalım ara da İzmir Kitap Kulübünde okuyacağım Mart ve Nisan ayı kitapları da var sanırım onların buluşmasını da sanal ortamdan yapacağız gibi duruyor.
Kobo Abe 'yi bildiğiniz gibi Kumların Kadını kitabıyla tanımıştım ve dilini,anlatış biçimini,ilginç olayları görünce diğer kitaplarını da alıp okumak istedim bu kitaplardan biri Virane Harita kitabı oldu ama ben bu kitabı Kumların Kadını kitabı kadar çok sevemedim maalesef.Aslında kitap oldukça ilginç konusu falan ama nedense akmıyor hem de polisiye ve bir dedektiflik romanı olmasına rağmen evet Abe'yi okurken içime edebiyat akıyormuş hissine kapılıyorum edebi dile doyuyorum ama dilin yanında olayları da merak etmek benim için bir kitabı okurken oldukça önemli bir nokta bu nokta maalesef ki bu kitabı okurken ben de eksik kaldı ama bu demek değil ki Abe'yi okumaya devam etmeyeceğim bulabildiğim kitaplarını okumaya devamke !
Kobo Abe’den Chandler’in kurgusu ile Dostoyevski’nin psikolojik derinliğini buluşturan bir dedektiflik romanı
Virane Harita Hiroshi Teshigahara tarafından aynı adla sinemaya uyarlanmış ve dünya çapında büyük ilgi görmüştür.
“Zihni şaşırtan muhteşem ve tekinsiz bir sanat eseri.”
The New York Times
“Tam bir edebiyat şöleni. Öylesine etkili ki, olduğunuz yere mıhlanıp kalıyorsunuz.”
The New York Times Book Review
Şehir – Kapalı bir sonsuzluk. Asla kaybolunmayan bir labirent. Her bölgesi aynı numarayla numaralandırılmış sana özel bir harita.
İşte bu yüzden yolunu kaybetsen bile kaybolamazsın.
Kayıp Şahıs Başvurusu
Başvuru Talep Konusu: Kayıp şahsın hareketleri ve nerede olduğu
Şahsın Adı Soyadı: Hiroshi Nemuro
Cinsiyeti: Erkek
Yaşı: 34
Mesleği: Dainen Ticaret Satış ve Genişleme Bölüm Şefi
Kayıp şahıs başvuru sahibinin kocasıdır. Altı ay önceki kayboluşundan beri kendisinden haber alınamamaktadır. Büromuza araştırmaya ilişkin tam yetki verilmiş olup gerekli görülen tüm belgeler tarafımıza sunulacaktır.
Ücreti ekli olmak üzere yukarıdaki başvuruyu yaptığımı belirtirim. Bununla beraber bana sunulacak olan raporların gizliliğini koruyacağıma, dışarıya sızdırmayacağıma, kötü niyetle kullanmayacağıma yemin ederim.
2 Şubat 1967
T… Dedektiflik Bürosu
Kayıp Şahıslar Büro Amirliği'ne
Başvuru Sahibinin Adı Soyadı:
Haru Nemuro
(İmza)
(Tanıtım Bülteninden)
24 Mart 2020 Salı
Komedi Filmi : Karakomik Filmler
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 8.gününden merhabalar ! Bugün komik olmayan ama komedi türünde olan bir Cem Yılmaz filmi var. Karakomik filmleri aslında sinemaya ilk geldiği günden beri merak ediyordum ama izleyememiştim iyi ki de bu film için para vermemişim dedim çünkü Cem Yılmaz resmen kankileriyle toplanmış eğlenmiş gibi bir şey olmuş ne adam gibi bir espiri var ne adam gibi bir olay örgüsü var. Netflix'e gelince herkes gibi ben de bir bakmadan geçmeyeyim dedim.Bu arada filmin tek dikkat çeken yani 1 saatlik 2 ayrı filmin olması.
Karakomik Filmler, Kaçamak ve 2 Arada adındaki iki farklı filmden oluşuyor. Kaçamak'ta, birlikte tatile çıkan 4 arkadaşın başlarına gelen maceralar konu edilirken, tüm hikayenin arabalı vapurda geçtiği 2 Arada filminde, Ayzek adında bir adamın yaşamına odaklanılıyor.
Karantinanın 8.gününden merhabalar ! Bugün komik olmayan ama komedi türünde olan bir Cem Yılmaz filmi var. Karakomik filmleri aslında sinemaya ilk geldiği günden beri merak ediyordum ama izleyememiştim iyi ki de bu film için para vermemişim dedim çünkü Cem Yılmaz resmen kankileriyle toplanmış eğlenmiş gibi bir şey olmuş ne adam gibi bir espiri var ne adam gibi bir olay örgüsü var. Netflix'e gelince herkes gibi ben de bir bakmadan geçmeyeyim dedim.Bu arada filmin tek dikkat çeken yani 1 saatlik 2 ayrı filmin olması.
Karakomik Filmler, Kaçamak ve 2 Arada adındaki iki farklı filmden oluşuyor. Kaçamak'ta, birlikte tatile çıkan 4 arkadaşın başlarına gelen maceralar konu edilirken, tüm hikayenin arabalı vapurda geçtiği 2 Arada filminde, Ayzek adında bir adamın yaşamına odaklanılıyor.
Biyografik Film : Julie And Julia
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 7.gününden merhabalar ! Bugün ben izne ayrılalı tam 1 hafta olmuş vay be ! İzne ayrıldım fakat hala çalışmaya devam ediyorum başta ücretsiz izin diye konuşuldu ama daha sonradan home office olarak rehberlik yapma kararı alındı ayrıca internet üzerinden de kurum olarak online derslere başladık daha yeni bitti işim o yüzden daha anca buraya gelip bu postu yazma vakti bulabildim.EBA dün il yayınını yaptı ama tam bir rezaletti bence hem 5 dk da dersi bitirdiler hem de ortaokul öğrencilerine etkinlik arasında Adnan Menderes'in idamını izletmişler ! Şaka gibi ! Bir şeyi de doğru düzgün yapsalar da dişimi kırardım zaten bunlar işlerini doğru düzgün yapamadıkları için Türkiye de bir çok insan özel sektöre yöneliyor zaten eğitim anlamında :/ Bakalım bu korona işi bitince sınavlar ne halde olucak,çocukların psikolojisi ne durumda olucak :/
Neyse efenim benim hayatımdan bilgiler bu kadardı şimdi geçelim bugünün filmine.Karantina boyunca içimi karartmamak için ısrarla salgın filmleri izlemedim (zaten distopya manyağı olduğum için zamanında okudum ve izledim bol bol ) içime minnaklık serpecek,moralimi düzeltecek filmlere yöneldim.Bunlardan biri de Julie and Julia filmi.Gerçek bir hayat hikayesine dayanması ve özellikel başarılı kadınlar ve içinde elbette yemek olması beni kendine çekti,izlemesi keyifli bir başarı öyküsü :)
Film 1950-60’lı yıllarda Fransa’da yemek yapmanın ustalıklarını öğrenerek kendini Amerikalılar’a Fransız mutfağını öğretmeye adamış şef, yemek kitabı yazarı ve bir televizyon yıldızı olan Julia Child ile 2000’li yıllarda NewYork’ta yaşayan ve kendine belli bir gün sayısında belli yemek tariflerini pişirmeyi ve bunları internet bloğuna yazmayı hedef edinmiş Julie Powell’ın gerçek hayat hikayelerini birbirine paralel olarak anlatıyor.
Karantinanın 7.gününden merhabalar ! Bugün ben izne ayrılalı tam 1 hafta olmuş vay be ! İzne ayrıldım fakat hala çalışmaya devam ediyorum başta ücretsiz izin diye konuşuldu ama daha sonradan home office olarak rehberlik yapma kararı alındı ayrıca internet üzerinden de kurum olarak online derslere başladık daha yeni bitti işim o yüzden daha anca buraya gelip bu postu yazma vakti bulabildim.EBA dün il yayınını yaptı ama tam bir rezaletti bence hem 5 dk da dersi bitirdiler hem de ortaokul öğrencilerine etkinlik arasında Adnan Menderes'in idamını izletmişler ! Şaka gibi ! Bir şeyi de doğru düzgün yapsalar da dişimi kırardım zaten bunlar işlerini doğru düzgün yapamadıkları için Türkiye de bir çok insan özel sektöre yöneliyor zaten eğitim anlamında :/ Bakalım bu korona işi bitince sınavlar ne halde olucak,çocukların psikolojisi ne durumda olucak :/
Neyse efenim benim hayatımdan bilgiler bu kadardı şimdi geçelim bugünün filmine.Karantina boyunca içimi karartmamak için ısrarla salgın filmleri izlemedim (zaten distopya manyağı olduğum için zamanında okudum ve izledim bol bol ) içime minnaklık serpecek,moralimi düzeltecek filmlere yöneldim.Bunlardan biri de Julie and Julia filmi.Gerçek bir hayat hikayesine dayanması ve özellikel başarılı kadınlar ve içinde elbette yemek olması beni kendine çekti,izlemesi keyifli bir başarı öyküsü :)
Film 1950-60’lı yıllarda Fransa’da yemek yapmanın ustalıklarını öğrenerek kendini Amerikalılar’a Fransız mutfağını öğretmeye adamış şef, yemek kitabı yazarı ve bir televizyon yıldızı olan Julia Child ile 2000’li yıllarda NewYork’ta yaşayan ve kendine belli bir gün sayısında belli yemek tariflerini pişirmeyi ve bunları internet bloğuna yazmayı hedef edinmiş Julie Powell’ın gerçek hayat hikayelerini birbirine paralel olarak anlatıyor.
23 Mart 2020 Pazartesi
Gerilim Filmi : Enter Nowhere
Herkese merhabalar efenim,
Benim için olan karantinanın 6.gününde eski günleri özlemle andığım için beyin yakıcı bir film izleyeyim dedim.2011 filmi olmasına rağmen sanki 2000 yıllarının filmiymiş gibi bir görüntü kalitesi,oyunculuklar ve çekimler var.Belli ki düşük bütçeli çekilmiş ama bu tarz fimler zaten hep düşük bütçeyle tek mekanda çekiliyor ama yılına göre oldukça vasat bir çekim olmuş maalesef ki sanırım bu yüzden de çok fazla duyulmadı bu film.Aslında senaryosu ve akışı oldukça iyi öyle aman aman beynimi yakmamış olsa da bu kategori de yerini alabilir.
Birbirini tanımayan 3 genç bir ormanda kaybolur ve bir kulübede buluşurlar. Ormandan bir türlü kurtulamayan gençlerin aslında farklı zaman ve mekandan geldiklerini anlamaları çok sürmeyecektir.
Benim için olan karantinanın 6.gününde eski günleri özlemle andığım için beyin yakıcı bir film izleyeyim dedim.2011 filmi olmasına rağmen sanki 2000 yıllarının filmiymiş gibi bir görüntü kalitesi,oyunculuklar ve çekimler var.Belli ki düşük bütçeli çekilmiş ama bu tarz fimler zaten hep düşük bütçeyle tek mekanda çekiliyor ama yılına göre oldukça vasat bir çekim olmuş maalesef ki sanırım bu yüzden de çok fazla duyulmadı bu film.Aslında senaryosu ve akışı oldukça iyi öyle aman aman beynimi yakmamış olsa da bu kategori de yerini alabilir.
Birbirini tanımayan 3 genç bir ormanda kaybolur ve bir kulübede buluşurlar. Ormandan bir türlü kurtulamayan gençlerin aslında farklı zaman ve mekandan geldiklerini anlamaları çok sürmeyecektir.
22 Mart 2020 Pazar
Dram Filmi : Colonia
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 5.gününde baş rollerde Emma Watson ve Daniel Brühl gibi gibi 2 sevdiğim ismin olduğu ve gerçek hayat hikayesinden uyarlanmış olan Colonia filmi var.Filmi izlerken bir yandan böyle hayatlar ve manyaklarda var derken bir yandan da böyle aşklar da var işte diyorsunuz.Bence sonuna kadar izlemesi keyifli bir film,tavsiyemdir.
1973 yılında Şili’de Pinochet rejimi, Marksist Salvadore Allande’yi Latin Amerika’yı yıllardır bir patron gibi yöneten ABD’nin yardımıyla devirip hükümeti ele geçirir. Hükümet, Allande destekçilerini bir bir yakalayıp “Colonia Dignidad” adında ormanın ortasında, işkence çektirilen bir toplama kampına götürür. Fotoğrafçı Daniel (Daniel Brühl) da tutuklanan destekçilerden birisidir. Daniel’ın sevgilisi hostes Lena (Emma Watson), öncelikle, sevgilisinin de içinde yer aldığı sosyalist gruptan yardım bekler, destek görmez. Uluslararası Af Örgütü’ne başvurur, fakat hiçbir çözüm sunmazlar. Lena için tek çare Colonia Dignidad’a giderek sevgilisini oradan kurtarmaktır.
Karantinanın 5.gününde baş rollerde Emma Watson ve Daniel Brühl gibi gibi 2 sevdiğim ismin olduğu ve gerçek hayat hikayesinden uyarlanmış olan Colonia filmi var.Filmi izlerken bir yandan böyle hayatlar ve manyaklarda var derken bir yandan da böyle aşklar da var işte diyorsunuz.Bence sonuna kadar izlemesi keyifli bir film,tavsiyemdir.
1973 yılında Şili’de Pinochet rejimi, Marksist Salvadore Allande’yi Latin Amerika’yı yıllardır bir patron gibi yöneten ABD’nin yardımıyla devirip hükümeti ele geçirir. Hükümet, Allande destekçilerini bir bir yakalayıp “Colonia Dignidad” adında ormanın ortasında, işkence çektirilen bir toplama kampına götürür. Fotoğrafçı Daniel (Daniel Brühl) da tutuklanan destekçilerden birisidir. Daniel’ın sevgilisi hostes Lena (Emma Watson), öncelikle, sevgilisinin de içinde yer aldığı sosyalist gruptan yardım bekler, destek görmez. Uluslararası Af Örgütü’ne başvurur, fakat hiçbir çözüm sunmazlar. Lena için tek çare Colonia Dignidad’a giderek sevgilisini oradan kurtarmaktır.
21 Mart 2020 Cumartesi
Kitap - Yaşamak Yu Hua
Herkese merhabalar efenim,
Karantinanın 4.gününde ilk defa bir Çin romanı okudum.Bu korana virüsünün neden Çinden çıkıp dünyaya yayıldığını aslında bu tarz romanlar okudukça daha iyi anlayabiliyorum.Zamanında bu roman Çin de yasaklanmış nedeni de elbette komünizm sisteminin insanların hayatını nasıl etkilediği ve bir Çin köylüsünün gerçekten "yaşamak" adına neler yaşadığı.Fakirlik kavramını Asya ülkeleri öyle güzel anlatıyor ki bizim ülkemizde ki fakirler,dilenciler sanki bana dünyanın en zengin insanlarıymış gibi görünüyorlar.İnsanlar öyle bi yokluk içindekiler ki virüs de kaparlar,yarasa da yerler ... Bu kitabı okumak maalesef ki biraz mide biraz da vicdan gerektiyor ...
Aile servetini yiyip tükettiği gençlik günlerinde, uzun bir hayatın ona neler sunacağından habersizdir elbette Fugui.
Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını sürerken tanıştığı bir yabancıya hayatından söz etmeye başladığında, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir bu yüzden: Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatını, kaderin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatır. Onun dilinden -daha doğru bir ifadeyle Yu Hua'nın kaleminden- dökülenler, insanlık durumlarına dair epik bir romana dönüşür böylece. Basit bir anlatım, güçlü bir anlatı doğurur: Sabanın toprakta bıraktığı izlere benzer kâğıt üzerinde satırlar. Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, Yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla...
Yayımlandığında ülkesinde yasaklanmasına rağmen, bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış olduklarını söyleyen okurlarının her geçen gün artmasıyla bir "modern klasik"e dönüşen Yaşamak'ı Bahar Kılıç, Çince aslından çevirdi.
(Tanıtım Bülteninden)
Karantinanın 4.gününde ilk defa bir Çin romanı okudum.Bu korana virüsünün neden Çinden çıkıp dünyaya yayıldığını aslında bu tarz romanlar okudukça daha iyi anlayabiliyorum.Zamanında bu roman Çin de yasaklanmış nedeni de elbette komünizm sisteminin insanların hayatını nasıl etkilediği ve bir Çin köylüsünün gerçekten "yaşamak" adına neler yaşadığı.Fakirlik kavramını Asya ülkeleri öyle güzel anlatıyor ki bizim ülkemizde ki fakirler,dilenciler sanki bana dünyanın en zengin insanlarıymış gibi görünüyorlar.İnsanlar öyle bi yokluk içindekiler ki virüs de kaparlar,yarasa da yerler ... Bu kitabı okumak maalesef ki biraz mide biraz da vicdan gerektiyor ...
Aile servetini yiyip tükettiği gençlik günlerinde, uzun bir hayatın ona neler sunacağından habersizdir elbette Fugui.
Yıllar sonra, yaşlı öküzüyle tarlasını sürerken tanıştığı bir yabancıya hayatından söz etmeye başladığında, şımarık bir gencin başına gelenlerden fazlasını sayıp dökecektir bu yüzden: Fugui, kendisiyle birlikte altı insanın hayatını, kaderin sürprizlerini, yaşamın acılarını ve sevinçlerini anlatır. Onun dilinden -daha doğru bir ifadeyle Yu Hua'nın kaleminden- dökülenler, insanlık durumlarına dair epik bir romana dönüşür böylece. Basit bir anlatım, güçlü bir anlatı doğurur: Sabanın toprakta bıraktığı izlere benzer kâğıt üzerinde satırlar. Yaşamın her şeyi kapsaması gibi, Yaşamak da hayatı olduğu gibi kucaklar. Doğumları ve ölümleri, mutsuzlukları ve umutlarıyla...
Yayımlandığında ülkesinde yasaklanmasına rağmen, bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış olduklarını söyleyen okurlarının her geçen gün artmasıyla bir "modern klasik"e dönüşen Yaşamak'ı Bahar Kılıç, Çince aslından çevirdi.
(Tanıtım Bülteninden)
19 Mart 2020 Perşembe
Animasyon : Frozen 2
Herkes merhabalar efenim,
Karantinamızın 3.gününde içimize minnalık serpmeye devam ediyor ve Let It Gooo Let It Goo diyoruz efenim.Frozen'nın ilk filmini kardeşimle birlikte izlediğimizi hatırlıyorum sanırım bi 4-5 sene önce falandı.Özellikle Olaf karakterini çok sevmiştim Ice Age filmindeki Sid karakterine çok benzetmiştim.Şimdi Frozen 2 çıkmış internete düşünce bende izleyeyim dedim ama bence ilk filminin etkisini veremedi devam filmi olarak bana biraz vasat geldi genelde tipik Disney filmleri gibi müzikale çok fazla yer vermişler olaylara ve diyaloglara daha az yer kalmış gibime geldi.En çok sevdiğim tabi ki yine Olaftı benim minnak kardan adamım beni yine en çok güldüren ve filmi izlerken eğlendiren oldu :)
Elsa neden sihirli güçlerle doğdu? Erindel'in dışındaki ormana ve karanlık denizlere, bilinmeyene, giderken geçmişe dair hangi gerçekler Elsa'yı bekliyor olacak? Cevaplar onu çağırıyor ama aynı zamanda krallığını da tehdit ediyor. Elsa; Anna, Kristoff, Olaf ve Sven ile birlikte, tehlikeli ama macera dolu bir yolculukla karşılaşacak.
Karantinamızın 3.gününde içimize minnalık serpmeye devam ediyor ve Let It Gooo Let It Goo diyoruz efenim.Frozen'nın ilk filmini kardeşimle birlikte izlediğimizi hatırlıyorum sanırım bi 4-5 sene önce falandı.Özellikle Olaf karakterini çok sevmiştim Ice Age filmindeki Sid karakterine çok benzetmiştim.Şimdi Frozen 2 çıkmış internete düşünce bende izleyeyim dedim ama bence ilk filminin etkisini veremedi devam filmi olarak bana biraz vasat geldi genelde tipik Disney filmleri gibi müzikale çok fazla yer vermişler olaylara ve diyaloglara daha az yer kalmış gibime geldi.En çok sevdiğim tabi ki yine Olaftı benim minnak kardan adamım beni yine en çok güldüren ve filmi izlerken eğlendiren oldu :)
Elsa neden sihirli güçlerle doğdu? Erindel'in dışındaki ormana ve karanlık denizlere, bilinmeyene, giderken geçmişe dair hangi gerçekler Elsa'yı bekliyor olacak? Cevaplar onu çağırıyor ama aynı zamanda krallığını da tehdit ediyor. Elsa; Anna, Kristoff, Olaf ve Sven ile birlikte, tehlikeli ama macera dolu bir yolculukla karşılaşacak.
18 Mart 2020 Çarşamba
Aile Filmi : Sonic the Hedgehog
Herkese merhabalar efenim,
Şu sıralar vakalar arttıkça insanında morali bozuluyor,sosyal medya da nereye baksanız korona virüsü ile ilgili bir şeyler görüyoruz sürekli en iyisi biraz bizi gevşeticek ve içimize minnaklık serpecek şeyler izlemek.Bunlardan ikincisi de zamanında çiz filmin de ekranlardan çok severek izlediğim daha sonra bilgisayar oyunu olarakta oynadığım Sonic'in animasyon/film karışımı oldu.Jim Carrey'i izlemeyi çok özlemişim kendisini de çocukluğumdan bu yana çok severim çocukluğuma dair sevdiğim 2 isim yanyana gelince harika ve çok eğlenceli bir aile filmi çıkmış ortaya.Eğer ailecek evdeyseniz çocuklarınızla çok rahat bir şekilde izleyip kafa dağıtmalık bir film olmuş :)
Sonic the Hedgehog, peşine düşen yetkililerden kurtulup, şeytani doktorun elinde bulunan yüzükleri geri almaya çalışan Sonic'in hikayesini konu ediyor. Hükümet, insan biçiminde bir kirpi olan Sonic’i yakalamak için peşine düşer. Devlet görevlileri her yerde Sonic’i aramaya başlar. Sonic ise bu sırada şeytani doktor Eggman’ın ele geçirdiği yüzükleri geri almaya çalışmaktadır. Küçük bir kasaba olan Green Hills’in şerifi Tom Wachowski, Sonic’in peşine düşen hükümet yetkililerinden kaçmayı başarıp, doktordan yüzükleri geri alabilmesi için yardım etmeye karar verir. Ancak bu sandığı kadar kolay olmayacaktır.
Şu sıralar vakalar arttıkça insanında morali bozuluyor,sosyal medya da nereye baksanız korona virüsü ile ilgili bir şeyler görüyoruz sürekli en iyisi biraz bizi gevşeticek ve içimize minnaklık serpecek şeyler izlemek.Bunlardan ikincisi de zamanında çiz filmin de ekranlardan çok severek izlediğim daha sonra bilgisayar oyunu olarakta oynadığım Sonic'in animasyon/film karışımı oldu.Jim Carrey'i izlemeyi çok özlemişim kendisini de çocukluğumdan bu yana çok severim çocukluğuma dair sevdiğim 2 isim yanyana gelince harika ve çok eğlenceli bir aile filmi çıkmış ortaya.Eğer ailecek evdeyseniz çocuklarınızla çok rahat bir şekilde izleyip kafa dağıtmalık bir film olmuş :)
Sonic the Hedgehog, peşine düşen yetkililerden kurtulup, şeytani doktorun elinde bulunan yüzükleri geri almaya çalışan Sonic'in hikayesini konu ediyor. Hükümet, insan biçiminde bir kirpi olan Sonic’i yakalamak için peşine düşer. Devlet görevlileri her yerde Sonic’i aramaya başlar. Sonic ise bu sırada şeytani doktor Eggman’ın ele geçirdiği yüzükleri geri almaya çalışmaktadır. Küçük bir kasaba olan Green Hills’in şerifi Tom Wachowski, Sonic’in peşine düşen hükümet yetkililerinden kaçmayı başarıp, doktordan yüzükleri geri alabilmesi için yardım etmeye karar verir. Ancak bu sandığı kadar kolay olmayacaktır.
17 Mart 2020 Salı
Romantik Film : Little Women
Herkese merhabalar efenim,
Karantina günlerinde yapılacak en güzel şey elbette her gün 1 film izlemek oldu.2019 yapımı benim lisedeyken kitabını okuduğum ama ilk defa beyaz perdede izlediğim Little Woman'dan bahsedicem bugün sizlere.
Oyuncu kadrosunda , Saoirse Ronan,Emma Watson,Florence Pugh,Meryl Streep,Timothée Chalamet gibi oldukça tanıdık isimler var bu yüzden filmi izlemesi daha keyifli oldu.Oyuncular,oyunculuklar,mekanlar,kostümler,dekor,ışıklandırma vb her şeyiyle izlemesi olduça keyifli bir yapımdı.
Dünya da bu film en güzel zamanda Christmas zamanında vizyona girdi ki olması gereken zaman da oydu bence ama bizim ülkemizde bu filmin kel alaka bir şekilde 14 Şubatta vizyona girdi.14 Şubatta aşk filmlerinden çok yalnız başına ayakta durmaya çalışan kadın filmlerini görür olduk sinemalarda :D Bu sanırım bana o zamandan sinema evrenini bana vermek istediği mesajdı :D
Postun en sonuna da eleştirilerini ve incelemelerini çok beğendiğim Bobinkafa'dan bir video koydum bakmanızı tavsiye ederim :)
Louisa May Alcott’ın aynı adlı klasik romanından beyazperdeye uyarlanan film, İç Savaş sonrası Amerika'da yaşamlarını sürdürmeye çalışan dört kız kardeşin hikayesini anlatıyor. Meg (Emma Watson), Jo (Saoirse Ronan), Beth (Eliza Scanlen) ve Amy March (Florence Pugh) birbirinden tamamen farklı karaktere sahip dört kız kardeştir. Çocukluk dönemlerini geride bırakıp kadınlığa geçiş süreçlerinde kardeşler türlü dertlerle boğuşur. Babaları Amerikan İç Savaşı'na katılan dört genç kız, anneleri ile birlikte yaşam mücadelesi vermeye başlar. Bu zorlu süreçte en büyük kazançları birbirlerinin yanında olmalarıdır.
Karantina günlerinde yapılacak en güzel şey elbette her gün 1 film izlemek oldu.2019 yapımı benim lisedeyken kitabını okuduğum ama ilk defa beyaz perdede izlediğim Little Woman'dan bahsedicem bugün sizlere.
Oyuncu kadrosunda , Saoirse Ronan,Emma Watson,Florence Pugh,Meryl Streep,Timothée Chalamet gibi oldukça tanıdık isimler var bu yüzden filmi izlemesi daha keyifli oldu.Oyuncular,oyunculuklar,mekanlar,kostümler,dekor,ışıklandırma vb her şeyiyle izlemesi olduça keyifli bir yapımdı.
Dünya da bu film en güzel zamanda Christmas zamanında vizyona girdi ki olması gereken zaman da oydu bence ama bizim ülkemizde bu filmin kel alaka bir şekilde 14 Şubatta vizyona girdi.14 Şubatta aşk filmlerinden çok yalnız başına ayakta durmaya çalışan kadın filmlerini görür olduk sinemalarda :D Bu sanırım bana o zamandan sinema evrenini bana vermek istediği mesajdı :D
Postun en sonuna da eleştirilerini ve incelemelerini çok beğendiğim Bobinkafa'dan bir video koydum bakmanızı tavsiye ederim :)
Louisa May Alcott’ın aynı adlı klasik romanından beyazperdeye uyarlanan film, İç Savaş sonrası Amerika'da yaşamlarını sürdürmeye çalışan dört kız kardeşin hikayesini anlatıyor. Meg (Emma Watson), Jo (Saoirse Ronan), Beth (Eliza Scanlen) ve Amy March (Florence Pugh) birbirinden tamamen farklı karaktere sahip dört kız kardeştir. Çocukluk dönemlerini geride bırakıp kadınlığa geçiş süreçlerinde kardeşler türlü dertlerle boğuşur. Babaları Amerikan İç Savaşı'na katılan dört genç kız, anneleri ile birlikte yaşam mücadelesi vermeye başlar. Bu zorlu süreçte en büyük kazançları birbirlerinin yanında olmalarıdır.
16 Mart 2020 Pazartesi
Müzik : Little Mix - Wasabi
Herkese merhabalar efenim,
Bugün itibariyle iş yerimden ücretsiz izin aldım ve evde izole olmuş bir şekilde yaşamayı düşünüyorum.Çünkü ülkemizde de maalesef ki vaka sayısı artmış vaziyette öğrenciler,öğretmenler zaten yoklar benim de iş yerine gidip sağlığımı tehlikeye atmamı beklemesin kimse.Eğer sizin de elinizdeyse sizden ricam lütfen bir şekilde iş yerlerinizden izin alıp evinizden bir süre mecburi şeyler olmadıkça dışarıya çıkmamanız.
Virüsün bulaşma ihtimali dışında ülkemizde son zamanlarda olan bitenler de,özel hayatımın kötü gitmesi de beni zaten ruh sağlığı olarak oldukça etkiliyordu son zamanlarda bir şekilde psikolojik dayanıklılığım olduğu için ruh sağlığımı korumaya başarıyor ve işime odaklanıyordum artık işimi de uzaktan da olsa yürütmek dışında yapamaz hala gelecek olduğumu hissediyorum çünkü ruhum gerçekten bu genç yaşta yıpranmaya başladı.Kitap okumak,dizi film oyun izlemek ve müzik dinlemek bu süreçte bana çok fazla yardımcı oldu.O yüzden bu izole günler boyunca bunları yapmaya odaklanıcam ve odamdan,yatağımdan ayrılmayı hiç düşünmüyorum,her gün size de burdan yazmaya devam edeceğim.Şimdilik iznim 1 hafta gibi görünüyor ama artan vaka sayısına bakıcak olursak 2. haftaya da uzayabilir bilemiyorum Allah'tan hepimiz için sağlık ve hayırlı şeyler olmasıı diliyorum.
Bu kadar iç karartıcı şeyden sonra biraz da olsa haraketlenmek ve moralimizi düzeltmek için şu sırlar dinlemeyi çok sevdiğim bir şarkıyı sizinle paylaşamak istedim.Şarkının klibini açıkçası biraz amatörce buldum ama şarkı çok eğlenceli bence :)
Bugün itibariyle iş yerimden ücretsiz izin aldım ve evde izole olmuş bir şekilde yaşamayı düşünüyorum.Çünkü ülkemizde de maalesef ki vaka sayısı artmış vaziyette öğrenciler,öğretmenler zaten yoklar benim de iş yerine gidip sağlığımı tehlikeye atmamı beklemesin kimse.Eğer sizin de elinizdeyse sizden ricam lütfen bir şekilde iş yerlerinizden izin alıp evinizden bir süre mecburi şeyler olmadıkça dışarıya çıkmamanız.
Virüsün bulaşma ihtimali dışında ülkemizde son zamanlarda olan bitenler de,özel hayatımın kötü gitmesi de beni zaten ruh sağlığı olarak oldukça etkiliyordu son zamanlarda bir şekilde psikolojik dayanıklılığım olduğu için ruh sağlığımı korumaya başarıyor ve işime odaklanıyordum artık işimi de uzaktan da olsa yürütmek dışında yapamaz hala gelecek olduğumu hissediyorum çünkü ruhum gerçekten bu genç yaşta yıpranmaya başladı.Kitap okumak,dizi film oyun izlemek ve müzik dinlemek bu süreçte bana çok fazla yardımcı oldu.O yüzden bu izole günler boyunca bunları yapmaya odaklanıcam ve odamdan,yatağımdan ayrılmayı hiç düşünmüyorum,her gün size de burdan yazmaya devam edeceğim.Şimdilik iznim 1 hafta gibi görünüyor ama artan vaka sayısına bakıcak olursak 2. haftaya da uzayabilir bilemiyorum Allah'tan hepimiz için sağlık ve hayırlı şeyler olmasıı diliyorum.
Bu kadar iç karartıcı şeyden sonra biraz da olsa haraketlenmek ve moralimizi düzeltmek için şu sırlar dinlemeyi çok sevdiğim bir şarkıyı sizinle paylaşamak istedim.Şarkının klibini açıkçası biraz amatörce buldum ama şarkı çok eğlenceli bence :)
Kitap - Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları Haruki Murakami
Herkese merhabalar efenim,
"Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de" ah bu cümle ! Renksizliği,itilmişliği,dışlanmışlığı,yalnızlığı ne de güzel anlatmış bu kitabında Murakami.Baştan sona edebiyat akıyor içime bu adamın romanlarını okurken.Japon edebiyatını bu yüzden çok seviyorum işte.Murakami,Abe şimdilik benim okuduğum ve sevdiğim 2 yazar daha fazla yazar da keşfetmeyi umuyorum,çeviriler geldikçe :)
Şu sıralar malumunuz virüsle uğraşıyoruz okullar tatil oldu ben de bir eğitim kurumunda çalıştığım için benim kurumumda tatil oldu ama idari kadrodan biri olduğum için ben öğrencisiz,öğretmensiz olan bu kuruma gelmek durumundayım tabi şimdilik virüsün seyri ne olur bilemiyorum eğer İtalya da dönecek olursak ülkemizde de OHAL ilan edilip vatandaşlara sokağa çıkma yasağı konabilir.Martın yarısı geldi geçiyor havalar tam da düzeldi bahar geldi derken İzmir de havalar bugünden itibaren yağmur,sel fırtına ayarına geri döndü.Tam da yalnızlığı daha çok hissetmelik mükemmel zamanlar :/ Umarım bu olaylardan da kafayı çizmeden sağ salim çıkmayı başırırız bu yazdıklarım da burada anı olarak kalır ülkece böyle zamanlarda yaşadık deriz :)
Haruki Murakami'den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini "renksiz" bilen Tsukuru Tazaki'nin hikâyesi.
İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.
(Tanıtım Bülteninden)
"Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de" ah bu cümle ! Renksizliği,itilmişliği,dışlanmışlığı,yalnızlığı ne de güzel anlatmış bu kitabında Murakami.Baştan sona edebiyat akıyor içime bu adamın romanlarını okurken.Japon edebiyatını bu yüzden çok seviyorum işte.Murakami,Abe şimdilik benim okuduğum ve sevdiğim 2 yazar daha fazla yazar da keşfetmeyi umuyorum,çeviriler geldikçe :)
Şu sıralar malumunuz virüsle uğraşıyoruz okullar tatil oldu ben de bir eğitim kurumunda çalıştığım için benim kurumumda tatil oldu ama idari kadrodan biri olduğum için ben öğrencisiz,öğretmensiz olan bu kuruma gelmek durumundayım tabi şimdilik virüsün seyri ne olur bilemiyorum eğer İtalya da dönecek olursak ülkemizde de OHAL ilan edilip vatandaşlara sokağa çıkma yasağı konabilir.Martın yarısı geldi geçiyor havalar tam da düzeldi bahar geldi derken İzmir de havalar bugünden itibaren yağmur,sel fırtına ayarına geri döndü.Tam da yalnızlığı daha çok hissetmelik mükemmel zamanlar :/ Umarım bu olaylardan da kafayı çizmeden sağ salim çıkmayı başırırız bu yazdıklarım da burada anı olarak kalır ülkece böyle zamanlarda yaşadık deriz :)
Haruki Murakami'den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini "renksiz" bilen Tsukuru Tazaki'nin hikâyesi.
İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.
(Tanıtım Bülteninden)
14 Mart 2020 Cumartesi
Kitap - Sibop Başar Başarır
Herkese merhaba efenim,
2 haftadır elimde süründürdüğüm kitap nihayet bitti.Malumunuz korona olaylarından dolayı okullar 1 hafta resmi tatil olunca bizim kurumda oldu.Şu sıra kayıtlar,dersler derken zaten oldukça yorucu başlamıştı ikinci dönem , öğrenciler ve öğretmenler kurumda olmayacak ama biz idari kadro olarak kurumda olacağız maalesef ki :( Durum bu olduğundan dolayı uzun zamandır okuyamadığım ya da okumaya başlayıp elimde süründürdüğüm kitapları nihayet okuyup,bitirme ve sizlere yazma fırsatı bulmuş olucam.
Bu kitabı kütüphaneden aldım ama daha önceden bloglarda görmüştüm.Can yayınevinden de çıkan bir kitap olduğu için alıp okumak istedim.Yazarın dili ve anlatımı popüler yerli yazarlar gibi o yüzden okuması oldukça kolay ama nedense hikayesi beni pek sarmadı,çerezlik bir şeyler okumak isterseniz ideal olucak bir kitap maalesef ki daha fazlası değil :)
Aslı, galiba ben kendimi evliliğe hazır hissetmiyodum. Geçen hafta evlendik mi gerçekten biz? Nikâh memuru inandı mı gerçekten, sözüme güvendi mi? Kara kaplı deftere atılmış öcü imzadan söz etmiyorum ben Aslı. Kimse ciddiye almaz ki beni... Seninle yaşlanmak istiyorum ama yaslanmak istemiyorum. Hem ne suçum var ki benim? Öyle köşemde saksı gibi duruyodum ben. Günün birini bekliyordum. Sen istedin. Geldin sen bulaştın bana.
Sibop, kendi deyimiyle “acemi kolpacı” Orhan’ın romanı. Doğma büyüme Cihangirli Orhan, hukuk tahsili yapmış. Girdiği işlerde pek tutunamamış, ailesinin gözünden bile düşmüş. Kimse tarafından yüzüne bakılmayan biri. Öyle ki, adı “sibop”a çıkmış. Ama bir gün Orhan’ın yüzüne bakan bir kız çıkıyor ve roman başlıyor. Başar Başarır’ın bu sürükleyici, inandırıcı, azmettirici romanının öne çıkan yanı dili olabilir; bir solukta, Türkçenin tadına vara vara okuyacağınız Orhan’ın hikâyesini çok seveceksiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
2 haftadır elimde süründürdüğüm kitap nihayet bitti.Malumunuz korona olaylarından dolayı okullar 1 hafta resmi tatil olunca bizim kurumda oldu.Şu sıra kayıtlar,dersler derken zaten oldukça yorucu başlamıştı ikinci dönem , öğrenciler ve öğretmenler kurumda olmayacak ama biz idari kadro olarak kurumda olacağız maalesef ki :( Durum bu olduğundan dolayı uzun zamandır okuyamadığım ya da okumaya başlayıp elimde süründürdüğüm kitapları nihayet okuyup,bitirme ve sizlere yazma fırsatı bulmuş olucam.
Bu kitabı kütüphaneden aldım ama daha önceden bloglarda görmüştüm.Can yayınevinden de çıkan bir kitap olduğu için alıp okumak istedim.Yazarın dili ve anlatımı popüler yerli yazarlar gibi o yüzden okuması oldukça kolay ama nedense hikayesi beni pek sarmadı,çerezlik bir şeyler okumak isterseniz ideal olucak bir kitap maalesef ki daha fazlası değil :)
Aslı, galiba ben kendimi evliliğe hazır hissetmiyodum. Geçen hafta evlendik mi gerçekten biz? Nikâh memuru inandı mı gerçekten, sözüme güvendi mi? Kara kaplı deftere atılmış öcü imzadan söz etmiyorum ben Aslı. Kimse ciddiye almaz ki beni... Seninle yaşlanmak istiyorum ama yaslanmak istemiyorum. Hem ne suçum var ki benim? Öyle köşemde saksı gibi duruyodum ben. Günün birini bekliyordum. Sen istedin. Geldin sen bulaştın bana.
Sibop, kendi deyimiyle “acemi kolpacı” Orhan’ın romanı. Doğma büyüme Cihangirli Orhan, hukuk tahsili yapmış. Girdiği işlerde pek tutunamamış, ailesinin gözünden bile düşmüş. Kimse tarafından yüzüne bakılmayan biri. Öyle ki, adı “sibop”a çıkmış. Ama bir gün Orhan’ın yüzüne bakan bir kız çıkıyor ve roman başlıyor. Başar Başarır’ın bu sürükleyici, inandırıcı, azmettirici romanının öne çıkan yanı dili olabilir; bir solukta, Türkçenin tadına vara vara okuyacağınız Orhan’ın hikâyesini çok seveceksiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
4 Mart 2020 Çarşamba
Romantik Film : Isi & Ossi
Herkese merhabalar efenim,
Bugün yağmurlu,selli melli bir İzmir'e uyandık.Bu havada en güzeli işten sonra eve gidince biraz kitap okuyup biraz da film izlemek.Benim gibi bir planınız varsa size bir Netflix filmi ile geldim.Daha önce hayatımda hiç güncel Alman Romantik filmi izlememiştim.Netflix sayesinde farklı deneyimler yaşar olduk :) Bunlardan biri de Isi & Ossi ! Konusu oldukça klişe aslında filmin bu tarz filmleri yabancı olarakta yerli olarak da çok fazla gördük ama yine de izlemesi hoşuma gidiyor :)
Isi sadece hayatını yaşayıp bir şef olmak isteyen bir milyarderin kızıdır öte yandan Osi ise, bekar annesiyle yaşayıp para sıkıntısı çeken ve bunu çözmek için de bir yarışmaya katılan bir boksördür. Isi ve Osi karşılıklı bir anlaşma yaparlar, Isi'nin ailesine onlar birlikteymiş gibi göstereceklerdir bu şekilde Isi'nin ailesi hem onun yakasından düşmüş olacaktır hem de Osi'nin hayallerini gerçekleştirme şansı olacaktır. Fakat iki tarafında asla beklemediği şey ikisininde sandıklarından çok daha fazla ortak noktaları olmalıdır.
Bugün yağmurlu,selli melli bir İzmir'e uyandık.Bu havada en güzeli işten sonra eve gidince biraz kitap okuyup biraz da film izlemek.Benim gibi bir planınız varsa size bir Netflix filmi ile geldim.Daha önce hayatımda hiç güncel Alman Romantik filmi izlememiştim.Netflix sayesinde farklı deneyimler yaşar olduk :) Bunlardan biri de Isi & Ossi ! Konusu oldukça klişe aslında filmin bu tarz filmleri yabancı olarakta yerli olarak da çok fazla gördük ama yine de izlemesi hoşuma gidiyor :)
Isi sadece hayatını yaşayıp bir şef olmak isteyen bir milyarderin kızıdır öte yandan Osi ise, bekar annesiyle yaşayıp para sıkıntısı çeken ve bunu çözmek için de bir yarışmaya katılan bir boksördür. Isi ve Osi karşılıklı bir anlaşma yaparlar, Isi'nin ailesine onlar birlikteymiş gibi göstereceklerdir bu şekilde Isi'nin ailesi hem onun yakasından düşmüş olacaktır hem de Osi'nin hayallerini gerçekleştirme şansı olacaktır. Fakat iki tarafında asla beklemediği şey ikisininde sandıklarından çok daha fazla ortak noktaları olmalıdır.
3 Mart 2020 Salı
Amerika Dizisi : I Am Not Okay With This
Herkese merhabalar efenim,
Daha önce bütün merakıma rağmen Stranger Things'i izlemedim ama bu diziden sonra nedense daha çok izleyesim geldi o yüzden yakın zamanda izlenecekler listeme ekledim yeniden.Stranger Things'in yapımcısından ve The End Of The Fucking World'un yönetmeninden bir Netflix dizisi başladı,1.sezonu toplamda 7 bölümcük ve bölümlerin süresi 20 dk falan o yüzden yaklaşık 1-2 saatte diziyi bitirdim ve acayip hoşuma gitti 2.sezonunu heyacanla bekliyorum.Life Is Strange diye bir oyun vardı onun dizi versiyonunu izliyor gibi hissetttim kendimi :)
I Am Not Okay With This, telekinetik güçlere sahip olan bir gencin yaşamına odaklanıyor. 15 yaşında Sydney, telekinetik güçlere sahip olan bir gençtir. Lise öğrencisi olan Sydney, bir yandan yeni yeni ortaya çıkan güçlerini keşfetmeye çalışırken bir yandan da hayatını yoluna koymak için çabalar. Lise hayatının, alevli ilişkilerin ve cinselliğin zorlu yollarında ilerleyen Sydney, bu süreçte birbirinden farklı maceralara sürüklenir.
Daha önce bütün merakıma rağmen Stranger Things'i izlemedim ama bu diziden sonra nedense daha çok izleyesim geldi o yüzden yakın zamanda izlenecekler listeme ekledim yeniden.Stranger Things'in yapımcısından ve The End Of The Fucking World'un yönetmeninden bir Netflix dizisi başladı,1.sezonu toplamda 7 bölümcük ve bölümlerin süresi 20 dk falan o yüzden yaklaşık 1-2 saatte diziyi bitirdim ve acayip hoşuma gitti 2.sezonunu heyacanla bekliyorum.Life Is Strange diye bir oyun vardı onun dizi versiyonunu izliyor gibi hissetttim kendimi :)
I Am Not Okay With This, telekinetik güçlere sahip olan bir gencin yaşamına odaklanıyor. 15 yaşında Sydney, telekinetik güçlere sahip olan bir gençtir. Lise öğrencisi olan Sydney, bir yandan yeni yeni ortaya çıkan güçlerini keşfetmeye çalışırken bir yandan da hayatını yoluna koymak için çabalar. Lise hayatının, alevli ilişkilerin ve cinselliğin zorlu yollarında ilerleyen Sydney, bu süreçte birbirinden farklı maceralara sürüklenir.
2 Mart 2020 Pazartesi
Kore Dizisi : Crash Landing on You
Herkese merhabalar efenim,
Dün izin günüm olduğu için bütün gün Netflix de takıldım.Netflix de takılmayalı uzun zaman olduydu yeni ne gelmiş biraz bakındım ve beğendiklerimi hemen izledim onlardan ilki baş rolde Hyn Bin'nin olduğu bi Kore dizisi idi.Normalde pek Hyun Bin fanı sayılmasam da adamın yaşına göre bi karizması iyi oyunculuğu ve dandik dizilerde rol almama gibi prensipleri var o yüzden diziye bir şans verip izledim ve gayette güzeldi konusu da oldukça değişik geldi bana.Güney Kore'nin zengin bir kızı yamaç paraşüdü yaparken Kuzey Kore topraklarında askeri bir bölgeye düşüyor ve kendisini bir komutan kurtarıyor.Güney Kore ve Kuzey Kore olaylarını az çok biliyorsunuzdur resmen yasak adamların yanyana gelmeleri bir de bunlar birbirine aşık olunca elbette komedi ve dram bir araya gelmiş ve izlemesi keyifli bir dizi ortaya çıkmış.Netflix'in bu anlamda Kore dizilerini oldukça seviyorum paraya kıyıp gerçekten güzel prodüksüyonlu diziler yapıyorlar.
Konusu:
Dizi, bir Güney Koreli kadın ile bir Kuzey Koreli adamın arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Güney Kore'deki bir holdingin mirasçısı olan Yoon Se-Ri (Son Ye-Jin) yamaç paraşütü yaparken sert rüzgâr nedeni ile Kuzey Kore’ye acil iniş yapmak zorunda kalır. Burada, Kuzey Koreli bir subay olan Lee Jung-Hyeok (Hyun-Bin) ile karşılaşır. Lee Jung-Hyeok, Yoon Se-Ri’yi koruyup gizler ve bu süreçte gönlünü Yoon Se-Ri’ye kaptırır.
Karakterleri:
Son Ye-Jin dizide varlıklı bir ailenin kızı olan Yoon Se-Ri karakterini canlandırmaktadır.
Hyun-Bin dizide Kuzey Koreli bir subay olan Lee Jung-Hyeok karakterini canlandırmaktadır.
Seo Ji-Hye dizide Kuzey Koreli bir müzisyen olan Seo Dan karakterini canlandırmaktadır. Annesi Pyongyang'da elit bir mağazanın sahibidir ve babası üst düzey bir devlet memurudur. Varlıklı ailesinden ve güzel bir kadın oluşundan daha çok yeteneklerine ve hayatta kalma azmine güvenen akıllı bir kadındır.
Kim Jung-Hyun dizide zengin ve yakışıklı bir iş adamı olan Koo Joon-Hee karakterini canlandırmaktadır. Bir gün, aniden ortadan kaybolur.
Dün izin günüm olduğu için bütün gün Netflix de takıldım.Netflix de takılmayalı uzun zaman olduydu yeni ne gelmiş biraz bakındım ve beğendiklerimi hemen izledim onlardan ilki baş rolde Hyn Bin'nin olduğu bi Kore dizisi idi.Normalde pek Hyun Bin fanı sayılmasam da adamın yaşına göre bi karizması iyi oyunculuğu ve dandik dizilerde rol almama gibi prensipleri var o yüzden diziye bir şans verip izledim ve gayette güzeldi konusu da oldukça değişik geldi bana.Güney Kore'nin zengin bir kızı yamaç paraşüdü yaparken Kuzey Kore topraklarında askeri bir bölgeye düşüyor ve kendisini bir komutan kurtarıyor.Güney Kore ve Kuzey Kore olaylarını az çok biliyorsunuzdur resmen yasak adamların yanyana gelmeleri bir de bunlar birbirine aşık olunca elbette komedi ve dram bir araya gelmiş ve izlemesi keyifli bir dizi ortaya çıkmış.Netflix'in bu anlamda Kore dizilerini oldukça seviyorum paraya kıyıp gerçekten güzel prodüksüyonlu diziler yapıyorlar.
Konusu:
Dizi, bir Güney Koreli kadın ile bir Kuzey Koreli adamın arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Güney Kore'deki bir holdingin mirasçısı olan Yoon Se-Ri (Son Ye-Jin) yamaç paraşütü yaparken sert rüzgâr nedeni ile Kuzey Kore’ye acil iniş yapmak zorunda kalır. Burada, Kuzey Koreli bir subay olan Lee Jung-Hyeok (Hyun-Bin) ile karşılaşır. Lee Jung-Hyeok, Yoon Se-Ri’yi koruyup gizler ve bu süreçte gönlünü Yoon Se-Ri’ye kaptırır.
Karakterleri:
Son Ye-Jin dizide varlıklı bir ailenin kızı olan Yoon Se-Ri karakterini canlandırmaktadır.
Hyun-Bin dizide Kuzey Koreli bir subay olan Lee Jung-Hyeok karakterini canlandırmaktadır.
Seo Ji-Hye dizide Kuzey Koreli bir müzisyen olan Seo Dan karakterini canlandırmaktadır. Annesi Pyongyang'da elit bir mağazanın sahibidir ve babası üst düzey bir devlet memurudur. Varlıklı ailesinden ve güzel bir kadın oluşundan daha çok yeteneklerine ve hayatta kalma azmine güvenen akıllı bir kadındır.
Kim Jung-Hyun dizide zengin ve yakışıklı bir iş adamı olan Koo Joon-Hee karakterini canlandırmaktadır. Bir gün, aniden ortadan kaybolur.
1 Mart 2020 Pazar
Film Serisi : Charlie's Angels
Herkese merhabalar efenim,
Dün akşam film izleyeyim dedim ve yeni çıkan filmlere bakarken Charlie'nin Meleklerini gördüm,aslında daha ilk İstanbul'da çekim yaptıkları zaman Charlie'nin Meleklerini yeniden çekiceklerini duyunca beni bi tık heyecanlandırmıştı ve sonuçta filmin içinde İstanbul sahneleri de olacağı için baya merak etmiştim ama iyi ki sinemaya gidip izlememişim çünkü film cidden para vermeye değmezdi.Serinin ilk filmini konu olarak birebir almışlar senaryo da çok az değişiklik yapıp insanlara sunmuşlar ama bence pek olmamış.Oyuncu kadrosu oldukça iyi aslında , Kristin Stewart,Naomi Scott,Elizabeth Banks gibi bildiğim isimler var hatta Netflix filmlerinden tanıdığım bir kaç tanıdık yüz daha vardı filmde ama şimdi isimlerini hatırlayamıyorum.Bence ilk meleklerinde ilk filmlerinde maalesef tadını verememişler,başka bir konu ve senaryo ile devam filmi gibi bir şey çekselerdi bence çok daha güzel olurdu.
Charlie's Angels benim küçüklüğümden bu yana çok sevdiğim filmlerden biridir bence izlemek istiyorsanız kesinlikle bu yeni versiyonunu değilde 2000 ler de çekilen ilk versiyonunu izlemeniz daha iyi olur :)
Onlar çok güzeller, çok akıllılar ve Charlie için çalışmaktalar. 70'li yılların büyük başarı elde etmiş dizisi yenilenmiş olarak karşımızda. Knax teknoloji şirketi sahibi milyarder Eric Knax kendi ofisinden kaçırılır. Onu kaçıran rakip firma elemenları, onun bulduğu ses tekniğini de çalarlar. Bu teknik parmak izinin yerini alabilecek niteliktedir. Bu yeni teknolojiyi dünyayı çevreleyen uydu sistemiyle birleştirip herkesi her yerde takip edebilecekler böylece kişilerin serbestlikleri de tarihe karışacaktır. Patronları Charlie'nin işe çağırması üzerine bir araya gelen üç güzel, cazibeleri akılları ve ellerindeki üstün teknoloji ürünü malzemeleriyle hem hayatta kalmak hem de dünyayı kurtarmak zorundadır.
Onlar güzel, akıllılar.. Görmediğimiz ancak sesini içittiğimiz patron Charlie için çalışıyorlar. Tanınmış müzik klipleri yönetmeni McG tarafından yönetilen filmde Natalie (Cameron Diaz), Dylan (Drew Barrymore) ve Alex (Lucy Liu), Charlie'nin Melekleri. Yakında zengin olacak olan Eric Knox, kendi firması olan Know Technologies'deki ofisinden kaçırılınca ve firma bir milyar doları kaybetme riskine girince ne yapılabilir? Tabii ki Melekler göreve çağrılır. Melekler Knox'u bulmaya çalışırken, kaçırılanın sadece kendisi olmadığını görürler.. Knox'un iletişim ile ilgili son icadı da alınmıştır.
Güzel ve tehlikeli melekler Dylan, Alex ve Natalie, bir dava sonucunda FBI tarafından tanık koruma programına alınan kişilerin listesini incelerken aralarından birinin öldürüldüğünü fark ederler. Teşkilatta bir köstebek olma ihtimali güçlenmiştir ve melekler için iş başa düşmüştür. Katili bulma görevine atanan güzel meleklere bu kez eski meleklerden biri de katılacak ve yine hep birlikte hayatlarına mal olabilecek oldukça tehlikeli bir mücadeleye girişeceklerdir. Özellikle video klip alanında yaptığı çalışmalarla ünlenen McG tarafından yönetilen filmin başrollerinde Drew Barrymore, Lucy Liu, Cameron Diaz ve Demi Moore bulunuyor.
Dün akşam film izleyeyim dedim ve yeni çıkan filmlere bakarken Charlie'nin Meleklerini gördüm,aslında daha ilk İstanbul'da çekim yaptıkları zaman Charlie'nin Meleklerini yeniden çekiceklerini duyunca beni bi tık heyecanlandırmıştı ve sonuçta filmin içinde İstanbul sahneleri de olacağı için baya merak etmiştim ama iyi ki sinemaya gidip izlememişim çünkü film cidden para vermeye değmezdi.Serinin ilk filmini konu olarak birebir almışlar senaryo da çok az değişiklik yapıp insanlara sunmuşlar ama bence pek olmamış.Oyuncu kadrosu oldukça iyi aslında , Kristin Stewart,Naomi Scott,Elizabeth Banks gibi bildiğim isimler var hatta Netflix filmlerinden tanıdığım bir kaç tanıdık yüz daha vardı filmde ama şimdi isimlerini hatırlayamıyorum.Bence ilk meleklerinde ilk filmlerinde maalesef tadını verememişler,başka bir konu ve senaryo ile devam filmi gibi bir şey çekselerdi bence çok daha güzel olurdu.
Charlie's Angels benim küçüklüğümden bu yana çok sevdiğim filmlerden biridir bence izlemek istiyorsanız kesinlikle bu yeni versiyonunu değilde 2000 ler de çekilen ilk versiyonunu izlemeniz daha iyi olur :)
Onlar çok güzeller, çok akıllılar ve Charlie için çalışmaktalar. 70'li yılların büyük başarı elde etmiş dizisi yenilenmiş olarak karşımızda. Knax teknoloji şirketi sahibi milyarder Eric Knax kendi ofisinden kaçırılır. Onu kaçıran rakip firma elemenları, onun bulduğu ses tekniğini de çalarlar. Bu teknik parmak izinin yerini alabilecek niteliktedir. Bu yeni teknolojiyi dünyayı çevreleyen uydu sistemiyle birleştirip herkesi her yerde takip edebilecekler böylece kişilerin serbestlikleri de tarihe karışacaktır. Patronları Charlie'nin işe çağırması üzerine bir araya gelen üç güzel, cazibeleri akılları ve ellerindeki üstün teknoloji ürünü malzemeleriyle hem hayatta kalmak hem de dünyayı kurtarmak zorundadır.
Onlar güzel, akıllılar.. Görmediğimiz ancak sesini içittiğimiz patron Charlie için çalışıyorlar. Tanınmış müzik klipleri yönetmeni McG tarafından yönetilen filmde Natalie (Cameron Diaz), Dylan (Drew Barrymore) ve Alex (Lucy Liu), Charlie'nin Melekleri. Yakında zengin olacak olan Eric Knox, kendi firması olan Know Technologies'deki ofisinden kaçırılınca ve firma bir milyar doları kaybetme riskine girince ne yapılabilir? Tabii ki Melekler göreve çağrılır. Melekler Knox'u bulmaya çalışırken, kaçırılanın sadece kendisi olmadığını görürler.. Knox'un iletişim ile ilgili son icadı da alınmıştır.
Güzel ve tehlikeli melekler Dylan, Alex ve Natalie, bir dava sonucunda FBI tarafından tanık koruma programına alınan kişilerin listesini incelerken aralarından birinin öldürüldüğünü fark ederler. Teşkilatta bir köstebek olma ihtimali güçlenmiştir ve melekler için iş başa düşmüştür. Katili bulma görevine atanan güzel meleklere bu kez eski meleklerden biri de katılacak ve yine hep birlikte hayatlarına mal olabilecek oldukça tehlikeli bir mücadeleye girişeceklerdir. Özellikle video klip alanında yaptığı çalışmalarla ünlenen McG tarafından yönetilen filmin başrollerinde Drew Barrymore, Lucy Liu, Cameron Diaz ve Demi Moore bulunuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Gerilim Filmi : The Substance
Herkese merhabalar efenim, Yılın en iyi korku filmlerinden biri olmaya aday olan feministik bir Body Horror olarak anılan ve artık sinefill...
-
Herkese merhabalar efenim ... Hep iyi Çin dizilerinden bahsedecek değilim ya bir tane de izlediğime bin pişman olduğum ama yine de yarı da...
-
Herkese merhabalar efenim, Şu sıralar sizlere dizi diyarında tee Asya'nın farklı farklı yerlerine sürüklüyorum biliyorum :) Bu sefer Ja...
-
Herkese merhabalar efenim, Biliyorsunuz ki bu yazımı ALES ve YÖKDİL,YDS'ye hazırlanarak geçiricem.ALES'de matematik beni yorarken a...